14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2004 CUMARTE OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Olimpik Dengesizlik ATİNA OLİMPİYATLARI açısından Türkiye için söylenebilecek en doğru değerlendirme, katılım- daki ve başarıdaki dengesizliktir. Bazı dallarda hiç yokuz; olduğumuz dallarda ise, ya katılım çok ek- sik ya da başarı dengesiz. özellikle, sporun anası sayılan atletizmde durum hayli acıklıdır. Yunanlı at- Jetlerin de "doping"e bulaşmış olması Türkiye'nin Süreyya-Kop olayını unutması için geçerli neden olamaz. Tek umut Elvan'ın ne yapacağı da son ana kadar belli değildi. Haydi dıyelim ki, halkımızın gen yapısı sürat koşullarında öne çıkamayışın başlıca nedenlerinden biridir; peki, yacirit, diskvegülleat- ma gibı bir ölçüde kuvvet işi sayılan atletizm dal- lanndaki yokluk ya da sifiklik, Apak'ın çekiç atma- daki başarısıyla örtülmüş oldu mu? Halter ve serbest güreşteki madalyalar da baş- ka alanlardaki boşlukları doldurmaya yetmiyor. Kı- sacası, özde "uluslar yarışması" olan olimpiyatlar- daki 2004 görüntüsü, 70 milyonluk çağdaş Türki- ye'ye yakışan bir görüntü değildir. Oysa, bu olimpiyatlar, daha önceki dereceleri sa- yesinde uluslararası yarışmada bulunmaya hak kazanmış 60 küsur kişilik bir katılımla, Türkiye için gurur verici bir "ilk" sayılmaktaydı. Ama, spo- run yaygınlığı ve benimsenişi açısından "katılım "ın önemi düşünülürse, bazı dallardaki katılımın ve ba- şannın zayıflığı daha da dikkat çekicidir. örneğin, Türkiye'nin, dört deniziyle yüzme, yel- ken ve kürek başta olmak üzere, bütün su sporia- rında çok önlerde olması gerekmez miydi? Güreş "afa sporu" sayılır da okçuluk ve atıcılıktaki başa- nsızJıklar nasıl açıklanacaktır? 1936 Olimpiyatlan 'nda binicilik başanlan kazanmış olan Türkiye'ye ne ol- muştur da şimdi o alanda hiç yoktur? Bütün bunlan göz önünde bulundurunca, Tür- kiye'nin 2008 Olimpiyatlan'nda çok daha ge- niş katılımla ve daha dengeli bir başarı tablosuyla yer alması hedeflenmelidir. Daha önceki hatalan tek- rarlamadan. Herşeydenönce, Istanbul'u "olimpiyatkenti" yap- mak için yasa/aria belirienmiş kaynakların, kuş uç- maz kervan geçmez köşelere kocaman statlar dik- mek yerine, ülke düzeyine yayılmış bir tesis plan- laması doğrultusunda harcanması gerekiyor. öte yandan, orta ve yükseköğrenim alanında okul sporunun teşvik edilmesı için birtakım köklü değişikliklere gidilmelidir. özellikle üniversitelere giriş sınavlannın ve "dershane belası "nın spor için en elverişli yaşlardaki gençlerin önüne çıkardığı engelleri bir ölçüde aşacak düzenlemelere gerek- sinim var. Belki lise bitirmede ya da üniversitelere girişte sportif başanlara tan/nacak bir "ekpuan" sis- temi bu açıdan yarariı olabilir. Kısacası, olimpiyat sonrasının Türkiye'si sporko- nusunu yeni baştan düşünmesi gereken bir Türki- ye olmalıdır. Çünkü spor, uluslararası yanşta "ya- ya katma"rur\ en belirgin göstergesi olmuştur artık. Kulluğu Uzerinden Atmak... Bugün dünyamızda doğanın acımasızca katledildiği, insanın insana yabancılaştınldığı, savaşlann kışkırtıldığı, emeğin sömüriildüğü, kültürlerin, uygarlıklann yok edildiği, emeğin paylaşılmadığı, insanın insana kulluğunun egemenleştirilmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Veysel GÜLTAŞ Karşıyaka Hâkimi, Izmir "tnsanJarda tek sıcak kanun / Üzümden şarap vapmalan / Kömürden ateş yapma- lan / Öpücükkrden insan yapmalandır / .„ /İnsanlarda tekzortu kanun/Savaşlara yok- sufluklara karşı/ Kendikrini ayakta tutma- lan /Ölüme karşı yaşamalandır/ _. / tnsan- larda tek güzel kanun / Suyu ışık yapmala- n / Düşü gerçek yapmalan / Düşmanı kar- deş yapmalandır. / ~ / Hep var olan kanun- lardır bunlar / Bir çocukcağızm ta yüreğin- den başlar / Yayıhr, genişler, uzar gider / Ta akla kadar." (Paul Eluard,Asıl Adalet, Çev: A.Kadir). Günümüzün kürüselleşen dünyasında ada- letin özgörevi (misyonu) yukandaki dize- ler üzerine kurulmaîı. Bir ütopya önerse de, yaşamı değiştirmenin, çirkinliğe karşı este- tiği, insana ilişkin değerleri açığa çıkarma- nın yolu. ütopya"dan geçmiyor mu? Ütop- ya olmazsa, kulluğu uzerinden atabitir mi> - di, güçliiye karşı direnebiür miydi insan? Ütopyası olmayan sanatçmın yapıtı, yaşa- mı değiştirme gücünden yoksun, niteliksiz bir meta durumuna düşer sonunda. Bugün Franz Kafka'nın. LevTolstoy'un, Batzac ın, NâamHilanet'ın. BertoltBrecht'ın, Pablo Neruda'nın, Octavio Paz'ın, Yannis Rit- sos'un kendilerini bugüne taşımış olmala- nndaki gerçek, onlann yapıtlanndaki, ola- naksızı olanaklı kılmaya çalışan, insanı dö- nüştüren düşünceleri nedeniyledir. Yaşamı dönüştürmek, nitelik olarak ço- ğaltmak, banşı savunmak, ancak sanatın ve sanatçuun ütopyasında vardır. 11 Eylül 'den sonra "Hiçbirşeyesldsigibiohnayacakrdi- yen ABD Başkanı da değışimden söz edi- yor. Yaşanılanlara bakarsak onun değiştir- diği doğa tahribatıdır, işgal edilen ülkelenn ulusal müzelerini yağmalamaktır. Irak'ta, Af- ganistan'da çocuk ölümleridir. =Üstelik bu işgallerini, banş aduıa sığı- narak yapıyor. Dünyayı kandırdıklannı sa- nanlara, Küresel Banş ve Adalet Koalisyo- nu'nun verdiği yanıt, bu ikiyüzlülüğün su- çüstü tutanağıdır. "Rock'a bulaşülar. Coca Cola sadece bir içecek markası değil, bir ha- yat tarzmın ifadesi. Kolombiya'da sendika- cı öidürmeksuçundan yargriaiuyoriar. Irak'a bombaJardan sonra tren dolusu Coca Cola gönderildL." Bu yıkımın, bu tragedyanın insanı değiştirdiğinden söz edebilir miyiz9 Insanlığın beş bin yıllık serüveni içinde insanlaşma çabasını biryana bırakalım. An- cak, şu kısa bilgi, bu çabanın ne denli zor- lu olduğunu kanıtlaması anlamında önem- li ve o denli de ürkütücüdür. Yazılı tarihin 3500 yılında, insanJık sade- ce 270 yıl savaş görmemiş. Bu şu demek- tir: Diktetörlerin. tıranlann, despotJann, em- peryalistlerin açgözlülüğü, şiddet yanlılı- ğı, paylaşmayı bilmeyen aşın mülk isteği, insanlığa baskı, şiddet, zuliim, işkence ola- rak yansımıştır. Üçüncü binyılın penceresinden dünya- mıza baktığımızda da insanlığın hiç de iç açıcı birdurumda olmadığını görmekteyiz. Yapılan saptamalara göre bugün dünyamız- da, uluslararası mali (parasal) dolaşımdaki günlük 640 milyar dolann sadece yüzde 10"u mai ve hiznıet karşıhğı yapılan ödeme- dir. Bunun da büyük kısmı ABD'lilerindir. Geri kalanı, global olarak (toplam tedavül- deki, yürürlüktekı para) üretimden kopuk, para Ûe para kazanma üzerine kuruludur Bunun anlamı şudur: Mal ve hizmet karşı- lığı ödenen yüzde 10'u (üretilen malın ve alın terinin karşıhğı olan 64 milyar) çıkar- dığımızda. üretime dayanmayan, emekten kopuk 576 milyar dolarlık para, günlük do- laşunda bulunmaktadır. fşte bu para, sayı- lan birkaç yüzü geçmeyen dünya finans ka- pitafizminin, para babalannın elindedir. Elindeki parasal güçle, hükümetleri devıri- yor, uJuslan birbırine kırdınyor, uluslann ka- deriyle oynuyor, küreselleşme adına sınır- lan kaldınyor, kültürlen yozlaştınyor, da- hası kültürlen birbirlerine düşman ediyor, uluslann ekonomisini felç ediyor, bölgesel, dinsel. etnik kökenli savaşlarçıkararak dün- yayı pazarJara bölüyor. Bu sonuçlara göre bugün dünyamızda do- ğanın acımasızca katledildiği, insanın insa- na yabancılaştınldığı, savaşlann kışkırtıldı- ğı, emeğin sömüriildüğü, küJtürlerin. uy- garlıklann yok edildiği, emeğin paylaşıl- madığı, insanın insana kulluğunun egemen- leştirilmeye çalışıldığı bir dönemden geçi- yoruz. Başka bir gerçek daha var: Uluslararası bir kuruluşun yapmış olduğu saptamaya gö- re. dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'ine sahip olan ülkeler, dünya petrollerini yüz- de 59, doğalgazı da 74 oranında tüketmek- teler. Bu gelişmiş ve güçlü ülkeler tüketim- de yüzde 70 oranında ortalama paya sahip. Rezervleri yani kaynaklan yüzde 11 civa- nnda. Bu durum, dünya polinkasını yönlen- dirmek ve enerji açıklannı kapatmak için çok şeyi yapabilecekJerinin kanıtı değil mi? Re- zervleri yüzde 11 olan, dünyadaki enerji kaynaklannın yüzde 70'ini kullanmak du- rumunda olduklanna göre yüzde 59 ora- nında başka ülkelere bağımlıdıriar. Yani devleşen, küreselleşen sermaye ayakta du- rabilmek için, dünya politikasmı yönlen- dirmek zorunda ve gerektiğinde de savaş- lar çıkarabiJmektedir. Sonra da sömürü üze- rine kurulu politikalannı banş, özgürlük. insan hakJan kıhfına büründürüp, yoksul ülkelerin enerji kaynaklanna el koyarak sal- dırganlaşmaktadır. Ülkemizde çoğu insanımızın bakarkör ol- duğu, "AdaJetin bu mu dünya?" arabeskli- ğiyle vurdumduymazlıktan gelindiği. ada- let tannçalannın gözlerindeki bağın hâlâ çözülemediği, insancıl değerlerin paraya indirgendiği, giderek de bir ülkenin işgali- ne ortak olmak için verilen krediyle (Ame- rikan Demokrat Parti senatörlerinden Ed- ward Kennedy'nin açıkça tanımladığı rüş- vetle), ulusal onurumuzun aşağılandığı, ola- sı bir katılımda komşu ülkeyi "yasalsavun- ma" içine zorlayabileceğinin göz ardı edil- diği süreçte, 8. Istanbul Bienali'nin içeriği- nı oluşturan "Şiirsel Adalet" çağnsı ile ka- tılan 42 ülkenin 85 sanatçısının çığhğı, ve- rili hayatın sözcülüğünü yapan, günümüzün adalet kavramına yeni bir pencere açıyor. Ye- ni binyılın insanını farklı bir adalet kavra- mında buluşturuyor. Geçmişten bugüne, zorbalığa karşı, in- sanlığın sürdürdüğü eylemi, "direnmehak- kı" ile "eşitlik düşüncesi"ni doğururken, gelinen noktada, evrensel hukuk ilkelerini hayata geçiren sistemlerde "shil itaatsiz- Bk" kavTamını da berabennde getirmiştir. Sivil itaatsizlik, "hukuk devleti idesinin üs- fün değerieri adına kamuya açık ve yasaya aykın olarak gerçekleştirilen" bir protesto şeldi ise insan haklannın savunuculuğunda, şiir öncü süvaridir. Yaşamı anlamlı kılmak istiyorsak şiirsiz kalmayalun. C^YEŞIL ELMA |TAKSİT[ İMKAHI PRAG Sanki Osmanlı'nın Son Günleri... BUDAPEŞn • VIYMU 0212 253 8787(pb<) D• takırMl. SM 39 10 • • «nk»a: 440 16 51 • fjtjçf 411 15 72 • *tı$elıır: <56 52 01 • «nkırı: 4 K D» 03 sj 223 15 St • Samsııa: 433 17 70 • Ltfkısl: 227 42 06 OKTAY AKBAL Romanlar Garipler Sokağı, 12. Baskı Suçumuz İnsan Olmak, 12. Baskı İnsan Bir Ormandır, 5. Baskı Düş Ekmeği, 4. Baskı Batık Bir Gemi, 2. Baskı CAN YAYINLARI Sadiye AKAY Emekli Yazm Öğretmeni oğa, yaz yaşa- bakıyorum: Ülkemdeki insanlann çoğu da be- nim gibi görünüyor; ko- nuştuklanm da bu görü- şümü doğrulayıp pekiş- tiriyorlar; çoğunluk te- dirgin halde. Işyerleri, dükkânlar art arda ka- panmak zorunda kalıyor, işsizlik çoğalırken yok- sulluk ve yoksunluk hal- kımız arasmda yaygın- mının sere ser- peliği içinde. Çiçeklerle donanıyor yaz bahçeleri. Güllerle gü- lüyor her yer, yaz sevin- cini yaşıyor. Ama ben bu sevince katılamıyo- rum bir türlü. Içimde bir bungunluk, bir büyük eziklik, umarsızlık (ça- resizlik) var. Çevreme ÖSS'de başarı MEF'in Boğaziçi Üniversitesi 540 öğrenci Sabancı Üniversitesi 376 öğrenci (stanbul Üniversitesi 2226o^renci Yıldız Teknik Üniversitesi TI95 öğrenci Koç Üniversitesi 596öğrend Bilkent Üniversitesi 208 öğrenci 6 yıllık ÖSS uygulamasındakı başarı tablomuz: Toplam 17.412 universitelı Yasalar gereğı ısım lıstesı ılan edılememektedır. Yasaya saygımızdan dolayı ılan edemedığımız öğrenci ısım lıstelerıne şubelerımızden ulaşabılırsınız. Kayıt ve detaylı bılgı ıçın: Beşikta? (0212)260 72 00/01-02-03 Kadıköyi (0216) 346 27 58 - 62 Kadıkfty2 (0216) 347 00 97 - 98 Bakırköy (0212) 543 79 13 - 98 OOTÜ 209 öğrenci Marmara Üniversitesi 1646 öğrenci Dığer Ünıversrteler 9484 öğrenci 1972 MOOCPtİ EÖİTİM FEN V DBtSHANELERİ laşmakta, umutlar ve ge- leceğe güven her gün azalmaktadır. Bir karaba- sanın içine düşmüş gi- biyiz. Sanki Osmanlı Devle- ti'nin son günlerini ya- şıyoruz: Ekonomimiz IMF denetimi altında. Bakıyorsunuz AB Ko- misyonu Türkiye Temsil- cisi Kretschmer, görevi olmayan konuda görüş açıklayarak ukalalığa kalkışıyor. Heie ABD as- kerlerinin Irak'takı as- kerlerimizin başına çuval geçirmelerini unutabilir miyiz hiç? Bu olumsuzluklar kar- şısuıda bunalarak günü- müzden 85 yıl önceki mayıs günlenni düşünü- yorum. Ingilizlerin kışkırtma- sıyla Yunanlıların İz- mir'e saldınsı karşısın- da yurdumuzu umutsuz- luk sarmışken Mustafa Kemal, her zorluğu ye- nerek îstanbul'dan çü- rük çank Bandırma va- puruyla "Ya ölüm ya ba- ğımsızlık!'' diyerek yola çıkmıştı. 1919 Mayı- sı'nın 19'unda Sam- sun'dan başlayıp Erzu- nım ve Sıvas kurultayla- nndan güç alarak Izmir'e ulaşan yol, nice çetin zor- luklar, yokluklar, yok- sunluklara karşın nice yiğitliklerle doluydu. Ateşlerin içinden çı- kıp gelmiş olan o sanşın komutan, yıllar sonra- suıda, o yolculuktan söz ederken: "Ben 1919 yıh Majis'ı içinde Sanısun'a çıktı- ğım gün elimde, maddi hiçbir güç yoktu. Yalmz büyük Türk ulusunun asaletinden doğan ve be- ninı vicdanımı dolduran yüksek ve mane\i bir güç vaıtb. tşte ben bu ulusal güce, bu Türk ulusuna güvenerek işe başladım. Ben Türk ufuklann- dan bir gün mutlaka bir güneş doğacağua, bu- nun stcakhk ve gücünün bizi ısıtacağına. bundan bize bir güç çıkacağına o kadar güvenrvordum Id, bunu adeta gözlerimle görüyordum." (Cumhu- riyet gazetesi, 1.4.1937) diyerek o günün koşul- lanna değüıiyordu. Yalnız bu kadar değil: "Ben, ülkeyi ve uiusu düş- tüğü felaketten çıkara- bileceğinı inancıyla Ana- dolu'v^ geçtiginı ve anıa- cm gerektirdigi girişün- lere başladığım zaman cebimde, bu>ruğumda beş para olmadığını söy- leyebilirim. Fakat para- sızhkbenjm ulusla birük- te atmayı başardığım, amaca yönelik adımlan durdurma>a değil zerre kadar azaltmaya neden oimanuşür. V ürüdük. ba- şardık; yürüdükçe, ba- şardıkça maddi güçlük- ler kendiliğinden orta- dan kalkü." (Atatürk' ün S.D. II, s.243)sözleriy- le de gelecekteki kuşak- lara nasıl çalışmalan ge- rektiğini gösteriyordu. Sonuçta tam başany- la büyük utkuyu kazan- dıktan sonra da asla övünmeyerek: "Bütün bu başarı, yamız benim eserim değildir ve ola- maz. Bütün başan,bütün ıılusun kararve inancıy- la çahşmasuu birleştir- mesi sonucudur. Kahra- man ulusumuzun ve seç- kin ordumuzun kazandı- ğı başan ve utkudur" (Atatürk'ün S.D. II, s.76, 77) sözüyle tüm yaptık- larını çok sevdiği ulu- suyla ordusuna mal edi- yordu. O, yalnız başanlany- la kalmıyor, aydınlık ve ileri düşünceleri, sözle- riyle günümüze de uza- nıyor, kimilerimize de yol gösteriyor gibidir: "Amerika, Avrupa ve tüm uygarnkdünyası t>ü- melidir Id, Türkiye hal- \a her uygar ve yetenek- B ulus gibi, kayrtsızve ko- şulsuz özgür ve bagnnsız yaşamaya kesin karar vermiştir. Bu hakb kara- n bozmaya yönelik her güç, Türkiye'nin sonsu- za kadar düşmanı kabr." (Atatürk'ün S.D. III, s.48) Sanki kendisinden yıllar sonraki kimi olu- şumlann Türkiye'ye ki- mi dayatmalarda bulu- nacağuıı varsayarcasuıa (tahmin edercesine) uya- nda bulunmaktadır. Gö- rülüyor ki içimizde. yü- reğünizdekini dile geti- rircesine güncelliğini ka- nıtlamakta, dosta, düş- mana da yol göstermek- tedir. Gittikçe artan çıkmaz- lanyla içinde yaşadığı- mız yaz günleri, beni böylece bir başka bahar- la yaza götürüverdi. Ina- nıyorum b ulusumuzun zinde güçleriyle hepimi- ze görev düşmektedir. PENCERE Kafaya Türban.. Surata Peçe... Irak'ta yaşanan kanlı tragedya aklı başında H ristiyanı da yüreğinden sarsıyor... Hangi dinden olursa olsun, isterse Allahsız olsur vicdan sahibi her insan katliamın celladına karşı öi keden köpürüyor... Islamcıların gazetelerine şöyle bir göz atıyorurr bir manşet gözüme çarpıyor: "Barbar ABD" ötekilerde benzeri başlıklar var; Fethullah'ın ga zetesı idare-i maslahatçı... Ama hepsinde ortak tutum şöyle: Irak'ı yakıp yıkan, Müslümanları katledip perişar eden Amerika'ya eleştiri.. AKP'ye karşı sus pus.. Canım, bu ne çelişkidir; hâni AKP'nin liderine gö- re "müminler askerimiz" ıdi?.. "Camiler kışlamız" idi?.. "Kubbeler miğferimiz" idi?.. "Minaretersüngümüz" idi?.. Neoldu?.. Amerika Islam coğrafyasında camileri bombc layıp Müslümanları katlederken AKP neden sus pus?.. • Recep Tayyip idare-i maslahat siyasetiyle du- rumu atlatmaya çahşıyor... Peki, AKP iktidarının en büyük destekçisi Fethul- lah Güien Amerika'da ne yapıyor?.. Fethullah Hoca Amerikan himayesi, desteği, gö- zetimi, güdümü altında yaşamıyor mu?.. Fethullah tıs pıs.. Sus pus.. Yalnız ABD'ye değil, Bush yönetimine de özel gebelik sancısını çekiyor... Peki, Türkiye'de Amerikan desteği ve himaye- siyle en güçlü sayılabilecek dinci siyasal güce dö- nüşen Fethullahçı tayfasının önde gelenleri ne ya- pıyorlar?.. Fethullah niçin Amerika'da yuvalanmış?.. Niçin konuşmuyor?.. Diyebılir ki: - Amerika Müslüman coğrafyasını çiğniyor; pet- rol çıkariarı uğrvna Islamın kutsal topraklannda katliam yapıyor; Hazreti Muhammet'/n ümmeti- ni çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden eziyor; kundaklardaki bebelerin geleceğini söndü- rûyor; camilerini yıkıp yakıyor, bombalıyor... Ben buna dayanamam!.. Isyan ediyorum. ABD'nin hi- mayesi altında Amerika 'dayaşamak benim için zül- dür, alçaklıktır; Türkiye'ye dönüyorum; Müslüman- lığımın bilincı bana doğru yolu gösteriyor; Amer- ka 'yı protesto ediyorum; bundan sonra Allahıma, dinime, ümmetime layık bir kul olmak için elim- den geleni yapacağım... Ama Fethullah da sus.. Ve pus.. • Kutsal Islamı iktidar koltuğuna oturmak için kul- lanan AKP'de, Meclis içinde, grupta, partide, hü- kümette inançlı Müslüman yok mu?.. Peki, niçin kıpırdamıyorlar?.. Müslümanlık, karının başına türban takmaklaol- saydı, çok kolaydı... Amerika komşuda Müslümanlan katledip Islamı kafakola alırken Türkiye'de Bush'a biat eden Müs- lüman erkek, kafasına kansı gibi türban, yüzünede peçetaksın!.. Çünkü bızimkinde artık kimsenin yüzüne baka- bilecek surat kalmadı. KOOP-C'DEN DUYURU "1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ"NÜ 29 Ağustos 2004 Pazar günü saat 13.00'te Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Kır Kahvesi'nde etkinliklerte kutluyorvz. Konuşmacı: Dr. Erdal ATABEK öğle Mönüsü: Geleneksel Mantı Yemeği KOOP-C Yönetim Kurulu Önemli Not: özel otosuyla gidemeyecekler için pazar günü saat 11 .OO'de Taksim AKM önünden ve saat 11.30'da Bakır- köy Ömür'ün önünden araba kaldınlacaktır. OÜTSÜURCING eni Türk Lirası'na Geçiş Zirvesi15 Eylül 2004. Çarşamba __ DEĞİŞEN TEK ŞEY PARA MI? _ YOKSA BİR TOPLUMUN GELECEĞİ Mİ? • Yeni Türk Lirası, Enflasyon Eğüımli Para Politikası'nın Yönünü Değiştirecek mi? • 2005 Yılında Uygulamaya Girecek Olan "Para Reformu"nun Başanlı Olması için Yurutulen Resmi Organizasyonlar ve Operasyonel Sureçler • Yeru Turk Lirası'na Geçışte SPK'nın Yetkınlik ,Manı Nedir? • Yeni Turk Lirası'nın, Vergi Mevaıatında ve Işletmelerde Yaratacağı Değişiklikler ve Alınması Gereken Onlemler • Yeni Turk Lirası'yla Birükıe, Butçede ve Gehr Yonetiminde Oluşabilecek Sorunlar ve Çözumler Nelerdir? • Türk Muhasebe Sistemı'nde. YTL'ye Geçış Sureçleri'nde Yaşanacak Sorunlar ve Çozum Onerileri • Turk Biüşim, Entegrator ve Yazılun Sektörü, Yeni Turk Lirası'na Ne Kadar Hazır? • Yeni Türk Lirası'nın Bankacılık Sistemine Etkıleri Neler Olacak? • Daha Önce "Para RefomTu Yaşayan Ülkeler Nastl Bir Deneyim Geçirdiler? • Yeni Turk Lirası'na Geçişte Karşılaşılacak Sosyo-Ekonomik Sorunlar ve Zorluklar Neler? Organizasyon SponsoruBasın Sponsoru Cumhurtyet Pc'Uiyîı bilgi ion lütt'en Bucçin 6İLİK ile gorüşünüz wya e ınail gondcriniz. Tel: 0216. 360 0 111 Faks: 0216. 360 0 920 c mail: burcin@outsourcingtr.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear