Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2005 PAZARTESİ
8 HABERLERlN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul PB 22 Sinop
Edime
B 22 Adana
PB 24 Samsıın B 22 Mersin
Kocaeli PB 24 Trabzon
Çanakkale PB 22 Giresun
Izmir B 24 Ankara
B 20 Diyarbakır S
_B 19 Şanlıurfa
S 19 Mardin
Manisa B 23 Eskişehir S 20 Siirt
Aydın B 26 Konya S 17 Hakkâri
Denizli B 24 Sıvas S 14 Van
Zonguldak B 21 Antalya A 25 Kars
Yurdun kuzeytoatı ke-
sımlen parçalı bolutlu,
dığer yerterazl bulutlu ve
açık geçecek. Yurdun
kuzey. ıç ve doğu kesım-
lennde sabah saattenn-
de sıs gorulecek Hava
sıcaklığı yann tum yurtta
artacak. Ruzgâr yurdun
kuzeybatı kesmlennde
guney ve batı diğer yer-
lerde guney ve guney-
dogudan hafıf ara sıra
orta kuvvette esecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
K
K
Y
Y
Y
PB
Y
1
4
3
17
16
15
15
15
Münih PB 17 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrid
vTyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
PB
B
PB
Y
Y
PB
PB
11
17
20
16
17
17
21
24
Moskova Y 12
PB 17 Şam
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflıs
Kahire
B
B
PB
B
Y
B
B
M
9
18
20
11
15
29
A 26
QAçık Parçalı bulutlu BUjtL ^ Çok bulutlu . Yagmurlu
=.İJJA°
Kariı Sulu kar > Gok gurultulü
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
27 Mayıs ftncesi
ÜLKENİN tehlikeli bir kutuplaşma içine itilmiş
olduğunu kimse inkâr edemez. Gidiş, geçmişin
bazı olaylannı anımsatmaya başlamıştır.
Kutuplaşmanın bir yanında, başını Sayın Er-
doğan'ın çektiği ve neredeyse üçte iki çoğun-
luklu bir iktidar ağırlığı, onun emrindeki bir kı-
sım bürokrasi ve yazılı ya da görüntülü medya-
nın bir bölümü var. öbür yanında ise, olaylann
sürükleyişi yüzünden şimdi üniversitelerce tem-
sil edilmeye başlanan toplum kesimleri, parla-
mentoda sayısal ve siyasaJ zayıflıktan kurtula-
mayan bir muhalefet, medyanın bir bölümü ve
sessizliğe mahkûm bir bürokrasi kesimi.
Fonda, uzun zamandır süren başka kırtup-
laşmalar da var.
Ö2elleştirmefuryasının savunuculan ile bunun
kurbanı olmuş işsizler...
Istanbul'un savurgan ortamında doyasıya eğ-
lenen bir küçük kesim ile yarı aç gezinen ve an-
cak iftar çadırlarında karnı doyan yüz binlerce
yoksul insan.
Ezikliklerini ancak tesettürle saklayabilen ha-
nımlar ile geleceğe günün birinde tesettüre so-
kulmanın endişesiyle bakan tedirgtn kadıntar.
Kimileri baba parasıyla ya da şöyle böyle bir
yolunu bularak dünyanın en pahalı üniversite-
lerinde okurken kendileri yerli sınav kapılarında
ve yetersiz yükseköğretim kurumlannda çile çe-
ken, umutsuz gençler.
Kutuplaşmalar listesini daha da uzatabilirsi-
niz.
Bu kutuplaşmalar, her toplumda rastlanan
doğal ve normal bir diyalektiğin belirtileri
sayılamaz. Deneyimler, bunun Türkiye gibi den-
geleri bozuk, uçurumlan çok, ama beklentileri
yüksek bir toplumda zaman zaman patlamala-
ra, raydan çıkışlara ve altüst oluşlara yol açabi-
leceğini gösteriyor.
Kaldı ki, bugünün Türkiye'si bir de AB mace-
rasıntn gerginliğini, hayal kınklıklarını ve eziklik-
lerini de yaşayan bir ülke. Bunun sosyal psiko-
lojide yarattığı etkileri de göz önünde tutmak ge-
rek.
Aradan geçen yıllara, iç ve dış ortamlardaki
farklılıklara karşın ister istemez akıllara he-
men 27 Mayıs 1960'ın gelişi herhalde kutuplaş-
malardan birinin, en güncel ve çarpıcı olanın bir
kanadında üniversitelerin görülmekte oluşun-
dandır. Zaten o görüntüleri unutmak da kolay
değildir Yerierde sürüklenen yaşlı Profesör Sıd-
dık Sami OSnar, meydanları dolduran kalaba-
lıklar ve kutuplaşmalar ortasında kalıp ne yap-
mak gerektiğini tam kestiremeyen askerier.
Mutlak güç sahibi oluşlarını önemseyen ikti-
dar sahipleri ile Ortaçağ ve Reformasyon dö-
nemlerinin Avrupa üniversiteleri arasındaki ge-
rilimlerin öğrettiği en önemli ders şudur: Bu gi-
bi durumlarda iki uca birden sağduyu ve "itidal"
tavsiye etmenin pek yararı yoktur; çünkü, olay-
lara yön verme ve durumlan değiştirme gücü,
adı üstünde, "iktidar" sahibi olanlardadır; on-
lann akıllarını başlarına devşirip gerekeni yap-
maları beklenir.
Yoksa, çözümler olaylann zorlayışıyla gelir.
Göltaş kralbk gibi• Baştarafi 1. Suyfada
arasında doğrudan bir borç-ala-
cak ilişkisi açıklanmadı. Bu süreç
devam ederken Cumhuriyet,
TMSF'nin bu şirketlere atadığı
yöneticilere ait harcama belgele-
rine ve yaptıkları icraata ilişkin
bilgilere ulaştı.
12 Ağustos 2005'te toplanan 9
şirketin TMSF'ce atannuş ortak
yönetım kurulu, Aslan Yaman ı
genel koordinatör belirledi. Ya-
man'ın maaşı devlet memurlan
işleyişi içindeki sıralamanın dı-
şında tutularak 15 milyar lira ola-
rak belirlendi. Bunun yanında
kendisine lojman ve araç verilme-
si, öteki harcamalannın da şirket-
lerce karşılanması kararlaştınldı.
Yaman, son yerel seçimlerde
AKP'nin Bakırköy Belediye
Meclis üyesi adayıydı. Kültür
Ocağı Vakfi'nın (KOCAV) müte-
velli heyeti üyesi olan Yaman'ın
bu vakıfla ilgili yayın organlann-
daki yazılanndan birinde şu ta-
nımlama var:
"fnsan her şeyden önce kul
olduğu gerçeğini göz önünde
rurmalıdır."
Yaman, Göltaş Çimento, Göl-
taş Hazır Beton, Orma, Elmataş,
Elma-Su, Göl Yatınm, Göltaş
Enerji, Orkav ve Ozf Fidancıhk
şirketlerinin genel koordinatörü.
Yaman daha önce Orma firması-
nın en büyük rakibi olan Yonga-
pan'ın genel müdürüydü. Yonga-
pan'ın sahibi olduğu Topbaş ve
Kiğılı ailesi, TMSF Başkanı Ah-
met Ertürk'ün daha önce genel
müdür yardımcıhğı yaptığı Al Ba-
raka Türk'ün sahiplerinden.
Yaman'm maaşı 15 milyar lira
olarak belirlenirken, 6 da koordi-
natör ve koordinatör yardımcıhğı
makamı oluşturuldu ve bunlann
maaşı da 7'şer milyar lira oldu.
Bu paraların tümü ele geçen net
maaşlar. Şirketlerin ortak yöne-
tim kurulunun ve atanan öteki gö-
revlilerin maaşlannı yöneticilerin
kendisi belirliyor.
Bütün faturalar şirkete
TMSF tarafından yönetime ge-
tirilen kişiler aldıklan maaşlann
yanında harcamalannın büyük
çoğunluğunu da yönettikleri şir-
kete fatura ettileT. Cumhuriyet'in
ulaştığı belgeler arasında, şirket-
lere el konulduğu 26 Haziran ön-
cesine ait faturalar da dikkati çe-
kiyordu. Şirketyönetimine gelen-
ler, daha önceki günlere ait ceple-
rindeki fatura ve fişleri de şirkete
ödetmişler.
Cumhuriyet'in elindeki belge-
lerde, 9 Mayıs, 18 Mayıs, 12 Ha-
ziran tarihlerine ait çeşitli harca-
ma fişleri yer ahyor.
TMSF görevlileri araçlannın
benzin faturasım da şirkete yük-
lüyor. Ancak bu faturalann ço-
ğunda plaka yazmıyor. Bu fatura-
lann toplam tutan milyarlarla öl-
çülecek büyüklükte. Benzin fatu-
ralannda rekor 3 Temmuz 2005
gününe ait. O gün TMSF yöneti-
cilerinden Canan Kaymakcan
tam 8 yerden benzin faturası al-
mış. Faturalardan, TMSF yöneti-
cilerinin Isparta'da turizme de cid-
di katkılarda bulunduklan dikka-
ti çekiyor! Zira, Isparta'daki otel-
lerde İcalan yöneticiler çok ciddi
faturalar ödüyorlar. Örneğin, 8
Temmuz'la 2Ağustos arasında 23
günde iki otelden 17 milyar 600
milyon liralık fatura getirip el ko-
nan şirketlerin kasasından ödetti-
ler. Fatura yelpazesi içinde kuru
soğan, kuru temizleme, çamaşır
yıkama, uydu anten fişleri de yer
ahyor.
TMSF görevlileri kendi harca-
malannın büyük çoğunluğunu iyi
yönetilmesi için el koyduklan şir-
ketlerden karşılarken bir dizi
sponsorluk sözleşmesi de yaptı-
lar. AKP'li Isparta Belediye Baş-
kanı Hasan Balaman göreve gel-
dikten sonra sünnet ve nikâh şö-
leni yapmak ıstedi. Harcamalann
bir bölümünü de Göltaş'a mal et-
mek için TMSF yöneticilerine
resmen başvurdu. 22 Ağustos
2005 tarihli başvuruya 2.5 milyar
lirayla karşılık verildi. Para ise
Akgönüllüler Derneği'ne "ba-
ğış" adı altında ödendi.
Akgönüllüler Derneği 19Ekim
2005 'te iftar yemeği vermek iste-
di. Daha önce sünneti Göltaş des-
teğiyle yapan dernek bunun fatu-
rasını da aynı yerden istedi. TMSF
görevlileri, 1.5 milyar liralık iftar
parasını Göltaş kasasından deme-
ğin 000056 sıra nolu alındı belge-
si ile derneğe ödediler. TMSF yö-
neticilerinin sponsorluk hizmetin-
den Ispartaspor da payını aldı. Is-
partaspor'la TMSF yöneticileri
arasında 24Ağustos 2005 'te yapı-
lan protokolle 25 milyarlık para
Pamuk'a Barış Ödülü
Alman Yayıncılar Birliği'nin
56. Banş Ödülü, yazar Or-
han Pamuk'a verildi. Frank-
furt'un 157 yıllık tarihi Paul
Kilisesi'nde düzenlenen tö-
rende ödülünü Yayıncılar
Birtiği Başkanı Dieter
Schonnann'dan alan Orhan
Pamuk, bu ödülü almaktan
dolayı büyük şeref ve gurur
duyduğunu söyledi. Alman
Vavıncılar Birliği'nin Banş
Ödülü daha önce 15 bin Av-
ro iken bu miktar bu yıl 25
bin Avro'ya yükseltildi. Or-
han Pamuk, Yaşar Ke-
mal'den sonra ödülü alan
ikinci Türk yazar oldu. (AP)
aktanldı. Buna göre Göltaş kulü-
be 25 milyar verecek, bunun kar-
şıhğında Ispartasporlu futbolcu-
lar göğüslerinde şirketin rekla-
mıyla sahaya çıkacak. Bu anlaşma
sadece 10 maç için geçerli olacak.
AKP iktidannın devlet kurum-
lan içindeki kadrolaşması Mec-
lis soru önergelerine de konu
olurken, TMSF sayesinde özel
şirketlerde kadrolaşmanın da
başladığı dikkati çekiyor. Cum-
huriyet'in ulaştığı belgelerde,
Göltaş ve öteki şirketlerde çalış-
mak isteyen kişiler TMSF'nin
atadığı yöneticilerin onayından
geçerse göreve başhyor. Iş başvu-
rulan da yine bu adreslere yapı-
lıyor. Belgelerden birinde Mah-
mut Çelik adlı bir mali müşavi-
rin Göltaş Çimento'ya muhasebe
müdürü olarak atanması isteni-
yor. TMSF yöneticileri şirketler-
de kendi ağırhklannı öne çıkar-
mak için çahşanlar içinde üniver-
sitede çocuğu olanlan saptadılar.
Bir liste oluşturup Göltaş kese-
sinden burs verdiler. Cumhuri-
yet'in ulaştığı 23 kişilik listede
Isparta dışında okuyan öğrenci-
lere 100'er milyon, Isparta'da
okuyanlara da 50' şer milyon burs
veriliyor.
Tartışmah uygulama
TMSF, el koyduğu şirketleri iyi
yönetmek ve devletin alacağını
bir an önce belirleyip tahsil et-
mekle sorumlu. Ancak Göltaş'ta-
ki uygulamanın bu amaca ne öl-
çüde hizmet ettiği tartışmah.
TMSF yöneticilerinin Göltaş' ın
daha önce verimli buhnadığı kimi
yatınmlan da gündemlerine al-
dıklan belirtiliyor. TMSF, bu ku-
rumlara bir emanetçi olarak girdi-
ği halde kurumun sahibi gibi ha-
reket ediyor.
TMSF'nin el koyduğu kurum-
lann kötü yönetim nedeniyle za-
rar etmesi halinde yargı yolu bü-
yük ölçüde kapalı. Zira, kuruma
zarar veren yöneticinin yargılan-
ması için gerekli izni TMSF'nin
vermesi gerekiyor. Egebank'ın
borçlanyla ilgili değişik rakamlar
var. Iddia edilen son rakam 800
milyon dolar. TMSF, Egebank'tan
sözü edilen 9 şirkete fon aktanl-
dığı iddiasıyla bu şirketlere el
koydu. Ancak 26 Haziran'dan bu
yana şirketlerin sorumluluğuyla
ilgili bir açıklama yapılmadı.
VEFAT
îstiklal Savaşı gazilerinden merhum
Dr. Nefi Saatçioğlu ve merhume Saadet Saatçioğlu'nn kızlan,
Susurluk eşrafından
merhum Ahmet ve merhume Saniye Altınel'in gelinleri, merhum Ecz.
Atilla Saatçioğlu'nun "Abla-Anne"si, Av. Hulusi Altınel'in fedakâr
eşi, Şavkar ve Sunja'nın biricik anneleri, Susan Altınel'in
kayınvalidesi, Kerim Saatçioğlu'nun halası, Taygun-Nimet Günay'ın
ve Sanem-Sinan Velioğlu'nun teyzeleri
CAHİDE ALTINEL
19 Ekim gecesi vefat etmiş ve vasiyeti gereği 22 Ekim'de ailesinden
ve sevenlerinden oluşan bir topluluk içinde Zincirlikuyu'daki aile
kabristanında toprağa verilmiştir.
Cahide Altınel, Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş olmanın verdiği
adalet anlayışını benimseyerek altı yıl felçli kayınpederine tek
başma bakmış, yalnız kocasınm akrabalanna değil kendi
akrabalanna da, özellikle kardeşlerine çok hizmet ederek
Çalışan Kadın sözünün hakkını vermiştir. Ancak son yıllarında
gördüğü vefasızhk sonucu yaşama karşı
direnmekten vazgeçerek tıpkı kendi arzu ettiği gibi, gece
uykusunda gelen ölüme yaşamını sürdürdüğü sessizlik ve
sakinlüde teslim ohnuştur.
Dört kardeşin içinde annesi en çok Atilla'yı, babası ise Cahide'yi
sevdi. Atilla, "Ablamın benim üstümde çok hakkı var," dedi.
Cahide ise, "Atilla'dan hiçbir zaman kırılmadım," dedi. Artık
Cahide de yirmi iki yıl önce kendisi gibi kanserden ölen Atillası'nın
yanuıda.
Mekânı cennet olsun. Kabrine her saniye nurlar yağsın.
AİLESt
CHP lideri, Avrupa Birliği'yle ilişkiler konusunda hükümeti uyardı
Baykal: Kıbns artık önkoşul
ANKARA/tSTANBUL (Cum-
huriyet Bürosu) - CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal, AB ile ilişkiler-
de daha önce ön koşul olarak kabul
edihneyen Kıbns sorununun artık
ön koşul haline getirildiğine dikkat
çekerken "Bize diyorlar ki, sen
KKTC'nin varlığını inkâr et,
Rum devletini, Kıbns'ın tümlü-
ğünün temsilcisi olarak kabul et,
tam ve Kıbns sorunu çözülsün"
dedi. Baykal, "Kıbns'ta Türkiye
kendi meşnı hakkını savunamaz-
sa, uluslararası hukuktan ve an-
laşmalardan kaynaklanan hakla-
nna sahip çıkamazsaTürkiye'nin
bu coğrafyada yaşama hakkı baş-
kalan tarafından sorgu- ._
lanmaya başlanır" dedi.
Baykal, AB ile ilişkiler
ve Kıbns sorunu konu-
sunda yazılı bir açıklama
yaptı. Hükümetin, Kıbns
gerçeği ve AB ile sürdü-
rülecek müzakerelerde
ortaya çıkacak ciddi so-
runlann farkında olmadı-
ğını vurgulayan Baykal,
"Sorumluluktan kaçan-
lar veya işin ciddiyerini
kavramayanlar açısın-
dan sorunları çözmek
hem güçtür hem de kolay-
dır, iddialannızdan vazgeçerse-
niz, sorun kolayca çözülür. Bizim
boyle bir sorunumuz yoktur, der-
seniz, soruna yönelik taleplerini-
zi, haklarınızı. ulusal çıkarlannı-
zı unutmayı göze alırsanız sorunu
çözersiniz. Ama onun faturasım
kimse ödeyemez" dedi. Baykal,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Bize di-
yorlar ki sen KKTC'nin varlığmı
inkâr et, Rum devletini, Kıbns'ın
rümlüğünün temsilcisi olarak ka-
bul et, tam ve Kıbns sorunu çö-
zülsün. Türkiye, Kıbns'ta kendi
meşru hakkını savunamazsa,
uluslararası hukuktan ve anlaş-
malardan kaynaklanan hakian-
na sahip çıkamazsa, Türkiye'nin
bu coğrafyada yaşama hakkı baş-
kaları tarafından sorgulanmaya
başlanır. Hükümet bunun farkın-
da değil. Efendim, uyum gösteri-
verin, hı deyiverin, demek çözüm
değildir. Biz bunlan yaşadık.. ver-
din mi gider. Girit nasıl gittiyse
bu da öyle gider."
Hükümeti, genişleme konusunda
"O imzayı atma veya altına rezerv
koy, bu tanıma anlanuna gelmeye-
cektir" diye uyardıklannı anımsa-
tan Baykal, şunlan kaydetti:
• Bize, "KKTC'nin varlığını inkâr
et, Rum devletini, Kıbns'ın tümlü-
ğüniin temsilcisi olarak kabul et ve
Kıbns sorunu çözülsün " diyorlar.
• Kıbns 'ta Türkiye kendi meşru
hakkını savunamazsa bu coğraf-
yada yaşama hakkı başkaları tara-
fından sorgulanmaya başlanır.
• Bize düşen görev, Türkiye'yi ba-
şı dik, eşit haklara sahip ve tam üye
olarakAB 'ye sokmaktır.
"Şimdi diyorlar ki 17Aralık'ta
kabul ettiğin protokolü genişlete-
ceksin.Ticaretin yollannı açacak-
sın, Rum gemileri gelecekTürk li-
manlanna bayrağını çekecek,
Rum uçaklan kalkacak, Kıb-
ns'tan gelecek İstanbul'a, Anka-
ra'ya, sen onu da kabul edeceksin.
Böylece Rumlarla ticari ilişkiye
başlayacaksın. Yani gayri meşru
saydığımız Güney Kıbns Rum
yönetinıine tanımış olacağız. Baş-
bakan'ın sevinçle imzaladığı ve
herkese de bayram yaptırmak is-
tediği 3 Ekim anlaşmasında li-
manlar ve havaalanlarının açıl-
ması da var. Türkiye AB'ye üye
olmadan Kıbns'ın hukuki tanın-
ması, yani büyükelçiük açılması
da var, temsilcilik açılması da var.
Bunun devamı Londra ve Zürich
anlaşmalannın tartışmaya açıl-
ması, yok sayılması olacaktır.
Çünkü, Londra ve Zürich anlaş-
malanTürkiye'ye müdahale hak-
kı veren anlaşmalardır. Bu anlaş-
malar BM'de kayda alınmıştır,
kote edilmiştir. Ama AB ile ilişki-
lerimiz çerçevesinde olmaz böyle
şey, bizim hukukumuzda müda-
hale hakkı diye bir şey yoktur. O
nedenîe bu yürürlükten
kalkmıştır, denilmesi ris-
kini taşımaktadır." Baykal,
Türkiye'yi bu açmaza AB
ile bu hükümetin soktuğunu
kaydederken, "Bize düşen
görev, Türkiye'nin KK-
TC'nin çıkarlanna aykın
uygulamalara karşı çık-
mak. Türkiye'yi de başı
dik, eşit haklara sahip ve
tam üye olarakAB'ye sok-
maktır. Bunu AKP değil,
CHP başaracaktır" dedi.
İP Genel Başkanı Doğu
Perinçek de "AB Çerçeve
Belgesi'nin Kıbns Rum Kesi-
mi'nin Kıbns'ın bütününün res-
mi devleti olarak tanınmasını
içerdiğini" savundu. Bunun "KK-
TC'nin yok edilmesi anlamına
geldiğini" söyleyen Perinçek,
"Belgenin Türkiye'nin Ermeni
soykınmını tanıması hükmünü
gerirdiğini" ileri sürdü. Perinçek,
"Belge, bir hizmet sözleşmesidir.
Türkiye'nin sınırlanm değiştire-
cek, Lozan'ı kaldıracak, Türki-
ye'nin egemenliğini yabancılara
devredecek, bir belgedir" dedi.
• •
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
2- Bundan sonra yapmak istedikleri...
AKP, daha iktidara gelişinin ilk günlerinde ilan et-
ti:
YÖK reformu yapacağım.
Hakkını vermek gerekirse, AKP sorunlu kurum-
ları çok iyi kullanıyor. önce o kurumla ilgili yeni
adımlar atılması gerektiğini kamuoyuna kabul et-
tiriyor, sonra da tamamen kendi istemleri doğrul-
tusunda vahşi bir operasyona girişiyor.
YÖK'le ilgili 4 temel hedef vardı:
1 - Imam hatiplere tüm üniversitelerin yolunu aç-
mak.
2- Türban konusunu çözmek.
3- Kadrolaşmak.
4- Bilimsel gelişmelere el koyup bu alandaki
tüm adımların kendi ideolojisi doğrultusunda atıl-
masını sağlamak.
• • •
AKP bu hedefi gerçekleştirmek için bugüne dek
tam 4 büyük hamle yaptı. Birincisi, daha Gül'ün
başbakanlığı döneminde, Erkan Mumcu Milli Eği-
tim Bakanı iken yapıldı. Mumcu, birsahaçalışma-
sı yaptı. Tarafları dinledi, AKP'nin kökeninde ya-
tan hedefleri masayayatırdı. Masadan kaldırama-
yacağını anlayınca dedi ki:
"Bu iş için genel bir konsensüs gerekli."
AKP 'konsensüs'ü şöyle Türkçeleştirdi:
Erkan sen sus!
Erdoğan'ın Siirt'ten milletvekili seçilip başba-
kan olmasının ardından Mumcu, Kültür ve Turizm
Bakanlığı'na çekildi, bu bakanlıktaki Hüseyin Çe-
lik de Milli Eğitim Bakanı oldu.
Çelik, soyadının da verdiği inat gücüyle başladı
yüklenmeye. Tam 3 büyük hamle yaptı. Amacına
ulaşamadı. Çelik, bu hamlelere harcadığı enerjiyi
gerçekten milli eğitime harcasaydı neler yapmazdı!
Toplu hücumla işin olmayacağını gören AKP,
hedefleri tek tek düşürme planına geçti. ÖSYM'yi
YÖK'ten koparıp zayıflatmak, hamleierden biriy-
di. Bir başkası da doçent ve üzeri öğretim üyele-
ri hariç tüm üniversite atamalarını başbakanın
onayına bağlamak oldu. Danıştay bunu ikinci kez
durdurdu ama AKP duracak gibi görünmüyor!
• • •
Van olayı, yukarıda aktardığımız gibi tek tek dü-
şürme planının bir parçası olarak görünüyor. Rek-
törler de bu gidişin farkına vardı ve dik durma ka-
ran aldı. Rektörlerin Van seferini böyle yorumla-
mak gerekiyor.
Hükümet önümüzdeki aylarda ikili bir hamleye
hazırianıyor.
Bir dizi yeni üniversite kurmak, mevcut üniver-
sitelerin bir bölümünü ikiye bölmek.
Yeni üniversitelerin kurucu rektörierini hükümet
atayacak. Bu atamanın ardından geçecek iki yıllık sü-
renin sonunda cumhurbaşkanı yeni rektör atayacak.
O gün, Çankaya'da Cumhurbaşkanı Sezer'in olma-
ması gerekiyor. Zamanlamayı da Sezer'in görev sü-
resinin dolacağı güne göre planlıyorlar. Mevcut üni-
versiteler ikiye bölününce her birine yeni üniversite
uygulaması yapılır mı, ona da ayrıca bakıyorlar.
AKP'nin üniversitelerle dansı bitecek gibi görün-
müyor. Akıl oyunları hariç heroyunu deneyecekler...
ankcum« cumhuriyetcom.tr
BAŞBAKANLIK YDK RAPORU
TEDAŞ'ta
kuşkulu ihaleler
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Türkiye
Elektrik Dağıtım AŞ'nin
(TEDAŞ) 27 ayn proje-
yi birleştirerek yerli mü-
teahhitlere kapattıgı 200
trilyon liralık ihalesinin
iptal edilmesinin ardın-
dan, kurumda yeni geliş-
meler yaşanıyor. TE-
DAŞ'ın bilgi işlem ihale-
si için 1.5 trilyon liralık
bir teklif bulunmasına
karşın 6 trilyon liralık
teklifin seçildiği, daha
sonra iptal edildiği orta-
ya çıktı.
TEDAŞ'ın teklif gel-
mediği için iptal edilen
200 trilyon liralık elekt-
rik tellerini yeraltına in-
dirme ihalesini tekrar et-
me talimatı aldığı öğre-
nilirken Başbakanhk
Yüksek Denetleme Ku-
rulu'nun "TEDAŞ 2004
Yüı Raporu" kurumda
yaşanan bir başka "ga-
rip" ihaleyi gözler önü-
ne serdi. Rapora göre,
TEDAŞ, Mart 2004'te
bilgi işlem dairesi aracı-
lığıyla uygulamaya geç-
tiği abone bilgilerine yö-
nelik Abone.Net Proje-
si'ni, 2005 yılının sonu-
na kadar Türkiye'nin ta-
mamına yaymak üzere
ihaleye çıktı. Ancak Bil-
gi işlem Dairesi, ihale-
den önce ihalenin yakla-
şık maliyetinin belirlen-
mesi gerekçesiyle, ihale
teknik ve idari şartname-
lerini ihaleye katılacak
Meteksan, Tepe Tekno-
loji ve Siemens Business
Services firmalanna
gönderdi. Maliyeti, bu
üç firmanın iki gün için-
de gönderdikleri tahmini
rakamın ortalaması olan
4 milyon dolar (5.3 tril-
yon) olarak belirledi. 12
Temmuz 2004 tarihinde
yapılan ihaleye Koç Sis-
tem de katılıp 1.4 trilyon
liralık teklif verince, TE-
DAŞ, Koç Sistem'intek-
lifinı "aşın düşük bu-
larak değerlendirme
dışı bıraktı" ve ihaleyi 5
trilyon 970 milyar lira
karşılığı Meteksan fir-
masına verdi.
Koç Sistem'in itirazı
üzerine de TEDAŞ Yö-
netim Kurulu ihaleyi ip-
tal etti. Meteksan önce
yargıya gitti ve yürütme-
yi durdurma karan aldır-
dı, ancak sonra esraren-
giz bir şekilde davasın-
dan vazgeçti. YDK Ra-
poru'nda, ihale ile ilgili
hizmetin toplam maliye-
tinin 950 bin dolar olabi-
leceği hesaplanarak
"Her ne kadar ihaleyi
alan firmanın davadan
feragat etmesiyle ku-
rum zaran gerçekleş-
memişse de, bu kadar
önemli ve büyük bir
işin bu kadar ciddiyet-
ten uzak yürütülnıeye
çalışması, her yıl buna
benzer birçok işin ya-
pılmakta olması ve he-
nüz bu işin de yapılma-
mış olması, firmanın
davadan vazgeçmesi-
nin bir bedelinin olaca-
ğı kuşkusunu doğur-
makta, kuruluşa ve yö-
neticilere olan güveni
sarsmaktadır" denildi.