23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2005 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET r HAYIR OKTAY AKBAL Tebeşiri ranımlamak! Seha Meray ararmızdan aynlaiı 30 yıl olmuş! dımhuriyet'in yazarlanndandı. Bir bilim adamı, bir candost' gerçek bir sydın, en önemlilerinden... Çağdaş Vayınlan'ncJan çıkan "Su Başlannı Dev- Jer Tutmuş' adlı bir kifcabı var. Gazetemizde yayım- Janmış tarçok yazısı... Hepsi deneme niteliğındegö- rüşler, düşünceler... Mavada, boşlukta kalmayan, tıer zaman okunması. üzerinde doşünüJmesuje- reken anımsatmalar, b^tki dpTo günderîbugüne ber\- zeruyanlar.. .^ '« "Birgür öğretmenirrıız 'KSğrtçıkann' dedi. Oza- manki deyımiyle bir 'tahrir' sınavıyapacakmış. Bi*' ruhumuzur derinliklerinden en iç çeken sözcük- leri araştınrken konuyyj verdi: Tebeşiri tanımlayı- nız." TebeşiritanımlamaK! öğrenciler, mehtap, deniz, güneş, aşk bilmem neleri yazacaklannı hayal eder- ken kalkıp da tebeşir nedir diye bir tahrir yazma- nın zoriuğunu duyarlar!. "Konu bu, işte başlayın" der hoca... Ama bir tiirlü başlayamazlar, nasıl ta- nımlanır tebeşir? "Ne güç şeymiş teb&şiri tanımlamak. Ne güç şey- miş ince, ak, uzunca, yazmaya yarayan ya da ya- ramayan öteki şeylercJen ayırmak, ayırt etmek te- beşiri..." Nasıl yazmışlarsa yazmışlar! Recai Bey almış oku- muş hepsinı, sonra de*niş ki: "Palavra kolaydır. Zor olan, boş laf etmeden an/atabilmek. Neyianlatacağına bakacaksın, bak- mak da yeteıii değil, g<ireceksin anlatmak istedi- ğini, düşûneceksin. Sonra da herkesin kolayca anlayabileceği biçimde anlatacaksın, düzenli dü- şünmek ister bu iş, anlam çıkaracak söz etmeyi bilmekgerek. Bunu b&ceremezsen, susacaksın." Seha Meray, "Kimipolitikacılanmıza baktım da doğrusu, ah onlar da rahmetli öğretmenimizin derslerini izlemiş olsaJardı, onlara da tebeşiri ta- nımlatsaydı öğretmen/miz" diye yazmış.. Kırk yıl geçmiş, nice politikacı gelmiş geçmiş. Pek çoğu ne diyeceğini, neyi nasıl anlatacağını, daha açığı görmesini, bilmesini, tanımasını yeterince bil- memış, öğrenememiş.- Size, tebeşiri anlat deseler ne yapardınız? İşte beyaz bir nesne, kara tahtaya birtakım işaretler çizmeye yarar. Sayılar, kimınde harfler, sonra siler- siniz, yenisini yazarsınız... Polrtikacı olmak heveslilerine önce tebeşiri ta- nımlatsak!.. Sonra da sorsak, millet nedır, alt kim- lik-üst kimlik nedir, başbakan olmak nedir, halkın mutluluğu, yoksulluğu, zenginliği nedir? Onurfu olmak, onursuz olmak nedir?.. Tebeşir nedir yanıtını alabilirsek!.. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmalan, kbşe yazıları ve ülke sorunlannı yansıtan raporlanyla 10 yıldır okurlanyla el ele... 7e/: 021251194 94- Abone: 02125138300 Ne Türban Ne Başörtüsü: Sıkmabaş... AKP yöneticilerinin, türban diyerek, başörtüsü diyerek, konuyu sevimli bir duruma getirmeye çalışmalan boşunadır. Sıkmabaş siyasal içeriklidir. Amaç, dinsel bir düzen kurmanın ön adımıdır. Herkesin bildiği bir şeyi yüksek sesle söylemenin hiçbir sakıncası yoktur. Ulusumuz adına bir şanssızlık sayılabilecek biçimde, bugün ülkemizi yönetenler, din kurallanna dayalı bir düzen kurmak amacındadırlar. pl ERTUĞRUL Hukukçu yle görülüyor ki, ülkemizi yö- netenlenn en büyük sorunu, sıkmabaştır. Öyle olmasaydı, Başbakan, TBMM Başkanı, DtşişleriBakanı, her fırsatta bu konuya değinmezdi. Başbakan, yurtdışı- na giderken uçakta, yurtdışında resmi görüşmeler sırasında, her sorulduğunda bu konuda açıklamalar yapıyor. En son Avustralya gezisınde iken bile bu yolda açıklamalar yaptı. Bu sorun san- ki ülkemizin en önemli sorunuymuş, bu sorun çözülmezse insan haklan, özgür- lükler, demokrasi yara alacakmış gibi konuşuyor, davranıyor. Belki kendileri için öyle olabilir. Ken- di eşleri sıkmabaşlı olduğu ıçın bu konu onlann en büyük sorunu olabilir. Ancak, yurtdışı gezilerüıe sıkmabaşlı eşlerini de götürüp ülkemizi küçük düşürdükleri yet- mezmış gibi, bu yapay gündemi ülkemi- zin en büyük sorunu gibi sunmaları, dü- şün yapılannı görmek bakımından önem- lıdir. Dinsel yanı yok Bu bakımdan söz ederken, son günler- de sürekli olarak "başörtüsü" deyiminı kullanıyorlar. Çoğu kez de, bu durum ka- muoyuna, "türban" diye sunuluyor. Ba- şörtüsü sözcüğü ile olayı masum göster- meye, türban sözcüğü ile de sevimli yap- maya çalışıyorlar. Başörtüsü, yüz yıllardır Anadolu kadı- nının, annelerimizin, başlanna koyup faz- la sıkmadan çene altında bağlayıp uçla- nnı sarkıttığı birahşkanlıktır. Başı güneş- ten, rüzgârdan korur. Saçlan tümü ile ka- patmaz, saçlann bir kısmı açıkta kalır. Başörtüsünün sıradan ve sevimli bir örtü olmaktan öteye, siyasal hıçbır ama- cı, hiçbir yanı yoktur. Bugüne değin bu konuda hiçbir sorun olmamış, başörtüsün- den ötürü hiçbir sıkıntı yaşanmamıştır. Ba- şörtüsünün dinsel bir yanı da yoktur. Türban, 19. yüzyılda Fransa'da çıkan, kadınlann kullandığı bir tür şapkadır. Kenarlan yoktur. Sözlükler, türbanı, "Her türlü vumuşak kumaştan yapılmış, ke- narlan olnıayan kadın başliğı" bıçimin- de tanımlıyorlar. Sıkmabaş ıse FUistin'de, özellikle tran'da çıkmış ve son otuz yıldır bizim ülkemize de gırmiş siyasal içeriklı, tslam- cı bir simgedir. Saçlann tümü görülme- yecek biçimde iyıce kapatılır. Böylece, saçlann ve başın hava alma- sı bıle önlenir. Czennde de aynca bir ör- tü çekilır. Boğazdan da sıkıca bağlanır. Bu tür baş bağlamanın, başörtüsüyle, tür- banla hiçbir ılgisı yoktur. Dini en uygar biçimde yaşayan Anadolu kadını, böyle bir baş bağlama biçimi kullanmamakta- dır. Bu tür baş bağlamanın dinsel bir ya- nı olsa Müslüman Anadolu kadımnın böyle bir örtünmeyı uygulaması gerekir- di. Bu giyinme bıçımi dinın bir gereği de değildir. Öyle olsaydı, lslam ülkelerinin, Peygamber soyundan geldiklerini bildi- ğımız yönetıcılennın eşlerinin de bu tür baş bağlamalan gerekirdi. Oysaki yakın zamanda, ülkemize gel- miş, Peygamber soyundan gelen Ürdün Krah'nın, SuriyeDevletBaşkanı'nın,Pa- kistan Devlet Başkam'nın eşlerinin hep- sinın başları açıktı. Onlann uygar, çag- daş, pınl pınl görünümlerinin yanında, yalnızca bızımkılenn başlan bağlıydı ve bu durum hepımızın yüreğıni yaralıyor, ülkemizin aydınlık yüzüne aykırı düşü- yordu. Sağlık sorunu îstanbul Belediyesi'nin yaptırdığı bir sağlık araştırmasına göre, sıkmabaşlı ve tesettürlü hanımlarda, güneş ışığından yoksun kalma nedeniyle kemık enmesi olduğu ve sıkmabaşın koku ve terleme yaptığı ortaya çıktı. Aymazca bir siyasal amaç uğruna, kızlanmızın sağlık sorun- lannın hesabını kim verecektır? Başörtüsüne de, türbana da karşı deği- liz. Annelerimizin kullandıklan başör- tüsüne de, uygar, çağdaş türbana da say- gı duyuyoruz. Keşke sıkmabaşlar, Fran- sa'dan dilimıze gıren türbanı ya da yüz- yıllardır Anadolu kadımnın kullandığı başörtüsünü başlanna koysalar. AKP yöneticilerinin, türban diyerek, başörtüsü diyerek, konuyu sevimli bir duruma getirmeye çalışmalan boşuna- dır. Sıkmabaş siyasal içeriklidir. Amaç, dinsel bir düzen kurmanın ön adımıdır. Herkesin bildiği bir şeyi yük- sek sesle söylemenin hiçbir sakıncası yoktur. Ulusumuz adına bir şanssızlık sayılabilecek biçimde, bugün ülkemizi yönetenler, din kurallanna dayalı bir dü- zen kurmak amacındadırlar. Bu amaçlannı da artık gizlemıyorlar. AKP yöneticilerinin değiştiğini söyle- yenler ise ya hayınhk ya aymazlık içın- dedirler. Başbakan, imam okulunu bitir- miştir, temel din eğitımi almıştır. Olay- lara bakış açısı düıseldir, kafasındaki dü- zen dinsel bir düzendir. îçkiyasağı AKP'li Îstanbul Belediyesi'nin, Anka- ra Belediyesi'nin ve öbür AKP'li bele- diyelerın, bir yandan özgürlük, insan hak- lan derken öte yandan ıçkı yasağı uygu- lamalan bundandır. îstanbul Belediyesi'nin Göztepeparkı- na cami yaptırma gırışimı bundandır. Başbakan'ın, TBMM Başkanı'nın, Dı- şişleri Bakam'nın, AİHM'nin verdiği ve sıkmabaşın, kamu kurumlannda kullanı- lamayacağı yolundaki kesin karanna si- nirle karşı çıkmalan bundandır. Başbakan'ın, bu yolda, Türkiye sanki şeriatla yönetiliyormuş gibi "Ülemaya danışılmalı'1 demesi bundandır. Ulaşür- ma Bakam'nın eşinin, erkekleıie aynı ma- saya oturmanıası bundandır.Başbakan'ın, ülkemizi bölünmeye götürebilecek, üst ldmliğin TC vatandaşhğı olduğunu söy- lemesi, "Türkiye'de, üst kimliğin din ol- duğunu" belirtmesi bundandır. Devlet televizyonu olan TRT'de, adla- nnın başında Prof. sanı taşıyanlann, ls- lam hukukunun erdemınden söz etmele- ri, kadınlann çahşmalarının uygun ol- madığından, Islamın bir yaşam biçimi olduğundan dem vurmalan bundandır. Düşünde, bir tarikat şeyhinı gördüğü- nü Başbakan'a yazan bir kişinin yazısı- nın, Başbakan tarafından, gereği yapıl- sın diye Milli Eğitim Bakanı'na, oradan da YOK'e gönderilmesı bundandu-. Ilköğretim öğrencilennın, din dersi uy- gulaması diyerek camılere götürülmesi bundandır. Bu ulus, çok güçlükleri aşıp bugünle- re geldi. Ulusumuzun sağduyusu ile bu- günler de aşılacaktır. PENCERE Fethullah'm ÇemberiL Barış Müstecaplıoğlu üniversite öğrencisiyken Fethullahçılann ağına düşmüş, dört yıl örgütte 'şakird' olmuş, Said-i Nursi müritlerinin nasıl çalıştıkJannı an- latıyor: "Baba (Fethullahçılann ağına düşen çocuğunun) cemaate gıdip gelmesine çok sıcak bakmıyor. Tele- fonla cemaatyurdunu anyor, 'çocuğumoradamı' di- ye sonıyor. Çocuk aslında orada. Telefonu açan ya- lan söylemek günah olduğu için yalan söyleyemez. O zaman (kâğıt) üzerıne bir daire çizıyor. Parmağını dairenin ortasına koyuyor. Burada değil diyor." (Cum- huriyet, 18.12.2005). Evet, Fethullahçı doğru söylüyor.. Çocuk dairenin (çemberin) içinde değil... Ama, Fethullahçı düpedüz yalan söylüyor.. Hem de kuyruklu yalan.. Said-i Nursi - Fethullah Gülen cemaatinin karak- terini sergileyen daha çarpıcı bir başka örnek düşü- nülemez... • Said-i Nursi - Fethullah Gülen'in gazetesi Zaman'da nam-ı diğer "Hoca Efendi"nin tilmizi Ekrem Du- manlı yine Cumhuriyet'e ve bana saldınyor; kuralı- mız gereği bu yazıyı da bugünkü orta sayfamıza alı- yoruz; Cumhuriyetçilerokusunlar, herşeyden haber- dar olsunlar... Fethullah Gülen'in gazetesinde her pazartesi bir sayfa medya dünyasına aynlır; gazetelenn ve dergi- lerin haftalık ortalama satışları da yayımlanır... 5-11 Aralık 2005 arasında en çok satan ilk üç ga- zete: Posta 643 bin... Zaman 580 bın... Hürriyet 536 bin... • Doğru mu?.. Ooğru, ama, Fethullahçı yine kâğıdın üzerine birçem- ber çizip parmağını ortasına koyuyor, sonra konuşu- yor... Neden?.. Çünkü Zaman'ın çoğu yurt düzeyinde ev ev, kapı kapı bedava dağıtılıyor. Ama Zaman'ın baş yöneticisi Dumanlı diyor ki: "- (llhan Selçuk) sözüZaman bedava dağıtılıyor'a kadargetırdi. Ustelık histerik birhalet-i ruhıye ile ha- bire Said Nursi'ye ve Fethullah Gülen 'e saldınyor. (...) Ayıp ki ne ayıpi. Cumhuriyet 50 binin üstüne çıka- mıyorsa başkasına iftira etmek, 'bedava dağıtılıyor" gibibiryalana başvurmakhangimantıkla açıklanır?" • Ekrem Dumanlı!.. Parmağını kâğıt üzenne çizdiğin çemberden çek!.. Lafın öteki tarafını bırakalım, "50 binin üstüne çı- kamıyor" dedığin Cumhuriyet'ın satışı senin yazının yayımlandığı sayfadakı satış cetvelinde 60 binin üs- tünde gösteriliyor... Elbette yalnız satış, bir gazetenın etkisinı ve değe- rini göstermekte yetersız kalır; ama, bir gazetenin bedava dağıtılması neyın göstergesıdir?.. ' r [ n d e n - r h a c i m l e r Günümüzde iş, donanımlara, programiara aktanlmış durumda. Bilgiyidertemek, iştemek, insan kaynağından devraimdi. V V Zaman, insanın kalbini ve zekasını iş'ine koyacağı zamandır. Çalışma ortamtarmın misyonu; insantarm düşünce ve düşlerini özgür kılmak, özgün iş'lerin önünü açmak oimalıdir. İşte yeni iş kültürü budur. Koleksiyon Merkez: Hacı Osman Bayın No:35 Tarabya - Sarıyer 34457 istanbul Te(: (0212) 223 13 20 pbx / www.koieksiyon.com.tr Diger SöUş Merkezteri: ABANA Teî: {0322 SAVAKlSDERt Ti.f- i b j i î i 4 6 7 69 51 A8KARA -ii İSTANEUl ETİLEŞ? tfri ANKARA KAVAKIİDERE 52 çç-38-24 ESKÎŞEHJR îei ÛAZiANTEP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear