Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
S AĞUSTOS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Korkut Eken
Susurluk biçer!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97Bektronik posta: derazsom@cwnhuriyetcotn.tr
- Tren kazası
kem gözlerin nazarrymış,..
"Vaaonlara
'ete/n tere fiş' vazılsın!"
Bu hızlaAyşe ve Sıtkı
Ergüney: "Bu
hükümet, hızlandırılmış
tren, giydirilmiş vaatler,
yönlendirilmiş medya
vasttasıyia kandırılmış
halkın desteğini
arttırmayı amaçlarken,
çarşıya uydurulamayan
evdeki hesaplar
sonunda hızlandınlmış
seçim projesine öncelik
verebilir mi?"
GÜIIÜAnıl Oçal:
"Gardırop
Atatürkçüleri yüzünden
önce sendikalar
sarardı, sonra partiler...
Şimdi de türban
Atatürkçüsü oldu lider
adayı san güller."
ürkiye'de havayolu ulaşımı Ulaştırma Ba-
kanlığı'ndan sorulur. Türkiye'nin denizyo-
lu ulaşımı Ulaştırma Bakanlığı'nın bünye-
sindedir. Türkiye'de demiryolu ulaşımı U-
laştırma Bakanlığı'na bağlıdır.
Hava, deniz, demir yolu ulaşımında Ulaştırma
Bakanlığı yetkilidir; otorite Ulaştırma Bakanlı-
ğı'dır...
Peki, ya karayolu ulaşımı?
Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakan-
lığı'na değil Bayındırlık Bakanlığı'na bağlıdır!
Havayolu, denizyolu, demiryolu Ulaştırma Ba-
kanlığı'nda; karayolu Bayındırlık Bakanlığf nda.
Bu ne garabettir böyle?
Garabet değil dayatma!
ABD, 1950'de Demokrat Parti iktidarı ile Türki-
ye'nin içine girerken yeni karayolları yapmak üze-
re kurulan Karayolları Genel Müdürlüğü, Sam Am-
ca'nın kesin talimatıyla Bayındırlık Bakanlığı'na
Ulaştırmamabağlanmıştır.
ABD'nin buyruğu ile Ulaştırma Bakanlığı, "ka-
rayolu"ndan özellikle uzak tutulmuştur.
Karayolları, ulusal ulaşım politikasının dışında
tutulmuş; alınan dış borçlarla ulaştırma sektörün-
de yatırım ağırlığı tümüyle karayoluna verilmiştir.
Demiryollannın "komünist" işi sayılması, cum-
huriyetin gururu "demir ağlar"ın örümcek ağına
dönüştürülmesi, denizyollannın ihmal edilmesi; üç
yanı denizlerte çevrili Türkiye'de bugün üç yolcu
gemisinin olmaması hep bu politikanın ürünüdür.
Bu politikanın meyveleri ise ulus ötesi şirketler
tarafından petrol ve otomotiv yedek parçafatura-
ları ile toplanmış ve toplanmaktadır.
Türkiye'nin pahalı yük ve yolcu taşımacılığına
DSİ
•DSİ 6. Bölge
Müdüriüğü'ne bağlı
Mersin 67. Şube
Müdüıiüğü'nden yedi,
Tarsus Işletme Bakım
Başmühendisliği'nden
iki mühendis sendika
üyesi ve meslek odasına
kayıtlı olduklan için
önce geçici görevle
sonra tayinle Adana ve
Silifke'ye gönderildi.
Yerlerine kimlerin
geleceği ve barajlardaki
hızlandırılmış felaketler
şimdiden belli.
SESSÎZSEDASIZ(l)
mahkûm edilmesi de işin başka bir yanıdır.
AKP iktidarının "hızlandırılmış tren"le demiryol-
larında yarattığı katliamdan sonra meslek örgüt-
leri tarafından yapılan ulaştırma politikalarının ye-
niden tartışılması ve bundan ulusal ihtiyaçlanmı-
za yanıt verebilecek sonuçlar çıkartılması çağrısı
yerinde olmakla birlikte asla yerine getirilemeye-
cek bir çağndır.
Çünkü...
Ulusal ulaştırma politikalarını oluşturacak Ulaş-
tırma Bakanlığı'nın "kara" ayağı eksiktir!
50 küsur yıldır sağcısıyla demokratik solcusuy-
la, koalisyonuyla dincisiyle hiçbir hükümet, Kara-
yolları Genel Müdürlüğü'nü Ulaştırma Bakanlı-
ğı'na bağlama girişiminde bulunmak bir yana böy-
le bir girişimi aklının ucundan bile geçirmemiştir.
Uiusal politikalar için ulusal kimlik gerekmekte-
dir.
Hele son yıllarda bulan varsa haber versin!
Trafik Yılı'nda trafik kazaları artarken
Renault'nun sosyal sorumluluk
projelerini ve yol güvenliği deneyim-
lerini paylaştığı "www.herkesicin-
guvenlik.org" adresinde yer alan bir
araştırmaya göre, Türkiye'de "Trafik Yı-
lı"nın kutlandığı bu yıl, trafik kazalannın
artış gösterdiğini ortaya çıkıyor...
2004'ün ilk beş ayında, geçen yılın
aynı dönemine göre trafik kazalan yüz-
de 16, ölümler ise yüzde 22.2 oranın-
da artmış bulunuyor. Geçen yılın ilk
beş ayında toplam kaza sayısı 158 bin
680 iken, bu yıl aynı dönemde 25 bin
368 artışla 184 bin 048 trafik kazası
meydana geliyor. Kazalarda geçen yıl
842, bu yıl ise bin 29 kişi yaşamını yi-
tiriyor...
O da şimdilik... Çünkü önümüzde
araştırmaya konu olacak yedi ay daha
var.
Sitede yer alan bir başka yazıda
"Ağustos'a dikkat" uyansı yapılıyor ve
"Trafik kazalan tatil hareketliliği nede-
niyle yaz aylannda çoğalryor. Ağus-
tos ise yılın en tehlikeli ayı. Istatistik
- verilerini dikkate aldığımızda, ölümlü
kazalann ağustos aylannda yılın en üst
düzeyine çıktığını görüyoruz" deniyor.
Peki, "Trafik Yıh"nda ve özellikle
ağustos ayında, trafik polisleri, bölge
trafik ekipleri ne yapıyor?
Şehirierarası yollarda, yöredeki sü-
rücülerin çok iyi bildiği bir gölgelik al-
tına geçip "radar"ını çalıştnyor ve baş-
ka illerden gelip geçen "yabancf lara
"üç kilometre hızlı gittin" diye ceza ke-
siyor!
Yüksek Yerilim Hattı
Tinsel aşklar eskide kaldı,
şimdiki ilişkiler sadece tensel!
erdincutkuiayahoo.com
Bireysefleşme
CEZJVÜ DOĞANER-
Teknolojik devrim çağının yaşan-
dığı dünyamızda, Türkiye içine ka-
Dalı bir ülke durumundadır. Tekno-
lojik iletişimin sınır tanımadığını dü-
şürtecekolursak; Türkiye'de tekno-
lojinin altyapısının olmaması, çok
pahalı ve gelişmiş ülkelere göre kı-
yaslandığında kullanıcı sayısının az
oluşu vb. etkenler bilgiye ulaşma-
da insanlanmızın yetersiz kalması-
na neden olmaktadır.
Türk toplumu politize olmak ba-
kımırtdan belki dünyanın en geliş-
miş ülkesidir. Fakat dünya ile ilişki-
ler, dünyadan haberdar olma bakı-
mından Türkiye dünyanın taşrası
haline gelmiştir. Dünyanın nimetle-
rinden insanlanmız yeterince yarar-
landınlmıyor. Geri bıraktınlmışlık ya-
şamımızın her alanında kendini bel-
li ediyor.
Türkiye'de üzerinde çok az çalı-
şılmış, bu konuda az yazılıp üzerin-
de konuşulmuş bireysellik kavramı
üzerinde durmak istiyorum.
Bireycilik kavramı, Bat toplumla-
nnda sanayi devriminin doğurduğu
bir sonuç olarak kabul edilmektedir.
Türkiye'ye 1950'lilerden itibaren
girdiğini görüyoruz. özellikle Fran-
sa'da eğitimlerini tamamlayıp yur-
da dönen aydınlann yazılannda
okuyoruz.
Avrupa'da 1968 öğrenci olayla-
nın en önemli kazanımlanndan bi-
,n de özgür birey ve bireyselleşme
anlayışının otonomi kazanması ve
bireyin ön plana çıkmasıdır. Birey
bir amaç mıdır, yoksa araç mıdırtar-
tışması, o günlerden bugüne halen
tartışılan bir konu olmuştur. Kişinin
bireysel çıkarlannın bilincine var-
ması ve "ben" demesi, "özgür bi-
rey"\n sağlam, sağlıklı, hiçbir otori-
teye bağlı olmayan bağımsız kişilik
ve kimliğinin oluşmasında önemli
etken oldu. Bireyselleşme, kişinin
özğürieşmesinde belirieyici en
önemli unsuru oldu. Bireyselleşme
eşittir özgürlük olarak görüldü. Gü-
nümüzde bireyselleşme halen sü-
rüyor. Bireyin üzerinde ailenin, kili-
senin (caminin), sendikalann, der-
neklerin, siyasi partilerin, belediye-
lerin, kısaca baskı gruplannın etki-
si azaldı. "Sosyal devletin öne çık-
ması, buna paralel olarak bireyin
tüm gereksinmelerinin karşılanma-
sı ve insanlann birbihne az muhtaç
olmalan, bireyci anlaytşın gelişme-
sinin en önemli etkeni oldu. "Dev-
let Baba" ve "Başka baba" lann ye-
rini "sosyal devlet" aldı. Her insan
deyim yerinde ise; iki ayağının üze-
rinde durmak ve kendi yaşamını ya-
şamak istiyor. Bir gruba bağlı olma,
bir grubun üyesi olma düşüncesi
geçmişte kaldı. İnsan kendini yeni-
den keşfetti.
Bireysellik; artık burjuvazinin za-
feri, egoizmin abartılması, özele ge-
ri dönüş ve diğer rahatsızlıklar de-
ğil. Bireysellikten, öncelikle aklın il-
kesi olarak söz ediyoruz. Gelenek-
se) değilse de hümanist bir düşe,
diğerierini kendisi gibi dikkate alan,
yani sınır ve tehdit yerine bir fırsat
olarak olgun ve uygar bireysellik-
ten bahsediyoruz.
Bireyselleşmek, bazılan tarafın-
dan kaçınılmaz ve döndürülemez
bir gelişme ve bireysellik bir otono-
m olarak algılanırken; Bazı uzman-
tara göre de (Tinbergen) haklan,
scrumluluklan ve zorunluluklan be-
jirlerken kişisel ilişkilerin önemini yi-
tircliği bir durum olarak belirieniyor.
Bu gelişme; kişisel gelişmeye kat-
kıda bulunduğu sürece, pozitif bir
getişme olarak algılanıyor ve özğür-
lü}ü genişletiyor, özgür birey anla-
yışını geliştiriyor ve her alanda alter-
natifleri artnyor. Bireyin özgüriüğü-
nün sının, diğerinin özğüriüğünü ra-
hatsız ettiği zaman belli olur. Birey-
sellik doğal bir şey olarak görülme-
meli. Dayanışmada sınıriannı bul-
malı, dayanışma ile sınanmalı. Bi-
reysellik banş, savaş ve çevre kirii-
liği vb. felaketler karşısında daya-
nışma yolu ile kendini belli eder...
Geleneksel toplumlarda modem
"baba" çağı sürüyor. Geleneksel
toplumlar, birine veya bir yere bağ-
lı olarak yaşamaya alışıldığından.
bireyselleşmenin önemi kavranma-
mış toplumlardır.
Bu toplumlarda "skolastik" dü-
şünce anlayışı eğitim ve kültürel ya-
şamın bir parçasıdır; 'ben bilmem"
anlayışı ve otoriteye bağlılık hâkim-
dir.
Geleneksel ve azgelişmiş top-
lumlarda her şeye "evet" diyen bir
anlayış egemendir. Geleneksel top-
lumun insanlan hiçbir konuda inisi-
yatif ve sorumluluk almazlar. Ger-
çek görüşlerini açık açık söylemez-
ler. Görüş ve düşünceleri gruba
bağlıdır. Otoriteye bağlılık ve saygı
vardır. llişkilerdeduygusallık, kabul-
lenme, aıle büyüklerine bağlılık ve
kişinin yaşam anlayışında hiyerarşi
hâkimdir. llişkilerde tartışma ve so-
runlardan kaçma, duygusal tepki
vardır. llişkilerde imalı ve dolaylı ko-
nuşma hâkimdir. Konuşmalarda
açıklık yoktur. İnsanlan kırmak ve
gücendirmekten korkarlar.
Gelişmiş toplumlarda: Bireysel-
lik, büyük ve küçük öneminden zi-
yade kişisellik ön plandadır. Karşı-
lıklı llişkilerde açıklık ve netlik söz
konusudur. Eşitlik ve mantıksallık
ilişkilerde temel unsur olarak kabul
edilir. Sorunlar hemen çözüme ka-
vuşturulur, ertelenemz. llişkilerde
açık, somut, içerik ön planda olup.
söylenecekler kişinin yüzüne söyle-
nilir. Din, mezhep, hemşehrililik ve
aile ilişkileri pek rol oynamaz.
Günümüzde kişi birey olmanın
tadını anladı. Sahip olduğu ekono-
mik düzeyi ile özgürce istediğini alıp
satabilmekte. İnsanlann eğitim dü-
zeyi yükseldikce, bilgilenme isteği,
bilgi ve kültür düzeyi artmakta. In-
sanlar her alanda bilinçli oldu.
Türkiye'de bireyselleşmek; ya-
banalaşmayta, nihilizmle, materya-
lizmle, yalnızlaşmayla ve toplumla
insanın arasına perde çekmeyle
eşanlamlı algılanılıyor.
Türkiye'de devlet-birey anlayışı-
nın değişmesi gerekir. Toplumda bu
değişimi yaşamaktayız. Dışandan
bakıldığındaTürkiye bir çelişkilerül-
kesi. Biryandan duygusallık, feda-
kâriık, hoşgörü ve sevgi.. diğer yan-
dan da bendllik zalimlik, açgözlü-
lük, hortumculuk ve çeteleşme iç
içe yaşanıyor. Bir yandan her şeyi
babalardan, ağalardan, paşalardan
ve devletten beklericen, dünyada
kendi alanında uzman bilim insanı
ve ululararası kalrte ödülü alan, ye-
nilikler yaratan, riske giren özei te-
şebbüs kuruluşlan var.
"Zaman bizde çok önemli.. sa-
dıkkalınır ve verilmiş sözler tutulur.
Burada ise bir saatte halledileceği
söylenen şey birgün sürüyor. Türk-
ler genişler! Benim tarzım mı, on-
lannkimidoğrubiiemiyorum. Vurt-
dışında özel hayata saygı Türki-
ye'den daha fazla..." (Fenerbahçe
Teknik Direktörü C. Daum'la yapı-
lan görüşme, Hürriyet, 21 Mayıs
1995)
KİM KLME DLM DUMA BEHİÇ AK behicak(cı turk.net
BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
/ Enf tesycmvrrıuz
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGESÇ
k_urg»nc(a yahoo.com
HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BÎLGIIS
OLÎMPİYATLARA tLK KEZ 67 SPORCU İLE KATTLT/ORMUSUZ
ARKADAKtNI TANIDINMr?
"MTLtf OKCUMUZ"!
TAhJlMAZ-
MIYIAAI
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 6 Ağustos tcute.nıumtaz-arikon.com
Kaynakça: ' Doğan Erğün, Türk
Bireyi Kuramına Giriş (Gerçek Y.) '
Steven Lukes, Bireycilik (ark Y.) '
Geleceğin Sosyalizmi (Sodev Y.)
BAROK RESMİN GUÇLÜ USTASL.
16SOT/4 8UGÜM, ÜULÜ
, 61 yAŞ/NPA ÖLMÜŞTÜ- Ç-OH GEUÇ
BA2I
USrALARlNIN YAPITLjŞ£(N/ İNCELE-
Ç.OK ^
GOteEvf <Se/££<S/MC.£ YAPrt-
ANKARA...AJNKA...
MÜŞERREF HEKIMOĞLU
'Madımak Müzesi'nde
Canlanacak Gerçekler
Meslek yaşamım yeni dostlar ile zenginleşir,
renklenir her zaman. Telefon çalar, bir selam gelir.
Bu kez de Yozgat'tan, Sorgun'a bağlı Bahadın Bel-
desi'nden güzel seslenişler var. Bana yeni dallara
tırmanma olanağını verdi. Sorgun, Selam gazete-
sinden Ahmet Doğan, yeni dostlaria selamladı
beni. Bahadınlı adını iyi tanıyorum. ANKA'daki ça-
lışma arkadaşım, Mülkrye Ozdemir'den dinledim
ilk kez. Sorular ve yanıtlartyla renkli birsöyleşi oluş-
tu. Bahadınlı okurlara seslenirken, bölgenin köy-
lerinden belli güzellikler yakaladım. Yeni ufuklara
yöneldim ve yeniden karar verdim. Memleket ha-
berierini kısa köşelerde değerlendirmek sağlıklı bir
olay değil. Küçük bir haber önemli gerçekler du-
yuruyor. ömeğin, 8'inci Kültür Şenliği nedeniyle
köşelerzenginleşti. Bahadın beldesinden ozanlar,
yazarlaria sessizliği güzel aştı Bahadınlılar. Ben de
uzaktan ve yakından izlenimlerie kutladım bu şen-
liği. llginç, Berlin'deki Bahadın Korosu da yer alı-
yor bu şenlikte. Emeğini, yüreğini koymak isteyen
herkes Bahadınlılar için düzenlenen şenlikte yeri-
ni alıyor.
"Paylaşım" dergisinde uygulanan gerçekler ay-
dınlığa giden yolda yalnız olmadığımızı vurguluyor.
Kimi zaman bir beldede, bir kazada yaşanan olay-
laryerimizi, yöntemimizi çok gerçekçi biçimde du-
yuruyor bize. Üzgünüm, Ibrahim Ankan'ı da ye-
teri kadar tanıyamadım ama dostluk için, sıcak
duygularia yol almak için biriiktelik gerekmiyor her
zaman. Koşullar elverse daha neler yapacaklar
ancak, koşullar da hep elvermiyor. Belli birikim ol-
mazsa paylaşmak da sağlıklı gerçekleşemiyor. Ib-
rahim Ankan'ın biröğüdü de büyük anlam taşıyor:
- Ne zulüm yapın, ne zalim olun.
En güzeli bu kuşkusuz. Ancak, bu söz özünü bu-
lamıyor her zaman. Son günlerde yaşadığımız
olaylar da belirtiyor değil mi? Bahadın Kültür Şen-
liği, yaşadığımız acı ve bulanık olaylara karşın Ana-
dolu gerçeğini yalın biçimde yansıtıyor bence. Kül-
tür Şenliği'nin, Kültür Sergisi'nde yer alan ürünler
Bahadınlı görüşünü özden ve içten sergiliyor. Ba-
hadınlı kardeşler savaşlar olmasın diyor. Hepimi-
zin isteği bu değil mi? Aynca, bir fotoğraf sergisi
ve Sıvas katliamını canlandıran fotoğraflar. Hepsi-
nin başka şarkısı var. Acıda buluşuyor, acı olayla-
n yansıtıyor. Ancak, karamsariığı duyurmuyor. Ter-
sine, karanlık içinde ayndınlığa giden yolu göste-
riyor. Hacıbektaş, Kayseri Semah Derneği de bir
semah gösterisi ile selamladı konuklan. ÖDP'li Ba-
hadın Belediye Başkanı ŞimşekTürker'i kutlamak
gerekiyor. Konuklarını iyi ağıriadı bu şenlikte. Böy-
le örnekler gerekiyor ülkemize. Belli konulara, bel-
li sloganlara, partizan davranışlara yer vermeden
biriikteliği kutlamak, yol almak güzel bir olay. Da-
hası güzel bir yöntem.
Sevgili okurlanm, siz de duydunuz. Madımak Ote-
li'nin müzeye dönüşmesi isteniyor bir süredir. Ger-
çekler açısından önemli bir müze olur. Herkes gör-
meli, anısını tazelemeli bence. Belli olayların müze-
cilikte yer alacağı günler geride kalsın, önümüzde
geniş kapılar açarak, geniş soluklara yol açsın.
BULMACA SEDAT
1 2
SOLDANSAĞA:
1/ Sulann ak-
ması için bir
duvara açüan
yank. II Ince 3
dantel... Yeni
bir taşıtı ya da
makineyi,
motorun açıl-
ması için dü-
şük rejimle
çalıştırmaya
verilen ad. 3/ 9
Beyaz ya da
pembe renkli çiçekler
açan zehirli bir ağaç-
çık... ttalya'da bir 0-
va. 4/Gelincik çiçeği.
5/Hattatlann kâğıt ci-
lalamakta kullandık-
lan bileşim... Bir no- 6 I
ta. 6/Bir ay adı... Es- 7
ki dilde eşek. 7/ Bir 8
yüzeyde renk dalga- 9 [
lanması sonucu görülen parli lıkc 8/ Bir gösterme
sıfatı... Uzaklaşmak, ara açıhnak. 9/Kazak başkan-
lanna verilen ad... Eski Mısır'da güneş tannsı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Türk halk müziğinde Orta ve Güney Anado-
lu'ya özgü uzun hava türü... Baryum elementinin
simgesi. 2/ Avuç içi... Araba koşumunda atlann
boyunlanna geçirilen ağaç çember. 3/ Dansöz. 4/
Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarmın karşılaştığı
kimi engelleri dolanarak geçmesi olayı. 5/ Divan
şürinin ölçüsü... Otlak. 6/Kuzey Anadolu dağla-
rında yetişen ve kışın yapraklannı dökmeyen, iri
ve mor çiçekleri olan bir ağaççık... Bir ilimiz. II
tsim... Metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan,
kalay ve kurşun alaşımlannın genel adı. R/Eldiven
ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumuşak de-
ri... Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranın-
da alınan vergi. 9/Konken gibi kimi iskambil oyun-
lannda her kâğıdın yerine kullamlabilen kart...
Akım şiddeti kiloamperin kısa yazılışı.
PENDtK SULH HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
2004/730 Esas 20041013 Karar
Mahkememizin 2004/730 Esas, 1013 Karar sayüı ve
1.7.2004 tarihli ilamı ile Pendik Sulh Hukuk Mahkeme-
si'nin 2003/459 sayıh Pendik Batı Mah. Misket Sokak
768 ada, 94/3 pafta, 26 parsel kayıtlı taşınmaz ile ilgili
açılmış bulunan izale-i şuyuu davasında adresinde bulu-
nalayan davah Mahdume Ünsalan'a açılmış bulunan
izaleyi şuyuu davasında hak ve menfaatlerinin korunma-
sı bakımından Istanbul defterdannın"lcayyum olarak ta-
yin edildiği ilan olunur. 14.2004 Basın: 35840
Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür.
YUSUF OCAK
Öğrenci pasomu, öğrenci kimliğimi ve sağlık
belgemi kaybettim. Hükümsüzdür.
ESRA PEKER