Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2005 ÇARŞAMBA
HABERLER
DENETDE Genel Başkanı Ergüven, teftişe 'terör' diyen Binali Yıldınm'dan 10 bin YTL istiyor
Müfettişten bakanadava
YıUmm,DENETDE>i kadvdı.
ANKARA(CumhuriyetBü-
rosu) - Devlet Denetim Ele-
manlan Demeği (DENETDE)
Genel Başkanı Aülay Ergüven,
teftişten "terör" diye söz ede-
rek kişilik haklanna saldında
bulunduğu iddıasıyla Ulaştır-
ma Bakanı Binalj Yddmn aley-
hıne 10 bin YTL'lik manevi
tazmınat davası açtı.
Ankara 2. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde dün görülme-
ye başlanan davanın duruşma-
suıa, DENETDE Genel Başka-
nı Ergüven, Ergüven'in avu-
katı ve bazı dernek yöneticüe-
riyle Yıldınm'ın avukatı An"
Ozkayakatıldı. Ergüven'in avu-
katı FikriDönmez, Yıldınm'ın
• Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "Kamu yöneticileri teftiş
terörü nedeniyle inisiyatif kullanamıyor" sözleriyle kişilik haklanna
saldında bulunduğunu savunan Ergüven, tazminat davası açtı.
11 Mayıs 2005 tarihli Sabah
gazetesinde yayımlanan deme-
cinde "Kamuyöneticileriteftjş
terörü nedeniyle inisiyatif kul-
lanamryor" dıyerek müvekki-
linin kişilik haklannı ihlal et-
tiğine ilişkin iddiasını yinele-
di. Yıldınm'ın avukatı Özka-
ya ise usul ve esas yönünden
itirazlannı içeren dilekçeyi
mahkemeye sundu. Dilekçe-
sinde.yazıdaErgüven'eyöne-
lik herhangi bir ifade olmadı-
ğına ve adının geçmediğıne
işaret eden Özkaya, Ergüven' in
sıfat yokluğundan dava aça-
mayacağını savundu.
Özkaya, esas yönünden iri-
razlannda ise Yıldırun'ın ga-
zeteye verdiği demeçte ''tef-
tiş terörü" ifadesini kullan-
madığını, ancak açıklamanm
gazetede "tefüş terörü" şek-
linde yer aldığını belirtti. Yıl-
dınrn'm haksız ve bunaltıcı
teftiş nedeniyle kamu yöneti-
cilerinin hareket alanının kı-
sıtlandığuıı ifade etmek iste-
diğini anlatan Özkaya, mane-
vi tazminatı gerektirecek hu-
kuki unsurlar bulunmadığın-
dan davanın reddıne karar ve-
rilmesini istedi.
Yargıç Haa Hüseyin Cnal-
dı, Ergüven'in avukatı Dön-
mez'e, avukat özkaya'nın iti-
razlarına karşı beyanda bu-
lunması için süre verilmesine,
Ergüven'in dava açamayaca-
ğı yönündeki itirazın dosya
incelendikten sonra değerlen-
dirilmesine karar vererek du-
SALTANATIN KALDIRILIŞI
Ejnperyaliznım
sonsflahı
tariholdu
• Türk Devrim Tarihi'nde çok Önemli
yerleri olan iki gelişme, 1 Kasım'da yaşandı.
1 Kasım 1922'de saltanat kaldınldı ve 1
Kasım 1928'de Harf Devrimi gerçekleşti.
tstanbul Haber Servisi
- Türk Devnm Tarihi'nde
çok önemli yerleri olan
iki gelişme, 1 Kasım'da
yaşandı. 1 Kasım 1922"de
saltanat kaldınldı v e 1
Kasım 1928'de Harf Dev-
rimi gerçekleşti.
Saltanaün kaldınlma-
a (1 Kasım 1922): Ulusal
egemenlık Ukesi üzerin-
de yükselen, yönetilen ve
yürütülen Kurtuluş Sava-
şı sürerken Ingihz empcr-
yalizmi de Anadolu hare-
ketini önlemek için salta-
natı her zaman kullan-
mıştı. Se\T Antlaşması'nı
imzalayan, düşmanla iş-
birliği yapan, çıkardığı
ayaklanmalarla Ulusal
Kurtuluş Savaşı'nı engel-
lemeye çalışan saltanat,
23 Nisan 192O'de
TBMM'nin açümasıyla
bütünüyle işleviru yitir-
mişti. Ama bu kez de
Anadolu'da iki başlı bir
görüntü yaratmak ısteyen
Ingilizlere bir kez daha
alet olmaktaydı. Ulusal
egemenlığe dayab devle-
tın kurulmasıyla kişisel
saltanatakalkmış gözüy-
le bakan A.tatürk, Itilaf
Devletleri'nin Lozan Ba-
nş Konferansı'na Anka-
ra Hükümeti'nin yanı sı-
ra Osmanlı Hükümetı
temsilcilerini de çagır-
malan üzerine, hılafetle
saltanatın birbirinden ay-
nlarak saltanatın kaldı-
nlmasrnakarar vetdi. Mil-
letvekıllerinın ateşlı ko-
nuşmalarla Atatürk'ü
desteklemelerinden son-
ra, saltanatın tstanbul'un
işgal tarihinden (16 Mart
1920) başlayarak kalk-
mış oldugu oybirliğiyle
kabul edildi.
HarfDev-rimi (1 Kasım
1928):Yazjdilındekulla-
nılan Arap harflerinin ye-
rine Türkharflerinin alın-
masını ifade eden Harf
Devruni'yle, Latin esa-
sından alınan harfler,
Türk dilinin özelliklen-
ni belirten işaretlere de
yer vererek "TürkHarf-
leri" adıyla 1353 sayılı
kanunla kabul edildiler.
Kanuna göre, Türk Al-
fabesı'nde 29 harfbulun-
maktaydı. Türk Alfabe-
si, Latin harflerini kul-
lanmasına rağmen bu
harfleri kullanan diğer
Baü dülerinin alfabelerin-
deki birtakım harflen
içermemekte, bunun ya-
m sıra bu alfabelerde ge-
nel olarakkullanılmayan
başka harfler içermek-
teydi. Harf Devrimi'nin
amacı, okuyup yazmayı
kolaylaştırmak ve yay-
mak, çağdaş öğretim ve
eğitimin gerçekleşmesi-
ni sağlamaktı.
Harf Devrimi'nin ilk
adunı, 20 Mayıs 1928'de
1288 sayüı kanunla, Arap
rakamlannın kullanılma-
sına son verilerek ulusla-
rarası rakamlann kabu-
lüylebaşlamıştı. Atatürk,
9 Ağustos 1928 gecesı
îstanbul'da Sarayburnu
Parkı'nda düzenlenmiş
bir şenlık sırasında Harf
Devrimi' ni halka duyur-
muş, "Arkadaşlar, güzd
<tilitni7i ifade etmek için
yeni Türk harflerini ka-
bul ediyonız. Binm güzd,
ahenkli,zengin lisanımız
yeniTürkharfkriiltken-
dini gösterecektir. Asır-
lardan beri kafalanmm
demir çerçeve içinde bu-
lunduran, anlaşümayan
ve anlayamadığranz işa-
retlerden kendimizi kur-
tarmak rnecburiyetinde-
yiz" demişti.
tĞNELt FIRÇA
W.nO
^»
H
i
\
f\1)
I
\KiS¥rt
ZAFER TEMOÇtN
K K İ İ
iMı pöv'ÇK)
ruşmayı erteledi. Duruşma-
nm ardından gazetecilere açık-
lamayapan DENETDE Genel
Başkanı. Sağhk Bakanhğı
Başmüfettişi Ergüven, yolsuz-
lukla mücadelenin en önem-
li parçası olduklaruıı söyledi.
Meslektaşlanmn, Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldınm'ın
açıklamalanyla hayal kınklı-
ğına uğradığını dile getiren
Ergüven, "Tefliş görevini terör
olarak değeriendirenkrinyol-
suztukla mücadele etüklerini
söylemeleri, Nasreddın Hoca
fikrasma benzedi Mesleğimiz
vebizterbugüne kadar ilk kez
boyle bir fthama maruz kal-
dık" diye konuştu.
2ER,1KORUCU
Şırnak'ta
çatışma:
3 şehit
DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Şırnak'ınUludere
üçesinde çıkan
çatışmada 3 güvenük
görevlisi şehit oldu, 4
görevli yaralandı.
Dçeye bağlı Uzungeçit
beldesi yakınlanndaki
Sipsi Tepesi bölgesinde
güvenlik güçleri ile
PKK'liler arasmda
çatışma çıktı. Çatışmada
ilk belirlemelere göre 2
jandarma eri ile 1 köy
korucusu şehit oldu.
Çatışma sırasında 4
güvenlik görevlisi de
yaralandı. 1 PKK
militanı da öldürüldü.
Yarah askerler Şırnak
Askeri Hastanesi'nde
tedavi altma ahnırken
bölgede operasyonlann
sürdürüldüğü bildirildi.
ARINÇ'A DOKUNULMAZLIK MEKTUBU
'Yurttaş üzerinedüşeni
yaptı, devlet deyapsın'
IstanbulHaber Servisi-Sü-
rekli Aydınlık îçin Yurttaş Gi-
rişimi, TBMM Başkanı Bü-
lent Annç'a, "hakİanda suç
isnadıbutunaıüarmdokunıü-
mazbk arhryla konuımama-
9 ve yargrya tes&m edflmesi''
istemini içeren mek-
tup gönderdi.
Girişimden yapılan
yazılı açıklamada, Su-
surluk kazasırun yıl-
dönümü nedeniyle
Annç'a gönderilen
mektupta, 3 Kasım
1996'da Susurluk'ta
Mercedes marka bir
aracın bir kamyona
çarpmasımn üstünden 9 yıl
geçtiği anımsatıldı. "Türîd-
ye'nîn, o tarihte ortaya saçüan
de\iet-maf\-a-srv-aset iüşküem-
k hâlâ hesap)aşamadığın
sa-
vunulan mektupta, "miKon-
larca yorttaşın, 'Sürekli Ay-
Büknt Annç.
dınlık îçin 1 Dakika Karanlık'
diyerek, demokrasi tarihinin
en khiesel eylemini gerçekleş-
tirerekv«$asuriuksuçşebeke-
sinin yargı önüne çıkarümaa
için geceter boyıı ışıklannı ya-
kıp söndürerek üzerine düşe-
ni yapoğı" belırtildi.
Mektupto, "Ancak
de\1etimiz,kendiiç te-
mizDğini>^pmaya ya-
naşmadı,zanbtan var-
gryatesfim etmedi, hu-
kukun önünü ükadı"
denildi. Mektupta,
"FezJekeleriMeclis'e
indirin, suçlananlara
mutlaka dokunun!
Çünkü hepimiz bflhoruz Id,
Susuriuk'la hesaplaşmadan
Târldye ne demokratikkşebi-
Ik;nedeçağdaş dünyanmomır-
lu bir üyesi olabflir. Şimdi gö-
re\ su-ası sizde, TBMM'de J*
ifadesi kullanıldı.
TAŞINMAZA 'EVET', PERSONELE 'HAYR'
Gökçek,protokolü
kendinegöre ayariadı
ANKARA(CumhuriyetBü-
rosu)-SosyalHizmetlerveÇo-
cuk Esirgeme Kurumu'nun
(SHÇEK) Ankara'daki Saray
Rehabintasyon Merkezi'ni dev-
ralmak isteyen Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Metih Gökçek,
hazırlanan protokolü
kendine göre ayariadı.
Merkezin tüm taşın-
mazlannı alanGökçek,
personeli istemedi.
SHÇEK'inEsenbo-
ğa Havaalanı yolunun
15'inci kilometresinde
bulunan Saray Reha-
büitasyon Merkezi'nin,
bağlı ünitelerinin ve
öğretmen Necla Kızübağ Hu-
zurevi'nin işletmesının yasalar
çerçevesinde Büyükşehir Be-
lediyesi'ne devredilmesine iliş-
kinprotokolünaynntılannedeş-
ti. Protokole göre, arsa uzenn-
de sunulacaktümhizmetler için
Mefih Gökçek.
gerekli olan niteUk ve sayıdaki
personelibelediye istihdamede-
cek. Merkezde ve huzurevinde
bulunan mevcut genel müdür-
lük personeli çekilerek genel
müdürlügün başka kuruluşla-
nna ve birimlerine atanacak.
Bunakarşın, arsa üze-
rindeki mevcut bina-
larda bulunan demir-
başlar, özürlü ve yaş-
h bakım hizmetinde
kullanılmak üzere ye-
rinde kalacak, Dernir-
başlar ayniyat kayıtla-
n üzerinden belediye-
ye devTedilecek.
Taşıtlar genel mü-
dürlükte kalacak. Arsa üzerin-
de bulunan ve lojman olarak
kullanılan binalar genel müdür-
lük tarafindan boşaltılacak. Be-
lediye, lojmanlan lojman olarak
ya da protokol amacı doğrultu-
sunda kullanabilecek.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Meclis, Şeker Bayramı'ndan
sonra ilginç bir kanun teklifini görü-
şecek. Tercüman gazetesinden
Mehtap Gökdemir'in haberine
göre; AKP'li Meclis Sağlık Komis-
yonu Başkanı Cevdet Erdöl Türk
Ceza Kanunu'nda "Çocuğun soy-
bağını değiştimne" suçunu düzen-
leyen 231. maddesine bir paragraf
eklenmesi amacıyla teklrf verdi.
AKP milletvekili Erdöl; "Başkaia-
nndan elde edilmiş üreme hücre-
lerini veya embriyonlan nakletmek
suretiyle bir çocuğun soybağını
değiştiren, gizleyen ve kanşrnasına
neden olan kişinin biryıldan üç yıla
kadar hapis cezasıyla cezafandınl-
mas/"na ilişkin Kanun teklifi verdi.
Bu teklifin bayramdan sonra görü-
şülmesi bekleniyor.
•••-
Erdöl, böyle bir teklifi neden ha-
zırladığını, gerekçelendirerek anlatı-
yor. Teklifin gerekçesinde biyoloji
ve tıp bilimlerinin gelişrnesine bağlı
olarak başkalanndan alınan üreme
Yaşasın, Soyumuz Kurtuluyor!
hücreieri ile veya başkalannın üre-
me hücrelerinden elde edilmiş
embriyonlarla çocuk sahibi olun-
masinın soybağını karıştırdığı öne
sürülüyor.
Mevcut yasada doğumdan sonra
çocuğun soybağının kanştınlması-
ntn suç olduğu ifade edilirken, bu
teklife göre doğumdan önceki bir-
takım operasyonlarta soybağının
kanştınlması da suç sayılacak. Er-
döl'ün teklifinde soybağının korun-
ması için tıbbi gerekçelerie de olsa
başkalanndan elde edilmiş üreme
hücrelerini veya embriyonlan nak-
letmek suretiyle bir çocuğun soy-
bağını değiştiren, gizleyen veya ka-
rışmasına neden olan kişilerin ce-
zalandırılması gerektiği vurgulandı.
• • •
Erdöl'ün bu teklifine CHP millet-
vekili Canan Arrtman karşı çıkar-
ken ilginç saptamalarda bulundu.
Arrtman, zaten var olan yasa nede-
niyle çok sorun yaşandığını belirtti
ve şu değerlendirmeyi yaptı: "Yasal
eşten çocuk sahibi olamayan in-
sanlar, yasak olduğu için yabancı
bir ülkeye gidiyorlar. Orada bu tür
tedavileri yaptırıyorlar." Türklerin
özellikle Yunanistan'a giderek bu
şekilde çocuk sahibi olduğuna işa-
ret eden Arrtman, "Türkiye'de ya-
sak olduğu için insanlar Rum veri-
cilerin embriyonlan ile gebe kalı-
yor. Bizim insanlarımızı Yunan
embriyonlarına mecbur bırakma-
maklazım."
• • •
Bu teklifi ve teklife yapılan itirazı
okuyunca aklıma Osmanlı padişah-
lan geldi. Hernen çoğunun eşleri ve
de tabii ki anneleri Hıristiyan dölüy-
dü. Bir kısmı sonradan din değiştir-
mişlerdi. Bir kısmının değiştirip de-
ğiştirmediğinden bile emin değiliz.
Yüzyıllarca tam anlamıyla yabancı
embriyonlanndan üremiş sultanlar-
la yönetilmiştik. Vay halimize...
Cevdet Erdöl, daha da nazik ve
kilit bir meseleye parmak basıyor.
Başkasının embriyonuyla çoğalan
bir nesilden hayır gelmez. Anası
babası karışmış nesillere karşı bu
yasak mutlaka uygulanmalı. Yoksa
kanşık bir nesil karşımıza çıkıvere-
cek. 0 zaman ne ahlak kalır ne de
soy sop. lyi ki, Cevdet Erdöl'ler var.
Türkiye onlaria gurur duyuyor.
• • •
Ancak CHP'li Canan Arıtman'ı:
da yabana atmamak gerekir. O da-
ha da nazik bir konuya dikkat çeki-
yor. Tamam Cevdet Erdöl, bir ön-
lem için çaba sarf ediyor. Ancak,
bu önlem başka sorunlar yaratabi-
lir, bu kez kanımıza Rum kanı kan-
şır. Canan Arrtman'ın saptamalan-
na göre zaten, yeni doğan Türk ço-
cuklan içinde Rum tohumu olanla-
nn sayısı da az değil. Hep bu 231.
madde yüzünden böyte oluyor.
Uluslararası ceza hukukunu bil-
miyorum. Acaba Avrupa'da da
böyle bir düzenleme var mı? ör-
neğin bu "Rum kanı" sorunu orada
nasıl çözülüyor? Malum Avrupa
Birliği'yle müzakerelere başlıyoruz.
Bu nesep sorunu orada acaba
yasalara nasıl girdi? Girmediyse,
onlann kanları, soylan sopları bir-
birine karışıyor demektir. Soyu
sopu kanşan bir topluluğa o zaman
biz nasıl üye olacağız?
Bir de bakarsınız, Cevdet Er-
döl'ün teklifini de Avrupa Birliği
müktesabetına aykın görürler ve bu
konuda önlem almamızı engel-
leyebilirler... Ben Avrupa Birliği
konusunda şimdiye kadar fazla bir
tereddüt taşımıyordum, ama bunu
kabul etmem mümkün değil.
Cevdet Erdöl'ün teklifiyle büyük
bir felaketin önüne geçeceğiz.
Yaşasın, soyumuz kurtuluyor!
GLOBALpOLtTİKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Bir Garip Hîkâye
Oslo Barış Süreci'nin mimarianndan Nobel Ba-
nş ödülü sahibi Izak Rabin, 10 ytl önce 4 Kasım
günü aşırı sağcı militan Yigal Amir tarafindan öl-
dürüldü. Amir, suçu kabul etti. Pişmanlık duyma-
dığını söyledi, "Ûlkemizi Araplara verecekti" de-
di. Böylece olay kapandı.
Bu hafta Israil gazetelerine bakarken, Amir'in,
Rabin'i kendisinin öldürmediğini ileri sürerek da-
vanın yeniden görülmesi için başvurmaya hazır-
landığını okudum (Haaretz, Jarusalem Post
31/10/05). Başvuru, polis ve otopsi raporlannda-
ki tutarsızlıklara ilişkin yeni bir bilgiye dayana-
cakmış. Amir'in davasındaki savcı Pnina Guy
"Rabin'in ölümüne, çok yakından sıkılmış bir
üçüncü kurşunun" neden olmuş olabileceğini
söylüyormuş. Yedioth Ahronoth'da ise çok garip,
hatta korkunç bir haber vardı; bir internet sitesi,
Rabin'in öldürülmesiyle ilgili olarak, Rabin'in Dı-
şişleri Bakanı, Nobel ödülü ortağı Şimon Perez'i
suçlamış.
Komplo teorileri yeni değil
Biraz araştınnca gördüm ki spekülasyonlar, as-
lında Rabin'in ölümünün hemen arkasından baş-
lamış; Amir'in aslında bir tetikçi olduğu, esas
suçlulann gizli kaldığı ileri sürülmüş. Daha sonra
Barry Chamish adlı bir araştırmacı (Perez'i suç-
layan sitenin sahibi), hastane ve polis raporlanna
dayanarak hazıriadığı, "Izak Rabin'i Kim öldür-
dü" başlıklı, Jarusalem Post'tan Aleks Aus-
waks'in deyişiyle "garip bir biçimde ikna edici
kitabında" Rabin'i Amir'in değil, kendi siyasi çev-
resinden birinin öldürdüğünü ileri sürmüş.
Kitaba göre doktor raporian, Rabin'in omuriliği-
nin parçalanmış olduğunu söylüyor. Halbuki
Amir'in mahkemesinde kanıt olarak gösterilen bir
filmde, Rabin'in saldından hemen sonra yürüme-
ye (omuriliği parçalansaydı hemen çökmesi gere-
kirmiş) devam ettiği görülüyor. Rabin, ambulansa
değil kendi makam arabasına binıyor. Cinayeti
soruşturan Şamgar Komisyonu, omurilik parça-
lanmasına ilişkin iddiayı, filme de dayanarak red-
detmiş. Ikincisi, doktor raportanna göre Rabin'in
vücudunun ön tarafında "0" mesafeden sıkılmış
bir kurşun yarası var. Filmdeyse Yamir'in birkaç
metre geriden ve Rabin'in arkasından ateş ettiği
açıkça görülüyor (www.barrychamish.com).
Yamir, saldından önceki günlerde çevresinde-
kilere Rabin'i öldüreceğini söylüyormuş. Buna
rağmen Yamir'i yakından tanıyan Şin Bet güven-
lik örgütünün, onun Rabin'e bu kadar yakınlaş-
masına izin vermiş olması çok garip. Bir diğer
gariplik de korumalann saldırganı anında öldür-
memiş olmalan. Olay sırasında Şin Bet'in başka-
nı olan Carmi Gillon'a göre "Yamir'in, herhangi
bir teröhst gibi anında öldürüimemiş olması bir
güvenlik hatası" (Haaretz, 30/10/05).
Rabin nasıl öldü?
Chamish, Rabin'in Amir tarafindan değil, ma-
kam arabasında ya da hastanede, kendi koru-
ması tarafindan öldürülmüş olduğunu ileri sürü-
yor. Rabin'i muayene eden görevli Dr. Gutt-
man'ın raporuna göre Rabin hastaneye kann ve
göğüs bölgesinde kurşun yaralarıyla gelmiş.
Guttman'ın hazıriadığı, Dr. Kruger, Dr. Yaaco-
vitz, anestezi uzmanı Dr. Ostrovski, hemşire
Evelyn ve SwetJana tarafindan da imzalanan ra-
porda, yakın mesafeden ve göğüste başka yara-
iar saptanmış. ölüm nedeni olarak "omurilik şo-
ku" teşhisi konulmuş.
Cinayetin ertesi günü, Rabin'in öldüğü ameli-
yat odasında görevli Rus asıllı hemşire (Swetla-
na) Israil'in en çok satan Rusça gazetesi Ves-
ti'nin editörü Zev Barcella'yı iki kez telefonla
arayarak birincisinde, "Omuriliği parçalanmıştı.
Halbuki, hayır parçalanmadı diyoriar", doksan
dakika sonra da korku dolu bir sesle, "Ben seni
aramadım, benim kim olduğumu bilmiyorsun"
demiş. Chamish'in görüştüğü bir uzman doktora
göre eğer Rabin hastaneye omuriliği parçalan-
mış olarak gelseydi, gelene kadar geçen süre
içinde, kan dolaşımı sistemi üzerindeki etkileri
gözle görülebilecek biçimde ortaya çıkarmış.
Buradan da Chamish, Rabin'in önce arabada,
sonra da ameliyat odasında bir kez daha "0"
mesafesinden vurulduğunu, omuriliği bu kurşu-
nun parçaladığını ileri sürüyor; hastanedeki gör-
gü tanıklanna dayanarak oluşturduğu bir senar-
yoyla da korumayı ve Şimon Perez'i suçluyor.
Tüm bunlan bir hafta önce okumuş olsaydım
güler geçerdim. Ancak pazartesi günü Haaretz
ve Jarusalem Post, Amir'in davasındaki savcı
Pnina Guy'ın "Rabin'in ölümûne, çok yakından
sıkılmış bir üçüncü kurşunun" neden olmuş ola-
bileceğini söylediğini yazdılar. Eğer Rabin'i Amir
öldürmediyse kim öldürdü? Bu cinayetle ilgili
olarak Perez'i suçlamaya kalkmanın mantığı ne?
Neden bugüne kadar Cahamish'e karşı bir dava
açılmadı? Neden gazeteler bu siteye yeniden
dikkat çektiler?
ergin.yildizoglua gmail.com
'KUTLAMA YAPTIRMADF tDDtASI
Okul müdürüne
29 Eldm soruşturması
KAYSERİ (AA) -
Kayseri'de 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı
kutlamalannı 1 gün ön-
ce yaptınp daha sonra
kutlama yaptırmadığı
iddia edilen okul müdü-
rühakkrnda sorusturma
açıldı.
Tomarza ilçesine bağ-
lı Emiruşağı Beldesi II-
köğretim Okulu'nda 28
Ekim'de bayram kutla-
malannınyapıldığı, Ata-
türk büstüne çelenk ko-
nulduğu, ancak 29 Ekim
Cumartesi günü ise
okulda hiçbir etkinlik ve
kutlama töreni yapüma-
dığı iddia edildi.
Ortaya atılan iddialar
sonrası, okul müdürü
M.Ö. hakkında ilçe Mil-
li Eğitim Müdürlüğü ve
Cumhuriyet Savcılığı ta-
rafindan sorusturma
açıldı.
M.Ö ise olayın doğnı
olmadığını belirterek
"Okutumuzda hem 28
Ekim'de hem de 29
Ekim'de bavram töreni
yapdmtşür. İddialar asü-
sEHhr" dedi.
Tomarza Kaymakamı
Selçok Aslan da, sorus-
turma başlarüdığını doğ-
ruladı ve "Okul müdü-
rü, hava kapab ve karh
oktuğu için kutiama tö-
reniniokuhıniçindeyap-
ürdığını söyledi tdarive
adK sorusturma başla-
dı" diye konuştu.