22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11.AAYIS 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ D EN isyancımn ızlerı Turhan FEYİZOĞLU 'Emperyalizme ve Sömürüye Karşı îşçi Yürüyüşü' 16 Şubat 1969 Pazar günü yapılır. Dinci kesimin kışkırtmalan sonucu göstericilere muşta, bıçak ve zincirlerle saldırırlar. 'Kanlı Pazar'da TİP üyesi Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç öldürülür. Genç Kuvayı Mîlliyeciler D evrimci öğrenciler., ABD'nin Ankara'ya yeni atadığı Büyükelçi Robert Commerı kınamak amacıyla 28 Kasım 1968 günü, Yeşılköy'deki Atatûrk Havaalanı'na gider. Havaalanında polisle çatışılmış, Commer'in uçağı sanılarak başka bir PAN Amerikan uçağına hücu-rn edılerek, çürük yumurta ve taş atılmıştı. Olay sonrasında gözaltına alınan 18 öğre-nciden Deniz Gezmiş, Mustafa Zülkadirogtu, >lustafa tlker Gürkan, Tojgun Eraslan ve Rammi Aydın 29 Kasım 1968 Cuma günü, Bakıricöy Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafindan tıöuklanır. Duruşma yargıcının, "*Son sözünüz var mı?" sorusuna gençler: "Son sözöınüz kahrobun Amerika'dır'' karşılığını "verir. öğrenciler, duruşmadan çıktıktan sonra, "Bagnnsz Türldye MarşmT söyler. BASINA K l NAMASAĞCI ABD 6. Filosu'nu kmamak için 11 Şubat 1969 Salı günü «öğleden sonra yürüyüş yapan devrimci gençler, daha sonra Istanbul Üniversitesi mericez binasındaki bahçede Atatürk anıtı örrunde toplanarak konuşmalar yapar, saygı duruşunda bulunur. Bu arada. bir kısım devrimci genç, üzerinde Vedat Demircioğhı'nun re-smi bulunan kırmızı bir bezi, Beyazıt Kulesi'nin tepesine asar. Bu olayı firsat bilen sağcı basın, "Beyazrt Knlea'ne Kızd Bayrak AvsaMT diye yayın yapar. Devrimci öğrenciler, Istanbul Üniversitesi Üctisat Fakültesi'nin iki rrumaralı amfısinde forum düzenler. Forumda. "Biz, 1919 ruhunun 1969 mensuplanytz. Yeni Kırvayı MilMyedyiz. Halk dûşmanian ve Amerikahlar koMihıncaya kadar dfreneceğiz" diye konuşmalar yapılır. Bu sırada, polis ajanı olan ve daha sonra bir gazetede 'Solcu Bir Lider ve Pbtis Ajanıydnn' başhğıyla itiraflannı yayrreılayan Muzeffer Köktü, ABD 6. Filosu'nu. "kınamak için kendisini Ankara'da yakrruaya karar verdiğini düzenlediği basın toplantısında açıklar. Fakat kendini yakmaktan vazgeçip 13 Şubat 1969 Perşembe günü, Istanbul"a gider. ATATÜRK TÜRKİYESINJN BAYRAĞI Yanlış ve kasıtü haber yapan sağcı basıru lanamak için, Devrimci Öğrenci Birliği ve 30 öğrenci kuruluşu adına, iiç öğrenci, 13 Şubat 1969 Perşembe günü, Beyazıt Kulesı önünde bir basın toplantısı yaparak:; "Gençler, Beyazıt Kuksi'ne kml bayrak çektikr" yolunda çıkan haberleri kınar. Toplantıda gençler şu açıklamayı yapar "AI renk, Türidye Cumlııım etinin mMK bayragınm rengidir. O, Atatürk Türkhesi'nin bayrağıdır. Birinci tnilli kurtuluş savaşumzm şehitJerinin bağunsıztık uğnına döktükkri kanlann rengidir. Beyazıt Kjılesi'ne çekilen ve üzerinde Vedat Demircioğju'nun resmi bulunan flamanm rengi de al bayrağjmmn rengidir. Bazı gazeteferin kasrtn neşriyatmı kmrv'onız.*" Açıklamayı yaptıktan sonra gençler, saat 11. 15'te. Beyazıt Kulesı'ne çıkmış ve göndere büyük bir Türk bayraği çekmştir. 76 devrimci kuruluşun destekledigi, "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı îşçi Yürüyüşü" 16 Şubat 1969 Pazar gunü yapılacaktır. Mehmet Şevki Eygi adlı yazar, 16 Şubat 1969 pazar günü, Bugün Gazetesinde yayımlanan yazısmda, "Cihada hazır ohınuz" diye dinci kesime seslenir. 'SoLCU CENÇLERİ ARIYORUM' Kışkırtmalar sonunda Istanbul'a değişik il ve ilçelerden otobüslerle gelen yaklaşık 15bin kişi, 16 Şubat 1969 Pazar günü, Taksim'de yasal gösteri düzenleyenlerc muşta, bıçak, zincir gibi aletlerle saldınyor ve TÎP üyesi Duran Erdoğan ile An' Turgut Aytaç adlı kişileri öldürüyorlardı. O giin ABD Filosunu lonayan gösteriler yapan sol-cu gençlere karşı olanlar, tam 34 yıl sonra. 16 Ağustos 2003 tarihinde, Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yarduncısı Ertan Yülek, bir sendika kurulunda yaptığı konuşmada, "Burada birçoğumuz sağayız ama, ben 1960'ta yıDarda ABD askerierini denize atan soİcu gençleri anyorum" diyordu. Yasal bir gösten düzenleyen gençlerin üzerine saldınp da iki gencin öldürülmesi döneminde Içişleri Bakanı olan FarukSükan, yaptığı açıklamayla olaylardan sorumlu olarak saldırganlan değil, saldınya uğrayan solcu gençleri suçlamıştı. Hatta Sökan, bu olayın olduğu gün Sağmalcılar Cezaevi'nde tutuklu bulunan Deniz Gezmiş'i bile- bu olayı yaratan elebaşılardan birisi olarak TBMM'de açıklamıştı. 16 Şubat 1969'da yaşanan olaylann devrimci gençler üzerindeki etkisi değişik olmuştur. Bir kısmı ey lemlerden uzaklaştı, geri çekildi. Bir kısmı ise daha radikal eylemlere yöneldi. Deniz'in arkadaşlanndan ÎTÜ öğrencisi olan Oktay Kaynak, "tlk süahlanma kararmı Kanta Pazar olayından sonra akhklanıır açıklamıştı yargılandığı mahkemede. Kanh Pazar olaymdan sonra. Istanbul'un her taranna."Vatandaş, işte anarşistier, ünivcrsheK kardeş. bu adamlan iyi tanı" başhğı altmda genç- tik h'derlerinden Harun Karadeniz, Çetin Uygur, Osman Saffet Arolat, Hasan Yalçın. Cevdet Açriketti, Veysi Sansözen, Şevket Orhan, Mustafa Üker Gürkan. Öcal Okay ve Deniz Gezmiş'in fotoğraflannm bulunduğu afışler asuarak. hedef haline getirüir. fCUMHURİYET ARŞtVı) 6 Siz ancak burada taütn yaparsmız.••' B ir dönem Istanbul Polis Okulu'nda öğretim üyesi olan Prof Bedrettin Çahşkur, saldın ve sılahlanma konusunda özetle şu değerlendirmeyi yapmıştı: "ÖzelHkle Kanh Pazar olaylannın arkasmdan solcu öğrencilerin silahlanması, kendi aralaruıda ölü. şehh verdikten sonra olmuştur. Öhım korkusu kolaj değildir. ÖMürülme korkusu olmadıkça, kimse kimseyi öldürroez, 17 Temmuz 1968'deki ABDfilosunuprotesto olayuıa kadar polis hiçbir şekilde gençlerin e> lemine zor kullanmak suretiyle karşı ko>mamıştır. Polis üniversiteye de ginni\or. Bütün bunlar, bu ola>dan sonra başb>or." Kanh Pazar olayından sonra 20 Şubat 1969 Perşembe günü, tstanbuTun her tarafina, u Vatandaş, işte anarşistier, üniversiteli kardeş, bu adamlan iyi tanı" başhğı altında gençlik hderlennden Harun Karadeniz, Çetin Uygur, Osman Saffet Arolat, Hasan Yalçın, Cevdet AçıkeDL, Veysi Sansözen, Şevket Orhan, Mustafa tlker Gürkan, Öcal Okay ve Deniz Gezmiş'in fotoğraflarının buJunduğu afişler asılarak. hedef haline getirilır. BoLU DAĞI'NDA KAMP Sonuçta, devrimci gençler, kendılenni korumak-sa\r unmak amacıyla değişik arayışlar içıne girmek zorunda bırakılmıştır. 1969 kışında, Deniz ve bazı arkadaşlan, Akm Nejat Önal'ı bulur ve u Abû Alparslan Türkeş'in adamlan her yerde l • kampa girdikr. Bohı Dağı'nda bir yerimiz var diye hep söylerdin. O dağa gidip, tafim yapabifir mijiz?" diye sorar. Akın Nejat önal, Deniz ve birkaç arkadaşı, Bolu DağVnın eteğindekı Elmalı köyüne gider. Amaçlan Bolu Dağı'nda eğitün yapmaktır. Elmalı köyü Akın Nejat Önal'ın annesi Hacer Harum ıle akrabalannın ve çoğunlukla Çerkez kökenli vatandaşlann yaşadığı bir köydür. Eğitim yapmaya gidenler, günlerce süren kar- tipi karşısında kaldıklan evden dışan adım atamaz. Akın Nejat Önal, bunun üzerine, "Sizi başka bir dağa götüreceğbn" diyerek, Deniz ve arkadaşlannı Istanbul'da Taksım-Elmadağ'a götürür ve "Siz ancak burada taHm yapargnız" diyerek, orada bırakır. asmak isteyen öğrencileri de tartaklar. .Ardından, okuma salonunun kapısına, "Vedat Demircioğhı Okuma Salonu" y_azılı bir tabela asar. Bu olaylar üzenne TMTF Başkanı Ekrem Özer, yanına topladığı elli kadar kışıyle Hukuk Fakültesi'ne gider. Okuma salonunun kapısının üzerinde bulunan "Vedat Demircioğhı' 1 yazılı tabelayı söküp yenne, "Ziya Gökalp" yazılı tabelayı asar. Kendilenni milhyetçi olarak adlandıran bu grup. aynca, 26 Mart gününde düzenlediklen "Bozkurt Gecesi"ne aıt afışlerle Bozkurtlann gazetesı Türk Yolu afişlenni asar. Ulkücü öğrenciler. bunu yaparken. olay yerine gelen Deniz ve arkadaşlan ıle Ekrem Özer grubu arasında çatışma çıkar. Fakat, esas büyük olaylar, 17 Mart 1969 Pazartesı günü, patlak venr. Bu olaylann sonunda Deniz, "varalamaya sebebiyet vermek, ruhsatsız tabanca bulundurmak" suçlanndan, 19 Mart 1969 Çarşamba gunü tutuklanır ve Sağmalcılar Cezaevı'ne gönderilir. Deniz. Dündar Kıbç ile bu tutukluluğu sırasında Sağmalcılar Cezae\i'nde tanışır. VEDAT SALONU DEMİRCİOĞLU OKUMA 15 Mart 1969 Cumartesi günü, komando olarak adlandınlan bir grup ülkücü öğrenci, Istanbul Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi'ne giderek, fakültenin duvarlanna afış yapışnrmak ister Deniz'in de aralannda bulunduğu bir grup devnmcı öğrenci buna engel olduklan gibi, afiş UENİZ CEZMİŞ'E SALDIRI Deniz Gezmiş, avukatlannın ıtirazı üzerine nöbetçi 9. sulh ceza mahkemesi tarafindan, 31 Mart 1969 Pazartesi günü, serbest bırakılır. Eylemlerde hep ön saflarda olan Deniz, daima boy hedefı ohnuştur. Arkadaşı Eyüp Neşat Y'üdmm, bu olaylardan bir tanesıni şöyle anlatmışhr: "15 Mart 1969 Cumartesi günü, sağm önde geten adamlanndan Ekrem Özer ve çevresindekflere "J Istanbul Ünhersitesi merkez binada iyi bir dayak I attık. Ekrem Özer ve grubu da bu dayağuı acısmı ' Deniz'den çıkartmak için plan yapnor. Bu olaydan birkaç gün sonra Deniz eve tek başına giderken, \apurdan indikten hemen sonra 15-20 kişüik bir grubun zincirli. bıçakh, falçatah saldınsuıa uğradu Deniz karşı koyuyor, ama adamlar kalabahk. Çevreden insanlar yetişKttr. Deniz bu saidmdan alnında bir falçata sryngryia kurtulmustu.'' Deniz, bundan sonra, Üsküdar'da bulunan evine, zaman zaman Eyüp Neşat Yıkhrun ve Metin Eşrefoğhı gibi arkadaşlanyla gider. Yaşanan bu olaylan bazı kesimler, farklı şekilde değerlendırmektedır. örneğin, 13 Nisan 1969 Pazar günü, Tercüman gazetesi, yayımladığı bir başyazı ile özetle şu görüşlere yer verir: "Savaş günlerinde, tavizsiz, çıkarsız ve tam inîanla sflah başına koşar gibi bütün \atandaslann, partilerin, üniversiteler ve diger kuruluşlann mesunyet başma koşacaklan günler gelmiştir. Ciddi olunuz, sağtam durunuz sayın deviediler, h'derier, rektörler. profesörler ve gençler! tç savaş başlamıştır." Böyle bir yazının bu tarihte yazıhnası belki tesadüftür ama bir aynnhyı belirtmek istiyorum. 13 Nisan eski tarihle 31 Mart'tır 31 Mart 1909'da da, Ingilizlerin kışkırtmasıyla dinciler tarafindan îstanbul'da bir ayaklanma olmuştu. 13 Nisan 1969'da yayımlanan bu yazının hemen ertesinde dincilerin bir saldınsı daha meydana gelır. Yarın: Türkiye asla dervişler ülkesi olamaz PENCERE Deniz Gezmiş'e... Deniz; Birkaç günden beri, gazetelerde boy hedefi gibi dizilı resimlerini görüyorum. Iddialara bakılırsaAnkara'da bir bankayı arkadaşlannla birlikte soymuşsun. 124 bin lirayı alıp kaçmışsın. Hakkında "vur" emri çıkmış. Binlerce polis peşınde imiş. Ben bu satrlan pazartesi sabahı yazıyorum. Salı sabahı yayımlanacak. Kim bilir? Aradan geçen zaman içinde belki teslım olacaksın, belki yakalanacaksın ve belki de öldürüle- ceksin. Seni tanıdığım için kaygılı gözlerie her sabah gazeteyı açıyorum. Içimde bir kuşkuyla "Acaba Deniz bu işi yaptı mı?" diyorum. Senin sonuna dek ülkücü bir genç olduğunda en küçük bir tereddüdüm yok. Ne var ki, bazan ülkücülük insana dengesini kaybettirir; olmadık işler yaptırır. Toplumun bozuk düzenine duyulan büyük tepkinin genç kişiliklerı kanun dışı eylemlere itelediği çok görülür. Salt okumuşlarda değil, halk arasında haksız düzene başkaldınp dağa çıkanlara çok rastlanmıştır. Bütün bunlan düşündükçe: - Deniz bir yanlış yola mı saptı? sorusunu, kafamdan silkip atamıyorum. Oysa polis tertibinin işaretleri de apaçık ortada... Senin, son üç yılın iki senesini içerde geçirdiğim bılıyorum. Yirmi üç yaşındasın henüz... Heyecanlannı frenlemeye de alışık değilsin. Aşın duyarlı bir insansın. Bütün bunlar üst üste birikince, aklıma ister- istemez bir soru takılıyor: - Acaba? Ve ıktidar, bu acabalann üstüne üniversite gençliği aleyhine bir propagandayı bına etmek olanağını buluyor. Içişleri Bakanı radyolardan senin suçlu olduğunu ilan ettiriyor. Anlaşılan senin kişiliğinde bütün üniversite gençliğini mahkûm etmek hevesine kapılmışlar. Oysa biliyorum ki sen, kendi menfaatin için banka soymazsın. O kadar akılsız olacağını hiç tahmin etmem. Çünkü, akıllı adam dört arkadaşıyla bankaya ginp silah çekerek: - Sökül paralan! der mi? Gayet iyi bilirsin kı, böyle modası geçmış küçük gangsterlikleri, ancak; küçük adamlar yaparlar. Hiç insan böyle ilkel usullerle kendi çıkan için banka soyar mı? Aklını peynir ekmekle yemiş olmalsın ki, hayatnı böytesine bir soygun için harcayasın... Hem de 124 bin lira nedir ki? Para mı 124 bin lira? Eloğlu 26 mılyonu bahse değmez bulurken, bir kalemde 100 milyon götürürken, sen 124 bin liracık için canınıtehlikeyeatarsın... Oysa Hukuk Fakültesi'nin iyi öğrencilerinden idin. Birinci, ikinci sınıflan takıntısız geçtin. Bilirsin ki, banka soymanın incelmiş usulleri vardır. Bunlardan çoğunu yazılarda ve açıkoturumlarda sizlere açıklamıştık. Mesela, kurarsın kâğıt üstünde bırşirket... Diyelim ki sermayesi 500 bin lira olsun! Hemen bir proje yapıp dayarsın yetkili makama... O sırada sızden olanlar ıktidarda bulunmalı ki işler yürüsün. Projeye mühür basıldı mı, götürürsün devlet hazinesinden bir elde yirmi milyonu... Daha başka bir usul: Arkadaş, akraba, veya sizin çeteden birini banka müdürü yaparsın, ya da bir banka müdürüne çengeli atarsın, kaleyi içerden fethedersin. Sonra da usulünce başvurursun: Bir imza, bir müdür, bir de mühür... Gelsin yirmi beş milyon lira... Eğer müdür: - Hayır! derse... Sakın ha! Tabanca çekmek, şubeyi basmak, zor kullanmak diye bir şey yok. Gider söylersin sizin çeteye, adamı kulağından tuttukları gibi sürerler başka yere... Diyeceğim şu ki, her şey kanun kalıbına uydurulmalı. Uydurulmadı mı, başın belaya girer. Banka soymak için silah talimi yapacağına, siyaset talimi yaparsın. Partiye gırip mebus olursun, iktidarçetesinin içine yamanıp ağını kurarsın. Sonra da istersen kendin banka açar, sonra da açtığın bankayı batınp yüz milyonlar götürürsün, veya eski birbankanın icabına bakarsın. Eğer bazı kimseler işi çakar da kovuşturma açmak isterlerse mebus pazannda onlan da satın alırsın. Bütün bunlan gayet iyi bilirsin; çünkü bütün bunlan bilecek kadar akıllısın! Ama bilmem ki şeytan mı dürttü seni? Banka soymanın bunca meşru yolu varken, silahı çekip vezneye rampa etmek gibi ilkel biryola sapacağına hiç inanmam. Tez vakitte bu güç durumdan kurtulman dileğiyle... 19.01.1971 tarihindeyayımlanmıştır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear