25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Süpükleniş ve Silkiniş İKİ HAFTA için de c»lsa, gözlemsiz ve tepkisiz ol- muyor. Serinlikte cınlenirken bile kızılan, konuşulan, öfke duyulan o kadar çok şey var ki. Yanşmasız bitmiş bir DSP kunjltayı sonrası tek- rarianan eskı hevesleri... Başansız bırakıl nış t)ir Tüzük Kurultayı girişimi ar- dından Yargıtay CLmhuriyet Başsavcılığı'nın uyansı- na CHP yönetimir>n dsuyarsız kalışı... Cumhuriyetçilern "fNedir bu aynlık, dağınıklık ve yetersizlik" sorula-ı... Kimsenin iki palide-ki ideolojik tutarsızlık ve yet- mezliklere eğilmeytşi..- llhan Selçuk'ur, a/nı gazetede buluştuklan haj- de bir partide buluşamayan iki yazan gün gibi aşikâr nedenler konusunda sorgulaması. Bitmeyen tren tatışrnalan. Bazen teknik, bazen yö- netselve siyasal.. - Bu vesileyle yemden gündeme gelen "duble yol" hikâyesi... Karasıyla, deniz.yle, havasıyla ulusal ulaşım şebe- kesindeki perişanlık. Kapı komşusu Irak* la Saddam döneminden be- ri doğru dürüst bir ilişki kuramayışın ve ABD göl- gesinde yalpalayışın bnjgünlere de yansıyan sonuç- lan... Ekmek parası peşinde koşarken direnişçi şiddete rehin düşen ve kelle veren gariban insanlanmız... BiryandanTürkrye'yi Irak'tan dışlarken, biryandan da orada çöreklenmiş PKK'ye bir şey yapmayan ve üstüne üstlük kendi lojrstiğine hizmet peşindeki Türk şoförlerini direnişçi şiddete karşı koruyamayan Ame- rika... Bunlara yeterli siyasal ve askeri tepkiyi göstereme- yen birTürkiye. Ama, herhalde son on beş günün en ilginç ve dü- şündürücü haberi, Işık Kansu'nun gündeme getirdiği "Sayıştayın Enerji Raporu"dur. 300'ü aşkın sayfalık. rapor, siyasal ve ekonomik olaylann gerisinde yatan temel olguyu tüm aldatma- ca ve sonuçlanyla sergileyen bir örnek sayılmalıdır: Yalanlar, plansızlıklar, vurgunlar ve bu yüzden yan- lışlara kurban edilen bîr halk. Siz, yalaka bir medyanın ağzıyla "Bu kış karanlık- ta kalacağız" diye halkı aJdatacaksınız; bu telaşla, Dev- let Planlama Teşkılatı'nın bile görüşünü almadan, he- sapsız kitapsız, bir-iki şirkete çok kazandıncı "yap- işlet-devret"\\ santr al ihaleleri ihsan edecek ve onlar ne üretirlerse üretsinler, hatta üretmesinler, kendi önerdikleri tarifeler ve yine kendi arttırdıklan kapasi- teler üzennden belirlenmiş elektrik bedellerini öde- yeceksiniz. Daha doğrusu, kullansak da kullanma- sak da, dünya standaröannın çok üstünde kilovvatt/sa- at fıyatlanyla bizler ödemekteyiz. Rapor, "Santraflann ortalama dört yıllık işletme dönemlerindeuğranılankamuzarannın2.3milyardo- lar civarında olduğu hasaplanmıştır" diyor. Iç ve dış politikada da, ulaşımda da, enerjide de sıntan tek ulusal gerçek, yönsüz, plansız bir sürük- leniş değil mi? Çareyi de bir ulusal silkiniş yönünde ve son yıllann "îu kaka " edilmiş planlama kavramın- da aramak gerekmez mi? Demokrasi Ne Ola ki?.. I II. Dünya Savaşı'nın ittifak kesimi lideri Almanlann kanlı işgalleri, niyet olarak öteki sömürgecilerden farkJı olmadığını gösterdi. Yahudi soykınmı eylemleri ise Amerikalılann Kızılderili soykınmından aşağı kalmadı. Doç. Dr. Tonguç GÖRKER nizm ve demokrasi anlayışlan üredi. Tüm bu aşamalardan sonra krallıklan deviren Batı dünyasında demokrası acaba nasıl uygulan- dı? Üzerinde güneşin batmadığı ımparatorluk Ingiltere'de, tngihz asıllı \atandaşlar arasın- da demokrasi görüntüleri sezilmekle birlik- te, tngiliz asıllı olmayan Birleşik Krallık uy- ruklan için eşitlik söz konusu olmadı. Ingı- liz uyruklu Hintliler, zenciler. Araplar, Kıb- nslı TürkJer, Anzaklar, Çinliler, Polonyalılar ikinci snıf vatandaşlar oldular. Uluslararası ilişkilerde ise demokrasi tngiliz'ın aklına bi- le gelmedi. Tek hedefleri ülkelerinin, gerçek Ingilizlerinin çıkarlan oldu. Aydınlanmanın yaratıcılan Fransızlann ve komşulan Hollanda ve Belçıka"nın sömür- gecilığe eğilimleri, tngılizlerden aşağı olma- dı. Işlerine gelen ülkelerde terörü destekle- mekte de sakınca görmedıler. II. Dünya Savaşrnın ittifak kesimi lideri Al- manlann kanlı işgalleri, niyet olarak öteki sömürgecilerden farklı olmadığını gösterdi. Yahudi soykınmı eylemleri ise Amerikalıla- nn Kızılderili soykınmından aşağı kalmadı. Günümüzde ise kendi çağnlan ile ülkele- rinde çalışan değışık ülkelerden ışçılere ay- ncalıklı davranışlan, genel savaştan bu yana anlayışlannda önemli değişiklik bulunmadı- ğını gösterdi. Demokratik olma savındaki Italya'nın Bi- nnci Dünya Savaşı öncesindeki Trablusgarp saldınlan, Balkan Savaşı'ndan yararlanıp On tki Ada'yı işgal etmelen, Habeşıstan'a sal- dınlan ülkemize Sevr Antlaşmasrnı dayatan ülkelerin arasında yer almalan, tkinci Dün- ya Savaşf nda Yunanistan'a saldınlan, tipik sömürgecı eğilimin örnekleri olarak izlendi. Mafya ile içli dışlı devlet yönetimi örnekle- rinin de temsilcisi oldu. Zaman zaman ulus- lararası terör hareketlerine de destek olmak- ta sakınca görmedi. Birincı Dünya Savaşı sonrasında ekonomik olarak çökmüş ve uzun savaş yıllannda or- • • lkemızın geçmiş zaman dilimle- U ri içinde demokratikleşme öneri- len sık sık öncelik kazandı. Öne- ri sahipleri demokrasıyi tanım- lamadılar. Amaçlan, karşı olduk- lan yönetimin demokrasiyi uygulamadığmı kanıtlamaktı. Ülkemızde demokrasi gerçek- ten var oldu mu° Bu konuya gelmeden ön- ce, dünyada demokrasinin ne türde var oldu- ğunu anımsamak gerekiyor. Demokrasinin yaratıcısı olduğu söylenen Helen uygarlığında. demokrasi egemen güç- ler arasında bir denge politikasıydı. Öncelik taşıması gereken özgürlük ve insan haklan sınırlıydı. Kadınlar ve köleler bu haklann dı- şmdaydılar. Adalet sistemi de demokrasiye benzemıyordu. Herhangı bir yazısı bile bu- lunmayan Sokrat'ın, özgür görüşleri nedeniy- le ölüme mahkûm edıldıği dönem. kararlan halk mahkemesinin verdiği demokrasi döne- mıydi. Ingiltere'de 13. yüzyılın başmda kral ile toprak sahipleri arasmda imzalanan Magna Carta anlaşması da, zamanın koşullanna gö- re demokratik görünse de halk tabanını doğ- rudan etkilemedı. Halka etkisi iç savaşın dur- ması oldu. 17. >r üzyılda Cromverın giderek krallığı ortadan kaldıran yönetimi, demokra- siyi hedef almış görünmekle birlikte, kilise- nin de, asillerin de yönetime etkilerini tam olarak ortadan kaldıramadı. Cromvel'den sonra krallığa dönüldü. Ortaçağ Avrupa'sının 600 yıllık teokrasi yönetimi karanhğmda, demokrasinin adı bi- le anımsanmadı. 1789 Fransız de\Tİminden sonra görülen toplumsal gelişme ise birkaç yüzyılhk "Rö- nesansetkisin nden esinlenen aydınlanma ha- reketi oldu. Solcular adı verilen Fransız ay- dınlanmacılan demokrasi getirmedıler. An- cak halk yönetimi anlayışı Fransız devrimi ile başladı. Yüz yıla yakın süre, krallık ile cum- huriyet arasında bocalamayla geçen dönem- de, ayduılanmanın etkisiyle sosyalizm, komü- dusu yıpranmış Osmanlı topraklanna, Ana- dolu'yu işgal düşleri görerek açgözlülükle sal- dıran Yunanlılan da, bugünkü görüntüleri ile anımsamak gerek. Sözde isyan bastırma gö- rüntüsü içinde Anadolu'ya yaptıklan saldı- nlardaki tutumlan, sıradan bir işgale değil, gözü dönmüş bir soykınma benzemekteydi. Dumlupınar'da hiç beklemedikleri bozgun- dan sonra kaybettikleri yüz bin dolayındaki askeri, Türklerin soykırımı olarak isimlendir- me yüzsüzlüğünü bile gösteren Yunanlılann bu eğilimleri hiçbir zaman yumuşamadı. Sö- mürgecı büyük devletleri arkasına alarak şı- maran Yunanlı, Kıbns'taki ve Batı Trakya'da- kı Türk soydaşlanmıza, Demokrasi sözcüğü- ne yakışmayan sataşmalar ve zaman zaman soykınm gösterilerine girişti. Avrupa'nuı kış- kırtması ile ülkemizin güney doğusunda Tür- kiye'ye yönelik terör hareketleri sırasmda, PKK'nin Avrupa üssü ve terör eğitim kam- pusu olarak açıkça hizmet verdi. Batı uygarlığının ağababası Amerika'da ne tür bir demokrasinin olduğu hiçbir zaman anlaşılmadı. Tarihte eşi görülmemiş Kızılde- rili soyknmı ile kıtanın gerçek sahiplerini yok ederken, Afrika kıtasına uzanan elleri ile zencilen zincirlere bağlayıp ülkesine ta- şıdı ve köle gereksinımini giderdi. Yüzyülar boyu mal olarak kullandıklan ve hesap ver- meden öldürdükleri bu kölelere giderek ver- dikleri bazı haklar, hâlâ beyazlarla eşit düze- ye ulaşamadı. Siyasal partileri kısıtlı ve ya- saklı bir sınır içinde çalışmalannı yürüttüler. Toplumun sağlık güvencesi, parası olanın si- gorta ödemesıne bağlandı ve yoksul kesim görmezden gelindi. Bundan da en çok zen- ciler ve Portoriko'lular zarar gördüler. Dış po- litikada Merkezi Haberalma Örgütleri ile he- def aldıklan ülkelerin içlerine sızabildiler ve kanşıklıklarçıkarabildüer. Hedefülkeler için- de kendi yandaşlannı yarattılar. Gerekli gör- dükleri yerlerde terör odaklan oluşturdular, zaman zaman kendi yarattıklan terörle ken- di güvenlikleri için uğraşmak zorunda kal- dılar. tnsanlık bir sorunun yanıtını bulmalıdır. Demokrasi nedir? Yapılan tanımlara uyan ül- ke örneğini bulmak olası değildir. Yoksa her siyasal güç, kendi istediğı yönteme demok- rasi adını mı vermektedir? Yannki yazımda konuyu sonuçlandıracağım. CHP'denAKP'ye... SIVAS AİLE MAHKEMESİ'NDEN DosşaNo: 2003 942 Esas Da\acı Rüveyda Kuşdoğan tarafından da\alı Abdullah Kuşdoğan aleyhıne açılan boşanma da\asının yapılan açık vargılaması sırasında verilen ara karan gereğınce. Kırıkkale ılı. Keskın ılçesı Bozkurt kö\ü cılt 2 hane 143'de nüflısa kayıtlı bulunan Kurtuluş Mah. 31. Sok Es Tunzm Kırıkkale adresınde ıkâmet eden Hasan ve Ley- la'dan olma 0101 1956 doğumlu Abdullah Kuşdoğan tüm aramalara ragmen adresı tespıt edılemedığınden da- valının duruşma günü olan 09.09.2004 günü saat 09.40'da mahkememızde hazır bulunması veva kendısını bir vekıl ile temsıl enırmesı aksı takdırde duruşmalann yokluğunda yapılarak karar verıleceğı aynca davalıva dava dılekçesının ılan tanhınden ıtıbaren 15 gün sonra teblığ edılmış sayılacağı hususu teblıgat kanununun 28. maddesı uyarınca ılanen teblığ olunur Basın 36518 NezahatÖZBEK Egitimci P usulayı şaşırmış iki mil- lervekilımiz, damarlan- mızdan çekilen kan gibi, içimizden kopup gelen çığlık gibi, aramızdan aynlıp, Cum- huriyet Halk Partisi'ni terk edip, AK Parti'nin alnına kara birer leke gibi yapıştılar. Onlarca seç- meninin tepesine basa basa, yüz- lerce insanın gözünün içine ba- ka baka, Onuru. gururu. kişili- ğı, an namusu, edebi, etiği, bil- diğimiz onca değerleri hiçe sa- ya saya... Gelmişlerini geçmişlerini, yaptıklannı yapacaklanm ayak- lar alhna ala ala... Dünlerini, bu- günlerini, geleceklerini ipotek al- tına ala ala... Eğer bu milletvekillerimiz, maddi manevi emek vererek, canlannı dişlerine takarak mil- letvekili seçildikleri partilerim daha sonra beğenmedilerse, is- tifa edebilirler. ama en azından bağımsız olarak vekilliklerine devam edebilirlerdi. Yüz seksen derece taraf değiş- tirmelerine hangi "ahlaklı (!) tekfiT' ya da nasıl bir "baskı" ne- den oldu dersıniz? Sakın bize "etmezdim feleğe minnet, yıkı- lası hanedeevlad-ü a\al var" de- meyin. Tarih boyunca haksız- lıklara baş eğmeyen, kula kul olmayan, Pir Sultan Abdal'lar, \"unus'lar, Deniz Gczmiş'ler, Yiı- suf Arslan'lar, Mahir Çayan'lar var... "İsteseydik diplomalan- mızı mor binfikler getiren senet- ler gibi kullanabilirdik, vurul- duk e\ halkını unutma bizi" dı- yen Lğur Mumcu'lar, Çetin Emeç'ler, TuranDursun'lar; var. Bu saygıdeğer milletvekille- rimiz, başkalannın amaçlannı gerçekleştirmeleri için kendile- rinin birer basıt araç yenne ko- nulduklannın ayırdına varama- yacak kadar, amaçlanyla araç- lannı birbırlerine kanştırarak, iktadann iskelesine yanaşmayı bu günlerini kurtarmak için çı- kar yol olarak görmüş olabilir- ler. Toplumumuzun bilincınde de birkaç gün yuh, yuh.tüh, tüh... ah, ah. vah.. vah.. denilerek aru- lıp, daha sonra unutulacaklan- nı düşünmüş olabilirler. Ama unutmasınlar ki, kendi çıkarla- nnı ülke ve toplum çıkarlannın üstünde tutan kışılerin, hiçbir siyasal görüşte, grup ve oluşum- da yerleri olmaz. Bu gün bize yaptıklannı yann, şu anda uy- dusu olduklan partiye yapma- yacaklannı kim garanti edebilir. Yazıuk... Bütün bunlara değer miydi? Ama siz kendınıze göre yaman kişilersiniz.. ya haUan gözün- de... CIMHURİYET OKUKLARA İBRAHtM YILDIZ Vıcdamn Rahat mı? Sakarya'da 39 kişinin yaşamını yitirdiği "hızlan- dınlmıştren katliamr CHP'nin çabasıylaTBMM'ye taşındı. Bir süredir gündemin ilk sıralannda yer alan katliama, medya önemli bir yer verdi. Bu tutum iktidar partisini şüphesiz çok rahat- sız erti. AKP'lilerin bazı medya yöneticilerini arayıp 'ne oluyor?' serzenişinde bulundukları da yazıldı. TBMM'deki gensoru da doğal olarak günde- me alınmadı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldınm kendisini sa- vunurken oldukça rahattı ya da o tür bir izlenim veriyordu. Ancak vicdanen rahat mıydı? Çünkü aynı partinin milletvekili Mehmet Dül- ger, "Oylamada şifremiyazdıktan sonra dört da- kika vicdanen düşündüm. Eğer 39 insanın canı na mal oluyorsa yann 139 insanın canına mal olur. Böyle biryapının devamı hayıhı değil" diye- rek Bakan Binali Yıldınm lehine oy kullanmadı. Dülger, vicdanının sesini dinleyen tek AKP'li ola- rak tarihe geçti. Iraktaki terör ABD'nin Irak'ı işgalinin faturası her geçen gün daha da ağıriaşıyor. Iraklı direnişçiler ABD başta olmak üzere ülkelerini işgal eden diğer ülke as- kerlerine yönelik saldırılarını sürdürüyorlar. İşgal güçlerine karşı direnen 'Cihad Taburian', 'Islam Ordusu Biıiiklen' ve 'CihadŞûrası' örgüt- leri her geçen gün daha da güçleniyoriar. El Ka- ide'ye bağlı Zerkavi Grubu ise terör eylemlerini Türk yurttaşlanna yöneltti. El Kaide'ye bağlı gruplar, dua bilen bilmeyen, Kuran'ı okuyan okuyamayan ya da Sünni olan ol- mayan aynmını da ortaya koyarak terörün geldi- ği mezhepsel boyutu gözler önüne serdiler. Eğitimde srfır Eğitim sistemimizde gelinen "sıfır" noktası ye- terince tartışılmadan sorun geçiştirildi. öğrencilerin sınavdan sınava koşan 'biryanş atına' dönüştüğü ülkemizde 'sıfırcılann' sayısı- nın artması kaçınılmaz boyutlara ulaştı. 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte başlayan sü- recin sonuçlannı yaşıyoruz. Mantığın, sosyolojinin, psikolojinin ve felsefe- nin ders programından çıkanlmasının öğrencile- ri ne hale getirdiğini hep birlikte görüyoruz... Bilim dünyası şaşırtıcı iki yeni bulguyu tartışı- yor. - Sınırtı zekâ daha yararlı. - Zekânın evriminde, öncülüğü başanlı birey- ler değil, bir baltaya sap olamamış başansız in- sanlar çekiyor. Hem eğitimde felsefenin rolü hem de zekânın evrimi konusunda iki önemli araştırmaya, cumar- tesi günleri parasız olarak verdiğimiz Bilim Tek- nik eki sayfalannda yer vererek önemli bir göre- vi yerine getirdi. • • • Bugün başladığımız yazı dizisi, Zihni Çeti- ner'in öyküsü. Çetiner, 1960 devrimi ile başla- yan Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, TİP ve Dev- Genç'li yıllann anılarını aktanyor. Bilenlere ve bilmeyenlere bir yaşamöyküsü... lyi haftalar. ANMA Sevgili Annemiz, Emekli Almanca Öğretmeni, HANDAN TUNÇALP' ölümünün ikinci yılında saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Çocuklari: Tanju, Şebnem - Tanzer TUNÇALP TEŞEKKÜR Hastalığımın tanısını koyan ve anjiyo operasyonumu gerçekleştiren Prof. Dr. MUHARREM COŞKUN ve ekibine, rahatsızlığım sırasında yardımlannı esirgemeyen Türk Kalp Vakfı Başkanı Sayın ÇETİIN YTLDIRIIVL4KIN, Basın Danışmanı Sayın EROL KANER ile çalışanlanna teşekkür ederim. ŞENOL KONUKÇU BAŞSAĞLIĞI Kulübümüz eski sporcularından Sayın Kaşif Töre Ağanoğlu'nun annesi Değerli İnsan SAFFET ACANOCLU nun vefatını derin üzüntü içinde öğrendik, merhumeye Allah'tan rahmet, kederii ailesine başsağlığı dileriz. AKÇAABAT SEBATSPOR KULÜBÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear