14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2004 CUMA HABERLER DÜNYADABUGUN ALİ SİRMEN Densiz Senatörün Evine Yıldırım Düşmüş önceşu "denli", "densiz" sözcüklerinin anlamı- na bakalım TDK sözlüğünden. Denli: Ağırbaşlı, sözleri ve davranışlan ölçülü olan (kimse). Densiz: Yakışıksız ve saygısızca davranan. Türkiye'de denli-densiz sözcükleri, denli densiz kullanılır. 12 Mart döneminde Ankara Mevkii Hastane- si'nde görev yapan yüzbaşı rütbesinde bir askeri doktor vardı. Tutuklu döver, tutuklu hastalara kötü muamele eder, Amerikan filmlerindeki Nazi subay- lannı andınr biçimde, pantolonunu içine soktuğu uzun konçlu süvari çizmeleri giyer, elinde birsüva- ri kırbacı, siniıii, siniıîi iyi pariatılmış çizmelerine vu- rup, gezerdi. Doktor demeye bin şahit isterdi. Bir ara mensu- bu olduğu meslek odası da bu hallerini tabiplikle bağdaşmaz bulduğu için meslekten men cezası ver- mişti. Çok denli bir işkence döneminin, arkası güçlü den- li bir simasıydı, Metin Denli. O dönemde herkes denliydi, Genelkurmay Başkanı, Başbakan, Sıkıyö- netim komutanları, hepsi hepsi denliydiler. Muam- mer Aksoy, Mümtaz Soysal, Uğur Mumcu, ll- han Setçuk, llhami Soysal vb. gibi "densizleri" de bu denli dönemin egemenleri tarafından hapse tı- kılmışlardı. Işkenceye katıldığı savıyla meslek odası tarafın- dan cezalandınlan Metin Denli, şu anda, Ankara'da kendi özel muayenehanesinde, denli denli icraatı sanat eyliyor. Hayıriı olsun! • • • Denli-densiz kavramlannın bugün buraya gel- mesinin nedeni dünkü bir gazetede yayımlanan şu haber: "Densiz senatörün evine yıldınm düştü. ABD Senatosu'nun Tünkiye aleyhtarı olarak bi- linen üyesi Joseph Birden 7n Delaware'deki evi- ne yıldınm düştü.. evin bir odasının yandığı, can kaybı olmadığı belirtildi. 1999 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'/'n VVashington ziyareti sırasında Birden, 'Siz ABD'ye muhtaçsınız, ancak ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı yok; Kıbns sorununu çö- zün, istenenleri yerine getirin size kredi verelim, aksi takdirde hiçbir yere varamazsınız' deyince adı 'Densiz Senatör'e çıkmıştı. Ecevit, Birden'e, 'Kıbrıs meselesi 1974'te bitmiş- tir, bilmem anlatabildim mi?' diye sert çıkmıştı." Alın size Ertuğrul'un gazetesine kelebek kondu türünden bir haber, Söylermisiniz Allah aşkına, Birden'in Delavvare'de- ki evine can kaybına da neden olmayan bir yıldın- mın düşmesinin Türk okuru için ne gibi bir haber değeri var? Bütün mesele eğer, Birden'e bir kez daha "Den- siz Senatör" demekse, bunun anlamı ne? Türkiye'de bir gazetenin köşesine sıkışmış olan bir haberde kendisine densizlik atfedilmiş olması Birden'i ırgalar mı? • • • Üstelik "şöyle biroturup düşünsek Senatör'ün, 1999 yıiındaki sözlerini" derim. ABD Türkiye'ye muhtaç mı? ABD'de iktidar koltuğuna oturmak isteyenler An- kara'dan mı icazet alıyoriar? ABD, IMF'den borç- lanmak veya Avrupa'dan istediklerini almak için, An- kara'nın desteğini mi arıyor? Peki, ya Türkiye ABD'ye muhtaç mı? Türkiye'de iktidar koltuğuna oturmak isteyenler icazeti nere- den alıyor, Türkiye IMF kredilerini kimin desteğiy- le alıyor? Türkiye AB'nin kendisine evet demesi için hangi Amca'dan yardım istiyor? Ve Türkiye, IMF kredisi olmadan şu anda bir yere varabiliyor mu? Birden'i tersleyen Ecevit haklı çıktı mı? Kıbns meselesi 1974'te mi çözüldü, yoksa Kıbns Rum ke- siminin AB üyesi olduğu 2004'te mi? Bay Birden bütün doğrulan söytediği için mi "den- siz" oluyor? Türkiye'de 39 kişinin ölümünün sorumluluğunu Allah'a havale edenler denli, kazanın nazardeğme- sinden olduğunu ileri sürenler denli, Kıbns'ı çözüp AB kapısına dayanan, AB desteğiyle IMF parasıy- la zam üstüne zam politikasıyla hükmeden, Erdo- ğan denli, Gül denli, ama Birden densiz. Kısacası, "Şunları şunlan yapın! Gelin size kre- di verelim! Yoksa bir yere varamazsınız" diyen den- siz, bunlan yerine getirip kredileri alanlar denli. Allah gani gani rahmet eylesin Neyzen Tevfik'e, anımsarsınız bu gibi durumlar karşısında şunlan söy- lemişti: "Tuhaftır şu insanoğlu her lafı kaldırmaz, Canım dersin kızar da öpersin aldırmaz." Dava 22 Ekim'de başlayacak DEP'liler yeniden yargı önüne çıkıyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Yargı- tay'ın haklannda veri- len 15'er yıllık hapis cezasmı bozduğu, kapa- tılan DEP' in 4 eski mil- letvekili, 22 Ekim'de yeniden hâkim karşısı- na çıkacak. DEP'lile- rin davası, DGM'lerin kapatılması nedeniyle kurulan 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görii- lecek. Yargıtay 9. Ceza Da- iresi, eski milletvekille- n Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dick ve Seiim Sadak hakkında 1994 yıhnda verilen 15'er yıl ağır hapis ce- zasını yeniden yargıla- ma sonunda tasdik eden Ankara 1 No'lu DGM'nin karannı boz- duktan sonra, dosyayı yerel mahkemeye gön- derdi. DGM'lerin kaldınl- mış olması nedeniyle dosya, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaştınldı. Mahkeme, 22 Ekim 2004 tarihini duruşma günü olarak belirledi. Mahkeme, ka- rarlarda yazılı ve eski 4 milletvekilinin duruş- malarda bildirdikleri ikametgâh adreslerinin bulunduğu ağır ceza mahkemelerine de ta- limat yazdı. Leyla Zana ve Hatip Dicle için Diyarbakır, Orhan Doğan için Ciz- re, Selim Sadak için de tdil'deki mahkemelere talimat yazan 11. Ağır Ceza Mahkemesi, nüfus ve sabıka kayıtlannı da ilgili yerlerden istedi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bozma ge- rekçeleri doğrultusun- da yapacağı yargılama sonucunda eski hükmü tekrarlayabilecek. Mehmet Dülger, gensoru oylamasında Ulaştırma Bakanı Yıldınm lehine oy kullanmadı Vicdanını dinleyenAKP'li Mehmet Dülger: Düşünerekoykul- landım, soouçlanna katianınm. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gensoru oylamasında Ulaştırma Baka- nı Binali Yıkhnm lehine oy kullanma- yan tek AKP'li olan Dışişleri Komisyo- nu Başkanı Mehmet Dülger, 5 dakiİca- lık oylama süresinin 4 dakikasında vic- danının sesini dinlediğini belirterek "Dü- şünerek oy kullandım, sonuçlanna da katianının" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda önceki gün yapılan gensoru görüşmesinde 320 AKP millervekili bakan lehine oy kullamr- ken, "çekimser'' oy vererek grup yöne- timinin görüşü dışında davranan tek AKP'li, Antalya Milletvekili Mehmet Dülger oldu. Dülger, Cumhuriyet'in so- rusu üzerine, elektronik sisteme şifresi- ni girdikten sonra 4 dakika düşündüğü- nü belirterek " Vıcdanen öyle rahat ola- cağuna kanaatgetirdiğün için o oyu kul- • AKP'li Mehmet Dülger, hızlandınlmış tren projesinde 'idare yetersizliği' olduğunu, kazadan sonra TCDD Genel Müdürü'nün hemen görevden alınması gerektiğini belirtti. Dülger, "Şifremi yazdıktan sonra 4 dakika vicdanen düşündüm. Eğer 39 insanın canına mal oluyorsa yann 139 insanın canına mal olur" dedi. landnn. Düşünerek, ölçerek oy verdim, sorumhıluğunu da yükleniyorum. So- nuçlanna kaaanmaya hazmm" diye ko- nuştu. Hızlandınlmış tren projesinde "idari yetersiztik bulunduğunu" vurgulayan Dülger, şu görüşlen dıle getirdı: "O klaresizlik asiında idareden direkt sorumlu olan insanlardandır. Onlann ehfl ohnamalanndan ileri getir, önyargı- b ohnalanndan ileri getir, işin faıîanda obnamalanndan ileri geHr- ama böyk bir yapuun da devamı hayırn değfl. Eğer 39 insanm canına mal oluyorsa yann 139 in- sanın canına mal olur. Oknaması lazım. Bu konuda bir yetersiznk olduğu kesin. Biryerden biryeregiderken ulaşmun ge- rektirdiği sürat çok önemli unsurdur. Güvenlik trende aranan en önemü un- surlardan biridir. Bunu temin etmekle mükeUeftir idare. Yani tren A noktasın- dan B noktasuıa gdecek, bunu güven içerisinde yapacak, dağrtarak değiL Ya- pamazsa başkasma bırakacak görevi." Kazadan sonra yapılması gerekenin ne olduğuna ilişkin soru üzerine Dül- ger, şu görüşü dile getirdi: "Demiryollan Genel Müdürü'ne he- men işten el çektirilmelry di. Sağhkla ta- kip edilmesi bakmundan öyle yapılma- sı lazım gelirdi. O yapılmadığı için hata edilmiştir. Ciddi bir şey, herkes ilgileni- yor, bunda mutlaka ideolojik bir yön aramayı doğru bulnuryorum. İdeolojik bir şey yok ortada. Bir kazayla hiçbir hükümet yıkılmaz." Dülger, projenin geleceği konusunda ise şunlan söyledi: "Bu hadisegösterdi ki bu altyapı üzerinde bu süratle gitme imkânı yok. Altyapıyı düzelteceksiniz. Türkiye'de ulaşürma sisteminin yüzde 94'ü karayoOan, yüzde 6'sı hava, deniz ve demiryollanna avnlmış. Son derece « dengesiz. Hükümetin bu dengesizüği or- tadan kaldıracak anlamda tedbir alma- açokisabedidir." Gensoru önergesi reddedilince yeni denetim yollarını kullanmaya hazırlanıyor CHP soruşturma isteyecek • Gensorunun reddedilmesinin ardından CHP, Bakan Binali Yıldınm'ı istifaya zorlamak için trenkazası sürecini kitapçık haline getirip dağıtmayı planlıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP, Pamukova meydana gelen tren kazasındaki sorumluluğu nedeniyle Ulaştuma Bakanı Binali Yıkhnm hakkında verilen gensoru önergesinin görüşülmesinin, AKP oylanyla reddedilmesinin ardından, yeni denetim yollannı kullanmaya hazırlanıyor CHP'nin ilk olarak bakana istifa baskısı uygulayacağı. Daha sonra Meclis soruşturmasını gündeme getirebileceği öğrenildi. Gensorunun reddedümesinin ardından CHP, Yıldınm'ı istifaya zorlamak için tren kazası sürecini kitapçık haline getirip dağıtmayı planlıyor. Kitapçıkta kaza öncesinde bilim adamlannın yaptıklan uyanlar, Yıldınm'm bunlara verdiği yanıtlar, gensorunun reddedilmesi sürecinin yer alacağı belirtiliyor. Bundan sonuç alınamazsa yeni yasama yılında da Meclis soruşturması dahil her türlü denetim yolunun kullanılması öngörülüyor. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, bundan sonra kullanılacak denetim yollannı, Genel Başkan Deniz Baykal'la görüştükten sonra karara bağlayacaklannı belirterek "EBmizde bakanın gerçekleri nasd çanMtbğına ihşkin belgeler var, bakan gerçek dışı bflgfler verdL Bunlan beJgeteriyle kamuovuna açıklayacağE" dedi. TÖpuz, AKP hükümetının tren kazasıyla ilgili oluşturduğu kurullann hiçbir geçerhliğinin obnadığmı da yine belgeleriyle açıklayacaklannı ifade etti. Topuz, gensorunun öngörüşmelerinden önce yaptığı açıklamada da, önergenin gündeme alınması reddedılse bile, başka denetim yollannı deneyeceklerini bildinnişti. Topuz, parti olarak Yıldınm hakkında Meclis sonoştunnasınm açılması isteminin yanı sıra, suç duyurusunda bulunarak savcılıklann harekete geçmesini sağlayabileceklerini ifade etmişti. CHP kulislerinde, gensorunun gündeme alınmasının açık oyla yapılması nedeniyle, kazada Yıldınm'ın "sorumrahığu" olduğunu düşünen kimi AKP milletvekillerinin "özgör davranamadığı'' dile getiriliyor. Meclis soruşturma önergeleri ise "gizfi oyla" karara bağlanıyor. CHP yönetimi, Meclis soruşturması açılması yeterliliğine ulaşmasa da AKP içindeki "rahatsız'' milletvekillerinin, sonıştunna açılması yönünde oy kullanabileceğini hesaplıyor. Anayasa uyannca, Meclis üye tamsayısmnı onda biri olan 55 milletvekilinin imzasıyla Meclis soruşturması açıhnası istenebiliyor. Meclis'in bu istemi en geç bir ay içinde görüşmesi ve gizli oyla karara bağlaması gerekiyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem, dün düzenlediği basm toplantısında bazı çevrelerin tren faciasını "sıradan bir kaza" gibi algılamaya başladığını söyledi. ÖDP'ükr TCDD'nin özeflestiribne çafaşmalarmm da durdurulmasmı istedfler. (TAYLAN SIĞIRCI) Bakanı istifaya çağıran ÖDP, imza kampanyası başlattı 'Sorumlularyargılansın' tstanbul Haber Servisi - özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) 22 Temmuz'da meydana gelen ve 39 yurttaşın yaşamını yınrdiği hızh tren kazasıyla ilgili sorumlulann yargüanması için imza kampanyası baş- latü. Taksim Metrosu'nun girişine konulan imza ma- sasmda sürdürülecek kampanya bir hafta sürecek. Kampanyanın başlangıcında konuşan ve ilk imza- yı atan ÖDP Istanbul II Başkanı Sinan Tutal, başta Ulaşürma Bakanı BinaliYıkbnrn ve TCDD Genel Mü- dürü Sûkyman Karaman olmak üzere ilgili tüm yet- kililerin istifa etmesi gerektiğini söyledi. Kazanın nedenini araştirmak üzere oluşturulan komisyonun ba- gımsızhğından şüphe ettiklerini belirten Tutal, "Bu kadianun nedenleri, uzman bflfan adamlan ve meslek odalanndan oluşacak bağımsız bir komisyon tarafin- dan büimsel verfler ışığmda araşantanah" dedi. CHP, ulaştırma sektörünün yeniden organize edilmesini istedi HızkuHİuilııuş değil lıızh tren Mehmet Sevigen. ANKARA(CumhurivetBürosu)-CHP, hızlandınlmış tren faciasına ilişkin rapo- runda, ulaştırma sektöründe yalnız TCDD'nin değil, THY dahil tüm kurum- lann tepedentirnağayeniden organize edil- mesi ve acilen asıl "hızh tren" projesinin yaşama geçirilmesini istedi. CHP Genel SekreterYardımcısı Mehmet Sevigen başkanlığındaki heyetin tren faci- asını yerinde inceleyerek hazırladığı ra- porda, bu olay nedeniyle halkın, gerçek hız- lı tren kavramına tepki geliştirebileceğine işaret edildi. Raporda, şu unsurlara dikkat çekildi: • Ulaştırma Bakanı uyanlara, "Herkes gönül rahamğryia bu treni kullanabiBr" yanıtını verdi. •/ Hızlandınlmış trenin dünyanın çağ- daş ülkelerinde uygulanan hızh tren ile hiçbir ügisi yoktur. Uygulama, bilgisizlik ve siyasi rant sağlama hevesiyle uyanlara kulaİc tıkayarak ve "dediğün dedik" tavır- la başlatılmıştır. • Japonya'daki hızı saatte 270 kilomet- reye eriştirilen ve yılda 300 milyon yolcu- nun taşındığı Şinkansen hatlarmda, 1964'ten bugüne hiçbir kaza ohnadı. 1981 'den baş- layarak aşamalı biçimde işletmeye açılan Paris-Lyon hattı saatte 300 kilometreye el- verişlidir. Almanya'da Hannover-Würz- burg, Mannheim-Stuttgart, Itarya'da Roma- Floransa, Ispanya'da Madrid-Sevilla ve Madrid-Barselona, yaygınlaşan yüksek hızh demiryolu hatlanndan bazılandır. Ankara-İstanbul Hat yeniden açılıyor ANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu)-Pamukova'da- ki tren kazasının ardından ulaşıma kapanan Ankara- İstanbul demiryolu hattı, savcılık ve bilirkişi ona- yıyla yann yolcu taşıma- cılığma yeniden açılıyor. Yük taşımacılığına ise dün başlandı. Sakarya'da meydana ge- len hızlandınlmış tren ka- zasmda sonra Ankara-ts- tanbul demiryolunda olu- şan tahribat onanlarak yol- cu ve yük taşımacılığına yeniden başlanıyor. Kazanın ardından ince- lemelerde bulunan yerli ve yabancı bilirkişi heyet- leri ile Ulaştırma Bakan-. hğı'nca oluşturulan bilim' kurulunun, bölgedeki ça- lışmalannı tamamlaması- nın ardından yol yenile- me çahşmaları yapıldı. TCDD ekipleri kaza böl- gesindeki ray ve traversle- ri değiştirdi. "Hızlandınl- mış tren" olarak nitelenen " Yakup Kadri, Yahya Ke- mal" ve "Gazi" ekspres- leri dışındaki diğer tren seferlerinin biletleri satışa sunuldu. İMO dan tepkl TCDD'nin Ankara-İs- tanbul hattını yeniden ula- şmıa açma karan alması- na Inşaat Mühendisleri Odası'ndan (İMO) tepki geldi. Kaza bölgesiyle il- gili bir ön değerlendirme raporu hazırlayan İMO, kapsamlı incelemeler ve gerekli balom çalışmalan tamamlanmadan yapıla- cak seferlerin "cangüven- liği" açısından tehlikeli olacağını açıkladı. Rapor- da, "Kapsamn incelemeler tamamlanarak, saptana- cak bakmı çahşmalan bi- tirikne kadar, hat trafîğe kapah kahnah" denildi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr önemli tarihçilerimizden Selim De- ringil, çok farkJı boyutlanyla 2. Abdül- hamid dönemini incelemiş. "Iktidann Sembolleri ve Ideoloji" (YapıKrediYa- yınlan) başlıklı kitabında ilginç tarihi bcıl- gulardan söz ediyor. Abdülhamid döne- mini bir Hanefileştirme süreci olarak gö- rüyor. "Şeriatın Osmanlılaştınlması" baş- lıklı bölümde ise Arap kabile gelenekle- rine karşı şeriatın Osmanlı tarzı yoru- mundan söz ediyor. örneğin 27 Haziran 1882'de Sadaret Dairesi (Başbakanlık), Hicaz'daki yasal işlemlerde tüm kurallara uyulması için her türlü özenin gösterilmesi gerektiğini be- lirten bir talimat hazıriamıştı. Bu talimat- la, tüm davalann "Islama göregörül- mesi ve kabile âdetlerinin ancak pek azının bırakılması" karariaştınldı. Bu ta- limatta, "tüm sorunlann şeriatın kutsal ilkelerine uygun olarakgörülmesigerek- tiği" özel olarak belirtilmekteydi. Bura- da Osmanlı düzeni şeriat olarak yerel âdetlerin karşısına çıkanlıyordu. Deringil, son dönemde Osmanh'nın bir başka çabasının ise kutsal inancı te- kelleştirmek ve denetlemek olduğuna Abdülhamid ve Yezidi Kürtler dikkat çekiyor. Dışandan getirilen Ku- ran'ın Osmanlı topraklanna sokulması bi- le yasaklanmış. 15 Aralık 1897'de Ma- arif Nazın Zühdü Paşa, şeyhülislamlık makamına Iran ve Rusya tebaası Müs- lümanlann Kuran'ın basım ve satışı için başvuruda bulunduklanna ilişkin bildiri çıkarmış. Bu bildirisinde Bakan, Iran'dan gelen Kuran'lann ithal ve satışının yasak olduğunu açıklamış. Deringil bu kuşkuculuğun hangi bo- yutlarda olduğunu şöyle ifade ediyor "Sünni Osmanlı hilafetinin, Şiilerce ha- zıhanmış Kuran'lardan kuşkulanması anlaşılırbirşeyolmakla bihikte, aynıya- sak, Sünni Kazan'dan, hatta Islamiilim- lerin beşiği olan Mısır'daki B Ezhermed- resesinden çıkan Kuran'lara da uygu- lanmaktaydı. Kuran'lann inceienmesi için bir komisyonun kurulması ve tüm Kuran basımlannın ancak bu komisyo- nun onayıyla gerçekleştirilmesi karar- laştınldı." "Dolayısıyla, şeriatgibi, hilafet kavra- mı da dinsel olmaktan ziyade siyasalbir nitelikkazandı.ArtıkbirMüslüman, hat- ta bir Sünni olmak bile yeterii olmuyor- du... Abdülhamiddöneminde Sünni or- todoksluğunun altının çizilmesine kar- şın, padişahın en önemlipropaganda si- lahlanndan biri tasavvufşeyhleri oldu... Gene de padişahın mutlak hükümran- lığı kuruldukça, başıboş dolaşan şeyh- lere, kuşkuyla bakılmaya başlandı." Abdülhamid, halkın ancak "onayla- nan" din ile karşılaşmasını sağlamak ça- bası içindeydi. 6 Temmuz 1883'te, şey- hülislam, Istanbul'un camilerinde "sah- tekâriann" eğitim verdiğine dair sarayın haberier aldığı konusunda uyanlıyordu. Bu uyanda şunlar söyleniyordu: "Yal- nızcabirsanksanarakMüslüman vaizkis- vesi takınan bu adamlar, dinsel konula- nn ötesine gitmeye, hatta bazılan siya- sal konularda konuşmayacüretetmek- tedirier." Deringil, Abdülhamid dönemindeki Sünnileştirmenin, Müslüman olmayan- lara da yöneldiğini ve toplu halde Ana- dolu'daki Hıristiyanlann din değiştirme- ye zoriandığını kaynaklara dayanarak aktanyor. "Anadolu'daki Ermeni buna- lımı, birçok ihtida (din değiştirme) ola- yınaarkaplanoluşturdu. 3Mart 7895'fe, Birecik'te oldukça büyük (200 hane ka- dar) bir Ermeni topluluğunun Islamı be- nimsediği bildirildi. Burası 'Ermeni so- runu'nun tam merkezi olduğundan In- giliz ve Rus sefaretleri konuyla çokya- kından ilgileniyoriardı." ••• Yezidi Kürtler de bu Müslümanlaştır- ma siyasetinin hedefi oldular. Osmanlı or- dulan Yezidi Kürtler üzerine seferler dü- zenlediler. Kürt ama Müslüman olmayan YezidilerdindarAbdülhamid'in zihninde bir anormalliği temsil ediyordu. 18 Ma- yıs 1891 'de, Yezidileri askeri hizmetleri yerine getirmeye ikna etmek amacıyla Şeyhan bölgesine bir "nasihat" heyeti gönderildi. Sayılan 150.000'i bulan bu hal- kın liderierinin elden geldiğince hızh bir şekilde, imparatorluğun Yezidilerin yaşa- madığı bölgeterine sürgün edilmeleri ge- rekiyordu. Yezidi önderieri bölgeye gön- derilen askeri biriiklerin komutanı Binba- şı Abdülkadir'in zalimce yöntemler kul- landığından şikâyet ettiler... Padişahın gözünde, dinsel ortodoksluğun (Sünni Hanefiliğin) askeri hizmetten daha önem- li olduğu anlaşılıyor. Yezidilerin hızla ih- tida ettirilmesi gerekiyordu. Bu süreç şöyle noktalandı: "Yüzyıllar boyunca onlan doğru yola getirmekiçin tekrar tekrar yapılan onca başansız gi- rişimden sonra, 80 Yezidi köyü ve otuz Şii köyü Din-i Mübin onuruna ulaşmış- tır. Dün, liderieri tam birvicdan serbes- tisi ile, Musul'a gelerek Müslüman olma- lan içinyaptığım çağrryı kabulettiler... Bi şeref kıtası selam dururken, müftü her birine Islamı kendi hür iradesiyle kabul edip etmediğini sordu. Herbirinin ona- yından sonra, kalabalık 'Padişahım çok yaşa' diye haykırdı." (Ömer Vehbi Pa- şa'nın mektubu, 19 Ağustos 1892). Yakın tarihimizden küçük bir kesit... Bu- günlere nasıl geldiğimizi anlamaya ya- rayabilir. ;
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear