25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2004 ÇARŞAI OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI rAZ SOYSAL nı şey olmadığı, . yönetmenin ay- îktan öğrenilmiş ol- ması gereken bir derstir. Beldede az çok başarılı olmak devlet yönetirründe başanlı olmaya yetmi- yor. Son örnek, şimdiki iktidardır. Daha önceleri de, yerel yönetimde başarılı olduğu söylenenlerin ba- kanlıkta veya başbakan yardımcılığında ne durum- lara düştüğünü kendileri de gördüler, yönetilen halk da. Başansızlık, yalnız siyasaJ kademelere ilişkin ola- rak kalsa iyi. Teknik işlerde ve yöneticilik makam- lannda olanlara da sıçrayan başarısızlıklar var: Yer- leşim, ulaşım, enerji, hatta spor gibi alanlarda be- lediye görevleri yüklenmiş olanlar ülke çapında iş- lerin başına getirilince, ya donanımlan, ya çaplan, ya deneyimleri ya da nefesleri yetmiyor ve yüze gö- ze bulaştırmaya başlıyorfaryaptıklannı. Zaran, yal- nız onlara değil, bütün vatandaşlara dokunuyor. K a l d ı ki, yerel yönetimlerdeki başanlann niteli- ği, daha doğrusu niteJiksizliği, çoğu zaman daha sonralan ortaya çıkıyor. örneğin, son yılların Istanbul anakent belediyeleri su sorununu çöz- mekte az çok başarılı sayılırlardı; ama sorunun uzaklardan su getirip evlere ulaştırmaktan ibaret ol- madığı, bir de akan ve taşan sulara egemen olmak, kentlilerin can ve mal güven/iğini suya karşı koru- mak gibi bir sorun olduğu şu günlerde belli olma- dı mı? Başanlı sayılmış sayılmamış, gelip geçmiş bütün belediyelerin bunda ve depremlere dayanık- sızlıkta suç payı yok mudur? Sorunlann bir bütün olduğunu, yaldızlanmış birkaç sonuçla başarıya vanlamayacağını bile öğrenememiş olanlann bir de ülke yönetimine soyunmalan garip değil mi? Hele, kolay oyunlarla kazanılmış yerel oylann ge- risinde gizli ve açık çirkinlikler, yüreklerde ve so- kaklarda akan çirkefler, rezil edilmiş semtler varsa. Alınması gereken dersler alınmamış olmalı ki, hâlâ, ilçe belediye başkanlanna kadar, kısa sürede başbakan olup ülke yönetmeye kalkışan- lar var. Siyasal olgunluğun, pişkinlik değil, devlet yöne- timinde pişmek olduğunu unutarak seçmenlerinin oylannı ve ödedikleri vergileri düşünmeksizin ye- rel olanaklan ilçe dışı propaganda ve medyayı et- kileme hevesleri için harcayanlar... Bu heveslere alet olan gazeteler, televizyonlar... Şimdi ulusal düzeyde görülen iğrenç politika- medya ilişkileri de daha önce hep böyle yerel mas- karalıklarla başlamıştı. Unutmamak gerekir ki, kay- nak sıkıntısı çeken ve tiraj ya da "reyting" arttırmak isteyenlere yardım eli uzatıp karşılığında medyadan haber desteği bulanlar, sonra, iktidar yollannda ileriedikçe bu ilişkiyi ayakta tutacak ve karşılığın- da bağlılık bekleyeceklerdir. Işin kötüsü, şimdiye kadar daha çok sağ cenah- ta görülen bu çeşit maskaralıklann yavaş yavaş so- la da bulaşmakta oluşudur. Oysa, özde bugünkü bozuk düzeni değiştirmeyi amaçlaması gereken solun katlanabileceği çok şey vardır ama, katlana- mayacağı bir şey varsa o da maskaralıktır. Yönetişim ve Postmodernizm İletişünle teknolojisinin geliştiği günümüzde ailede, sanatta ve kamuda eşit paydaş olmaya yönetişim denir. Yönetişim kavramı. sadece siyasal anJamda 'hükürnetedişle' ilgili değildir. Parlamento, belediyeler, üniver- siteler, sendikalar, vakıflar, meslek kuruluşları, şirketler, medya kuruluşlan yönetişimi oluşturur. YlUlUS TEJVÜZ Öğretim Gör, ÇOMÜEğıtım Fakiiltesi Y önetim deyince; tepede yönetim, ortada yöneti- ciler ve altta yönetilen- lerden oluşan dikey bir yapı anlaşılır. Moder- nizm çağmda merkeziyetçi kamu yö- netimi, böyle bir büyük sisteme sa- hipti. 21. yüzyılda biJgi çağı diye ad- landırılan devlette yerel yönetim ile sivil toplum kuruluşlarının etkin katı- lımı, yatay bir yapıyı gerektirir. Öeti- şimle teknolojisinin geliştiği günümüz- dc ailede, sanatta ve kamuda eşit pay- daş olmaya yönetişim denir. Yönetişim kavramı, sadece siyasal anJamda "hükümetedişle" ilgili değil- dir. Parlamento, belediyeler, üniver- siteler, sendikalar, vakıflar, meslek ku- ruluşlan, şirketler, medya kuruluşlan yönetişimi oluşturur. Toplam kaiite yönetiminin "kalite" ve "möşteri" anlayışı yeterli olmayın- ca, terk edilerek yönetişimde çalışma- lan bütün olarak değerlendirilen Top- lam Performans Yönetimi anlayışına geçildi. Türkçeye "iyi yönetişim'' olarak çev- rilen "good governance" kavramıysa yurttaşlann devlet yönetiminde rol oy- namalan ve onlarla ortak çahşmasıdır. Saydam yönetim, hesap veren hükü- met, yargının denetçiliği, canlı sivil toplum kuruluşlarının etkin katılımıy- la kararlan birlikte alması yönetişimi gerçekleştirir. Yönetişim tanımı yerel, ulusal ve uluslararası yönetişim düzeylerinin birbirlerinin karşıhklı etkileşimini de kapsar. 7. Beş Yılhk Plan'da, 8. Beş Yıllık Plan'da da kamunun yeniden yapılan- dırüacağı, "katıluncıük ve halka dö- nük bir yönetim anlayışı"nın yerelleş- mesinin esas alınacağı vurgulanmak- tadır. Ayrıca, "Kamu YönetimiTemel Kanun Tasansı"nda "Kanluncı bir de- ğişim süreci, ilgili tüm kesimlerin gö- rüş, öneri ve eleştirilerine açık olarak yürütülmeBdir". Ayru tasanda. çok or- taklı yönetim ya da iyi yönetişimle halk ile yönetim arasında güven sağ- lanması, kamuda yeniden yapılanma- nın nihaı başarım (performans) göster- gesi olarak halkın kamu hizmetlerin- den memnunluk düzeyinin yükselme- si amaçlanmıştı. Yönetim kavramı ilk kez ikrisatta kullaıulmaya başlandL Yeni kuramcı ik- tisata W illiamson; aşamalı sıralamay- la sözleşme yapma, kazancı en üst dü- zeye çıkarmayı hedefler. Ingiltere baş- bakanlığı yapmış olan M. Thatcher, ye- rel yönetimlerin az kaynakla işlev gör- mesi için sivil toplum kuruluşlanmn katılımını, yeni "kentselyönetişim"i uy- gulamıştır. Alt kimlıklerı (ırk ve inanç) çok önemsenmeyen postmodernist anla- yışlar; çoğulculuk, insan hakları söy- lemleriyle oldukça abartıh ele alına- rak, yönetimi yadsıyarak, yönetişimi de küresel güçlerin bakışıyla algılamak- tadır. Çok karmaşıklaşan günümüz dünya- smda modern büyük yönetimler (dev- letler) yerine, yerel yönetimler ve güç- lü şirketlerle bunlara bağımh sivil ku- ruluşlarla yönetişim gerçekleşmez. îl- kel toplumlardaki köle-efendi ikile- mi, günümüzde organik (adhokrasi) yapıyla emperyal güçlerle dağıtılmak istenilen ve merkezkaçtı anlayışa yö- netişim diyemeyiz. Merkezi ya da ye- rel yönetimler, her sivil toplum kuru- luşunu tanıyacak mı? Sadece vakıfla- n mı tanıyacak? Holdingleşen medya yerine her gö- rüşten basın emekçilerinin oluşturdu- ğu demokrasideki beşinci güç kuruluş- lan paydaş olacak mı? Çarpık seçim sistemi sonucu olarak Meclis'te ço- ğunluğu sağlayıp iktidar olan yöne- timler, sivil toplum kuruluşlarının gö- rüşlerini sadece öneri olarak almaz mı? Kimi iktidarlar, denetim organla- nnı tamamen kaldırmak istiyor, bu yö- netişime uyar mı? Savaş karşıtlan Irak'a saldınyı ve işgali önleyebildi- ler mı? Fakat 1996 yılında "Aydınlık İçin Bir Dakika Karanfak" 17 Ağus- tos ile 12 Kasım 1999 tarihlerindeki depremlerde, sivil toplum kuruluşla- rı olumlu sonuçlara da ulaşmışlardır. iyi yönetişimin temel iki ölçütü var- drr: Tüm paydaşlara eşit, anlaşılır bir dille sunulacak kararlar birlikte alma- cak, kararlara uyulacak, yani saydam olacaktır, ikinci olarak, kararlann içe- riği ve uygulamada paydaşlar birbi- rinden hesap soracaklardır. Ailede ger- çekten içten bir yönetişim için aile üyelerinın etkin demokratik iletişimi olmalıdır. Baskıcı-yetkeci; kuralsız, başıboş; mükemmelci, koruyucu ya da çocuk- lann yönettiği yanlış aile çeşitleruıde yönetim ya da yönetimsizlikten söz edilebilir. Aile bireylerinin hepsinin kaybet- mediği yani hepsinin kazandığı yoğun sevginin. saygının/güvenin paylaşıldı- ğı, eleştiriye açık demokratik aile do- yumsuz mutluluk kaynağıdır. Babaerkil. anaerkil ya da günümüz kimı ailelerinde var olan çocuk erldl ailelerinde tt ben", "sen" bırakılıp "biz" olmasının güçlüğü gözlenmektedir. Sanatta yönetişim için sanatçılann bi- reysel yaratıcılıklannın hoşgörülü, çok yönlü yaratıcı düşüncenin gereği ola- rak, kolayca uygulanabilir. Her alanda estetik beğenilerini, ya- ni "gözellik" duygusunu gerçekleşti- ren sanatçılardan oluşan sivil kuruluş- laruı yani sıra, değişik meslekteki ku- ruluşlarda da sanatçıların bulunma- sıyla yönetişim gerçekleşir. Sanatçılar yaratıcı özgün yapıtlar ürettikleri için hep yönetimlere başkal- dırıdan, toplumun sanatta ulaştığı dü- zey, müzik çeşitleriyle tüketimi, söz- lü/yazıh yazın (edebiyat) yönetişimi- nin inceleme konulandır. Ailede, sanatta kamuda yönetişim; işbölümleri, bireyci ve rekabetçi öğ- retim yöntemleri yerine, işbirlikçi grup- lara, beyin fırtınası ve yaratıcı drama gibi tekîıiklerle öğrenen örgütler ola- rak yönetimi gerçekleştirebilir. Fark- lı anlayışlarla sağlıklı iletişimde bulu- nan gerçek sivil toplum kuruluşlan yönetişimde bulunurlar. PENCERE Irak'ta 'Dipenişçi' Diye Biri... Televizyonun düğmesi- ne dokununca karşımıza Irak'taki kanlı çatışmalar çıkıyor... Hayret!.. Osmanlı Imparatorlu- ğu'nunArabfstan coğrafya- sındaki haritası üzenne ku- rulan devletler için bir Ingi- liz tarihçisi ne demişti: - Sıntrian çölkumlan üze- rine emperyalizmin basto- nuyla çizilmiş ülkeler... Irak bunlardan biri... Peki, neoluyor?.. Sınırlannı emperya)İ2min çizdiği ülkede emperyaliz- me karşı milli direniş mi do- ğuyor?.. Çoğu Batılı yorumcu, dengeli bir dille, bu olası- lıktan söz açmaya başladı. • Dostum AJev Coşkun ödemişlidir. Alev'in "Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu" adıyla yayımla- dığı kitabına yazdığım ön- sözde, Anadolu'nun ışga- lini anlatırken, şöyle demi- şim: "Ege 'de kimi kasaba ya da kaza, kurşun atmadan teslim oluyor; çaresizlik burgu gibi yüreklerioyuyor. Ne yapmalı?.. Insanların gönlünde hüzün yaprak yaprak dökülüyor. Yurtse- verler toplanıyorlar. Içle- rinde 'Ya ıstiklal ya ölüm' di- yenler var; ama, boyun eğ- mekten başka seçenek bu- lunmadığını söyleyenlerde var." Coşkun'un 'Cumhuriyet Yayınlan'ndan çıkan kitabı, ödemış'in Kuvayı Milliye tarihine odaklanmasına karşın tüm Anadolu'yu sa- ran direnişçi-işbirlikçi ikile- mini kapsar; ulusallığın uya- nışını dıle getirir... K/tabın nabzı, düşman işgalinde umarsız Türk'ün ikilemini dile getiren Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şu di- zelerinde vurmaktadır: "Atım acından hasta, çal- mışlar kılıcımı Uşürüm Içimde silah sesleri, Sabaha kadar, tövbe h be, Gecelerle dövüşürün Gecelerle dövüşenl önce Kuvayı Milliye'c sonra Kemalist orduı düşmanla dövüşmek üz re bilinçlenip örgütlendilf bundan laik Türkiye Cur huriyeti doğdu. Çünkü dq mak, birfikrin ortaklaşa e; leme dönüşmesinin sonı cunda olasıdır. • Başlangıçta kimileri he lıfeyi ya da padişah efen dimizi kurtarmak için kıpır damıştı, kimileri Islam'ıı gereği ilk adımını atmıştı, ki mileri "Türk'ün 'istiklal'b/ lincini" taşıyordu; sonuçte din duygulanyla vatanse- verlik vicdanlarda yoğru- luyordu; yeryüzündeki ilk ulusal kurtuluş savaşı böy- lece verildi. • Fazıl Hüsnü diyor ki: "Vaktim bir ateşle kızıl- laşır önce, Sonra tarihler döğer içi- mizdekilen" Şimdı Irak'ta neler olu- yor?.. Çöl kumlan üzerine em- peryalizmin bastonuyla sı- nırları çizilen ülke, emper- yalizmin bastonunu sırtın- da hıssedince ptsacak mı?.. • Amerika saldınnca Ku- zey Irak'taki Kürtler (1919'daki Anadolu'nun Rumları ve Ermenileri gibi) işgalciyle işbiıiiği yapmış- lardı; güneydeki Şiiler din- cilik ayağına Bağdat mer- kezli Sünnilere posta koy- muşlardı... Irak'tan hayır yoktu... Peki, Irak neden durul- muyor?.. Tarih Baba'ya sormalı.. Herşeyı en iyi o bilir.. Irak'ta 'direnişçi'diye bi- ri türedi, kimliği çok yakın- da ortaya çıkacakt/r. onkararını Akbank B Tipi Likit Fon Birikimlerini kısa vadeli değerlendirmek isteyenler Akbank B Tipi Likit Fon atıyor! Fonumu anında nakite çevirebileyim, param her an etimin altında olsun diyorsanız, Akbank B Tipi Likit Fon tam size göre! Akbank B Tipi Tahvil-Bono Fon Orta ve uzun vadeli hazine bonosu ve devlet tahvili getirilerinden maksimum ölçüde yararlanmak isteyenler Akbank B Tipi Tahvil Bono Fonu tercih ediyor! Sizin de piyasalan takip edecek vaktiniz yoksa, al-sat yapmayı da sevmiyorsanız, Akbank B Tipi Tahvil-Bono Fon tam size göre! Akbank B Tipi Değişken Fon Tahvil-bono piyasasındaki dönemsel fırsatlardan maksimum ölçüde yararlanmak, orta-uzun vadeli yatınm yapmak isteyenler Akbank B Tipi Değişken Fon alıyor! Piyasaları takip edecek vaktiniz yoksa ve al-sat yapmayı sevmiyorsanız, Akbank B Tipi Değişken Fon tam size göre! Fon alın, paranızın yönetimini uzmanına bırakın! Akbank ATM'leri ve www.akbank.com İnternet $ubesi haftanın 7 günü, 24 saat fon işlemleriniz için hizmetinizde. Bu da fon numaramız: 444 25 25. Yatırımda mutlu fon! 444 25 25 www.akbank.com AKBANK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear