25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 2005 ÇARŞAMBA 4 CHP KURULTAYINA DOGRU Sangül, artık partide koltuk değil, düşünce savaşlannm olması gerektiğini söyledi CHPmüzeye dönmesinHAKANDİRİK tZMİR/AYDlN-CHP genel başkan- hğı için mücadele eden Şişli Beledi- ye Başkanı Mustafa Sangül, kurul- tayda, başanlı ve başansız yönetici- lerin oylanacağını belirterek "Benis- tiyorutn ki, CHP'miz müze durunıu- na gelmesin" dedi. CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal'ın karnesinin "za- yıf", kendi karnesinin "pekiyinin de üzerinde" olduğunu savunan Sarıgül, Zülfii Livaneli'nın adaylığı ve muha- lefetin tek adayla yanşa girmesi ko- nusunda "Meydanlaradaylanbirleş- tirecektir" yorumunu yaptı. Aydın'daki bölge toplantısına ka- tılmak üzere uçakla Adnan Menderes • Deniz Baykal'ın karnesinin "zayıf", kendi karnesinin "pekiyinin de üzerinde" olduğunu savunan Sarıgül, "Kurultayda başansız bir yöneticiyle başanlı bir yönetici oylanacaktır" dedi. Sangül, Baykal'ın yıllardır kurultaylan, "entrika ve kunıazlıklarla" kazandığını ancak bir türlü başbakanlığı elde edemediğini kaydetti. Havalanı'nagelen Sangül, "CHP'nin bayrağnııburcadikmekiçin" îzmir'de olduklarını söyledi. Yaklaşık 800 araçlık konvoyla Aydın'a giren Sangül ilde genel seçim havası estirdi.CHP'de "Küçük olsun benim olsun" mantığı- na son vermek istedıklerini belirten Sa- rıgül, "Küçüklüğun kimseye faydası olmaz. Istiyorum ki, artık CHP'de, koltuk savaşlan olmasın, düşünce sa- vaşları olsun. Yönetime gelenler, onu koruma telaşına düşmesinler. Güçle- rini koltuktan almasınlar. Halktan al- sınlar. Demokrasinin en büyük gücü halkımızdır" dedi. Kurultaydan sosyal demokratlann ıktidannın çıkacağını savunan Sangül, Baykal'ı "başanazbiryöneöd'' olmak- la suçladı. Arkadaşlarıyla birlikte "ent- rikave kurnazlıklarla" yıllardır kurul- tay kazandıklannı ancak bir türlü baş- bakanlığı elde edemediklerini dile ge- tirdi. "Benistiyorumki CHP'miz mü- ze durumuna gelmesin" diye konu- şan Sangül şunlan söyledi: "CHP'yi iktidara taşımayan hiçbir hareketbaşanhhareketdeğiİdir.Bu ku- rultayda başansız bir yöneticiyle ba- şanlı bir yönetici oylanacaktır. Bay- kal'ın bugüne kadar ki seçim karne- sinde hiç pekiyi görmedim. Ben Şişli'de yüzde70'eyakınoy alarakkarnemi pe- kiyinin deüzerindebir notia aldını. Be- nim karnem ortada, BaykaTın karne- si de ortada. CHP'lilerin evde yastık altuıda, masum masıını istirahateden bayraklannın ellerde dalgalanmasını istiyorum. 29 Ocak sonrası, sosyal de- mokratlann Türkiye'de aldığı en yiik- sekoyataübim." Adaylığını açıklama noktasına geldiğini duyuran Zülfü Li- vaneli'ye ilişkın soruları yanıtlayan Sangül, muhalefetin tek adayla kurul- taya gitmesi konusundaysa şunlan söyledi: "Bütün arkadaşlara başan- lar düiyorum. Bu birleştirmeyi en gü- zel yapacak olan halkınıızdır, halkın gücüdür. Meydanlar mutlaka adayla- nbirleştirecektir.Erdal Inönü'nünku- laklan çmlasın. Kendisiyle çok önem- li kunıltay mücadelelerinegirdik. Ama bunu 15 bin kişilik salonlarda yaptık. Neyazık ki Baykal,kurultayıdahi hal- kımızdan kaçırmak istiyor." BAYKAL NEVŞEHİR'DE KONUŞTU; Partiyidışarıdan kuşatma çabası iflas edecek SELAHATTİN ŞAHİN / GÜRKAN ATA NEVŞEHtR/ERZURUM - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 29 Ocak'ta gerçekleştirilecek 13. olağanüstü kurultayın CHP'nin dışarıdan kuşatılma, yönlendirme ve etkileme çabalannı iflas ettireceğini söyledi. Baykal "Gerçekleştireceğimiz bu kurultaynnız CHP üzerine kurulmak istenen ipoteklerden sıyrdacağunız bir kurultay olacakbr" dedi. Nevşehir'de partisinin Konya, Yozgat, Niğde, Kayseri, Kırşehir, Aksaray, Nevşehir ve Sıvas illerinin yönetici ve delegeleriyle bir araya gelen Baykal, toplantı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, CHP Kurultayı'nın "parti içi sorun" niteliğini aştığını söyledi. Baykal, "Tüm Türkiye'yi hatta Türkiye'yi aşıp bölgeyi ilgilendiren siyasi gelişmeler arasında önemli bir yeri olan CHP kurultayı, izlenmenin ötesinde yönlendirilmek isteniyor. Herkes kendi hesabma göre CHP kurultayma sipariş gönderiyor" diye konuştu. CHP'yi yozlaştırma, sığlaştırma ve toplumsal çürümenin yansıdığı bir kuruma dönüştürme çabalan olduğunu ifade eden Baykal, parti _ ^ _ « _ _ ^ _ _ _ _ _ _ örgütünün ahlak ve ^ p u p ı;^™ ilkelere sahip çıkacağını £ i io !• söyledi. Kurultayla Baykal 9 kentm CHP'nin öneminin daha delegeleriyle da artacağını belirten yaptlğl toplantlda, Baykal, sözlerini şöyle "Bu kurultay CHP sürdürdü:"Bu ü/erine kunılmak k u r u l t a y H m z ' C H P Muzerıne KuruimaK ^ ^ ^ k u ş a t m a , istenen yönlendirme, etkilenme ipoteklerden çabalarmm iflas edeceğibir sıynlacağımız bir kurultay olacaktır. CHP, kurultay olacaktır" üzennetamılmak istenen HİVP k-nnmtıı ipoteklerden, dışandan aıye KOtıuşru. yönlendirme çabalarından — — - ^ — ^ — — kendisini kararhlıkla sıyırmış olduğunu ve CHP'nin kendi kurallanyla, anlayışıyla, kendi geleceğini belirleyeceği bir kez daha herkes taralindan görülecektir." Baykal, Zülfü Livaneli'nın adaylığıyla ilgili olarak sorulan bir soru üzerine "Bu kurultay, genel başkanlık yanşı kurultayı değildir. Bu kurultayda CHP'yi sahiplenmeye çalışıyoruz. CHP'yi savunuyoruz. CHP'ye yönelik tehditleri, kuşatmalan, CHP'yi yozlaştırnıa çabalannı kırmaya çalışıyoruz. Bunu da başanyonız" diye konuştu. Erzurum'da gergjnlik Daha sonra Erzurum'a geçen Baykal, Palan Otel'de delegelerle bir araya geldi. Delegelerin toplantı salonuna alınması sırasında gerginlik yaşandı. CHP Ağrı Milletvekili Naci Aslan, delegelerin salona alınış şeklini protesto ederek toplantıya girmedi. Ağrılı delegelere de toplantıya katılmama çağnsında bulunan Aslan, tepkisini şöyle dile getirdi: " Delegeler, koyun sayar gibi içeri alınıyor. Başka bir milletveldli salonda, '2 Ağn delegesi buraya gelsin. Ben göreceğim, görmem lazım' derse bu onun haddini aşar. Ben kulağımla işittinı. Demokrasi adıııa utanç duyuyorum" dedi. Baykal ve Sangül bölge toplantüanm sürdürürken Livaneli de Ankara'da gazetecilerle öğle yemeğinde bir araya geldi. (OZAN YAYMAN/AA) Livaneli, partide iç banşı, bütünlüğü sağlayacak tek isim olduğunu savundu Adaylığını Mevlana projesi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP genel başkan adaylığı için "nabız yoklayan" lstanbul Milletvekili Zülfü Livaneli, par- tide iç banşı, bütünlüğü sağlaya- cak bir isim olduğunu savunarak kendi adaylığının "Mevlana pro- jesi" olarak adlandınlabileceği- ni söyledi. Bayramdan sonra ke- sin karannı açıklayacağını belir- ten Livaneli, "Adayuknoktasına çok yakınım" dedi. Muhafaza- kâr tabanı olan AKP'nin bile için- de değişim geçirdiğini belirten Livaneli, "Aslında sol değişim- denyanadır. Biz bu değişimin, ye- nileşmenin yaşama geçmesini is- tiyoruz. CHPdelegesinin de artık değişime karşı çıkacağını düşün- müyonım" dedi. îstanbul Milletvekili Livane- li, dün gazetecilerle öğle yeme- ğinde buluştu. Hem ana muha- lefet partisi hem de Türkiye'nin ek köklü partisi olan CHP'nin kendi içinde kavgaya düştüğü görüntüsünden rahatsız olduğu- nu belirten Livaneli, "Atatürk'ün partisiAtatürk'eyakışanbir nok- taya taşmmalı" dedi. Bu kurul- tay sürecinde Mustafa Sangül ve genel merkez yönetimi arasın- da sert, kıncı suçlamalar ve açık- lamalar olduğuna işaret eden Li- vaneli, bir grup milletvekili ve partilinin bu gidişe "dur" de- mek içuı kendisine öneri getir- diğini anlattı. Bir milletvekili rağı devretmeye açıkobnalı" de- di. Kendisinin partide herkesle dost, arkadaş olduğunu, kimsey- le kavgası, kırgınlığı olmadığı- nı vurgulayan Livaneli, "Ben, bir banş projesi olarakbunu gö- rüyorum. Bu amaçla yola çıktık. Bugün adayuk noktasına çok ya- kınım. Aslında tabii aday adayı- • Adaylık konusundaki kesin karannı bayramdan sonra açıklayacağını belirten Livaneli, "Benim şarkılanmla büyüdü" dediği CHP delegesinin değişimden yana olduğunu savundu. olarak sorumluluktan kaçamaya- cağını, "Ben şurada durayım seyredeyim'' deme lüksü olma- dığnıı kaydeden Livaneli, "Bir süre sonra örgütlerden de dalga dalga bu yönde talepler geldiği- ni" ileri sürdü. CHP'nin ciddi ıdeolojık yenilenmeye gereksi- nimi olduğunu, olaya "Baykal gftsin, ben geleyim" noktasmdan bakmadığını vurgulayan Liva- neli, "Bu bir bayrak yanşıdır. Zanıanıgeldiğindeherkes bu bay- yım, 260 delegenin aday göster- nıesi gerekiyor. Ancak kurultay- da bu sayıyı bulacağımdan te- reddüdüm yok. Eğer bize firsat verilirse partiyi tıalkla, örgütle banşürmak, iktidara getirmek kararuhğuıdayız" dedi. Kurultayda Baykal ya da Sa- ngül'ün kazanması duramunda, CHP'de bölünme ve tasfiyenin kaçınılmaz olacağını savunan Livaneli, ancak kendisinin Bay- kal'ın karşısına tek aday olarak çıkması durumunda, "toparla- yıcı" olacağını ıleri sürdü. Liva- neli, eğer yanşıp kazanamazsa kesinlikle partiden istifa etmeye- ceğini vurguladı. Livaneli, gaze- tecilerin, Sangül'ün çekilmeye niyetli görünmediğini sormala- n üzerine de önünde 11 günlük süre olduğunu, partililerle birlik- te ortak aklı çalıştırarak bir yol belirleyeceklerini ifade etti. Livaneli, Sangül'le ortak ha- reket edip edemeyeceklerine iliş- kin bir soru üzerine ise "Ittifak arayışında olmadıklannı" belir- tirken CHP'de her kesimden de- ğişim sesi geldiğini, bunu yaşa- ma geçirmek için harekete geç- tiğini söyledi. CHP delegesinin kolay karar değiştirmediğinin ammsatılma- sı üzerine de Livaneli, "CHP delegesi, partililerden birçoğu benim şarkılanmla büyüdü. Ben Karlı Kayın Ormam'nda şarkı- sını yapüğımda ilk olarak eşim dinledi, agladı. Sonra bu şarkı müyonlar taralından kabul gör- dü" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Türk solu başansız. CHP de başa- nsız. Bunlar günümüzün gerçekleri. Başarısız olan siyasi akımlar ister is- temez arayış içine girerler. CHP, De- niz Baykal iiderliğinde başansız bir performans sergiliyor. O zaman bu ko- nuda ister istemez yeni arayışlargün- deme geliyor. Aslında doğal olanı ba- şansız olan siyasi liderin gitmesidir. Batı'da ve gelişmiş demokrasilerde sistem böyle işliyor. Türkiye'de başarısız olanın gitme- si diye bir gelenek yok. Partileri yok olup gidinceye kadar siyasi liderler ayak diriyorlar. Parti içi demokrasi ol- madığı için, parti içi demokrasiye uy- gun olmayan bir Siyasi Partiler Ka- nunu olduğu için başarısız liderleri emekliye ayırma gücünü parti taban- ları kendilerinde bulamıyorlar. Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Devlet Bahçeli ör- neklehni hatırlayınız. Son seçimlerde büyük bir yenilgiye uğradılar. Başa- CHP'deki Kavganm Nedeni: Başansızlık rısızolacakları seçimlerden önce bel- liydi. Normal olanı seçimlerden ön- ce istifa ederek partilerinin önünü aç- malarıydı. Hiçbirisi bunu yapmadı. Partilerin yapamadığını halk yaptı, bunlan siyasetin dışına itti. Mesut Yıl- maz ve Tansu Çiller partiyi bırakma- nın da ötesinde siyasetten çekildiler. Devlet Bahçeli, gidiyormuş gibi ya- pıp geri geldi. Ecevit de sağlığı elver- mediği için sonunda istemeyerek de olsa aktif siyasetten uzak durmak zorunda kaldı. En dramatik olanı Deniz Baykal'ın du- rumu. 1999 seçimlerinde CHP bara- jın altında kalıp büyük bir başarısızlı- ğa uğrayınca, kamuoyundan gelen yoğun baskılar nedeniyle genel baş- kanlıktan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak, siyaset hırsı onu sürekli parti içi hesaplar yapıp uygun zaman kol- lamaya itti. Fırsatını bulduğu an Altan Öymen gibi herkesin üzerinde birle- şebileceği bir genel başkanı kulis gü- cüyle yenip koltuğa yeniden oturdu. Partınin başına dönmesi için hiçbir se- bep yoktu. Çünkü liderlik yaptığı her dönemde parti güç yitiriyordu. Eğrisi doğrusuna denk geldi, 3 Ka- sım 2002 seçimleri öncesi Kemal Derviş'in de desteğiyle barajı aştı. Ancak beklenen oyu alamadı. Ka- muoyu yoklamalarında CHP yüzde 20'lerin üzerinde gözüküyordu. An- cak Baykal'ın seçim stratejisi korku üzerine kurulduğu, temel sorunlarda çözümsüzlükten yana bir görünüm verdiği için halkın desteğini alamadı. Iki yılı aşkın bir dönemdir muhale- fette olan CHP, muhalefette çöken bir parti olarak ilginç bir görünüm sergi- liyor. Şu gerçeği kabul edelim, CHP çöküyor. Bu çöküşün sorumlusunun yalnızca Deniz Baykal olduğunu söy- lemek haksızlık olur. CHP, ülkemizin ve dünyamızın gerçeklerinden kop- tuğu için çöküyor. Bugünün sorun- lannadünün milliyetçi, tutucu söylem- leriyle cevap aradığı için çöküyor. Çöken bir gücün içinde kavga ka- çınılmazdır. Peki bundan sonra ne olur? Soruna teknik açıdan bakar- sak, bu kurultayı Deniz Baykal kazan- sa bile Baykal artık bitmiştir, Türki- ye'nin geleceğinde bir rol oynaması mümkün değildir. Zaten iki yıldır da bir rol oynadığı falan yok. Muhalifler kazanırsa ne olur? Iki şey olabilir: 1. Partiyi baştan aşağı ye- nilemek için bir başlangıç olabilir. Par- tinin dünyayı ve Türkiye'yi algılaya- bilmesi için yeni bir firsat doğabilir. 2. Parti bölünür ve o zaman sol içinde yeni bir arayış başlayabilir. Aslında Deniz Baykal'ın kazanması halinde de bölünme olabilir. Bütün bu gelişmeler içinde sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: CHP ve Türk solu, tutuculaşarak tıkanmıştır. Türkiye'nin sorunlarına çözüm ürete- memekte, halkın güvenini kazana- mamaktadır. Bütün temel konularda eski söylemlere bağlanıp kalmış, bu- günün ihtiyaçlarına geçmişten çö- zümler üreteceğini sanarak inandırı- cılığını yitirmiştir. CHP kurultayı bu anlamda belki de yeni bir başlangıç olabilir. CHP kurultayı bir kavga kurultayı- dır. Böyle olması da kaçınılmazdır. Doğal olanı, demokratik olanı başa- nsızlığın nedeni olan yönetimin gitme- siydi. Bu bile tek başına çözüm ola- mazdı, ancak yeni arayışların kapısı- nı açardı. Umarız, kurultaydan tıkanışı çöze- bilecek sonuçlar çıkar. GLOBALpOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 'Skandal've'Rezalet' Bayan, kriz sırasında bankacılık sektöründeki işinden ayrılmak(!) zorunda kalmış. Sonra halı sa- tan bir dükkân açmış. Belli ki, bu bayan ne yaptı- ğını biliyor. Şimdi de yine "doğru bir seçim" yapa- rakfilancabankanın bireysel emekliliksistemine ka- tılmış... Bu TV reklamındaki bayan, belki de piyasadaki bireysel emeklilik sistemleri içinde en "doğru se- çimi" yapmıştır, ben bunu bilemem. Ama o bu se- çimini yaparken benzer bir sistemin 1984'te dün- yanın ikinci büyük mali merkezinde, en istikrarh ekonomik ve siyasi yapılarına sahip, en örgütlü toplumlanndan birinde, Ingiltere'de, uygulamayaso- kulduktan 20 yıl sonra, Financial Times'ın emekli- lik sektörü uzmanı Norma Cohen'ın deyimiyle "yüzyılın skandalına" dönüşmüş olduğunu acaba biliyor mu? Hep aynı Ulusal emeklilik sisteminin özelleştirilmesi sıra- sında, Ingiltere'de, uygulanan yöntemle bizdeki bi- reysel emeklilik başlatıhrken ya da Bush yönetimi- nin ABD'de niyetlendiği özelleştirmede uygulama- yı düşündüğü yöntemler arasında eminim çok "il- ginç" farklar vardır. Ama bir şey dikkat çekiyor, amaç hep aynı: Sermayeye kaynak yaratmak. Biz- deki mali sermaye uluslararası mali sermayenin egemenliği altında olduğundan, emekliliğin ve sos- yal sıgortaların özelleştirilmesi, bana yeni bir hor- tum sistemi kurmaktan farklı gelmiyor. 1979'daThatcher Ingiltere'de iktidara geldi. Ni- yeti devleti "sermayenin sırtından" almak ve ser- mayeye vergi indirimleri yoluyla kaynak aktarmak- tı. Ama bunun için yeterli kaynak olmadığını da bi- liyordu. Bu kaynağı yaratmak için, devletin emek-. lilik sistemine el attı. Hemen, sosyal sigortalar sis- temini karalayan, 2030 yılına kadar devletin bu yü- kü kaldıramayarak iflas edeceğini ileri süren (ama emekli maaşlannın mali yükünün o yıldan sonra azal- maya başlayacağı gerçeğini gizleyerek) bir "kara delik" demagojisi başlattı; halk bir krizin varlığına ikna edıldi. Ondan sonra sigorta primleri ve öde- nekleri kısılmaya başlandı; çalışanlar devletten emeklilik sisteminden, özel emekliliğe -şirketlerin kendi emeklilik sistemlerine ve bireysel emeklilik si- gortasına- devletin de primlere yaptığı desteklerle kaymaya teşvik edildi... Bu teşvikler, toplam 9 mil- yar sterline ulaşarak devletin bu sisteme geçerken yapmayı planladığı 3.1 milyarlık tasarrufu çok bü- yük oranda aştı. 'Tam bir rezalet' ' Sonrası artık tarih. Ama aynı zamanda da, Nor-' ma Cohen'in deyimiyle "tam birrezalet" (www.pros-. pect.org). 20 yıllık uygulamadan sonra, Britanya' Emeklilik Komisyonu'nun geçenlerde yayımlanan bir raporuna göre, bugün, özel emeklilik fonlarının yüzde 75'inin elinde yükümlülüklerini yerine geti- recek kaynak yok. Çok sayıda özel şirket ise ya emek- lilik fonlarını talan ettiklerinden ya da iflas etmiş, ka-, panmış olduklarından çalışanları dımdızlak ortada kalmış. Bu yüzden, Ingiltere'de 65 binden fazlaça- lışan, emekliliklerinin ya tamamını ya da önemli bir kısmını kaybetmiş durumda. Gelecek yıllarda emek- li olanlar, almayı planladıkları emeklilik ikramiyesi- nin ve emekli maaşlarının büyük bir kısmını alama- yacaklar. Cohen'in araştırmasına göre, bu "rezaletin" ne- denleri kısaca şöyle: Bihncisi, özel emeklilik fonla- rının yönetiminde söz konusu risk ve maliyet bu fon- lardan elde edilmesi beklenen getirilerin çok üstün- de kalıyor. Bu fonların yönetimi için alınan komis- yonlar, çoğu kez, poliçe sahibinin toplam tasarru- funun (yatınmının) yüzde 30'una ulaşıyor. Fonların genel müdürleri inanılmaz düzeyde yüksek ücret- ler ahyorlar. Mali sistemi denetleyen Securities and Investment Board'un yaptığı bir soruşturma, çok büyük oranda tasarrufçunun sigorta şirketleri ta-. rafından abartılı, hatta yanlış (bireysel emeklilik esas- olarak çalışma hayatına yeni başlayanlar ya da çok büyük prim ödeyebilen üst gelir düzeyindekiler için uygun olabiliyormuş) vaatlerle yanıltıldığını ortaya çıkardı. Bunun üzerine, sekiz yıl içinde 1.7 milyon poliçe sahibi sigorta şirketlerine dava açarak top- lam 12 milyar sterlin tazminat aldı. Şimdi durum şöyle: Gittikçe artan sayıda sigor- ta şirketi müşterilerine, özel emeklilik tasarruflarını terk edip devlet emeklilik sistemine geçmelerini öneriyor. Çalışma ve Emeklilik Idaresi'nin verileri- ne göre, 2004 yılında 500 bin kişi bireysel emekli- lik sistemini terk ederek devlete geri döndü. Bu yıl 250 bin kişinin daha dönmesi bekleniyor. British Si- gortacılar Birliği, üyelerinden, devletten vergi indi- rimi alarak bireysel emekliliğe geçmeye kalkan müşterilerini, "yanlış bir seçim yapıyor" olabilecek- lerini söyleyerek uyarmalarını istedi. Ingiltere Sana- yicileri Derneği devletten sisteme geri dönmesini, emekli maaşlarını arttırmanın bir yolunu bulması- nı, bunun için gerekirse vergileri arttırmasını istedi. Uygulandığı yerde 20 yılda bir "skandala" dönü- şen bir sistem, şimdi, mali sistemi sığ, aşırı dere- cede kırılgan, üstelik dünyanın jeopolitik olarak en riskli bölgesindeki Türkiye'de neden bile bile uy- gulanmaya konuyor? Aklıma ister istemez banka- cılık sisteminde yaşananlar geliyor. Otobüs Zap Suyu'na yuvarlandı Genel başkan adayı Korkmaz kaza geçirdi VAN (AA)- Van'dan Hak- kâri'ye giden yolcu otobüsü Zap Suyu'na yuvarlandı. Ka- zada aralannda CHP genel baş- kan adayı Ah- metKorkmaz' ın da bu- lunduğu yolculardan 33 kişi yaralanırken 3 kişi- nin durumunun ağır ol- duğu bildirıldi. Kork- maz, kaza anını şöyle anlattı: "Kar yağışı ve npinin hâkinı olduğu ka- rayolunda ulaşım güç- lükle sağlanırken oto- büs Hakkâri'ye30 kilo- metre u/aklıktaki Erzi- ki Köprüsü'ne geldiği zaman aşırı sürat ve yoldakibuzlan- nıa nedeniyle şofördireksiyon hâkimiyctini kaybetti. Köp- rünün bariyer- lerine çarptıktan sonra Zap Suyu'na yuvarla- nan otobüsten tüm yol- cular sağ çıkanldı." Hakkâri Valisı Erdo- ğan Gürbüz, yolcu oto- büsündeki tüm yaralı- ların araçtan çıkanldığı- nı ve Hakkâri Devlet Hastanesı'ndeki tüm doktorların seferber edildığini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear