23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 TEN/IMUZ 20O4 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA JliJvUiı\_J1VJJ. ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13 Türkiye, incir üretim şampiyonu • ADAINA(AA)- Türkiye, dünya incir üretimi ve ticaretinde ilk sırada. Dünya kuru ınciı üretiminde de yüzde 50 lik payla birincı sırada bulunan Türkiye. ihracatında ise yüzde 6O'lık payla birıncı konumda yer alıyor. Türkiye 'de yılda 300 bin ton incir üretiliyor. Iran'la ticaret, 3'e katlanacak • ANKARA (AA) Türkıye-Iran Karma Ekonomik Komısyonu'nun (KEK) 1 8. dönem toplantılan için Tahran'a gıden Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, iki ülke arasında mal ve hizmet tıcaretini olabildiğınce serbestleştirerek ticaret hacminı orta vadede 3 milyar dolardan 10 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefledıklenni belırttı. KEK toplantılannda îran'da yatınm yapan Türk firmalannın karşılaştıklan güçlükler, sınır ticareti ve ulaşım gibi konuların ele alınması planJanıyor. Toyota'dan yeni şirket • ANKARA(ANKA) - Corolla'nın Sedan, Station Wagon ve Verso nıodellerinın üretimıni Türkiye'de yapan Toyota. Kocaeli-Gebze'de 9 frilyon 180 milyar sermayeyle yeni bir şirket kurdu. Toyota Tsusuho Otomotiv Sanayı ve Ticaret AŞ adı altında kurulan jirketın tesislerinde her türlü otomotiv endüstrisı ürünleri, lammadde ve yan irünlerinin üretım ve satışı yapılacak. Devlet bankalarındaki ücretlere sınırlama getiren düzenleme sessiz sedasız kaldmldı Kamuda maaşoyunuHACER BOYACIOGLü ANKARA - Kamu bankala- nnda yönetim de dahıl olmak üzere tüm maaşlara dönük sı- nırlamalann kaldınldığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığfna onay için gönderilen Pamuk- bank-Halkbank birleşmesine ilişkin yasa yürürlüğe girerse kamu bankalarında maaşlar sı- nırlamaya tabı tutulmaksızın belirlenecek. Daha önce de aynı tasarıda. kamu bankalarında maaşlann 12 milyar liraya kadar çıkanl- masına yasal olanak getiril- miş, ancak gelen tepkiler ne- deniyle bu düzenlemeden vazgeçilmişti. • Kamu bankalarında maaşlann Başbakanlık Müsteşan maaşmm 3 katına kadar çıkabilmesini öngören düzenleme, tepkiler üzerine geri çekildi. Ancak yapılan bir sözcük oyunuyla maaşlann tüm sınırlamalann dışına çıkanldığı ortaya çıktı. Resmi Gazete"de 4 Temmuz lu"na da konuyla ilgili olarak lükte. düzenleme yapma yetkısi veri- yor. 2001 tarihinde yayımlanan 631 sayılı kararnameyle kamu ban- kalannda maaşlara sınırlama getınlıyor. Kararnamede, ka- mu bankalannın da dahil oldu- ğu kamu kurumlannda maaş üst sının; "BaşbakanhkMüşte- şan'na yapılan her türlü öde- menin alü ayhk net ortalamasT olarak göstenlıyor. Maaş düzeyleri bu ortalama- nın üzerinde olan kurum ve makamlarda maaş artışlannın dondurulması öngörülüyor. Kararname. Bakanlar Kuru- 'Tek keümelik degişiklik' Yetkililer, Bakanlar Kuru- lu'nun 2002 yılında bu yetkısi- ni kullandığım ve 2002 yıh mart ayında çıkardığı Bakanlar Kurulu Karan'yla o yıla özgü yapılacak ücret artışlannı be- lirlediği bılgisinı verdi. Kamu- da maaşlan sınırlayan 631 sa- yılı kararname ise başta kamu bankalan olmak üzere birçok kamu kurumunda halen yürür- Ancak TBMM'de temmuz ayı içinde yasalaşan Pamuk- bank-Halkbank birleşmesine ilişkin düzenlemeyle kamu bankalan 631 sayılı kararna- menin kapsamı dışına çıkanldı. TBMM Genel Kurulu'na sevk edilen Pamukbank-Halkbank Yasa Tasansfnda, kamu ban- kalarında maaşlann Başbakan- lık Müsteşan maaşının 3 katı- na kadar çıkabilmesine olanak sağlayan bir düzenleme yer alı- yordu. TBMM Genel Kurulu'nda tasannın bu maddesine dönük eleştirilerin yoğunlaşması üze- nne, bu madde geri çekildi. Ancak tasannın 7. maddesi- ne son anda yapılan bir ekle- meyle kamu bankalarında 631 sayılı Kanun Hükmündeki Ka- rarname'nin uygulanmayacağı öngörüldü. Böylelikle kamu bankalannda maaşlara sınırla- ma getiren düzenleme tek keli- melik bir ekle yürürlükten kal- dınlmış oldu. Konuyla ilgili yasa halen Cumhurbaşkanlığı'nda incele- nıyor. Yasa onaylanır ve yürür- lüğe girerse bundan sonra ka- mu bankalannda maaşlar her- hangi bir sınırlamaya tabi tu- tulmaksızın belirlenebilecek. TÜRKJYE DÜNYA 2'NClSÎ İstihdam maliyetinde rekor artış İSTANBUL (ANKA) - Türkiye. geçen yıl imalat sanayiinde iş gücü maliyetlerindeki artış oranında Rus- ya ıle birlikte başı çekti. Uluslarara- sı Yönetim Geliştirme Merkezi'nin (LMD) 2003 yıh Dünya Rekabet Yıllığı'na göre 57 ülke içinde iş gü- cü maliyet artışında Rusya yüzde 35'le birinci, Türkiye yüzde 19.63'le ikinci oldu. Araştırmada, ıki ülkede imalat sanayiı iş gücü mahyetlenn- deki artışlann, AB'ye yeni katılan Orta ve Doğu • Türkiye. 57 Avrupa ülkele- ülke içinde iş n " 0 6 1 0 artışlar- gücümalivet dan kat kat yük- , '.. , sek oldugu vur- artışında yuzde guian^. M alı- 35 artış yetlerdekı artış kaydeden hızının ülkele- Rusya'dan nn rekabet gü- sonra yüzde c ü n ü azalttıgı o l d u - yabancı yatı- nmcılann yatı- nm yapmak için tercih ettikleri ül- kelerde dikkate aldıklan kriterlerin başında iş gücü maliyeti avantajının geldiği vurgulanırken, Türkiye'nin yüksek maliyet artışlanyla dezavan- tajlı konumda olduğu kaydedildi. Deviete gidiyor IMD'nın verilerine göre iş gücü maliyetinin büyük bölümünü SSK pnmleri, işverenin deviete yaptığı diğer yasal ödemeler ve sosyal yar- dımlar oluşturuyor. Işçilik maliyet- lerindeki hızlı artışlar, sanayinin re- kabet edebilirliğinın azalmasımn yanı sıra haksız rekaberi ve kayıt dı- şı istihdamı da arttınyor. Tutun çiftçisinin gözüfiyatta Samsun'da iireticüerin önemli getir kaynaklann- dan olan ve son yıllardaki tanm politikalan sonucu bu önemi gittikçe azalan tütün, tarlalardan toplanıp iplere dizilerek kurutulma- ya bırakıhrken, üreticikr de umutlu beldeyiş içine girdi. Kota uygulamasının kaldınlmasını ve kendile- rine destekverilmesini iste- yen ürericiler. rürünün es- kisi gibi geiir gttirmediğini belirterek bu yıl ahm fiya- tııun 8 mihon lira olnıası- nı istiyor. Üreticikr emek- lerinin karşıuğını alama- maktan yakuurken, Sam- sun Ziraat Odası yetkilile- ri ise her geçen gün, üreti- cilerin tütün ekiminden vazgeçerek alternatif ürünlere yöneldiğini söy- lediler. (AA) KOSGEB'in arastırmasına göre en büyük sorun Ar-Ge Türkiye'ıım ilaç getiştirmesi hayal Ekonomi Senisi - Tür- kiye ilaç sanayiinin. mevcut durumuyla ye- ni bir ilaç geliştırmesi mümkün görün- müyor. Küçük ve Orta Ölçekli Sa- nayi Geliştirme ve Destekleme Idaresı Başkanlı- ğı'nın (KOS- GEB) yaptığı "Türkiye'de Üaç Sanayn" arastırması- na göre. sektör temel araştır- malan yapamazken sadece formül ge- liştirme ve adaptasyon çahşmalann- dan ibaretkahyor. Bunun nedenleri de araştırma~faaliyetlerinın çok yüksek harcamalar gerektirmesi. sektör kâr oranlannın çok düşük olması nedeniy- le araştırmalara kaynak ayrılamaması ve gereklı meslek ihtisas gruplan ile teknolojik donanıma sahip olunama- yışı olarak sıralandı. Türk ilaç sanayiinin büyük ölçüde dışa bağrmlı olduğunun ifade edildiği araştırmada, "Sanayininençokyüksek eğitimli personele sahip olmasına kar- şın bir koordinasyon sağlamaktan uzak olması nedenrvle Ar-Ge yok de- necek kadar azdjr. Ünhersite-sanayi işbirtiği hiçbir zaman sağlanamamıştır. Biyoyararlanım/Biyoeşdeğerük çalış- ması için bile büyük ölçüde dışa ba- ğunhdır. Yeni Uaç getiştirmekise bir ha- yaMir" denildı. Araştırmada, ılaçta ihracatm ıthala- tı karşılama oranında ithalat lehıne bir denge oluştuğu vurgularurken Bağım- srz Devletler Topluluğu ülkeleri ile ya- pılan ticarette ilaç ve ilaç hammadde- lenne ağırlık verilmesi önerildi. DÜNYA EKONOMlSlNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LOMDRA erginy@tr.net Retters'in bir anketine göre, 27 bü- yük bankanın analistleri, "Dünya eko- nomis 2000 yılından beri hiç bu ka- dar gdçlü olmamıştı" diyortar (T. Vo- robysvo. 23/7). Oyleyse neden son günlede "piyasalar", Standard & Poors'un baş yatınm stratejisti Sam Stovvall'in dediği gibi "ellerinegeçen her hiberi olumsuz bir açıdan yorum- luyomr'"? (Financial Times, 3/7) FED masaHarı ABD Merkez Bankası (FED) Başka- r\\ Gn«nspan'in öndeıiiğinde başla- tılan tuyük mali genişleme sayesinde dünyi ekonomisi 2000 başındaki deprsyon tehlikesini atlatmıştı. Şim- di deGreenspan geçen hafta Kong- re'ye^erdiği brifingde özetle diyor- «nuş ı: 1) Ekonomik genişleme ken- di k&dini destekler bir hale geldi; 2) Yaratan yeni işler harcanabiür geliri, do&ysıyla tüketim harcamalannı art- tıracec 3) Bu koşullarda 200 7 'de uy- guiaraya konan genişlemeciparasal ve rrzh politikaya daha fazla devam etmeıin bir gereği kalmadı. Üstelik yılın k yansında artar gibi göriınen enflsyon da. aslında, geçici etken- terie1 kaynaklandı. İmalat sanayiin- de<d yat artışlarınm arkasında mali- yet/e değil, kâr marjlarındaki artışlar var </ktaran: C. Baum, Bloomberg, Belirsizlik Belipginleşmeye Başladı 1 Bcılan okuyunca korktum. çünkü tanhı ''Her şey yolunda, ben bilirim, yap^rm'diyenlere hemen her zaman hadtnı bildirir. Üstelik. Berkeley'den Pro'ff Brad Delong, borç düzeyini, tah\^ \/e ev piyasalannın kınlganlığını işar* ederek FED'in şimdi daraltıcı port>alara yönelmesinin doğru olma- dıâırr düşünüyor (Financial Times, Realmoney.com analistlerin- den Hovvard Simons, enflasyonist eğilimlerin arkasında, kredi krizi ve deflasyon gibi çok daha büyük tehli- kelerin saklandığını, bu yüzden faizler- deki artışlann, ekonomide "beklen- medik" fırtınalara yol açabileceğini söylüyor(20/7). Morgan Stanley ba- şekonomisti Stephen Roach, Gre- enspan'in geçen 2 yıl içinde FED'i, adeta "dünyanın en büyük heç edil- miş fonu"na çevirdiğini, üstelik diğer merkez bankalannı da aynı yola ittiği- ni, böylece son derecede kınlgan ve riskli bir ortam yarattığını, hâlâ enflas- yonla mücadele etmeye kalkmanın eski bir savaşı sürdürmeye benzedi- ğini yazıyordu (Global Economic Fo- rum, 19/7). Greenspan'in yukanda aktardığım saptamalan üzerine, Leh- man Borthers'ın başekonomisti Et- han Harris, "Peri masalı", Merryl Lych başekonomisti Rosenberg, "Bu kadar güçlü bir büyümeyi des- tekleyecek katalizörün ne olduğunu merak ediyoruz doğrusu" diyoriar. Goldman Sachs'ın başekonomisti Bill Dudley de FED öngörülerinin çok iyimser olduğuna inanıyor (Reırters, 22/7). Yine 10.000 In altında FED'in öngörülerine "piyasalar" da güvenmiyorlar anlaşılan. Halbuki, 2000 sonunda başta FED olmak üze- re dünyanın büyük merkez bankalan eşgüdümlü bir mali-parasal genişle- me başlatmışlar; bu sayede mali kriz yumuşamış, deflasyon tehlikesi aşıl- mış, dünya ekonomisi ve borsalar to- parlanmaya başlamıştı. Irak'ta "kısa süreli birsavaş" ve kolay birzafer", ardından da Irak petrollerinin açılma- sına, "petrol fiyatlannın düşeceğine" ilişkin beklentiler, ABD'de ve dünya- da toparianma trendini güçlendirdı. Irak'ın işgalini gerçekleştiren ABD ve Ingiltere'de (en büyük iki mali merke- zi) borsa endekslerinde 2003 başın- dan itibaren belirgin bir artış yaşandı. Dovv JonesSanayi, Nasdaq Bileşik ve Financial Times-100, sırasıyla 7286, 1114 ve 3286 düzeyinden, bir yıl içinde 10723, 2153 ve 4575'e tır- mandılar. Ancak sonra bir gerileme trendi başladı, endeksler geçen haf- tayı sırasıyla, 9962,1849 ve 4326'yla kapattılar. DJS Endeksi yeniden 10.000'in al- tına inerken grafikler, aynı şiddette ol- masa bile Tokyo, Frankfurt ve Paris borsalannın da nisandan bu yana ge- rilemekte olduğu gösteriyordu. Daha- sı, Morgan Stanley Dean Witter'in baş teknik stratejisti Rick Bensigor, "Sanınm daha düşük düzeylere gidi- yoruz" diyor (Thestreetcom, 23/7) Ertelenen geri geldl 2001 'de ABD ekonomisi toparlan- maya başladığında birçok yorumcu gibi ben de resesyonun yanda kesil- diğini, şimdi sorunlann (nakit ve sabit sermaye fazlası, talep yetersizliği-aşı- n üretim) büyük bölümünün bir son- raki döngüsel yavaşlamaya ertelene- ceğini savunmuştuk. Bu "fazlaları" yok etmeden kâr oranlannda bir dü- zelme, dolayısıyla istikrartı bir ekono- mik büyüme olanaksızdı. Ama FED'in genişleme politikası, Bush hüküme- tinin askeri harcamaları, zenginlere yönelik vergi indirimi aracılığıyla daha da güçlenerek devam etti, toparlan- manın maliyeti giderek arttı, ABD'de ve dünyada çok kırılgan bir ortam oluştu. Kısaca anımsayalım: 1) Bütçe ve cari açık sorunu; 2) Muazzam özel sektör, hane halkı, kamu borçlan, kre- di köpüğü, ev piyasası köpüğü, ban- kalann düşük faiz bağımlılığı (carry- trade); 3) savaş ve terorizmden gelen risk primi artışları, petrol fiyatının 40 dolar/varil çizgisine oturması; 4) Kü- resel ekonomik büyümenin, ABD tü- keticisinin talebine daha da bağımlı halegelmesi. "Asya ülkeleri, ABD'nin en önemli ekonomik ve siyasi rakip- leri, bu süreci finanse etmeye daha ne kadar devam ederier" sorusu or- taya çıktı. (Çin gibi "yeni" basınçlara değinmiyorum bile!) Onceleri, FED politikalan "işler", adeta tavuk altın yumurtlamaya de- vam ederken piyasalar bu sorunlan görmezden geldiler. Ancak Irak sava- şmın etkileri, Suudi rejimindeki istik- rarsızlık, yaklaşan ABD seçimleri, pi- yasalan başlannı kaldınp orta-döne- me bakmaya zorladı; bakınca da gör- düklerini hiç sevmediler. Roach 12 Temmuz'daki yorumunda, "Hesap ödeme Zamanı Geldi" (payback ti- me) diyor ve piyasalann bu büyüme- nin sürdürülebilirliğini sorgulamaya başladıklanna işaret ediyordu. Geçen hafta Financial Times'da Martin Worf, "dünya ekonomisindeki güçlü büyümenin, çok kaygı verici orta dö- nem hskleriçerdiğini" saptıyor, "yaş- lanamadan ölebileceğini" yazıyordu (19/7). özetle, piyasalar ve analistler dünya ekonomisinde belirsizliklerin yeniden artmaya başladığının farkına vardılar. Şu üç noktayı vurgulayarak bitirmek istiyorum: 1)WallStreet Journal, Fi- nancial Times, Bloomberg analist- lerine göre, "yatınmcılann kaygılan, şirket gelirlehnin ortalamanın üstün- de olmasına karşın beklentilerin geri- sinde kalmasından kaynaklanıyor". Yatırımcılar haklı. Şirket gelirierindeki artışlann, piyasanın beklentilerinin ge- risinde kalmaya başlaması, kârlarda bir düşüşün başlamak üzere olduğu- nu gösteriyor. 2) Financial Times'a göre küresel kredi piyasası sanılan- dan daha kınlgan (23/7). Internati- onal Herald Tribune de "Brrsürü na- kit var, ama sattn alacak bir şey (yatı- nm aracı-E. Y.) yok" (22/7) diyor. Bu ikisi birlikte bir aşın üretim krizinin be- lirtilerinin yeniden kendisini gösterme- ye başladığını söylüyor. 3) Savunma sektörü şirketlerinin gelirleri yüksek ve hisse senetleri yükselmeye devam ediyor (Financial Times, 21/7); ABD ve Avrupa savunma şirketleri arasın- daki rekabet kızışıyor (aae, 16/7). Bu iki haber de hangi sektorün bir "çıkış yolu" sunduğunu gösteriyor. AINKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Nükleer Yetersizlik Bu yıl yaz sıcağı ile birlikte, nükleer enerji de ye- niden gündeme getirildi. Sonuncusu 2000'de ol- mak üzere, son 30 yılda üç kez ihaleye çıkılan, an- cak hiçbirı gerçekleştirilemeyen nükleer santral ya- pımına, hükümet iyice sarılmış görünüyor. Bu kez, bir değil, üç nükleer santralın birdenyapılması; iha- lelerinin de üçlü paket olarak aynı anda gerçekleş- tirilmesi istenıyor. Enerji gereksinimi, toplumsal ve ekonomik yaşa- mın olmazsa olmazıdır; gerçek anlamıyla, kılit sek- törüdür, bu nedenle de çok tartışmalıdır. Nükleer enerji ise tartışmalının tartışmalısı bir enerji türüdür. Nükleer enerji, 1960'ların ikinci yarısından yakla- şık 1980'lere dek, en parlak yıllarını yaşadıktan son- ra hızla zayıfladı; yıldızı söndü. Bunun nedeni, ya- şanan kazalar ve bunlann yarattığı ağır yıkımlardır. En büyükleri 1979 Three Mile Island (ABD) ve 1986 Çernobil (Ukrayna) olan nükleer santral kazaları, karşı çıkışları güçlendirdi. Çernobil kazasının fatu- rasını Karadeniz yöresinin insanı da, doğası da, ara- dan 20 yıla yakın bir süre geçmesine karşın hâlâ ödüyor; bu ödemenin ne zaman sona ereceği de belli değildir. Nükleer santrallann kuruluş masraflan, görelı ola- rak yüksektir; buna karşılık işletme masraflan, hid- rolojik enerji bir yana bırakılırsa en düşük olan ener- ji üretim türüdür. Nükleer yakıt fiyatları üretim mali- yetıni, örneğindoğalgazfiyatlarındaki değişime gö- re çok daha az etkiler. Bununla birlikte, nükleer tek- nolojinin, güvenlik ve atık sorununa henüz güveni- lirçözüm bulunamamıştır. Bu nedenle ülkeler, diğer enerji üretimi seçenekleri varsa, nükleer yolu seç- miyor. Çin, Hindistan ve Japonya gibi Asya ülkele- ri bir yana bırakılırsa, başta AB üyesi ülkeler olmak üzere, hemen tüm dünyada, yeni nükleer santral yapımına gidilmiyor; var olanlar da kapatılıyor; yeni santral yapımı yasaklanıyor. • • • Türkıye'de nükleer santral yapılmasının gerekçe- leri olarak, başlıca iki sav öne sürülüyor. Birincisi, Türkiye, nükleer teknolojide geri kalmamalı, elekt- rik üretiminin dışında, tıp, tanm gibi alanlarda da ondan yararlanabılmeli; ikincısi de gelecek yıllarda enerji açığının karşılanması için şimdiden önlem alın- malı. Bu savlar geçerli değildir. öncelikle, nükleer tek- nolojiden yararlanmak için santral kurmak gerek- mez. Eğer etkin ve verimli çalıştırılsaydı ve de çalış- tınlırsa, Türkiye Atorn Enerjisi Kurumu (TAEK) ve bağlı birimleri, nükleer teknolojiyi izleme, özümse- me ve diğer alanlarda kullanma işini kolayca başa- rır. Gerekçelerin ikincisi, yani nükleer santral kurul- madan Türkiye'nin gelecek yıllarda elektrik enerjisi gereksinimi karşılanamaz görüşü ise büsbütün da- yanaksızdır. Çünkü, kendi doğal kaynaklannı henüz tam olarak kullanamayan ve dünyanın enerji yolla- rının üzerinde bulunan Türkiye'nin bu konudaki ger- çek eksiği, nükleer santral değil, ulusal bir enerji po- litikası ve uygulaması olmamasıdır. Hükümet, geçmiş hükümetlerden devir aldığı, do- ğalgazdışalımı bağlantılarının karanlıkağından ken- disini ve ülkeyi henüz tam olarak kurtarmış değildir. öncelikle bu konu çözüme kavuşmalıdır. Ek olarak, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklan denilen gü- neş, rüzgâr ve su kaynaklannı tam olarak değerlen- dirdiği de söylenemez. Türkiye için, teknolojik ge- lişmeyı izleme ve özümseme gereği, diğer enerji tür- leri, özellıkle de hidrojen enerjisi alanında öncelikle. geçirlidir. Eğer hidrojen enerjisine geçiş amacıyla nükleer teknolojiden yararianılmak isteniyorsa, bu politika ayrıca değerlendirilmelidir. Kaldı ki, tekno- lojik yenilik bir bütün olarak algılanmalı ve uygulan- malıdır; paçal çözümlerie teknolojik ılerieme olmu- yor. Bir ülkede nükleer enerji üretımine geçilebilmesi için birbiriyle eşgüdümlü bir biçimde üç ayn soru- nun çözümü gerekir: Kuruluş yerinin doğal koşulla- rının elverişlıliği; atık konusu dahil en uygun tekno- lojinin seçimi ve ekonomik yapılabilırlik. AKP hükü- meti bir büyük buluşla, üstelik bu üç sorunu çöz- meden bunlara bir dördüncüsünü ekliyor. AB üye- liği görüşmelerı için gün verileceği beklentisiyle nük- leer enerji üretimini bir yasal rüşvete dönüştürüyor. Tanesi beş milyar dolardan üç nükleer santral yapı- mıyla, dev bir pazar yaratılıyor, hükümet böylelikle bir büyük nükleer yetersizlik sergiliyor. Dünyada nükleer santral yapan ortaklıklar, Wes- tinghouse (ABD), Framatome- Siemens (Almanya), Areva (Fransa) ve AECL'dir (Kanada). Hükümet, "Fransa ile çalışacağını" açıklıyor. Anlaşılan yanlı- şın içinde bir başka yanlış daha yapılacak ve siya- sal nedenlerie tek bir satıcıya başvurulacaktır. Türkiye'yi yönetenler enerji konusunda büyük yanlışlar yaptılar: çok yüksek maliyetler ödeyen ül- kenin, yeni bir enerji yanlışını kaldıracak enerjisi kal- madı. Yapılması gereken, kapsamlı bir ulusal ener- ji politikası saptanmasıdır. Bu yapılmadan ülke bir nükleer yanlışasürüklenmemelidir. Böyle biryanlışın sonuçları "hızlı tren" yanlışından çok daha ağır ve yıkıcı olur. Komşuların payı yüzde 5te kaldı Ihracatın yarısı 6 iilkeye Ekonomi Servisi - Ih- racatta rekor üstüne re- kor kırmaya devam eden Türkiye, bu yılın ilk yansında yaptığı ih- racatm yaklaşık yansı- nı 6 ülkeye gerçekleş- tirdi. Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı 20 ülke arasında bulunan Yu- nanistan, Bulgaristan ve İran'a yapılan ihra- cat 1.2 milyar dolarda kalarak toplam ihraca- tın j'üzde 5'ine ancak ulaşabildi. Ticaret Müsteşarlı- ğı'nın verilerine göre, toplam 218 ülkeye dö- nük. 15 binin üzerinde ürün ıhraç eden Türki- ye'nin Almanya, ABD, Ingiltere, Italya, Fransa ve Ispanya'ya bu yılın ilk 6 ayında yaptığı ih- racat 14 milyar dolan geçerken ocak-haziran dönemindeki 29.3 mil- yar dolarlık toplam ih- racatın yüzde 47'sini oluşturdu. İlk sırada Alman>a^ 218 ülkeye ihracat yapan Türkiye'nin yı- lın ilk yansmdaki ihra- catmın yüzde 70'ini de sadece 20 ülke oluştu- ruyor. Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ül- kelerin ilk sırasmda Al- manya bulunurken bu ülkeyi sırasıyla Ingilte- re, ABD, Italya, Fransa, Ispanya, Rusya, Hol- landa, Israil ve Yuna- nistan takip etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear