Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 ARALIK 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA
Saptama
Gülhan Elmas:
"Seçim öncesi
içkili yerieri gezen
AKP'liler için 'oy
istiyorlar' yorumu
yapılmıştı.
Kapatılacak
mekânları
saptıyoriarmış!"
Etektronik posta: denasom6ttjmhuriyet.com.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0,212^43 72 60
17
- Din eğitiminin amacı
laiklikmiş...
"Şeriaön amacı da
demokrasi!"
a
« 0
Eski MİT
Müsteşarı: 'Gizli
servisler samimi
olmaz.' Samimi
bir itiraf mı?
Vaaz
Samsun merkez vaizi
Celal Eker, yerel bir
gazetede "makale"
yazıyor ve "Son
yıllarda yaşanan
hadiseler ile tarih
boyunca yaşanmış
hadiseler arasında
mahiyet farkı yoktur.
Hevalannı ilah edinen
zalimler; Islam fıkhına
karşı duydukları kini
gösterebilmek için,
mümin kadınlann
tesettürlerine hakaret
etmektedirler. Hiç
kimsenin keyfine göre
davranmaya ve islami
tesettürü yasaklamaya
hakkı yoktur. Zira din
ve vicdan hürriyetini
ortadan kaldırmak,
büyük bir zulümdür"
görüşünü savunuyor.
Itirazı olan varsa çıksın
ortaya, kellesini
keselim!
KRİTERE bakar mısınız? Avrupa
Birliği-Türkiye Kaıma Pariamento Grubu
Eşbaşkanı Hollandalı Joost Lagendijk
Istanbul'un ada sahillerinde bir grup "aydın"
tarafından gezdirilirken Van'daki Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkm'ın
tutukJu yargılanma sürecine nîye duyarsız
kaldıklannı şöyte açıklıyor.
"Yücel Aşkın'ın yolsuzluk nedeniyle
yargılandığını öğrendik. Bizim yolsuzluk
davalannı da izlememiz mümkün değil."
Yücel Aşkın davasını kimden öğrendikleri belli
oluyor Türkiye'deki işbirlikçilerinden!
Türkiye'deki bütün üniversitelerin rektörieri
Yücel Aşkın'a sahip çıkıyor; yüzlerce, binlerce
öğretim üyesi sahip çıkıyor; baro başkanlan
sahip çıkıyon ana muhalefet partisi lideri sahip
çıkıyor; dışanyla göbek bağı olmayan sivil
Pamuk ile Aşkın
toplum kuruluşlan sahip çıkıyor; meslek
örgütleri sahip çıkıyor; Avrupa Biriiği ise Yücel
Aşkın davasını adi bir yolsuzluk davası
sanıyor.
Joost Lagendijk'e verilecek yanıt kendiliğinden
ortaya çıkıyor Ufak at da civcıvler yesin!
Asıl adi bir dava varsa o da Orhan Pamuk
adındaki Nobelsiz yazann davası. Çünkü,
Orhan Pamuk'u da gazeteci Hrant Dink'i de
yargıç karşısına çıkaran Türk Ceza Yasası'nın
301. maddesi Avrupa Birliği'nin eseridir.
Türkiye'deki Islamcı iktidan 301. madde
için özendiren, destekleyen, alkışlayan
Avrupa Birliği'nin ta kendisidir; Joost Lagendijk
gibilerdir.
Joost Lagendijk, ada sahillerini gezerken
merak buyurup civcivleri beslemeye devam
ediyor:
"Yücel Aşkın davası siyasi mi? Yücel Aşkın'ın
hapse atılmasında AKP hükümetinin parmağı var
mı? Eğer sizler bu davayı siyasi görüyorsanız, biz
de ona göre değeriendirip takibe alınz."
Kime yö'neltiyor bu sorulan? Kendisini ada
sahillerinde gezdiren dostlanna. Adam alenen
"müstemleke valisı" edasıyla "Siz söyleyin, biz
takibe alalım" diyor.
. Bu durum tam bir suçüstü durumudur.
Türkiye üzerine oynanan oyunlann belgesidir.
Kaldı ki Yücel Aşkın'-ın Orhan Pamuk gibi
Avrupa Birliği'nin himayesine ihtiyacı yoktur.
Çünkü Yücel Aşkın'a Türk halkı sahip çıkıyor!
Gölge etmesinler başka ihsan istemez!
SESSÎZSEDASIZ(!)
YAPfLAÛâK
Yüksek İhtisas'tan Prof. Mustafa Paç
23 EKİM'DE yazdığımız yazıya
Türkiye Yüksek Iht/sas Hastanesi
klinık şefi Prof. Dr. Mustafa Paç'tan
bir açıklamageldi: "Yazıdaki 11
yaşındaki M.D. isimli hastanın
tarafımdan verilen kararia açık kalp
ameliyatına alındığı ve öldüğü savı
gerçek dışı olup bu hasta
tarafımdan ameliyat edılmemıştir.
Hastanemızde ameliyat kararlan
kardiyoloji kalp cerrahisı konseyınce
verilmekte olup tek başıma ameliyat
kararı vermem de olanaksızdır. Şeflik
sınavında başarılı kabul edilmedığ/m
doğrudur. Ancak şeflik sınavlan 2001
ve öncesınde olup üçüncü sınavda
130 yurtiçı/dışı yayınımla yayın
aşamasında elenmemin benim
başarısızlığım mı, sınava ilişkin ironiyi
mi gösterdiğını okuyucunun takdirine
bırakıyorum. 2001 'den sonra ise şeflik
sınavı yapılmamış, klınik şefleri
sınavsız atanmıştır. Mahkeme
karannın uygulanmasıyla tüm şef
atamalan iptal edilmiş, ancak bir
üst mahkemeye yapılan başvuru
sonunda verilen karar üzerine
sadece benım atamam değil iptal
edilen tüm atamalar yenilenmiştir.
Benım gelişimle Türkiye Yüksek
Ihtısas Hastanesi'ne ikinci bir klinık
açılmadığı gibı başasıstanlık da klinık
şeflığı atamasının iptal edilmesinin
yasal sonucudur.
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku .• yahoo.com
Medyada "cemali" düzgün günleri
özler olduk dostlar.
Ka-Der Ne Yapıyor?
DENİZBANOGLÜ
Kadınlarımızm artık gerçekten
uyanma zamanı geldi...
Bir sivil toplum örgütü var.
Kısaltılmış adi Ka-Der, kadını-
mızı siyasi hayata özendirerek
politikaya hazırlamak, nihai
hedef olarak da kadınlann ola-
bildiğince siyasi kadrolarda,
yönetimde yer almasına çalış-
mak amacıyla kurulmuş. Ku-
ruluş yılındaki ilk toplantıya
ben de merak ederek katılmış
ve o zamanki yöneticilerin
yaptıkları konuşmalardan, ile-
ride planladıklan uygulamalar-
da çoğunluk Amerikan ve Ba-
Jjlı örneklerden yola çıkma eği-
wninde olduklarını görünce,
doğrusu epey hayal kınklığına
uğramıştım. Ki bugün yedi yıl
sonra, hayal kırıklığımın pek
de yersiz olmadığını görerek
büsbütün hayal kırıklığına uğ-
ramış hissediyorum kendimi.
Nedeni ise "Türk kadınına
seçme ve seçilme hakkı "nın
verildiği 5 Aralık günü, gazete-
lerimizde çıkan konuya ilişkin
haberterin yıllardır hiç değiş-
memiş olduğunu görmek, el-
bette bu arada, amacı kadını
siyasete ısındırmak olan Ka-
Der'in, bu haberlerden de an-
laşılacağı üzere, yedi yıl içinde
pek de kayda değer bir ilerle-
me yapamadığına tanık ol-
mak... Hadi diyelim, 1935 yılın-
dan bu yana, yani tam 60 yıl-
da Meclis'e giren 8 bin 481
milletvekilinden sadece
185'inin kadın olmasında, şu
ya da bu sebepten, Ka-Der'in
pek büyük bir katkısı olama-
dı... Ya belediyelere ne deme-
li? Yine bir süre önce merak
edip soruşturduğumda, Ka-
Der'in yerel belediyelere kadın
aday hazırlamakta epey yol
kat ettiği söylenmiş, ben de
epey umutlanmıştım. Hiç de-
ğilse belediyelerde daha çok
kadın göreceğiz derken, ista-
tistiklere göre 3 bin 225 bele-
diye başkanlığı makamında
oturan kadın sayısının sadece
18 olduğunu öğreniyoruz.
Şimdi bu durumda, bir ilgili,
bir duyarlı yurttaş olarak, "Ka-
Der ne yapıyor" diye sorma
hakkım vardır diye düşünüyo-
rum. Amacım kuşkusuz iyi ni-
yetle yola çıkmış bir derneği
eleştirmek değil, ama giderek
biraz daha erkek egemen top-
luma yazgılanmış bir Türki-
ye'de, kadının siyasette ve yö-
netici kadrolarda daha çok
yer alması gerekirken böyle bir
tabloyla karşılaşmak, Ka-Der'i
sorgulamayı gerektirir diye dü-
şünüyorum. Ve acaba diyo-
rum, "Ka-Der'de, kimi sivil
toplum kuruiuşlannda görme-
ye alıştığımız bir tersine kabuk
değiştirme olayı mı yaşanı-
yor?.." Daha doğru bir deyim-
le, "kuruluş amacım, hedefıni
unutmuş da baska işlere mi
soyunuyor?"... Ister demek,
ister vakıf, isterse oda ya da
kulüpolsun, sivil toplum kuru-
luşu adi altında toplaşan böy-
lesi kurumlann tüzükierine, ku-
ruluş amacına uygun çalışma-
lar yapması gerektiğini düşü-
nüyorum. Herkes her işi aynı
ölçüde en iyi şekilde yapama-
dığına göre, bir dernek de her
şeyi ya da çok şeyi bir arada
en iyi ve doğru olarak gerçek-
leştirmeye yönelmemeli ya da
kuruluş misyonundan farklı bir
yönde eylem yapmamalı diye
düşünüyorum.
Kuşkusuz böyle bir sapta-
ma yaparken Ka-Der mutlaka
bu çizgidedir demek istemryo-
rum. Ama misyonu, kadını si-
yasete hazırlamak, siyasette
etkin yer almasını sağlamaya
gayret etmek olan bir dernek,
sesini daha çok, daha yüksek,
daha etkin duyurmalı; daha
somut, daha etkin eylemler
gerçekleştirmelidir diyorum.
Türkiye'nin, hele şu günlerde
buna daha çok gereksinimi ol-
duğunu kimse yadsıyamaz.
Yalnız Ka-Der değil, kadınla-
nn yeraldığı hemen bütün der-
nek ve kuruluşlann Cumhuri-
yet ve Atatürk Türkiye'sinin
ayaklanmızın altından giderek
kaydığı, alt kimlik, üst kimlik,
mozaik, şerbet, ulema ve ben-
zeri söylemlerle zihinlerde
kavram kargaşası yaratarak
halkımızın karşıt cephelere bö-
lünmeye çalışıldığı, Türkiye'de
neredeyse bir Yugoslavya ör-
neği oluşturmak istendiği bu-
nalımlı bir ortamda, aydın
cumhuriyetçi Türk kadınına
eskisinden daha çok görev ve
sorumluluk düştüğü unutul-
mamalıdır. Bir an önce hareke-
te geçilmelidir.
Bu bağlamda, Ka-Der'in
Cumhuriyetin kazanımların-
dan farklı birçizgide olduğunu
dgşünmek bile istemiyorum.
Toplumsal yaşamın her zerre-
sinin siyasette başlaytp siya-
sette bittiğini unutmadan,
özellikle de bu derneğin, Tür-
kiye'yi zor günlerin beklediği
önümüzdeki iki yıl içinde, geç-
mişte yapamadıklannı gerçek-
leştirme yolunda ciddi adımlar
atacağını umut ediyorum, Ka-
Der'in ve bütün aydın kadınla-
nmızın...
ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACl kamilmasaraci" mynet.com
XL-
HARBl SEMtHPOROY
HAYAT EPtK TÎYATROSü MUSTAFA MLGM hayatepikio mynet.com
O ° 3
BENCE YA&AN
KAR DEĞÎL
KONFETÎ !
o
ı ı r -1 »sa n
OTOBÜSTEKtLER KEMALLRGE\Ç k_urgencg yahoo.com
/ 5anki fletlkket elden W/
«h££vfı<m
VteetÇr
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20 Aralık uwu.mumtfis-arikan.com
ANMA
Arkadaşımız, gazeteci
Deniz Derinsu'nun
açık deniz kaptanı babası
ENGİNDERİNSU'yu
ölümimün 4. yılında anıyoruz.
CLTVffll RİY1T ÇALIŞ.4MARI
Bkrtrnftlican
HÜ/?RİY£TP/IRT/Sİ
13SS'7£ SUGİJM, 'HÜKRJYETfi4£7İS>*A/W KuZULPUĞU AÇIKJLAN-
Di. 19S4-'T€, &EMO*XAr PARTÎ rkTİM/eDAytCEAI,£>£VLET SA-
K4NI MÜ£/?e£M SAROL 'UN YerKİLE/Zİ/ıJj /tÖTÜy£ kZlUAN_
D/S/ SAW,&l)£/A> Z4&IF/A/&/İA/ ÖNESÛISÛLMÜfrÜ. FW&7ye
ÜYE BAZI A4İLL£7VEKÎU£&İ,KC*IUYU&wmAA>*4Sl İÇİN 8A-
SINA fMfC VtHMMASlNMN YANAYPI',BUAMAÇL4 "İSP/ÜT
HAK/a "40//L4 /W/OW &R YAS4 ÖNERİSİHİ /UECltSS SUAUHJ
LA£. ANÛtlC, BAŞm 6AfSA*?W' APNAAI'MENDE/SSS OLMAK
ûze/ZE, Df> çoeaAjLüĞı/ SUNA MRÇI ÇIKT/. sav GE-
LİŞME, SÖZ KONUSU 6fUJ8UN PA#TİP£N AYRIUMS/NA
NED£U OLOU- 8/R SÜRE HAZfKLIK yAPTtKTZHSONIIA CAf
HÜR/ZİYETPA£rts/ 'AIİKl/EDülAg. Kü/?UCULA/ZAjZAC/HDA
£Xe£M AÜCAN, 7VRAN GÜNEŞ, P.LÜTPÜ KARAOSMANÖŞ
İM, FETHİ C£LİZ8AŞ 6İ8İ AOIAR YEK AUYORPU. PASTl,
3riL SONRA FESHEDİLEREH CHP'YE tCATrLACAKTf.
Farzi Lüfyü
Karacsmoğ
BEYOĞLU 2. AİLE MAHKEMESİ HÂKtMLİĞİ'NDEN
2004/674 Davacı Ömer Faruk Yıldız vekili Av. Nejlan YIMLZ tarafından davalı Hatice Yüdız aleyhine açılan boşanma davasına esas ol-
mak üzere: Adına çıkanlan tebligata ve yapılan tahkikata göre Çevirmeici Sok. Özlem Apt. No 3 4 Ortaköy Beşıktaş adresinde bulunmadığı
anlaşılan davalı Hatice Yıldız'm dava ile belgeleri ibraz ile 16.12.2005 günü saat 09.30"da mahkememizde dunışmada bızzal hazjr bulunması
veya kendisini bir vekille tenısil ettirmesi, aksi takdirde HUMK'nun 213 ve 3"7. maddeleri gereğince gıyabında karar verileceği hususu yeni-
leme dilekçesine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunnr. 1.11.2005 Basın: 5? 102
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
Pamuk Olayı ve f
Reha
Muhtar Gazeteciliği'
Bu sütunu dikkatle takip eden okuyucular, geçen cu-
ma günü Şişli Adliyesi önünde yaşanan oiaylann hiçbiri-
ne şaşırmadılar. Ne yazık ki Ornan Pamuk davası, göz
göre göre akıl almaz boyutlarda Türkiye'ye zarar verecek
noktaya yükseldi.
Bakın 20 Eylül tarihli Cumhuriyet'te "PamukOiayı:Dik-
kat Uçurum Geliyor" başlıklı yazıda neler yazmıştım: "Va-
şanacaklan düşündükçe infial içindeyım. Orhan Pa-
muk'un... sözleriile başlayan tartışmalar Türk Ceza Kanu-
nu'nun 'Türklüğü alenen aşağılama' maddesî uyannca
yargıyayansıdı. Savcılık dava açb...
Biz bu olayla tam bir intihara koşuyoruz. Bir'sahte kah-
raman' pompalayıp onun ünûne ün, gücüne güç kataca-
ğız. Şimdiden Le Monde'da, Uberation'da, The Guardi-
an'da, New York Times'ta çıkacak tam sayfa yazılan gö-
rebiliyorum. Bu korkunç bir şey. Pamuk konuşacak, avu-
katlan konuşacak, insan haklan demekleri, yazar demek-
leri, sanatçılar, yazariarkonuşacak. Hepsi aşağı yukan ay-
nı şeyleri söyleyecekler. 'Nerede kaldı fikir özgürlüğü ve
insan haklan?', 'Yine o kafa', 'Dünyaya rezil olduk'...
Pamuk olayı, zaten Eımenı ve Kürtyanhlan heryönden
bastınrken tartışmasız en koh<unç sonuçlan doğuracak...
'Gördünüz mü, en tanınmış Türk yazar bunlan söylüyor-
sa iddialar kesin doğru, soykınm geçmişte de olmuş. bel-
ki şımdi Kürtlere de oluyor'. Bunun ardından siz ağzmızla
kuş tutsanız artık bu yargıyı 38 yılda değıştıremezsınız.
Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve sayın savcı olmak üzere,
devletın ilgili her kademesının bu kntik konuda son dere-
cedikkatlidüşünmelen, ülkemizaçıstndan hayatı önem ta-
şımaktadır. 16Aralık 'ta bu dava ete alınırsa düşmanlanmız
bayramyapar. Hiçbıryargı mekantzmasının, 'Türklüğü ko-
ruyacağım' diye yola çıkıp ülkesine geri dönûlmez zarar-
lar vermeye hakkı yoktur."
18 Ekım'de aynı konuyu "özgühük Savaşçısı Kım Ola
kt?" makalemde de ışledim. Tabii kı bunların aynen ger-
çekleşmiş olmasından övünmüyorum. Bunu engelleye-
memiş olmamıza kahroluyorum. Şimdi davayı açanlara ve
sürdürenlere soruyonjm: Türklüğü bu şekilde korumuş
mu ofdunuz? Yoksa milyonlarca dolariık propaganda şan-
sını bu şekilde ülkenin tüm duşmanlanna altın tepsıde he-
diye mi ettiniz?
Yurtsever Hareket üyeleri olarak ctıma günü, izni alın-
mış bir eylemle afişlerimızın altında toplanıp basın açıkla-
ması yaptık Ondan sonra medeni, banşçı bir şekilde de-
mokratik haklanmızı kullanmayı sürdürerek başta yaban-
cı gazeteci ve siyasiler olmak üzere herkese bıldın dağıt-
tık, demeç verdik: "Orhan Pamuk özgür ve demokratik bir
ûlkede hiç yargılanmamalıydı. Söz konusu fikırlennın hıç-
bınne katılmıyonız. Açıklamalanyla ülkenin ımajina zarar
verdiğinı düşünüyoruz. Ancak bunlara karşı yapılacak tek
şey dava açmak değil, demokratik platfonrHarda hak etti-
ğiyanıtı vermektır. Pamuk'uyargılayarak onuyapaybir de-
mokrasi savaşçıs/ statüsüne yükse/tmenin hiçbir anlamı
yoktur. Pamuk, bir dıplomat veya bir tanhçı karşısında yar-
gısdzınfaz uygulayan bu sözlennın arkasında duramaz. Ay-
nca Pamuk ıddia edildığı gıbı bir 'demokrasi savaşçısı' oi-
saydı, köktendıncılığe, bölücü teröre veya Irak Savaşı'na
da karşı çıkardı. Ortada böyle bir durum hiç yok. AB he-
yetlenne ise sormak lazım: Neden Van'a da gıdıp Yücel
Aşkın davasına tepki vermedıniz? Suçu Kemalist olmak
mıydı?"
Aynca bu görüşler canlı yayınlarda önemli televizyon-
lara da yansıdı. Aklı başında yerii-yabancı yayınlar uç cüm-
leyle bu görüşlen verdiler. Ancak masa başında oturup her
gün sütun doldurmaya mecbur "hızlı"{\) gazeteci Reha
Muhtar, ertesı gün akıl almaz eleştirileri bana yönelttı.
Şışli Adliyesi önünde provokatif sloganlan afiş yapmış taş-
kın bir grupla beni bir arada çalkalayıp onlar üstünden "ak-
lına göre'' bana bir güzel gıydirmiş!.. Gülsem mi, ağlasam
mı? Geçmış hukukumuza dayanarak aradım. Hedefim;
tekzipsiz olarak Muhtar
1
ın kendı hatasını düzeltmesine bir
şans veımekti. Söz ettiği o grubun, adliyenin karşısında
ve yolun öbür taraftnda olduğunu, Yurtsever Hareket'le
hiçbir ilgisi olmadtğını anlattım. Pamuk'un nasıl Osmanlı-
lan veya Türkleri eleştirme hakkı varsa, bizim de onun go-
rüşlerinı eleştirme hakkımız olduğunu hatırlattım. Kendi-
sine 20 Eylül makalemi ve bildinmizi aynı gün yollattım.
Pazar günü Muhtar'ın sutunu yine içler acısıydı. Birinci
yazısında mesleğinin en önemli ilkesini yok sayarak dedi-
kodu varsayımlan üzerine makalesini inşa eden, bılgisiz-
lıkle ve bir demagojiyle saldıran Muhtar, bu sefer özür di-
leyeceğine, ılkokul öğrencisine ders veren seviyesiz bir tis-
lupla konuştukça battığı yenı bir bataklık yaratmıştı. Muh-
tar'a göre Pamuk olayında yalnız siyah ve beyaz varmış.
Ya destek verecekmişsın ya da onu susturup hapse at-
mak isteyenlerie beraber olacakmışsın! Allah Allah! Demek
yargılayıp boş yere yapay kahraman ûretmeyın" dene-
mezmiş! Peki bizim düşünce özgürtüğumüze kilit vurma
hakkım sıze kım verdi Reha Bey? özgürlük yalnız "Türk-
ler katlıam yaptı" diyenlerin mi olacak? Oradaki yabancı-
lara ulaşma şansını başka nerede bulacağız? Aynca ben
yainız "gazeteci- yazar"\ık yapmıyorum. Arkadaşlarta sa-
haya inip siyasi, fiili mücadele ^pıyoruz. Bunun için sız-
den, "Muhtarlıktan" izin belgesi mi gerekiyordu? Sevgili
Reha Bey'i, ikinci bahanna başlayabilmesi için gazeteci-
lik okulunun birinci sınıfına, mesleğın temel etik kurallan-
nı dinlemeye davet ediyorum. Umanm Sabah, Yeni Şa-
fak gazetesi kadar demokrat olur ve bugün yolladığım
tekzibi hemen yayımlar...
E-mail: bedbayötnn.net Web: www.bedribaykam.com
Web: www.yurtseverhareket.org
E-mail: info@yurtseverriareket.org
1 2 3
BLTLMACA SEDATYAŞAYAN
S0LÖ4NSAĞA:
1/Basit. derinli-
ği olmayan, üs-
tünkörii. 2/ İş-
siz, aylak...
Şöhret. 3/ Ka-
nuştan yapıl-
mış, iki kulplu
meyveseperi.4/
Borsada belli
miktardaki his-
se senedini be-
lırtmekte kulla-
nılan işlem biri-
mı... 1875-1964 yıllan
arasmda yaşayan ünlü
Meksikalı duvar ressa-
mı. 5/ Atlas Okyanu-
su'nda Portekiz'e ait
takımada... Kumaş
üzerine yapılan bir tür
işleme. 6/ Gerçeklerle 6
olan ilişkılerin büyük 7
ölçüde azalması, duy-
8
gu ve davraruş alanla- 9
nnda önemli bozulmalann ortaya çıkması ile beliren
ruh hastalığı. II Şarkı, türkü... Baryum elementinin sim-
gesi. 8/ Bir parça üzerine paralel çizgiler çizmek için
kullanılan alet. 9/ Osmanlı padişahlannın makam kol-
ruklanna venlen ad... Hayat arkadaşı.
YUKARIDANAŞAĞIYA: 1/Bir sorunu ele alış, ona ba-
taş biçımi. 2/Tuzağa düşürülen şey... Eski Mısır'da öiü-
lerin konryucusu olan tann. 3/Süt şekeri... AsafHaletÇe-
lebi'nin bir şiir kitabı. 4/ Karakter... Briçte iki manştan
oluşan bölüm. 5/Türk müziğindebir makam..."— ömür
biter bir uzun sonbahar olur" (Yahya Kemal). 6/Büyük
ün kazanmış sinema ya da müzik sanatçısı... Yunanis-
tan'ın plaka imi. 7/ Ağrı kesimi. 8/ Telli ve mızrapla ça-
lınan Azen çalgısı... Hububattozu... Birnota. 9/Gerçek
ve karmaşık sayılann dikdörtgen biçiminde tablosu