Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2004 PA2AR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Arz-Talep ve
Tavuk-Yumurta
Sevgili,
Geçenhaftabugünyazdığım 'Asıl Sorvmlu Kim?'baş-
lıklı yaada, neogazetecilerin böylesine egemen olma-
sının asıl sorumlusunun gazetelerin müşterileri olduğu-
nu söylemem değerii bilim adamı, askerlik arkadaşım
Özer Ozankaya'ya ters gelmiş, oturmuş bana bir e-
maıl göndermış.
"Toplumbilim diye bir bilim varsa ve ben de onun
ne dediğini iyi biliyorsam, 'özellikle kitle iletişim araç-
lannın işleyişinde arz talebi yaratır, talep arzı değıT ge-
nellemesi sağlam gözlemlere dayanmakta ve yerteş-
miş bulunmaktadır. Siz toplumun talep düzeyinin be-
lirteyici olduğunu benimsemektenyana ağırfığınızı koy-
makla biryandan demokrasiyi 'Çoğunluk neyi istiyor-
sa ulusal irade odur' biçiminde çarpıtanlann işini ko-
laylaştıncı birgörüşe açabiliyorsunuz" diyor özer Ozan-
kaya.
Geçen pazar Türkiye'de talebin nasıl bu hale geldi-
ğinin tartışılması gerektiğini de belirtmiştim. Şimdi bi-
lim adamı dostumun yanıtı konunun daha da can alıcı
noktasından işlemesine yardımcı olacak.
Ancak önce bir noktayı özenle belirtmem gerekir,
Sevgili Ozankaya'nın ikinci tümcesindeki suçlar nite-
likteki tespitinin benimle hiç ilgisi olmaması gerekirdi.
Bir ya da birkaç değil, birçok yazımda, çoğunluk ira-
desinin her şeyi meşru kılamayacağını söylemiş, çağ-
daş demokrasinin milli iradenin her şeye kadir olama-
dığı bir rejim olduğunu belirtmiş bir kişi olarak, bu eleş-
tiriyi üzerime almamakta haklı olduğumu düşünüyorum.
• • •
Gelelim, arz talep konusuna... Ozankaya özellikle
kitle iletişim araçlannın işleyişinde talebin arzı belirle-
diğini söylüyor. Bu görüşteki doğruluk payını yadsımak
mümkün değil. Hatta daha ileri gıderek, yalnız bu alan-
da değil, kâr maksimizasyonuna dayalı kapitaiist sis-
temin egemen olduğu toplumlarda, hemen her konu-
da, talebin oluşmasında arzı yapan ya da yapmaya ha-
zırlanan krtlenin büyük etkisi ve yönlendirmesi olduğu
yadsınamaz.
Kapitalizmde arz toplumsal yarara göre değil, kârlı-
lığa göre belirlenir ve o doğrultuda bir talep yaratılma-
sı için çalışılır.
Çağımızda beyin yıkamayı bilimsel yöntemlerie yü-
rütme düzeyine yükselmiş olan reklamcılık sektöru, bu
işte başrolü oynamasına karşın oyunun tek aktörü de-
ğildir.
Ama yine de reklamcılık sektörünün işlevi o kadar
önemli hale gelmiştir ki, herhangi bir malın veya hizme-
tin değil, bir politikanın veya politik ımajın satılmasın-
da bile artık bu sektörden yararianılmaktadır.
Bu gerçekler yadsınamaz. Ama asıl sorun, toplumun
teker teker bireylerinin ve bütünüyle toplumun çoğun-
luğunun yapay taleplerin oluşmasına böylesine edilgen
biçimde boyun eğmesine nasıl ulaşıldığı sorusu orta-
dan kalkmaz.
Bu arada, şu soru da göz ardı edilemez: Nasıl olu-
yor da bazı kişiler, örneğin kitle iletişim araç/annda özer
Ozankaya, kendisine sunulanı gözü kapalı kabul etme-
yerek sorgulayıcı yöntemle seçici tavrını koruyabili-
yor?..
• • •
Kapitalizm bir ideolojidir, görünüşteki demokratikli-
ğinin ardında yaşamın bütün alanlanna müdahale eder,
onu geniş topluluklar farkına varmadan, bireyin yaran
ve mutluluğu değil, kendi kân doğrultusunda biçimlen-
dirir.
Propaganda, ki reklam da bir anlamda onun bir par-
çasıdır, bireyi kapıtalizmin mutluluk olduğuna inandır-
mıştır. Bu arada sosyalist veya sosyalist olduğunu id-
dia eden denemelerin bunu beceremediğini vurgula-
yıp geçelim.
Kapitaiist ülkelerde okullarda okutulan ekonomi ders-
leri bile genelde bu düzenin en üstün ve en doğru ol-
duğu varsayımından yola çıkar ve sistemin çarklannı
döndürmenin ötesinde, gerekçesini sorgulamaz.
Tabii kapitaiist toplumlar ve onlardaki arz-talep kav-
ramı için geçerli olan bu açıklamalar, pseudo (sahte) ka-
pitaiist bir toplum olan Türkiye'nin durumunu ve med-
yasını açıklamaya yetmez.
Çünkü, artı değeri sömüren ve kâr için yapay talep
yaratan, ama çarkını üretimle döndüren kapitalizmin ter-
sine, Türkiye'de sistem, üretime değil, avanta ve tala-
na dayanmaktadır.
Yıllar yılı ürettiğinden çok üreyen toplum, yağma ve
talana dayalı bir etiği de oluşturmuştur.
Kurtuluşu üretimde aramayan, sürekli toplumsal zen-
ginlikleri talan eden ve talandan arta kalanlardan na-
siplenen, bir anlamda kendi kendini yemekle yaşarken,
kendini bitiren bir toplumun çarpıklıklanyla kapitalizmin
çarpıklıklannı birbirine kanştırmak da yanlış olacaktır.
Daha modemiteyi tam olarak tanıyamamış, yaşaya-
mamış bir toplumun neogazetecilerini anlamakta bize
postmodern görüşler de yardımcı olamayacaktır.
Görüyorsun Sevgili, toplumumuz gibi pek kendine
özgü olan medyamız da öylesine karmaşık bir yapıda
ki tartış tartış kolay kolay bitmiyor.
Yeri geldiğinde devam ederiz.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Yeni eylem planlıyordu
Demiryolu bombacısı
Gaziantep'teyakalandı
GAZtANTEP (AA) -
Hatay'ın Dörtyol ilçesi
yakınlannda, demiryolu
köprüsüne bomba yer-
leştirmeye çalışan 3 terö-
ristten biri olduğu bildi-
rilen Adil Abi, Gazian-
tep'te yakalandı. Abi'nin,
Gaziantep Valiliği'ni
bombalamaya hazırlan-
dığı öne sürüldü.
Gaziantep Emniyet
Müdürlüğû Terörle Mü-
cadele ve Istihbarat Şu-
beleri görevlileri,
"Amed"kodadlıAbi'yi
Gaziantep Valiliği ile il-
gili keşifve istihbarat ya-
parken yakaladı. Bu sıra-
da Adil Abi'nin yanında
bulunan bir kişi ise kaç-
mayı başardı. Gözaltına
alınan Abi'nin emniyet-
teki sorgusunda Hatay'ın
Dörtyol ilçesi yakınla-
nnda demiryolu köprüsü-
ne bomba yerleştirmeye
çahşan kişiler arasında
bulunduğunu, Gaziantep
Valiliği'ne bomba koy-
maya hazırlandıklannı
itiraf ettiği ileri sürüldü.
Abi'nin ifadesinde Mu-
rat Karayüan tarafından
Türkiye'de bombalama
eylemleri yapmakla gö-
revlendirilen 50 kişilik
grupla birlikte Şırnak'tan
Türkiye'ye giriş yaptığı-
m anlattığı belırtildi.
Öte yandan Kars'ın
Kağızman ilçesinde gü-
venlik güçeri ile PKK mi-
litalan arasında çkan ça-
tışmada 4 teröristin öl-
dürüldüğü bildirildi.
Tutuklu El Kaide militanlan, Irak'ta öldürülen liderleri Habib Akdaş'ın bağlantılannı anlatıyor
Pikniktecihatdersi...MEHMETFARAÇ
Irak'ın El Ambar eyaletındeki ABD
bombardımanında öldüğü ileri sürülen
El Kaıde'nin "Türkiye emiri" Habib
Akdaş'la ilgili, eylem arkadaşlannın
çarpıcı ıfadeleri bulunuyor. Polisin ts-
tanbul'da 15-20 Kasım saldırılannın
faıllen olarak yakaladığı birçok mıli-
tan, Akdaş'ın, katliam için sesiz ve de-
rinden örgütlendiğini, "Islam ümme-
ti eziliyor. Usame bin Ladin cihat bay-
rağı açü, katilmak gerek" dıye propa-
ganda yaptığını söylüyor.
Tutuklu militanlardan Harun İlhan.
Habib Akdaş'la 1999'daAfganıstan'a
gidışını şöyle anlatıyor: "İki grup ha-
tinde yola çıktik, Ben Habib'Ie birlik-
teydim. Önce Kayseri'ye, oradan da
otobüsie Gürbulak Sınır Kapısı'ndan
Tahran'a gittik. Sonra Pakistan'uı Taf-
tan şehrine, oradan da Feşaver'e geç-
• El Ambar'da ABD bombardımamnda öldüğü ileri sürülen Habib Akdaş'ın eylem
arkadaşlan, Istanbul'daki intihar eylemleri için nasıl sessiz ve derinden örgütlendiklerini
anlatıyor. Militanlar, Akdaş'ın, Kemerburgaz'da düzenlediği örgüt pikniklerinde kendilerini
Usame bin Ladin'in açtığı cihat bayrağı altında toplanmaya çağırdığını söylüyor.
tik. Hep biriikte Afganistan'ın Host
şehrinde mağaralardan oluşan Halden
Kampt'na kaüldık. Habib'e Yahya'
kod adını verdikr. 2 ayhk kampta'Af-
gani' kod adlı Serkan Altken askeri
eğitim verh ordu. Ağır silahlar ve pat-
layıcı düzeneklerini öğrenhorduk. Son-
raTürkiye'ye döndük. Habib Afganis-
tan'dan gebVken yanında Ladin ve El
Kaide örgütünün savaş görüntülerini
içeren CD'ler getirmişti, çoğaltmamı
istedi,yaptını. 2001 yıhKurban Bayra-
mı öncesinde Habib, Suitanbeyii Bele-
diyesi'nden kiraladığı aJanda kurban-
lık satiyordu. Ona yardım ettim™"
Örgürün kuryesi olarak nıtelenen
Adnan Ersöz ise Akdaş'la 1997 yılın-
da Halden Kampf nda tanıştıklannı
belirtirken yaşadıİdannı şöyle sıralıyor:
"Habib, Kandahar'da El Kaide ör-
gütüne ait evde kalıyordu. Ben de > an-
lanna giöim. Orgütyöneticisi Ebu Hafz
El MısnflegörüştüJderinisöyledLMıs-
ri, kendi kamplannda Türklere eğitim
imkânı sağla>acaklannı, Türkiye'de
herhangi bir eylenı yapüıp >apdmava-
cağını sornıuş. Habib ve arkadaşlan
da konu üzerinde çalışma vapacakla-
nnı $ö\1emiş. tstihbari çalışma için Ha-
bib'e 10 bin dolar verüdL Habib Afga-
nistan'daki ilişkilerinden dolayı' Emır'
konumuna geldi"
Cezaevinde olan El Kaide militanı
Feva Yitiz ise Akdaş 'la Pakistan'da bir
üniversitenin yurdunda tanıştığını be-
lirtirken şu bilgileri veriyor:
'Molive amaçh organizasyon'
"Habib bir gün Kemerburgaz'daki
piknikte bize hitaben Müslümanlann
dünya üzerinde ezildiklerini, âlemi Is-
lamiyenin perişan bir durumda oldu-
ğunu, biz Müslümanlann bulunduğu-
muz yer neresi olursa olsun üzerimize
düşen görev leri yapmamızuı farz oldu-
ğunu, görev yapmak için mutiaka yurt-
dışuıa gitmek gerekmediğmi, buradada
cihatedüebüeceğüıi, a> et \e hadisJerden
Vecdi Cönül'e mektup yazmış
Askeri ihalede
Zapsu parmağı
• Başbakan Erdoğan'ın özel
danışmanı Cüneyd Zapsu'nun
Fransız firmasına verilen '20
milyon Euro" tutanndaki bir
askeri ihalenin iptal edilmesini
istediği ileri sürüldü.
Haber Merkezi - Baş-
bakan Recep Tayyrçı Erdo-
ğan'ın özel danışmanı Cü-
neydZapsu'nun Milli Sa-
vunma Bakanı Vecdi Gö-
nûl'e mektup yazarak "20
milyon Euro" tutannda-
ki bir askeri ihalenin ip-
tal edilmesini istediği öne
sürüldü.
Haftalık siyasi haber
dergisi Nokta'nın bu haf-
ta kapağına taşıdığı ha-
berin aynntılan kısaca
şöyle:
Milli Savunma Bakan-
hğı'nca Kara Kuvvetle-
ri'nin ihtiyacı olan ve TSK
için ilk kez alımı yapıla-
cak 30 yataklı bir seyyar
cerrahi hastanesi için iha-
leaçıldı. 1999'dayapılan
ilk ihale, katılan firmala-
nn yeterliliği konusunda-
ki şüpheler üzerine,
2003'e kadar her yütek-
rarlanıp 5 kez iptal edildi.
3 Kasım 2002 seçimlerin-
den sonra kurulan Abdul-
lah Gül başbakanhğında-
ki 58. hükümet, ilk toplan-
tılanndan birinde konuyu
ele aldı. Bakanlar Kurulu,
DevletflıaleKanunu'nun
55. maddesi uyarınca
'TSK'nin acfl ihtiyacı' ne-
deniyle ihalesiz olarak bu
işi Fransız Euro- Shelter
firmasına verdi.
Nokta'nın haberine gö-
re; ihaleyi Fransız firma-
sının almasının ardından
resmi hiçbir sıfah olma-
yan, ancak Başbakan Er-
doğan'a yakınlığıyla bili-
nen Zapsu devreye girdi.
Haberde Zapsu'nun,
"Sevgili Vecdi Bey, Sayın
Bakanım" hitabıyla Sa-
vunma Bakanı'na yazdı-
ğı mektuba da şöyle yer
verildi:
"... 30 yataklı Seyyar
Cerrahi Hastanesi Pröje-
si ile ilgüi olarak aldığun
bazı duyumlan size nak-
tetmek istedim.
„. Daha önceki ihaleler
ve buihalede iptal edflmiş-
tir. Bu son iptalin sebebi-
nin, zamanın Genelkur-
may Başkanı Sayın Kı\n -
koğlu' na karşı Fransa'da
bir mefro istasyonunda
ohışan olay üzerine Fran-
sız firması SAGEM'in
(Zapsu yanhşhkla nıektu-
bunda ihalenin verildiği
şirketi SAGEMolarak be-
hrtiyor) kazanmasmı ön-
lemek üzere olduğu iddia
edihyor.
Fakat her nedense, da-
ha sonra 2886 No'hı yasa-
nm 55. maddesine day-ana-
rak, TSK'nin acil ihtrya-
cmm karşıianması içinBa-
kanlar Kurulu karan Oe
ihaiesiz olarak bu iş FYan-
SE SAGEM firmasına ve-
rümiştir. Buradaki çeBşki
enteresandır. ÜsteBk SA-
GEM firması her şeyi it-
hal etmektedir. Halbuki
tamamenyerü matzeme ile
bütün bu Seyv'ar Cerrahi
Hastane Pröjesi'nin kar-
şüanabilecegı söylenmek-
tedir.
tddialara göre en son
olarak SAGEM firması
Milli Savunma Bakanb-
ğı'nın istediği teminat
mektubunu vermeyi red-
detmektedü-."
Uyanyı dikkate alan
Gönül'ün, iddialann araş-
unlmasını istediği ve böy-
lece ihalenin sürünceme-
de kaldığı ifade edildi.
tstanbul'da 15-20 Kasun saldırılannın faiDeri olarak yakalanan müitanlarAkdaş'la ilgiü çarpıcı ifadeler verdi
. 460ten 200e indirilecek
Cezaevleriyan
yanya azaltdacak
TRABZON (Cumhurryet) - Adalet Bakanlığı
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdür
Yardımcısı Nizamettin Kalaman. bölge
cezaevleri uygulamasma geçeceklerini ve
cezaevi sayısuıı 460'tan 200'ç indirmeyi
hedeflediklerini açıkladı. Giresun'un Görele
ilçesinde açıklamalarda bulunan Kalaman,
504 cezaevinden 44'ünün kapatıldığım, çok
sayıda cezaevinin de program dahilinde
kaldınlacağını söyledi. Bakanlığın bölge
cezaevleri uygulamasma geçmek için
hazırlıklar yaptığını belirten Kalaman, cezaevi
sayısının ilk aşamada 250'ye, daha sonra da
200'e indirileceğini açıkladı. Kalaman,
yeniden düzenlenecek cezaevlerinin Avrupa
standartlarma uygun olacağını, insan
haklanmn gözetileceğini söyledi. Cezaev-
lerinin yaygın olmasuun önemli sorunlar
yarattığım belirten Kalaman şöyle konuştu:
"Örneğin Görek'deki cezaevinde 55 kişi
kalryor. Buraya sosyal akthiteler getirmemiz
için büyük masraflar yapmamız gerektyor.
Bundan dolayı 350-400 kişüik modern cezaev-
lerine gerek var. Kapaülacak cezaevleri içinde
ağn* ceza cezaevleri otanayacak."
Erdoğan vazgeçmiyor:
İstanbul'a 3.
köprüyü deyapacağız'
ÇERKEZKÖY (AA) - Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, istanbul'a iki köprü, Marmaray ve
lastikli tüp geçidin yetmeyeceğini belirterek,
Boğaz'a 3. köprüyü yapacaklarını bildirdi.
Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'nde
Uğurteks Şirketler Grubu tarafından yaptınlan
"Uğurteks Boya Terbiye Fabrikasrmn dünkü
açılış töreninde konuşan Erdoğan, duble yol
çalışmalanrun devam ettiğini, Kınalı-Tekirdağ
arasındaki yolun yapımı için çahşmalann
hızlandırıldığını ifade etti. Erdoğan, özellikle
yol denilen bu gerçeği bir medeniyet yanşı
olarak gördüğünü kaydetti. Erdoğan, Trakya'yı
Avrupa'ya ve Asya'ya bağlayacak
karayollannnı adımlannı da attıklanm
belirterek şöyle konuştu: "Tekirdağ Limanı'nı
aynı şekilde Anadohı'ya bağlayacak adnnlan da
arryoruz. Bazdan 3. köprü olayma muhalefet
ediyorlar. Bunun da altyapı çahşmalarmı
yapıyoruz. Çünkü tstanbul'a ne iki köprü, ne
Marmaray, ne de lastikli tüp geçit yetmez. Hem
lastikli tüp geçidi yapmayı hedeflhoruz, zaten
Marmaray 'm temeö atıkh. Hem de 3. köprüyü
yapacağız. Böylece ulaşımı Anadolu ile Avrupa
arasında rahaÜatacağE."
örnekler vererek anlatn. 2-3 kez daha
Kemerburgaz'a pikniğe gittik Motive
amaçh bu organizasyonlan Habib ve
Gürcan ayarhyordu™" Istanbul'da 58
kişinin öldüğü, 650'den fazla kışinin de
yaralandığı 4 intihar saldınsı eylemiy-
le ilgili tutuklu bulunan Murat Idrak
da polis ifadesinde, Akdaş Ta yakın
ilişİdsınden söz ediyor:
"Bir gün Gaziosmanpaşa 500 Evler
semtinde bir eve gittim. Bir müddet
sonra kendisini Uk kez orada gördü-
ğüm ve bana Hüseyın olarak tanıştın-
lan, gerçek isnünin Habib Akdaş oldu-
ğunuÖğrendiğiınşahısgeldL Habibba-
na ne iş yapoğum, nerede kaldığınu,
mesleğimi sordu. Cep telefonu işindeça-
hşoğunı, esas mesleğimin bilgisay arcı-
lık olduğunu söyledim. Bana' Din açı-
sından, Islamiyet açısından bir hede-
fin \ar mı' diye sordu. Hayır dedim.
ABD, İsraU, İngiltere ve yardımcılan-
nın Müslümanlara bom-
ba yağdırdıkiannı bikürdL
Müslümanlara görev düş-
tüğünü ve her Müslüma-
nın kendisine hedef beür-
temesi gerektiğini söyledi
Askerlik yapıp yapmadı-
ğonı sordu,yupnıakisteme-
digimi söyledim. Bunun
üzerine Habib, Türldy e'de
askerlik vapmanın doğru
obnadıguu söyledi Daha
sonra Çeçenistan ve Afga-
nistan'dan bahsettik»'
1
ts-
tanbul katlıamı sanıklann-
dan Yusuf Polat AkdaşTa
Islamabad'daki Internati-
onal Islamic Ünivercity'de
tanıştığını belırtıyor: "Bir
buçuk yıl kadar önce Fen-
dun Uğurlu (HSBC saldı-
nsını gerçekleştiren inti-
har eylemcisi) tanımadı-
ğun iki kişiyie birlikte evi-
megekü.Arkadaşlanndan
birini Selım kod adıyla ta-
ruştırdı. Ben bu şahsı em-
niyette teşhis ettim ve adı-
nın Habib Akdaş olduğu-
nu öğrendim. Habib biri-
lerinin (Usame bin Ladin)
cihat bayrağı açtıguu, bu-
na kaohnakgerektiğini bfl-
direrek benhn düşüncele-
rimiöğrenmeye çalışo. An-
cak ben sadece dinledim.
Bir süresonra Feridun'un
evine gittim. Orada Ha-
bib'le birlikte bir müddet
ders vupûk. Dersierdevam
ederken Vahudi ve Ameri-
kan hedeflerine eylem ya-
püması fikri ortaya ankb-
ğuıda Habib olayuı felsefe-
sini anlatirken,' Yahudiler
ve Amerikalılar Islam üm-
metıni ezmektedir. Bun-
lar \e işbirlikçilen ile ko-
numumuz ne olursa olsun
diğer kardeşlerimizin acı-
sını paylaşarak onlarla sa-
vaşacağız. El Kaide ile
yapı olarak farkhyız, fakat
görüş ve hareket birliğimiz
vardır' diyordu."
Kaset eşine izletilecek
Akdaş "ın öldürüldüğü-
ne ilişkin görüntülerin bu-
hmduğukaseön, teşhis için
cezaevindeki eşine izlet-
tirileceği öğrenildi. Kase-
ti incelemeye alan Istanbul
Emniyet Müdürlüğû yet-
kilileri görüntülerde yer
alan cesedin büyük bir ola-
sılıkla Akdaş'a ait oldu-
ğunu kaydetti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Abdullah öcalan'la 1993 yılında
yaptığım söyleşi Cumhuriyet gazete-
sinde yayımlanmaya başladığında dö-
nemin Istanbul Devlet Güvenlik Mah-
kemesi Başsavcısı Ahmet Köksal te-
lefon etmişti. Köksal, telefonda söy-
leşiyi çok beğendiğini, öcalan'a en
zor sorulan benim sorduğumu belirtip
kutlamıştı. Söyteşi daha sonra kitap
olunca Devlet Güvenlik Mahkemesi
Savcılığı hakkımda dava açtı. Bu da-
vanın ilk aşamasında Terörle Mücade-
le Yasası'nın 8. maddesinin 1. fıkrası-
na göre mahkûm oldum.
DGM'de karar verildikten sonra, ga-
zeteci arkadaşım Miyase llknur la bir-
likte DGM Başsavcısı Ahmet Köksal'ı
ziyarete gittim. Aytar önce bu söyleşi
gazetede yayımlanırken bana telefon-
da söyfediklerini hatırlayıp hatırlama-
dığını sordum. "Tabii ki hatırlıyorum"
dedi. "O zaman bu dava neden açıl-
dı ve ben neden mahkûm oldum?" di-
yesordum. Birazdurdu, "Demekkiara-
ya bazı kuvvetler girmiş" dedi.
12 Eylül askeri darbesinin 24. yılın-
da neden bu görüşmeyi hatırladım:
Yargı, İstihbarat ve 12 Eylül
Biliyorsunuz, Çakıcı'nın kaçmasından
buyanaYargıtay'laMlT arasındaki iliş-
ki gündemden düşmüyor. Son olarak
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya
hakkında kendi başında bulunduğu
kurum da bir ön inceleme karan aldı.
Bu konuda başından itibaren en çok
dikkatlerden kaçan nokta, Yargıtay'la
MİT arasındaki kurumsal ilişki. Daha
doğrusu gelenekselleşmiş ve herke-
sin doğal karşıladığı, bence yasalara
uygun olmayan ilişki de bu.
Eraslan özkaya'nın bu olayda kişi-
sel bir çıkan olup olmadığı hep öne çı-
kanldı. Bence asıl önemli olan Yargı-
tay'la MİT arasındaki ilişkinin biçimiy-
di. Bu sorun gündeme ilk geldiği gün-
lerde, MtT ve Yargıtay yetkilileri, "Biz
zaten sürekli görüşürüz" diye açıkla-
malarda bulundular. Ben de o zaman,
"Neden bu kurumun yetkilileri sürek-
li görüşürier?" diye sormuş ve buna
cevap aramıştım.
Sevgili Uğur Mumcu, 12 Mart 1971
askeri darbesinden sonra yargılanırken
onlann dosyasından MİT raporu çık-
mıştı. MlT'in sol içine soktuğu bazı
ajanlar, Uğur Mumcu hakkında olum-
suz raporlar yazmışlardı ve bunlar mah-
keme dosyasına konmuştu. MlT'in da-
valara müdahale ettiğini bizler o zaman
öğrenmiştik. Sonra başka bazı dosya-
larda da MİT raporlan ortaya çıktı ve
tartışmalara neden oldu. 12 Mart dö-
nemi yargılamalanndan ders çıkaran
MİT'çiler sonraki dönemde mahkeme
dosyalanna açıktan rapor yollamaz ol-
dular. Ama müdahaleden vazgeçme-
diklerini biliyoruz.
12 Mart dönemindeki MİT raporia-
n, bütün sakatlığına, haksızlığına rağ-
men yine de açıktan yazıldığı için yar-
gılanan sanığa savunma olanağı veri-
yordu. Sanık, MlT'çilerin kendisi hak-
kındaki iddialannı öğreniyor, bir taraf
olarak savunma yapabiliyordu. Son-
ra bunlann hiçbiri kalmadı.
MlT'in Yargıtay'la ilişkisi işte bu tür
gizli raporlar açısından son derece sa-
kıncalı. MİT, Yargıtay'a neden gider?
Yargıtay, mahkemelerden gelen dos-
yalann içindeki belgelere bakarak bir
karara varacaktır. MİT, acaba bu aşa-
mada mı devreye giriyor. Yani, bazı
dosyalara bakıp, "Bunlar bizim ada-
mımız, suç işlemiştir ama mahkûm
etmeyin" mi diyor? Ya da "Bu adam
komünisttir, vatan hainidir, hakkında
çok rapor vardır, bunu mahkûm edin
gitsin" mi diyor? Bunlan demediğinin
ne garantisi var.
Yargıtay'ın karar vermek için bir is-
tihbarat raporuna ihtiyaç duyması, hu-
kuk devletinin tamamen ortadan kal-
dınlması anlamına gelmiyor mu? Üs-
telik, yasalarda ne MlT'in böyle bir
hakkı olduğu yazılı ne de Yargıtay'ın ka-
rar verirken böyle bir istihbarata baş-
vurması gerektiği. Mahkemeler ba-
ğımsız değil mi?
12 Eylül askeri darbesi öylesine bir
sistem yarattı ki, herkes Yargıtay ve MİT
arasında yasalarda olmayan, sanığın
savunma hakkını tamamen tahrip eden
ilişkinin bu yönünü neredeyse doğal
karşıladı. Herkes gözünü, Çıkar elde
edildi mi, edilmedimi" konusunadik-
ti.
Yargıtay'la MİT arasında süreklilik
kazandığı bizzat bu kurumlann yetki-
lileri tarafından ifade edilen ilişki, nor-
mal karşılandığı sürece her türlü yol-
suzluk mümkündür. Çünkü ilişkinin
yasalara aykın olan yanı her türlü yol-
suzluğa da kapı açar. Yann bir MİT
yetkilisi, "Şu bizim adamımızdır, çok
hizmetleri oldu, onu mahkûm efrrce-
yin" diyerek Yargıtay'ın kapısınadaya-
nırsa ve bunu kişisel bir çıkar karşılı-
ğında yaparsa bunu kamuoyu bile-
mez ki! Bu ilişki meşru kabul edildiği
sürece bu türyolsuzluklann olması da
kaçınılmaz. Şimdiye kadar bu tür yol-
suzluklann olmadığını nereden bilebi-
liriz? "Biz görüşüp duruyoruz" diyor-
lar. Neden görüşüyorsunuz, neyi gö-
rüşüyorsunuz? Yasalar size böyle bir
hakkı veriyor mu?
Gelin bunu tartşmaya devam edelim.