Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
^VR^LIK 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
Akıl
Suat Özbilgi:
"Aiatürk posterini
dınardan indirip
çiğneyen öğretmen,
delyse nasıl
öğetmenlik yapıyor?
Eğer öğretmenlik
yapabilecek kadar aklı
bas ındaysa, neden
türt>an takıyor!"
Bektrontk posta: denizsom©cumhuriyetcoın.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
17
- Gaspçılar devlet
hastanesini basmış.,
"Özelleştirme
yapmışlardır!"
S
3aspçılar devlet
hastanesini basmış...
Adreş doğrv,
hastaneye gidecek
l&darparası olan
zengindiri
Hesap
Ercoğan Tuncel:
Kapıkulede'ki
rüş/etçıler borç alıp
verdliklerini söylemiş.
Ala^ak tahsilinde
cinsel ilişkiyi niye
tercihettileracaba?"
Markalı
Barlas Demirtaş:
"Başbakan'a göre
AKP iktidan, dünya
ve Türkıye'de marka
olrruş. Pazarlamada
ma-kalaşmak önemli
tabiki!"
EĞİTİMCİ ve Atatürkçü Düşünce Derneğı Ünye
Şubesi Yazmanı Murat Yılmaz, gazetesi
Cumhuriyet'le dertleşiyor:
"Abdi İpekçi öldürülünceye kadar evimize iki
gazete girerdi. Cumhuriyet ve Milliyet. Devlet
memuru olan babam kamuda 25 yılını
tamamladığında hastalığı nedeniyle artık gözleri
görmüyordu. Gazetedeki köşe yazılannı ona ben
okumaya başlamıştım. Bir ara Demokrat Parti
yıllannda gazetelerini nasıl kaçak-göçek almak ve
okumak zorunda kaldıklannı anlatmıştı. Sıranın
bize de geleceğini sonralan öğrendik. 1974'ten
1979'a dek üniversite yıllanmda beni sürekli
uyanrdı, 'Gazeteni alırken, taşırken dikkatli ol'
diye. Bizlerse tam tersine gazetemizi bir 'alamet-i
farika' gibi taşımayı onur meselesi olarak algıladık.
Cumhuriyet'in çalkantılı yıllannda öfkeli ve biraz
da neler olup bittiğini tam kavrayamadan
gazetemizi bıraktık. Sonra geri döndük. Gün geldi
bayide kalan son gazetenin iadesini içimiz
kaldırmadı, onu da yedekledik. Elde makas
kestiğımiz köşe yazısının, dizilerin sayısını
hatırlayamaz olduk, toplumsal belleğimiz yaptık.
Onursal Başkanımız Muammer Aksoy'u,
Bahriye Üçok'u, Kemalist düşüncenin üretken
beynı Ahmet Taner Ktşlah'yı, bugünleri o
yıllardan anlatan ve uyaran Uğur Mumcu'yu birer
birer birlikte uğuıiadık.
Cumhuriyet' ten sadece onlar geçmedi
kuşkusuz; adlannı tek tek sıralayamayabilirim ama
başkalan da vardı. Bugünlerde onlar da arz-ı
endam ediyorlar.
Yazdıklanndan alıntılar veriliyor, hiç de 'eski dost
acı söyler' türünden değil yazdıklan. Düpedüz
biriktirdikleri, bir türiü gün ışığına çıkaramadıklan,
içlerine oturan bir zehri kusar gibi yazıyorlar. Uğur
Mumcu bu hastalığın tanısını yıllar öncesinde
koymuştu yazılannda:
'Kemalizm sendromu adı verebileceğimiz entel
hastalığı, gerici tarikat yuvalan, Babıâli yokuşu,
Ikitelli semti, Istanbul barlan ve siyasete meraklı
holding çevrelerinde hızla yayılıyor. Bu entel ve
mental hastalık, genellikle düşünce
tembelliğinden kaynaklanıyor.'
Demek insan 'düşünce' böyle oluyor.
Yoksa, A. Kadir'in dilimize uyarlamasıyla Ömer
Hayyam'ın dediği gibi mi: Çalıma bak şu
zibidilerde./ Geçirmişler ellerine bu ülkeyi,/ en
bilgini sanırlar kendilerini buranın./ Aldırma, serin
tut sen içini,/ bilmezsin, öyle eşektir ki onlar, /
eşek olmayana dinsiz imansız derler."
Süreç
Akf Kökçe: "Fransa
2006'yı Ermenistan yılı
ilar etmiş. Türkiye ile
'mtizakere', Ermenistan
le 'kutlama'
sürecindeler!"
SESStZ SEDASIZ (!) Bugün cuma; namaz Emniyet'te kılınır!
BUGÜN cuma. Geçen hafta
cuma günü öğle saatlerinde
Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nün
Gayrettepe'deki binasından bir
izlenim: "Trafik bölümünde bir
büronun önünde kuyrukta beklerken
korıdorda bir anda hareketlilik oldu.
Üniformalı polislerden biri sağa sola
komutlar yağdırarak etrafı boşaltıp
düzenlemeye başladı. Koridordaki
bütün fazlalıklar yok edildi. Sonra
benim bulunduğum kuyruğun
işlemlerini yapan bayan polise,
öncelikle kuyruktaki hanımlann
işlerini bitirmesini emretti. Önümdekı
beş erkek kenara çekildi. Benim ve
bir arkamdaki hanımın işi çabucak
halledildi. Ben daha bu telaş ve nazik
davranışın anlamını çözemeden
odanın birinden rulo halinde hasıriar
çıkarılıp koridorlara serilmeye
başlandı. Hemen birkaç genç memur
ayakkabılannı çıkanp hasırları
düzeltmeye koyuldular. Aynı memur,
'Bayanlar dışarı, bayanlar dışarı, hadi
hadi çabuk, namaz vaktı, hadi beyler
namaza', şeklinde yeni tarz bir ezan
uyarlaması ile polis memurlarını
odalarından çıkmaya davet etti."
Bugün cuma... Haydi camiye
pardon, karakola namaza!
Yüksek Yerilim Hattı Yeni yılda, yeni kabine iddiası.
erdincutku. yahoo.com Hükümete takıyye makyajıgerektianlaşılan!
Zamanı Düşümnek
\1ERİÇ NTLİDEDEOGLL'
Yarın gece yarısı 2005'i
uğurlayp 2006'yı kucaklaya-
cağız; beş yıl önce yine böyle
geride bıraktığımız 20. yüzyılın
sonlarına doğru bilim dünyası
"zaman oku" adını verdiği bir
kavrarr ortaya koymuştu.
Bılim bu okun; "Zamanın
yönünû belirterek gelecek ile
geçmışi ayırdığını" ve yönü-
nün ileriye doğru olduğunu
söyier.
Aynca; "Evrende durağan-
hğın değıl değişimin temel ol-
duğunun bir göstergesidir"
der.
JÜ zaman-değişim ilişkisi-
nin sorgulanmasının insanla-
nn zaman hakkında düşünme-
lerine yol açtığı ileri sürülür.
örneğin antikçağ düşünür-
lenne göre zaman, evrenden,
bizlerden bağımsız olarak
sonsuzdan sonsuza uzanan
bir akıştır; ne evren ne de za-
man içın "yaratılmak" söz ko-
nusudur.
Zamanın Tanrı tarafından
yaratıldığına inanış Hıristiyan-
hkla ortaya çıkar, ilk dönemler-
de nenüz Hıristiyan olmayan
halkın bu inancı yadırgayıp din
adamlanna: "Tanrı, zamanı ve
evreni yaratmadan önce ne
yapyordu?" ya da "Tann za-
manı ve evreni yaratmak için
ne kadar beklemişti? Niçin
beüemişti?" gibi sorular yö-
nelttiği bildirilir. (*)
öte yandan Islamın zaman
korusuna yaklaşımına baka-
cak olursak Hırisyanlıktaki tu-
tumla karşılaşırız.
Yine de ilk yüzyıllarda za-
man hakkında özgün görüşler
ortaya koyanlar çıkar.
'DeAınyyun" yani "zaman-
ciar" adı verilen bir akımın ta-
raflarian: "Sonsuzdan gelip
sorsuza giden tek kalıcı ger-
çeğin zaman olduğunu" söy-
leyerek zamanın bir başlangı-
cmn dolayısıyla bir yaratıcısı-
nrolmadığını ileri sürecekler-
dr.
Ünlü Islam düşünürü Ibni
Rüşt'e göre de, yaratılmış bir
vacık, zorunlu olarak yok ol-
maya mahkûmdur; oysa za-
man sonsuzdan gelip sonsu-
za dek sürecektir.
Islam düşünce söyleminin
tensilcisi olan "Kelamcılar"
tse zamanın belli bir geçmiş-
te fann tarafından yaratüdığı-
n ve sonsuza dek süreceğini
dSe getirirler.
