23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ARALIK 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA Saptama Gülhan Elmas: "Seçim öncesi içkili yerieri gezen AKP'liler için 'oy istiyorlar' yorumu yapılmıştı. Kapatılacak mekânları saptıyoriarmış!" Etektronik posta: denasom6ttjmhuriyet.com.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0,212^43 72 60 17 - Din eğitiminin amacı laiklikmiş... "Şeriaön amacı da demokrasi!" a « 0 Eski MİT Müsteşarı: 'Gizli servisler samimi olmaz.' Samimi bir itiraf mı? Vaaz Samsun merkez vaizi Celal Eker, yerel bir gazetede "makale" yazıyor ve "Son yıllarda yaşanan hadiseler ile tarih boyunca yaşanmış hadiseler arasında mahiyet farkı yoktur. Hevalannı ilah edinen zalimler; Islam fıkhına karşı duydukları kini gösterebilmek için, mümin kadınlann tesettürlerine hakaret etmektedirler. Hiç kimsenin keyfine göre davranmaya ve islami tesettürü yasaklamaya hakkı yoktur. Zira din ve vicdan hürriyetini ortadan kaldırmak, büyük bir zulümdür" görüşünü savunuyor. Itirazı olan varsa çıksın ortaya, kellesini keselim! KRİTERE bakar mısınız? Avrupa Birliği-Türkiye Kaıma Pariamento Grubu Eşbaşkanı Hollandalı Joost Lagendijk Istanbul'un ada sahillerinde bir grup "aydın" tarafından gezdirilirken Van'daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkm'ın tutukJu yargılanma sürecine nîye duyarsız kaldıklannı şöyte açıklıyor. "Yücel Aşkın'ın yolsuzluk nedeniyle yargılandığını öğrendik. Bizim yolsuzluk davalannı da izlememiz mümkün değil." Yücel Aşkın davasını kimden öğrendikleri belli oluyor Türkiye'deki işbirlikçilerinden! Türkiye'deki bütün üniversitelerin rektörieri Yücel Aşkın'a sahip çıkıyor; yüzlerce, binlerce öğretim üyesi sahip çıkıyor; baro başkanlan sahip çıkıyon ana muhalefet partisi lideri sahip çıkıyor; dışanyla göbek bağı olmayan sivil Pamuk ile Aşkın toplum kuruluşlan sahip çıkıyor; meslek örgütleri sahip çıkıyor; Avrupa Biriiği ise Yücel Aşkın davasını adi bir yolsuzluk davası sanıyor. Joost Lagendijk'e verilecek yanıt kendiliğinden ortaya çıkıyor Ufak at da civcıvler yesin! Asıl adi bir dava varsa o da Orhan Pamuk adındaki Nobelsiz yazann davası. Çünkü, Orhan Pamuk'u da gazeteci Hrant Dink'i de yargıç karşısına çıkaran Türk Ceza Yasası'nın 301. maddesi Avrupa Birliği'nin eseridir. Türkiye'deki Islamcı iktidan 301. madde için özendiren, destekleyen, alkışlayan Avrupa Birliği'nin ta kendisidir; Joost Lagendijk gibilerdir. Joost Lagendijk, ada sahillerini gezerken merak buyurup civcivleri beslemeye devam ediyor: "Yücel Aşkın davası siyasi mi? Yücel Aşkın'ın hapse atılmasında AKP hükümetinin parmağı var mı? Eğer sizler bu davayı siyasi görüyorsanız, biz de ona göre değeriendirip takibe alınz." Kime yö'neltiyor bu sorulan? Kendisini ada sahillerinde gezdiren dostlanna. Adam alenen "müstemleke valisı" edasıyla "Siz söyleyin, biz takibe alalım" diyor. . Bu durum tam bir suçüstü durumudur. Türkiye üzerine oynanan oyunlann belgesidir. Kaldı ki Yücel Aşkın'-ın Orhan Pamuk gibi Avrupa Birliği'nin himayesine ihtiyacı yoktur. Çünkü Yücel Aşkın'a Türk halkı sahip çıkıyor! Gölge etmesinler başka ihsan istemez! SESSÎZSEDASIZ(!) YAPfLAÛâK Yüksek İhtisas'tan Prof. Mustafa Paç 23 EKİM'DE yazdığımız yazıya Türkiye Yüksek Iht/sas Hastanesi klinık şefi Prof. Dr. Mustafa Paç'tan bir açıklamageldi: "Yazıdaki 11 yaşındaki M.D. isimli hastanın tarafımdan verilen kararia açık kalp ameliyatına alındığı ve öldüğü savı gerçek dışı olup bu hasta tarafımdan ameliyat edılmemıştir. Hastanemızde ameliyat kararlan kardiyoloji kalp cerrahisı konseyınce verilmekte olup tek başıma ameliyat kararı vermem de olanaksızdır. Şeflik sınavında başarılı kabul edilmedığ/m doğrudur. Ancak şeflik sınavlan 2001 ve öncesınde olup üçüncü sınavda 130 yurtiçı/dışı yayınımla yayın aşamasında elenmemin benim başarısızlığım mı, sınava ilişkin ironiyi mi gösterdiğını okuyucunun takdirine bırakıyorum. 2001 'den sonra ise şeflik sınavı yapılmamış, klınik şefleri sınavsız atanmıştır. Mahkeme karannın uygulanmasıyla tüm şef atamalan iptal edilmiş, ancak bir üst mahkemeye yapılan başvuru sonunda verilen karar üzerine sadece benım atamam değil iptal edilen tüm atamalar yenilenmiştir. Benım gelişimle Türkiye Yüksek Ihtısas Hastanesi'ne ikinci bir klinık açılmadığı gibı başasıstanlık da klinık şeflığı atamasının iptal edilmesinin yasal sonucudur. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku .• yahoo.com Medyada "cemali" düzgün günleri özler olduk dostlar. Ka-Der Ne Yapıyor? DENİZBANOGLÜ Kadınlarımızm artık gerçekten uyanma zamanı geldi... Bir sivil toplum örgütü var. Kısaltılmış adi Ka-Der, kadını- mızı siyasi hayata özendirerek politikaya hazırlamak, nihai hedef olarak da kadınlann ola- bildiğince siyasi kadrolarda, yönetimde yer almasına çalış- mak amacıyla kurulmuş. Ku- ruluş yılındaki ilk toplantıya ben de merak ederek katılmış ve o zamanki yöneticilerin yaptıkları konuşmalardan, ile- ride planladıklan uygulamalar- da çoğunluk Amerikan ve Ba- Jjlı örneklerden yola çıkma eği- wninde olduklarını görünce, doğrusu epey hayal kınklığına uğramıştım. Ki bugün yedi yıl sonra, hayal kırıklığımın pek de yersiz olmadığını görerek büsbütün hayal kırıklığına uğ- ramış hissediyorum kendimi. Nedeni ise "Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı "nın verildiği 5 Aralık günü, gazete- lerimizde çıkan konuya ilişkin haberterin yıllardır hiç değiş- memiş olduğunu görmek, el- bette bu arada, amacı kadını siyasete ısındırmak olan Ka- Der'in, bu haberlerden de an- laşılacağı üzere, yedi yıl içinde pek de kayda değer bir ilerle- me yapamadığına tanık ol- mak... Hadi diyelim, 1935 yılın- dan bu yana, yani tam 60 yıl- da Meclis'e giren 8 bin 481 milletvekilinden sadece 185'inin kadın olmasında, şu ya da bu sebepten, Ka-Der'in pek büyük bir katkısı olama- dı... Ya belediyelere ne deme- li? Yine bir süre önce merak edip soruşturduğumda, Ka- Der'in yerel belediyelere kadın aday hazırlamakta epey yol kat ettiği söylenmiş, ben de epey umutlanmıştım. Hiç de- ğilse belediyelerde daha çok kadın göreceğiz derken, ista- tistiklere göre 3 bin 225 bele- diye başkanlığı makamında oturan kadın sayısının sadece 18 olduğunu öğreniyoruz. Şimdi bu durumda, bir ilgili, bir duyarlı yurttaş olarak, "Ka- Der ne yapıyor" diye sorma hakkım vardır diye düşünüyo- rum. Amacım kuşkusuz iyi ni- yetle yola çıkmış bir derneği eleştirmek değil, ama giderek biraz daha erkek egemen top- luma yazgılanmış bir Türki- ye'de, kadının siyasette ve yö- netici kadrolarda daha çok yer alması gerekirken böyle bir tabloyla karşılaşmak, Ka-Der'i sorgulamayı gerektirir diye dü- şünüyorum. Ve acaba diyo- rum, "Ka-Der'de, kimi sivil toplum kuruiuşlannda görme- ye alıştığımız bir tersine kabuk değiştirme olayı mı yaşanı- yor?.." Daha doğru bir deyim- le, "kuruluş amacım, hedefıni unutmuş da baska işlere mi soyunuyor?"... Ister demek, ister vakıf, isterse oda ya da kulüpolsun, sivil toplum kuru- luşu adi altında toplaşan böy- lesi kurumlann tüzükierine, ku- ruluş amacına uygun çalışma- lar yapması gerektiğini düşü- nüyorum. Herkes her işi aynı ölçüde en iyi şekilde yapama- dığına göre, bir dernek de her şeyi ya da çok şeyi bir arada en iyi ve doğru olarak gerçek- leştirmeye yönelmemeli ya da kuruluş misyonundan farklı bir yönde eylem yapmamalı diye düşünüyorum. Kuşkusuz böyle bir sapta- ma yaparken Ka-Der mutlaka bu çizgidedir demek istemryo- rum. Ama misyonu, kadını si- yasete hazırlamak, siyasette etkin yer almasını sağlamaya gayret etmek olan bir dernek, sesini daha çok, daha yüksek, daha etkin duyurmalı; daha somut, daha etkin eylemler gerçekleştirmelidir diyorum. Türkiye'nin, hele şu günlerde buna daha çok gereksinimi ol- duğunu kimse yadsıyamaz. Yalnız Ka-Der değil, kadınla- nn yeraldığı hemen bütün der- nek ve kuruluşlann Cumhuri- yet ve Atatürk Türkiye'sinin ayaklanmızın altından giderek kaydığı, alt kimlik, üst kimlik, mozaik, şerbet, ulema ve ben- zeri söylemlerle zihinlerde kavram kargaşası yaratarak halkımızın karşıt cephelere bö- lünmeye çalışıldığı, Türkiye'de neredeyse bir Yugoslavya ör- neği oluşturmak istendiği bu- nalımlı bir ortamda, aydın cumhuriyetçi Türk kadınına eskisinden daha çok görev ve sorumluluk düştüğü unutul- mamalıdır. Bir an önce hareke- te geçilmelidir. Bu bağlamda, Ka-Der'in Cumhuriyetin kazanımların- dan farklı birçizgide olduğunu dgşünmek bile istemiyorum. Toplumsal yaşamın her zerre- sinin siyasette başlaytp siya- sette bittiğini unutmadan, özellikle de bu derneğin, Tür- kiye'yi zor günlerin beklediği önümüzdeki iki yıl içinde, geç- mişte yapamadıklannı gerçek- leştirme yolunda ciddi adımlar atacağını umut ediyorum, Ka- Der'in ve bütün aydın kadınla- nmızın... ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACl kamilmasaraci" mynet.com XL- HARBl SEMtHPOROY HAYAT EPtK TÎYATROSü MUSTAFA MLGM hayatepikio mynet.com O ° 3 BENCE YA&AN KAR DEĞÎL KONFETÎ ! o ı ı r -1 »sa n OTOBÜSTEKtLER KEMALLRGE\Ç k_urgencg yahoo.com / 5anki fletlkket elden W/ «h££vfı<m VteetÇr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20 Aralık uwu.mumtfis-arikan.com ANMA Arkadaşımız, gazeteci Deniz Derinsu'nun açık deniz kaptanı babası ENGİNDERİNSU'yu ölümimün 4. yılında anıyoruz. CLTVffll RİY1T ÇALIŞ.4MARI Bkrtrnftlican HÜ/?RİY£TP/IRT/Sİ 13SS'7£ SUGİJM, 'HÜKRJYETfi4£7İS>*A/W KuZULPUĞU AÇIKJLAN- Di. 19S4-'T€, &EMO*XAr PARTÎ rkTİM/eDAytCEAI,£>£VLET SA- K4NI MÜ£/?e£M SAROL 'UN YerKİLE/Zİ/ıJj /tÖTÜy£ kZlUAN_ D/S/ SAW,&l)£/A> Z4&IF/A/&/İA/ ÖNESÛISÛLMÜfrÜ. FW&7ye ÜYE BAZI A4İLL£7VEKÎU£&İ,KC*IUYU&wmAA>*4Sl İÇİN 8A- SINA fMfC VtHMMASlNMN YANAYPI',BUAMAÇL4 "İSP/ÜT HAK/a "40//L4 /W/OW &R YAS4 ÖNERİSİHİ /UECltSS SUAUHJ LA£. ANÛtlC, BAŞm 6AfSA*?W' APNAAI'MENDE/SSS OLMAK ûze/ZE, Df> çoeaAjLüĞı/ SUNA MRÇI ÇIKT/. sav GE- LİŞME, SÖZ KONUSU 6fUJ8UN PA#TİP£N AYRIUMS/NA NED£U OLOU- 8/R SÜRE HAZfKLIK yAPTtKTZHSONIIA CAf HÜR/ZİYETPA£rts/ 'AIİKl/EDülAg. Kü/?UCULA/ZAjZAC/HDA £Xe£M AÜCAN, 7VRAN GÜNEŞ, P.LÜTPÜ KARAOSMANÖŞ İM, FETHİ C£LİZ8AŞ 6İ8İ AOIAR YEK AUYORPU. PASTl, 3riL SONRA FESHEDİLEREH CHP'YE tCATrLACAKTf. Farzi Lüfyü Karacsmoğ BEYOĞLU 2. AİLE MAHKEMESİ HÂKtMLİĞİ'NDEN 2004/674 Davacı Ömer Faruk Yıldız vekili Av. Nejlan YIMLZ tarafından davalı Hatice Yüdız aleyhine açılan boşanma davasına esas ol- mak üzere: Adına çıkanlan tebligata ve yapılan tahkikata göre Çevirmeici Sok. Özlem Apt. No 3 4 Ortaköy Beşıktaş adresinde bulunmadığı anlaşılan davalı Hatice Yıldız'm dava ile belgeleri ibraz ile 16.12.2005 günü saat 09.30"da mahkememizde dunışmada bızzal hazjr bulunması veya kendisini bir vekille tenısil ettirmesi, aksi takdirde HUMK'nun 213 ve 3"7. maddeleri gereğince gıyabında karar verileceği hususu yeni- leme dilekçesine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunnr. 1.11.2005 Basın: 5? 102 GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Pamuk Olayı ve f Reha Muhtar Gazeteciliği' Bu sütunu dikkatle takip eden okuyucular, geçen cu- ma günü Şişli Adliyesi önünde yaşanan oiaylann hiçbiri- ne şaşırmadılar. Ne yazık ki Ornan Pamuk davası, göz göre göre akıl almaz boyutlarda Türkiye'ye zarar verecek noktaya yükseldi. Bakın 20 Eylül tarihli Cumhuriyet'te "PamukOiayı:Dik- kat Uçurum Geliyor" başlıklı yazıda neler yazmıştım: "Va- şanacaklan düşündükçe infial içindeyım. Orhan Pa- muk'un... sözleriile başlayan tartışmalar Türk Ceza Kanu- nu'nun 'Türklüğü alenen aşağılama' maddesî uyannca yargıyayansıdı. Savcılık dava açb... Biz bu olayla tam bir intihara koşuyoruz. Bir'sahte kah- raman' pompalayıp onun ünûne ün, gücüne güç kataca- ğız. Şimdiden Le Monde'da, Uberation'da, The Guardi- an'da, New York Times'ta çıkacak tam sayfa yazılan gö- rebiliyorum. Bu korkunç bir şey. Pamuk konuşacak, avu- katlan konuşacak, insan haklan demekleri, yazar demek- leri, sanatçılar, yazariarkonuşacak. Hepsi aşağı yukan ay- nı şeyleri söyleyecekler. 'Nerede kaldı fikir özgürlüğü ve insan haklan?', 'Yine o kafa', 'Dünyaya rezil olduk'... Pamuk olayı, zaten Eımenı ve Kürtyanhlan heryönden bastınrken tartışmasız en koh<unç sonuçlan doğuracak... 'Gördünüz mü, en tanınmış Türk yazar bunlan söylüyor- sa iddialar kesin doğru, soykınm geçmişte de olmuş. bel- ki şımdi Kürtlere de oluyor'. Bunun ardından siz ağzmızla kuş tutsanız artık bu yargıyı 38 yılda değıştıremezsınız. Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve sayın savcı olmak üzere, devletın ilgili her kademesının bu kntik konuda son dere- cedikkatlidüşünmelen, ülkemizaçıstndan hayatı önem ta- şımaktadır. 16Aralık 'ta bu dava ete alınırsa düşmanlanmız bayramyapar. Hiçbıryargı mekantzmasının, 'Türklüğü ko- ruyacağım' diye yola çıkıp ülkesine geri dönûlmez zarar- lar vermeye hakkı yoktur." 18 Ekım'de aynı konuyu "özgühük Savaşçısı Kım Ola kt?" makalemde de ışledim. Tabii kı bunların aynen ger- çekleşmiş olmasından övünmüyorum. Bunu engelleye- memiş olmamıza kahroluyorum. Şimdi davayı açanlara ve sürdürenlere soruyonjm: Türklüğü bu şekilde korumuş mu ofdunuz? Yoksa milyonlarca dolariık propaganda şan- sını bu şekilde ülkenin tüm duşmanlanna altın tepsıde he- diye mi ettiniz? Yurtsever Hareket üyeleri olarak ctıma günü, izni alın- mış bir eylemle afişlerimızın altında toplanıp basın açıkla- ması yaptık Ondan sonra medeni, banşçı bir şekilde de- mokratik haklanmızı kullanmayı sürdürerek başta yaban- cı gazeteci ve siyasiler olmak üzere herkese bıldın dağıt- tık, demeç verdik: "Orhan Pamuk özgür ve demokratik bir ûlkede hiç yargılanmamalıydı. Söz konusu fikırlennın hıç- bınne katılmıyonız. Açıklamalanyla ülkenin ımajina zarar verdiğinı düşünüyoruz. Ancak bunlara karşı yapılacak tek şey dava açmak değil, demokratik platfonrHarda hak etti- ğiyanıtı vermektır. Pamuk'uyargılayarak onuyapaybir de- mokrasi savaşçıs/ statüsüne yükse/tmenin hiçbir anlamı yoktur. Pamuk, bir dıplomat veya bir tanhçı karşısında yar- gısdzınfaz uygulayan bu sözlennın arkasında duramaz. Ay- nca Pamuk ıddia edildığı gıbı bir 'demokrasi savaşçısı' oi- saydı, köktendıncılığe, bölücü teröre veya Irak Savaşı'na da karşı çıkardı. Ortada böyle bir durum hiç yok. AB he- yetlenne ise sormak lazım: Neden Van'a da gıdıp Yücel Aşkın davasına tepki vermedıniz? Suçu Kemalist olmak mıydı?" Aynca bu görüşler canlı yayınlarda önemli televizyon- lara da yansıdı. Aklı başında yerii-yabancı yayınlar uç cüm- leyle bu görüşlen verdiler. Ancak masa başında oturup her gün sütun doldurmaya mecbur "hızlı"{\) gazeteci Reha Muhtar, ertesı gün akıl almaz eleştirileri bana yönelttı. Şışli Adliyesi önünde provokatif sloganlan afiş yapmış taş- kın bir grupla beni bir arada çalkalayıp onlar üstünden "ak- lına göre'' bana bir güzel gıydirmiş!.. Gülsem mi, ağlasam mı? Geçmış hukukumuza dayanarak aradım. Hedefim; tekzipsiz olarak Muhtar 1 ın kendı hatasını düzeltmesine bir şans veımekti. Söz ettiği o grubun, adliyenin karşısında ve yolun öbür taraftnda olduğunu, Yurtsever Hareket'le hiçbir ilgisi olmadtğını anlattım. Pamuk'un nasıl Osmanlı- lan veya Türkleri eleştirme hakkı varsa, bizim de onun go- rüşlerinı eleştirme hakkımız olduğunu hatırlattım. Kendi- sine 20 Eylül makalemi ve bildinmizi aynı gün yollattım. Pazar günü Muhtar'ın sutunu yine içler acısıydı. Birinci yazısında mesleğinin en önemli ilkesini yok sayarak dedi- kodu varsayımlan üzerine makalesini inşa eden, bılgisiz- lıkle ve bir demagojiyle saldıran Muhtar, bu sefer özür di- leyeceğine, ılkokul öğrencisine ders veren seviyesiz bir tis- lupla konuştukça battığı yenı bir bataklık yaratmıştı. Muh- tar'a göre Pamuk olayında yalnız siyah ve beyaz varmış. Ya destek verecekmişsın ya da onu susturup hapse at- mak isteyenlerie beraber olacakmışsın! Allah Allah! Demek yargılayıp boş yere yapay kahraman ûretmeyın" dene- mezmiş! Peki bizim düşünce özgürtüğumüze kilit vurma hakkım sıze kım verdi Reha Bey? özgürlük yalnız "Türk- ler katlıam yaptı" diyenlerin mi olacak? Oradaki yabancı- lara ulaşma şansını başka nerede bulacağız? Aynca ben yainız "gazeteci- yazar"\ık yapmıyorum. Arkadaşlarta sa- haya inip siyasi, fiili mücadele ^pıyoruz. Bunun için sız- den, "Muhtarlıktan" izin belgesi mi gerekiyordu? Sevgili Reha Bey'i, ikinci bahanna başlayabilmesi için gazeteci- lik okulunun birinci sınıfına, mesleğın temel etik kurallan- nı dinlemeye davet ediyorum. Umanm Sabah, Yeni Şa- fak gazetesi kadar demokrat olur ve bugün yolladığım tekzibi hemen yayımlar... E-mail: bedbayötnn.net Web: www.bedribaykam.com Web: www.yurtseverhareket.org E-mail: info@yurtseverriareket.org 1 2 3 BLTLMACA SEDATYAŞAYAN S0LÖ4NSAĞA: 1/Basit. derinli- ği olmayan, üs- tünkörii. 2/ İş- siz, aylak... Şöhret. 3/ Ka- nuştan yapıl- mış, iki kulplu meyveseperi.4/ Borsada belli miktardaki his- se senedini be- lırtmekte kulla- nılan işlem biri- mı... 1875-1964 yıllan arasmda yaşayan ünlü Meksikalı duvar ressa- mı. 5/ Atlas Okyanu- su'nda Portekiz'e ait takımada... Kumaş üzerine yapılan bir tür işleme. 6/ Gerçeklerle 6 olan ilişkılerin büyük 7 ölçüde azalması, duy- 8 gu ve davraruş alanla- 9 nnda önemli bozulmalann ortaya çıkması ile beliren ruh hastalığı. II Şarkı, türkü... Baryum elementinin sim- gesi. 8/ Bir parça üzerine paralel çizgiler çizmek için kullanılan alet. 9/ Osmanlı padişahlannın makam kol- ruklanna venlen ad... Hayat arkadaşı. YUKARIDANAŞAĞIYA: 1/Bir sorunu ele alış, ona ba- taş biçımi. 2/Tuzağa düşürülen şey... Eski Mısır'da öiü- lerin konryucusu olan tann. 3/Süt şekeri... AsafHaletÇe- lebi'nin bir şiir kitabı. 4/ Karakter... Briçte iki manştan oluşan bölüm. 5/Türk müziğindebir makam..."— ömür biter bir uzun sonbahar olur" (Yahya Kemal). 6/Büyük ün kazanmış sinema ya da müzik sanatçısı... Yunanis- tan'ın plaka imi. 7/ Ağrı kesimi. 8/ Telli ve mızrapla ça- lınan Azen çalgısı... Hububattozu... Birnota. 9/Gerçek ve karmaşık sayılann dikdörtgen biçiminde tablosu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear