02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 E K İ M 2O05 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Kanatlı Zafer Yı Imaz: "Son günlerde yaşanan itlaflar n-edeniyle AB şimdi de karşımıza 'Kanatlı soykırımı' çskanr mı dersiniz?" - Başbakan'ın oğlu ABD'de ev almış... "Vatandaşlık da alır inşallah!" Manyas'm u Man"ıgitti, "Yas"ı kaldı! Turist # Erol Işisağ: "Kültür ve Turizm Bakanı 'Sakal-ı Şerifle tarihe geçti mi bilinmez ama turistik bir hale geldıği kesin!" Sakal Anıl öçai: "Sakalı AB'ye kaptıran, 'Sakal-ı Şerif'i de Dubai'ye kaptınr elbet; yukanya satsan AB, aşağıya satsan Dubai yani!" Merak İSTANBUL Barosu Genel Sekreten avukat Hüseyin Özbek "müzakere medyası"nın gündemdeki konulan ele alış biçimini son bir ayı kapsayacak şekilde mercek altına almış, ortaya çıkan "yayın politikası"nı şöyle yorumluyor: "Dış destekli, ayrılıkçı Kürt hareketinin kitleselleşmesi, ABD ve AB desteğiyle Türkiye'de devletle muhatap olacak bir meşruiyet kazanması için Türk milletinin psikolojik olarak hazırlanması. 2 bin kışilik cemaatiyle Rum Ortodoks Kilisesi'nin başında bulunan şahsın topluma bir devlet başkanı ve Türkiye'nin iyiliğini isteyen birisi olarak pazarlanması; Türkiye'nin bu kişinin himmetine muhtaç olduğunun toplum bilincine yerteştirilmesi. Türk milletinde içte ve dıştaki ekonomik, siyasal sorunlann AB ve ABD yardımı olmadan çözülemeyeceğine dair bir yargı uyandırılması; bunun için toplumda derin bir özgüven eksikliği Müzakereciler duygusu yaratılması. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve bürokrasinin ulusal unsurlarının, halk kitlelerine toplumun gelişmesinin, inanç ve düşünce özgürlüğünün önündeki engellermiş gibı sunularak milletle aralarındaki yanlmanın derinleştirilmesi ve yabancılaştınlması. Türklerin Anadolu'nun asli sahibi olmayıp bu coğrafyaya yakışmayan barbarlar, uygarlık dışı unsurlar olarak tanıtılması, Anadolu'nun asli unsurlarının azınlıklar olduğunun vurgulanması, etnik taleplerin ve etnik aynşmanın halk nazannda meşruluğuna dair altyapı hazırlanması. Toplumda Türk-Kürt başta olmak üzere etnik temelli kavgalan ve gerilimi tırmandırarak Türkiye'nin Yugoslavyaiaştınlması. Türkiye'nin Kıbns'ta, Ege'de, Kuzey Irak'ta ulusal çıkarlanmızı savunmayan, teslimiyet psikozuna sokularak ve içerde bağımsız bir devlet olmanın en doğal inisiyatiflerini bile kullanamaz hale getirilmesi. AB bağlamında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıldırma kampanyalarıyla pasif savunma sürecine sokularak edilgenleştirilmesi. Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik iç ve dış tehditlerdeki tarihi ve yasal görevlerini yapamaz hale getirilmesi; üstünlük duygusunun yok edilmesi. Türk toplumunda millet olma, Türklük paydasında birieşmek anlayışı yerine etnik, dinsel, mezhepsel, yöresel ayrışma ve ortak paydadan uzaklaşma sürecinin başlatılması; ulusal bütünlük yerine bölgesel ve yerel bilinci öne çıkarma ve millet olmanın değerterini yok etme çalışmalan." "Hâvalimanı VIP saJonundaki Sakal-ı Şerif olayından sonra, yıllar önce yurtdışına çıkanlmış tarihi objelerin faillerini hâlâ merak ediyor musunuz!" SESSÎZ SEDASIZ (!) Munphy ile Türkiye'nin AB üyelik süreci MURPHY'NİN yasalannı bilirsiniz... Akif Kökçe, yasalan tarayıp Türkiye'nin AB sürecine ilişkin maddelenni çıkartmış: "Ucu açık olan müzakere sürecinin ucu kapatılsa, dibi delinir. Üyelik sırası size geldiğinde, biriiğin bilinen tüm kurallan aleyhinize değiştirilir. Sizi veto edecek ilk ülke; bir zamanlar veto hakkınızı kullanmayıp, üye yaptığınız ülke olacaktır. AB uyum yasalan, kendinizden emin bir biçimde yanlış sonuçlara ulaşmanızı sağlar. Toplumsal karrnaşa her zaman yaşanabilir, ama her şeyi altüst etmek için bir müzakere süreci yeteriidir. Müzakere masasında her şey yolundaysa bir şeyler kesinlikle gözden kaçmış demektir. Müzakereler başanlı olarak sona ermişse; ya girilecek ülke kalmamıştır ya da biriik dağılmıştır. Yol haritasındaki yol, iki nokta arasındaki en uzun mesafedir. Ucu açık süreçte gözüken ışık, üzerinize gelen trenin ışığıdır. Süreç başanlı şekilde ileriiyorsa, pusu kurulmuş demektir. lyi başlayan müzakere kötü biter, kötü başlayan müzakere daha kötü biter. Komşunuz biriiğe girip toprak kazanıyorsa, siz daha girmeden kaybedeceksiniz demektir. Biriiğin genişleme süreci, sizin daralma sürecinize eşittir." Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuig yahoo.com Sata sata ne "i"hale getirdiniz ülkemizi? ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ İnsanın Vatanı Aşağıda okuyacağınız yazı- yı bir süre önce 11.4.1998'de kaleme almıştım. Bir mahke- menin, Hrant Dink'e "Türklü- ğe hakaretten" 6 ay mahkûmi- yet vermesi üzerine, yeniden yayımlamak istedim. Yazı, za- ten kendini anlatıyor: "Sanıyorum bayramın üçüncü günüydü. Gazeteler- den birinde (belki başka gaze- telerde de vardı), büyükçe bir ölüm ilanı gördüm. Maryani Büyüm (1902)-1998)adlıEr- meni kökenli bir yurttaştmızın ölümünü duyuruyorlardı. Yüz yılayaklaşan biryaşam, ilgimi çekti. Zaten ilanın biçimide il- ginçti. Toprağı bol olsun, huzur içinde uyusun, Maryani Ha- nım'ı elbette tanımıyorum. Oğlu olduğunu ilandan anladı- ğım Nazar Büyüm 7e zaman zaman yollanmız kesişir. Ama en az on, on beş yıldır, onu da görmemiştim. 0nun ve diğer akrabalannın başları sağ ol- sun. Maryani Hanım 'ın yaşamöy- küsünü, ölüm ilanından öğre- niyoruz: '0 Anadolu'nun yaşa- dığı bir bütün yüzyılı Anadolu gibi kederiyie, acısıyla, diren- ciyle ve sevdasıyla yaşayan gerçek insanlardan biriydi...' Aynı ilanın birazyukansında, insanın yüreğini dağlayan şu satırian okuyoruz: 'Ateşin, yok- luğun, yoksunluğun içinden geçti geldi; sevgisi gibi aklını ve ferasetini de yüreğinde ta- şıdı. Hem korktu ölümden, hem ölümü özledi. Hem ancak onunla yaşayanlann bilebile- ceği kadar çekti hayatta, hem gönülden sanldı yaşamaya ve sevdi yaşamı. Torununun toru- nunu gördü, kucağına aldı, onu kutsadı.' Maryani Hanım için verilen ölüm ilanının son paragrafı, in- sanın içine umut ve sevgi dol- durduğu kadar, insanı düşün- meye de itiyor. '...Anadolu'nun kaderi gelen çağda aydınlık olsun; artık yal- nız sevgi, sevinç, mutluluk, kardeşlik ve paylaşma tohum- lan yeşersin. Savaş olmasın, banş olsun. Onun bacılan, hı- sımlan, komşulan, çocukları, yeğenleri, gelin ve damatlan, torunlan, torunlannın çocukla- n, torunlannın torunlan ondan öğrendiklerini kendilerinden sonra getenlereöğretsinler. lyi- lik ve sevgi öyle büyüsün. Amerika'da, Faransa'da, Al- manya'da, Isviçre'de ve elbet- te vatanı, yurdu, evi ocağı Ana- dolu'da, Türkiye'de.' Bir kez daha yinelemek isti- yorum, '...elbette vatanı, yur- du, evi ocağı Anadolu'da, Tür- kiye'de...' özellikle şu son satır, beni çok düşündürdü. öyle ya, dünyanın dört bir yanında aleyhımize cadı kazanlan kay- natılmak istenirken, yüzyıllık yaşamında hiç kuşkusuz bü- yük acılar çekmiş bir Maryani Hanım 'ın evlatlan; yürek veka- der birlikteliğimizi cömertçe sergileyebiliyorlardı. Anadolu, Türkiye, elbette Maryani Hanım'ın da evi oca- ğı, yurdu ve vatanı idi. Son demlerini yaşadığımız yüzyılın ilk çeyreği ve 2. Dünya Sava- şı'nın zor koşullan hariç, se- vinçte ve tasada biriik olmuş- tuk. Birlikte sevinmiş, birlikte üzülmüştük. Çocukluğum Laleli'de geç- ti. 1950'lehn Laleli'si demek, biraz Küçük Langa demekti, biraz Nişanca demekti, biraz Yenikapı demekti, biraz Kum- kapı, biraz Kadırga demekti. Sınırsız bir etnik kaynaşma içindeydik. Helebizçocuklar... 6/7 Eylül kepazeliğini, bu- gün gibi hatıhıyorum. Hiçrast- lamadığımız bir çapulcu güru- hu, mahallemizdeki fukara azınlıklann evlerini yağmalar- ken, korkudan gözyaşlanmızı saklamaya çalışıyorduk. (Bu işin düzenleyicileri, şimdi 'de- mokrasi kahramanı' olarak anıtmezarlarda yatıyorlar...) Ve 6/7 Eylül'den sonra hiç- bir şey eskisi gibi kalmadı. Rum kökenli vatandaşlanmız Yunanistan'a, Yahudi kökenli vatandaşlanmızın bir bölümü Israil'e göçtü. Ermeni kökenli vatandaşlanmız ise, farklı semtlere taşındılar. Biryanımız eksilmişti. 6/7 Eylül hiç kuşkusuz affe- dilmez bir hata idi. 'Varlık Ver- gisi'nin 'savaş koşullan' gibi- sinden bir mazereti vardı. Fa- kat 6/7 Eylül'ün öyle birmaze- reti de yoktu. Ancak, mazeret olmasa bile, Kıbns sorununu Türkiye'ye 'ihale eden1 Ingilte- re'nin, hiç mi kusuru yoktu? Eğer 20. yüzyılın ilk çeyre- ğindeki dramlar yaşanmasay- dı, bugün Türkiye 'de çok daha renkli birnüfus yapısı olacaktı. Fakat 1915 Ermeni 'tehciri'n/n ve 1925 'Ahali mübadelesi'n/n suçu Osmanlı'da ve Türkiye Cumhuriyeti'nde miydi?.. Geçmişin muhasebesini yapmak istemiyorum. Ancak insan düşünmekten de kendi- ni alamıyor. Bugün Ispanya'da Müslüman nüfus yoktur. Koca bir uygarlık kuran Endülüs Emevilen'nden, ufakbirazınlık bile kalmamıştır. Ama Ispanya, Batı uygarlığının bir parçası; Osmanlı barbar sayılıyor. Hiç böyle tekyanlı tarih olurmu? Ama artık bunlar geride kal- dı. Artık 'Savaş olmasın, banş olsun'. Ve umalım ki, 'Anado- lu'nun kaderi, gelen çağda ay- dınlık olsun; artık yalnız sevgi, sevinç, mutluluk, kardeşlik ve paylaşma tohumları yeşersin'. Bu topraklarda yaşayan ata- lanmız, birkısmını bize devret- tikleri çok acılar çekmişler. Fa- kat çok güç koşullar altında, büyük işler başarmışlar. Bize düşen, bu başarılan büyüt- mektir. Hep birlikte. Sevgiyle, hoş- görüyle, paylaşımla." KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK [email protected] HARBİ SEMİH POROY [email protected] HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BİLGIN hayatepikta mynet.com "Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk ge.ce. trenlerine bînme kaybolursun Sokaklarda mızıka çalma çocuk vurulursun" çılgin türk" attilfl ilhan'a sonsuz saygılarimla ,$<<£-0 OTOBÜSTEKİLER KEMALLRGENÇ k_urgenc qyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKLM lSEkJm wwtc.Tnumtaz-arikan.com ULLJE LANGTRY SKANDALI'.. 1854'TE 8USUN, UMLU /MGlLIZ SOSVBre K4DIMI t-H-U£ £K Z£tJG 8 . ONUHL4, BUYUK. Sl/S K4TI İÇİN El/LEMOlĞ/Mİ GtZLE- ULL/E LAMGr/Zy, K/S* SÜIS£0E LOND&4 . EVLtYtCEN ÇEÇİrLİ KAÇ/NMAM/Ş,BU ABAP/I /NGlLTESE VELf- AHT1 EOU/AeD'LA 7XMfŞM/Çrr. BlfZ s4A/O4 i-/U.t£'YE , TUM İ MtÇTİ. 8 ' s/e *ÇK y/if<4y/iM I./LU£ \/E Et/Lİ OL£>l//C/-AiStN S//S SKANOALİN ÇtKMAfr ENSEU.ENEMEMİÇTİ.. DUZ ÇİZGÎ ÜMİT ZtLELİ Dipten Gelen Dalga... Milyonlann hem yüreğine, hem beynine çakılan bu sözcükler ona ait: - Dipten gelen dalga! Yani, bu topraklan bin yıldır yurt edinmiş olan- ların çocuklan! Yani, en olmaz denilen şartlarda "ayağa kalkanlar" ve muzaffer olmayı bilenler! Ya- ni Türk milleti! Tüm konuşmalanmızda, o umudun temsilcisiy- di.. Benim zaman zaman içine düştüğüm karam- sariıklara kesin bir karariılıkla karşı çıkar, yakın ta- rihin, Kurtuluş Savaşı'nın en karanlık günlerinden ömekler verirdi. Yine böylesine karanlık düşünce- lere savrulduğum bir akşamüstü, tesadüfen kar- şılaşmıştık. Içimdeki sıkıntı, öfke kanşımı "karan- lık" yüzüme vurmuş olacak ki; kendine has tebes- sümüyle yumuşak biçimde paylamıştı: - Tanzimat aydını ruhuna teslim olma! Türk aydınının halktan bu denli uzak, bu denli kopuk olmasını, ülkenin sömürge konumuna düş- mesinde başlıca etken olarak görüyordu. Bunu açıkça anlatıyordu da: - Türk aydınlannın başka bir modele göre kendilerini şekillendirme olayı Tanzimat'tan bu yana var... Aydının yaşama biçiminden dünyaya bakışına kadar her şeyiyle, halkın her şeyi arasında mahiyet farkı doğdu... 19. yüz- yılda yan sömörgeleşmiş bütün dünya ülke- lerinde Batı'nın ihraç ettiği kültür var ki ona ben "komprador kültür" diyonım, bu kültür- leyetiştirilmiş aydın nesiller varki, kendi bağ- lanndan ayn ve kopuktuıiar ve Batı'ya daha yakındırtar, mahiyetleri itibanyla daha yakın- dıriar ve bunun için kendi halklanyla aralann- da çok ciddi mahiyet farkı vardır... Bu komp- radorkültürü içindeyetişmiş kişiler, o ülkeler- deki yabancı okullarda, azınlık okullannda, o dille tahsil yapılan okullarda yetiştirilirler ve o kültürün temsilciliğini yaparlar, yani işbirlik- çilerdir..." Ne kadar açık ve ne kadar acı değil mi?! • • • Ülkenin üzerinde estirilen "Atatürk'ön istediği hatta vasiyet ettiği Batı medeniyetine dahil olu- yoruz" laflanna da tüm açıklığıyla yanıt veriyordu: - Gaziiçin, "çağdaşlaşma"esastır, Batı'dan ancak onu üst düzeye yükseltmiş olan metot ve düşünce alınabilir, fakat bileşim mutlaka "ulusal" olacaktır... Bilgi Yayınevi'nden çıkan "Bir Millet Uyanıyor" dizisinin ilk kitabına yazdığı "Takdim" yazısında, Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" isimli eserinden yaptığı şu alıntı bile tek başına, Attilâ llhan'ın kim- liğini, biley taşına vurulmuş bıçağın panltısı gibi ışıl- datmıyor mu: - Türkiye'nin Atatürk sonrası ve demokrasi tarihi, dünya tarihine, karaktersiz aydınlann bir millete yapabilecekleri kötülükler ömeği olarak ve Kurtuluş tarihi ise, sağlam karakter- de bir aydının, nasıl mucizeler yaratabilece- ğinin ömeği olarak geçecektir. Onu en son pazar günü TÜYAP Kitap Fuan'nda gördüm. önünde kocaman bir kalabalık, kitapla- nnı imzalıyordu. O kadar insanı itip kakarak "mer- haba" demeyi göze alamadım; "daha sonra gö- rürüm, hem sohbet ederiz" diye düşündüm... - Sonrası yokmuş! Attilâ llhan'ı bundan böyle eminim çok ama çok sık anımsayacağım ve her anımsayışımda hep "keşke" diyeceğim, "keşke bir merhaba desey- dim"; bu merhabanın aslında bir "elveda" oldu- ğunun ayırdına varmaksızın... Bu ülkenin aydınlık insanlan, bir büyük şairi, bir büyük aydını, bir büyük yurtseveri, Cumhuriyetin bir büyük evladını yitirdi... Atillâ llhan'ı çok özleyecek, çok arayacağız... Ama onun her defasında ısraria ve inançla vurgu- ladığı gibi, "dipten gelen dalga" mutlaka ama mut- laka tarihsel görevini bir kez daha yerine getire- cek... Sevgili Attilâ llhan, ışık içinde yat... e-posta: umitzileli a gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Nevşehir ilinde turistik bir belde. 2/ Fin hamamı... Gözleri gör- meyen.3/Tür- kiye'nınplaka işareti... Mek- ke'nin doğu- sunda, hacıla- nn arife günü toplandıklan tq)e. 4/ Mer- kür gezegenine veri- len bir başka ad. 5/ 1 "Ölmek değildir öm- rümüzün en — işi / Müşkül budur ki öl- meden ev-vel ölür ki- 5 şi" (Yahya Kemal)... 6 Eski Mısırlılann kut- sal saydıklan öküz. 61 8 I Kaüşıksız, saf... Böl- 9 | meli göçebe çadın. II Kınlmış taş döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. 8/Bir tanm aracı... Razı ol- ma, isteme. 9/EHlin anlanm doğallığı, kol^ okun- ma özelliği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Et ve sebzeleri, kapak kenan hamurla iyice ka- patılmış tencere içinde pişirme yöntemi. 2/Bir tu- rizm kuruluşunca kiralanan uçak... Arjantin'in plaka işareti. 3/Derviş selamı... Reşat Nuri Gün- tekin'in bir romanı. 4/ Finlandiya'da bir göl... Akışkanlann, parçacıklann ya da ışıma biçünin- deki bir enerjinin belirlı bir alanda taşınma mik- tan. 5/Hintli kadınlann ulusal giysisi... îlkel bir silah. 61 Artvin yöresine özgü bir halkoyunu. II Sergen... Balıkçırun ayağıyla iterek çamur üstün- de kaydırabileceği kadar hafif olan, küçük ve al- tı düz tekne. 8/ Halk edebiyatı şiir türlerinden bi- ri... Ağzımızdaki dişlerin bir bölümüne venlen ad. 9/Bulgur, biber, soğan, domates, maydanozla ya- pılan ve asma yaprağına sanlıp çiğ olarak yenen bir yiyecek... Anadolu'nun birçok yöresinde hey- be, yaygı, kolan, kuşak yapımında kullanılan bir cbkuma türü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear