14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Nalbur Raşit Tülü: "Din, çimento. Millet, mozaik. Kıbns, dolgu maJzemesi. Avaıpa Birtiği, dış cephe boyası. Ülke, nalbur dükkânı." - Kürt petrolü Israil'e akacakmış... "Israil parasının Türkiye'ye akması gibi mi!" Sahte Milli Piyango bileti vanvış. Artık, umut da sahte! Bedel Türkan öncel: "Cumhuriyet'i en az sayfalı, en pahalı gazete diye eleştirenler, bağımsızlığın değerini bilmeyenlerdir." DÜNYANIN en meşhur ve aynı zamanda en cesur yazarlanndan Orhan Pamuk'u yalanlamak kimsenin haddine düşmez ama 1 milyon Ermeni'nin öldürülmesi konusu, Ermeniler tarafından yalanlanıyorsa durup biraz düşünmek gerekir. Istanbul j3arosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek, baro dergisinin son sayısında belgelere dayanarak "Torlakyan Davası"nı yazmış. Misak Toriakyan, 18Temmuz1921 gecesi Istanbul'da Pera Palas'ın önünde eski Azerbaycan Bağımsız Cumhuriyeti Içişleri Bakanı Behud Han Cevanşir'i arkasından tabanca ile vurarak öldürüyor. Suçüstü yakalanıyor. O sıra Istanbul işgal altında. Torlakyan Ingiliz Divanı Harbi'nde yargılanıyor. Toriakyan'ın avukatlığını Darülfünun Ceza Kürsüsü Müdürü Torlakyan ile Hasruyan Hasruyan Efendi, Darülfünun müderrislerinden Barsanyan Efendi, Maltalı doktor Miçi üstleniyor. Cinayet davası, 1915 yılındaki "tehcir" olaylanna dayandınlarak siyasi bir çerçeveye oturtuluyor. Ingiliz Savcı Rickatson Hatt, bu oyuna gelmeyince İşgal Kuvvetleri Komutanlığı tarafından görevden alınıyor ve yerine amaca uygun bir savcı atanıyor. Yeni savcıyla birlikte Ingiliz askeri mahkemesinde Misak Toriakyan'ı haklı göstermek için altı yıl önceki Ermeni tehciri ve Ermenilere yapılan "kötülükler" anlatılıyor. lleri gazetesinden Ahmet Cemalettin Bey duruşmalan izliyor fakat sansür uygulandığı için davayla ilgili haber yayımlanmıyor. Ahmet Cemalettin, daha sonra duruşma tutanaklanndan da yararianarak "Torlakyan Davası'nın kitabınt yazıyor. Gelelim Orhan Pamuk'un 1 milyonuna. Toriakyan'ın avukatı Hasruyan, tutanaklara geçen savunmasında şöyle diyor: "1915 senesinde ne olduğunu inkâr ve tekzip etmek mümkün değildir... Bazılan yolda can vermişler ve baalan da kendilerine tahsis edilen mahallere vasıl olduktan sonra ölmüşlerdir. Bu suretle mahv ve perişan olanlann miktan 60 bini geçiyor. Yalnız diğer 600 bin kişi de sürgün yerierinde hayattadır." Davanın sonucunu merak ediyorsanız... Torlakyan tabii ki serbest bırakılıyor. Aynen bugün palavra yanşında atışın serbest olması gibi. Ne var ki günümüzdeki yanşmacılar, Hasruyan kadar bile olamıyor! tllker Çamkır "Demokrasi, insan haklan ve hukuk bir çeşit oyuna benziyor. Yazı ve tura benim; dikine gelirse senin olsun!.." Şükran Akif Kökçe: "ABD, PKK'yi siyasallaştıracakmış. Silahlandırma dönemini bitirecekleri için şükranlanmızı sunalım!" SESSÎZSEDASIZ(I) Avnupa Birliği insanlan sinir ediyor! BİZİM medya eksik olmasın Avrupa'dan gelen her türlü talimatını "tebligat memuru" gibi yetiştiriyor. Viyana'dan Ahmet Arpad dostumuza da bizim işbirlikçi medyanın gözünden kaçan küçük bir aynntıyı bildirmek kalıyor: "AB'nin, üye ülkelerde 30 bin kışi arasında yaptığı bir araştırmanın sonuçlannı geçenlerde Brüksel'de açıkladı. Bu araştırmaya göre Avrupalıların yüzde 50'si AB'ye artık sıcak bakmıyor, gereksız buluyor. Ingiltere ve Fransa'da bu oran yüzde 68'e, Avusturya'da yüzde 66'ya çıkıyor. Avrupalılann yansı birliğe yeni üyeler alınmasına karşı çıkıyor. AB'nin büyümesini en çok Almanlar istiyor ve bu oran sadece yüzde 37'yı buluyor. Avrupalı kendi birliğinden giderek uzaklaşırken biz girelim diye yırtınıp duruyoruz. Bundan iki ay kadar önce de Avrupa Komisyonu başka bir araştırmanın sonuçlannı açıklamıştı: Üye ülkelerde yaşayanların dörtte biri sinir hastası! Depresyon ve korku en başta geliyor." Araştırmalardan şu sonuç çıkıyor. Bir gün AB'ye girersek, girdiğimiz AB bugünkü AB olmayacak. Bugünkü AB olursa biz de sinir hastası olacağız! Yüksek Yerilim Hattı erdincutkug yahoo.com Ekonominin kaderi özelleştirmelere kaldı: Takdir-i ihale! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCl İzmir 'Umut'larını Planladı Kentlerimiz 2006 yılını na- sıl karşüıyor? Elbette her yılbaşındaki gi- bi, yani "mnufla... Ozellikle 2005'te en "tah- ripkâr" projelerin "karaba- san"ını yaşayan fstanbul bile, hiç değilse "bunlardan kurtul- ma"yı dileyerek yeni yıla ha- zırlanıyorolmalı... Örneğin, "2006'da başlana- denilen ve kuzeydeki or- manlan yok etmeye niyetlenen 3. Köprü ya da "muhteşem oJa- cak"(!) diye tanıtılan Haydar- paşa'yı işgal projesi veya "kentin vizyonunu değiştir- me"ye aday gösterilen Galata- Port, hatta Türkiye'ye "küJtür öğretme"ye soyunan Dubai Kuleleri gibi dayatmalann "gerçeldeşmeyeceğr bir 2006, îstanbul için "alün yıT olmaz mı? Ne var ki kentlerin bu gibi umutlannda sadece "döe- mek" yetmez. Aynı beklentileri şehirci- lik biliminin ge- rekleriyle "gü- venceye almak" da gerekir. Bunun yolu ise kentin geleceğinı "pazarlamacı siya- sefin hedeflerine göre değil; toplumun ve gelecek ku- şaklann yaşam kaynaklannı ve yüksek ve sürdüriiJebüir geKş- meyi sağiayaeak bir kent ola- rak geleceğe planla hanrian- mak,en önemligündemimiz-'' Cumhuriyetin planlan Hemen tüm kentlerimiz gi- bi, Izmir'in de planlama tarihi aslında "Cumhuriyetle ya- şrt"... Çünkü Avrupa kentleri, "•aydmJannıa''nın armağanı olan, yani geleceği kadere de- ğil akla emanet etmenin bilimi olarak doğan "şehircflik''le 19. yüzyılda tanışırken bizimkiler bu "çağdaş uygarük" davranı- şı için "1923 DevrimTni bek- lediler... llk kez 1925'te, devrimin da- vet ettiği Fransız Rene ve Ray- mond Danger kardeşler tara- fından planlanan Izmir, 1948'de de ünlü mimar Le Corbusier'in planlama etütle- riyle tanışır. 1955'teki yanş- mayla elde edilen planın mü- ellifleri, geçenlerde yi-. tirdiğimiz Kemal Ahmet Aru, Emin Canbolat ve Giin- düzÖzdeş'tı 1965 'te kuru- lan Metropoliten Nazım Plan Bü- rosu'nun ürettiği 1/25 bin ölçeklipla- mn 1973'te onanma- sından bu yana tskender "tzmir rüyası'nda ise Izmir için (Roma sikkesi) bir daha aynı kültürel haklannı gözeterek tt planJamak"tır. Hangi kent bunu yapar ve "takipçi''si olursa, o kentin 2006'yı umutla karşılamaya da "hakkT olur... Yeni yıl armağanı Nitekim tzmir, birçok konu- da olduğu gibi bunda da "ör- nek" bir çalışkanlık göstere- rek yeni yıla "yeni pJaıTıyla giriyor... Ustelik adına " tzmir Kentsel Bölge Nazun tmar Pla- nı" denilen ve 2006'dan itiba- ren belki de 20 yıl geleceğe hep "umufla bakmasını sağ- layacak, uzun vadeli kentsel gelişme kararlanyla... Yeni yasayla 19 ilçe, 38 ilk kademe belediyesini içeren Iz- mir Büyükşehir Belediyesi sı- nırlan içindeki her türlü kent- sel gelişme süreçlerini ilk kez "metropofitenbütünlük" için- de yönlendırmeyı hedefleyen planı, belediyenin "Planlama Müdürlüğü"nde görevli uz- manlar hazırladılar. Başkan Aaz Kocaoğlu, pla- nı tanıhrken diyor ki: "Beşyfiz effi bin hektarda 3 mflyonu aş- kın niifusu banndıran tzmir, bu alaıun tamanunı kapsayan bir plandan yoksundu... Çağ- daş, güvenü, yaşam standardı kapsamda bir planlama çalış- ması yapılamaz. Çünkü özel- likle 12 Eylül 1980 askeri dar- besinden sonraki "işbitirici'' egemen politika, ülkenin tüm kentlerinde nazım plan disip- linini yok etti... Sadece "arazi rantiarTnı çoğaltmaya dönük, "ayncahkir imar olanaklan dönemi başladı... 'Stratejik'kararlar.. îşte bu bilim dışılığın, \z- mir'de "durdurulması''na ka- rar verildiği Ahmet Piriştina döneminde başlanan "metro- politen planlama" uygarlığı şimdi yeniden başhyor... Teknik kadrolann, son yıl- larda şehirciliğin gündeminde- ki "stratejik planlama"ya da örnek gösterdikleri çalışma; 1973 planınuı ve 1989'daki ye- ni kararlann temel ilkelerini de gözeterek Izmir'i geleceğe ta- şıyacak... Hangi tt erdem''iyle mi? Bu sorunun yanıtını da ge- çenlerde Başbakan vermişti... Önce "gâvurizmir" sanılan, ancak tepkiler üzerine "solcn Izmir" demek istediği açıkla- nan "karakter"i neyse, işte onunla... oekinci(a cumhuriyetcom.tr KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak " yahoo.com.tr ÇÎZGtLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci i mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k_urgenc(&yahoo.com . fopto iq m Qctl!k İ A I n \9 U{ i myam ffTTf mSmâ w HAYAT EPİK TİYATROSU MLSTAFA MLGİN hayatepik n mynet.com ASGARİ ÛCHET 380 YTL, AÇUK SINIRI 542 YTL. BUYRUN BAMUM... ASGAKL ÜCRETTEN ACLIK 5INIRINA Bİ YÜKSELELİW HEAAEN 8Î DE KARDEŞ GELSÎN KIZIMA !.. 1/ TARİHTE BUGÜN MVMTAZ AMKAN 28Arohk tcwia.mumtaz-arikan.com rOKSA. B£RMUO4 $SYTAA/ ÜÇG£N/Mf? OCS PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Alemdağ'dan Alemdar'a Bir sokağın, caddenin, alanın, koca bir semtin adı neden degiştirilir? örneğin, Cihangir'deki Sormagir Sokak'ın ya da Tavukuçmaz Yoku- şu'nun adlan hangi nedenle Başkurt'a ve Akyol'a dönüştürülmüştür? Bu adlan değiştiren, değişti- rilmelerini ilk aklına getiren sivri zekâlı yetkili söz- gelimi, "Burası Dingo'nun ahın mı, ki millet sor- madan girecek" diye mi düşünmüştür ya da Ta- vukuçmaz sözcüğündeki "bir tavuğun uçmaya- cağına ilişkin kesin söylem" mi rahatsız etmiştir onu? Bunlan sanınm öğrenemeyeceğiz. Bir ku- şak sonraki çocuklar, gençler o sokaklann zama- nında başka adlarla anıldığını bilmeyecekler za- ten. • • • Sart Faik'in 1954 yılında yayımlanan "Alem- dağ'da Var Bir Yılan" adlı yapıtını bilirsiniz. Ge- lecek kuşaklar, ünlü Öykücümüzün sözünü ettiği Alemdağ'ın neresi olduğunu bulmakta, bilmekte de zorlanacaklardır. Çünkü başka biraklı evvel de bu "âlem" sözcüğünden rahatsız olmuş olacak ki, bunca yıllık Alemdağ'ı tutmuş Alemdar yap- mış. "Bre kâfirler, nedir o dağdaki âlemler, ma- lemler, ben size âlemi 'dar' edeyim de görûn gü- nünûzü" mü demiş? Üstelik Alemdağ'daki "alem "in, 'âlem "le falan da bir ilgisi yok. Bunu ya- pan her kim ise "dünya, acun, cihan; çevre; eğ- lence"anlamınagelen a'sı şapkalı âlem ile "bay- rak; minare, kubbe, sancak vb. 'nin tepeliği" an- lamına gelen a'sı şapkasız alemi birbirine kanş- tırmış, sonuçta "Bayrak Dağı" olmuş "Bayraktar". Kısacası, "dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı". TC Ümraniye Belediyesi'nin resmi internet si- tesinde Alemdar, 2000 yılı itibanyla 14 bin 457 nü- fuslu bir belde olarak gösteriliyor. Fakat TC Üm- raniye Kaymakamlığı'nın resmi internet sitesinde ise bu 14 bin 457 nüfuslu beldenin adı Alemdağ olarak geçiyor. Bir beldenin "devlet" tarafından başka, "belediye" tarafından başka adla anılma- sı gibi bir tuhaflığa yeryüzünde ancak bizim bu güzel ülkemizde rastlanabilir. Bir de TC Alemdar Belediyesi'nin resmi inter- net sitesi var. Bu sitedeki "Alemdar Köyü'nün Tarihçesi" bölümünde şöyle bir not düşülmüş: "Ümraniye ilçesine bağlı birbeldedir. Resmi adı Alemdar olmakla birlikte halk arasında yaygın olarak Alemdağ diye adlandınlmaktadır." O zaman sormak gerekmiyor mu, bunca yıllık Alemdağ'ı madem halk da Alemdağ olarak ad- landırryor, o zaman sizler hangi akla hizmeten bu adı değiştiriyorsunuz, diye. • • • Kimi okurlanm bunca önemli "memleket, mil- let ve dünya meselesi" arasında Alemdağ mı, Alemdar mı gibi "yerel" bir konuyu köşeme taşı- mamı yadırgayabilirter. Alt tarafı bir ad değişikli- ği deyip geçebilirier. Ne var ki hayatımız önce hep böyle önemsizmiş gibi görünen ilk adımlar- la değişiyor. Bu ilk adımlan daha sonra hayatımı- zı temelinden sarsan büyük adımlar izliyor ve bir bakıyoruz ki artık geri dönüşü olmayan çok baş- ka bir yerdeyiz. Bu ülkede birileri kumazca yöntemlerie bizi tep- kisizliğe, vurdumduymazlığa alıştınyor, körleşti- riyor. Daha sonra suskun kaldığımıza çok piş- man olduğumuz değişiklikler gözümüzün önün- de gerçekleşirken bunlan göremiyoruz, göreme- diğimiz için susuyoruz. Suskunluğumuz o birile- rini daha da yüreklendiriyor, hayatımıza adım adım kendi yaşam biçemlerini dayatıyorlar. Sözgelimi, kentlerde "kırmızı bölgeler" belirfi- yorfar, bu bölgelerin dışında ancak "şerbet", "li- monata" içebilirsiniz, diyorlar. Bir kadeh şarap içmek isteyene "alkolik" muamelesi yapıp onu kent dışına, içki gettolarına sürmek istiyorlar. Alemdağ'ın "a/em"inde "âlemcilik" arayan bu kafa, yann üzerimizdeki giysilerimize de, oturup kalkmamıza da kanşacaktır. Uyanık olmak, hep uyanık kalmak gerekiyor. e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/Ankara'ıun Kızılcaha- mam ilçesin- de, "ulusal park" kapsa- mına ahnan orman alanı. 2/ Bilgisiz, kültürsüz kimse... Os- manlı toprak düzenınde yıllık geliri yirmi binle yüz bin akçe arasında olan dirlik. 3/ Mangal. 4/ Temel, esas... Küçük çocuk ayakkabısı. 5/ Kıskandmnak ya da inat olsun diye yapı- lan iş... Sodyumele- mentinin simgesi. 6/ 8 Lirvanya'nın plaka 9 işareti... Düşüncesizceher işe atılan. 7/Karakter... Iskambilde koz. 8/Közlenmişpatlıcan, sanmsak- lı yoğurt ve kıymayla yapılan bir çeşit meze. 9/ Büyük ve süslü çadu1 ... "Trabzonhurması" da de- nilen bir meyve. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Bayburt ilini Karadeniz kıyısına bağlayan kara- yolunda yüksek bir dağ geçidi. II Argoda esrar... Nitrik asidin tuzu. 3/Adale... Karışık renldi. 4/Yu- nanrakısı... Eski dilde ayak... Pamuk, yüngibi şey- leri eğirmekte kullanüan araç. 5/Kimi nesneleri sık- mak ya da çekmekte kullanılan kıskaç biçiminde- ki araç. 61 Kimi çiğ ot ve sebzelere yağ, limon gi- bi şeyler ekleyerek yapılan yiyecek... "Şu dünya- nnı iki imiş kapısı/Geldi geçti — günümün hepi- si" (Karacaoğlan). 7/YılmazGSıı«y'inbirfihni... tlçe. 8/Kültür... Istem dışı yapılan hareket. 9/Bir gıda maddesı... Geleneksel JaponTialk tiyatrosû.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear