Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2005 CUMA
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
Istanbul
Edirne
_8 Sinop "" Y 9 Adana
9 Samsun Y 11 Mersin
PB 14
PB 15
Kocaelı _Y ]0_ Trabzon Y 10 Diyarbakır PB
Çanakkale Y 10 Gıresun
Izmir Y TT Ankara
Y 11 Şanlıurfa PB
K 6 Mardin PB
Manisa _Y 10. Eskişehir K 7 Siirt PB
Aydın Y 13 Konya K 7 Hakkâri PB
Denizli Y 11 Sıvas PB 2 Van PB
Zonguldak Y 10 Antalya Y 16 Kars
Yurdun kuzey ve ba-
tı kesımlen parçalı çok
bulutlu Marmara, Batı
Karadenız, Orta ve Dogu
Karadenız kıyıları ıle Ege,
Batı Akdenız oğleden
sonra Iç Anadolu'nun
batısı yağışlı geçecek
Ruzgâr Marmara ıle Ege
kıyılarında kuvvetlı ese
cek Hava sıcaklığı yağış
alan yerlerde azalacak,
dığer yerlerde onemlı bır
degışıklık olmayacak
DIŞ MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
PB
K
Y
Y
CB
CB
Y
CB
y
5
13
14
11
10
8
9
Münıh PB 10 Zürıh
Berlın
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
CB
PB
AB
PB
PB
K
PB
Y
10
6
12
8
5
2
14
12
PB 5 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahıre
K
K
K
Y
K
CB
AB
PB
2
7
-3
12
7
10
-1
18
PB 12
Taşkenl
f Açık P a r ı
?
a l
'
b u l u t l
" Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmurlu Gök gurultülu
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
U Baştarafı 1. Sayfada
moda deyimleri bol bol kullanarak saldırdılar.
Oysa Denktaş, bağımsız, egemen KKTC'nin nasıl
satışa getirildiğini içeren uzun, ama ibret dolu tarih-
sel öyküyü bir iki satırla özetliyor mektubunda:
"...Kıbrıs bizdeki mutlak ve katıksız barışseverlerin
katkısı ve Türk hükümetinin AB yolculuğu nedeniyle
gözü kararmışlığı karşısında bence, kaybedilmiş bir
davadır..."
Kuzey Kıbrıs'taki satışa zemin hazırlayan "katıksız
barışseverler"\, -belki zamanı gelmedi- Denktaş açık-
lamıyor.
Ver-kurtul'un göbeğinde kimler olabilir? Başta
MehmetAliTalatveyandaşları... KorohalindeRum-
larla her ne pahasına olursa olsun, yeter ki barış ol-
sun, AB pasaportları cebe girsin diyen sözde barış
yanlıları... Kıbrıs Türk basınındaki dış kaynaklardan
aldıkları paralarla yazı döktürenler... Dirençle, inanç-
la bağımsızlığı, egemenliği savunan Denktaş'ın ba-
şını isteyen kimi Kıbrıslı aydınlar, azınlıkolmayı, Rum
sultasında yaşamayı bugünlere, özgürlüğe yeğle-
yenler... Işte onlar.
• ••
Denktaş'ın mektubundaki ikinci önemli vurgulama:
"... 1974'te olduğu gibi karşı tarafın (Rumların) bir
çılgınlığı nedeniyle yüce Allah tarafından bize yeni-
den olağanüstü bir fırsat verilmezse durumu nasıl
kurtarabileceğimizi göremiyorum..." diyor.
1974'ler bir kez daha yinelenebilir mi? Umutsuz bir
yakarı. Ne Rumlar o günlerde olduğu gibi Türklere
karşı kanlı eylemlere girişebilir, ne Kıbrıs'ta faşist bir
darbe gerçekleşebilir ve -sevgili Denktaş, benim ka-
dar sen de biliyorsun- ne de bugünkü hükümet ha-
sır altı edilmesine yeşil ışık yaktığı Zürih ve Londra
anlaşmalarına dayanarak Ada'da silahlı bir müdaha-
leye olanak sağlayabilir.
Sorun son aşamasında; baksana, Güney Kıbrıs'ı
tanıyıp tanımama noktasında olan bu hükümetin
başkanı çözümsüzlük çözüm değildir diyen ünlü slo-
ganını yine kullanıyor. Arkası ver-kurtul!
Hükümet Güney Kıbrıs'ı Annan Planı zemininde
yeniden görüşme masasına çağırıyor ve fakat Rum-
lar, önce Güney Kıbrıs'ı tanımayı gerçekleştirmek is-
tiyor. Bir olasılık ama geçerli bir olasılık: Güney Kıb-
rıs, tanımadan sonra Kıbrıs Cumhuriyeti'ni temsilen
Türkiye ile (azınlık konumuna düşen egemenliğini,
bağımsızlığını yitiren Türk cemaatinin de temsil edi-
leceği) görüşmelere başlayabilir.
Dışa karşı boynu kıldan ince bu hükümetin, nihai
çözüm olmadıkça Güney Kıbrıs'ı tanımakta ne ka-
dar direnebileceğini kestirmek zor. Bir zaman önce
"Herkes tanıyor, sen tanımasan ne yazar" dememiş
miydi?
Oylesine kolay kulvar değiştiriyor ki...
• • •
Rauf Denktaş, AB yolculuğu nedeniyle gözünün
karardığını söylediği bu hükümetle "kaybedilmiş bir
davayı" ayakta tutmaya çalışıyor.
Aslında bu hükümetten umudunu kesmiş; Anka-
ra'ya gelmiyor. Herfırsatta "davayı" hâlâ kucaklayan,
koruyan ve savunan Anadolu'ya, Anadolu insanına
gidiyor.
Bir yedek teğmene neden bu mektubu yazdı, ya-
nıtlıyor: "...Böyle giderse kaybedilecek bir davanın
mesajını verdik. Bazı satılmış kalemlerin gayretiyle
kaybedilmekte olan bir dava vardır... Eğer benim bu
ikazım da hâlâ Denktaş fobisiyle hareket eden insan-
ları birazcık olsun 'Kıbrıs'ta ne oluyor, nereye götü-
rülüyor, devletimize sahip çıkmazsak ne oluruz' nok-
tasına getirmezse hiçbirşeye getirmez" diyor.
Denktaş yanılıyor. Uyarılara karşın anavatanınız
Türkiye'de, yavru vatanınız Kuzey Kıbrıs'taki "satıl-
mış bazı kalemler" verip kurtulmanın ince hesapları-
nı yapan AB yolunda "gözü kararmış" bu hükümete
bugüne kadar destek verdiler, vermeye devam ede-
cekler.
Denktaş tek başına "kaybedilmiş bir davanın" da-
vasını sürdürüyor.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
I Baştamfı Arka Sayfada
Hepsi bu kadar mı, hayır! Neredeyse yirmi beş yıl
önce kaleme aldığım bir Söyleşi'de, bakar mısınız ne
demişim:
"...buna karşılık Ataç, Halk Mûsıkisi'ni sevenle-
ri 'uygarlığa düşman' saymakta; aydınları, 'bu lâ-
ubâlilikten vazgeçirmek gerektigini' ileri sürmek-
tedir; 'o zaman, Alaturka Mûsıki'den de, belki kur-
tulurmuşuz'; 'Divan Şiiri'ni okumamak gerekir-
miş'; onun için de, 'severekten, yüreğimiz kana-
yaraktan kapatacağız Divan Şiiri'ni' dememiş mi-
dir?"(bkz. 'Hangi Atatürk1
)
'Kültür, zeminle mütenaslptlr...'
ysa Mustafa Kemal Paşa, onun bu söyledikle-
rinin tam karşıtını düşünüyordu; zaten öyle de
yapmıştı; daha Cumhuriyet'in ilânından önce (Tem-
muz 1921) verdiği bir 'tarifte -tadını çıkarasınız diye,
kelimesi kelimesine aktarıyorum- demişti ki:
"...şimdiye kadar tâkip olunan (Tanzimatçı) tah-
sil ve terbiye usûllerinin, milletimizin tarih-i teden-
niyatında en mühim âmil olduğu kanaatındayım.
Onun için 'millî' bir 'terbiye programı'ndan bahse-
derken, eski devrin hurâfatından ve evsâf-ı fıtrı-
yemizle hiç de münasebeti olmayan yabancı fikir-
lerden, Şarktan ve Garbdan gelen bilcümle tesir-
lerden uzak, seciye-i milliye ve tarihiyemizle mü-
tenâsip bir kültürü kasdediyorum..."
"...çünkü dehâ-yı millîmizin inkişâfı, ancak böy-
le bir kültür ile temin olunabilir. (buraya dikkat! Lâ-
alettâyin bir ecnebi kültürü, şimdiye kadar tâkip
olunan ecnebi kültürlerin tahrip edici neticelerini
tekrar ettirebilir. Kültür (haraset-i fikriye) zeminle
mütenasiptir, o zemin milletin seciyesidir..." (bkz.
Enver Ziya Karal, 'Atatürk'ten Düşünceler')
Fâlih Rıfkı Bey, ilk 'Kemalistler'i anlatırken, ne di-
yordu bilir misiniz? Şunları:
"...bizler, 'Türkçülük'le idealsiz kalmaktan ve
boşlukta sallanmaktan kurtulmuştuk. 1923'te Ata-
türk, Meşrutiyet milliyetçilerinin de hayallerini çok
yukardan aşıp giden devrimlerini tasarladığı va-
kit, onu inanarak anlayanlar ve anlayarak ona sa-
rılanlar, hep Türkçüler olmuştur..." (Bkz. 'Batış Yıl-
ları')
Peki, hep öyle kalmışlar mıdır?
Kışla yolsuzluğu davasmda müteahhit Ali Osman Özmen'in ifadesi okundu
^Kılınç'a borç verdim'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Özel Kuvvetler Komutan-
lığı inşaatındaki yolsuzluk iddi-
alanyla ilgili yargılanan müteah-
hit Ali Osman Özmen, eski
MGK Genel Sekreteri Emekli
Orgeneral Tuncer Kılınç'a 150
bin dolar borç verdiğini söyledi.
Özmen, Kılınç'ın, "Ali Osman,
aklına bir şey gelmesin, ben bu-
nu mal beyamnda da belirtece-
ğim" dediğini söyledi. Özmen,
"O gün 150 bin dolar alındığı-
na dair tutanak tuttuk. Hatta
Kılınç paşa emir subayını da
çağırdı" dedi. Özmen, Hazi-
ne'nin zarara uğradığı savını red-
dederek tersine şirketinin alacak-
lı olduğunu öne sürdü.
Kışla yolsuzluğu davasının
ikinci gününde imzasız ihbar
mektubu tartışmaları yaşandı.
Mektupta " Özmen AŞ'nin Yar-
gıtay ve Sayıştay'da dosyası var
mı? Bir subay olarak diğer
meslektaşlarımın yaptıkların-
dan utanıyorum. Bunların nıal-
ları açık arttırmada satılmalı-
dır" denildi. Mektubunu dava-
nın bazı çevrelerce manipüle
edilmesine hizmet ettiğini savu-
nan Özmen'in avukatı Cavit Ça-
lış, "Bu mektup imha edilnıcli
ve çöpe atılmalıdır" diye ko-
nuştu. Mahkeme tartışmalı mek-
tubun dosyadan çıkanlarak aske-
ri savcılığa iadesine karar verdı.
Eşl de titizlendi'
Duruşmada, müteahhit Öz-
men'in hazırlık soruşturması sı-
rasındaki ifadesi okundu. Öz-
men, savcılık ifadesinde şöyle
dedi:"Bir gün 'Ağabey' dedi-
ğim Tuncer Kılınç Paşa'nın ya-
nına gittim. Bana emekli olaca-
ğını, evini satmak istediğini,
Çayyolu civarında ev almak is-
tediğini ama parayı denkleşti-
remediğini söyledi."
Kilınç'ın, kendisine, "Ali Os-
man sen satın alacaksın ya da
satıp parayı denkleştireceksin"
dediğini belirten Özmen, teklıfi
kabul etmediğıni belirtti. Bunun
üzerine Kıhnç'ın, kendisine, "Ali
Osman varsa 50 bin dolar vere-
bilir misin?" dediğini anlatan
Özmen, "Ben de şu an üzerim-
de yok. Size sonra takdim ede-
rim ağabey dedinı" diye konuş-
tu. Bunun üzerine Kılınç'ın emir
subayını yanına çağırdığını kay-
deden Özmen, "Subay, hâlâ
Kurmay Başkanlığı emir su-
bayhğını yapan yarbaydır. Ama
ismini haürlamıyorum. O gün
150 bin dolar alındığına dair
tutanak tuttuk" dedi. Özmen,
Kılınç'ın "eşinin deçoktitizlen-
diğini" belirterek "Beni her
gördüğünde 'Ali Osman Bey, e-
vi satıp size olan borcumuzu öde-
yemedık' diyerek rahatsızlığını
dile getirdi" diye konuştu.
Mahkeme başkanı Aykanat
Kaçmaz'ın, savcının ifadesi alır-
ken baskı yapıp yapmadığı yö-
nündeki sorusu üzerine Özmen,
baskı yapılmadığını ancak savcı-
lık ifadelerindeki aleyhine olan
sözleri kabul etmediğini söyledi.
Hazine değil,
btz alacaklıyız'
TSK'ye ihanet etmediklerini,
kışlada kullanılan taşlann Kana-
da ve ttalya'dan getirildiğini an-
latan Özmen, yolsuzluk yapıldı-
ğı savlanan ıhalelerle ilgili ola-
rak Hazine'nin zararı olmadı-
ğını, tersine şirketin alacağı ol-
duğunu öne sürdü.
Ozmen, rüşvet ajandasının jp-
yabı tutuklu oğlu Yaşar Öz-
men'e aıt olabıleceğini, kendi-
sınin ayrıntıları bilmediğini de
savundu.Mahkeme, tutuklu Öz-
men ile Hüseyin Ceylan'ın tah-
liye istemini reddetti.
Yasak kaldırılsın' çağrısı
Annç'tan
türban çıkışı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - 17 Ara-
hk sürecinde tartışmalı
konulara girmeyen TB-
MM Başkanı Bülent
Annç, türban yasağının
kaldırılması çağrısıyla
sessizliğini bozdu. Tür-
bana öncelikle üniversi-
telerde serbestlik tanın-
ması için hükümete bas-
kı uygulayan Bülent
Arınç, "Korku üzerine
ülke yönetilmez. De-
mokrasi korkulardan
kurtulma rejimidir.
Toplumdaki talebin
karşılanacağına, adı-
mın Bülent Arınç oldu-
ğu kadar eminim" diye
konuştu. "Gerçek siya-
setçinin" sorunları akıl-
cı biçimde çözmesi ge-
rektiğini söyleyen Annç,
"Siz neden bu işi çöz-
müyorsunuz" sorusunu
kendisine yönelttikten
sonra "Ben Meclis Baş-
kanı'yım, hükümet
başkanı, başbakan de-
ğilim" sözleriyle adres
gösterdi.
Bülent Arınç dün Maz-
lum-Der Genel Başkanı
Ayhan Bilgen başkanlı-
ğındaki Inanç Özgürlü-
ğü Platformu üyelerini
kabul etti. Çoğunluğu
türbanlı üyelerden olu-
şan heyetle Meclis'i zi-
yaret eden Bilgen, "ba-
şörtüsü yasağının kal-
dırılması için" topla-
dıkları 300 bin imzayı
Arınç'a sundu.
Heyet üyelerine yaptı-
ğı konuşmada "hayati"
olarak nitelediği bu ko-
nudaki çabaları "takdir-
le karşıladığını vc des-
teklediğini" belirten
Bülent Arınç, hükümete
de uyarılar içeren şu me-
sajlan verdi:
• Bu konu, Türkiye'de
çözülmesi gerekli bir so-
rundur. Bu, toplumda
huzursuzluğa yol açmak-
tadır. Bu bir inanç özgür-
lüğü konusudur. Inancı
sebebiyle başını örtmüş
bir insana saygı gösteril-
mesi gerekir. Çünkü i-
nanç denen şeyin kalp-
lerde gizli kalması doğru
değildir.
• Bu meseleyi siyasal-
laştıran da hata etmiştir,
bu meseleyi istismar e-
den de hata etmiştir.
Şimdi daha akılcı, daha
rasyonel düşünmeli ve
daha samimı davranma-
lıyız.
• Meclis'e gelmekle
doğru yapıyorsunuz. Si-
yasetçi, zaten toplumun
sorunlarını çözen adam
demektir.
• Tüm bu korkuların,
tabuların ne kadar temel-
siz, ne kadar yanlış oldu-
ğunu son 2 yıl içerisinde
hepimiz gözlemliyoruz.
ldam kaldırıldı, kıyamet
kopmadı. DGM'ler kal-
dırıldı, Türkiye'de bir ka-
os çıktı mı, kıyamet kop-
tu mu? Tabular gidiyor,
önümüz biraz daha açılı-
yor. Arkamıza dönüp
baktığımızda "Aa! Bu iş
ne kadar da kolaymış"
diyoruz. Demokrasi,
korkulardan kurtulma
rejimidir.
• Türkiye gibi ülkeler-
de bu iş sabır işi, biraz
mücadele işi. Türkiye'de
özgürlüğün bedeli ucuz
değil.
• Türkiye'de demokra-
si bütün sorunları çöze-
cek güce gelmeye başla-
dı. Güçlendiği zaman
toplumdaki bu arayışlar,
bu istekler ve talep kar-
şılanacaktır. Buna, adı-
mın Bülent Arınç oldu-
ğu kadar eminim.
1 BMM
Araştırma
Komisyonu
üyeleri,
incelcmeleri
kapsamında,
Kartal
Yakacık'ta
sokaktan
kurtarılan 24
çocuğun yatılı
eğitim gördüğü
Vakıfbank
Umut
Çocukları
flköğretim
Okulu'nu da
ziyaret ettiler.
Burada
çocukların
yaptığı dinsel
içerikli cl işleri
dikkat çekti.
(Fotoğraf: AA)
Sokaklardan
Knranlı eğitime
Büyükşehir belediyesine ait Tuzla 'daki Meslek Edinme
Merkezi 'nde çocuklara toplu namaz kıldınldığı belirtildi
İSTANBUL (AA) - Sokak çocukla-
nnı araştıran TBMM Araştı rma Komis-
yonu, dün ıncelemeler için gittiğı Tuz-
la'daki Istanbul Büyükşehir Beledıye-
si'neait Sokak Çocuklan Meslek Edın-
me Merkezi'nde (İSMEM) çocukların
"toplu namaz kılmaya mecbur" bıra-
kıldığını ve nıüfredatta yer almayan Ku-
ran eğitimi verıldiğıni belirledi. Komis-
yon üyesi CHP Milletvekıli Canan
Arıtman, çocukların mecbur kaldıkla-
rı bu uygulamaya son verilmesi çağrı-
sında bulundu. Komısyon Başkanı AKP
Milletvekıli Ömer Ergenç ise dini eği-
timin müfredat gereği olduğunu kayde-
derek uygulamayı savundu.
TBMM Araştırma Komisyonu üyele-
ri, dün Tuzla'daki Istanbul Büyükşehir
Belediyesi'ne ait ISMEM'de inccleme-
lerde bulundu. Merkezin gezilmesi sı-
rasında çocuklarla sohbet eden CHP'li
Antman, çocuklara toplu namaz kıldı-
rılarak Kuran eğitimi verildiğini öğren-
di. İSMEM Müdürü Kamil Eyüboğ-
lu ise "din bilgisinin açıköğretim
müfredatı içinde yer alan bir ders ol-
duğunu, bunun dışında çocuklara
Kuran öğretmek gibi bir olay olnıa-
dığını" söyledi. Eyüboğlu, "din ders-
leri dışında dileyen çocukların din öğ-
retmenlerinden Kuran öğrenebile-
ceklerini, isteyenlerin de namazları-
nı kılabileceklerini, idare olarak bu-
na karışmadıklarım" ileri sürdü.
İncelemelerden sonra açıklama ya-
pan Komisyon Başkanı Ergenç, müfre-
dat içinde de din bılgisi ve ahlak dersi-
nin zorunlu olduğunu kaydederek kim-
senin bu öğrencilere namaz kılma ve-
ya Kuran öğretmek için baskısı olma-
dığını söyledi. Ardından söz alan Ant-
man ise "merkezde birçok çocukla
konuştuğunu ve çocukların kendisi-
ne 'müfredat içindeki din eğitimi dışın-
da da merkezde Kuran kursu olduğunu,
Kuran öğretildiğini ve toplu namaza
gittiklerini' söylediklerini" söyledi.
"Kuran dersi verenin de öğretmen
değil, öğrencilerden biri olduğunu"
ilettiklerini öne süren Antman, bunu
kendisine söyleyen çocukların konu-
nun açığa çıkmasından dolayı endişe-
lendiklerini ve cezalandırılacaklann-
dan korktuklannı belirtti.
Alevilerden Rahşan Ecevit'e tepki
ANKARA (ANKA) - DSP eski
Genel Başkan Yardımcısı Rahşan
Ecevit'in "Din elden gidiyor"
sözlerine Alevi kesımden sert tep-
ki geldi. Pir Sultan Abdal 2 Tem-
muz Kültür Vakfı Başkanı Murta-
za Demir, Rahşan Ecevit'i eleşti-
rerek, "Madımak'ı yakanlar da
sizin gibi bağırıyordu" dedi.
Sıvas'ta 1993 yılındaki Madı-
mak Ote li yangınından sağ kurtu-
lanlardan biri olan Murtaza Demir,
yaptığı yazıh açıklamada, Rahşan
Ecevit'in bu sözlerinin ıçtenlik ve
ciddiyetle bağdaştırılamayacağını
vurgulayarak Ecevit'e, "Alay mı
ediyorsunuz, mizah mı yapıyor-
sunuz, yoksa politika mı?" diye
sordu. Demir açıklamasında, Rah-
şan Ecevit'e yönelik eleştirilerinı
şöyle sürdürdü:
"Hanımefendi sizin ağzınız-
dan çıkanı kulağınız duyuyor
mu? Ülkemizde cami sayısı 100
bini, mescit sayısı 300 bini aştı.
Kuran kursu sayısı için rakam
bile verilemiyor."
Türkiye'de Alevi, Şii inançlı ço-
cuklara, Rum, Ermeni gibi hıristi-
yan yurttaşlann çocuklarına devlet
zoruyla Sünni din derslerinin ve-
rildiğini, Aleviliğe hakaret edildi-
ğini, Alevilerin kıstırılıp "diri di-
ri yakıldığını" kaydeden Demir,
şöyle devam etti: "Madımak Ote-
li'ndeydim: Teğmen Kubilay'ın
yanındaydım. Bu sesleri duy-
dum. Yakanlar da sizin gibi ba-
ğırıyorlardı: 'Din elden gidiyor.
Şeriat isteriz. Müslüman mahalle-
sinde salyangoz sattırmayız...' Ne
fark var? Ne diyorsunuz; daha
mı çok cami yapılsın, daha mı
çok Kuran kursu açılsın. Yoksa
Sıvas'ta olduğu gibi kiliseler ve
İncil satanlar da mı yakılsın" di-
ye sordu.
Rahşan Ecevit'in "hezeyan"
içinde olduğunu ifade eden Demir,
kendisine, "Yoksa Fethullah Ho-
ca Efendinizi partiye genel baş-
kan yapaıak, yeniden siyasete
mi dönmek istiyorsunuz" soru-
sunu da yöneltti.
GUNDEM MDSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
doğan, iktidarının ilk günlerinde Anadolu'nun da-
ha az gelişmiş illerinden gelen temsilcilere bir müj-
de verdi:
"Yeni bir teşvik sistemi getireceğiz, kalkınmada
öncelikli iller saptayıp onların elinden tutacağız."
Şubat 2004'te 36 il bu kapsama alındı. İller be-
lirlenirken de kişi başına düşen gelirin 1500 do-
lardan az olması ilkesi benimsendi. Gelir 1501 do-
larsa kapsam dışı, 1499 dolarsa kapsam içi.
Teşvikten yararlanan bir ilin fırsatları şunlar olu-
yor:
- Bedelsiz arsa, arazi tahsisi.
- Vergi indirimi.
- Çalışanların sigorta primlerinin işveren payı-
nın devletçe karşılanması.
- Elektrik giderinin yüzde 20'sinin Hazine'ce kar-
şılanması.
Temel destekler bunlar. Fena değil.
Neye göre fena değil? '•
Ekonominin tümüyle kayıt altında olduğu bir
sisteme göre. Eğer ekonominin yarıdan fazlası,
hele doğu illerimizden çok büyük bir dilimi kayıt
dışındaysa?
Bu teşviklerin de fazla bir önemı olmaz. Bu bi-
rinci durum. Yani hükümet, kayıt dışı ekonomiyle
uğraşmak yerine, işin kolayına kaçıyor ve kayıt al-
tındaki ekonomiyi belli ölçülerde destekliyor.
Şubat 2004'ten beri Anadolu'daki yatırım çev-
releri teşvik uygulamasının artılarını eksilerini tar-
tışıyor. Şöyle bir öykü dinlemiştim:
Yozgat teşvik kapsamında, Çorum değil... İki ilin
sınırı da zaman zaman ana karayolundan geçiyor.
Yolun altı teşvik kapsamında, üstü değil. Arkada-
şın fabrikası da kapsam dışı. Bakmış, rekabet et-
mesi zor. Fabrikasını yolun öteki tarafınataşımış.
Şimdi Ocak 2005'ten itibaren Çorum da teşvik
kapsamına alındı!
Tartışma derinleşecek
Bir yıldır teşviklere ilişkin eleştiri geldiğinde-
1
AKP'lilerşunu söylüyordu: .[
"Haklısınız ama, Başbakan bu sözü vermiş bir\
kere. Artık dönemez!" *,
Eleştiriler yoğunlaşınca hem teşvik sistemi de-<
ğişti hem de kapsamı. 1500 dolar sınırı kaldırıldı.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nün (DİE) sosyo-ekono-
1
mik endeksi temel alındı. 36 ile 13 il daha eklen- '
di. 49 ile çıkarıldı.
81 il sıralandı, 34. sıradan sonraki iller kapsa-
ma alındı. 34. sıradaki Nevşehir kapsam içinde,
33. sıradaki Kırıkkale kapsam dışında.
Bu da yeni bir tartışma başlatacak.
Hükümet derinleşen bir yarayı tümüyle tedavi
etmek yerine, sargısını arttırmayı yeğledi. Başka-
bir şey yapmadı.
Birkaç gündür Anadolu'nun değişik kentlerin-
den olumlu-olumsuz tepkiler geliyor. Kapsama
alanına giren iller mutlu, "bundan sonra bizi kim-
se tutamaz" diyecek kadar uçuyor. Dışındaki iller,
"şimdi biz komşu ille nasıl rekabet edeceğiz, bit-
tik, bari cenazemizi güzel kaldırın" diyecek kadar
derin bir karamsarlığa giriyor.
Başbakan'ın Rize gezisinden hemen önce Ri-
ze ve komşu illeri Trabzon ile Artvin'i bu kapsama
almış olması, işin ayrı bir tartışma yanı. Konu Ka-
radeniz'den açılmışken, şimdi Karadeniz'in yüz-
de 9O'ı teşvik kapsamına alındı, kendini komşu il-
lere göre biraz toparlamış olan Samsun alınmadı.
Maden üretimini arttırmak için çırpınan Zonguldak
da kapsam dışında tutuldu.
Bu konuda aklın yolu şu görünüyor:
lllerin blok olarak desteklenmesi yerine, hangi
ilde ne yapılabilecekse, hangi sektör umut veri-
yorsa o sektörün dengeli biçimde desteklenme-
si!
Uzmanlar pek çok ülkenin bu yolu seçtiğini söy-
lüyorlar.
Ancak hükümet aklın yolundan çok siyasetin
yolunu yeğlemiş görünüyor!
ankcumfrı cumhuriyet.com.tr
Mandela'mn oğlu AIDS'ten öldü
• JOHANNESBURG (AA) - Güney Afrikalı
lider Nelson Mandela'mn oğlu Makgatho, 54
yaşında öldü. Mandela, "Oğlumun AlDS'ten öl-
düğünü açıklıyorum" diyerek hastalığa karşı
mücadelenin arttırılması çağrısmda bulundu.
Mandela, AIDS'in tüberküloz, kanser gibi nor-
mal bır hastalık olarak algılanması ve AlDS'ten
ölümün açıklanması gerektigini kaydetti.
Kerim Afşar adına ödül
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dil Dev-
rimi'nin ödünsüz savunucusu Kerim Afşar'ın
Türk tiyatrosuna verdiği emeği ve sanatçı kimli-
ğini gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla eşi
Leyla Afşar ıle üil Derneği, "Dil Derneğı Kerim
Afşar Ödülü"nü düzenlıyor. Ödül 'genç yazarla-
rı oyun yazmaya' özendirmek için bir 'oyun ya-
zanna' verilecek. Aynnülı bilgi almak isteyenler
'www.dildernegi.org.tr' adresine başvurabilirler.
VEFAT
En değerli varlığımızı, canımızı,
PERIZA ÇUHALIyı
kaybettik
Üzüntümüzü paylaşan tüm dostlarına ve
sağlık çalışanlarına minnetarız
ÇUHALI AİLESİ
Nazım - Deniz - Tonguç Çuhalı
Cenazesi 07.01.2005'de Ataköy Camii'nde öğle namazını
müteakip Gürpınar mezarlığında toprağa verilecektir.