23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET ekonomi@cumhuriyet.com.tr TTKİ 658 milyon ton rezerve sahip 8 sahayı özel şirketlerin işletmesine açmaya hazırlanıyor Kömürden elektriküretilecek PERFORMANS Deviet Bakanı Tüzmen. Ihracatta hedefaşılıyor AfVKARA (AA) - Deviet Bakanı Kürşad Tüzmen, Şeker Bayramı 'na 60 mılyar dolan aşan ihracatla ginleceği- ni söyledi. TÜ2men, 2005 yılında Idşi başına düşen ihracatı yüzde 10 arttır- daklaruu da bıldirdi Bakan Tüzmen, "2005 yıh ihracat hedefimiz 71 milyar dolardı. Bu rakamı kesiniüde aşacağız. Şu anda geriye doğnı 12 ayhk ihracaü- nnz 72.5 milyar dolara geimiş dunım- daT dedi. Şeker Bayramı'na 60 milyar dolan aşan bir ihracatla girileceğini kaydeden Tüzmen, yılbaşından bu yana ihracat artışının yıizde 17 civannda olduğunu ifade etti. Bu yılm ilk 10 ayında hazır giyim ve konfeksiyon sektörüyle, taşıt araçlan ve yan sanayı sektörûnde 10 milyar dolan aşan ihracat gerçekleşti- rildığini bildiren Tüzmen, 2005 yılı ilk 10 ayında, geçen yılın aym dönemıne göre hıçbır sektörde ihracat azalması yaşanmadığına dikkat çekti. VADELlALIMLAR Konutalana siirprizzamyok ANKARA (AA) - Toplu Konut 1da- resi (TOKl), vadeli konut alanlan "sürprizzamlara" karşı korumak içın, borç artışlanru sadece memur maaş zamlanna endekslemekten vazgeçiyor. TOKl, enflasyondaki düşüşü de dikka- te alarak bundan sonraki vadeli konut satışlannda TÜFE, ÜFE ve memur ma- aş artışlannı da sözleşmeye koyacak. Konut satışlannda borç taksitlerinin arttırümasında, memur maaş artışlan dıkkate alınarak uygulanan "yeniden değerleme" sisteminin değiştirilmesine ılışkin karar Başbakanlık'ın onayına sunuldu. TOKl, vadeli konut satışla- nnda, borç taksitlerinı, ocak ve tem- muz aylan itibanyla, bir önceki 6 aylık memur maaş artışlannı dikkate alarak arünyordu. Genelde memur maaşlan- na enflasyonun biraz üzerinde zam ve- rildiği için, yeni yöntemle TÜFE ve ÜFE'den hangisi en düşükse taksitlere en düşük artış orannun uygulanması olanağı getiriliyor. Konut alıcüan, me- murlara zaman zaman yapılan ek öde- meler veya "sürpriz zamlardan" kay- naklanan ücret artışlanndan da korun- muş olacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Her geçen yıJ artan enerjı talebinin yerli kaynaklardan karşılanmasına yönelik çahşmalar sürerken Türkiye Kömür Işletmeleri (TKt) Genel Mü- dürlüğü uhdesınde bulunan, "elekt- rik üretim amaçb" özel sektör tara- findan işletmeye alınabilecek linyit sahalan belirlendi. Edinilen bılgiye göre, TKİ Genel Müdürlügü'ne ait toplam 8 kömür sahasındaki mevcut kömürrezervinin 658 milyontonyıl- lık, kömür tüketim rezervinin ise 21.1 milyon ton olduğu hesaplandı. TKl'nin yaptığı hesaplamalara gö- • TKİ Genel Müdürlügü'ne ait toplam 8 kömür sahasındaki mevcut kömür rezervinin 658 milyon ton yıllık, kömür tüketim rezervinin ise 21.1 milyon ton olduğu hesaplandı. Buna göre sahalarda kurulması planlanan santrallann toplam kurulu gücü de 2.310 megavat olacak. re, söz konusu sahalarda kurulması planlanan santrallann toplam kuru- lu gücü de 2.310 megavat olacak. linyit rezervi TKİ Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan ve elektrik üretim amaçlı özel sektör tarafindan işletmeye alı- nabilecek linyit sahalan ve sahip ol- duklan toplam kömür rezervleri şöy- le: "Çanlon-Orta (51 miryon ton), Bolu-Göynük (39 milyon ton), Bin- göl-Karnova (26 nuüyon ton), Tekir- dağ-Saray (129 mihon ton), Adana- Tufanbeyii (214 milyon ton), Bursa- Davutlar(39mflyon ton,)Manisa-Ey- mez (100 mihon ton), Kütahya-De- rin Sahalar (100 mihon ton)." TKİ Genel Müdürlüğü'nün en faz- la kömür tüketim kapasitesinin yer aldıgı sahalar arasında Adana-Tufan- beylı, Kütahya-Denn Sahalar ile Te- kirdağ-Saray kömür sahalan yer alı- yor. Programa göre 2.310 MW kuru- lu gücündeki enerji santrallannın bü- yük bölümünün bu üç sahada özel sektör eli ile kurulması planlanıyor. Halen kurum tarafindan Seyitö- mer, Tunçbılek ve Soma sahalannda mevcut santrallara ilave olarak özel sektör tarafindan termik santral ku- rulmasına ilişkin çahşmalar da sür- dürülüyor. 'Yabancı ortağa ihtiyacımız yok' diyen Kurtul, yine de fırsatlan değerlendireceklerini söyledi Akbank ortakbğa uzak NECDETÇALIŞKAN ANTALYA - Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, banka sa- tın alma konusunda mevcut bir çalışmalan bulunmadığını belır- terek "Şu anda banka yönetimi- mizin odaklandığj organik biiyii- medir ama karşımıza bir firsat çıkbğmda saün alma, büieştir- meolanaklanmdeğerlendinne- ye hazınz.Bankamızda bunun- İa ilgili avruıbh inceleme ve tek- nik çahşma yapabilecek bir ekip de var" dedı. Akbank'm Antah/ada düzenle- diği basınla sohbet toplanhsm- da konuşan Zafer Kur- tul, yabancı ortaklık konusunda bankamn bır sermaye ihtıyacı bulunmadığının altını çizerek "Sabancı Hol- ding bizim daima ana hissedanmızolarakka- lacak" diye konuşru. "Herhangi bir birleşme veya sa- ön alma için şu anda yürüttüğii- müzhiçbir çahşntayok" dıyen Za- fer Kurtul, piyasalarda büyüme oranının yüksek olduğu ve ban- kalann da hızla büyüdüğü ortam- da birleşmeler için daha az istek olduğunu söyledi. Birleşmenin getireceği risklerin de bulunduğu- na ışaret eden Kurtul, "Her birleş- me başano olacak diye bir şey söz konusu değü" dedi. 'Ozefleştirmeieri takip ednoruz' Bütün özelleştirme projelerin- de finansman konusunda çok ak- tif olduklanru söyleyen Akbank Genel Müdürü Kurtul, "Dubai To- wers İstanbul projesine kredi des- teği sağlar nusınız?" şeklindekı soruya, "Her müracaaü titizlikle değerlendirir, mutlaka gereken ça- hşmayı yapanz" yanıtmı verdi. Kurtul, Koç HoJding'in ihalesini kazandığı TÜPRAŞ için de kredi talebinde bulunulduğunu açıkla- dı. Türkiye'de reel faizlerin hâlâ çok yüksek olduğuna dikkat çe- ken Kurtul, önümüzdekı döneme ilişkin riskleri ise şöyle su"aladı: "Cari açık, izlenmesi ve dikkat edilmesi gereken bir konu. Bunun yanında politik istikrar konusu- nun izlenmesi gerekiyor. Çünkü 2007 yıhnın ilk yansında cumhur- başkanbğı seçimi, kasımda genel seçimler var. Bunlar, izlenmesi ge- reken konular." Gelecek yıl kredilerde en fazla artışın ipotek (mortgage) kredile- rinde olacağını ifade eden Kurtul, tt Tûm sektörde 10 milyar \TL'Bk ipotek kredisi var. GSMH'ye ora- nı yüzde 2.5 civan. Bu oran, nor- mal bir tahminle çok rahat 5 yıl içindeyüzde 10'a kadar çıkabifir" dedi. Vergı uygulaması dolayısıy- la 2006 yılında bonolardan vade- li mevduata kayış olabileceğine işaret eden Kurtul, 2006'da vade- li mevduatta yüzde 30'luk bir ar- tış öngördüklerini belirtti. Sektörün sadece büyük şirketlerden oluşmadığma dikkat çektiler Tavuk üreticisi 'imdaf dediBALHCEStR/İNEGÖL (AA) - Balıkesir Tavuk Yetıştiricıleri Birlıği Başkanı Mehmet Duran, "kuş gribi" hastahğı nedeniyle üreticilerin de büyük şirketler kadar zarar gördüğünü belirterek destek istedı. Duran, Balıkesir'ın, Türkiye'de tavuk eti üretiminde ilk sırada yer aldığını belirterek, il genelinde sektörün önemli kuruluşlanna fason üretim yapan yaklaşık bin üretici bulunduğunu söyledi. Kızıksa'da görülen kuş gribi hastalığmda, bütün zaran şirketler görmüş gibi bir ızlenim oluştuğaınu ifade eden Duran, "Sektörün sadece firmalardan ibaret ounadığuun biUnmesini istiyoruz" dedi.Bu arada, Bursa'nın Inegöl ilçesine bağlı Akbaşlar köyünde ilk belu"lemelere göre yalancı tavuk vebasından (newcastle) kaynaklanmış olabileceği büdirilen tavuk ölümleri nedeniyle 750 tavuk ve ördek tedbir amacıyla itlaf edildi. Yetkililer, hayvan teleflerinin kuş gribi ile bir baglantısı olmadığıru belirttiler. KUŞ GRtBİNE GE.VETİK ÇÖZÜM - Kuş gribi virüsiine, genetik müdahaleve uğramış tavuklarla çözüm bulunması gündemde. İngihz bilim adamlan, öldürücü H5N1 virusüne karşı bağtşıkhk kazannuş tavuk üretnıeyi planlıyor. Denenecek yöntemkr arasında, öhimcül virüsü etkisiz hale getirecek bir genin enjekte edilmesi de var. Cambridge Ünhersitesi Moleküler Viroloji böhunü ile tskoçya'daki Rosün Enstitüsü'nün yürüttüğu dencylerden birkaç hafta içinde sonuç annması bekleniyor. (AP) Yeni Mitsubishi Colt DİZEL 1.5DI-D 95 PS www.temsa.com.tr ANKARA PAZAR1 YAKUP KEPENEK Kemalizm, Sol ve AB Son haftalardaTürkiye'nin AB üyeliği bağlamında sol ve Kemalizm tartışmalan yeniden gündeme geliyor. Sol düşünce ile Kemalizmin bir ilişkisinin bulunmadı- ğı; bu nedenle de Kemalistlerin Türkiye'nin AB üyeliği- ni isteyemeyecekleri vurgulanıyor. Birkaç yanlış biriikte yapılıyor. Tarihsel maddecilik yöntemini esas alan sol düşün- ce, her düşünce akımı gibı, kendisinden önceki geliş- melerin bir sonucu olarak, 18. yüzyıl Avrupası'nda or- taya çıkan üç ayn kaynağa dayanır. Bunlar, sırasıyla, Alman felsefesi; Fransız Devrimi'ne yol açan Akılcılık ve Aydınlanma ile Ingiliz kapitalistleşmesidir. Klasik Marksizm, her biri kendine özgü süreçlerin sonucu olan bu üçlünün sentezinın, yani bireşiminin bir sonu- cudur. Esas olarak kapitalizmi inceleyen yöntem, bu üretim biçiminın küresel dönemi üzerine çözümleme- lerde de çok sık kullanılıyor; kuramsal düşünce üzerin- deki etkisini, ilginçtir, günümüzde de arttırarak sürdü- rüyor. • • • Kemalizmi, Mustafa Kemal Atatörk'ün 1919'da Kurtuluş Savaşı ile başlayan düşünce ve uygulamala- nnın bütünü olarak incelemek gerekir. Körün fili algıla- ması gibi tek tek ait öğeleriyle ele alındığında yanlış so- nuçlara ulaşılabilıyor Yenilikçı düşünsel yapısı, siyasal, toplumsal ve ekonomik uygulamalan, Kemalizmin, "bütüncür bir dönüşüm ve devrim hareketi olmasını sağlıyor. Kemalizm, düşünsel köken olarak "akılcılığı ve ay- dınlanmayı" esas alır; bilginın kaynağını fizik ötesinde değil, "deney ve olgularda" arayan bir anlayışa daya- nır. Somut anlatımları Ziya Gökalp'te bulunan Osman- lı yenileşmesinin düşünsel bağının daha çok Fransa ile olduğu göz önünde tutulursa, ki bu nokta aynca ince- lenmelidir, "olgucu" (pozrtıvıst) düşüncenin Kemalist düşünceyi etkilemiş olması doğaldır. Bu nedenledir ki, Mustafa Kemal'in sözleriyle, hayatta gerçek yol gös- terici, bilimdir. Egemenliğin kaynağının, gökten yere indirilerek hal- ka mal edilmesi; şeriatın birtarafa bırakılarak insan ak- lının ve düşüncesinin önyargılardan kurtulmasının yol- lannın açılması ve eşitlik, özellikle de kadın-erkek eşit- liği Kema/izmde çok önemlidir. Kamusal ilişkilerin, özel- likle de, yargı, eğitım ve kamu yönetimınin, dinin kural- lanndan anndınlması, yani, laiklik ilkesi, Kemalizmde esas alınır. Kapitalist üretim biçiminin sınıf ilişkilerine dayanan sol anlayış, toplumsal sınıflann ortaya çıkmadığı azge- lişmiş, yani, kapttalistleşmenin sınırlı kaldığı Doğu Av- rupa coğrafyasında halkçılık hareketine yol açmıştır. Kemalist düşünce ve uygulamanın, o gelişmelerden esinlendiği de yadsınamaz. Çağdaş eğitim yoluyla halkın aydınlanmasını, daha somut olarak bireyin özgürleşmesini öngören halkçılık ilkesi, ekonomik ve toplumsal gelişmenin tüm halkı kapsaması gerektiğini; bu bağlamda, emeğiyle geçi- nenlerin çıkarlarının kollanmasını öngörür. Eğitimin önemsenmesi; Köy Enstrtüleri; halkevleri ve halkoda- lanyla kültür ve sanatın toplumsallaşması çabalan, bü- tüncül dönüşüm anlayışının öğeleridir. Halkçılık, ayn- ca, toplumsal sınıflar karşısında devletin en azından ba- ğımsızlığı ya da yansızlığı anlamına gelir ki bu yaklaşı- mın 1950'lerden bu yana nasıl adım adım kaybolduğu da unutulmamalıdır. Kemalizm, halkçılığını, işçıleşmenin hızlanmasıyla tamamlamak ister; devletçi uygulamanın kanıtladığı gi- bi sanayileşmeyi temel ekonomi politikası sayar. Dö- nemin iç ve dış koşullannın olağanüstü bir gerçekçilik- le değerlendirilmesi sonucu başanlan devletçi sanayi- leşme atılımı, toplumun üretim olanaklannın, sanayileş- me yoluyla arttınlmasını öngörür. Bu yaklaşım, doğal olarak, ışgücünün eğitim yoluyla niteliksel gelişimini; çağdaş üniversıte oluşturulmasını ve bilimsel ve tek- nolojik ilertemeyi de içerir. Kemalizmde köyfülüğün du- rağanlığı değil, sanayileşmenin dinamizmi ana üretim eksenidir. Kemalizmin "iç ve dış koşullan doğnı değer- lendinerekyenilikçiilerieme" esnekliği de buradan kay- naklanır. Çok kısaca özetlenebilen Kemalist altyapı olmadan Türkiye'de solun oluşabileceğini öngörmek, solu Ke- malist temelinden koparmaya çalışmak, tam anlamıy- la boş bir uğraştır. Sonuç olarak, Kemalist düşünce ile Türkiye'nin AB üyeliği çelışmiyor. Tersine, Türkiye'nin AB üyeliğini, Ke- malist çağdaşlaşmanın ilerı bır aşaması olarak algıla- mak gerekiyor. yakupkepenek06@hotmail.com DÜNYA EKONOMtSÎNE BAKIŞ / ERGtV YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu(<z gmail.com Amerikan sağının emektar yorumcula- nndan Peggy Noonan geçen hafta "Ame- rika'nın başı dertte ve şeçkinlerimizin umurunda değil" başlıklı yorumunda şöy- le yazıyordu: "Bir sürü insan kafasında, çok iyi irdelenmemiş, hatta kimi zaman farkında bile olunmayan birduyguyla ge- ziyor. Tekerieklervagondan çıkmaya baş- ladı, vagon da raylardan..." (Wall Street Journal, 27/10/05). Amerika'nın durumunu böyle tanımla- yan Noonan, tek bir sorundan (yolsuzluk- lar, "a/ansfafe"skandalı, Irak, Katrinavb...) söz etmediğini özellikle vurguluyor. Onu esas kaygılandıran, genelde sorunlann "çok büyük, çok karmaşık, çok kritik ve çokyönlü... başa çıkılması olanaksız" ha- le geimiş olması... "Deviet başkanı sorun- lann altında eziliyor, başkanlıkkurumu ezi- liyor. Tüm yönetim eziliyor. Vatandaşlar bunu hissediyor.... Yann büyük bir teröhst olay gerçekleşse, hükümetin alacağı ted-. biriere, hatta kendilerine doğruyu söyleye- ceğinebilegüvenmiyor*. Muhafazakârha- reket, Bush'un II. döneminde, Amerikalı şair, Robert Creely'nin dizelerindeki gibi, "insan gelir bir yere daha önce gelmeyi düşünmediği/ileriye biryertere doğnı ba- kar/hiçbir şeyi yitirmiş hissetmez kendi- sinden başka" diye düşünüyor adeta; bu- -adan nereye gideceğini de bilemiyor. ikl olanaksızlık Bu düş kınklığını yaratan olgulann arka- sındaki nedenlerden biri, özelde dış politi- <aya, geneldeABD'nin dünya sistemi için- deki yerine ilişkin. Bush'la biriikte iktidara gelen 'neocon' ekip, "geleneksel muhafa- zakâr" harekete, bir yeni "Amerikan yüzyı- lı", "Evanjelik muhafazakir" harekete, er- demli, dinci bir yönetim vaat etti. 11 Ey- lül'ün arkasından, olayın sıcağında, Bush yönetimi, muhafazakâr hareketi önce, ge- leneksel, hegemonyacı (liderliğini kabul et- tirmeye, müttefikleriyle biriikte davranma- ya dayanan) dış politikayı bırakıp, tek ba- şına ve askeri güce dayalı, emperyal birdış politikayı desteklemeye ikna etti; fslami te- rorizme karşı "Haçlı Seferi" (pardon savaş diyecektim-Bush gibi benim de dilim sürç- tü), Afganistan derken Irak'ın işgali nokta- sına kadar, hemen her aşamada yalan söy- leyerek peşinden sürükiedi. Bush ve Cheney'nin Özel kalem müdür- leri "ajangateskandalı" altında ezilir, yöne- timin yalanlan ortaya dökülürken, bu yalan- larla gerekçelendirilen Irak işgalinde ölen ABD askerlerinin sayısı 2000'i geçti. Kat- rina felaketi de aslında ortada "iç güven- lik" adına hemen hiçbir şey olmadığını göz- ler önüne sermişti. Bush yönetimınin, dün- ya kamuoyunu etkilemesi için gönderdiği diplomat Karen Huges'ün, Suudi Arabis- tan, Türkiye, Endonezya, Malezya gibi ül- kelere yaptığı ziyaretler fiyaskoyla sonuç- landı (Slate 29/09, Voice of America, 26/10). Derken, muhafazakâr kesimin ağır top- lan, Bush'a başkaldırdılar. Önce, işkence- yi kolaylaştıran bir yasa tasansını Kongre geri çevirdi. Sonra Bush'un yüksek mah- keme üyeliği için aday gösterdiği Miers dinci kesim tarafindan rezil edilerek, çekil- 'Vagon Raydan Çıkıyor' mu? meye zorlan- dı. Aynı gün- lerdedışpoliti- kaçevrelerinin önemli iki ismi, Powell'ınyar- dımcısı/söz- cüsü, eski De- niz Harp Aka- demisi Başka- nı Lavvrence VVilkerson New Ameri- can Foundati- on'da, Baba Bush'un Ulu- sal Güvenlik Danışmanı Brent Scovvcrovv, NevvYorker dergisinde, ABDdışpoliti- kasının Che- ney-Rums- feld tarafin- dan kontrol edilen bir 'Kaba/'ın (karanlık güç) elinde ol- duğunu ileri sürdüler. Bu eleştirilere göre, bugünkü neocon güdümlü (emperyaO dış politika değişmeli, dayatma, yerini mütte- fikleriyle biriikte davranan bir liderliğe bı- rakmalıydı. Halbuki, ABD'nin lideriik kapasitesi, di- ğer bir deyişle hegemonyası, sürdürülemez hale geldiğı için, imparatorluk stratejisi günde- me gelmişti. An- cak, emperyal strateji, hem ABD'nin zaafla- rını açığa çıkar- maya hem de onu uluslararası alanda yalnızlaş- tırmaya başladı. Artık, hegemon- yayı sürdürmek de, imparatorluk da olanaklı değil. "Gidecek yer yok"duygusunu yaratan da bu. Vebir üçüncüsü Bir başka be- lirsizlik alanı da ekonomiye ilişkin. Gre- enspan'ın FED (ABD Merkez Bankası) başkanlığından aynlması, her ne kadar ye- rine, Ben Bernake gibi, aynı akımdan bi- ri atanmış olsa da, 1979'da Volcker'le başlayan neoliberal, küreselleşmeci ve tü- müyle mali sermayenin gereksinimlerine uyumlu ekonomi politikaJan dönemine bir nokta koyuyor. Medyaya, örneğin New York Times'a göre, "süreklilik" vaat eden Bernake, ide- al tercih, Günde üç milyar dolar sermaye girişine gereksinimi olan, "yabancılann şefkatine muhtaç" bir ekonominin, Mer- kez Bankası başkanı adayı için başka şey söylenmesi de beklenemez. Ama burada da, "her şey mükemmel havası" kısa sü- rede, bir olasılıkla gelecek 18 ay içinde da- ğılırdiyedüşünüyorum. Bernake'nin, enf- lasyonla mücadeleye devam edilecek, As- ya'da bir tasarruf bolluğu var, sermaye gi- rişi sorun olmaz, vergi indirimlerini kalıcı kılmak gerekir, ev piyasasında bir köpük yok... saptamaları, dağılmanın nerelerden başlayabileceğine ilişkin bir fikir veriyor. ABD ekonomisinin sorunları, Greens- pan'ın, 'daralınca likiditeyarat, hızlanınca likiditeyi çek' taktiğini aştı. Bu taktik, ABD'nin, Asya krizinden sonra, dünya ekonomisinde, talep ve yatınm kaynağı olarak lokomotiflik yapmasına, 2000'deki borsa krizinin ve 2001 'deki resesyonun derinleşmeden aşılmasına yardım etmişti ama, tüm bu dalgalanmalann arkasında- ki sorunlann (örneğin kapasite fazlası/ ta- lep yetersizliği) çözülmesini de geleceğe ertelemişti. Dahası, ABD lokomotif olma- ya devam ederken, cari açık ve bütçe açık- lan hızla büyüdü, borsa köpüğü delinirken çıkan hava gayrimenkul piyasalannı şişir- di, hâne halkının ev değerini nakde çevi- rerek, tüketimini yeni borçlarla sürdürme- sine olanak sağladı. Ancak bu arada son derece kamaşık enstrüman'arla yaratıl- mış, faiz artışlan karşısında kınlgan bir kre- di köpüğü oluştu. Bunlann hepsi ve dola- nn rezerv para konumunu koruma şansı, dünyanın geri kalanının ABD ekonomisini finanse etme kapasitesine endekslendi. Bu sırada en büyük finansör ve ihracat- çı Çin'de oluşmaya başlayan stok birikim- leri, dünya ekonomisinde 2003 ve 2004'te toparfanarak yüzde 9'a ulaşan ticaret bü- yüme hızının, DTÖ'ye göre 20O5'te yüzde 6.5'e gerilemesi, daha şimdiden, birbiri ar- dına dev havacılık şırketlerinin, General Motors, Ford, Dephi gibi "küresel" ABD şirketlerinin iflas etmeye başlaması, FED'in cingöz (aslında sınıf bilinçli: 1979- 2004 arasında en üst yüzde 1 'lik gelir di- liminin serveti yüzde 201, orta yüzde 20'ninki yüzde 15, en ait yüzde 20'ninki yalnızca yüzde 9 arttı) para politikalanyla ertelenen tüm sorunlann, dış politika ha- talannın ağırlaştırdığı petrol krizinin yükü- nü de taşıyarak, geri gelmeye başladığını gösteriyor. Bugünkü konjonktürde, ABD'nin eko- nomik büyümesi, Bernake'nin çok güven- diği Asya tasarruffazlasına dayanıyor. As- ya'nın büyüme şansı da ABD ekonomisi- nin tüketim gücüne. Ancak, Asya tüketici- si tasarruflannı çözmeye, üreticisi de iç pazara dönmeye başlarsa, hem IMF böl- ge raporunda ima edildiği hem de geçen hafta Asia Insight'ta dikkat çekildiği gibi "fasarruf/az/as/" buharolupuçabilir. Volc- ker-Greenspan-Bernake çizgisinin (neoli- beralizmin) ise bu karmaşık soruna, erte- lemek dışında bir cevabı olmadı bugüne kadar. u ,?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear