22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1OAĞUST0S2004SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK ÎSTAN3UL EFBN'DÎSÎ A3DÜLCANBAZ' HARÎKÜLADS KACZRALAHI ÛL HOcA l ) kCUE h, Yeni yasayla ilkokul ve ortaokul mezunlanna koruma görevi yapma yasağı getirildi GüvenHkçiyeokıılşarb• Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun'da yapılan değişikliklerle ilkokul ve ortaokul mezunu güvenlik görevlileri işsiz kalacak. Sektörde çalışmaya devam edebilecekler ise valilik tarafından verilecek kimlik kartlan için 1.5 milyar lira istenmesine tepkili. İstanbul Haber Servisi - "Özel Gü- venlik Hizmetkrine Dair Kanun"da yapılan değişikliklerle ilkokul ve or- taokul mezunu güvenlik görevlileri iş- siz kalacak. Lise ve üniversite mezu- nu güvenlik görevlilerine valilüder tarafindan verilecek kimlik kartlan için de 1.5 milyar lira masraf parası isteniyor. 300-500 milyon lira maaş aldıklannı belirten güvenlik görevli- leri ise "Bu parayı ödememiz müm- kün değfl" dediler. 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmet- lerine Dair Kanun, Cumhurbaşkanı AhmetNecdetSezer tarafindan onay- landıktan sonra yürürlüğe girdi. Kanun çok sayıda yenilik getirdi. YENİ YASA YETKİLERİ DE ARTIRIYOR Yasayla birlikte özel güvenlik görevlilerinin yetkilerinde de değişiklikler yapıldı. • Güvenliğini sağladıklan alanlara girmek isteyen kişi- leri ve araçlan arayabilecekler. • Görev alanında haklannda yakalama, tutuklama veya mahkûmiyet karan bulunan kişileri gözalrına alabilecekler. • tmdat istenmesi ve afet dunımunda görev alanındaki ev ve işyerlerine girebilecekler. • Terk edilmiş ve bulunmuş eşyayı emanete alabilecek- ler. Ü Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Türk Ceza Kanu- nu hükümlerine göre gasp, saldın ve meşru müdafaa halle- rinde zor kullanabilecekler. 3 Havalimaru, gar ve istasyon gibi ulaşım tesislerinde yurt- taşlara kimlik sorabilecekler. Bunlardan biri de ilkokul ve ortaokul mezunlannın görev yapamayacağı. Kanun, görev yapacak lise ve üniver- site mezunu özel güvenlik görevlile- rine valilikten kimlik verilmesi zo- runluluğu getiriyor. Bu kimlik içinse her özel güvenlik görevlisinden mas- raf gideri olarak yaklaşık 1.5 milyar lira alınacak. Güvenlik şirketlerinin izin alabilmesi için ise 10 milyar lira ödemeleri gerekiyor. 'Maaşımız zaten az' Kanunun öngördüğü masraflan ödemelerinin mümkün olmadığını belirten güvenlik görevlileri, aldık- lan maaşlarla zaten geçinetnedikle- rini söylediler. Haklannı koruyan bir kurumun olmamasından yakınan gü- venlik görevlileri, "Bizim sorunlan- nuzı kimse dik getirmiyor. Güvenlik Sistemleri ve Gözetim Organizasyon Derneği ise bizJere patron statüsüyie vaklaşıyor" dıye konuştular. Özel güvenlik şirketjeri ise kanun- dan memnun. DAK Özel Güvenlik Şirketi Marmara Bölge Müdürü Bfl- genÖzgen, şirketleri bünyesinde 900 güvenlik görevlisinin bulnduğunu ve bunlann 100'ünün lise mezunu ol- madığını söyledi. Yasanın güvenlikte tt kaüte''yi art- tıracağını savunan Özgen, "İlkokul ve ortaokul mezunu cahşanlannuzı mağ- dur ermek istemiyoruz, ama işten ÇH kannamızgerekiyor" dedı. Diğer gü- venlik şirketlerinin aksine AS Gü- venlik Şirketi Operasyon Müdürü Adem Bardakçu aynı anda binlerce gü\ enlık göre\ lisinin işsiz bırakılma- sının ınsan haklanna aykın olduğu- nu sa\Tindu. Güvenlik görevlilerinin, haklanıu korumamakla suçladıklan Güvenlik Sistemleri ve Gözetim Organizasyon Derneği yetkilileri ise kanunun yarar- lı olduğunu savıındular. Dernek yet- kilileri, AB'ye girme sürecinde güven- lik görevlilerinin daha eğitimli olma- sı gerektiğini vurguladılar. Emniyet Genel Müdürlüğü verile- rine göre Türkiye'de kayıtlı yaklaşık 58 bin özel güvenlik görevlisi var. 4 bin 682 kamu kurum ve kuruluşu ken- di özel güvenlik birimini oluşturdu. 11 Eylül saldınlanndan sonra artan güvenlik endişesi akıllı kart sektöründe sıçrama yarattı 21. yüzyılın darphaneleriNECDET ÇAUŞKAN 11 Eylül 200l'de ABD'deki ikiz kulelere düzenlenen saldınlardan son- ra ırtan güvenlik gereksinimi, akıllı kartlar olarak bilinen chipli kart tek- nolojisinde de büyük bir sıçrama ya- rattı. Geçen yıl dünyada, dijital kım- likkartlan, ÂTM ve kredi kartlan, top- lu taşımacılık ve ankesörlü telefon kartlan, smartkartlar, GSM, internet, elektronik cüzdan, televizyonculuk, ge;iş kontrolü ve dijital haklar gibi alaılarda kullanılan akıllı kart üreri- m 2.5 milyar adete yaklaştı. \kıllı kart sektörünü "modern daphane"ye benzeten akıllı kart üre- tiasi Plastikkart Akıllı Kart Iletişim Sfitemleri AŞ'nin (Plastkart) Yöne- tin Kurulu Başkan Yardımcısı Rıd- vsn Çelikel, "Darphaneşbianiz. Ban- kdar size bütün şifreleri veriyor. Bu yizden güvenlik çok önemli" dedi. A3D'deki ikiz kulelere düzenlenen sidınlardan sonra güvenliğin önemi- nn birden arttığına dikkat çeken Çe- liiel, "2002'de güvenliğin bu kadar üt seviyeye geleceğini kimse düşüne- • Artan güvenlik gereksiniminin yarattığı akıllı kartlar, yaşamm her alanını sanyor. Dünyada telefondan bankacıhğa, internetten toplu taşımacıhğa kadar birçok alanda kullanılan akıllı kartlardan sadece geçen yıl 2.3 milyar adet üretildi. medL Biz de bu kadannı öngörmü- yorduk" dedı. Çelikel, artan güven- lik ihriyacıyla birlikte kart teknolo- jisinde manyetik (şeritli) kartlardan chipli (akıllı) kartlara geçişin hızlan- dığını ifade etti. Türkiye'deki e-devletprojesi kap- samındaki uygulamalara da değinen Çelikel. sözlenni şöyle sürdürdü: "Mernis projesi 70 milyon kart de- mek. Projenin sadece kart paketinin maliveti250 mflyon dolar. SSK veBağ-Kur'lail- giliprojelerde var. Orneğin SSK bir kart verecek,ordase- nin bütünhasta- hklaruı yazacak. Dünyaarakbuna dönüyor. Şu anda kart olarak veriB- yor fakat yakında insanlara da chip taküacak." Çelikel, Türkiye'de de akıllı kart sektörünün büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu belirterek 2005 yı- lı sonuna kadar dünyadaki tüm ban- kalann manyetik kartlardan akıllı kartlara geçecek olmasının da sektör- deki hareketliliği arttıracağını söy- ledi. 2000'de yüzde 100 Türk sermayesiyle ku- nılan Plastkart, üreti- mini Silivri'deki 6 bin metrekare alan üzeri- ne kunılu fabrikada gerçekleştiriyor. Şir- ket, yıllık 30 mil- yon adetlikkart ih- tiyacı olan Türk Telekom'un tek kart tedarikçisi. 40 milyon adetten daha fazla baskı ve chip yer- leştirme kapasitesine sahip. 11-13 ağustosta yüzde 28.57'lik hissesi 2 bin 900 liradan Borsa'da satış tekniğıy- le halka arz edilecek olan Plastkart, aynı gün Türk Telekom'un smart kart ihalesine de giriyor. Eylül ayında dünyanın en büyük akıllı kart üreticilerinden Fransız Gemplus S.A. ile görüşmelerinin ola- cağını söyleyen Çelikel, "2005'teor- tak büyük projeler gerçekteştirmeyi planhyoruz. Biz asünda dünyaya açıl- nıak istiyoruz" diye konuşru. Plastkart'ın piyasada değerinin 35 milyondolar olarak hesaplandığını be- lirten Çelikel, bu fîyatın 50-60 mil- yon dolara kadar artacağına inandı- ğını söyledi. Bu yıl gerçekleştirilen halka arzlarda yaşanan "hayal kmk- hğuıa" da değinen Çelikel, "Biziın et- kileneceğimizi sannuyorum. BizdeM- yat istakran uygulanmayacak. O bir güven unsuru değfl'" dedi. Halka arz gelirinin öncehkli olarak yeni yatırımlar için kullanılacağını belirten Çelikel, Plastkart'm yakın zamanda yazılım alanına da girece- ğini ifade etti. Plastikkart Akılh Kart İletişim Sistemleri AŞ'nin (Plastkart) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Rıdvan Çelikel. ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet@ cumhuriyet.com.tr "Toplumun bir parçası olan medya, nasıl cuyorda toplumsaldaki çelişkileri yansıtıyor? hınu 'içeriden' bir unsur olarak yansıtması rümkûn mü? Mümkünse, toplumun birpar- çsı olduğuna göre aynı zamanda topluma €kietmişdeolacaktır, dolayısıyla 'işlem'/ger- çkleştiren toplumda ne derecede çelişki, bel- İ de çelişkilerin çözümünü yarattığını sormak erekir." ' Bu soruyu Marmara Üniversitesi Araştırma (örevlisi Sevilen Toprak Alayoğlu "Kültürel iretim Alanlan Renkli Atlas" adlı kitapta yer jan makalesinin girişinde soruyor. Marmara Üniversitesi Iletişim Faktültesi öğ- jtim üyelerinden Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu'nun erlediği "Kültürel Üretim Alanlan Renkli At- ıs" adlı kitap, sözlü kültür, yazılı kültür, başat ültür, yerel kültür, kent ve küreselleşme terim- Hinin kültürel üretim alanlan olarak neleri, na- sl taşıdığını inceliyor. Alayoğlu'nun "Medyada Gerçeklik ve Çeliş- le Tartışması" başlıklı makalesi yerel kültürle aşat kültür arasındaki çatışmayı inceliyor. Kü- Medyanın Yansıttığı Gerçeklik reselleşme süreci ile iyice ortaya çıkan bu ça- tışmada medya en önemli savaş alanlarından birisi. İnternetten günlük gazetelere uzanan bir zin- cir içinde medyada başat kültür ile yerel kültür kendilerini var etme savaşını bir biçimde sür- dürüyor. "Gelişen teknoloji ve yaygınlaşan medyayı göz önüne alırsak herkesin istediği yazıyı yaza- rak yayımlatma hakkı vardır, ama erki yoktur. Hem erk hem de hakka sahip olanın genel- likle başat kültür olduğunu saptamak gerekir" diyor Alayoğlu. Bu sözlere katılmamak olası değil. Hele ki medyayı oluşturan araçlann başat kültürü oluş- turanlann elinde olduğunu biliyorsanız. Bir düşünün; çok satan, çok izlenen ve çok dinlenen gazetelerin, TV'lerin, radyolann sahip- leri kim? Bu yayın organları kimin yanında, ki- min karşısında? Hatta, dünyanın dört bir ya- nından medyaya bilgi aktaran haber ajansları neden hep Batılı? Bu sorulan sordukça Alayoğ- lu'nun yazısında sözünü ettiği başat kültürü oluşturan medyanın yapısını daha iyi anlamak olası. Hatta belki de başat kültür teriminin ye- rine egemen kültür veya emperyalist kültür te- rimlerini kullanmak daha doğru olacak. Gazetelerden, radyolardan, TV'lerden, afiş- lerden, internetten üzerimize akan bilgi bom- bardımanı arasında bize sunulan gerçekle ya- şadığımız gerçek çoğu kez birbirinin yerine ge- çiyor. Kısacası ciddi biryabancılaşmatehlike- sini de taşıyor. Sevilen Toprak Alayoğlu makalesinde bu ko- nuyu güzel bir örnekle açıklıyor. "Jean Robert, modern insanın sudan gel- diğini unutarak kendini suyun önüne geçirdi- ğini, kendini özne, onu nesneyaptığını söyler. Bu aynmdan hareketle şu sonuca vanr. Su, ken- di yerelliğinden kopartılmış ve borular yoluy- larfarklı uzakltklara taşınabilen bir maddeye dönüştürülmüştür ve bundan dolayı kendi ken- dine yabancılaştınlmıştır. Hatta durum daha da vahimdir: 'Suyun sesi kilometrelerce uzanan bo- ru hatlarında öldürülmüştür. Musluktan akan H2O muhtemelen ölü sudur.'..." Kullandığımız suya H2O diyen yazar, kayna- ğından akan suyun birkaba girdiğinde aynı su olmadığını söyler. Hatta kaynaktan akan sudan siz su içtikten sonra, sizden sonra içen de ay- nı suyu içemeyecektir. Kaynak suyu diye şişe- lenmiş, satışa sunulan sular da, yazann açık- lamalan doğrultusunda, doğal su değildir." Kısacası medya kendi gerçeğinden başka hiç- bir gerçekle ilgisi olmayan yeni bir dünya oluş- turmaktadır. Yaşanan yansıtılmış olanın yansı- tılmasıdır. Iletişim ve medya ile ilgilenen herkes sevgi- li Prof. Nurcay Türkoğlu'na ve kitabın hazırlan- masında emeği geçenlere kocaman bir teşek- kür borçlu. Çok ciddi akademik incelemeler- den oluşan bu kitabın ikinci, üçüncü ciltlerini de bekliyoruz. ü DUZYAZI ORHAN BİRGİT Ders Almayanlar Diyarbakır'ın Büyükşehir Belediye Başkanı, kentin dört alt kademe belediye başkanlannı da arkasına katarak resmi araçlarıyla Hevsel Bahçe- leri'ndeki çatışmada öldürülen PKK Kongra-Gel terör çetesinin mensubunun evine başsağlığına git- mesini, "dini geleneklehn gereği ve barış sağla- ma girişimi" olarak nitelendiriyor. Bu ziyaret nede- niyle yöneltilen eleştiriler için de "Acaba bu giri- şimlerimizden rahatsız olanlarmı var"d\yor\ Ken- tin Mardinkapı yöresinde, bir polis karakoluna düzenlenen saldın da 1 bekçi şehit olmuş, 2 po- lis memuru da yaralanmıştı. Güvenlik güçleri, sal- dınyı düzenleyenlerin peşine düşünce, Hevsel Bah- çeleri adı verilen ağaçlıklı yörede günlerce süren çatışmasonundateröristlerden birisi öldürüldü; üçü de yaralı olarak ele geçirildi. Diyarbakır'da yaşamayanlar için olay sıradan ve ne yazık ki bir bölüm insanımızın kanıksadığı sıra- dan bir terör olayı gibi algılanabilir. Ama ABD'nin desteğini de aldığı son günlerde bir kez daha bel- gelenen PKK-Kongra-Gel çetesinin bir karakola dü- zenlediği saldırıdan sonra kaçarak çatışmayı sür- dürdüğü yörede, sığınaklan ve silah, cephane des- teği bulunduğu resmi açıklamalarayansıyınca, Bü- yükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in kentte her acı sahibini aramanın bir görev olduğu- nu söyleyen sözleri boşlukta kalmıyor mu? Bay- demir'in dünkü açıklamasından yaralı polislere hastanede geçmiş olsun ziyareti yaptığını, bunun dışında şehit bekçinin ailesine de başsağlığı dilek- lerinde bulunduğunu öğreniyoruz. O başsağlığı dileği, ev ziyaretinde mi yapıldı; yoksa mesaj mı gönderildi? Başkanın sözlerinde bu konuda yeter- li açıklama yer almamış. Aynca bu girişimler bele- diyenin ilgili organlannca medyaya duyuruldu mu? O konuda da başkan sessiz kalmış. Festival izleme görevi daha ağır basmış! Baydemir'in de altını çizdiği gibi Diyarbakır'da on gün boyunca kesirrtisiz büyük bir gerilim ya- şanmış. Şehit bekçinin cenazesı o gerilimli gün- ler içerisinde toprağa verilmiş, ancak başkan tö- rende bulunmak yerine Tunceli MunzurFestivali'ne katılmayı yeğlemiş... Keşke, 1 bekçinin vurkaç çetesi tarafindan şe- hit edilişi, 2 polisin de yaralanmasından duyduğu acı, belediye başkanını Munzur Festivali'ne git- mekten alıkoyacak ölçüde ağırlık taşısaydı. Suç- suz bir bekçinin toprağa verilişinde hazır bulun- manın sadece dini ve insani değil, büyükşehir be- lediye başkanı olarak kentin temsili açısından da yerine getihlmesi gerekli bir görev olduğunu Bay- demir algılayabilseydi. Ya da birilerinden bu ne- denle çekinmenin gereksiz olduğunu vicdanı ken- disine söyleseydi. Onun yanı sıra çatışma yöresine gitme isteğini reddeden Diyarbakır Emniyet Müdürü'nün, "Terö- ristlere destek vermeyin; siz onlara terörist bile di- yemiyorsunuz" sözlerini de, en azından o sözle- rin yer aldığı medyada yanıtsız bırakma yöntemi- ni seçmemiş olsaydı. Baydemir'in dün, acılı aile ziyaretine yeni bir bo- yut getiren açıklaması, elbette hadi canım sende denilerek dikkate alınmayacak nitelikte değildir. Belediye başkanı ya da bir başka hemşeri, çevre- de olan bir eylemin geride kalan kişilerini de sor- gusuz olarak potansiyel suçlu olarak algılamama- lıdır; acılannı paylaşmak sadece dini değil, insan- cıl geleneklerin de gereğidir. Ama iş bu kadaria bit- miyor ki... Diyarbakır gibi, PKK'nin sık sık isim ve biçim de- ğiştirerek yürüttüğü teröre ana merkez olarak se- çilmiş bir kentte büyükşehir belediye başkanlığı için soyunmuş bir insanın, "Bu on günlük dönemde yaşanan tüm acılar, hepimizin ortak acısıdır. Bir da- ha böylesi olaylann yaşanmaması için çaba gös- terilmesi gerekirken..." diye açıkladığı savunma gerekçesıni de tamamlaması gerekiyor. O tamam- lama, karşılıklı güven yaratma isteklerinden ön- ce, bölücü terörün yeni biryabancı stratejinin ge- reği olarak eylemler düzenlediğini, artık herkesin bildiği bir gerçek olarak büyükşehir belediye baş- kanının hemşerilerine anlatmasıyla olur. Türkiye üstünde oynanmakta olan yeni oyun- lar için, ana üs Irak değil midir bay başkan? O oyunlann içerisine Iran ve Suriye'yi de katmak için güç sarf eden odaklar, bizim güneydoğu yöremizde son günlerde bu kez adının arkası- na bir de Kongra-Gel ekleyen ölüm taşeronla- nnı kullanmıyorlar mı? Siz o taşeronlann terörist olduğunu bugün bile söyleyebilseniz, karşılıklı güveni sağlamada bir adım öne geçmiş olursunuz. • • • llhan Selçuk, cumartesi günkü "Pencere"sin- den bana ve Yakup Kepenek'e yaptığı çağn ile "CHP ile DSP arasında partiler yelpazesine göre nasıl bir fark var?.. "sorusunu yöneltiyor ve ancak, llhan'ca birzekânın ürünü olarak "Yoksayokmu?" diye de soruyor. Her ikimizin de bu soruya yanıt vermemiz gerektiğini, okurtann da beklentisi ola- rak ekliyor. önce bir küçük düzeltme. Kepenek, eski bir DSP'Iİ, ama halen CHP'de milletvekili. Ben 1980 öncesindeCHP'demilletvekilliği.yöneticilikveba- kanlık görevlerinde bulundum. Bugün resmi açık- lamalara göre DSP'li de kabul edilmeyen bir yan- daş durumundayım. Yine de benden istenilenleri yerine getirmek için dün Sevgili Yayın Kurulu Başkanımızı aradım. Ve yazıişlerindeki arkadaşlanmızın saptayacağı bir yöntemle bu konudaki düşüncelerimi açıklamaya çalışacağımı söyledim. Bu dipnot, "bekleyen okuriar "içindir. Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt" e-kolay.net Emre Kongar BABAM, OĞLUM, TORUNUM REMZI KITABEVI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear