Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19EYLUL2004PAZAR
10 P A Z A R Y \ Z I L A R I dishablg cumhuriyet.com.tr
Krnkbir aşkhikâyesi
rakında çok daha genış olarak yer
alacak medyada. Herhalde. Çünkü
9O'lıyıllarbiter,2OOO"ler
başlarken Almanya'da yaşanmış acılı,
oldukça kırık \ e kısmen de tuhaf bir aşk
hikâyesi bu ve doğrusu herkes için ilginç.
Kahramanlanndan bırisinin yaşamı ve
ölümü meçhul, ancak sonu çok ünlü.
Diğeri ise sıradan, tıp öğrencisi bir genç
kız. Almanya'da, bir Arap delikanlısı ile
bir Türk kızı arasındaki, bu mistik yanı
dikkat çeken aşkın, artık birdenbire,
büyük bir acı ve ondan daha büyük
bir soru işaretiyle bittiğini bıliyoruz.
11 Eylül 2001'de...
En azından şimdilik öyle inanıhyor.
Ziyad Cerrah resmi açıklamalara göre
11 Eylül 2O01'de teröristlerce kaçınlan
ve Pennsylvania'da "düşen" dördüncü
uçağın içindeki Arap terönstlerden biri.
Üç yıl önce, 19 arkadaşıyla birlıkte sır
oldu. Şimdı tümüyle açığa çıkıyor.
Aslında 2001 Eylülü'nün ortalannda da
kamuoyuna biraz çıtlatılmıştr. Genç bir
Türk kızı ile terönstlerden birinin ılişkisi
vardı. Şimdi artık, ZiyacTın, bu bılmece
gencin. geride hoş bir genç kadın
bıraktığını duymayan kalmadı. Yakın bir
gelecekte roman ve filmlere de konu
olacak kadar ilginç, firtınalı. çok ağnlı,
içınden hanıilelık ve kürtaj da geçmiş bir
aşk. Ölümünden bir gün önce gönderdiği
ve 2 ay sonra "irnam nikâhJT
sevgilisine ulaşabilen 10 Eylül
2001 tarihli son mektubunda,
Lübnanlı Ziyad, 5 yıllık
ilişkileri için şükran
duygulannı dile getiriyor ve bir
gün yeniden görüşeceklenni
yazıyor. Öteki dünyayı imlıyor.
Ziyad, "sonsuza kadar
seveceginr söylediğı genç
kadına, acı yüklü satırlarla \eda ediyor.
Ama, çok tuhaf, belkı de o nedenle kmk
bir veda bu. Almanya'nın artık
geleneksel bir ağırhğı olan \ e ülkedeki
aydın adaylannın haftalık gıdası sayılan
"DieZeit", geçen hafta, Almanya'da
yaşanmış ve ucu 11 Eylül'e açılan bir
kırık aşk hikâyesini konu ettı "Dosya"
bölümünde. Şeriat ve cihadın da bulaştığı
bu aşk uzun uzun irdelendı: Halı vakti
FRANKFURT
OSMANÇUTSAY
yerinde bir Lübnanlı ailenin Almanya'da
yükseköğremm gören oğlu Ziyad ile
Stuttgart doğumlu muhafazakâr bir anne
ve ondan daha az muhafazakâr olduğu
söylenen bir babanın ikınci kızı.
Türk. Tıp öğrencisi. Adı, gazetede
değiştirilerek \erildi: "Gülay
S." Okul bitti. Doktor ohnali
çoktandır. Hamburg'un
şeriatçı akımlarla ilgili
bağlantılarda adı sık geçen
ünlü El Nur Camii'nde ımam
nikâhı kıydığı sevgilisi Ziyad
ile Paris'te veya öğrenci
yurtlanndaki partilerde
çekihniş fotoğraflan da
gazetede yer aldı. Genç kızın yüzü
belirsiz bu fotoğraflarda. Ziyad ıse hayat
yüklü, ama bir yanıyla da insanı iten bir
mistisizmın eşiğinde. büyük bir
komplonun ağında birtakım gizh
serv islerın oyuncağı obnaktan hıç
kurtulamayacağı labırentte umar arayan
bu ince Arap delikanlısı, *Gülay S." ile
mutluluğu yakalamış bir âşık resmı
veriyor. Genç kadın, tutkulu, ama araya
aynlıklann da girdiği, yani bir bırakılıp
bu- yeniden başlanan bu tuhaf üişkiyi
anlatırken, nereden güç aldığını bir türlü
açıklayamıyor. Sadece herkesin bildiği
bir gerçeği söylüyor: Bir Ziyad vardı.
Ziyad öldü. Eyleme başlamadan kısa süre
önce o sırada hastanede olan sevgilisine
telefon açarak kendisini çok sevdiğini
söylediğini "Gûlay S."den öğreniyoruz.
Şimdilerde hâlâ bir bilmece olarak
Ziyad önemli. Ancak, sevgilisinin çok
istemesine rağmen başörtüsü takmayı ve
Kuran'a göre yaşamayı reddeden.
öğrenimini başanyla bitirip doktor olmak
için imamm önünde "evülik sözleşmesi"
bile yapan çağdaş dünyanın acılı bir
kadını, genç bir Türk kadın, belki yann
çok daha önemli olacak.Kım bilir, belkı
11 Eylül diye anılan bu büyük
komplonun Balkan bağlantılanru kuran
ve Hamburg'daki Arap gençlerinden
oluşan kliğin ideolojik önderliğini
yapan, ABD'nin elinde, ama yaşayıp
yaşamadığı hâlâ sır Remzi Binalşibh'ten
bıle daha önemli olacak...
cutsav (S web.de
AB ve ırkçılık!y ^ v ünya dengelerinı
/ 1 temelden sarsan 11
_f-—<^ Eylül saldınlan,
Türkiye'yi AB ile
yakınlaştınp müzakerelere
başlama kapısını aralarken,
yurtdışındaki Türklerin
daha fazla aynmcılık
kurbanı olmalanna yol
açıyor. Brüksel'de tüm
gözler 6 Ekim'de
açıklanacak olan ilerleme
raporuna çe\Tİldi. Herkes
müzakereİerin başlayıp
başlamayacağını değil,
"müzakereİerin
ne zaman
başlayacağuıT
ve "baş
müzakerecinin
kim olacağmT
tartışıyor.
Nisan veya
mayıs aylannda
müzakerelere
başlanacağı yönünde bir
hava var Brüksel'de. Ama
buraların havasının sağı
solu belli olmaz. Parçalı
bulutlu ve sağanak yağışlı
geçer yılın büyük bölümü.
11 Eylül'ün sarstığı
dengeler nedeniyle Yeni
Dünya Düzeni'ni
yönlendirenlerin stratejik
düzeyde Türkiye'yi
ürkütmemek yönünde bir
BRÜKSEL
ERDtNÇ LTKU
karar aldığı aşikâr. Yoksa
yüz bınlerce Euro harcayıp
başta Brüksel olmak üzere
AvTupa'nın önemli
başkentlerinde yapılan
Türkiye festivaİlerinın
Türkiye'nin üyeliğini
etkileyeceği konusunda
kimse kendini kandırmasın.
Resmen 6 Ekim'de açılacak
\e 16 Ocak 2005'e kadar
sürecek olan Brüksel'deki
Türkiye Festivali'nin gayri
resmı açılışı 15 Eylül'de
Brüksel Güzel Sanatlar
Sarayı'nda Fatih
Akın'ın "Duvara
KarşT filmınin
gösterimiyle
gerçekleştirildi.
Avrupahlar 11
Eylül'ün
etkilennı hâlâ
üzerinden
atamamış
durumdalar. Zaten hafta
başmda Brüksel'de.
AGlT'in düzerdemış
olduğu Uluslararası Irkçılık
Karşıtı Konferans'a sunulan
raporlar, dinsel aynmcılık
ve ırkçıhğın arttığını,
11 Eylül saldınlan ve
Madrid'deki tren
saldınsrndan sonra
aynmcılığın Müslümanlara
karşı hoşgörüsüzlüğün
ötesine geçerek fiziksel
şiddete vardı ğını ortaya
koydu. 25 AB ülkesınde
yaşayan 15-25 milyon
Müslümamn, köktendincı
teröristlerin eylemlen
yüzünden zor durumlar
yaşadığı belirtiliyor.
"Türkiye'niıı AB'ye
girmesi,'öteki ne hep
şüpheyle bakan Avnıpahnın
daha hoşgörülü olmasını
sağla>abifir mi? Irkçı
partiİere veröen destek
azahr rru? Yoksa Avrapa'da
örmanışa geçtiği
konferansta da saptanan
ırkçılık daha da nu artar?"
Tüm bunlan 2015 yılından
önce söylememiz mümkün
değil. Bir taraftan AB çatısı
altmda birleşmeye çalışan
Avrupalılar, dığer yandan
ırkçı \e aynlıkçı partilerle
moleküllere aynlmayı
deniyor. Aman AB ırkçılan,
n'oluryapmayın, AB'nin
sonunu falan getirelim
demeyin! Hele biraz
bekleyin de AB'ye tam
üye olalım, ondan sonra
istediğinizi yaparsmız!
Lütfen 41 yıllık hayalimizi
kâbusa çe\ irmeyin,
hevesımiz kursağımızda
kalmasm!
erdincutku(a binfikir.be
BiracüarMünihy
te
Dünyanın dört bir yanından gelen biraseverter, 171. Oktoberfest kapsanunda
dün Münih'te bir araya geldi. Organizatörier festival süresince 6 milyon
turtstin, bir litreBk büyiik bardaklarda ikram edilen biranın tadına bakmak
için, VViens'e gelmesini umduklannı benrttiler. Geçen yıla oranla fiyati
30 cent artan 1 litrelik bira 7.10 Euro'dan (yaklaşık 13 mihon TL) saüşa
sunuluyor. Belediye Başkanı Christian Lde'ın ilk fıçı> ı açmasıyla başlayan
şetıBkkrde 6 milyon litre bira tüketilmesi bekleniyor. 300 polis memuru ve bir
o kadar da trafık poh'sinin görev yapacağı dünyanın en büyük bira festhali
olan Octoberfest, 3 Ekim 2004 tarihinde sona erecek. (Fotoğraf: AP)
Dünya mı îsveç'e geldi, îsveç mi dünyaya açıldı?
/
sveç'in Dışişleri Bakanı Anna
LJndh'ın Stockholm'de güpegündüz
bir çarşıda öldürülmesinden bu yana
1 yıl geçti. Eski başbakanlardan Olof
Pabne bır şubat gecesi sırtından
vurulunca olay yabancı basında "tsveç'in
de arnk bekâreti gftti" gibi başlıklarla
verilmıştı. Yani artık sıyasi liderlerin halk
arasında elini kolunu sallayarak dolaşma
zamanı geçmişti. Lindh cinayetıyle bu
demokratik özgürlük anlayışı, tümüyle
tarihe gömüldü. Dünya mı İsveç'e
gehnıştı, yoksa tsveç mi kendini dünyaya
açmıştı? Oyle ya, "bu tür şeyter" hep
uzak ve pek de "eüdn" olmayan ülkelere
özgüydü. Önceki yazunda, küçük ve
tutucu bir köy olan Knutby'de bu yılın
başında yaşanan ve ülkede şok etkisı
yaratan kanlı olaylara değınmiştim.
Çocuk bakıcısı genç kadını, "şeytan
çıkarma" bahanesiyle kendisine önce
metres, sonra da tetikçi yapan papazdan
söz etmiştim. Expressen gazetesinin köşe
yazarlanndan Pontus Schuttz, tsveç
halkırun bu olaydan dolayı
geçirdıği kolektıf travmayı
açıklamaya çalışırken şu
satırlan yazdı: "Bir düşünün.
Yalmzca cinayeti değil cinayet
olabilecek o ani ölünı ola> ını ve
bir insanın çekiçle saldınya
uğrayarak ağır yaralanmasını.
evinden 6 ay çıkmayan bir
kadınv duvar duvara oturan ve
geceleri birbirinin yatağuu ziyaret eden
metresleri, müthiş aşın dincili<>L kadının
çaresizliğinin dışandan görülmüş olması
gerektiğinL Ama kimse müdahak etmiyor.
STOCKHOLM
GÜRHAN UÇKAN
Herkes başka yana bakryor."
En ıyisi, bu olaydan sonuç çıkarmayı da
aynı yazara bırakmak: "Biz halk olarak
her türtü kötülüğün ve aşınnğın. btnm
İsveç'e özgü laik, uygar ve akıkı
tophunumuzdan çok
uzaklarda yaşandığma
inanryoruz. Ama, genç bir kız,
4
StockholnTün göbeğindeki
meydanda tabanca saön
alabitiyor. Cinayeti nasü
işleyeceği de ona öğretüryor. (~)
Kafamzda, bu küçük İsveç
köyünde olanlan topariayın ve
anlatııı. Ama olaylann geçtiği
yeri Irak'a veya Afganistan'a yerleştirin. O
zaman sizi dinleyenkr, Evet,
Müslümanların nasü olduklannı zaten
biliyoruz" diyecek ve küçük bir aşıncı
gnıbun davranışun, bütün bir halka mal
edeceklerdir. Ya Knutby olaymı okuyan
yabancdar aynı geneüemeyi birim için
yapryortarsa? Knutby olayına takıhp
kalmak dogal olarak kolay. Bize bir şeyler
söytüyor çünkü. Kendinıizle ögüL."
îs\eç'in anayasal açıdan İaik hale gelmesi
oldukça yeni bir gelişme. Isteyen, kilise
üyeliğinden çıkabiliyor ve kilise vergisi
ödeme yükümlülüğünden kurtulabüiyor.
Knutby cemaati, ABD'deki Pantekot
Kilisesi'ne bağlıydı. Ama yaşananlara
aynı cemaatin gösterdiği kayıtsızhk,
yalmzca onlara özgü değildi. Çünkü
günümüz İsveç'inde "Üç maymunu
oynamak" yalmzca bir avuç dinci
fanatiğin tekelinde değil. Dünya tsveç'e
gelmiş olabilir, ama ben Isveç'in nereye
gittığinden hiç emin değilim.
Yılmaz
Ağabey'in
'Yol'u
/
şçi-öğrenci Sinan S.'nin
yolu, YümazPütün ün
'*Yol"u ile çakıştığmda
takvrm 1981'ınson
haftalannı gösteriyordu.
Türk sinemasının yiğit
neferlerinden Onat Kutlar ın
(1936-1995) deyişiyle
"Acüarla zortuklarla dohı çetin
YOLTlann adamı Yılmaz
Pütün \eya herkesçe bılinen
adıyla, onlarca yıl Türkiye
uısanının gönlüne "Çirkin
Kral" namıyla taht kurmuş
YümazGüne>,9Eylül
1984'te Paris'te yaşamını
noktaladığında 47 yaşındaydı.
Başka bir rahmetli sinema
tiyatro nefen, Yavuzer
Çetinkaya (1948-1992), dostu
Sınan S.'ye onu sürpriz ama
önemli biriyle tanıştıracağım
söylediğinde, Sinan, Yavuzer'i
pek ciddiye almamıştı.
Sonbaharla kışın iç içe geçtiği
Paris akşamüstlerinden
binnde, Ya\oızer ile Sinan,
Marcadet- Poissonniere
metrosu çıkışında buluşup
18. bölgenin bakrmsız
sokaklanndan binnde bır
bmarun önüne kadar
yürüdüler. Ya\ıızer son ana
kadar sırnndan milim ele
vermemıştı. Zemın kattakı
"•? Stüdyo" le\ halı daireye
girdikJerinde, Sinan'ın
karşısında ınce
uzun, hafif
kamburca sıluetı.
utangaç ızlenimi
veren sıcak dostça
bır gülümsemeyle
Yılmaz Güney
duruyordu.
tçtenliği, kollannın
kuN-vetlice
kucaklamasında hissedilir bir
sesle "Hoş gektin Sinan" dedi.
Henüz şaşkınlığını üstünden
atamayan Sinan'a hal hatır
sordu ve sadede geldi. Yaşama
merkezi olarak Paris'i
seçtiğinı, mücadele "yolunun"
buradan geçtığini anlatıyor ve
her anlamda güvenilir bir
"Yol" arkadaşı aradığını
belirtvyordu. Kendisine,
Fransız toplumunu yakmdan
tanıyan, ancak temel kültür ve
anayurt bağlantılannı yoğun
sürdüren, sanatla ilişkisi ve
örgütsel yetenekleri olan bir
"devTHnci" gerektiğini
söylüyordu. Sinan S.'yi aradığı
profıl için biçihniş kaftan
gördüğünü iddia ediyordu.
Sekiz yıldır Paris'te yaşayan
Sinan, işçi olarak çahşhğı
fabrikasında sendikacılıktan,
oturduğu semtte Fransız
Komünist Partisi'nin (FKP)
sorumlu müitanlığına,
babalıktan doktora eğitimine
çok boyutlu bir hayat
gailesinin içinde yuvarlanıp
gidiyordu. Yüreğinin bir
köşesüıde uyuklayan, yıllar
önce Türkiye'de yaptığı
profesyonel tiyatro, sinema ve
seslendirme deneyimlerinin
ateşi bir anda harlayıverdi.
Bunu sezinleyen Yıhnaz
Ağabey, ona düşünmesi için
48 saat süre verdi. 12 Eylül
diktatörlüğünün karanhk
tünelinde çıkışm gözükmediği
PARİS
UĞUR
bir ortamda, Türkiye
Cumhunyeti makamlannın "1
Numarab Halk Düşmam" ilan
ettiğı, cmayet mahkûmıyetiyle
yattığı hapishaneden kaçan bır
sabıkalıyla çalışmak fikri
Sınan'ın özellıkle eşıne çok
ters gelmişti. Küçük yaştaki
çocuklannın varlığı,
Türkiye'deki yakınlannnı
başına gelebilecekler.
aileyi haklı olarak
endişelendıriyordu. Ancak
fabnkasından ücretsız izın
alan Sinan, 48 saat sonra
Marcadet-Poissonnıere 'deki
küçük stüdyonun büyük
ekranında Yılmaz Ağabeyi'yle
birlıkte yan ham haliyle
dört saate yakın. farklı
uzunluklarda yedi hikâyeden
oluşan bır Türk filmıni ilk
\e şimdilik son kez Altın
Palmıye'ye (Cannes-1982)
götürecek "Yol"u izlemeye
başlıyordu. Hem tıcari hem de
ideolojik kaygılarla yalmzca
beş kırsal hikâye üzerine
kurulan bu fihni Yılmaz
Ağabey kare kare tasarlamıştı.
Kımı koşullardan hiç memnun
değıldı ama.. yine de filme
ınanıyordu. "Sinan", diyordu,
"göreceksin bu fîhn bizi zirveye
taşryacak, Meün Ağabeyin
(Metın Erksan-Susuz Yaz-
Berlin 1963) ba>Tağını daha
yukan çıkartacağız.
Türkive'nin
emekçi sınıflanru
onuıiandıracağız.
BizünYolumuz
onlann yoluna ışık
tutacak. Bu fıhni
hazuiamak
de\Timci
denıokraüann
görevL" Sinan'ın \
r
ılmaz
Ağabeyi'yle kurduğu yaklaşık
yirmı kışilık ekıp tıtızlik ve
gizlilik koşullanna sıkı sıkıya
uyarak önce seslendirme,
sonra nihai montajı bitirip
"Yol"u 1982'de tamamladılar.
Önümüzdeki günlerde Paris,
Yıhnaz Güney'i yirminci
ölüm yıldönümünde anmaya
hazırlanıyor. 9 Eylül'de
sanatçının Pere Lachaise
mezarlığındaki kabri başuıda
bir tören düzenleyen Paris
Kürt Enstitüsü, 29 Eylül-
12 Ekim tarihleri arasında
Archipel Sineması'nda on
filmlık bır "Saygı Gösteria"
sunuyor. Kolaycı, ucuz
ve medyatik söylem ve
tavırlardan daima uzak
durmuş Elele Derneği ise 28
Eylül'de Fransız Sinematek'i
ile ortak bir anma toplantısı
hazırlıyor. Yıhnaz Güney
Vakfı Başkam Fatoş Güney,
1982'de Altın Pahniye'>i
"Missing" adlı filmıyle Güney
ile paylaşan Costa Ga>ras,
eleştirmen- sinema yazan-
Fransız Sinematek Müdürü
Serge Toubiana \ e İstanbul
Sinematek'in kurucularından
dramaturg Jak Şalom'un
katılacağı açıkoturumun
ardından "Yol" fihninde
olduğu gibi Güney'in yazıp
Şerif Gören'in yönettiği
"Endişe" gösterilecek.
ugur.hukum(g paris.com
KAŞ'IN MUHTEŞEM DOĞASININ KEYFİNE
AOUAMRKOmDEVARIN
Odalanmıan tûmu denız manzafalı olmakla birlıkte,
balkon. klıma, TV. mıntbar, saç kurutma makmesı
bulunmaktaüır Tesısımızde yuzme havuzu.
çocuk havuzu, kaydırak, açık ve kapalı restaurant.
özei plaj hızmetı sunulmaktadr.
Bu ılanta geten mısafirienmıze %15 indinm ya da
Bonus Card'a 6 taksrt ımkânı
KAŞAOUAPARKHOTEL
Çukurbağ Yanmadası 07580 Kaş-Anta!ya
Tel 0242-83619 0219 Unes) Fax. 0242-83619 92
Webate www.aquapark.org
E-maıhnfoıS aquapajk.ofg
Tatıl için bir yer mi anyorsunuz?
Bozburun'a gelın...
Ege'nın Akdenız'le kesiştiği bu kıyı beldesmde
" M ö w e Hotel/Restaurant"ta
dingin bir yaz tatili geçırebilirsiniz
Bülent Ortaçgıl şarkılan... Masada Cumhunyet..
Rakı şışesınde kitap...
Bir telefon veya tıklayın!
MÖWE Hotel-Restaurant
48710 Bozburun/Marmaris
Tel \e Fax:(0252)4562661
www.moewe-tr.com.
MANASTIRHAN
BOUTIOUE OTEL
KAZDAĞI ETEKLERİNDE BİNPINARLI İDA'da
DOĞASEVİNCİ, DENİZTUTKUSU İLE
FARKLI YAŞAM için
MANASTIRHAN'da konaklamak ayrıcalıktır.ALTINOLUK
0266 388 45 20 - 22 - 23 wefo. site : www. manastirhan. com
HERKESE BİR RENK DÜŞTÜ, MAVİGÖKOVAYA
TAMPAMStYOS 25.000.000.-TL
YAR1M PAySİYOS 20.000.000.-TL
ODA-KAHVALT1 15.000.000.-TL
0-7 YAŞ ÜCRETSİZ
7-12 YAŞ %50İNDtRİMLİ
HALUK OTEL
YALl MAH. MİLAS/ÖREN
Tel: 0 252 532 33 57 - 0 536 959 75 48
aliatila(a hotmail.com
Ehliyetimi, nüfus cüzanımı, sürekli basın kartımı,
emekli kartımı, kredı kartlarımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
., EMtNE UŞAKLIGİL
Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ıtavsiye ile kendi otellerini buluriar..
C
lub Orient Antk Çağın adatet sağlık YC banş ıçın buluşma mettaı
olan Ûren'de denee "sıfıı" bınbır yıklızlı bır tatıl köyüdûr Homeras'un
doğum yen 'Işıklar Sahıli"nde Dunyanm atmosfennde oksıjen oıanı
en yuksek ıkı noktasından bın olan Edremıt Körfezı'nde Zeytm Rıvıerası'ndadır
Club Orıenrte Ege sıtılınde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresı 2-4 veya
4-6 kışılik aıteleı ıçn tasaflanmış. ıçlennde duş'WC ve telefon olan odatudan
oluşur Tum kapılar dev bır boünık bahçesine açıkr Bahçe bıter ıncecık kumlu
pla| başbt
Ûzüflüler ve engellıler ıçm tümüyle dûzayak veıetaıyenlet ve dabeökler ıçm
sorunsuz tatıl GunKıköokto; v c *
KlllHMtlSİ
CttıiOrttt
Kljılajı YP39000.000 TL. 0-12 wücreha. (3)-4.-5.,S. kifikr 12.000000 TL
Club Orient Holiday Resort, Ören-Bnrhuiye
Tel: 0.266.416 53 S4j- 416 34 45 •F u : 0.266.416 40 26 ciub-oncnı cora