22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2005 CUMA HABERLER DimADABUGUN ALİ StRMEN Türkiye - CHP - Umut Türkiye, iç ve dış konjonktüraçısından, çok kritik bir konumda. Içerdetarikatlar iktidarı, baş- kanlık sistemi ile amacına doğru yürürken, gü- ya solda olan, parti adı altındaki aile şirketinin iki patronu şovenizm ve din sömürüsü ile ebe- diyen sönmüş yıldızlarını parlatmanın nafıle çabası içinde, acıklı bir görüntü sunmakta... Medya her zamanki medya, kâbesi belli, afi- şe mehdisi olarak kimi lanse edeceği konu- sundazamanzamandeğişiktavırlarsergiliyor. ABD'de ikamet eden ve Saidi Kurdi'den intikal etmiş bulunan, "hoşgörülü mehdi" ba- sının her kurumunda, ama istisnasız her ku- rumunda dal budak sarmış durumda. Medyanın, Manhattan Penthouselarının sak- sılarında sulanarak yetişmiş yeni yöneticileri- nin birden ihtida etmelerindeki neden, ölümü şöyle ucundan bucağından görmüş olmala- rında mı, yoksa ikbalin yeni yolunun dincilik- ten geçtiğini, uzun süren yatay konumlarında iyice düşünmüş bulunmaları mı? Dış politikada, AB Türkiye'ye bir yandan müzakere tarihi verirken, aynı kararla kapıla- rını kapattığını açıklamış bulunuyor. ABD böl- gede yeni bir Kürt devleti ve Kürt - Israil ittifa- kı ile dengeleri değiştirmeye soyunmakta. 2005 yılında temel dış politika sorunları ya- nında, Kıbrıs'ta tabii ki tartışmasız biçimde Rumlar lehine çözüm dayatılırken "Ermeni Soykınmı" konusu, BM'yi de içerecek büyük atakla gündemin ön sıralarına oturmaya aday. • • • AKP'nin bu sorunları çözmesi olanaksız. Za- ten kendisi de böyle bir şeye aday değil. Üstelik iç politikada sorunların önemli bir bölümü bizzat AKP'nin kendisinden kaynak- lanmakta. Türkiye'de antilaik, güya ılımlı Islamcı rejimi yerleştirmeye, bunu da başkanlık sistemi ile pekiştirmeye çalışan AKP, iç politikada sorun- ların başında geliyor. Laiklik karşıtı güçlerin AKP ile son aşama- sına geldikleri uzun yolun nihai aşamasını da küreselleşme görüntüsü altında kat etmesi, bir rastlantı değil. Tayyip Bey'in simgesi olduğu Islamo-Ame- rikan iktidarın, yarı gölgede kalan gerçek ağır toplarından Ömer Dinçer'in de belirttiği gibi, "ne kadar küresselleşme, o kadar Islamileş- me" formülüyle, iktidarlarını küreselleşme maskesi altında pekiştirmekteler. Kendisi Türkiye için sorun olan böyle bir ik- tidarın, Türkiye Cumhuriyeti'nin, üniter yapı- sını hedef almayı bile öngören tehditlere kar- şı durması, çare üretmesi beklenemez. ABD ve AB destekli Kürt hareketi konusun- da en güçlü ve son sözü söylemekte en etki- li kişisi Cüneyd Zapsu olan bu iktidardan, bu konuda sağlıklı bir çözüm beklemek için ay- mazın da ötesinde budala olmak gerekmek- tedir. Hakeza, görüntüsünü yukarıda çizdiğimiz medyanın da kamuoyuna yol gösterici olma- sını beklemek yine aynı yanlışı yinelemek ola- caktır. • • • Üstelik Türkiye bu dönemi parlamento için- de olduğu kadar parlamento dışında da mu- halefetsiz ve alternatifsiz olarak yaşamakta- dır. Parlamento dışında, ilk seçimde parlamen- toda hatırı sayılır bir güç oluşturmaya aday her- hangi bir siyasal gücün olmadığının sol ya da güya sol cenahtaki en çarpıcı örneği, Ecevit- ler'in şovenizm ve din sömürücülüğüyle ye- niden dönüş yapmak isteyen biçare görünte- leridir. Parlamento içinde tek muhalif güç olan CHP, gerçi AKP yalakası medyanın (Bu medyanın kimi nevzuhuryalakaları da, yalakalıklarını ce- saret ve pervasızlık olarak niteleyebilecek ka- dar yüzsüzleşebilmektedirler) iddiasının aksi- ne Meclis içinde klasik muhalefet işlevini bir ölçüde yerine getirebilmektedir. Ama medya desteğinden mahrum CHP, bu mücadelesini kitlelere duyuramamakta, ayrı- ca Türkiye'nin iç ve dış sorunları için yeni çö- zümler üretecek bir seferberliği kendi içinde oluşturamazken "falaka AKP - yalaka med- ya" ittifakına karşı, geniş bir halkcephesi oluş- turacak hareketliliği yaşama geçirememekte- dir. Iştetam bu sırada CHP, aslında bütün bu ne- denlerden değil de kayıkçı kavgasından kay- naklanan bir olağanüstü kurultayın eşiğine gelmiştir. CHP'nin delegeleri, bu fırsatı iyi kullanıp, partiyi koşulların gerektirdiği yapılanmayayö- neltecek ilk adımları atmalıdırlar. Kamuoyunda birçok kişinin paylaştığı bu te- menniyi dile getirmek bizim işimiz, çok fazla umutlu olmasak bile... Unutmayalım ki CHP'nin kökleri umulmadık anda parlayan ve zafere dönüşen bir umuda uzanır. asirmen(«)cumhuriyet.com.tr BAŞSAGLIĞI Baronıuzun 5753 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT DİTSTÇER CEBECİ vefat etmiştir. Cenazesi 01.01.2005 Cumartcsi günü kaldınlan aziz meslektaşımıza rahmet, ailesine, yakınlanna ve Baromuz mensuplanna başsağlığı dileriz. tSTANBUL BAROSU BAŞKANL1ĞI Rüşvetle suçlanan YDKüyesi Dursun, Baykal'ın kendisine 'siyasi rüşvet' teklifinde bulunduğunu ileri sürdü 'Elimdekasetlervar'ANKARA (CumhuriyetBürosu) - CHP'yi "olağanüstü kurultay"a götüren "rüşvet" iddialarmda ta- ratlar, karşılıklı eleştiri ve suçlama dozunu arttırmaya devam ediyor. Yüksek Dısiplin Kurulu (YDK) üyesi arkadaşı Ergün Aydoğan'a rüşvet teklif etmekle suçlanan Ca- fer Dursun, kurul başkanı tsmet Ça- nakçı'nın Mustafa SangüTün par- tiden ihracı karşılığında kendisine "•milletvekiHiği" vaadinde bulundu- ğunu ileri sürdü. CHP Genel Başkanı Baykal'ın, Sangül'ün partiden ihracına karşı çı- kan bazı YDK üyelerini "rüşvet" al- makla suçlamasının ardından, tar- tışmaların odağındaki YDK üyesi Cafer Dursun "karşı atağa" geçti. Dursun, Sangül yanlısı milletvekil- leri HasanAydın, Hüseyin Özcan ve ThranTüysüz'le beraber TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek hak- kındaki iddiaları yanıtlarken genel merkezi kendisine "siyasi rüşvet" teklif etmekle suçladı. Dursun, Bay- kal'ın "tetikçisi, emir eri" olmakla suçladığı YDK Başkanı İsmet Ça- nakçı'nın ise 2 Ocak akşamı ken- disini Parlamenterler Evi'ne davet ettiğini, Baykal'ın "Sangül dosya- sı" ile ilgili kendisiyle görüşmek istediğini, sabahki kurul toplantısı öncesinde görüştürebileceğini söy- lediğini ileri sürdü. Dursun, Çanak- çı'nın kendisine "siyasirüşvet" tek- lifinde bulunduğunu da savlayarak şunları söyledi: "Çanakçı, önümüzdeki dönem- • CHP'de kurultay kavgası karşılıklı rüşvet suçlamalarına dönüştü. YDK üyesi Aydoğan'a rüşvet teklif etmekle suçlanan Dursun, Baykal'ın 'tetikçisi' olmakla suçladığı YDK Başkanı Çanakçı'nın kendisine milletvekilliği vaadiyle siyasi rüşvet teklif ettiğini ileri sürdü. Dursun, bu konuşmalann kayıtlannın elinde olduğunu ileri sürerken Çanakçı bu iddialan yalanladı. de kararın olumlu olması halinde, yani ihracm gerçekleşmesi halinde siyasi olarak önümün açık olduğu- nu, milletvekilliğimin garanti oldu- ğunu ifade etmiştir. Ben bu taleple- ri reddettinı. Bu teklifin bir Disip- lin Kurulu Başkanı'na yakışmadı- ğuu ifade ettinı." Görüşmeleri niye banda aldığı so- rusuna " Banaçamur atılacağıııı bil- diğinı için tedbirimi aldıın" karşılı- ğını veren Dursun, ayrıca YDK top- lantısının bant kayıtlannın da elin- de olduğunu söyledi. YDK üyesi Ergün Aydoğan'ı 6- 7 Aralık'ta Balıkesir'de ziyaret et- tiğini ve Sangül dosyası konusun- da "arkadaşça" konuştuklarını be- Cafer Dursun, Sangül yanlısı milletvekilleri Hasan Aydın, Hüseyin Özcan ve Turan Tüysuz'le beraber TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek hakkuıdaki iddialan yanıtladı.(Fotoğraf: AA) CHP'nin Ege Bölgesi il başkanlan liderlik kavgasının getirdiği kurultaya soğuk bakıyor w Halkuı gündemi bu değiP HAKANDİRtK tZMİR - CHP tabanı, Genel Başkan Deniz Baykal ve Şişli Be- lediye Başkanı Mustafa Sangül arasında yaşanan liderlik kavgası- nın getirdiği kurultaya soğuk ba- kıyor. CHP'nin Ege'deki il başkanla- nnın büyük çoğunluğu, kısır çekiş- menin partiyi küçülttüğünü, halkın gündeminin CHP'nin iç sorunları ol- madığını vurguluyor. Başkanlar, Bay- kal-Sangül çekişmesine sıkışıp kalnıak da istemiyor. CHP'nin Ege Bölge- si'ndeki il başkanlan, kurultay kara- rı ve kurultayda takınacakları tavrı şöyle dile getiriyor: İZMİR Alaattlti YÜksel, kurultayın her şeye rağnıen bir fırsata dönüşebilece- ğini söylüyor. "Kurultaylargenel baş- kanlıkyanşıyla smırlı kalmamalı. Za- nıan kısa da olsa, bu kurultayda par- tinin dönüşümünü sağlayabüecek ka- rarlann altyapısını hazırlayabiliriz. Kurultayda, CHP'nin güçlenmesini sağlayacakkararlaralmalıyız.Bunu da hem tzmir'deki hem Ege'deki arka- daşlarlabiıiiktedeğerlendireceğiz'' dı- ye konuşuyor. USAK Beyhan Demirel, ekonomide iyileşme olduğu yönünde açıklanan rakamların yurttaşlara yansımadığı- ııı, bu nedenle halkın gündeminin CHP kurultayı olmadığını "Kimse ekme- ğini rakamlara baünp yemiyor" söz- • CHP'nin Ege Bölgesi'ndeki il başkanlan, Baykal-Sarıgül çekişmesinden doğan kurultayın halkın gündemini yansıtmadığını, kim kazanırsa kazansın kaybedenin CHP olacağını dile getiriyor. lyiye gittiği açıklanan ekonomik göstergelerin halka yansımadığını belirten başkanlar, "Kimse ekmeğini rakamlara batırıp yemiyor" diye konuşuyor. Alaattin Yüksel Bülent Tezcan Münir Balkanlı leriyle açıklıyor. "Partinin sürekliiççe- kişnıeyle anılnıası sıkıntı yaratıyor. CHP, halkın gözünde küçülüyor. Çok üzülüyoruz,büyüksıkınlı duyuyonız. Ikiliçekişmenin dışındayız.Partidede- mokrasi olmayınca kısır çekişme olu- yor. KitlelerCHP'den uzaklaşıyor" di- yor. Demirel, Baykal- Sangül çekiş- mesi arasına sıkışmak istemedikleri- ni de "Bir başka tavır ounalı" sözle- riyle dile getiriyor. AYDIN BÜIent Tezcan, kurultayda De- niz Baykal'ı destekleyeceğini açıklı- yor: "Bu kadar çok kurultay toplan- nıasugenelbaşkanınkusurudeğil. Bel- li bir kesimin kurultay istemi bir tür- lü son bulmadı. 'Tartışmalar bitsin' diyekurultayyapdmışu. Bugünkü nok- tada kurultay yine zorunluluk haline gekn.Kararvezanıanlamasıdoğrudur.'' BALIKESİR MÜnlr Balkanll, "Sık kurultay toplanabilir, ama bunun niteliği önenı- lidir" diyor: "Eğer kurultay, seçimli ya da seçimsiz, iilkenin,bölgenin,dünyanın sorunlanna çözüm üretmek için topla- nıyorsa sakıncası yok. Gündemde kişi- selkavgayadönüşenyanşlarolunca par- timiz zarar görüyor. CHP içinde en bü- yük grup, kısır çekişme içinde kalnıak istemeyen arkadaşlar. Ne yazık ki ço- ğunluk her konuda sessiz kalıyor. Arnk sessiz kalnıakzanıanı değil. Benim gibi düşünenler CHP'nin yüzde 80'idir. CHP'de artıkkişilerin değil, ilkesel baz- da dönüşümler, yeniden yapılanma sü- reci başlamasını diliyorum. Yoksa, bu kurultayın kazananıolmayacak, kay be- deniCHPolacaknr.'' MUĞLA VeCdet Seçer. kurultay ön- cesi görüntünün belirsiz olduğu- nu dile getiriyor. Kurultay karan- nın "süanti" sonucu alındığını be- lirterek "tkinci yol, sıkıntıyı erte- lemekti. Kurultayda Baykal-Sangül ikilLsininarasınasıkışmakistemeyenke- simin olması son derece noınıal. CHP iki adayın arasına sıkışacak bir parti değil. Belki üçüncü bir ;«la\ çıkabilir. Şimdikigörüntü bazıkesimleritatmin etnüyorolabilir. Bir süre bekleyeceğiz. Ayın ortasına doğru durum netleşir" diyor. DENİZLİ Ali RlZa Ertemiir, CHP'mnku- rultaylarla anılmasından duyduğu ra- hatsızlığı, "Bu kurultay arnk bizim için siyasi milat olsun" sözleriyle an- latıyor. "CHP'nin Türkiye için yapa- cak çok şeyivar ama içe döııük miica- deleyekiütknildLBu konulartekrartek- rar gündeme gelmemelidir. Karar ne çıkarsa herkes saygıyla karşılamalıdır. Sürekli aynı konu bize üzüntü veriyor. Halktan çok olumsuz tepküer alıyo- ruz. OlayaCHP açısından bakıyorum, Baykal- Sangül açısından bakmıyo- nım. Üretken isimlerin işbaşma gel- mesi lazun. Deniz Bey'in etrafnu ku- şatan arkadaşlar süanti yaratmıştır. Delegenin iradesine saygılı olmak ge- rekir.Türkiye'ninciddisorunlanyla uğ- raşamıyoruz. Halk, bize olan inancını yitirnıeye başladı. Sürekli itişme ka- kışma iyi bir tablo değü" diye konu- şuyor. lirten Dursun, "Aydoğan bu kadar yakın arkadaşınızsa size niye iftira attı, aranızda bir husunıet nıi var- dı" sorusuna, "Bilemiyorum" kar- şılığını verdi. Çanakçı: Getirsin kaseti dinleyelim YDK Başkanı Ismet Çanakçı ise Dursun'un iddialannı yalanlayarak "Getirsin kaseti dinleyelim,tabii bir şeyleri silip ilave ettiyse bilemem" karşılığını verdi. Cumhuriyet'in so- rularını yanıtlayan Çanakçı, kurul toplantısı için ısrarla kendısini ara- yanın Dursun olduğunu ileri süre- rek şunları söyledi: "Dursun 2 Ocak'tan önce sürek- li beni anyordu, 'Abi görüşelim, ba- na emrin var mı' dedi. Ben de 2 Ocak günü bir kez bunu aradım, 'Görüşmek istiyorsan gel, ben ge- nel merkezdeyim' diye. Ama 'Ben Ankara'da değilim, şu bu' dedi, gelmedi. Akşam saat 20.00'de beni kızmun evinden ara- dı görüşmek için. Ben kızımın evi- ne gelmesini istcmcdiğim için 'Gel Parlamenterler Evi'nde oturalım' dedim. Oturduk, konuştuk, 'Deniz Bey benim aleyhimde, şöyle diyor- muş, böyle diyonnuş' dedi. Sonra bana 'Abi, ben milletvekili olabilir miyim' diye sordu. Ben de 'Sen bu partide ilçe başkanı olmuşsun, be- lediye başkan adayı olmuşsun, ni- ye olmayasın' karşılığını verdim. Akhnca kuş beyniyle beni konuş- turmaya çahştı." CHP Genel Merkezi, YDK üyeleri Cafer Dursun ve Engin Baba ile Şişli Belediye Başka- nı Mustafa Sangül'e destek ve- ren milletvekilleri için "disip- lin" sürecini işletmeye hazırla- nıyor. CHP Parti Meclisi'nin pazar sabahı toplanarak hem kurul- tay hazırlıklarını görüşmesi hem de iki YDK üyesi ile ilgi- li yönetimin "disiplin" istemi- ni ele alması bekleniyor. PM'den "disipline sevk" kara- rı çıkması durumunda YDK, Dursun ve Baba katılamadığı için 13 kişiyle toplanacak. Ku- rulun, aynı toplantıda, daha ön- ce Sangül mitinglerine katıldık- ları için "kınama" istemiyle disipline sevk edilen 13 millet- vekili hakkındaki dosyaları da karara bağlamayı planladığı öğrenildi. Ağbaba belirieyici olur Baba ve Dursun'un katılma- ması nedeniyle disiplin kuru- lunda dengeler de "bıçak sır- tında" görünüyor. YDK de Sa- ngül'ün ihracı yönünde oy kul- lanan 6 üye bulunurken top- lantıya katılamayacak olan Ba- ba ve Dursun'un dışında da Sa-" rıgül lehine oy kullanan 6 üye , mevcut. Bu kritik dengede Sangül'ün ihracına karşı çıkan Veli Ağba- ba'nın oyunun belirieyici ola- cağına işaret ediliyor. YDK'de, Baba ve Dursun hakkında ihraç, 13 milletveki- li hakkında da "kınanıa" ceza- sı çıkması durumunda, bu isim- ler 29 Ocak'ta yapılacak kurul- tayda oykullanamayacak. Ku- lislerde genel merkez yöneti- minin, bu planla Sangül'ü "des- teksiz bırakma" hesabı yaptı- ğı dile getirildi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Eski CHP Malatya İl Başkanı ve Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Veli Ağbaba, Deniz Baykal'ın aldığı olağanüstü kurultay çağrısından sonra şöyle bir açıklamayaptı: "Bu çağrı iyi oldu, böylece bu sorun çö- zülür ve CHP ülke sorunlanyla il- gilenir." CHP'nin ülke sorunlanyla ilgilen- mek gibi bir sorunu mu var diye dü- şünmeden edemedim. Çok uzun bir zamandır CHP'nin böyle bir soru- nu olmadığını sanıyordum. Hatta, Türkiye'nin içindeki durumla ilgi- lenmemesinin daha da yararlı oldu- ğu gibi bir sonuca da varmıştım. Çünkü, Deniz Baykal'ın bu konu- lardayaptığı her konuşma CHP'nin daha da gerilemesine ve destek yitirmesine neden oluyordu. Bu yüzden parti içi sorunlarla uğraş- masını bir şans olarak değerlen- dirmek de mümkün. Mustafa Sangül'ün bir rakip ola- rak ortaya çıkması Deniz Baykal'ı canlandırdı. Kürsüden yaptığı ko- Ne Olacak Bu CHP'nin Hali? nuşmaların heyecan dozu giderek artıyor. Baykal bu tempoyla gider- se ülkemizin en dinamik genel baş- kanlarından birisi haline gelecek. Bir- kaç saat içinde olağanüstü kurul- tay kararı aldı, daha önce kendi seçtirdiği Yüksek Disiplin Kuru- lu'nun ihraç yönünde oy vermeyen üyelerini "rüşvetçilik"\e suçlaya- cak kadar cesurve kararlı birtutum içine girdi. Partide, Baykal'da bir canlılık, bir canlılık ki sormayın git- sin. Böyle dinamizm dostlar başı- na. Baykal'ı hep temel konulardafi- kir üretmemekle suçlarız. Bazı ko- nularda ne düşündüğünü bile an- lamakta zorluk çektiğimiz olur. ör- neğin AB konusundatam olarak ne düşünüyor ben anlayabilmiş deği- lim. (Belki benim kavrayışsızlığım ama, benim gibileri de düşünse iyi olur.) Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu, Irak gibi konularda da temel tutumu net değil diyebiliriz. Bazı konularda da hakkını yeme- mek gerekir: örneğin Irak'ın ABD tarafından işgalinin planlandığı gün- lerde, Kuzey Irak'a Türk ordusu- nun girmesini ve o bölgenin bu şe- kilde kontrol edilmesini savunmuş- tu. Böyle bir önerinin, o günün ger- çeklerine taban tabana zıt bir ma- cera olması bir yana sonuç olarak bu konudaki fikirleri gayet açıktı. Brüksel'de görüşmeler sürerken yaptığı çağrı da netti: "Masayı bı- rakıp Türkiye'ye dönün." Sonra- dan bazı CHP'liler bunu "Pazarlık yapanların elini güçlendirdi" diye yorumlayarakbulanıklaştırdıysalar da Baykal'ın tavrının net olduğunu kabul etmek gerekir. Sangül meselesi ortaya çıktığın- dan bu yana artık kamuoyu rahat- ladı. CHP içinde beklenmeyen bir dinamizm ortaya çıktı. İl, ilçe ör- gütleri, milletvekilleri, parti yöneti- mi harıl harıl çalışıyor. Bakın birkaç gün içinde Türkiye'nin dört bir ya- nına dağılmış CHP'lileri göreceksi- niz. Birçok önemli olayda sessiz kalan siyasetçilerin bir anda dirili- şine tanık olacaksınız. CHP halkın desteğini yitiriyor. Sol halkın desteğini yitiriyor. Marjinali- ze olup köşeye sıkışıyor, morali bo- zuluyor. Siyaset üretemiyor, üretti- ğini sandığı siyasetler, 1970'lerden kalma otomobiller gibi ülkenin ger- çeklerine adapte olmakta geri ka- lıyor. O zaman sola bir itici etken ge- rekiyor. Bence bunu da en iyi De- niz Baykal biliyor. Durum sıkıştık- ça, "Pisliği bu kurultayda temizle- yeceğiz" diyerek partisini ayağa kaldırmaya hazırlanıyor. Kimsenin önem vermediği CHP bir anda ga- zetelerin manşetlerinetırmanıyor. Az şey mi? Bu kurultaydan Baykal güçlene- rek çıkabilir mi? Mümkün gözük- müyor. Geçen kurultayda aldığın- dan daha az oy alacağı kesin. Ol- sun, kurultayın sağlayacağı dina- mizm az bir şey mi? CHP gerçeği bütün solcuların gözünü açmalı. Şu memleket me- selelerini bir yana itip (zaten biz is- temesek de memleket meseleleri bizi dışına itiyor) sol içi hesaplaş- maya bir toptan girişsek diyorum. Şu anda kıyıda köşede kalmış ne kadar solcu varsa ortaya çıkar. Memleketin her yanında örgütlen- meye girişirler. Sonunda belki bö- lünürler ama o çatışmanın sağla- yacağı canlılık da az şey değil. Ben CHP'nin sürekli bir kurultay partisi haline gelmesinden yana- yım. Ayda bir kere kurultay yapılsa bakın görün siz, sol nasıl dirilecek. Memleket meseleleri mi, onu son- ra düşünürüz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear