29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 MAYIS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JCJIVİ-J-Lİ U İ V L İ ekonomi@cumhurfyet.com.tr 13 frona yatakfarında pitotüretim • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - A-nkara Beypazan'nda. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Park Holding'ın ortak şırketi olan Etı Soda AŞ taranndan. trona yatakJannın işletilmesi amacıyla ilk doğal soda kürü pilot üretım tesısi hizroete sokuldu. Enerji ve Tabiı Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler. Beypazan trona (doğal soda) yataklannın 1979"da tesadüfen bulunduğunu belirterek "Bu iş 17 yı] geciktirildi, top taca çıkanldı hep, bız topu sahaya aldık" dedi. Maden kuyusu başında incelemelerde bulunan Güler, Park Holding Yönetim Kurulu Başkaru Turgay Ciner"den bölgeye bir de cam fabrikası kurmasını istedi. Vergi denetimleri başlıyor • ANKARA (AA)- Maliye Bakanlığı, yeni vergi düzenlemeleri sırasında Hummer ciplerden alınan öze] rüketım vergısı oranını vûzde 4'ten 75'e kadar yûkseltmeye hazırlanırken Gelir İdaresi, mart ve nijan aylannda gelır ve kurumlar vergisi beyanlanyla bırlikte hayata geçirilen sektörel otokontrol sıstemıne ilıskin vergi denetirrüerine de başlıyor. 22 ılde aralannda inşaat sektörü, kıı>xjmcular, lokantalar, mobilyacılar, firınlar, doktor ve avukatlar gıbı meslek gruplannın buiunduğu 25-30 sektörde beyanlan şüpheli görülen yailaşık 25 bin gelir \ ergisi mükellefi beiırlendı. Gelır idaresi. bugünden ıtibaren, onalama hasılat ve beyan sırjının altında kalan bu mikelleflen tek tek ıncelemeye alacak. Hükümet, genetik yapısı değiştirilmiş ürün ithal eden çokuluslu şirketlere dokunamadı GıdadakartellerkazandıBÜLENTSARIOĞLU ANKARA - 9 yıl gecıkme- nin ardından Avrupa Birliğı 'ne uyum ıçin Meclis'ten çıkanlan Gıda Denetımi Yasası, darkap- samı nedeniyle tartışılıyor. Gı- dalardaki gızli tehlike olarak bilinen ve Avrupa Birligi'nde sınırlanan i4 geni değiştirilıniş organizmalar (GDO)" konu- sunda yasaya hüküm konma- ması, çokuluslu birkaç büyük şirketin etkisıne bağlanıyor. CHP Muğla Mılletvekili Fahrettin Üstün, "Dünyada ge- netiği değiştirilmiş tannı veyem ürünlerinin tohunı piyasası 8- 10 fırnıarun elinde. Bu firnıafa- nn ana hedefi. dünyadaki tüm ülkeieriıı (anm ve hay^ncılığı- • Gıda Denetimi Yasası'nda, insan sağlığına zaran nedeniyle AB'de sınırlanan 'geni değiştirilmiş organizmalar' konusunda hüküm yer almadı. Batı'da çevreci akımlann mücadeleleri sonucunda, ürünlerin ekimi ve ülkeye sokulması ciddi engellerle karşılaşıyor. m, tohunı anlamında kendileri- nebağlamak"*dedi. Çankaya'ya sunulan yasa, 1995 'ten ben kanun hükmünde karamameye dayanılarak yapı- lan denetimin genişletilmesini öngörüyor. Ancak yasa, AB ölçütlerini karşılamaktan uzak olması nedeniyle eleştiriliyor. Dü- zenlemeyi genişletmek ıçın genel kurulda verdığı birçok önerge reddedilen CHP Muğ- la Millervekıli Fahrettin Üs- tün, GDOlarla ilgili tehlike konusunda şu değerlendirme- len yaptı: t/ GDO'yla ilgili en önemli kaygılardan biri, aktanlmış genlenn, doğal bitkı türüne at- layarak. bulunduklan çevrede- ki doğal türlerde genetik çeşit- liliğın kaybına neden olmalan, eko-sistemdekı tür dağılımını ve dengeleri bozmalandır. Ekolojik sistemleraşın stres al- tında bırakılırsa. ani, şaşırtıcı felaketler yaşanabilir. • Anlar ve rüzgâr, GDOlu polenleri alıp komşunun gele- neksel ekiminın üzerine bıra- kıyor. GDO karşıtlannca "Fran- keştayn gjda*7 olarak nitelenen kolera baktensinin genini taşı- yan yonca, tavuk geni taşıyan patates, akrep geni taşıyan pa- muk, baiık genli domates gibi gıdalann doğal çeşitlilığe ver- dikJeri zarar sonucunda yenı FrankeştaynJann ortaya çıkma- sına olanak sağlanıyor. \/ Uzmanlara göre, sağlık riskleri şunlar: .AntibiyotikJere karşı dayanıklılık oluşması, gı- da olarak kullanımda ınsan ya da hay\r anda toksit ya da aler- jik etki yapması, doğrudan alım durumunda insan ve hay- van bünyesindeki mıkroorga- nizmalarla birleşme ihtımali. Genetik yapısı değiştirilmiş patateslerin fareler içın toksik olduğu, bağışıklık sısteminde bozukJukJar, viral enfeksiyon- lar gibi birçok etkıleri olduğu ortaya çıkmıştır. ^ Batı'da çevreci akımlann mücadeleieri sonucunda, GDO'lu ürünlerin ekimi ve ül- keye sokulması ciddi engeller- le karşılaşıyor. Bu ürünlerin üretimi, ihracati, ithalatı bakı- mından Türkiye'de herhangi bır hukuksal gelişme olmadığı görülüyor. 'Otomasyon yok, karaparayla mücadelede etkili işlem yapamıyoruz' Tapu Kadastro'dan aeı it ANKARA (AA) - Tapu ve Kadastro Ge- nel Müdurii M. Zeki Adk, otomasyon sis- temi oluşturulmadığı içın hıçbir kuruma sağlıkJı bılgı aktaramadıkjannı, karapara ile mücadelede de bu nedenle etkili işlem yapamadüdannı söyledi. Adlı şöyle devam ettı: "Otomasyon yok ki yapabilelim. Bize mahariığı araşürmaları gelir. Bir vatanda- şın malına tedbir konulması lazuıv. Yaaşma için en az 10 gün gerekir. Tedbir konulacak adam, açıkgözse zaten bu sürede mallannın hepsini satar gider." Tapu işlemlennın hızlandınlmasına dö- nük bir çalışma yürüttükkrini belirten Ad- lı, Türkiye'de bin 3 tapu şube müdürlüğü, 326 kadastro müdürlüğü ve 22 bölge mü- dürlüğü ile faaliyet gösterdikierini ve sene- de ortalama 15 mılyon kışi ile muhatap ol- dukJannı bildirdi. Tapu müdürlüklerinde yılda ortalama 3 milyon işlem yapıldığını kaydeden Adlı, yatınma dayalı her türlü hizmetin temelinde kendı teşkılatının çalış- ması bulunduğunu ifade etti. 'Kaynağa ihtiyaç var' "Bugün yol da götürseniz, baraj da yap- sanız, fabrika da kursanız. ev de yapsanız mülkiyet bilgisi olmadan sizin bu projeleri gerçekleştirmeniz mümkün değü" diyen Zeki Adlı. bu nedenle tapuya ilişkin bilgi- lerin derlenıp toplanıp otomasyona geçiril- mesinin çok önemli olduğunu vurguladı. 3 yıl içinde tam otomasyona geçebilmek için de 140 milyon dolarlık bir kaynağa ıh- tiyaçlan bulunduğunu ifade eden Adlı, şöy- Je devam ettı: "Mevcut şartlarda ne MaH- ye. ne Emniyet. ne de kara para ile ilgili et- İdü mücadeİe işlemi yapabüiyoruz. Çünkü gayrimenkulleri izleyemiyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü ile de lokal bazda çalış- ma yapıp onlara bilgi vermeye çalışıyoruz." Türkiye'de konutlaıın sadeceyüzde 14.7sisigorîah Deprem ders olmuyorANKARA (AA)-Türki- ye'de geçmış yıllarda yaşa- nan büyük depremlersonra- sı, vatandaşın en azından maddi kayıplannın bir kıs- mını gidermek üzere gün- deme getırilen ZorunJu Deprem Sigortası ilgi gör- müyor. Türkiye'de yaşanan depremler ders olmazken, 12 milyon 988 bin konutun yalnızca 1 milyon 907 bini, yani yüzde 14.7'si için dep- rem sigortası yaptınldı. Doğal Afet Sigortalan Kurumu verilenne göre, deprem sigortası yaptır- makta en yüksek orana sa- hip olan Bolu'da bile hâlâ her 100 konuttan yakJaşık 61'inin, Yalova'da da her 100 evden yaklaşık 70'inin deprem sigortası yok. Primler tazminata gitti İstanbul'da bu oran yüz- de 27.1 'de kalırken, en az sigortalı konut oranı ise yüzde 0.59 ile Şırnak'ta. Öte yandan, venler sıgor- ta şirketlerinın geçen yıl topladıkJan her 100 liraîık primin 53 lirasını tazminat olarak geri ödedikJerini gösteriyor. Hazine Müste- şarlığı Sıgorta Denetleme Kurulu'nun 2003 yılı veri- lenne göre, geçen yıl 4 kat- rilyon 971 trilyon İira prim toplayan sigorta şirketleri, bunun 2 katnlyon 653 tril- yon lirasını tazminat olarak verdi. Oransal olarak en fazla tazminat ödemesi sağ- lık dalında görüldü. Sigorta şirketleri topladıklan 512 trilyon İira primin 352 tril- yon lırasını geri ödedi. DÜIVYA EKONOMİSİNE BAICIŞ / EROİrN YILDIZOĞLU Bush yönetiminin hızla Irak petrollerine e( ko.Tiaya kalkmasında, Büyük Ortadoğu Pmesi'ni gündemegetirmesinde Çin veAv- rupa korkusunun büyük payı var. Ancak AB. hegemonyasını korumak için, dış po- litiKada tüm dikkatini, enerjisini BOP üzerin- de:daklaştınnca, hem Uzakdoğu'da, hem de-atin Amerika'da ABD hegemonyasını aşrdıran, Çin'le Avrupa'nın etki alanını ge- nişeten gelişmeler hızlanmaya başladı. 21 yüzyılda Latin Amerika tümüyle AEJnin "arka bahçesi" nüfuz alanı olarak diğer "büyük güçlere" kapalıydı. Brezilya De «t Başkanı Lula'nın geçen haftaki Çin zi>îeti, 28 Mayıs'ta gerçekleşen Latin An^ika - Karayibler ve Avrupa Birtiği zir- vesartık bu varsayımın geçerli olmadığını göreriyor. Uzakdoğu'da da ABD'nin, As- ya'izinden sonra "Asya Kaplanlan" de- nr ülkeler üzerinde etkisi zayıflamaya baayınca, dikkatini Japonya ile ittifakını gGjendirmek. Hindistan'la yakınlaşmak üzeınde yoğunlaştırmıştı. Bu stratejiye kaslıkÇin'in de Hindistan ve Japonya ile ya>plaşmaya çalıştığı görülüyor. Çlrve Avrupa 'arka bahçe'de : -ancial Times (21/05) Brezilya Devlet Eteanı Lula'nın Çin gezisinin, çok önem- li )93X)litik sonuçlara yol açabilecek bir ekromik trendin parçası olduğuna dikkat çe« Batı ve Doğu yanmkürelerinin en bü- yüi <i gelişmekte olan ülkesi Çin ve Bre- zilrarasında oluşan bu bağ, Financial 77- me/azanna göre her iki ülkenin gerçek gee;sinimleriyle tam bir uyum içinde. Çı>- hızla artan kent nüfusunu ve büyü- ye-îanayisini beslemek için gereksinim dırJğu gıda ürünleriyle hammaddeyi Brsya ve Arjantin gibi Latin Amerika ül- kee sağlarken, buna karşılık bu ülkele- rinçreksınim duyduğu yabancı sermaye- yi (£?in, elindeki muazzam tasarruflardan ka-=ayabiliyor. Bu ilişki Latin Amerika ül- kefnin ABD'ye bağımlılığını azaltırken Çir bölgedeki ağırtığını arttırıyor. \1il Sîreet Journahn bildirdiğine göre Çir jrezilya'nın ABD veArjantin'den son- ra oincü büyük ihracat pazarı oldu Bu Sırada Başka Yerler (21/05). WSJ, Lula'yla birtikte Çin'e giden 400 Brezilyalı işadamının yalnızca mal sat- mak değil, özellikle Brezilya ekonomisinin gelişmesine yönelik ortakhklar kurmak is- tediğini da yazıyor. Brezilya gazetesi Glo- bo'da, Brezilya'nın Çin'e elektrikli ev alet- leri, tavuk eti, kahve, selüloz, uçak, otomo- bil gibi sanayi ürünleri de satabileceğini, Brezilya'nın biyoteknoloji şirketi EMPRE- PA'nın Çin'in Ulusal Tarım Araştırmaları Akademisi'yle anlaşma imzalayacağını ya- zıyor (21 -22/05). Bir başka Brezilya gaze- tesi Istoe de Petropras'ın Çin devlet işlet- mesi Sipoec ile Ekvator bölgesinde petrol aramak için bir an- laşma imzaladığını aktanrken (26/05) Financial Tımes da Brezilya devlet iş- letmesi Nuclebras Ûuipamentos Pa- sedos'un Çin'de 11 nükleer santral ya- pılmasına katkıda bulunacağını ve Çin'e zenginleştiril- miş uranyum sat- mayı planladığını yazıyor (26/05). Bu or- tamda /sfoe'un bildirdiğine göre Brezilya ve Çin arasındaki uçak seferieri de hafta- da dörde çık/yormuş. Avrupa Birtiği ülkeleri de Latin Ameri- ka'da ekonomik ve siyasi etkilerini arttır- maya çalışıyorlar. Hafta sonunda Meksi- ka'nın Guadalyara kentinde toplanan III. Latin Amerika-Karayibler ve Avrupa Birli- ği zirvesi, Le Monde'un yorumuna göre yalnız ekonomik değil siyasi açıdan da ABD'nin dikkatini çekecek özelliklere sa- hipti (28/05). 25 AB ülkesinin hemen hep- sinin dışişleri bakanlannın yanı sıra, Ispan- ya Başbakanı Zapateros da zirveye katı- lıyor. Chirac ve Schöreder de zirvede bu- lunacaklar. Ancak Le Figaro'ya göre Bla- ir ve Berlusconi'nin yokluğu anlamlıydı (28/05). Le Monde'un bildirdiğine göre AB, Latin Amerika'dakı ekonomik çıkarlarını koruyabilmek için Mercosur ülkelenyle iliş- kilerini geliştirmek istiyor Zirvenin siyasi boyutunu ise Avrupa Bırliği liderlerinin zir- vede tek kutuplu dünya projesine karşı çok taraflı bir politıkaya destek aramaları, Latin Amerika ülkelerinin de bu yaklaşıma eğilimli olması oluşturdu. Nitekim Meksi- ka'nın EU temsilcisi Porfiric Munoz Le- du de "AB ve Latin Amerika, uluslararası ilişkilehn alması gereken biçim üzerinde anlaşarak dünyada yeni bir çoğunluk oluşturabilirier. Böylece dünya halklannın 2/3'ünün sesi olabiliriz" dryor. Meksika'da çıkan El Financi- ero gazetesi de ispanya Başba- kanı Zapate- ros'un, Meksika Devlet Başkanı » Vicente Fox'a, "işkenceye, güç istismanna ve tek yanlı dış poli- tıkaya (Unilatera- lism-f E.Y.) karşı sesiniyükselme- ye davet ettiğini, Fox'un da zaten herza- man çok taraflı bir dünya politikasından yana olduklannı vurguladığını aktarıyor. Chirac da konuşmasında benzerbir vur- gu yaptı (Le Monde, 29/05). Ancak El Uni- versal'dan Juan Mario Alponte'nin dik- kat çektiği gibi, "bağımlı gelişme ilişkileri içine sıkışmış bir ülke olarak Meksika 'nın egemen ekonomik ortağı ABD, ihracati içinde yaklaşık yüzde 4 pay sahibi olan Avrupa değil". Yine de bu zirve, Alpon- te'ye göre "AB - Latin Amerika ilişkilerinin geleceği açısından çok önemliy- d/"(27/05). Hindistan - Japonya - çin Dünya toplam üretiminin yuzde 20'sini gerçekleştiren bu üç Asya ülkesi arasın- da, ABD'yı dışanda bırakan bir siyasi iş- birliği, küresel jeopolitiğin taşlannı yerin- den oynatır. Çin'de çıkan Halkın Günlüğü gazetesinde geçen ay yayırnlanan bir yo- rum, böyle bir işbirtiğinin yaratılmasına iliş- kin ortak bir inisiyatifin şekillenmekte ol- duğunu düşündürüyor. Çin Bilimler Aka- demisi Japonya Araştırmalan Enstitü- sü'nden Feng Zhoku'nün imzasıyla çıkan yorum, Japonya'nın Hindistan Büyükelçi- si Yasukuni Enoki'nin kısa bir süre önce Yeni Delhi'de Hindu gazetesine verdiği bir demeçteki, "Çin, Hindistan ve Japonya arasında oluşturulacak bir eksen, bölge istikran ve refahı için çok önemlidif söz- lerine gönderme yapılıyor, sonra bu işbir- liğinin stratejik olasılıklarını olumlu bir göz- le irdeliyordu. Feng'e göre Hindistan ve Japonya bu konuyu gayriresmi olarak ara- lannda konuşmuşlar ama konuyu henüz Çin'e açmamışlar (Peoples Daily 30/04). Geçen hafta yine Halkın Günlüğü'nün web sitesinde yayımlanan iki haber bu yorumu destekler yöndeydi. Birinci haberde Hin- distan'ın yeni Dışişleri Bakanı K. Natvvar Sing'in Çin-Hindistan ilişkilerinde "hiçbir sorun olmadığını" söylediği, "ilişkileri da- hadayoğunlaştırmakistediği"a\ûan\\yor- du (25/05). ikinci haberdeyse Hindistan ve Japonya'da önde gelen gazetelerde, Çin'in askeri bir "güç" olarak görülmeye başlandığına ilişkin yorumlara yer verili- yordu. Hindistan'da çıkan Hindu gazete- si, Çin'in ABD'den sonra ikinci büyük as- keri güç olduğunu saptarken, Japonya'da çıkan VJoridDaily gazetesi, Çin'in 2015 yı- lında ABD ile parite oluşturabileceğine dik- kat çekiyordu. Halkın Günlüğü, Japon- ya'da askeri konularda saygın bir yorum- cu olarak bilinen Kyudai Nineo'nun, bu koşullarda Japonya'n/n yeni bir ABD-Çin soğuk savaşını olasılık olarak gündemine alıp hazırlanması gerektiği görüşünü de aktanyor. NATO toplantısına giderken karşımız- da, gerilemekte, manevra alanı daralmak- ta, baskı gücü azalmakta olan bir "süper güç" olduğunun ayırd/na varmak, gelecek talepler karşısında ezilmeden durmaya yardımcı olabilir. Kooperatifler Sebzede aracısız dönem ANKARA (A.4)-Ta- nm Kredi Kooperatifle- n Merkez Bırliği. ko- operatif ortaklannın ürettikleri yaş meyve ve sebzeyi aracısız olarak doğrudan tüketiciye ulaştınlacak uygulama- yı başlatıyor. Tanm Kredı Koope- rariflen Merkez Bırliği Genel Müdürü Bedret- tin Y'ıldınm, toptancı hallen ile ilgili 552 sayı- lı kanun hükmünde ka- rarname ile ilgili üretici birliklerine tanınan bazı istisnalardan tanm kre- di kooperatıflerirun de yararlanabilmesi için çalışmalar yapıldığını bildirdi. Bu çalışmalar çerçevesinde Ankara Bölge Birliği'ne bağlı 3 kooperatif ile Antalya Bölge Birliğine bağlı 4 kooperatife "Üretici Birtiği BeJgesT alındığı- nı söyleyen Yıldınm, ilk pilot uygulamanın söz konusu 7 kooperatifte başlayacağını kaydetti. Ucuztayacak Aracılann ortadan kaldınlması ile daha ucuza yaş meyve sebze tüketilmesi de sağlan- mış olacağını ifade eden Yüdınm, şunlan söyle- di: "Lriinün pazarda beklemesi söz konusu olma\acağuıdan tüketi- ci daha taze sebze ve meyve tüketebilecektir. Üretici Birtiği Belgesi ile hem ortaklann ürünleri gerçek fiyatlan üzerin- den degerlendirilmiş olacak hem de koopera- üflerin faalh etieri geüş- tüilmiş olacakür. A\nca ortaklar bu uygulama ile aracının inisiyatifın- den kurtuhıpgüvenli bir anş\eriş yapma ûnkânı da bulabilecekJerf ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK ILO İlgisi ILO-Uluslararası Çalışma örgütü, denilebilir ki, en yaşlı uluslararası kuruluştur Birinci Dünya Savaşı son- rası, 1919'da kurulan ILO'nun yönetim yapısı, çalış- ma yaşamını ilgilendiren üçlü dengeye dayanır; sen- dika, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşur. ILO, bu yılın şubat ayında, alt başlığı, Herkes İçin Olanak Yaratılması olan Hakça Bir Küreselleşme adlı çalışmayı yayımladı. "Küreselleşmenin Toplum- sal Boyutu Dünya Komisyonu" tarafindan hazırlanan çalışma, biri Kuzey'in çok zengin, diğeri de Güney'in çok yoksul ülkesinin, sırasıyla, Rnlandiya ve Tanzan- ya devlet başkanlannın imzasını taşıyor. Çalışmada küreselleşmenin doğası ve etkisi sayılar- la açıklanıyor ve yorumlanıyor. Bu konuda çarpıcı bir ömek yeterli olacaktır. Dünyanın en yoksul 20 ülkesiyle en zengin 20 ülke- sinin kişi başına gelirlerinin karşılaştırılması, bir büyük gerçegi belgeliyor Zengin-yoksul arasındaki gelir uçu- rumu giderek açılıyor. Tablodan da izlenebileceği gi- bi, en yoksul 20 ülkede kişi başına ortalama gelir, 40 yıl boyunca, yalnızca yüzde 26 artabilmiştir. En zen- ginlerin kişi başına gelirinin artış oranı ise yine 40 yıl- da yüzde 183'lük bir artışla neredeyse üçe katlanıyor. Aynca mutlak farklılıklar da artmıştır. 1960'ların başın- da, en yoksul-en zengin farkı 54 kattı; 2000'lerin başında ise bu fark çok artmış, zenginler yoksul- lardan 121 kat daha çok kişi başına gelir elde et- meye başlamışlardır. Sayılann kanıtladığı gibi, en yoksul-en zengin ülkeler arasında kişi başına ge- lir bakımından bir büyük kopuş yaşanıyor; yoksul ve zengin ülkeler birbirinden kopuyor. Bu büyük kopuş, dünyanın geleceği açısından gerçekten ür- kütücüdür. ILO'yu ve Avrupa solculannı harekete geçiren bu korkutucu kopuştur. Hiç kuşkusuz kişi başına ortalama gelir yalnızca bir göstergedır. Ancak onunla birlikte, üretimsizlik, açlık, işsizlik, eğitimsizlik, sağlıksızlık, bilgisayarkullanımın- da yetersizlik ve genellikle yaşam kalitesinin birikimli geri kalmışlığı da düşünülmelidir. Ek olarak, ülkeden ülkeye büyüklüğü değişmek- le birlikte, küresel düzeyde giderek açılan büyük uçurumun, ülkelerin kendi içlerinde de geçerli ol- duğu söylenebilir. Çalışmada, küreselleşme tartışmalannın değişik ne- denlerle bir açmaza sürüklendiği; uzlaşmanın zayıf ol- duğu; uluslararası görüşmelerin tıkandığı ve uluslara- rası gelişme beklentilerinin gerçekleşmediği vurgu- landıktan sonra olası çıkış yollan tartışılıyor: "Eğerkü- reselleşme birnehirise enerii üretmek içinyerinde ba- rajlar yapmalıyız." Daha iyi bir dünyaya ulaşmak amacıyla, küreselleş- menin getirilerinin, daha çok sayıda ülkeye ve o ülke- lerin içindeki yoksullara aktarılması gerektiği ve bu olanağın buiunduğu vurgulanıyor. Çalışmada, küreselleşme sürecinin, insan haklan- na ve bireyin onuruna saygı gibi ortak değeriere dayanan güçlü bir sosyal boyutunun amaçlan- dığının altı çiziliyor. Bunun için de sürecin hakça, kapsayıcı, demokrasiyle yönetilen tüm ülkelere ve halklara fırsatlar ve somut yararlar sağlayıcı olma- sı gerektiği belirtiliyor. Bu amaçla küreselleşme sürecinde olumlu deği- şim için (1)-Başta insan hakları olmak üzere hak ve özgürlüklere saygılı, kültüre) kimliği önemseyen, her- kesin uygun bir çalışma olanağı bulacağı; kadın erkek eşitliğini esas alarak "insan odaklı" bir anlayışın ege- men kılınması: (2)-Küresel ekonomide sosyal ve eko- nomik fırsatları ve güvenceyi yönetmeye yeterliliği bu- lunan "demokratik ve etkin devlet"; (3)-Ekonomik, sosyal gelişmeyi çevre koruyucu ve bölgesel, ulusal ve küresel karşılıklı etkileşim içinde ve güçlendirici bir "sürdürülebilir gelişme süreci"; (4)-Sağlam kurum- laşmaya dayalı çok iyi işleyen bir "piyasa ekonomisi"; (5)-Dünya ekonomisinde ülkelerin fırsat eşitliğine da- yalı "hakça kurallar"; (6)-Ülkelerarası yardımlaşma so- rumluğuna dayalı ve eşitsizlikleri ortadan kaldıncı "da- yanışmacı küreselleşme"; (7)-Kamu ve özel yönetim ve girişimlerin demokratik denetimine dayalı "say- damlık"; (8)-Küresel ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşılabilmesi için, hükümetler, pariamentolar, iş dün- yası, emekçiler, sivil toplum vb. arasında "daha derin- liğe işbiriiği" ve (9)-Demokratik, yasal ve iç tutarfılığı olan bir dünya için "daha etkin Birieşmiş Milletler" oluşturulmasını isteyen bir küreselleşme süreci öngö- rülüyor. Türkiye 1932'den bu yana ILO üyesidir. özellikle 12 Eylül rejiminin sendikal haklara getirdiği yasak ve bas- kılar ülkemizin birkaç kez ILO tarafindan kara listeye alınmasına yol açmıştır. Son yıllarda Türkiye hükümet- leri ILO'ya güvence vererek bu durumu düzeltmeye çalışmakta, ancak verdikleri sözleri yerine getirme- mektedir. Hükümetin, öncelikle, sendikal haklar konu- sunda ILO'ya verilen sözleri yerine getirmesi gerekir. Asıl yapılması gereken de ILO'nun Hakça Bir Küresel- leşme önerilerine etkin bir biçimde sahip çıkmaktır. Kişi başına gelir-sabit 1995 ABD Dolan olarak; ba- sit ortalama (sayfa 37). En En yoksul zenqin 20 ülke 20 ülke 1960-1962 212 11 417 2000-2002 267 32 339 yakup@metu.edu.tr İSTANBUL MANİFATURACILAR ÇARŞISINDA SATILIK DÜKKAN Mülkiyeti Vakfımıza ait İstanbul ili, Eminönü ilçesi, Hacıkadın Mahallesi, Atatürk Bulvarı, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'nda 6. Blok, 6527 kapı numaralı dükkan, kapah zarfla teklif alınmak suretiyle satılacaktır. 1) Sati! acak taşnrraz.-n mubamrren bedelı !2Û 000 000 000 -TL temınatı 30.000 000 000 -TL'd r geçicı 2) 'fıale 09/ 06/ 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te T Garantı Baikası A Ş Emeklı ve Yards-n Sandığı Vakfı, Ha'askargaz! Caddesı, No: 278, Kat" 8 Şışiı/ İstanbul adressnae yap/lacaktfr 3) Teklif mektupları en geç 09/06/2004 Çarşamba günü saat 12.00 r ye kadar yukarıaakı adrese venfecek veya aynı gun ve saatte belırtılen adreste buljnacak şekılde posta ile gondenlebılecektr Postadakı gecı<me[er kabul edıimeyecektir 4) Vakfımız 2886 sayılı kanuna tab. olmamakla, ıhaleyı dJedığı kışı ve kuruluşa vermekte veya ıhaleyı yapıp yapmamakta serbesttir. 5) Satış nakkı^da dana geniş bilgı, Genel Müdurlüğümjzden şahsen veya (0212) 230 39 40 numaralı telefondan temın edilebılir TÜRKİYE GARANTİ BANKASI AŞ. MEMUR VE MÜSTAHDEMLERİ EMEKÜ VE yARDIM SANDIĞİ VAKFI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear