29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2004 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER AEADABİR ABDULLAH TEKİN Öğretim Göre\lisi / Antalya Para Uğruna Harcanan Güzellikler. Akdenizle Batı Toroslar arasına sıkışmış olan Kemer kıyılan (sanilleri), küçük derelenn coşkulu ırmaklara dö- nüştüğübrgorünüm ıçınde. Denızdingin, havagüneşli. Doğanın kızgınlığı geçmiş, ama bu kez de insanın kızgın- lığı, kırgınlığı söz konusu. Kemer, o güzelim küçük din- lence köyii, sağlıklı büyüme tablosunu bir yana atıp "ha babam de babam" şişmanlama çabası içinde. Bina ya- pımlan, örüne çıkan tepelerı ve ormanı silindir gibi eze- rek çogalıyor. Günübirlik tesisler konaklama işletmeleri ko- numuna dönüşmüş, mevcırt binalara birer kat daha yer- leştirme çabalan yoğunlaşmış, ormanların yerini binalar almaya başlamış ve her yanda otel yapımı gözleniyor. Yıllar önce 20.000 yatağa göre planlanıp Bey Dağlan ulusal parkı içinde yer alan Kemer, 100.000 yatağa sahip bir merkez konumuna çoktan ulaşmış bile. 28.000 yata- ğın yapım aşamasında olduğu tablo, kimseyi kaygılan- dırmıyor. düşündürmüyor. Bu şişmanlama, kısa erimde fıyatlan, daha sonra da hizmet ve kaliteyi düşürecek, Tür- kiye ucuz bir tatil ülkesi olarak adlandırılacaktır. Ne var ki bu aşamaya ulaşmak bile hayli zor görünüyor. Zira bu iş- levi sürdürmeye çalışan başka ülkelervar ve bunların ba- şında Yugoslavya geliyor. Savaşın yaralannı saran Yugos- lavya, ucuzfıyat politikasıyla-birsürediraraverdigi-sah- neye tekrar çıkmak istiyor. Kemer'de yapılan yanlışlıklara kim dur diyecek? Doğal ve küttürel değerleri ortaya çıkarmadan, koru- yup zengınleştirmeden turızmi sürdürülebilir konumdan uzaklaştırmak hangı aklın ışidir? Kemer'deki portakal bahçeleri yürüyüş yollan olarak yarv sıtılacağına yok edilip yapıya (binaya) dönüştürülüyor. Çok katlı "lenduha" binalarla görsel güzellik yok ediliyor. Yol ve inşaat yapımıyla orman, ucundan köşesinden tör- püleniyor. Bunun yanı sıra tiyatrosundan tuvaletine uza- tılacak çizgide onarım ve bakım görmesi gereken Pha- selis Eskil (Antik) KentTne el atan yok. Olympos Eskil (An- tik) Kenti zaten sahipsiz. Idros Kenti'yle Sekjuklu Av Köş- kü, define arayıcılannın denetiminde. Eskil kentlen, onanlmış, ışıklandınlmış, bakımlı ve hat- ta müzikle donatılmış yürüyüş yollan keyifverici, sanat ga- lerileri, müzelen "kültür-eğlence ve alışveriş merfrezfen"yle öne çıkan kentteryaratmak çok mu zoracaba? Fransa 'da Nice ile Cannes arasındakı Antibes'i anımsıyor ınsan. Bu küçük yerteşim, büyük bir liman konumunda. Pınl pınl res- toranlan, yeşil dokusu, müze ve galerilenyle örnek bir kent görünümünde. Kemer kıyılanndakı otel yapım hızının yoğunluğunu ve "haşmet"\n\ görünce Osmanlı devlet adamının Batılılara söyledtği söz anımsanıyor: "Mal Hindistan I Akıl Frengistan I Haşmet Devlet-i Al'i'Osman" Osmanlı devletinin külleri arasından Türkiye Cumhuri- yeti çıktı, ama yaratıcı aklın ortadan kaybolduğu günlerı yaşıyoruz ne yazık ki... Doğal güzellikleri yanı sıra özekinsel (küttürel) ve tarih- sel değederiyle de insanlık tarihinin önemli yerleşimlerini fazla dikkate almayan ve onlan yok pahasına paraya çe- virmeye kalkan bir toplum olmanın ayıbını üzenmızden çok zor atacağız galiba... *AI:Aile 'Düşünen Adam' ve 'Günün Adamı' Bizim gibi ülkelerde Düşünen Adam dünyada olupbitenleri, ülkesinin yeraltı, yerüstü zenginlik kaynaklannı, bu kaynaklarm ulusa ilişkin olduğunu bilir. Verimli işletilmesinin gereğine inanır. Temel yurt sorunlannı irdeler, ulusal gelir dağılımmm paylaşımından dertlidir. Çalışanlann, üretenlerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalannı ister. Şıhca YAVUZ D üşünce ınsanla yaşıttır. In- san düşüncesi ile vardır ve yaşam boyu düşünceden güç alır. Egemenler; dü- şüncenin gücünden kork- tuklanndan düşüncenin açıklanmasını ve örgütlenmesinı uzun süre yasaklayıp dü- şüneni cezalandırdüar. Tarıhte baldıran zehri içirilen. ıdam sehpalanna gönderi- len düşünür sayısı az değildir. Ama insa- noğlu düşüncesini yaşamının son anında bile yinelemekten geri kalmamıştır. Dü- şünen insan kurulu düzenle yetinmez. dar kalıplar içine sığmaz. Düşüncesi ile bü- tünleşen ınsan Rodin'in ünlü heykeli ile somutlaşıp "Düşünen Adam" olmuştur. Bu yapıt bir kaya parçası üstünde; sağ dir- seğini sol dizi üstüne koyup öne doğru eği- len, çenesıni elıne dayamış, oturup düşü- nen bir adamdır. Adamm rahatsız oruru- şu düşünsel sorunlardan kaynaklanıyor. Ne düşündüğü bilinmiyor ama Düşünen Adam'ın sorunlar yumağı içinde olduğu belh. Düşünen Adam yontusunun (heykeli- nin) yaratıcısı Auguste Rodin, 1840-1917 arasında yaşamış orta halli bir aileden gelmedir. Bu yapıtı yakından gören, göz- leyen Rainer Maria Rilke. eser hakkın- da "Derinlerden gelen sonsuzluğun ağır uykusundan yavaşça uyanıp ayağa kal- kan bir yüz, bir varoluş, bir berrakbk par- çasıdır" diyor (1). Sanat açısından bir başyapıt olan Düşünen Adam bana kalır- sa daha çok soran sorgulayan saygın bir insanı çağnştınyor. Düşünen Adam yon- tusu Pans'te Rodin Müzesı'nde sergile- niyorsa da ete kemiğe bürünmüş aslı ara- mızda yürüyor, geziyor, akşam olunca evine gidiyor. Bizım gibi ülkelerde Düşünen Adam dünyada olupbitenleri, ülkesinin yeraltı, yerüstü zenginlik kaynaklannı, bu kay- naklann ulusa ilişkin olduğunu bilir. Ve- rimli işletilmesinin gereğine inanır. Te- mel yurt sorunlannı irdeler, ulusal gelir dağılımının paylaşımından dertlidir. Ça- lışanlann, üretenlerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalannı ister. Sonınlara toplumsal açıdan bakar. Ulusun gelece- ğini ve ulusça kalkınmanın yollannı yor- damlannı arar. Düşünen Adam'ı daha yakından tanı- makta yarar var. Bunlar ekonomik ve sos- yal haksızlığın her türüne karşı duyarh- dır. Akla karayı kanştırmaktan hoşlanmaz- lar. Ulusal onurdan ödün vermezler. Ken- dilerinden emindirler. Sevimlı görünmek gibi bir çabalan yoktur. Televizyon kanallannda sık görünmez- ler. görünemezler. Açık orurumlara çeş- nı olsun diye çağnlırlar. Bunu da bılirler, ancak ulusal ve evrensel doğrulan açık- lamak uğruna çağnnın gereğini yerine getirirler. Bunların arkalannda genelde iş- çi sendikaları, meslek örgütleri, ulusal amaçlı dernekler ve gazete gibi gazete- ler vardır. Sosyal hayatımızda sık görülen bir de Günün Adamı var. Bunlar da dünyada ve ülkemizdeki güncel olaylan, gelişmele- ri izlerler. Kurum ve kuruluşlarda etkıli ve yetkili yerdeler. Kimi zaman gazete kö- şelerindeki sütunlannda ve televizyon programlannda görünürler. Bu kanalla- nn gedikli konuklandır. Ortak tavırlan bi- lecen görüntü vermeleridir. Sözüm ona etkili ve yetkili yerleri uyanrlar, çözüm önerileri sunarlar. Iktıdar değişimlen ile bunlar da değişirler. Esen rüzgâra göre ha- reket ederler. Omurgasızdırlar. Mutlu azınlığı temsil ederler. Öğretmenimiz Erol ManisalTnın tanı- mına göre içimizdeki Danimarkalılar adı- na konuşurlar, yazarlar. Köşelerinde, te- levizyon kanallannda, açık oturumda, kürsüde hep egemen düzeni savunurlar. Öctidar yandaşı görünürler. Bir bölümü hol- dinglere, bir bölümü hem holdinglere hem iktidara yaslanırlar. Ekranda sık görünürler, ıstemesek de akşamlan evimize konuk olurlar. Konuş- malarında, yazılarında yansız, ortada, merkezde gibi görünürler, tartışmalarda halktan yanaymış gibi davransalar da öz- lerini de belli ederler. Sevimli görünmek için muhafazakâr rollerde oynarlar, dini duygulan okşarlar. Ne olduklan gibi gö- rünürler, ne göründükleri gibi olurlar. Çı- kar çemberinin içinde dolaşıp dururlar. Sermayenin dolaşımını savunurlar, kü- reselleşme yolunun açılması için ulus devlet anlayışına saldınrlar. Düşünen Adam ile Günün Adamı top- lum içinde, gazete köşelerinde, televiz- yon kanallannda, kürsülerde, kokteylde yan yana görünürler. Kimi okuyucular, iz- leyiciler ayn çerçeve içindeki bu insan- lan birbirine kanştınrlar. Aslında dünya- nın var oluşundan bu yana Düşünen Adam ile Günün Adamı hep çatışma halindeler. Günün Adamlan son zamanlarda Düşü- nen Adam gibi görüntü verip saygın ko- numda olma kurnazhğına başvuruyor. Yurttaşın, izleyicinin bu ikı insanı birbi- rinden ayırması aslında güç değildir. Dü- şünen Adam, sosyal yaşamın gelişimin- de, ilerlemesinde katkıda bulunur. Bi- limde, sanatta, teknolojideki gelişmeler- den yanadır. Bu yöndeki tüm soru işaret- lerinin yanıtlannı düşünür. Çevrenı (uf- ku) açıktır. Açık olan çevrenden gelece- ğe bakar. Diyebiliriz ki yeryüzü bugün- kü gelişimini Düşünen Adam'ın sorum- luluğuna borçludur. Günün Adamı ise genelde günü düşü- nür, günü yaşar. Toplumsal sorumluluk kaygılanndan uzaktır. Geleceğı düşün- mez, gündemine taşımaz. Günlük yaşa- mı bireysel çıkar çemberi içinde biçim- lenir. Uzak ve yakın tarihimizde Günün Adamı'ndan günümüze bir şey kalmadı- ğı gibi şu sırada aramızda yaşayan Gü- nün Adamı'ndan da yanna bir şey kalma- yacaktır. Düşünen Adam ile Günün Adamı ara- sındaki aynm üstünde bu denli çok du- rulmasının nedeni, temel sorunlanmızın çözümü ile ilgilidir. Kurtuluş yolu, yı- ğınlann bu ikisi arasındald aynmı görme- sınde. sezmesinde saklıdır. Düşünen Adam, bilimsel verilerin ışığında gelece- ği, geleceğin sorunlannı, bunlann ön- lemlerini görür, bilir. Günün Adamı ise ancak günü yaşar, günlük kaygılarla uğ- raşm Ulusal sorunlanmızın çözümü için Dü- şünen Adam ile Günün Adamı arasında- ki aynmın bilincinde olarak hareket et- mediğimiz sürece bu kör dö%^üşü sürüp gidecektir. "Az zamanda çok iş başar- mak" için bu ayrunı yapmaya gereksini- mimiz yok mu? PENCERE (1) Rainer Maria Rilke-Rodin, Yankı Yayınlan, s.53 lyi ki Çankaya'da Hukuk Var... Arkadaşımız Bahar Tannsever'in dünkü Cum- huriyet'te yayımlanan haberi Türkiye'nin hangi te- mel sorunla karşı karşıya bulunduğunu, tartışma- ya yer vermeyecek biçimde belgeliyor... AKP yaklaşık iki yıldan beri iktidarda.. Çankaya bu sürede ne yapıyor?.. 23 yasayı geri çeviriyor.. 358 atamayı veto ediyor. İki düzenleme konusunda Anayasa Mahkeme- si'ne iptal davası açıyor... • Peki, Cumhurbaşkanı Sezer siyaset mi yapı- yor?.. Hayır!.. Çankaya'nın tutumunda siyasetin S'sini ara ki bu- lasın.. Laik Cumhuriyefin anayasal yapısına göre hu- kuku savunuyor Cumhurbaşkanı.. Hukuk hava gibidir.. insan havayı fark etmez, ama bir de havasız kal- maya görelim.. Havanın ne denli yaşamsal, değerli, 'olmazsa olmaz' olduğunu anlarız. • Cumhurbaşkanı Sezer'in ödün vermez hukuk- çu kişiliğinin değeri nerede?.. AKP iktidannın 'takıyyeci' kimliği üzerine çok şey yazıldı vesöylendi... Iktidann çıkardığı çoğu yasa bu kimliği ele veri- yor... Ahmet Necdet Sezer'in 23 yasa ve 358 atama- ya hukukun özü ve temel ilkeleri açısından karşı çık- ması, AKP'nin çok tartışılan ikiyüzlü siyasetinin ta- kıyyeci güdülenmesini gözlerönüne sermektedir... lyi ki Çankaya'da Sezer var!.. lyi ki AKP'ye 'dur' diyen bir güç var.. Ne gücü bu?.. Hukuk gücü!.. • Cumhurbaşkanı Sezer'e medyacılann sürekli saldırılan ise bir başka ilginç gösterge!.. Medyanın, bugünkü yapısıyla 'özgûr basın' ni- teliğini taşıması olanaksız... Medyanın patronajı bizim iş dünyasında ve yer- li piyasa kurallanndasiyasai iktidann turnikesinden geçmek zorundadır; bu yapı değişmedikçe basın özgüriüğünden söz açmak da kendi kendimizi al- datmaktır... Anayasal temele dayanarakAKP iktidannı hukuk denetimi altına almaya çalışan Ahmet Necdet Se- zer'e medya tetikçilerinin saldınsı, yapısal bozuk- luktan ortaya çıkan doğal ama, kirii işleve dönü- şüyor. H i 2 7 kg çamaşırı tek seferde yıkayan en ekonomik çamaşır makinesi! Arçelik'in yeni A plus çamaşır makinesi hem tek yıkamada 7 kg yıkıyor, hem de suyu ve elektrıği daha az harcıyor. Bütçenızi düşünürken doğayı da koruyor. İlla 7 kg yıkamanız da gerekmiyor. Ne kadar çamaşır koyarsanız o kadar su harcıyor! Ayrıca çamaşırınızın türüne göre sıkma devrı ve sıcaklık aralığını otomatık olarak belirleyerek hata da yaptırmıyor Enerıı değe r 'en EN 60456 ya uygun olarak Pamuklu 5O C C-on ykamasız psag'amda >'e 7 kg'da ûlçülmüştür Koç 0 0 f t İ t * nmn 41 A *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear