Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 TEN/IMUZ 20O4 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JliJvUiı\_J1VJJ. ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13
Türkiye, incir
üretim
şampiyonu
• ADAINA(AA)-
Türkiye, dünya incir
üretimi ve ticaretinde
ilk sırada.
Dünya kuru ınciı
üretiminde de yüzde
50 lik payla birincı
sırada bulunan
Türkiye. ihracatında
ise yüzde 6O'lık
payla birıncı konumda
yer alıyor.
Türkiye 'de yılda
300 bin ton incir
üretiliyor.
Iran'la ticaret,
3'e katlanacak
• ANKARA (AA)
Türkıye-Iran Karma
Ekonomik
Komısyonu'nun
(KEK) 1 8. dönem
toplantılan için
Tahran'a gıden
Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen,
iki ülke arasında
mal ve hizmet
tıcaretini olabildiğınce
serbestleştirerek
ticaret hacminı
orta vadede
3 milyar dolardan
10 milyar dolar
seviyesine çıkarmayı
hedefledıklenni
belırttı. KEK
toplantılannda
îran'da yatınm yapan
Türk firmalannın
karşılaştıklan
güçlükler, sınır ticareti
ve ulaşım gibi
konuların ele alınması
planJanıyor.
Toyota'dan
yeni şirket
• ANKARA(ANKA)
- Corolla'nın Sedan,
Station Wagon ve
Verso nıodellerinın
üretimıni Türkiye'de
yapan Toyota.
Kocaeli-Gebze'de 9
frilyon 180 milyar
sermayeyle yeni bir
şirket kurdu. Toyota
Tsusuho Otomotiv
Sanayı ve Ticaret AŞ
adı altında kurulan
jirketın tesislerinde
her türlü otomotiv
endüstrisı ürünleri,
lammadde ve yan
irünlerinin üretım ve
satışı yapılacak.
Devlet bankalarındaki ücretlere sınırlama getiren düzenleme sessiz sedasız kaldmldı
Kamuda maaşoyunuHACER BOYACIOGLü
ANKARA - Kamu bankala-
nnda yönetim de dahıl olmak
üzere tüm maaşlara dönük sı-
nırlamalann kaldınldığı ortaya
çıktı. Cumhurbaşkanlığfna
onay için gönderilen Pamuk-
bank-Halkbank birleşmesine
ilişkin yasa yürürlüğe girerse
kamu bankalarında maaşlar sı-
nırlamaya tabı tutulmaksızın
belirlenecek.
Daha önce de aynı tasarıda.
kamu bankalarında maaşlann
12 milyar liraya kadar çıkanl-
masına yasal olanak getiril-
miş, ancak gelen tepkiler ne-
deniyle bu düzenlemeden
vazgeçilmişti.
• Kamu bankalarında maaşlann Başbakanlık Müsteşan maaşmm 3 katına kadar
çıkabilmesini öngören düzenleme, tepkiler üzerine geri çekildi. Ancak yapılan bir
sözcük oyunuyla maaşlann tüm sınırlamalann dışına çıkanldığı ortaya çıktı.
Resmi Gazete"de 4 Temmuz lu"na da konuyla ilgili olarak lükte.
düzenleme yapma yetkısi veri-
yor.
2001 tarihinde yayımlanan 631
sayılı kararnameyle kamu ban-
kalannda maaşlara sınırlama
getınlıyor. Kararnamede, ka-
mu bankalannın da dahil oldu-
ğu kamu kurumlannda maaş
üst sının; "BaşbakanhkMüşte-
şan'na yapılan her türlü öde-
menin alü ayhk net ortalamasT
olarak göstenlıyor.
Maaş düzeyleri bu ortalama-
nın üzerinde olan kurum ve
makamlarda maaş artışlannın
dondurulması öngörülüyor.
Kararname. Bakanlar Kuru-
'Tek keümelik degişiklik'
Yetkililer, Bakanlar Kuru-
lu'nun 2002 yılında bu yetkısi-
ni kullandığım ve 2002 yıh
mart ayında çıkardığı Bakanlar
Kurulu Karan'yla o yıla özgü
yapılacak ücret artışlannı be-
lirlediği bılgisinı verdi. Kamu-
da maaşlan sınırlayan 631 sa-
yılı kararname ise başta kamu
bankalan olmak üzere birçok
kamu kurumunda halen yürür-
Ancak TBMM'de temmuz
ayı içinde yasalaşan Pamuk-
bank-Halkbank birleşmesine
ilişkin düzenlemeyle kamu
bankalan 631 sayılı kararna-
menin kapsamı dışına çıkanldı.
TBMM Genel Kurulu'na sevk
edilen Pamukbank-Halkbank
Yasa Tasansfnda, kamu ban-
kalarında maaşlann Başbakan-
lık Müsteşan maaşının 3 katı-
na kadar çıkabilmesine olanak
sağlayan bir düzenleme yer alı-
yordu.
TBMM Genel Kurulu'nda
tasannın bu maddesine dönük
eleştirilerin yoğunlaşması üze-
nne, bu madde geri çekildi.
Ancak tasannın 7. maddesi-
ne son anda yapılan bir ekle-
meyle kamu bankalarında 631
sayılı Kanun Hükmündeki Ka-
rarname'nin uygulanmayacağı
öngörüldü. Böylelikle kamu
bankalannda maaşlara sınırla-
ma getiren düzenleme tek keli-
melik bir ekle yürürlükten kal-
dınlmış oldu.
Konuyla ilgili yasa halen
Cumhurbaşkanlığı'nda incele-
nıyor. Yasa onaylanır ve yürür-
lüğe girerse bundan sonra ka-
mu bankalannda maaşlar her-
hangi bir sınırlamaya tabi tu-
tulmaksızın belirlenebilecek.
TÜRKJYE DÜNYA 2'NClSÎ
İstihdam
maliyetinde
rekor artış
İSTANBUL (ANKA) - Türkiye.
geçen yıl imalat sanayiinde iş gücü
maliyetlerindeki artış oranında Rus-
ya ıle birlikte başı çekti. Uluslarara-
sı Yönetim Geliştirme Merkezi'nin
(LMD) 2003 yıh Dünya Rekabet
Yıllığı'na göre 57 ülke içinde iş gü-
cü maliyet artışında Rusya yüzde
35'le birinci, Türkiye yüzde 19.63'le
ikinci oldu. Araştırmada, ıki ülkede
imalat sanayiı iş gücü mahyetlenn-
deki artışlann, AB'ye yeni katılan
Orta ve Doğu
• Türkiye. 57 Avrupa ülkele-
ülke içinde iş n "
0 6 1 0
artışlar-
gücümalivet dan kat kat yük-
, '.. , sek oldugu vur-
artışında yuzde guian^. M alı-
35 artış yetlerdekı artış
kaydeden hızının ülkele-
Rusya'dan nn rekabet gü-
sonra yüzde
c ü n ü
azalttıgı
o l d u
- yabancı yatı-
nmcılann yatı-
nm yapmak için tercih ettikleri ül-
kelerde dikkate aldıklan kriterlerin
başında iş gücü maliyeti avantajının
geldiği vurgulanırken, Türkiye'nin
yüksek maliyet artışlanyla dezavan-
tajlı konumda olduğu kaydedildi.
Deviete gidiyor
IMD'nın verilerine göre iş gücü
maliyetinin büyük bölümünü SSK
pnmleri, işverenin deviete yaptığı
diğer yasal ödemeler ve sosyal yar-
dımlar oluşturuyor. Işçilik maliyet-
lerindeki hızlı artışlar, sanayinin re-
kabet edebilirliğinın azalmasımn
yanı sıra haksız rekaberi ve kayıt dı-
şı istihdamı da arttınyor.
Tutun
çiftçisinin
gözüfiyatta
Samsun'da iireticüerin
önemli getir kaynaklann-
dan olan ve son yıllardaki
tanm politikalan sonucu
bu önemi gittikçe azalan
tütün, tarlalardan toplanıp
iplere dizilerek kurutulma-
ya bırakıhrken, üreticikr
de umutlu beldeyiş içine
girdi. Kota uygulamasının
kaldınlmasını ve kendile-
rine destekverilmesini iste-
yen ürericiler. rürünün es-
kisi gibi geiir gttirmediğini
belirterek bu yıl ahm fiya-
tııun 8 mihon lira olnıası-
nı istiyor. Üreticikr emek-
lerinin karşıuğını alama-
maktan yakuurken, Sam-
sun Ziraat Odası yetkilile-
ri ise her geçen gün, üreti-
cilerin tütün ekiminden
vazgeçerek alternatif
ürünlere yöneldiğini söy-
lediler. (AA)
KOSGEB'in arastırmasına göre en büyük sorun Ar-Ge
Türkiye'ıım ilaç getiştirmesi hayal
Ekonomi Senisi - Tür-
kiye ilaç sanayiinin.
mevcut durumuyla ye-
ni bir ilaç geliştırmesi
mümkün görün-
müyor. Küçük ve
Orta Ölçekli Sa-
nayi Geliştirme
ve Destekleme
Idaresı Başkanlı-
ğı'nın (KOS-
GEB) yaptığı "Türkiye'de
Üaç Sanayn" arastırması-
na göre. sektör temel araştır-
malan yapamazken sadece formül ge-
liştirme ve adaptasyon çahşmalann-
dan ibaretkahyor. Bunun nedenleri de
araştırma~faaliyetlerinın çok yüksek
harcamalar gerektirmesi. sektör kâr
oranlannın çok düşük olması nedeniy-
le araştırmalara kaynak ayrılamaması
ve gereklı meslek ihtisas gruplan ile
teknolojik donanıma sahip olunama-
yışı olarak sıralandı.
Türk ilaç sanayiinin büyük ölçüde
dışa bağrmlı olduğunun ifade edildiği
araştırmada, "Sanayininençokyüksek
eğitimli personele sahip olmasına kar-
şın bir koordinasyon sağlamaktan
uzak olması nedenrvle Ar-Ge yok de-
necek kadar azdjr. Ünhersite-sanayi
işbirtiği hiçbir zaman sağlanamamıştır.
Biyoyararlanım/Biyoeşdeğerük çalış-
ması için bile büyük ölçüde dışa ba-
ğunhdır. Yeni Uaç getiştirmekise bir ha-
yaMir" denildı.
Araştırmada, ılaçta ihracatm ıthala-
tı karşılama oranında ithalat lehıne bir
denge oluştuğu vurgularurken Bağım-
srz Devletler Topluluğu ülkeleri ile ya-
pılan ticarette ilaç ve ilaç hammadde-
lenne ağırlık verilmesi önerildi.
DÜNYA EKONOMlSlNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LOMDRA erginy@tr.net
Retters'in bir anketine göre, 27 bü-
yük bankanın analistleri, "Dünya eko-
nomis 2000 yılından beri hiç bu ka-
dar gdçlü olmamıştı" diyortar (T. Vo-
robysvo. 23/7). Oyleyse neden son
günlede "piyasalar", Standard &
Poors'un baş yatınm stratejisti Sam
Stovvall'in dediği gibi "ellerinegeçen
her hiberi olumsuz bir açıdan yorum-
luyomr'"? (Financial Times, 3/7)
FED masaHarı
ABD Merkez Bankası (FED) Başka-
r\\ Gn«nspan'in öndeıiiğinde başla-
tılan tuyük mali genişleme sayesinde
dünyi ekonomisi 2000 başındaki
deprsyon tehlikesini atlatmıştı. Şim-
di deGreenspan geçen hafta Kong-
re'ye^erdiği brifingde özetle diyor-
«nuş ı: 1) Ekonomik genişleme ken-
di k&dini destekler bir hale geldi; 2)
Yaratan yeni işler harcanabiür geliri,
do&ysıyla tüketim harcamalannı art-
tıracec 3) Bu koşullarda 200 7 'de uy-
guiaraya konan genişlemeciparasal
ve rrzh politikaya daha fazla devam
etmeıin bir gereği kalmadı. Üstelik
yılın k yansında artar gibi göriınen
enflsyon da. aslında, geçici etken-
terie1
kaynaklandı. İmalat sanayiin-
de<d yat artışlarınm arkasında mali-
yet/e değil, kâr marjlarındaki artışlar
var </ktaran: C. Baum, Bloomberg,
Belirsizlik Belipginleşmeye Başladı
1
Bcılan okuyunca korktum. çünkü
tanhı ''Her şey yolunda, ben bilirim,
yap^rm'diyenlere hemen her zaman
hadtnı bildirir. Üstelik. Berkeley'den
Pro'ff Brad Delong, borç düzeyini,
tah\^ \/e ev piyasalannın kınlganlığını
işar* ederek FED'in şimdi daraltıcı
port>alara yönelmesinin doğru olma-
dıâırr düşünüyor (Financial Times,
Realmoney.com analistlerin-
den Hovvard Simons, enflasyonist
eğilimlerin arkasında, kredi krizi ve
deflasyon gibi çok daha büyük tehli-
kelerin saklandığını, bu yüzden faizler-
deki artışlann, ekonomide "beklen-
medik" fırtınalara yol açabileceğini
söylüyor(20/7). Morgan Stanley ba-
şekonomisti Stephen Roach, Gre-
enspan'in geçen 2 yıl içinde FED'i,
adeta "dünyanın en büyük heç edil-
miş fonu"na çevirdiğini, üstelik diğer
merkez bankalannı da aynı yola ittiği-
ni, böylece son derecede kınlgan ve
riskli bir ortam yarattığını, hâlâ enflas-
yonla mücadele etmeye kalkmanın
eski bir savaşı sürdürmeye benzedi-
ğini yazıyordu (Global Economic Fo-
rum, 19/7). Greenspan'in yukanda
aktardığım saptamalan üzerine, Leh-
man Borthers'ın başekonomisti Et-
han Harris, "Peri masalı", Merryl
Lych başekonomisti Rosenberg,
"Bu kadar güçlü bir büyümeyi des-
tekleyecek katalizörün ne olduğunu
merak ediyoruz doğrusu" diyoriar.
Goldman Sachs'ın başekonomisti
Bill Dudley de FED öngörülerinin çok
iyimser olduğuna inanıyor (Reırters,
22/7).
Yine 10.000 In altında
FED'in öngörülerine "piyasalar" da
güvenmiyorlar anlaşılan. Halbuki,
2000 sonunda başta FED olmak üze-
re dünyanın büyük merkez bankalan
eşgüdümlü bir mali-parasal genişle-
me başlatmışlar; bu sayede mali kriz
yumuşamış, deflasyon tehlikesi aşıl-
mış, dünya ekonomisi ve borsalar to-
parlanmaya başlamıştı. Irak'ta "kısa
süreli birsavaş" ve kolay birzafer",
ardından da Irak petrollerinin açılma-
sına, "petrol fiyatlannın düşeceğine"
ilişkin beklentiler, ABD'de ve dünya-
da toparianma trendini güçlendirdı.
Irak'ın işgalini gerçekleştiren ABD ve
Ingiltere'de (en büyük iki mali merke-
zi) borsa endekslerinde 2003 başın-
dan itibaren belirgin bir artış yaşandı.
Dovv JonesSanayi, Nasdaq Bileşik
ve Financial Times-100, sırasıyla
7286, 1114 ve 3286 düzeyinden, bir
yıl içinde 10723, 2153 ve 4575'e tır-
mandılar. Ancak sonra bir gerileme
trendi başladı, endeksler geçen haf-
tayı sırasıyla, 9962,1849 ve 4326'yla
kapattılar.
DJS Endeksi yeniden 10.000'in al-
tına inerken grafikler, aynı şiddette ol-
masa bile Tokyo, Frankfurt ve Paris
borsalannın da nisandan bu yana ge-
rilemekte olduğu gösteriyordu. Daha-
sı, Morgan Stanley Dean Witter'in
baş teknik stratejisti Rick Bensigor,
"Sanınm daha düşük düzeylere gidi-
yoruz" diyor (Thestreetcom, 23/7)
Ertelenen geri geldl
2001 'de ABD ekonomisi toparlan-
maya başladığında birçok yorumcu
gibi ben de resesyonun yanda kesil-
diğini, şimdi sorunlann (nakit ve sabit
sermaye fazlası, talep yetersizliği-aşı-
n üretim) büyük bölümünün bir son-
raki döngüsel yavaşlamaya ertelene-
ceğini savunmuştuk. Bu "fazlaları"
yok etmeden kâr oranlannda bir dü-
zelme, dolayısıyla istikrartı bir ekono-
mik büyüme olanaksızdı. Ama FED'in
genişleme politikası, Bush hüküme-
tinin askeri harcamaları, zenginlere
yönelik vergi indirimi aracılığıyla daha
da güçlenerek devam etti, toparlan-
manın maliyeti giderek arttı, ABD'de
ve dünyada çok kırılgan bir ortam
oluştu. Kısaca anımsayalım: 1) Bütçe
ve cari açık sorunu; 2) Muazzam özel
sektör, hane halkı, kamu borçlan, kre-
di köpüğü, ev piyasası köpüğü, ban-
kalann düşük faiz bağımlılığı (carry-
trade); 3) savaş ve terorizmden gelen
risk primi artışları, petrol fiyatının 40
dolar/varil çizgisine oturması; 4) Kü-
resel ekonomik büyümenin, ABD tü-
keticisinin talebine daha da bağımlı
halegelmesi. "Asya ülkeleri, ABD'nin
en önemli ekonomik ve siyasi rakip-
leri, bu süreci finanse etmeye daha
ne kadar devam ederier" sorusu or-
taya çıktı. (Çin gibi "yeni" basınçlara
değinmiyorum bile!)
Onceleri, FED politikalan "işler",
adeta tavuk altın yumurtlamaya de-
vam ederken piyasalar bu sorunlan
görmezden geldiler. Ancak Irak sava-
şmın etkileri, Suudi rejimindeki istik-
rarsızlık, yaklaşan ABD seçimleri, pi-
yasalan başlannı kaldınp orta-döne-
me bakmaya zorladı; bakınca da gör-
düklerini hiç sevmediler. Roach 12
Temmuz'daki yorumunda, "Hesap
ödeme Zamanı Geldi" (payback ti-
me) diyor ve piyasalann bu büyüme-
nin sürdürülebilirliğini sorgulamaya
başladıklanna işaret ediyordu. Geçen
hafta Financial Times'da Martin
Worf, "dünya ekonomisindeki güçlü
büyümenin, çok kaygı verici orta dö-
nem hskleriçerdiğini" saptıyor, "yaş-
lanamadan ölebileceğini" yazıyordu
(19/7). özetle, piyasalar ve analistler
dünya ekonomisinde belirsizliklerin
yeniden artmaya başladığının farkına
vardılar.
Şu üç noktayı vurgulayarak bitirmek
istiyorum: 1)WallStreet Journal, Fi-
nancial Times, Bloomberg analist-
lerine göre, "yatınmcılann kaygılan,
şirket gelirlehnin ortalamanın üstün-
de olmasına karşın beklentilerin geri-
sinde kalmasından kaynaklanıyor".
Yatırımcılar haklı. Şirket gelirierindeki
artışlann, piyasanın beklentilerinin ge-
risinde kalmaya başlaması, kârlarda
bir düşüşün başlamak üzere olduğu-
nu gösteriyor. 2) Financial Times'a
göre küresel kredi piyasası sanılan-
dan daha kınlgan (23/7). Internati-
onal Herald Tribune de "Brrsürü na-
kit var, ama sattn alacak bir şey (yatı-
nm aracı-E. Y.) yok" (22/7) diyor. Bu
ikisi birlikte bir aşın üretim krizinin be-
lirtilerinin yeniden kendisini gösterme-
ye başladığını söylüyor. 3) Savunma
sektörü şirketlerinin gelirleri yüksek ve
hisse senetleri yükselmeye devam
ediyor (Financial Times, 21/7); ABD
ve Avrupa savunma şirketleri arasın-
daki rekabet kızışıyor (aae, 16/7). Bu
iki haber de hangi sektorün bir "çıkış
yolu" sunduğunu gösteriyor.
AINKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Nükleer Yetersizlik
Bu yıl yaz sıcağı ile birlikte, nükleer enerji de ye-
niden gündeme getirildi. Sonuncusu 2000'de ol-
mak üzere, son 30 yılda üç kez ihaleye çıkılan, an-
cak hiçbirı gerçekleştirilemeyen nükleer santral ya-
pımına, hükümet iyice sarılmış görünüyor. Bu kez,
bir değil, üç nükleer santralın birdenyapılması; iha-
lelerinin de üçlü paket olarak aynı anda gerçekleş-
tirilmesi istenıyor.
Enerji gereksinimi, toplumsal ve ekonomik yaşa-
mın olmazsa olmazıdır; gerçek anlamıyla, kılit sek-
törüdür, bu nedenle de çok tartışmalıdır. Nükleer
enerji ise tartışmalının tartışmalısı bir enerji türüdür.
Nükleer enerji, 1960'ların ikinci yarısından yakla-
şık 1980'lere dek, en parlak yıllarını yaşadıktan son-
ra hızla zayıfladı; yıldızı söndü. Bunun nedeni, ya-
şanan kazalar ve bunlann yarattığı ağır yıkımlardır.
En büyükleri 1979 Three Mile Island (ABD) ve 1986
Çernobil (Ukrayna) olan nükleer santral kazaları,
karşı çıkışları güçlendirdi. Çernobil kazasının fatu-
rasını Karadeniz yöresinin insanı da, doğası da, ara-
dan 20 yıla yakın bir süre geçmesine karşın hâlâ
ödüyor; bu ödemenin ne zaman sona ereceği de
belli değildir.
Nükleer santrallann kuruluş masraflan, görelı ola-
rak yüksektir; buna karşılık işletme masraflan, hid-
rolojik enerji bir yana bırakılırsa en düşük olan ener-
ji üretim türüdür. Nükleer yakıt fiyatları üretim mali-
yetıni, örneğindoğalgazfiyatlarındaki değişime gö-
re çok daha az etkiler. Bununla birlikte, nükleer tek-
nolojinin, güvenlik ve atık sorununa henüz güveni-
lirçözüm bulunamamıştır. Bu nedenle ülkeler, diğer
enerji üretimi seçenekleri varsa, nükleer yolu seç-
miyor. Çin, Hindistan ve Japonya gibi Asya ülkele-
ri bir yana bırakılırsa, başta AB üyesi ülkeler olmak
üzere, hemen tüm dünyada, yeni nükleer santral
yapımına gidilmiyor; var olanlar da kapatılıyor; yeni
santral yapımı yasaklanıyor.
• • •
Türkıye'de nükleer santral yapılmasının gerekçe-
leri olarak, başlıca iki sav öne sürülüyor. Birincisi,
Türkiye, nükleer teknolojide geri kalmamalı, elekt-
rik üretiminin dışında, tıp, tanm gibi alanlarda da
ondan yararlanabılmeli; ikincısi de gelecek yıllarda
enerji açığının karşılanması için şimdiden önlem alın-
malı.
Bu savlar geçerli değildir. öncelikle, nükleer tek-
nolojiden yararlanmak için santral kurmak gerek-
mez. Eğer etkin ve verimli çalıştırılsaydı ve de çalış-
tınlırsa, Türkiye Atorn Enerjisi Kurumu (TAEK) ve
bağlı birimleri, nükleer teknolojiyi izleme, özümse-
me ve diğer alanlarda kullanma işini kolayca başa-
rır. Gerekçelerin ikincisi, yani nükleer santral kurul-
madan Türkiye'nin gelecek yıllarda elektrik enerjisi
gereksinimi karşılanamaz görüşü ise büsbütün da-
yanaksızdır. Çünkü, kendi doğal kaynaklannı henüz
tam olarak kullanamayan ve dünyanın enerji yolla-
rının üzerinde bulunan Türkiye'nin bu konudaki ger-
çek eksiği, nükleer santral değil, ulusal bir enerji po-
litikası ve uygulaması olmamasıdır.
Hükümet, geçmiş hükümetlerden devir aldığı, do-
ğalgazdışalımı bağlantılarının karanlıkağından ken-
disini ve ülkeyi henüz tam olarak kurtarmış değildir.
öncelikle bu konu çözüme kavuşmalıdır. Ek olarak,
Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklan denilen gü-
neş, rüzgâr ve su kaynaklannı tam olarak değerlen-
dirdiği de söylenemez. Türkiye için, teknolojik ge-
lişmeyı izleme ve özümseme gereği, diğer enerji tür-
leri, özellıkle de hidrojen enerjisi alanında öncelikle.
geçirlidir. Eğer hidrojen enerjisine geçiş amacıyla
nükleer teknolojiden yararianılmak isteniyorsa, bu
politika ayrıca değerlendirilmelidir. Kaldı ki, tekno-
lojik yenilik bir bütün olarak algılanmalı ve uygulan-
malıdır; paçal çözümlerie teknolojik ılerieme olmu-
yor.
Bir ülkede nükleer enerji üretımine geçilebilmesi
için birbiriyle eşgüdümlü bir biçimde üç ayn soru-
nun çözümü gerekir: Kuruluş yerinin doğal koşulla-
rının elverişlıliği; atık konusu dahil en uygun tekno-
lojinin seçimi ve ekonomik yapılabilırlik. AKP hükü-
meti bir büyük buluşla, üstelik bu üç sorunu çöz-
meden bunlara bir dördüncüsünü ekliyor. AB üye-
liği görüşmelerı için gün verileceği beklentisiyle nük-
leer enerji üretimini bir yasal rüşvete dönüştürüyor.
Tanesi beş milyar dolardan üç nükleer santral yapı-
mıyla, dev bir pazar yaratılıyor, hükümet böylelikle
bir büyük nükleer yetersizlik sergiliyor.
Dünyada nükleer santral yapan ortaklıklar, Wes-
tinghouse (ABD), Framatome- Siemens (Almanya),
Areva (Fransa) ve AECL'dir (Kanada). Hükümet,
"Fransa ile çalışacağını" açıklıyor. Anlaşılan yanlı-
şın içinde bir başka yanlış daha yapılacak ve siya-
sal nedenlerie tek bir satıcıya başvurulacaktır.
Türkiye'yi yönetenler enerji konusunda büyük
yanlışlar yaptılar: çok yüksek maliyetler ödeyen ül-
kenin, yeni bir enerji yanlışını kaldıracak enerjisi kal-
madı. Yapılması gereken, kapsamlı bir ulusal ener-
ji politikası saptanmasıdır. Bu yapılmadan ülke bir
nükleer yanlışasürüklenmemelidir. Böyle biryanlışın
sonuçları "hızlı tren" yanlışından çok daha ağır ve
yıkıcı olur.
Komşuların payı yüzde 5te kaldı
Ihracatın
yarısı 6 iilkeye
Ekonomi Servisi - Ih-
racatta rekor üstüne re-
kor kırmaya devam
eden Türkiye, bu yılın
ilk yansında yaptığı ih-
racatm yaklaşık yansı-
nı 6 ülkeye gerçekleş-
tirdi.
Türkiye'nin en fazla
ihracat yaptığı 20 ülke
arasında bulunan Yu-
nanistan, Bulgaristan
ve İran'a yapılan ihra-
cat 1.2 milyar dolarda
kalarak toplam ihraca-
tın j'üzde 5'ine ancak
ulaşabildi.
Ticaret Müsteşarlı-
ğı'nın verilerine göre,
toplam 218 ülkeye dö-
nük. 15 binin üzerinde
ürün ıhraç eden Türki-
ye'nin Almanya, ABD,
Ingiltere, Italya, Fransa
ve Ispanya'ya bu yılın
ilk 6 ayında yaptığı ih-
racat 14 milyar dolan
geçerken ocak-haziran
dönemindeki 29.3 mil-
yar dolarlık toplam ih-
racatın yüzde 47'sini
oluşturdu.
İlk sırada Alman>a^
218 ülkeye ihracat
yapan Türkiye'nin yı-
lın ilk yansmdaki ihra-
catmın yüzde 70'ini de
sadece 20 ülke oluştu-
ruyor. Türkiye'nin en
fazla ihracat yaptığı ül-
kelerin ilk sırasmda Al-
manya bulunurken bu
ülkeyi sırasıyla Ingilte-
re, ABD, Italya, Fransa,
Ispanya, Rusya, Hol-
landa, Israil ve Yuna-
nistan takip etti.