23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayın Yönetmenı: lbrahim Yıldız # Yazıişleri Müdürü: Salim Alpaslan # Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara lstıhbarat Cengiz Yıldırım 9 Ekonomr Hasan Eriş 9 Kültür Egemen Bcrköz # Spor Ab- dülkadir Yücelman # Makaleler. Sami Ka- raören # Düzeltme: Abdullah Yazıcı • Bıl- gı-Belge. Edibe Buğra • Yurt Haberlerı. Mch- met Faraç # Avrupa Temsılcısı Güray Öz Yayın Kurulu. llhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Da- nışman), Orhan Erinç, Hikmet Çctinkaya, Şükran Soner, tb- rahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankaralemsılcısı Mustafa Balbay Ataturk Bulvarı No 125, Kat 4, #Müessese Mii- Bakanlıklar Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 •İTmır'Iemsılcısı dürü: Erol Erkut SerdarKızık,H ZıyaBlv 1352S 2/3 Iel 4411220, Faks 4418745 • Bılgı Işlem • AdanaTemsılcısı ÇetinYiğcnoğlu, InonuC'd I19S No 1/1,Tcl AhmetKorulsan 163 12 11, Faks. 363 12 15 Antalya Temsılcısı. Ahmet Oruçoglu # Satış- Fazilet Cumhunyct Cad 80/5 "I el 0242 2480057 Fax 2430509 Kuza 9 Cumhuriyet Reklam: # Genel Müdür: Öztem AydenTel (0212)51241 19-5124830-5124778 Fax:(0212)513 84 63 Vayıml»y»n:YenıOunllaberAjdnsıBasuneYayınulıkAŞ, IurkuugıUd 19/41 Cdgaloğlu 14134 Istanbul PK 246 - bukeu 14435 ht Iel (1*212)5120505 (20 lut) laks (O/212)5H8W Yaygın surclıyayın Baskı: Merke/Oazete Dergı Basım Yavınulık San ve IK. AS FalıhMah IlasanBasn Cad Sanundıra Kaılal/Utdnbııl Dağılım: Meıitez Dağıtım Pazarlama San vcTıc AŞ 24 OCAK 2005 tmsak:5.45 Güneş:7.15 Öğle: 12 23 Ikındı. 14 54 Akşam 17 19 Yatsı: 18.43 Donald Tnump, 3. kez evlendi • Haber Merkezi - Dünyanın en zenginleri arasında yer alan Amerikalı emlak krah Donald Trump, Slovenyalı model Melania Knauss ile evlendi. Amerikan NBC televizyonunda yayınlanan "Çırak" adlı bir programla yeniden gündeme gelen 58 yaşındaki Trump, 34 yaşındaki Knauss ile Palm Beach tatil yöresinde yoğun güvenlik önlemleri alınan bir törenle dünya evine girdi. Törene New York Belediye Başkanı Rudy Giuliani, şarkıcı Billy Joel, Tony Bennett'in de yer aldığı yüzlerce davetli katıldı. Yüzyılın ilk tam güneş tutulması • ANKARA (AA) -21. yüzyılın ılk tam güneş tutulması 29 Mart 2006'da gerçekleşecek. Güneş tutulması, Akdeniz, Orta Anadolu ve Karadeniz'de tutulma hattı içinde kalan 13 ilde tam, hat dışında kalan yerlerde ise parçalı tutulma şeklinde izlenebilecek. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün internet sayfasmdan derlenen bilgiye göre, genişliği yaklaşık 190 kilometreye ulaşacak tam tutulma hattı Dünya üzerinde kalabalık yerleşim bölgelerini kat edecek ve milyonlarca kişi tutulmayı izleyecek. Tam tutulma saat 13.54'ten itibaren Türkiye'den izlenilmeye başlanacak. Kalıtsal meme kanserinin tanısı • İSTANBUL (AA) - Kalıtsal olarak ailedeki diğer bireylere geçtiği saptanan meme kanserine DNA analizi yöntemiyle tanı konulması konusunda Alman Hastanesi Genetik Hastalıklar ve Tanı Merkezi'nde yürütülen çalışmalarda, ailevi meme kanserine yol açan BRCA1 ve BRCA2 genleri üzerindeki 3 bini aşkın mutasyonun tamamı taranmaya başlandı. Alman Hastanesi Genetik Hastalıklar ve Tanı Merkezi Direktörü Dr. Jülide Caferler, her toplumda sık görülen ve o topluma özgü kabul edilen bazı mutasyonlar olduğunu kaydederek gelişmiş ülkelerde bu mutasyonlann belirlenerek meme kanseri için tarama kitlerinin oluşturulduğunu söyledi.Caferler, ailesinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri olma riskinin daha yüksek olduğunu ifade etti. Horlama yaşlanmayla artıyor • ESKİŞEHtR (AA) - Osmangazi Üniversitesi (OGÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Özdoğru, uyku sırasında akciğere giden havanın yumuşak damağı titretmesiyle ortaya çıkan ses olarak tanımlanan horlamanın, yaşla beraber arttığı, özellikle 65 yaş ve üzeri erkeklerde daha sık görüldüğünün belirlendiğini söyledi. Özdoğru, "Yapılan çalışmalar horlamanın yaşla beraber arttığını, özellikle 65 yaş ve üzeri erkeklerde daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Tıkayıcı uyku apnesi toplumun yüzde 4-9'unda görülen olaydır. Tıkayıcı uyku apnesi hayati tehlike de yaratabilen kalp akciğer hastahkları, hipertansiyon ve felç gibi hastalıkların yanı sıra psikiyatrik bozukluklara da neden olabilmektedir" diye konuştu. Lens kullanmak artık daha kolay • Haber Merkezi - Yeni geliştirilen kontak lenslerle artık gözler oksijensiz kalmadığı gibi kurumuyor da. Gözleri nemlendirme özelliği olan Johnson&Johnson'ın yeni lenslerinı, temel eğri ölçüsü, çapı ve merkez kalınlığı nedeniyle lens kullanmakta güçlük çeken hastalar bile rahatlıkla kullanabilecek. "Acuvue Advance with Hydraclear" adlı lensler, lensin yüzeyinde su tutarak kurumaya bağlı rahatsızlık hissini ortadan kaldınyor. Gözlere günlük gereksinimınin üzerinde oksijen transfer edebilen lensler, altı ürün içeren paketlerle piyasaya sunuluyor. 29 yaşındaki Levent Ünsaldı, 'en iyi tez' yanşmasında yüzlerce öğrenci arasında ikinci oldu Fransa'yauzananbaşan ZEYNEPÖNKAYA Besteleriyle var olmak• M • ıstıyor AYÇATEZER <enç Fşarkı- [ •»" cı Zeynep '* Önkaya'nın ilk albümü 'Yutamazsın' Pe- ker Müzik'ten çıktı. Aranjörlüğünü Ümit ' Kuzer'in yaptığı al- bümde yer alan 12 parçanın 9'unun sö- zü ve müziği Zey- I nep Önkaya'ya ait. Sadece sesine ' ve bestelerine gü- f vendiğini ve bun- larla var olmak is- 1 tediğıni vurgulayan Önkaya'nın albümde selendirdiği diğer parçalar ise Hayati Sages, Mahmut Yazıcı ve Cengiz Altıntaş imzasını taşıyor. Önkaya müzık hayatının dönüm noktasını şöyle anlatıyor: "Üniversite yıllarında tstan- huVun caz kulüplerinde henı piyano çalıp hem de şarkı söylüyordum. Bu kulüplerden birin- de şarkı söylerken Lenıan Sanı beni dinlemiş ve bana ona vokal yapmamı teklifetti. Ben de tabii ki kabul ettinı. 10 yü ben Lenıan Sanı'ın orkestrasında hem piyano çaldını, hem de vo- kal yaptını". Leman Sam'la çalışırken aynı zamanda kendi grubunu kurup lstanbul'un çe- şitli mekânlannda şarkı söyleyerek solo per- formansta da ciddi bir birikim yapmış Zey- nep Önkaya. 15 yıllık sahne deneyiminden sonra Önka- ya sahne ve mikrofon korkusu olmaksızın kendini kanıtlayabileceğını hıssederek bu al- bümü çıkarttığını söylüyor. Müziğe ilk adımını 7 yaşındayken TRT Çocuk Korosu'na girerek atan Zeynep Önkaya, daha sonra eğitimine Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı arp bölümünde devam etti. Leman Sam'ın yanı sıra Tarkan, Sezen Aksu, Nilüfer'in arkasında vokal yapan Önkaya, bir yorumcunun kendi şarkılarını söylemesinin en büyiik mutluluk olduğunun altını çizerek, "Kendi şarkılarının büyüsünü, duygusunu başkalarından alınmış şarkılarda yakalamak çok zor" diyor. YIL 4 BİNE YAKIN KİŞİ ARAŞTIRMA YAPTI Osmanlı Arşivleri yabancılan cezbediyor ISTANBUL (AA) - Osmanlı Arşivle- ri, yalnız Osmanlı Devletı coğrafyası içinde olup da bağımsızlığını ilan eden devletlerin değıl, dünyanın çeşitli ülke- lerinden yüzlerce araştırmacının da il- gisini çekiyor. Başbakanhk Devlet Ar- şivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Ar- şivleri Daire Başkanlığı'ndan alınan bil- giye göre, arşivlerden geçen yıl 69 ül- keden 3 bin 628 araştırmacı yararlandı. Araştırmacılann ülkelerine göre da- ğılımına bakıldığında, ilk sırayı 444 araştırmacıyla ABD aldı. Bunusırasıy- la259araştırmacıylaJaponya, 193 araş- tırmacıyla Almanya, 120 araştırmacıy- la Fransa ve 115 araştırmacıyla Yuna- nistan izledi. YALNIZCA İKİ ARAŞTIRMACI Sözde "ErmeniSoykınmı" iddialan- nı ortaya atan Ermenıstan'dan ise sade- ce 2 araştırmacının arşivlerden yararlan- ması dikkat çektı. Bu araştırmacılann da "IttihatveTerakki CemiyetiMerkezKo- mite Üyesi Doktor Nazun"la ilgili bel- geleri inceledikleri belirtildi. Osmanlı Ar- şivleri'ndeki Ermenilerle ilgili belgele- re sadece Azerbaycan, iran, Japonya, Almanya ve ABD'den 10 kişınin ilgi gösterdiği tespit edildi. Azerbaycanh araştırmacılar, özellikle "Ermeni me- zalinıi, sözde Ermeni soykınnıı veKara- bağ"la ilgili belgelerı incelerken Alman OBSERVER: SERGİDEKİ ESERLER MUHTEŞEM araştırmacının "Çukurova tarihi 1870- 1924 ve Ermeni katliamlan" konusunu ele alması dikkat çekti. Avrupa, Amerika, Asya ve Avustral- ya kıtalarından gelen araştırmacılar Os- manlı Devleti'nin, sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi ve demografik yapısıy- la ilgili çeşitli konulan araştırdı. Araş- tırmacılann ilgilendikleri konulardan bazılan şunlar: Istanbul hamamları, Anzak çıkarması, Dervişler,Osmanlı Devleti'nin diğer ülkelerle olan ilişki- leri, Ortadoğu ile olan ilişkileri, Osman- lı Devleti'ndeki gayrimüslimler, Ma- son Locaları ve Kıbrıs. LONDRA(ANKA)- Londra'daki Kraliyet Akademi- si'nde açılan "Türkler: Bin Yılın Yolculuğu" sergisinin yankılan sürüyor. The Observer gazetesı, serginin kaçı- nlmaması gerektiğinı belirterek sergılenen eserlen "nıuh- teşem" olarak nitelendirdi. Laura Cununing yazısında 600-1600 arasındaki bin yılı kapsayan sergiyi değerlen- dinrken eserlerin Kraliyet Akademisi'ndeki "Türkler" sergisinin her tarafinda parladığını yazdı. Buna karşın Cumming, serginin neden 600'de başladığını bilmedi- ğinı belirterek birçok şeyin net olmadığını öne sürdü. Cum- ming, kataloğu da "süacı" olarak nitelendirdi. 4 Türkiye'de Ordu ve Siyaset' konulu doktora tezini dünyanın en iyi üniversitelerinden birinde tamamlayan Ünsaldı, mezun olduktan sonra işsizler ordusuna katılmamak için soluğu Fransa'da aldığmı anlattı. MAHMUT GURER ANKARA-Çocukluğunun büyük bölümünü Van'ın Tat- yan ilçesinde geçiren Levent Ünsaldı, Fransa Ulusal Sa- vunma Yüksek Etütler Enstı- tüsü tarafından ülke çapında yapılan "en iyi tez" yanşma- sında yüzlerce doktora öğren- cisi arasından ikinci oldu. 29 yaşındaki Ünsaldı, "Türkiye'de Ordu ve Siya- set" konulu doktora tezini ise dünyanın en ünlü sosyal bi- limler üniversitesi olan Sor- bonne'datamamladı. Ünsal- dı ile yaşamı üzerine konuştuk: Fransa'ya git- meden önce neler yaşadınız? 1997'deHacettepe Üniversitesi Sosyo- loji Bölümü'nden mezun olduktan son- ra işsizlikle karşılaş- tığımda çözümü yurt- dışındagördüm. Yolculuğum, bir kelıme Fransızca bilme- den, kimseyi tanımadan, sa- dece ailemin desteğini ala- rak bir Lyon biletiyle başla- dı. Lyon'da geçirilen ve 2 yı- la yakın süren bir dil eğitimin- den sonra ise sunmuş oldu- ğum master dosyasının kabu- lü üzerine Fransa'nın Belçi- ka sınırına yakın şehri Lil- le'e yerleştim ve orada Lille Üniversitesi'nde yüksek li- sansımı yapmaya başladım. 2000 yılındaysa master programını tamamlayarak Pa- ris Sorbonne Üniversitesi'nde sosyoloji bölümünde beni en çok cezbeden kurum olan or- du üzerine, "Çağdaş Türk Politikasında Ordunun Ayrı- cahkfaKonumu" başlıklı dok- tora tezime başladım. Tezinizin içeriğinden söz edebilir misiniz? Bizim gibi ordunun sosyal ve sıyasal hayatta bu kadar önemli yer teşkil ettiği bir ül- kede askeri sosyolojinin bi- ze sunduğu o çok zengin te- orik model ve yaklaşımlara vâkıf olmamak elbette ciddi bireksiklik. Türkiye'deki as- keri olguyu ve bu olgunun siyasetle olan ilişkilerini sor- gulayan bu çalışma belli baş- lı buzullaşmış düşünce ka- lıplarının ötesine git- me çabasını taşıyor. Türkiye'deki askeri müdahaleler siyasal belirsizlikle ılışkilidir. Ancak devamını sağ- lasa bıle hiçbir şekil- de bu istıkrarsızhğın sebebi değıldir. Tam tersine sosyal kurum- ların kriziyle ortaya çıkan siyasal sıstemın buna- lımının bir sonucu veya gös- tergesıdir. Ayrıca tezim Fran- sa'da, Ulusal Savunma Yük- sek Etütler Enstitüsü tarafın- dan düzenlenen ve ülke ça- pında en başanlı tezlerin ödül- lendirildiği yanşmada 2'nci- liğe değer görüldü Türkiye'ye dönmeyi düşünüyor musunuz? Akademik anlamda üni- versite bünyesınde çalışma- lara devam etmek her araş- tırmacının gayesi olduğu gi- bi, benim de gayem pek ta- biı. Bu bağlamda Fransa ve- ya Türkiye şeklinde bir ay- rımım yok. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN 11 II ... m Dip Dalgasr, Yükseliyor!.." ... Gecenin bilmem kaçı, saat üç buçukfilân; cam- lardan bakıyorum, Çekirge'deki (Bursa) otelin zir- vesinden, Uludağ'ın eteklerinde şehrin ışıkları, gök- ten yere inmış bir Samanyolu izlenimi veriyor: de- mek, gecesi, gündüzünden daha güzel ve etkileyi- ci! Birden o çağrışımlar: 4O'lı yılların sonu, Istan- bul'dan Şirket-i Hayriye'nin bir vapuruyla (hangi- si? Dilnişin mi? Neveser mi?), Yalova üzerinden (yoksa Mudanya mıydı?) Bursa'ya gelmişim; henüz Kız Lisesi'ndeyatılı okuyan, Zehra'yı göreceğim. Içim- de pır pır eden, bir de ihtimal: Bursa Mapushane- si'nde yatan Nâzım, diş tedavisi için, bazen fayton- la şehre çıkıyormuş; acaba görebilir miyim? Akşam saatlerinden beri, otelin loby'sinde, Bur- sa'lı aydınlarla, ya bunları, ya bunlara benzer şeyle- ri konuştuk; meselenin farkı şuydu ki, ben hayati ve aksiyonuyla 'müsellem' -hatta 'müseccel'- bir sol- cuyum; onlarsa, 'müsellem' ve 'müseccel', bir sağ- cı: zira, Bursa Türkocağı'nın davetlisi olarak, ora- da bulunuyorum, yakın geçmişin onca tatsız, hatta acı hatırasına rağmen, kırk yıllık dostlar, ya da 'dava arkadaşları' gibi, 'memleketin halini', Türkiye'nin nereye sürüklenmek istediğini konuşuyoruz: aramız- da karşılıklı saygı, sevgi, hatta güven: en ufak bir ser- zeniş yok, hıç tartışma olmadı: inanılır gibi mi? Inanmalısınız! Uykuya varmadan, son düşüncem ne oldu? Acaba 1919'da 'Kemal'in Neferleri' de, böyle bir 'halet-i ruhiye', boyle bir dayanışma için- de miydiler? 'Somut ve toplumsal ilk kanıt!..' Bu türden davetlere icabet edemiyorum: ne ya- şım müsait, ne yaşantım; bitirmek sorumluluğu- nu hissettiğim, kapsamlı edebi tasarılarım var; kışta kıyamette, öyleyse niye, yollara düşüp Osmanlı'nın Hüdavendigâr bölgesine gidiyorum? Karşı konul- maz önemi ve cazibesi, şurdan geliyor: çağrıyı ya- pan, Bursa Türkocağı'dır, sadece bu bile yeter, Türkocağı der demez, birbiri ardına yanıp sönen ni- ce yurtsever aydın, birbirine zincırlenmektedir: Yu- suf Akcura, Mustafa Suphi, Ziya Gökalp, Şevket Süreyya, Ethem Nejat, Hamdullah Suphi ve da- ha niceleri; üstelik, aynen şu sıralamada yaptığım gi- bi, bu defa davet sahipleri arasında, ADD'liler, çe- şitli solcu yurtseverler, hatta işçi sendikalarından, 'emekdaşlar' bulunmaktadır. Başkatürlü, acaba şöy- le diyebilir miyiz? Hanidir lâfını edip durduğum, o 'Dip Dalgası' var ya; onun yurtsever bir şairin, asla ger- çekleşmeyecek bir hayali olmadığı meydana çıkıyor; tam tersine, sağcısının, solcusunun, ortacısının, yü- rekten katıldığı, çetin bir gerçek bu; kanıtı da, elle tu- tulurcasına görülebilecek, bu ilk somut ve toplum- sal 'kanıt'!.. Gidilmemek olur mu? Olmazdı elbet! Tayyare Kül- tür Merkezi, bir başka çağrışım yumağı: o yıllarda, yanılmıyorsam, Bursa'nın en 'müteber' sinema sa- lonuydu; şimdi artık bir metropole dönüşen şehrin, kültürel nabzı olmuş; daha kapısından girerken, he- yecan verici bir kalabalık, yoğun bir ilgi! llginin 'ma- na ve ehemmiyetini'; söyleşiden önce ve sonra, ora- cıkta yaptığımız imza saatlerinde, en çok alâka gö- ren kitapların, isimleri tâyin edecek: eskilerden, 'Han- gi Atatürk?', 'Hangi Batı?', 'Batı'nın Deli Gömle- ği'; Yenilerden 'Allahın Süngüleri', 'Yıldız Hilal ve Kalpak', 'Dönek Bereketi'!. Türk halkını uyurge- zer sanıp, türlü sahtekârlığı deneyenler; onun ne kadar uyanık olduğunu, sadece şu seçtiği kitap- lara bakıp, kestirebilirler. Peki, 'Dip Dalgası'? AB muhiplerl ...• Amaç ortaklığı açık ve ortada, zaten söyleşiye ver- diğim başlık, o her zaman tekrarladığım: 'Paro- la: Vatan', Işareti: Namus!'; Izmir'in istirdadı saba- hı, Alsancak'takı 'Üç Şehitler'in yazıtı; bu her şeyi ifade ediyor. 'Derin' Türk halkı, 'komprador alaf- rangası' 'monşerlerin ve cicibeyler'in, ona yut- turmaya çalıştığı 'acı ilacın' -zehrin de diyebilir- siniz- tamamen farkındadır; tepkisini, hangi soy- dan, hangi boydan; sağ sol, hangi boyadan olur- sa olsun, bu salona böyle yığılarak gösteriyor. Yağ- mura ve soğuğa rağmen, iki bin kişiye yakın 'Kemal'in Neferi', salonu, ikı balkonu ve koridor boşluklarını doldurmuştu; adeta nefesini tutarak, söylenenleri dinledi; gerekli gördüğü yerde, tasvibını ve heyeca- nını, alkışlarıyla kanıtladı. Bursa Cezaevi dolayısıy- la, heleonlara, Nâzım'ın annesi, Celile Hanım'ın, Vâ- lâ Nurettin Bey'e yazdığı 'dramatik' mektubu okur- ken, ne kadar saygılıydılar: çıt çıkmıyor! Düşünebi- liyor musunuz, on sene evvel, hangi 'ülkücü buluş- ması'nda, Nâzım'dan söz edebilirdiniz? 'Dip Dalgası', aslında bu toprakların 'vatan' ve 'namus' bilincini somutlaştırıyor; içinizden meselâ hangi gerçek 'solcu', şu satırların altına imzasını at- maz? "... 'AB Muhipleri', kendileri açısından 'gâzi, şehit, vatan, millet; bağımsızlık, egemenlik, bay- rak, millîmarş, başkent, millî sermaye, millî dev- let' gibi kavramların; -'AB Kitabı'nda yeri olma- dığından-, bunların hızla ortadan kaldırılma ça- lışmalarını, gece gündüz anlatıyorlar, dinliyo- ruz..." "... 'Numaracı cumhuriyetçiler', 'bölücüler' ve diğer 'işbirlikçiler' kaç kişidir? Onları 'tetikleyen' hangi etnik ve Euro'tik (parasal) sebeplerdir, bi- lemeyiz. Ama şunu çok iyi biliyoruz ki, (stiklâl Sa- vaşı kahramanlarının, 'kanla, irfanla kurdukları' millî devletimizi; AB yollannda perişan edip yık- mak istîyorlar." (Turgay Tüfekçioğlu/Orkun, Ocak 2005) Mustafa Kemal Paşa'nın, masmavi aramızda ol- duğunu, o gece Bursa'da apaçık gördüm. 'Dip dalgası' yükseliyor. e-mail:tilahan risnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear