23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19EYLUL2004PAZAR 10 P A Z A R Y \ Z I L A R I dishablg cumhuriyet.com.tr Krnkbir aşkhikâyesi rakında çok daha genış olarak yer alacak medyada. Herhalde. Çünkü 9O'lıyıllarbiter,2OOO"ler başlarken Almanya'da yaşanmış acılı, oldukça kırık \ e kısmen de tuhaf bir aşk hikâyesi bu ve doğrusu herkes için ilginç. Kahramanlanndan bırisinin yaşamı ve ölümü meçhul, ancak sonu çok ünlü. Diğeri ise sıradan, tıp öğrencisi bir genç kız. Almanya'da, bir Arap delikanlısı ile bir Türk kızı arasındaki, bu mistik yanı dikkat çeken aşkın, artık birdenbire, büyük bir acı ve ondan daha büyük bir soru işaretiyle bittiğini bıliyoruz. 11 Eylül 2001'de... En azından şimdilik öyle inanıhyor. Ziyad Cerrah resmi açıklamalara göre 11 Eylül 2O01'de teröristlerce kaçınlan ve Pennsylvania'da "düşen" dördüncü uçağın içindeki Arap terönstlerden biri. Üç yıl önce, 19 arkadaşıyla birlıkte sır oldu. Şimdı tümüyle açığa çıkıyor. Aslında 2001 Eylülü'nün ortalannda da kamuoyuna biraz çıtlatılmıştr. Genç bir Türk kızı ile terönstlerden birinin ılişkisi vardı. Şimdi artık, ZiyacTın, bu bılmece gencin. geride hoş bir genç kadın bıraktığını duymayan kalmadı. Yakın bir gelecekte roman ve filmlere de konu olacak kadar ilginç, firtınalı. çok ağnlı, içınden hanıilelık ve kürtaj da geçmiş bir aşk. Ölümünden bir gün önce gönderdiği ve 2 ay sonra "irnam nikâhJT sevgilisine ulaşabilen 10 Eylül 2001 tarihli son mektubunda, Lübnanlı Ziyad, 5 yıllık ilişkileri için şükran duygulannı dile getiriyor ve bir gün yeniden görüşeceklenni yazıyor. Öteki dünyayı imlıyor. Ziyad, "sonsuza kadar seveceginr söylediğı genç kadına, acı yüklü satırlarla \eda ediyor. Ama, çok tuhaf, belkı de o nedenle kmk bir veda bu. Almanya'nın artık geleneksel bir ağırhğı olan \ e ülkedeki aydın adaylannın haftalık gıdası sayılan "DieZeit", geçen hafta, Almanya'da yaşanmış ve ucu 11 Eylül'e açılan bir kırık aşk hikâyesini konu ettı "Dosya" bölümünde. Şeriat ve cihadın da bulaştığı bu aşk uzun uzun irdelendı: Halı vakti FRANKFURT OSMANÇUTSAY yerinde bir Lübnanlı ailenin Almanya'da yükseköğremm gören oğlu Ziyad ile Stuttgart doğumlu muhafazakâr bir anne ve ondan daha az muhafazakâr olduğu söylenen bir babanın ikınci kızı. Türk. Tıp öğrencisi. Adı, gazetede değiştirilerek \erildi: "Gülay S." Okul bitti. Doktor ohnali çoktandır. Hamburg'un şeriatçı akımlarla ilgili bağlantılarda adı sık geçen ünlü El Nur Camii'nde ımam nikâhı kıydığı sevgilisi Ziyad ile Paris'te veya öğrenci yurtlanndaki partilerde çekihniş fotoğraflan da gazetede yer aldı. Genç kızın yüzü belirsiz bu fotoğraflarda. Ziyad ıse hayat yüklü, ama bir yanıyla da insanı iten bir mistisizmın eşiğinde. büyük bir komplonun ağında birtakım gizh serv islerın oyuncağı obnaktan hıç kurtulamayacağı labırentte umar arayan bu ince Arap delikanlısı, *Gülay S." ile mutluluğu yakalamış bir âşık resmı veriyor. Genç kadın, tutkulu, ama araya aynlıklann da girdiği, yani bir bırakılıp bu- yeniden başlanan bu tuhaf üişkiyi anlatırken, nereden güç aldığını bir türlü açıklayamıyor. Sadece herkesin bildiği bir gerçeği söylüyor: Bir Ziyad vardı. Ziyad öldü. Eyleme başlamadan kısa süre önce o sırada hastanede olan sevgilisine telefon açarak kendisini çok sevdiğini söylediğini "Gûlay S."den öğreniyoruz. Şimdilerde hâlâ bir bilmece olarak Ziyad önemli. Ancak, sevgilisinin çok istemesine rağmen başörtüsü takmayı ve Kuran'a göre yaşamayı reddeden. öğrenimini başanyla bitirip doktor olmak için imamm önünde "evülik sözleşmesi" bile yapan çağdaş dünyanın acılı bir kadını, genç bir Türk kadın, belki yann çok daha önemli olacak.Kım bilir, belkı 11 Eylül diye anılan bu büyük komplonun Balkan bağlantılanru kuran ve Hamburg'daki Arap gençlerinden oluşan kliğin ideolojik önderliğini yapan, ABD'nin elinde, ama yaşayıp yaşamadığı hâlâ sır Remzi Binalşibh'ten bıle daha önemli olacak... cutsav (S web.de AB ve ırkçılık!y ^ v ünya dengelerinı / 1 temelden sarsan 11 _f-—<^ Eylül saldınlan, Türkiye'yi AB ile yakınlaştınp müzakerelere başlama kapısını aralarken, yurtdışındaki Türklerin daha fazla aynmcılık kurbanı olmalanna yol açıyor. Brüksel'de tüm gözler 6 Ekim'de açıklanacak olan ilerleme raporuna çe\Tİldi. Herkes müzakereİerin başlayıp başlamayacağını değil, "müzakereİerin ne zaman başlayacağuıT ve "baş müzakerecinin kim olacağmT tartışıyor. Nisan veya mayıs aylannda müzakerelere başlanacağı yönünde bir hava var Brüksel'de. Ama buraların havasının sağı solu belli olmaz. Parçalı bulutlu ve sağanak yağışlı geçer yılın büyük bölümü. 11 Eylül'ün sarstığı dengeler nedeniyle Yeni Dünya Düzeni'ni yönlendirenlerin stratejik düzeyde Türkiye'yi ürkütmemek yönünde bir BRÜKSEL ERDtNÇ LTKU karar aldığı aşikâr. Yoksa yüz bınlerce Euro harcayıp başta Brüksel olmak üzere AvTupa'nın önemli başkentlerinde yapılan Türkiye festivaİlerinın Türkiye'nin üyeliğini etkileyeceği konusunda kimse kendini kandırmasın. Resmen 6 Ekim'de açılacak \e 16 Ocak 2005'e kadar sürecek olan Brüksel'deki Türkiye Festivali'nin gayri resmı açılışı 15 Eylül'de Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nda Fatih Akın'ın "Duvara KarşT filmınin gösterimiyle gerçekleştirildi. Avrupahlar 11 Eylül'ün etkilennı hâlâ üzerinden atamamış durumdalar. Zaten hafta başmda Brüksel'de. AGlT'in düzerdemış olduğu Uluslararası Irkçılık Karşıtı Konferans'a sunulan raporlar, dinsel aynmcılık ve ırkçıhğın arttığını, 11 Eylül saldınlan ve Madrid'deki tren saldınsrndan sonra aynmcılığın Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlüğün ötesine geçerek fiziksel şiddete vardı ğını ortaya koydu. 25 AB ülkesınde yaşayan 15-25 milyon Müslümamn, köktendincı teröristlerin eylemlen yüzünden zor durumlar yaşadığı belirtiliyor. "Türkiye'niıı AB'ye girmesi,'öteki ne hep şüpheyle bakan Avnıpahnın daha hoşgörülü olmasını sağla>abifir mi? Irkçı partiİere veröen destek azahr rru? Yoksa Avrapa'da örmanışa geçtiği konferansta da saptanan ırkçılık daha da nu artar?" Tüm bunlan 2015 yılından önce söylememiz mümkün değil. Bir taraftan AB çatısı altmda birleşmeye çalışan Avrupalılar, dığer yandan ırkçı \e aynlıkçı partilerle moleküllere aynlmayı deniyor. Aman AB ırkçılan, n'oluryapmayın, AB'nin sonunu falan getirelim demeyin! Hele biraz bekleyin de AB'ye tam üye olalım, ondan sonra istediğinizi yaparsmız! Lütfen 41 yıllık hayalimizi kâbusa çe\ irmeyin, hevesımiz kursağımızda kalmasm! erdincutku(a binfikir.be BiracüarMünihy te Dünyanın dört bir yanından gelen biraseverter, 171. Oktoberfest kapsanunda dün Münih'te bir araya geldi. Organizatörier festival süresince 6 milyon turtstin, bir litreBk büyiik bardaklarda ikram edilen biranın tadına bakmak için, VViens'e gelmesini umduklannı benrttiler. Geçen yıla oranla fiyati 30 cent artan 1 litrelik bira 7.10 Euro'dan (yaklaşık 13 mihon TL) saüşa sunuluyor. Belediye Başkanı Christian Lde'ın ilk fıçı> ı açmasıyla başlayan şetıBkkrde 6 milyon litre bira tüketilmesi bekleniyor. 300 polis memuru ve bir o kadar da trafık poh'sinin görev yapacağı dünyanın en büyük bira festhali olan Octoberfest, 3 Ekim 2004 tarihinde sona erecek. (Fotoğraf: AP) Dünya mı îsveç'e geldi, îsveç mi dünyaya açıldı? / sveç'in Dışişleri Bakanı Anna LJndh'ın Stockholm'de güpegündüz bir çarşıda öldürülmesinden bu yana 1 yıl geçti. Eski başbakanlardan Olof Pabne bır şubat gecesi sırtından vurulunca olay yabancı basında "tsveç'in de arnk bekâreti gftti" gibi başlıklarla verilmıştı. Yani artık sıyasi liderlerin halk arasında elini kolunu sallayarak dolaşma zamanı geçmişti. Lindh cinayetıyle bu demokratik özgürlük anlayışı, tümüyle tarihe gömüldü. Dünya mı İsveç'e gehnıştı, yoksa tsveç mi kendini dünyaya açmıştı? Oyle ya, "bu tür şeyter" hep uzak ve pek de "eüdn" olmayan ülkelere özgüydü. Önceki yazunda, küçük ve tutucu bir köy olan Knutby'de bu yılın başında yaşanan ve ülkede şok etkisı yaratan kanlı olaylara değınmiştim. Çocuk bakıcısı genç kadını, "şeytan çıkarma" bahanesiyle kendisine önce metres, sonra da tetikçi yapan papazdan söz etmiştim. Expressen gazetesinin köşe yazarlanndan Pontus Schuttz, tsveç halkırun bu olaydan dolayı geçirdıği kolektıf travmayı açıklamaya çalışırken şu satırlan yazdı: "Bir düşünün. Yalmzca cinayeti değil cinayet olabilecek o ani ölünı ola> ını ve bir insanın çekiçle saldınya uğrayarak ağır yaralanmasını. evinden 6 ay çıkmayan bir kadınv duvar duvara oturan ve geceleri birbirinin yatağuu ziyaret eden metresleri, müthiş aşın dincili<>L kadının çaresizliğinin dışandan görülmüş olması gerektiğinL Ama kimse müdahak etmiyor. STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Herkes başka yana bakryor." En ıyisi, bu olaydan sonuç çıkarmayı da aynı yazara bırakmak: "Biz halk olarak her türtü kötülüğün ve aşınnğın. btnm İsveç'e özgü laik, uygar ve akıkı tophunumuzdan çok uzaklarda yaşandığma inanryoruz. Ama, genç bir kız, 4 StockholnTün göbeğindeki meydanda tabanca saön alabitiyor. Cinayeti nasü işleyeceği de ona öğretüryor. (~) Kafamzda, bu küçük İsveç köyünde olanlan topariayın ve anlatııı. Ama olaylann geçtiği yeri Irak'a veya Afganistan'a yerleştirin. O zaman sizi dinleyenkr, Evet, Müslümanların nasü olduklannı zaten biliyoruz" diyecek ve küçük bir aşıncı gnıbun davranışun, bütün bir halka mal edeceklerdir. Ya Knutby olaymı okuyan yabancdar aynı geneüemeyi birim için yapryortarsa? Knutby olayına takıhp kalmak dogal olarak kolay. Bize bir şeyler söytüyor çünkü. Kendinıizle ögüL." îs\eç'in anayasal açıdan İaik hale gelmesi oldukça yeni bir gelişme. Isteyen, kilise üyeliğinden çıkabiliyor ve kilise vergisi ödeme yükümlülüğünden kurtulabüiyor. Knutby cemaati, ABD'deki Pantekot Kilisesi'ne bağlıydı. Ama yaşananlara aynı cemaatin gösterdiği kayıtsızhk, yalmzca onlara özgü değildi. Çünkü günümüz İsveç'inde "Üç maymunu oynamak" yalmzca bir avuç dinci fanatiğin tekelinde değil. Dünya tsveç'e gelmiş olabilir, ama ben Isveç'in nereye gittığinden hiç emin değilim. Yılmaz Ağabey'in 'Yol'u / şçi-öğrenci Sinan S.'nin yolu, YümazPütün ün '*Yol"u ile çakıştığmda takvrm 1981'ınson haftalannı gösteriyordu. Türk sinemasının yiğit neferlerinden Onat Kutlar ın (1936-1995) deyişiyle "Acüarla zortuklarla dohı çetin YOLTlann adamı Yılmaz Pütün \eya herkesçe bılinen adıyla, onlarca yıl Türkiye uısanının gönlüne "Çirkin Kral" namıyla taht kurmuş YümazGüne>,9Eylül 1984'te Paris'te yaşamını noktaladığında 47 yaşındaydı. Başka bir rahmetli sinema tiyatro nefen, Yavuzer Çetinkaya (1948-1992), dostu Sınan S.'ye onu sürpriz ama önemli biriyle tanıştıracağım söylediğinde, Sinan, Yavuzer'i pek ciddiye almamıştı. Sonbaharla kışın iç içe geçtiği Paris akşamüstlerinden binnde, Ya\oızer ile Sinan, Marcadet- Poissonniere metrosu çıkışında buluşup 18. bölgenin bakrmsız sokaklanndan binnde bır bmarun önüne kadar yürüdüler. Ya\ıızer son ana kadar sırnndan milim ele vermemıştı. Zemın kattakı "•? Stüdyo" le\ halı daireye girdikJerinde, Sinan'ın karşısında ınce uzun, hafif kamburca sıluetı. utangaç ızlenimi veren sıcak dostça bır gülümsemeyle Yılmaz Güney duruyordu. tçtenliği, kollannın kuN-vetlice kucaklamasında hissedilir bir sesle "Hoş gektin Sinan" dedi. Henüz şaşkınlığını üstünden atamayan Sinan'a hal hatır sordu ve sadede geldi. Yaşama merkezi olarak Paris'i seçtiğinı, mücadele "yolunun" buradan geçtığini anlatıyor ve her anlamda güvenilir bir "Yol" arkadaşı aradığını belirtvyordu. Kendisine, Fransız toplumunu yakmdan tanıyan, ancak temel kültür ve anayurt bağlantılannı yoğun sürdüren, sanatla ilişkisi ve örgütsel yetenekleri olan bir "devTHnci" gerektiğini söylüyordu. Sinan S.'yi aradığı profıl için biçihniş kaftan gördüğünü iddia ediyordu. Sekiz yıldır Paris'te yaşayan Sinan, işçi olarak çahşhğı fabrikasında sendikacılıktan, oturduğu semtte Fransız Komünist Partisi'nin (FKP) sorumlu müitanlığına, babalıktan doktora eğitimine çok boyutlu bir hayat gailesinin içinde yuvarlanıp gidiyordu. Yüreğinin bir köşesüıde uyuklayan, yıllar önce Türkiye'de yaptığı profesyonel tiyatro, sinema ve seslendirme deneyimlerinin ateşi bir anda harlayıverdi. Bunu sezinleyen Yıhnaz Ağabey, ona düşünmesi için 48 saat süre verdi. 12 Eylül diktatörlüğünün karanhk tünelinde çıkışm gözükmediği PARİS UĞUR bir ortamda, Türkiye Cumhunyeti makamlannın "1 Numarab Halk Düşmam" ilan ettiğı, cmayet mahkûmıyetiyle yattığı hapishaneden kaçan bır sabıkalıyla çalışmak fikri Sınan'ın özellıkle eşıne çok ters gelmişti. Küçük yaştaki çocuklannın varlığı, Türkiye'deki yakınlannnı başına gelebilecekler. aileyi haklı olarak endişelendıriyordu. Ancak fabnkasından ücretsız izın alan Sinan, 48 saat sonra Marcadet-Poissonnıere 'deki küçük stüdyonun büyük ekranında Yılmaz Ağabeyi'yle birlıkte yan ham haliyle dört saate yakın. farklı uzunluklarda yedi hikâyeden oluşan bır Türk filmıni ilk \e şimdilik son kez Altın Palmıye'ye (Cannes-1982) götürecek "Yol"u izlemeye başlıyordu. Hem tıcari hem de ideolojik kaygılarla yalmzca beş kırsal hikâye üzerine kurulan bu fihni Yılmaz Ağabey kare kare tasarlamıştı. Kımı koşullardan hiç memnun değıldı ama.. yine de filme ınanıyordu. "Sinan", diyordu, "göreceksin bu fîhn bizi zirveye taşryacak, Meün Ağabeyin (Metın Erksan-Susuz Yaz- Berlin 1963) ba>Tağını daha yukan çıkartacağız. Türkive'nin emekçi sınıflanru onuıiandıracağız. BizünYolumuz onlann yoluna ışık tutacak. Bu fıhni hazuiamak de\Timci denıokraüann görevL" Sinan'ın \ r ılmaz Ağabeyi'yle kurduğu yaklaşık yirmı kışilık ekıp tıtızlik ve gizlilik koşullanna sıkı sıkıya uyarak önce seslendirme, sonra nihai montajı bitirip "Yol"u 1982'de tamamladılar. Önümüzdeki günlerde Paris, Yıhnaz Güney'i yirminci ölüm yıldönümünde anmaya hazırlanıyor. 9 Eylül'de sanatçının Pere Lachaise mezarlığındaki kabri başuıda bir tören düzenleyen Paris Kürt Enstitüsü, 29 Eylül- 12 Ekim tarihleri arasında Archipel Sineması'nda on filmlık bır "Saygı Gösteria" sunuyor. Kolaycı, ucuz ve medyatik söylem ve tavırlardan daima uzak durmuş Elele Derneği ise 28 Eylül'de Fransız Sinematek'i ile ortak bir anma toplantısı hazırlıyor. Yıhnaz Güney Vakfı Başkam Fatoş Güney, 1982'de Altın Pahniye'>i "Missing" adlı filmıyle Güney ile paylaşan Costa Ga>ras, eleştirmen- sinema yazan- Fransız Sinematek Müdürü Serge Toubiana \ e İstanbul Sinematek'in kurucularından dramaturg Jak Şalom'un katılacağı açıkoturumun ardından "Yol" fihninde olduğu gibi Güney'in yazıp Şerif Gören'in yönettiği "Endişe" gösterilecek. ugur.hukum(g paris.com KAŞ'IN MUHTEŞEM DOĞASININ KEYFİNE AOUAMRKOmDEVARIN Odalanmıan tûmu denız manzafalı olmakla birlıkte, balkon. klıma, TV. mıntbar, saç kurutma makmesı bulunmaktaüır Tesısımızde yuzme havuzu. çocuk havuzu, kaydırak, açık ve kapalı restaurant. özei plaj hızmetı sunulmaktadr. Bu ılanta geten mısafirienmıze %15 indinm ya da Bonus Card'a 6 taksrt ımkânı KAŞAOUAPARKHOTEL Çukurbağ Yanmadası 07580 Kaş-Anta!ya Tel 0242-83619 0219 Unes) Fax. 0242-83619 92 Webate www.aquapark.org E-maıhnfoıS aquapajk.ofg Tatıl için bir yer mi anyorsunuz? Bozburun'a gelın... Ege'nın Akdenız'le kesiştiği bu kıyı beldesmde " M ö w e Hotel/Restaurant"ta dingin bir yaz tatili geçırebilirsiniz Bülent Ortaçgıl şarkılan... Masada Cumhunyet.. Rakı şışesınde kitap... Bir telefon veya tıklayın! MÖWE Hotel-Restaurant 48710 Bozburun/Marmaris Tel \e Fax:(0252)4562661 www.moewe-tr.com. MANASTIRHAN BOUTIOUE OTEL KAZDAĞI ETEKLERİNDE BİNPINARLI İDA'da DOĞASEVİNCİ, DENİZTUTKUSU İLE FARKLI YAŞAM için MANASTIRHAN'da konaklamak ayrıcalıktır.ALTINOLUK 0266 388 45 20 - 22 - 23 wefo. site : www. manastirhan. com HERKESE BİR RENK DÜŞTÜ, MAVİGÖKOVAYA TAMPAMStYOS 25.000.000.-TL YAR1M PAySİYOS 20.000.000.-TL ODA-KAHVALT1 15.000.000.-TL 0-7 YAŞ ÜCRETSİZ 7-12 YAŞ %50İNDtRİMLİ HALUK OTEL YALl MAH. MİLAS/ÖREN Tel: 0 252 532 33 57 - 0 536 959 75 48 aliatila(a hotmail.com Ehliyetimi, nüfus cüzanımı, sürekli basın kartımı, emekli kartımı, kredı kartlarımı kaybettim. Hükümsüzdür. ., EMtNE UŞAKLIGİL Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ıtavsiye ile kendi otellerini buluriar.. C lub Orient Antk Çağın adatet sağlık YC banş ıçın buluşma mettaı olan Ûren'de denee "sıfıı" bınbır yıklızlı bır tatıl köyüdûr Homeras'un doğum yen 'Işıklar Sahıli"nde Dunyanm atmosfennde oksıjen oıanı en yuksek ıkı noktasından bın olan Edremıt Körfezı'nde Zeytm Rıvıerası'ndadır Club Orıenrte Ege sıtılınde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresı 2-4 veya 4-6 kışılik aıteleı ıçn tasaflanmış. ıçlennde duş'WC ve telefon olan odatudan oluşur Tum kapılar dev bır boünık bahçesine açıkr Bahçe bıter ıncecık kumlu pla| başbt Ûzüflüler ve engellıler ıçm tümüyle dûzayak veıetaıyenlet ve dabeökler ıçm sorunsuz tatıl GunKıköokto; v c * KlllHMtlSİ CttıiOrttt Kljılajı YP39000.000 TL. 0-12 wücreha. (3)-4.-5.,S. kifikr 12.000000 TL Club Orient Holiday Resort, Ören-Bnrhuiye Tel: 0.266.416 53 S4j- 416 34 45 •F u : 0.266.416 40 26 ciub-oncnı cora
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear