10 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EKİM 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ, Avrupa Birliği üyeliğinin karanlıkta kaldığını söyledi 1 ÜSIAD 'DANAPTE TEPKI 'Çağın gerisinde kalntışlar' Türkiyekıskacaalındı'^fe^^_ • Sükrü " m •• +. " " "~ . * " " ~ tıcı. Felaket senaryosunun kaçınıl WBM a.u.x AD lURKÎYEKARSmCEPHEAVUSTUmA'YITAKTtKOL4RiKKUI±ANIYOR' mazh&manlamakıcınABdeklaras Şükrü Elekdağ, AB üyesi ülkelerin Türkiye için imtiyazlı ortaklık düşündüğünü söylüyor. Emekli Büyükelçi Elekdağ, "AB, Türkiye'ye verdiği tüm açık ve resmi taahhütlerini unutup Müzakere Çerçeve Belgesi ile 'imtiyazlı ortaklığı' dayatmıştır. Ancak, bunu ismiyle belgede zikretmeyecek. Çünkü Türkiye'den belirli ödünlerin kopanlması için Türkiye'ye tam üyelik kapısının kapanmış olduğunun muğlak bırakılması, AB üyelerinin çoğunun işine geliyor" diyor. BARIŞDOSTER Hükümet, siyasi geleceğini Avrupa Birliği'ne (AB) bağladı ama, Brük- sel'den Ankara'ya gelen işaretler hiç olumlu değil. AB dışuıda, ABD'nin taleplennin de ardı arkası kesilmiyor. Üstelik her ıkı tarafin ısteklen de Tûr- kiye'nin bagımsızlığı, bütünlüğü, ege- menliği ve Cumhuriyet Devrimı ka- zanunlanyla çelişiyor. Uluslararası ilişkileri, yıllardır önce dıplomat, son- ra yazar, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana da CHP Istanbul Milletveki- li olarak ızleyen Şükrü Elekdağ, Tür- kiye'nin iki taraflı kıskaca alındığına dikkat çekiyor. Elekdağ, Türkiye'nin AB ve ABD ile olan ilişküerini değer- lendirdi. -Müzakerelerdedikkatsahnacakte- vaAflkeieribetiıieyen Müzakere Çer- çeve Belgesi (MÇB) taslağmı nasıl de- ğerlendirivorsunuz? ŞÜKRÜ ELEKDAĞ - Belge çok ÜRKÎYEKARŞmCEPHEAVUSTUmA'YITAKTÎKOLAKiKKULLANIYOR' Ağırşartlardayatılacak Şükrü Elekdağ, imtiyazlı ortaklığuı ısrarla, Avusturya tarafindan ileri süriilmesinin, Avrupa Birlıği'ndeki Türkiye karşıtı cephenin bir taktiği olduğunu söyledi. "Amaç, Türkiye'nin dikkatini bu noktaya odaklamak, bu arada müzakere çerçeve belgesine son derece ağır şartlar koymaknr" dıyen Elekdağ, Avusturya'nın, son dakikada imtiyazlı ortaklıktan vazgeçeceğinı ve 3 Ekim müzakerelenne başlanması karannın alınacağını, ancak bu arada Türkiye'ye müzakere çerçeve belgesınin son derece ağır şartlarla dayatılmış olacağını vurguladı. Metne, imtiyazlı ortaklığı ısmen koymaya gerek olmadığına dikkat çeken Elekdağ, müzakere çerçeve belgesinde ismen yer almamakla birlikte imtiyazlı ortaklığın tanf edildiğini söyledi. Elekdağ, "Türkiye'ye verilen AB hedefi tam üyetikten çıkanhp imtiyazh ortakhğa indirgenmiştir" dedı. Elekdağ şu görüşleri dile getirdı: "Hükümet diyor ki, 'imtiyazlı ortaklığı biz kabul edemeyiz." Imtiyazh ortaklık buradan çıkanhrsa, müzakere çerçeve belgesi kabul edilebilir olacak. Türkiye'de besleme basının temsilcileri de aynı şeyi yazryor. 'İmtiyazlı ortakJık kırmızı çızgidir' diye yazıyorlar. Bu son derece yanhşnr. Müzakere çerçeve belgesi Türkiye tarafindan kabul edilecek bir beîge değüdir." Elekdağ, "Müzakere çerçeve belgesinin 8. maddesiyie, Avrupa Parlamentosu kararlan da bağlayıcı hale getirilmiyor mu" sorumuza şu yamtı verdi: "Sayın Başbakan Türk halkını yaıultıyor, Avrupa Pariamentosu'nun Ermeni soykuımının tanınmasmın ön şart haüne getirUmesini isteyen karannın tavsiye niteliğinde olduğunu söylüyor. Bu kesinlikle doğru değiL Çünkü müzakere çerçeve belgesi, kurumlann kararlanna da bağjayacıhk getiriyor." Emekn Büyükelçi Elekdağ. olumsuz. Türkiye'nin üyeliği tam an- lamıyla karanlıkta görünüyor. Bunun nedeni de MÇB'nin, esasen olumsuz olan 17 Aralık Brüksel Zirvesi karar- lannı, daha da ağırlaştırması. Bu bel- ge, "AB'ıım Türkiye'yi hazmetmeka- pasitesi'' gibi, ülkemize karşı keyfı bır şekilde istismar edilebilecek yeni şartlar öngörüyor. 17 Aralık'ın olum- suz şartlanna, bir de bu ekJenince, AB'nin Türkiye ile müzakerelere, üye- lik hedefıne yönelik bir süreç olarak bakmadığı anlaşılıyor. MÇB'nin 1 'in- ci ve 10'uncu maddeleri bir arada de- ğerlendirilirse, bu husus açıkça orta- ya çıkar. Nitekim, l'inci maddede, "Türkiye tam üyelikyükümlülükleri- ni yerine getiremezse, Avrupa yapıla- nııa sıkı süaya bağlanmah" deniyor. Ardından, 10'uncumadde ile de Tür- kiye'nin, serbest dolaşımdan, yapısal mali yardım haklanndan ve tanm sek- törünün AB'ye entegrasyonundan ile- lebet mahrum edilebileceği yolunda bir hüküm getiriliyor. Bunun anlamı, Türkiye'ye ikinci suııf üyelikten da- ha fazlasuıın verilmeyeceği. 'Avrupa davatıyor' - Avusturya ve bazı ülkeler Türki- ye'ye imtiyazlı ortakhk statüsü verü- mesi için ısrarhlar. Bu nasıl aşıhr? ELEKDAĞ - "tmtivazh ortakhk" statüsünün MÇB metnine kaydedilme- sine gerek kalmadı. Çünkü belgede Türkiye'ye verilecek statünün tam üyelik değil, "imtiyazh ortakhk" ola- cağı açıkça tanımlanmış. AB, Türki- ye'ye verdiği tüm açık ve resmi taah- hütlerini unutup bu belgeyle "imti- yazh ortaklığı" dayatmıştır. Ancak, bunu ısmıyle belgede zikretmeyecek. Çünkü Türkiye'den belirli ödünlerin kopanlması için Türkiye'ye tam üye- lik kapısının kapanmış olduğunun muğlak bırakılması, AB üyelerinin birçoğunun işine geliyor. -BukoşuOarda,KKTC\inelerbek- Myor? ELEKDAĞ - Gelişmeler iç karar- 'Duygusal tepki göstermemeliyiz' - Türkrve nasıl bir ha- reket hatû izlemeH? ELEKDAĞ - AB'nin Türkiye'ye karşı ikiyüz- lü bir siyaset izlemesine öfkelenip duygusal bir tepki göstermek yanlış. Türkiye AB hedefini ko- rumalı. AB, tam üyelik güvencesi verene, Türki- ye önünü görünceye dek izlenecek en isabetli ha- reket hattı, AB ile ilişki- lerdeki konulann iki gru- ba aynlarak ele alınması olur. tlk grup, AB mük- tesebatına ilişkdn olan ko- nular ki, Türkiye bu alan- da üstüne düşeni en iyi şekilde yapmalı. ikinci grup ise müktesebat dışın- da olan ve bazılan diğer üyelerden talep edilme- diği halde Türkiye'ye ön şart olarak dayanlan, Kıb- ns, Ege ve Lozan Antlaş- ması'na ilişkin konular. Bu konularda Türkiye azami ihtiyat ile hareket etmeli, kendine net bir üyelik hedefi verilmedik- çe hıçbir adım atmamalı. Bu aşamada MÇB'yi ka- bul etmemeli. - Ankara'nın böyle bir pohtika izkmesi, AB'nin gekcekteTürkiye'yeyöne- liktutumunu değüştirme- sine yol açar mı? ELEKDAĞ - Avru- pa'nm büyük devletleri akılcı ve sağduyulu dav- ransalardı Türkiye'ye tam üyelik yolunu, ko- şulsuz ve net şekilde açarlardı. Bu yöndeki bir karar, böyle bir AB, Is- lam dünyasını küresel düzenle bütünleştirme misyonunu üstlenerek ve medeniyetler çatışması- nın insanlığın kaderi ol- madığı mesajını vererek, büyük bir stratejik avan- taj kazamrdı. Tam üye- lik haklan vermeden Tür- kiye'yi yörüngelerinde tutmanın, ikinci sınıf bir üyelik statüsü ile kendi- lerine bağımlı kılmamn yollannı anyorlar. Türki- ye MÇB'yi reddederek bu oyuna gelmemeh, tes- lim olmamalı. Elekdağ, Avrupa Bhiiği'nin Türkiye ile müzakerelere, üyelik hedefıne yönelik bir süreç olarak bakmadı- ğmın anlaşıldığını söylüyor. Avrupa Parlamentosu'nda ahnan kararlar da bunu gösteriyor. (Fotoğraf: AP) tıcı. Felaket senaryosunun kaçınıl- mazlığım anlamak için AB deklaras- yonuna göz atmak yeter. Belgede şu hususlarvar. 1) Türkiye, ekprotokolü aynm yapmadan, tüm AB ülkelerine uygulayacak. Bu bağlamda deniz ve hava limanlannı GKRY'nin gemi ve uçaklanna açacak. 2) Bu yükümlü- lük yerine getirilmediği takdirde, Tür- kiye ile ilgili bölümler üzerinde mü- zakere açılmayacak. Müzakereler tü- müyle de durdurulabilir. 3) Türkiye, GKRY'yi mümkün olan en kısa süre- de tammalıdu-. AB Konseyi 2006 yı- lında bu konudaki ilerlemeyi incele- yecektir. 4) Kıbns sorunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlan ve AB'nin kuruluş ilkeleri doğrultu- sunda çözülmelidir. Görüleceği üze- re AB deklarasyonu Türkiye'yi, Kıb- ns sorununa çözüm bulunmadan, GKRY'yi tanımaya zorluyor. AB deklarasyonu gereğince, Tür- kiye deniz ve hava limanlannı GKRY denız ve hava araçlanna açmadan, müzakerelere fiilen başlanamaz. An- kara'mn buna razı olması ise GKRY- Türkiye ilişküerini "defacto" tanıma- dan daha ileri bir düzeye taşır. Bu du- rumda, GKRY, Avrupa Topluluklan Adalet Divanı'na başvurarak, Türki- ye'nin kendisini hukuken yani "deju- re" tanımış olduğu yolunda bir karar çıkartmakta zorlanmayacaktır. Dıva- nın bu karannın gayet vahim sonuç- lan olur. Birincisi, KKTC kuzeyde egemenlik haklannı kaybedecek. Ütin- cisi, KKTC'nin hukuki varlığının da- yandığı uluslararası anlaşmalar, ki bunlara garanti anlaşması da dahıl, tamamen ortadan kalkar. Üçüncüsü, bu durum GKRY'nin, artık Ada'da konuşlanması için hiçbir hukuki ze- min kalmamış olan Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin çekilmesi talebinde bulun- masuıa yol açar. Dördüncüsü, çözüm olmadan tanıma olması, Kıbns Türk- lerinin "korumaya ahnmış azuıhk" statüsünde Rum Cumhuriyeti ıçuıde yok olmaya mahkûm edılmeleri sonu- cunu doğurur. Yalan rüzgân - AB ile işlerin yolunda gfttiğine dair hava dağıkİL Bu durumda AKP ne yapabihr? ELEKDAĞ - Gerçekte ışler yolunda gitmiyordu. Ama hükümet bunu halktan saklıyordu. 17 Aralık kararlannm lehimize olduğu sadece bir yalan rüzgânydı. Bugün karşılaştığımız sorunlar, 17 Aralık kararlanndan kaynaklanıyor. Tam üye olup olmayacağını ancak 10-15 yıl sonra bilecek bir Türkiye, daha yolun başmda, bir kere elden çıktıktan sonra telafisi mümkün olmayacak stratejik güvenlik çıkarlanndan vazgeçmek durumunda kalacak. Öte yandan, Avrupa'nm Türkiye'ye 15 yıl sonra olumlu yanıt vereceği ne malum? Bu, Türkiye'nin geleceğiyle kumar oynamaktu-. 'ABD müttefik gîbi davrannnyor' -KaraKuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyü- kamt, kısa süre önce, 'Oyun basit bir PKK oyu- nu değil, daha büyük. Türkiye'yi Filistinleştir- mek istiyorlar' dedL Bu ifadeyi nasıl değerlen- dirrvorsunuz? ELEKDAĞ - Orgeneral Büyükanıt'a hak ve- riyorum. PKK konusuna, Irak'taki gelişmeleri ve ABD'nin Ortadoğu'daki yenı hedeflerini kap- sayan geniş bir perspektiften bakıyor ve kaygı duyuyor. Irak'tan çeküme durumunda kaldığı tak- dirde, Kuzey Irak'taki oluşumu Ortadoğu poli- tikasına dayanak yapmayı tasarlayan ABD, hi- mayesine aldığı terör örgütüne "manipülasyon araa" olarak bakıyor. ABD gizli servisleri, te- rör örgütünü Iran ve Suriye'dekı rejimleri yık- ma amacı güden eylemlerde kullanıyor. ABD, terör örgütünü Türkiye'ye karşı bir baskı unsu- ru olarak elde tutuyor. NATO'da müttefıkimiz, eski silah arkadaşımız ABD, Türkiye'ye karşı ikiyüzlü ve bir müttefike yakışmayan bir siya- set izliyor. Suyun, yiyeceğin, yakıtın ve tüm lo- jistik ihtiyaçlann ikmal yolu ABD'nin kontro- lündeki topraklardan geçiyor. Ama Amerika bu yolu kesmiyor, bu tutumuyla terör örgütüne des- tek üflüyor, Türkiye'ye karşı harekâtta bulun- ma cesareti veriyor. Fanatik Kürtçülüğü azdın- yor, terör örgütünün iç banşı tehlikeye duşüren eylemlerde bulunmasuıa imkân veriyor. PKK, halkı kışkırtıcı, Türk'le Kürt'ü birbi- riyle çatıştırmayı öngören, ülkemizin ortak do- kusunu tahribe yönelik bir strateji izliyor ve ey- lemler planlıyor. Bu patlayıcı atmosferde kal- dınlan her şehit cenazesi Türk insanını çileden çıkanyor. Toplumda oluşan öfkenın Kürt va- tandaşlanmıza yönelmesi kaçınılmaz oluyor ve sosyolojik kınlma hatlan derinleşiyor. ABD yönetimi, Türk kamuoyunu tamamen kaybet- mek istemiyorsa, riyakârlıktan vazgeçmeli ve Türkiye'ye birmüttefiki gibı dürüstçe muame- le etmeli. - Hükümet bunlan ABD yönetinüne anla- tamıyor mu? Örneğin, Ulusal Güvenlik Da- nışmanı Stephen Hadley Ankara'yı ziyare- tinde, ABD'nin 1 Mart tezkeresini unuttuğu- nu söyledi Hadley in isteklerl ELEKDAĞ-Anlaşılan, ıktidar, size söyledik- lerimi bu açıklık ve keskınlikle Amerikalı mu- hataplanna söylemekten çeldniyor. Hadley'in An- kara'yı zıyaretine gelince, bunun esas nedeni, Amerika'nın, Suriye'deki BeşarEsadrejiminin çökertilmesini öngören planıyla ilgili. Bushyö- netimi, Amerikan kamuoyu tarafindan nıhayet anlaşılan ve Washington'da büyük kitlelerin pro- testosuna yol açan Irak'ta uğradığı büyük aske- ri ve siyasi fıyaskoyu telafı etmek için acilen bir başanya ihtiyaç duyuyor. ABD bu başanyı Su- riye'de rejim değişiklinde anyor. Yani, Irak'tan sonra, Suriye halkına da özgürlük ve demokra- si götürülecek (!). Yıkılacak Beşar Esad rejimi- nin yerini alacak kukla hükümete, Israil ile Go- lan tepeleri sorununa çözüm getiren birbanş an- laşması imzalattınlacak. Yeni Suriye hüküme- ti, Iran'ın bugüne kadar yaptığı gibi Suriye üze- rinden Hamas ve Hizbullah'a silah ve cephane göndermesine izın vermeyecek. Filistin'deki di- renişi yürüten örgütlerin bu şekilde dişlerinin sö- külüp etkisiz hale getirilmelerinden sonra da Filistin meselesinin Israil'i tatmin edecek şart- larla "adfl ve kahcı" bir çözüme kavuşturulma- sı sağlanacak. Ve Başkan Bush, Filistin sorunu çözen lider olarak tarihe geçecek (!) Tabii Had- ley'in, Ankara ile bu "banş planınuT ne kada- nnı paylaştığını bilmiyoruz ama, Türkiye'den ne- ler istediğini tahmin edebiliyoruz. Hadley'in is- tediği, herhalde, Ankara'nın, Amerika'nın Su- riye'ye karşı uyguladığı baskı politikasıyla tam bir uyum içinde hareket etmesi ve Iran'a karşı yürüttüğü tecrit politikasına da ters düşmeme- si. Aynca, herhalde Incirlik Üssü'nün, örtülü mü yoksa açık mı olacağı bilinmeyen bu hare- kâttaki rolü üzerinde de durulmuştur Omer Sabancı, ayncalıklı ortakhk kavranımıdile getirenlerin ahniyet olarak 19'uncu yüzyılda kaldıklannı sö\1edl Ekonomi Servisi - Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusunda hükümeri destekleyen Türk Sanayici ve Işadamlan Derneği (TÜ- SlAD) yöneticilennden, bu konuda sıkıntı yaratan Avrupalı parlamenterlere eleştiri geldi. TÜSlAD Yönetim Kurulu Başkanı Omer Sabancı. 3 Ekim müzakereleri önce- sinde ayncalıklı ortaklık kavramı ile dile getirilmeye çalışılan seçeneği savunan po- litikacılann zihniyet olarak 19'uncu yüz- yılda kaldıklannı dile getirirken TÜSlAD Yüksek Istişare Kurulu Başkanı Mustafa Koç da, müzakerelerin ekimde başlayaca- ğını düşündüğünü ve bu saatten sonra git- memek diye bir seçeneğin olmadığım sa- vundu. TÜSlAD'm yıluı 2. Yüksek Istişare Konseyi (YÎK) Toplantısı'mn açılışında konuşan Sabancı, AB'ye tam üyelik hedefi ile yola çıkmayan, karar sürecinde yeri ol- mayan, alınan kararlara ortak olmayan bir Türkiye'nin, AB'ye uyum sürecini bütü- nüyle üstlenmesi ve yenne getirmesinin söz konusu olamayacağını belirterek "Ay- ncahkh ortakhk kavramı ile dile getirilmeye çalışılan seçeneği savunan AB'li poütikacı- lann zihnrvet olarak 19'uncu yüzyılda kal- dıklannı ve ashnda AB'nin demokrasi, re- fah ve bans ilkelerini de çok i>i anlamış \e sindimıiş olmadıklannı söylemekte bir sa- kuıca görnıüyorum" dedı. Yeni taktlkler sahnede' 3 Ekim yaklaştıkça pazarlıklann hız kazan- dığına, taraflann her an yeni bir taktikle sahneye çıktık- lanna şahit ol- duklannı, son dakikaya kadar manzaranın sü- rekli değişecek gibi göründü- ğünü söyleyen Sabancı, her şeyden önce Türkiye'nin tam üyelik tale- binin haklı ol- duğunun altını çizmek gerekti- ğini ifade ede- rek şunlan kay- dettı "Butak- bi \-apmak için gerekli koşullan yerine getirmiş olduğumuz. AB tarafindan da sıklıkla düe ge- tirUtvor. Bugün AB'nin kurum- sallaşma hata- lanndankav- naklanan bazı sorunlarla karşı karşTvavız. An- cak bunun be- detinitamüye- tik perspektifin- denuzaklaş- makla biz öde- memefi>iz. AB geieceğüü rvi göremiyorsa, kurumsal yapısı ve bütçesi açı- sından stratejik bir \izyon ek- südiğine düştüyse bunun sorumlusu Türki- ye değildir. Bu gerekçelere sıgınarak yeni formüDer üretmek, oyunun ortasmda yeni kuraDar koymaya çahşmak siyasi etik ile bağdaşmaz," Türk Sanayicileri ve Işadamlan Derneği (TÜSlAD) Yüksek Istişare Konseyi (YÎK) Başkanı Mustafa Koç da 3 Ekim'de müza- kerelerin başlayacağını düşündüğünü söy- ledi. TÜSlAD YtK Toplantısı'mn ardından basın mensuplannın sorulanm yamtlayan Koç, müzakerelerin 3 Ekim'de başlamama- sı halinde ekonomide süreci çok iyi yönet- mek gerektiğini belirterek "Hiçbir şey ol- manuş gibi yolumuza devam etmemiz lazun. Ama bundan öyle bir sonucun çıkmasmı düşünmek dahi istemiyorum" diye konuştu. Bu konuda Gül'ü de eleştıren Koç, bir ga- zetecinin "Başbakan olumlu bir tavır ser- giHyor. Abdullah Gül ise 'Gitmememiz bi- le söz konusu olabilir' diyor. Siz ne düşü- nüyorsunuz" sorusu üzerine, "Bu saatten sonra girmemek gibi bir şey bence olmaz. Bizim bu işe odaklanıp kararh bir şekilde, sabuia ve inatla bu işi kovalamamız lazun" dedi. Müzakerelerin başlamasının, sorun- lann bitmesi anlamma gelmeyeceğini be- lirten Koç, değişime ayak direyenlerin "taviz veriByor" çığlıklannın her gün du- yulacağmı söyledi. Koç, bu konudaki gö- rüşlerini "Bütün büyük ülkeler gibi, AB'ye giriş süreci zorlu geçecek bir ülke. Bunu bizden başka herkes göriiyor, büiyor. Bir tek biz bu gerçeği doğru temeDere oturtanuyoruz" sözleriyle tamamladı. Mustafa Koç, müzakerelerin ekimde başlayacağını düşündüğünü ve bu saatten sonra gitmemek diye bir seçeneğin olniadığmı savunda
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear