Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 2 EKİM 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Büyük öndeıi diğerUderkrden ayıran en önentliözelliğiırkçı, saldırgan veyayümaa bir siyasetİTjememesiydi
Atatüık milMyetçiMği farldı
F
ransız rnilliyetçiliğinin sembolü De Gaulle, ül-
kesinin ulusal çıkarlan konusundaki yaklaşı-
mını AB'nin ilk dönemlerine kadar taşıdı. De
Gaulle, devletler üstü biryapı yerine "Devletlerin
Avajpası" f krini savundu. Amerikan politikalan-
na sürekli kuşkulu yaklaşan De Gaulle, Ingilte-
re'yi Tıuva Atı gibi gördü. AB'nin kuruculanndan
olmasına karşın ortak Avrupa'nın çıkannın Fran-
sa'nın çıkanndan önde gelmediğini savundu.
ULUS DEVLET
ANLAYIŞI
SONA M l ERDİ?
Onur ÖYMEN
GENERAL DE GAULLE
AB'den önce
Fransa'nın
çıkannı gözetti
F
ransa, ulusal çıkarlann korunması ala-
nında belki de en önemli ülkelerin ba-
şında geliyor. Savaş yıllannda Fransız
Direniş Hareketi'ne öncülük eden ve Fransız
rnilliyetçiliğinin sembolü olan General DeGa-
ufle her vesileyle Fransa'nın çıkarlannı savun-
muş, özellikle AB'nin ilk kuruluş yıllannda
da bu yeni örgütün Fransa'nın ulusal çıkarlan
ıle çelişen bır nitelik kazanmaması ıçin büyük
özen göstermiştir. Aslında, General de Gaul-
le, devletler-üstü bir Avrupa yerine, "Devletier
AvrupasT fikrini savunuyordu. De Gaulle'ün
bu görüşleri Belçika Dışişleri Bakanı Paul Hen-
ri Spaak ıle Hollanda Dışişlen Bakanı Joseph
Luns'un görüşleri iletabantabanazıttı. De Ga-
ulle, Devletler Avrupası fikrini savunurken sa-
dece devletlerin uluslar karşısında sorumluluk
taşıyacağı görü^ündeydi. De Gaulle, Amerika'-
nın politikalanndan hep kuşku duydu.
Ona göre ABD Batı dünya-
sında hegemonya kurmak is-
tiyordu. Amerika bu niyetle-
rini gizlemek için bir ulusla-
rarası güç kurmak istiyordu ve
bu çabalannda tngjltere'yi bir
Truva Atı gibi kullanmaya ça-
lışıyordu. Bu nedenle Ingilte-
re'nın AB üyeliğini iki kere
veto etti. De Gaulle'ün genel
olarak dış politika hedefi
Amerika'nın dostu olarak kal-
mak fakat bu ülkenin güdü-
müne girmemekti. De Gaul-
le'e göre nükleer silahlara sa-
hip olmak Fransa'nın bağımsızlığının garanti-
sini oluşturacaktı. Fransa'nın ilk nükleer dene-
mesini 13 Şubat 1960 tarihinde Büyük Sahra'da
yaptığı gün De Gaulle, Fransız Ordu Baka-
nı'na şu telgrafi çektı: "Bu sabahtan itibaren
Fransa daha güçlü ve daha gururludur."
De Gaulle'ün amacı her şeyden önce Fran-
sa'nın ulusal çıkarlannı korumaktı. Fransa ulus-
lararası alanda üstünlük iddiasından vazgeçme-
mişti. A\Tupa Birliği'nin kurucusuydu ama Av-
rupa'nın ortak çıkarlannı Fransa'nın çıkarla-
nnın üzerinde görmüyordu. Onun vatansever-
lik anlayışı Fransız politikasına uzun yıllar
damgasını vurdu. De Gaulle diyordu ki "Ari-
na Devleti'nin ve Venedik Cumhuriyeti'nin
çöküşününenönemlinedeni bu ülkeferdeyeterin-
ce vatanseverin bulunmamasıydı." De Gaul-
le'ün 1960 yılında Kanada'ya yapüğı bir ziyaret-
te Kebek'teld Fransız asıllı Kanadahlann bağım-
sızlık arzulannı körükleyecek şekilde "Yaşasın
Bağunsız Kebek" demesi büyük bir skandala
yol açmış, Fransız-Kanada ilişkılerini zedelemiş-
ti. (Peyrefıtte, C'tait De Gaulle.)
De Gaulle
B
irinci Dünya Savaşı'nın he-
men ardından kurulan Türki-
ye Cumhuriyeti de ulus-devlet
ve ulusal çıkarlann korunması
konulan bakımından son derece önemli
bir örnektir. Mustafa Kemal Atatürk'ün
çerin koşullar altında sürdürülen bir Ulu-
sal Mücadele harekerinin başanya ulaş-
masmın ardından kurduğu Cumhuriyet,
özellikle Müslüman nüfusa sahip olma-
sına rağmen laik bir devlet siteminin be-
nimsenmesiyle de dikkat çekicidir. Tari-
he örnek olacak bir ulusal direniş hare-
keti başlatan Atatürk, bir yandan askeri
mücadeleyi örgütlerken bir yandan da
yeni kurulacak çağdaş Türk devletinin
felsefı yapısmı hazırlıyordu. Bu düşün-
celer içinde milliyetçilik ve milli irade-
nin üstünlüğü ka\Tamı ön plana çıkıyor-
du. Nitekim, Atatürk 1919 yılının Tem-
muz ayında yaptığı bir konuşmada şöyle
diyordu: "MiDİyet prensibi aleyhindeki
büyük nükyasta fîiîi tecrübelere rağmen
yine miUryet hissinin öldürülmediği ve yi-
ne kuvvetie yaşadığı görülmektedir. Ta-
rih bir milletin kanını, hakkmı, varhğını
hiçbir zaman inkâr etmez." (Karal, En-
verZiya, Atatürk'ten Düşünceler, ME-
TU Press. Ankara. 1998, s. 3.)
NE IRKÇI NE DE YAYILMACI
Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı ne ırkçı
ne de saldırgan bir milliyetçilik anlayı-
şıydı. Atatürk, milliyetçiliği şu şekilde
tanımlıyordu: "Bize miIHyetperver derier.
Fakat biz öyle miBiyetperveriz Id, bizinık
işbirliği yapan büfün milletlere hürmet
ve riayet ederiz. Onlann bürün miIHyet-
lerinin icabatını tanınz. Bizim milliyet-
perverügjmiz herhalde hodbinane ve
mağrurane bir milliyetpervertik de-
ğüdir." (Karal, s. 4.) Kısacası, Ata-
türk milliyetçiliği içinde yayılmacı-
lık siyaseti yoktur ama.. Türkı-
ye'nin hukuka dayalı haklannın
korunması için mücadeie etmek
vardır. Hem milliyetçi olmak
hem de ulusal çıkarlardan tek
taraflı olarak vazgeçmek -s
mümkün değildır. Herhalde f
bu Atatürk'ün yapacağı iş I
değıldi. Atatürk uluslararası
ilişkilerde dostluğa önem y
verirdi ama.. yabancılann
Türkıyeyi egemenlik
alanlan altına almalannı »/
hiçbir koşulda kabul l
edemezdi.
AMAC TAM BACIMSIZLIK
Egemenlik ve bağımsızlık kavramından
ne anlaşılması gerekiyordu? Atatürk yeni
Türk devletinin kuruluşunda istiklal kav-
ramını nasıl tanımlıyordu? Atatürk şöyle
diyordu. "Tam bagımsızhk denildiği za-
man bittabi srvasi, mali. iktisadi, adü, as-
keri, külriinel \s. her hususta tam bağım-
sızlık ve özgüriük demektir. Bu saydıkla-
Türk devletinin
felsefi yapısını
oluşturan
Atatürk'ün
milliyetçiliğinde
yayılmacılık
siyaseti yoktu
ama hukuka
dayalı haklann
korunması için
mücadele etme
ilkesi vardı.
nmdan her-
hangi birinde istiklaiden mahrumiyet,
millet ve memleketin gerçek anlamıyla
bürün bağımsızhğından mahrumryerj de-
mektir." (Karal, s. 7)
Atatürk böyle düşünüyordu ama Kurru-
luş Savaşı'nın hazırlık döneminde farklı
düşünenler de vardı. Onlara göre Ingilte-
re, Fransa, Italya gibi büyük devletleri
gücendirmemek temel ılke olmalıydı. Bu
devletlerden sadece biri ile bile baş edi-
lemeyeceği düşüncesi bazı çe\Telerin
ngiltere'nin ulusal çıkarlannı savunan Churchill,
bu konuda en yakın müttefiki ABD ile zaman
I zaman ters düştü. Churchill'in ulusal çıkarian
ön planda tutan yaklaşımı, Avrupa Kömür ve
Çelik Birliği üyeliğinde de çeşitli koşullar olarak
ortaya çıktı. Atatürk ise milliyetçiliği, ırkçı ve sal-
dırgan bir temele dayandırmadı. Asya'da milli-
yetçilik; Hindistan'da Gandi ile Çin'de de Sun
Yat-sen ile kendini gösterdi.
zihninde yerleşmişti. Bu düşünce sahip-
lerinin bir kısmı Istanbul'da Ingiliz Dost-
lan Denıeği adında bir dernek kurmuş-
lardı. Bu derneğin üyeleri arasında bizzat
*• Padişah Vahdettin, Damat Ferit, tçişleri
Bakanı An" Kemal ve Sait MoDa bulunu-
j yordu. Derneğin başkanı Frew adında bir
rahipti. Yüzyıllarca dünya Müslümanla-
nnın liderliğini elinde bulunduran Os-
manlı Imparatorlannın sonuncusu bir
rahibın başkanlığındaki bir derneğin
üyesi olmuştu. Atatürk, Büyük
Nutku'nda bu derneği kuranlann
amacının Lloyd George Hüküme-
ti aracıhğıyla Ingiliz himayesini
sağlamak olduğunu söylüyor.
Işte bu Ingiliz mandacılanndan
Sait Molla, Rahip Frew'e yaz-
dığı bir mektupta Içişleri Ba-
kanlığı'ndan istifa etmesine
rağmen Padişah'a ve onun
teslimiyetçi görüşlerine bağlı-
lığı devam eden Ali Ke-
mal'den söz ederken "Bu zaO
elde buhındurmak genekir. Bu
firsatı kaçırmayahm. Bir hedi-
ye takdimi için en uygun za-
mandır. Ali Kemal Bey tarnna-
ünıza harfi harfıne uyacak"
diyordu. (Atatürk, Nutuk, s. 6.)
Bu Ingilizlerle işbirliği yapan-
lann nasıl düşünceler ve ne gibi
tertipler içinde olduklannın da
bir göstergesiydi.
İSCALCILERE ÖVCÜ
Önemli görevlerde bulunanlann para
karşılığında yabancılann çıkarlanna
hizmet etmelen ulusun çıkarlanna ya-
pılabilecek en büyük körülüktü. Işin
hazin taraflarından biri de o dönemde
basının büyük bir bölümünün izlediği
turumdu. Halkın sesi olması gereken
basın ne yazık ki, yabancılann sözcüsü
durumuna gelmişti. Bir taraftan ülkeyi
işgal eden Ingiltere'ye övgüler yağdıran
basın bir yandan da Anadolu'yu kurtar-
mak için büyük bir mücadele veren Ata-
türk ve Türk milli kurtuluş hareketine
ateş püskürüyordu. Şu sözler Refîi Cevat
Uhınay'a aittir:
"Biz Anadolu'daki Kuva-yı gayri milöci-
lerin işgal kuvTetlerrvle baş edebileceğini
sanmıyoruz. Salah-ı mevcudryetimiz için
bunlann temsilcilerini wk etmemiz gere-
kir. Millet Anadohı'vıı soyup, kasm kavıı-
ran Kuva-\i gavTi milliyeve karşı halifesi-
nin ve tahOnın etrannda biıieşecektir.
(Salah-ı Me\cudijyet İçin, Alemdar gaze-
teâ 26 Temmuz İ920)
Işte Atatürk'ün öncülüğündeki Kurtuluş
Savaşı ve Türkiye'nin çağdaş bir ülke
olarak doğuşu, içimizdeki bu milli
mücadele karşıtlannın bozguncu
çabalanna rağmen gerçekleşti.
SÜRECEK
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
CumhuriyemEnKrienHi
Emekçisini Yitirdik.. .
Cumhuriyet'in 81 yıllık yaşamının 48 yılına çalı-
şarak, yaklaşık beş yıllık bölümüne yönetim kuru-
lu üyesi olarak, geri kalanına da dışandan, içindey-
miş gibi izleyerek, arada gazeteye gelip hatır so-
rarak tanıklık eden Hüsnü Usta'yı ffurcan) topra-
ğa verdik.
Cumhuriyet'e 1924'te kuruluşunun ardından 13
yaşındayken girmişti.
Mürettiphane denilen bölümde ofset öncesinin
baskı tekniğinin uygulandığı dönemde meslek sa-
hibi olmak, bugünkü teknolojiye göre zor ve me-
şakkatliydi.
Göreve mutlaka küçük yaşta çırak olarak başla-
nırdı. önceleri sayfa yapan mürettiplere ya da po-
tada eritilmiş kurşunla yazılan satıra dönüştüren ope-
ratörlere yardım edilir, edilirken de ne yaptıklan
gözlenirdi.
Çıraklar bu dönemdeki meslek içi eğitimleri sı-
rasında yeteneklerine göre ya mürettip yani say-
faları yazıişlerinin gönderdiği plana göre oluşturan
uzmana ya da operatöriüğe yükselirlerdi.
Işte Hüsnü Usta da Cumhuriyet'e böyle başla-
mıştı. Ama bir özelliği daha vardı. Yunus Nadi'nin
oğullarından Doğan Bey'in yaşıtı olması, onun
"oyun arkadaşı" sıfatını da kendisine eklemişti.
0 günleri anlatırken henüz Pembe Konak'ın üst
katında oturan Nadi ailesinden de söz eder, Hanı-
mefendi'nin (Nazime Nadi) börek yaptıkça kendi-
sine de ikram etmesine mutlu anıları arasında yer
verirdi.
• • •
Ben Cumhuriyet'e girdiğim zaman Hüsnü Usta
sermürettipti. Yani bugünkü uygulamaylasayfaya-
pım servisinin baş yöneticisi.
Gazetenin üst düzeydeki saygın çalışanlanndan
biriydi. Ciddi, disiplinli ama sevecen bir büyüğü-
müzdü.
Sayfayapılan bölümün tezgâhının üstü çelik lev-
halarla kaplıydı. Çalışanlann işi alargaya almasına
izin vermezdi. Çünkü gazete yayını her zaman yal-
nız yazıişlerinin degil, katkıda bulunan her bölümün
saate karşı savaştığı ortak bir üretim alanıydı. Çün-
kü sayfalann kalıplannı uçağa ya da basılmışlannı
dağıtım kamyonlanna yetiştiremezseniz, okurlara
ulaşamazdınız.
Hüsnü Usta, böyle alarga durumlannda, elinde-
ki makası çelik levhalara vurdu mu herkes kendi-
ne gelirdi. Dizgi makinelerinin şıkırtısı neredeyse tek
düze bir sese dönüşürdü. "Hüsnü Usta, masaya
vurduğu zaman sineklerbile uçmaya korkar" der-
dik.
• • •
Hüsnü Usta, 1972 yılında emekliye ayrıldı ve
"Hûsnü Amca"mız oldu. O yıllarda Cumhuriyet'i
"Cumhuriyet Gazetecilik ve Matbaacılık TAŞ" ya-
yımlıyordu. Kıdemi, saygınlığı ve deneyimi nede-
niyle kendisini şirketin yönetim kurulu üyeliğine
seçtiler. Katkılannı burada da sürdürdü ve bizlerle
birlikte oldu.
• • •
Yaşlanmıştı ama ihtiyarlamamıştı.
1911'de doğup 1924'te çalışmaya başlayarak
2005 yılına ulaşmak kolay olmasa gerek. Biz ken-
disini görmekten, son yıllarda pek ortalarda dolaş-
masa da telefonla hatınnı sormaktan mutlu olur-
duk.
Ama bu mutluluğumuz geçen gün sona erdi ve
Hüsnü Amca da saygıyla andıklanmızın arasına
katıldı.
Cenazesini perşembe günü Bakırköy'deki Yeni
Mahalle Camisi'nden alarak sonsuzluğa uğurladık.
Işıklar içinde yatsın.
Faks: 0 212 677 08 21 obirgit@e-kolay.net
Cem Uzan taburcu edildi
• İSTÂNBUL (AA) - Genç Parri Genel Başkanı
Cem Uzan, tedavi gördüğü Intemanonal
Hospital'dan dün taburcu edildi. Hastaneden
yapılan yazılı açıklamada, önceki gün saat
01.30'da göğüs ağnsı şikâyetiyle hastanenin acil
servisine başvuran Uzan'a, sintigrafık inceleme
ile kalp damarlannın ileri tetkiki yapıldığı
bildirildi. Açıklamada, tedavisine ilaçla devam
edilmesine karar verilen Cem Uzan'ın dün saat
15.00 sıralannda taburcu olduğu kaydedildi.
CHURCHİLL'E GÖRE ULUSAL ÇIKAR İÇİN HER ŞEY YAPILIR
Dernokrosiyibilegözardı etti
kinci Dünya Savaşı 'nın ardından îngilte-
re'de de Churchill Ingiliz ulusal çıkarla-
nnı gözeten polıtıkalar izlemekteydı. Bu
durum zaman zaman en yakın müttefiki olan
ABD'yle bile bazı gerginliklere yol açıyordu.
1944 yılının yaz aylannda Churchill'in Sta-
Kn'le Balkanİar'da nüfuz bölgelen kurulması
konusunda Amerika'ya haber vermeden an-
laşmaya varması ve Yunanistan'ın
tngiliz etki alanında bırakıhnasına
karşıhk Churchill'in Romanya'yı
Sovyet nüfuz bölgesine bırakması
Roosevelt tarafindan büyük tepkiyle
karşılanmıştı. Churchill'in Birinci
Dünya Savaşı'nda aldığı en büyük
ders, Ingiltere'nin artık ABD'nin
parası, ikmal olanaklan ve asker gü-
cü olmadan büyük bir savaşı tek ba-
şına kazanamayacağıydı. Gene de
Churchill Ikinci Dünya Savaşı'nda
kazanılan zaferde en büyük payı olan liderle-
rin başında geliyordu. Pekı savaştan sonra he-
def neydı? Bunun cevabını Churchill Lond-
ra'da zaferi kutlamak için toplanan büyük bir
kalabalık önünde verdi: "Britanya,ileri!" tşte
Churchill'in milliyetçilik anlayışı buydu.
(Rose, Norman, Churchill: an Unruly Lıfe,
London: Simon&Shuster, 1994 s. 301-320.)
Churchill için Ingiltere'nin çıkarlan her şey-
den önemliydi. Hatta tngiltere'nin öncülük
ettiği demokrasi düşüncesinden bile...
1951 yılında Iran'da iktidan ele geçiren '
Musaddık Abadan'daki tngiliz petrol te-
sislerini de millileştirmışti. Musaddık,
Şah'ın diktatörlüğünü yıkmış ve ülke-
sının milli çıkarlannı koruyan bir poli-
tika izlemeye başlamıştı.
Ama Amerikalılann ve onun
destekçilerinin yardımıyla
Musaddık devnldi ve Şah ye-
niden iktidara getinldı.
Churchill darbeyi düzenleyen
CIA görevlistne şunlan söyle-
mişti: "Genç adam. birkaç yaş
daha genç olsaydım bu büyük
macerada sizin emrinizde çahş-
maktan daha çok isteyeceğim bir
şey olmazdL" (Rose, s. 336.) Av-
rupa Kömür ve Çelik Birliği kurulacağı
zaman Churchill ulusal egemenlikten ancak
Çin'de
Sun Yat-sen
onderlığı
GANDİ ÜLKESİNİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİN BÜYÜK MÜCADELE VERDİ
\
Çin'de Sun Yat-sen'in hedefi Mançu hanedanını devirip
' Çin'i cumhuriyetçi bir yönetime ka\Tişrurmaktı. Çin'in 1894-
1895 yıllannda Japonya ile yaptığı savaşı kaybetmesinden son-
ra Hong Kong'a giden Sun Yat-sen ilk devrimci ayaklanmayı
Guangzhou kentinde başlath. Bu ilk girişimi başanlı olamadı. Bu-
nun üzerine cumhuriyet devrimini yurtdışında yaşayan Çinliler ara-
sında başlatmayı deneyen Sun Yat-sen uzun yıllar boyunca çeşitli
ülkeleri ziyaret etti. Bu yıllarda Batı ülkelerinin felsefesini ve siya-
sal yapılanmasını inceledi. 1897 yılında Japonya'ya geçen Sun Yat-
sen oradaki bazı gruplann siyasal ve parasal desteğini sağladı. Sun
Yat-sen'in cumhuriyet devrimi düşüncesi yurtdışındakı Çinliler ara-
sında büyük destek buldu. Sun Yat-sen'in devrimci çabalan sonun-
da başanya ulaştı. 10 Ekim 1911 tarihinde Mançu hanedanı devril-
di. Bir yıl sonra Sun Yat-sen Çin Cumhuriyeti'nin geçici Cumhur-
başkanı seçildi. Sun Yat-sen Devrim örgütünü Guomindangor
(Milliyetçi Parti) adını verdiği bir siyasi örgüt haline dönüştür-
dü. 1917 yılında Guangzou kentinde yönetimi eline aldı ve
Pekin'de yönetimi elinde bulunduranlarla mücadeleye baş-
ladı. Hayarının sonuna kadar partisinin liderliğini elinde
bulundurdu ve Guangzhou'daki hükümetin başında
İngiUzsömürüsüne karşı direniş
A
sya'da milliyetçi ve sömürgecilik
karşıtı akımların doğuşu, oradaki
ulusal çıkarlan koruma mücadele-
sinin bir göstergesi oldu. Dünyada dış
baskılara ve tahakküme karşı direnme-
nnı sembolü haline gelen bu milliyetçi-
lik akımlannın gelişmesi sömürgeci ül-
kelen çok rahatsız etti. Özellikle Hin-
distan'da ortaya çıkan milli-
yetçi liderlerin önderlığınde-
ki halk hareketlenni şiddet
kullanılarak bastırdılar. An-
cak, bu politika Hindis-
tan'dakı tepkileri azaltmadı.
Sosyal ve dını reform çalış-
malanyla tanınan Gandi, hal-
kı Ingilizlerin baskılanna kar-
şı pasif direnişe çağırdı. Hint
halkının bu tepkisi Ingilizleri
çok rahatsız etti. 1920 ile 1942
yıllan arasında Gandı'yi ve dava arkadaş-
lannı defalarca hapse attılar. Gandi'nin hap-
belırlı koşullarda ve belirli güvencelerle feda- kaldı. 1925 yılında öldüğünde çok arzu ettiği ulu- se atılması Hınt halkının tepkisini daha da
kârlıkta bulunulabileceğini söjlemışti. Bunun N
sal birlik hedefine henüz ulaşamamıştı. Sun arttırdı. Bu tepkı karşısında geri adım atmak
ölçüsü de gene ulusal çıkarlardı. Eğer ulusal çı- v
Yat-sen Batı ülkelerindeki demokratik zorunda kalan tngiltere Parlamentosu 1935 yılın-
karlar daha iyi korunabilecekse belirli ölçüde ege- x devlet yapısını benimseyen bir Çin / da Hindıstan Yasası'nı çıkartarak Hindistan'da oto-
menlikten daha bü\ük bır egemenlik sıstemi içinde v milliyetçisiydi. nom yasama organları kurulmasını, eyalet temsılcile-
yer almak için fedakârlıkta bulunulabılırdı. \ / rinden bır merkezi hükümet oluşturulmasını ve Müslü-
man azınlığı koruyucu önlemler alınmasını
kabul etti. Gandi bu koşullan kabul etti.
Ama Hint milliyetçilerinin büyük bir bölü-
mü tam bağımsızlığa kadar mücadeleye ka-
rarlıydı. Bu arada Muhammed An' Cinnah'ın
liderliğindeki Müslümanlar bağunsız bir Pa-
kistan devletinin kurulması ıçin mücadeleye
başladılar. Ikinci Dünya Savaşı'nın ardından
Ingilizler 30 Haziran 1948 tarihin-
den itibaren Ingiltere'nin bürün yet-
kilerini Hindistan'a devredeceğini
açıkladı. Ancak Hindularla Müslü-
manlar arasında bir iç savaş tehlikesi
kapıya gelmişti. Bir yıl daha beklen-
mesi mümkün değildi. Ingiliz Hükü-
meti'nin temsilciliğine atanan Lord
Mountbatten Hindistan'ın derhal
Hintlilerle Müslümanlar arasuıda
paylaştınhnasını önerdi. 4 Temmuz
1947'de Ingiliz Parlamentosu bu
önenye uygun olarak hazırlanan bir yasayı
kabul etti. Hindistan ve Pakistan iki ayn ba-
ğunsız devlet oldu. Pakistan'ın bağımsızlığı-
nı kazanması bazı aşın eğilimli Hindulann
tepkisiyle karşılaştı. Bunlardan biri 30 Ocak
1948 günü dini bir tören sırasında Gandi'ye
karşı bombalı bır saldın düzenledi. Gandi bu
saldın sonucunda hayatını kaybetti.