Ne var ki, zamanın sorgu-
tamnası onunla birlikte yürü-
yen "değişim"\ ortaya çıkanp
gündemde tuttuğu için bu
çoksesliliğin soluğu kesilin di-
nin gereklerine uygun zaman
kavramı yürürlüğe girer.
"Afaki" ve "enfûsi" zaman-
lardan söz edilir.
Bunlardan ilki nesnel dünya
zamanıdır; böyle olduğu için
de gelip geçicidir; gerçek za-
mana ulaşmayı sağlayan bir
"ara zaman" ya da "ikinci sı-
nıf" bir zamandır.
İnsanlar bu zamanı ibadetle
geçirip dinin ilkelerine uyarak
yaşarlarsa, cennette inanılmaz
hazlar içinde geçecek gerçek
zamana, "enfüsi" zamana ka-
vuşacaklardır.
Ne var ki, bu cennet yaşamı-
nın, günümüz Islam dünyası-
nın kimi kesimince dünyaya
taşındığını, eklemelerle daha
da varsıllaştınlıp renklendiril-
diğini görüyoruz.
Hele Türkiye'de yoğun bir
Islamcı kesim, "afato" zaman-
la "enfüsi" zaman ayrımını
toptan kaldırmıştır; cennet ya-
şamı dünya yaşamına trans-
fer edilivermiştir.
Kâfir dünyanın yaşamı ko-
laylaştınp keyiflendirici boyu-
ta çıkaracak her türlü yaratıla-
rı anında kapışılıp uygulan-
maktadır.
Bu durumun göze batması
karşısında da ilk öntem kadı-
na dönerek alınmış, türban so-
rununu yaratmaya yönelin-
miştin kadınlar modanın getir-
diği olanakları büyük ölçüde
kullanacaklar ama başlannı
örterek Müslümanlığı "görû-
nüm" olarak taşıyıp götüre-
ceklerdi.
Ardından bilinen başka olu-
şumlar sıra sıra gündeme ge-
tirildi: Helal gıda, Islami özel
sektör, içki yasağı, ulemaya
karar verdirme, dinin çimen-
tolaştınlması, Islam evlilik reh-
beriyle kadını aşağılama,
imam hatip sorunu vö...
Gün geçtikçe yenilerinin pi-
yasaya çıkarılacağına kuşku
yok; AKP iktidannın bu gibi ta-
şıyıcılarla ayakta duracağı,
başka şansının olmadığı da
gün gibi ortada; yolunda ra-
hatlıkla yürüyecek karşı duran
bir "güç" olmadığı sürece, bu
da şimdilik yok gibi.
Dolayısıyla Türkiye için
2006'nın ne denli zor geçece-
ği açıkça görülüyor; ama yine
de yeni yıl için umutlanmalıyız,
ne diyelim "kutlu olsun!".
C) B. Çotuksöken, S. Babür,
Ortaçağda Felsefe, Ara Yayın.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak < yahoo.com.tr
ÇÎZGÎLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci : mynet.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGÎN hayatepikia mynet.com
ÜFF ı NE VURUŞTU BEL
KÎMBU
BETON KAFA FUTBOLCU?..
FETHULLAHCI
SABANL
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kjırgencia yahoo.com
z.(m h'ck. hfç. gzn'de,
ADALET BAKANLIĞIİŞTANBUL 2. İFLAS
DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN BAŞİT
TASFİYEDE ALACAKLHAR DAVET İLANI
Dosya No- 2005 30
Muflısın adı. sovadı \e ıkametgâhı Tusar Dı> Tıcaret Turhan Sankaya
Mahmutpaşa Cad No 30 Emınönü, Istanbul
Yukanda adı >azıh müflisin iflas ıdaresınce deften tutulan mallannın be-
lellen tasfıye gıderlerini koruyamayacağı anlaşıldığından basıt tasfıye usu-
Enün u\gulanması kararlaştınlmıştır Bu sebeple alacaklılann bu ilan tari-
linden ıtıbaren 20 gün içinde (x) alacaklannı \e ıddıalannı bıldirmelen, bu
nüddet içinde alacaklılardan bınnın gıderlen 3 750 00.-YTL peşm vermek
suretı ile tasfıyenın adı şekılde >apılmasını ısteyebılecegı lcra ve İflas Ka-
ıunu'nun 218. maddesi gereğmce ılan olunur. 27.12 2005 (x) Bu müddet if-
as daıresınce yınnı günden az \e ıkı aydan çok olmamak üzere tajın edilir.
Basın: 61983 ,.
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAIV 30Arohk ivwicmumtaz-arikan.com
SOVYETLER BİRLlGt KURULDU..
İ9Z2 'DE BUGÜN,
Ç
G£&Ç£KLEŞr//eic£M SOCfEIS/K OSIS-
, /32Z D£ S£V42 OJeûO '*&
DŞĞf'AJ •St/GMÜ-ŞTZİ. O Y'L,
Ö/ /
KÖ7İ/C£Ş£M
ÇÎMD£
6£LL£M£H
G£NEt-
. 3U
ZO
, ÇALIŞM/ICAK/NI
SSC8
BAKIŞ AÇISI
GÜRBÜZ ÇAPAN
Nil'de Günbatımı
Mısır'a giderken aklımda ihtişamlı Mısır tarihinin dı-
şında iki Mısırlı edebiyatçı vardı. Kavafis, Iskenderi-
yeli bir şair. En tanınmış Kavafis şiirlerinden birinde de
şöyle diyor:
"Peki, biz ne yapacağız şimdi barbartar olma-
dan?
Bir çeşrt çözümdü onlar sorunlanmıza."
Mısır deyince bir de Necip Mahfuz'un Nobel ödül-
lü Miramar'ı aklıma geliyor. O da Iskenderiye'yi anlat-
mıştı '/vf/ramar'da. Necip Mahfuz'un Mramar'ında
romanın kahramanı 'Miramar1
pansiyonundan içeri gi-
rip de eski sevgilisiyle karşılaştığında şöyle diyordu,
"En az altmış beşinde olmalısın, yine de geriye eski
cazibenden bir şeyler kalmış."
En az beş bin yaşında olmalı Mısır.
Eski cazıbesınden geriye ne kalmıştı Mısır'ın. Acaba
Antonius ile Kleopatra'nın ya da Ramses'in Mısır'ını
mı görecektik, gördüklerimiz ne anlatacaktı bize.
J. Fovvles Miramar'ın önsözünde şöyle demişti:
"Şimdi önünüzde duran Iskenderiye'yi hâlâ Avrupa-
lı gözüyle görenleri şok edebilir. Geriye yalnızca tü-
keniş duygusu kalmıştır ve belki ortak edebi düşü-
müzdeki eski şehrin ölüm ilanı karşısında hissettikle-
rimiz de az değildir." Benim de hayallerimde Luksor
vardı. Ramses'in şehri. O ışıklı, görkemli şehir.
Şehirier yaJan söylemez. Mısır'daki şehirler de ya-
lan söylemiyordu. Ne Abu Simbel, ne Luksor, ne As-
suan, ne de Memfis. Biraz hüzünlü, biraz yıkıntı ama
aynı zamanda cüretkârdı bu şehirler. Çünkü binlerce
yıllık koca Mısır medeniyetine ev sahipliği yapmışlar-
dı. Ama hüzünlüydüler; bütün o karmaşalan, sak-
lamaya yetmiyordu şimdiki yıkıntı hallerini. Biraz da
özlem doluydular; eski güzel ve ihtişamlı günlerin öz-
lemiyle... Bu şehirler tam da J. Fowles'un dediği gi-
bi o medeniyetin ardından gelen tükenişi yansıtıyor-
lardı.
• • •
Bu topraklarda daha önce yaşananlan görünce şa-
şırıyordunuz, şimdikiyle kıyaslayınca. Eski Mısır'a ait
piramitler, tapınaklar ve oralardan çıkanlan kimisi Luk-
sor, ama büyük çoğunluğu Kahire Müzesi'nde ser-
gilenen eseriere bakınca o Mısır, bu Mısır değildi san-
ki.
Nil'de gemiyle dolaşıyoruz. O, ihtişamını koruyor
hâlâ.
Mısırtılar uzunluğu 6700 kilometreyi bulan Nil'e
hem direnmişler hem de Nil'de hayat bulmuşlar.
Nil'e direnenlerden biri de Nasır. Dünyanın en büyük
baraj gölü olan Nasır Gölü'nün oluşumunu sağlayan
bir baraj yaptırmış, Saad el Ali'ye. Baraj gölünün gi-
rişinde yine Nasır döneminde yapılmış, Mısır'la Sov-
yetler Biriiği'nin dostluğunu simgeleyen bir anıt var.
Bu baraj gölünün içindeki bir adacıkta Fila Tapınağı
bulunuyor. Bir yanda Nasır, diğer yanda Isis'in tapı-
nağı Fila. İki tarih kesişiyor Assuan'ın güneyindeki bu
bölgede.
Nasır 1954'te Mısır'ın başkanı olmuş, sosyalist bir
yönetim sergilemeye çalışmış. 1970'te ölümünden
sonra yerine Enver Sedat geçmiş. Enver Sedat da
1981'de öldürülüşüne değın Mısır'ın devlet başkan-
lığını yapmış.
Assuan'dan aynlıyoruz gemiyle. Nil'de ilerleyerek
tapınaklan geziyoruz. Tapınaklan doğu tarafına yap-
mışlar Mısırlılar.
Mezariannı ise batı yakasına yapmışlar. Güneş ba-
tıdan batbğı için ölümden sonraki yaşamın da ba-
tıda başladığına inanmışlar. En görkemli yapılan da
mezarlan, yani piramitler olmuş. Bu piramitlerin içine
öte dünyaya giderken yanlannda götüreceklerini de
almışlar.
Akşam oluyor. Ramses'in tapınaklan yerine yükse-
len yüzlerce camiden yankılanan ezan sesleri duyu-
luyor.
• • •
Nil'de güneş batarken gökyüzü öbek öbek gülku-
rusu, turuncu renklere boyanıyor. Eski Mısıriılann ne-
den ölümden sonraki yaşama bu kadar yatmrn
yaptığı günbatımı gökyüzüne bakarken anlaşılabili-
yor. Gün doğuşu kadar güzel günbatımı, başka bir ya-
şam başlıyor Nil'de güneş batarken.
Herodot'un anlattıklanndan, Ramses'ten, Necip
Mahfuz'dan, Nasır'dan, Klepatra'dan tanıdığım Mı-
sır'dan geriye, bir tek günbatımı aynı kalmış. Hâlâ ha-
yal kurdurabiliyor size...
Nil'de güneş batarken yeniden canlanıyor, diriliyor
Mısır.
Nit'de gün batarken, Herodot'un, "Nil olmasaydı
Mısır da olmazdı" özdeyişi daha da anlam kazanı-
yor...
gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 73 79
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
1
2
3
4
5
6
7
1
2
3
4
1
S
I
L
K
2
I
D
A
R
3
L
A
M
A
4
Kİ
R
A
vl
5 6 7
SOLDANSAĞA:
1/ Güneşe ba-
karak namaz
vakitlerini bil-
diren kimse. 2/
Antalya'nın
Alanyailçesin- 4
de,tanııımışbir
plaj. Ölümce-
zası. 3/ Batı
Karadeniz'e
özgü, genellik- g
le 12 Mart'ta
görülen şiddet-
y
li firtına... Temel, esas.
4/ Deniz Kuvvetle-
ri'nde bir rütbe... Şar-
kı, türkü. 5/ Yağış ne-
deniyle oluşan ufak
sel. 6/Tarihsel ve doğal
özelliklerinden dolayı
koruma altına alınan
alan... Telefon sözü. 7/
Asya'dabirülke....Er- 8
genlik sivilcesi. 8/Tek 9
kişilik bir spor yelken-
lisi... Devir. 9/ Ekmek, peynir ve et suyuyla yapılan bir
yemek.
YüKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Osmanlı maliye örgütünde vergi toplamakla yüküm-
lü kamu görevlisi. 2/"Üimler" anlamında eski sözcük...
Asya'da bir ülke. 3/Kapının ya da pencerenin üst yanın-
da bulunan ve navanın değiştirilmesine yarayan, açılır
kapanır bölûm. 4/Bı^day, nohut, fasulye ve çeşitli ye-
mişlerle yapılan bir tath... Sipersiz şapka. 5/ Sıvacı ara-
cı... Eski Nüsır'da güneş tannsı. 6/Hgi eki... Leylak ren-
gi, açık mor. 7/Kaz Dağı'nın antik dönemlerdeki adı...
"Ibret için gelmiş derler cinana/ —^'dır benlerin saya-
madım ben" (Âşık Ömer). 8/Öne sürülen bir şeyin doğ-
ruluğunu göstermede izlenen dûşünsel süreç... Kutsal
ışık. 9/Arjandn, Şili ve Peru'ya özgü-bir halk dansı.'