Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 NİSAN 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JjjJvf^fl 1U1VJJL ekonomi(â cumhuriyet.com.tr 13
Siirmene'den
Avrupa'ya çiçek
• TRABZOıN (AA) -
Trabzon'un Sürmene
ilçesınde Kenan ve
Süleyman Bılgin
kardeşler. doğal çiçek
soğanı üretip Avrupa
ülkelerine ihraç ediyorlar.
Bılgm Çiçekçilik Müdürü
Kenan Bilgin,
"Türkiye'den yılda
ortalama 1 milyon dolar
karşılığı doğal çiçek
soğanı ihracatı yapılıyor"
dedi.
Sanayici: İlaçta
kota yok
• Ekonomi Senisi -
Türkıye İJaç Sanayıı
Derneğı (TİSD) Başkanı
Cengiz Celayır. çokuluslu
şırketlerin, ilaçta ven
imtiyazı konusunda
Türkiye'nın 20 Hazıran
2004'e kadar AB'ye bir
tarih \ ermemesı
durumunda her türlü ürün
ihracatına Dünya Tıcaret
Örgutü tarafindan kota
konulabıleceğı
iddialannın gerçeğı
yansıtmadığını bıldırdi.
Cezaeyleri ucuz
işgücü kaynagı
• NEWVORK(AA)-
ABD'dekı uzaktan
pazarlama (tele-
marketing) şirketleri artık
iş ımkânlannı ucuz
ışgücünün yoğun olduğu
Hindistan ya da Çin'e
ıhraç etmektense ihtiyaç
duyduklan işgücünü hem
de daha ucuz olarak
cezaevlerinde
bulabıliyorlar.
Mahkûmlann ayda 130
dolara ya da saatı 1 dolara
olmak üzere çalıştıklan
ifade edildi.
ATO: Çin'den
ithalat azaldı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara Ticaret Odası
(ATO) Başkanı Sinan
Aygün, hükümetin aldığı
son önlemlerle Çin
mallanna "Çin işkencesi"
çektınldığini belirtti.
Aygün, önlemler
sayesınde, Çin mallanrun
ithalatında yüzde 70
düşüş olduğunu da
açıkladı. Aygün Çin
mallannın ucuz ve
kalitesiz olduğuna
dıkkat çekti.
Banka sahipliği konusunda son sözü söyleyecek olan BDDK kararlı
Medyaya bankayasakHACER BOYACIOGLU
ANKARA-BDDK, medya
patronlan ve dernek-vakıfla-
ra bankacılık ızni verilmeme-
si ısrannı sürdürürken yeni
döneme geçiş için uyum sü-
resinin de 1 'le 5 yıl arasında
olması gerektığini beliriedi.
Geçiş sürecinde son söz ise
Bakanlar Kurulu tarafından
söylenecek.
BDDK Başkanı Tevfik Bil-
gin de banka sahipliği konu-
sunda ilerleyen günlerde bır
açıklama yapacak ve kuru-
mun görüşlerini kamuoyuna
açıklayacak.
Edinilen bilgiye göre, hü-
• Itirazlara karşın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, medya
patronlan ve dernek-vakıflara bankacılık izni verilmemesi konusunda ısrannı
sürdürüyor. Yeni döneme geçiş için uyum süresi ise 1 'le 5 yıl arasında olacak.
kümet ve sektör temsilcileri.
Bankalar Birliği'nin, Banka-
lar Yasası "nda yapıJacak değı-
şikliklerle ilgili oiarak tasiak
çalışması yapması konusunda
anlaştı. Bu uzlaşma çerçeve-
sinde BDDK, Bankalar Birli-
ği'nin hazırladığı çalışmanın
kendisine ulaşmasını bekli-
yor. Geçen hafta içinde
BDDK'ye iletilmesi gereken
çalışmanın, bazı uzlaşmazlık-
lar nedeniyle tamamlanama-
dığı öğrenildi. Yetkıliler, Ban-
kalar Birliği'nin, banka sa-
hıpliğıni düzenleyen knterler
konusunda uzlaşamadığını
belirtiyor. Buna göre, Banka-
lar Birliği, banka sahipliği ko-
nusunda son karan BDDK'ye
bırakacak.
'AB'ye uyum şart'
BDDK ise banka sahipliği
konusunda, AB kriterlerine
(BASEL kriterlerine) uyul-
ması gerektiği yönündekı ıs-
rannı koruyor. Yetkililer, BA-
SEL kriterleri çerçevesinde;
medya ve dernek-vakıflara
bankacılık yapma yetkisi ve-
nlmeyeceğinı vurguluyor.
BDDK Başkanı Tevfık Bıl-
gin'in de bu konuda önümüz-
deki günlerde bir açıklama
yapacağı öğrenildi.
Bılgin'in açıklamasında,
banka sahipliği konusunda
AB'ye uyumun şart olduğu
vurgulanacak.
Medya, vakıf ve dernekle-
re dönük bankacılık yasağı-
nın yaşama geçirilmesi için,
bır geçiş süresi getirilmesi de
öngörülüyor.
BDDK bu sürenin, 1 'le 5
yıl arasında olmasını planlı-
yor. Edinilen bilgiye göre,
BDDK geçiş süresi konusun-
dakı önenlennı Bakanlar Ku-
rulu'na da bildirecek. Bu gö-
rüşler çerçevesinde, süre ko-
nusundaki son sözü Bakanlar
Kurulu söyleyecek. Bankacı-
lık Yasası'yla ilgili çalışmala-
nn haziran ayı içinde tamam-
lanması ve yasanın TBMM
kapatılmadan çıkanlması
planlanıyor.
Erdem: FÎSKOBÎRLÎK piyasadaki alım-satımcı zihniyetiyle hareket edecek
Uretici kooperatifi artık tüccar
• Özerkleşen
FlSKOBlRLÎK 3 bin
500 işçi çıkarttı,
borçlannı Hazine'ye
yükledi. Başkanı
Salih Erdem yepyeni
bir dönemin
başladığını belirtiyor.
ERDOĞANERİŞEN
ORDü - FİSKOBİRLIK, ha-
zıran aymda sona erecek dört
yıllık özerkleşme sürecinin biti-
mine 2 ay kala borçlarından kur-
tanldı. FlSKOBfRLtK'ın yak-
laşık 2.5 katrilyona ulaşan ban-
kalara ve DElF'ye olan borcu
özerkleşme kapsamında Hazı-
ne tarafından üstlenılmişti. Ha-
zıne bu paranuı bir bölümünü
de FİSKOBİRLIK depolannda-
kı eskı ürün findıklan pıyasaya
satarak tahsil ettı. FİSKOBİR-
LİK 5 bin olan personel sayısı-
nı da 1500'e kadar düşürdü.
FlSKOBtRLlK Yönetim Ku-
rulu Başkaru Salih Erdem, eylül
ayının ılk haftasında başlayacak
yeni sezona "tüccar zihniyeti'"
olarak gireceklennı belırterek
"FİSKOBİRLİK olarak ahm fi-
yatını biz açıkJavacağız \e bir
tüccar gibi hareket edecegiz'' de-
dı. FİSKOBİRLİK Yönetim
Kurulu Başkanı Salih Erdem.
kaynak konusunu nasıl karşıla-
yacaklannı ise şöyle açıkladı:
"İ retieilerimiz artık bizi fin-
dığı ahp parasını ödeyen bir ku-
ruluş, yani Toprak Mahsulleri
Ofısi gibi görmesin. .\rük devlet
ZMO Başkanı Cünaydın:
'Yoğurdun
parası
İsviçre'ye'
MERStN(Çumhunyet) - Zıraat
Mühendısleri Odası Genel Başkanı
Gökhan Günaydın, tanm alanında
yaşanan özelleştirme sürecinin üre-
ticileri ve tükericileri olumsuz etki-
lediğini söyledi.
Zıraat Mühendısleri Odası'nın
50. yılı dolayısıyla düzenlenen pa-
nelde konuşan Günaydın, özelleş-
tırilen tanmsal KlT'len satın alan
şirketlerin, çiftçiye faydalı olmak
gibi bir misyonunun olmadığını ifa-
de ederek "Bu anlayış nedeniyle ta-
runsal KİT'ler tamamen ortadan
kalkd. Örneğin SEK'in 33 işletme-
sini saün alanlar 13 fabrikayı hemen
kapattılar. Kars'taki SEK fabrikası-
nın makinderini söktüler" dedı. Gü-
naydın, "Üreticinin sütü 250 bin li-
raya aiınırken şehirlerdeki tüketici
yoğurdu 2 milyon liradan yiyor. Ara-
da ki fark, yoğurda verilen para İs-
viçre'ye gidiyor. Özelleşrirmeden
tüketici ve üretici zararh çıkü* dedı
FİSKOBİRLİK yeniden yapılandırmada 5 bin olan personel sayısuu 1500'e düşürdü.
Ciftci
yeni
kredi
istiyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkiye Zıraat Odalan
Birliği, çiftçilere yeni kredi
açılmasını istiyor. TZOB Baş-
kam Şemsi Bayraktar, 331 bın
üretıcinın Zıraat Bankası'ndan
kredi kullanamadığına dikkat
çekerek "Tanmsal üretimin ye-
niden devamı için çiftçilere ye-
niden kredi açdmadır" dedi.
Bayraktar, yaptığı yazılı
açıklamada. yasa kapsamında
borçlann 3 yıl içinde ödenebi-
leceğine, ancak bu süre içinde
bankadan yeni kredi kullanıla-
madığma dıkkat çekti. Bayrak-
tar. "Yeni kredilerin koşullan
ağır. Banka, teminat oranlan-
nı yüzde 100 arttırdı. İpotek
olarak, şehir merkezinde daire,
dükkân, araba ve ga\rimen-
kuller talep edi>or. Kefil olarak
da memur ve esnafistiyor" dıye
konuştu.
kurumu değiliz. Para kazanmak
zorundayız. Şu anda Entegre
Fmdık İşİetmeleri (EFİT), Ordu
Yağ Sanayü AŞ ve Fiskomar
marketier zinciri bizi a> akta tu-
tan ve bundan sonra da rutacak
mali portrelerimiz. Aynca bir
pazaıîama şirketüniz ile kurul-
ma aşamasında olan sigorta şir-
ketimiz de \ar."
Erdem yeni pazar arayışlan-
nın sürdüğünü ve Islam ülkele-
rinı gözlerine kestirdiklerini be-
lirterek "İslam ülkeleri bugüne
kadar göz ardı edilmiş bir pa-
zar" dedı.
Flyatlar arttı
Erdem, fındığın pazannı art-
tırmak amacıyla oluşturulan
Fmdık Tanıtım Grubu'nun da-
ğıttığı bedava fındıklann FÎS-
KOBİRllK'in bazı satışlannın
iptal edihnesine neden olduğu-
nu belirtti.
Salih Erdem ihracat miktan-
nın geçen yıla göre düştüğünü,
ancak ihraç fiyatının arttığmı
belırterek şunlan söyledi: "1
Eylül 2003'ten mart ayının ilk
yansına kadar 147 bin ton fin-
dık ihraç ederek karşılığında
541 milyon dolar döviz girdisi
elde edilnüştir. Elde edilen dö-
viz miktarı 2001-2002 yüının
aynı döneminde 183 bin ton fin-
dık karşılığı 451 milyon dolar.
2002-2003 döneminde ise 190
bin ton ihraç ve karşılığı 432
milyon dolar döviz girdisi idi.
Ancak geçmiş yülarda fındığın
kentali 260 dolar seviyesindey-
di. FİSKOBİRLİK oiarak uy-
guladığımız politikalar nede-
niyle fıyat 415 dolar seviyesine
kadar vükseldi.''
DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGlN YILDIZOĞLU LONDRA
Enepjide Büyük Belirsizlik
Özellikle Çin ve Hindistan'ın etkisiy-
le hızla artmaya başlayan enerji tale-
binin karşılanmasında en büyük yükü
üstlenmesi beklenen Suudi Arabis-
tan'daki petrol ve gaz rezervlerinin ger-
çek düzeyi bilinmiyor. Enerji sektörün-
de, nasıl aşılacağı belirsiz, rafîneri ka-
pasitesi ve eskimiş boru hatlan gibi so-
rular da var. Eğer kaygılar haklıysa,
önümüzdeki yıllarda dünya ekonomi-
sini yeni bir enerji krizi bekliyor.
Yüksek ml. düşük mü?
Petrolün varil fiyatı dört yıldır 30 do-
lar düzeyinde. Başlangıçta bu düzeyin
bir yıl korunması durumunda dünya
ekonomisinin büyümesinde yüzde
1 'lik bir düşüş oluşacağı hesaplanıyor-
du. Şımdi dünya ekonomisi adeta bu
"yüksek düzeye alışmış" durumda.
Hatta, OPEC'in fiyatların üs sınırını
gayri resmi olarak 28 dolardan 35 do-
lara kaydırdığı söyleniyor (Ajans Fran-
ce Press, 02/04). Bu koşullarda petrol
piyasasının gergin olması beklenir.
Gerçekte de geçen hafta OPEC'in üre-
timinı, ABD'nin itirazına rağmen yüzde
4 oranında düşüreceğini açıklamasıy-
la birlıkte kimi analistler doların varil fi-
yatının bu yıl sonuna kadar 40 dolar
düzeyine yükselme olasılığından söz
etmeye başladılar (Associated Press,
31/03). Ancak, OPEC karannı açıkla-
dıktan sonra New York Borsası'nda,
ham petrolün varili 49 sent gerileyerek
35.76 dolara düştü. ABD'de çarşam-
ba günü. özel sektör ham petrol en-
vanterlerindeki artışa ve cuma günü
Enerji Bakanı'nın "temiz hava kısıtla-
malannın" gevşetilmesine ilişkin açık-
laması (Wall Street Journal, 02/04) bu
düşüş üzerinde etkili oldu.
Petrolün fiyatı bugün yüksek mi, dü-
şük mü? Talebi karşılayacak kapasite-
nin oluşabilmesi için gereken fiyat dü-
zeyi nedir? Bu sorulara tatmin edici bır
cevap bulmak zor. Bunun bir nedeni,
dünya para sisteminde başlayan dö-
nüşüm. Yakın zamana kadar uluslara-
rası işlemlerde yalnızca dolar kullanı-
lırken şimdi onun yanı sıra önemli bir
etki alanına sahip Euro var. iki yıldır,
doların, Euro karşısında eğilimsel ola-
rak değer kaybediyor olması,
petrol fiyatları dolara bağlı ol-
duğundan piyasalarda bir
belirsizlik yarattı. örneğin, it-
halatlarının büyük bölümünü
Euro bölgesinden yapan LJb-
ya ve Cezayir gibi OPEC üye-
leri, bugün petrolün fiyatının
olması gereken düzeyin yüz-
de 30 altında seyrettiğini söy-
lüyorlar (Financial Times
30/03). Bu hesap doğruysa,
en azından Euro alanındaki
ülkeler için petrolün varil fiya-
tının bugün bir yıl öncesine
göre, kabaca 35 dolar değil
25 dolar civannda olduğu söylenebilir.
Enerji alanında uzmanlaşmış yatırım
bankası Simmons & Co. Internati-
onal'ın piyasadaki iyimser konsensü-
sü sorgulamasıyla bilinen müdürü
Matthevv Simmons'a göre "Olması
gereken fiyat nedir, sorusunun ceva-
bını kimse bilmiyor." Üstelik, enerji fi-
yatlarının uzun süre düşük kalması da
sektörün geleceğini tehlikeye atıyor.
Geçen 10 yıl boyunca, enerji sektörü-
nün hemen tüm alanlannda mali geti-
riler yetersiz kaldı, bu yüzden yeni ka-
pasite kurulamıyor, yeni insan kaynak-
iarı oluşmuyor, uzmanlar sektörü terk
ediyor, OPEC ülkelerinde GSMH yok-
sulluk düzeyine geriliyor (Simmons, A
Global Overvievv ofthe Oil and Gas In-
dustry, 16/03/04).
Sert yerle kaya arasında'
Şu ironiye bakar mısınız? Bir taraf-
tan, petrol fiyatları yüksek olursa, dün-
ya ekonomisinin büyümesi tehlikeye
giriyor, özellikle deyoksul ülkelerin ge-
lirdüzeyleri olumsuz etkileniyor. Ulus-
lararası Enerji Ajansı'na göre fiyatlaryıl
sonuna kadar bu düzeyde kalırsa, en
yoksul ülkelerin büyüme oranlarında 2
puanlık, Hindistan gibi ülkelerde de 1
puanlık bir gerileme yaşanabilir (bu "
uluslararası terohzmin" kaynaklarını
kurutmak, genel siyasi istikran sağla-
mak isteyenler için iyi haber değil). Di-
ğer taraftan, düşük fiyatların çelişkili
bir etkisi var; hem yeni kapasite oluşu-
munu geciktiriyorlar (arzı kısıtlıyor) hem
de petrol gaz tüketimini (talebi) teşvik
ediyorlar. Düşük enerji fiyatlan, hidro-
karbonlardan başka enerji kaynakları-
na geçmeye yönelik yeni teknolojilerin
oluşumunu da caydırıyor.
Yüksek fiyat ekonomik durgunluk
yaratırken düşük fiyat hem arz talep
dengesini bozuyor hem de küresel
ısınmaya neden olan etkenleri güçlen-
diriyor. Böylece dünya halkları da bir
Anglosakson deyimiyle "sertyerle ka-
ya arasında" sıkışıp kalmış oluyorlar.
Bu saçma durumun ise temel-
de tek bir nedeni var. Council
on Foreign Relations tarafın-
dan 2001 başında yayımlanan
Strategic Energy Policy Chal-
lenges for the 21st Century
başlıklı raporda vurgulandığı
gibi enerji çok özel bir ürün,
hem sosyal, hem stratejik bir
karakteri var, yeni yatırımlar
gerektiğinde, çok büyük meb-
^2 lağlar söz konusu oluyor. Bu
yüzden, 1990'lar boyunca
özel sektör kâr maksimizas-
yonu kaygısıyla, var olan ka-
pasiteyi sonuna kadar kullan-
dı ama yüksek maliyetlerden dolayı ye-
ni kapasite oluşturmakta isteksiz dav-
randı (age). Ek olarak, çevre sorunları,
yoksulluk vb söz konusu olunca piya-
sa tümüyle duyarsız, sosyal boyutu ol-
mayan bir mekanizma. özetle enerji
sektöründe üretim ve dağıtımın piya-
sa ilişkilerine bırakılması zaten sorun-
lu olan bu sektörü daha da kritik bir
noktaya taşıdı.
Bir sorun daha
Bu hafta BusinessVVeek'a kapak
olacak kadar önemli bir soru daha var
erginy@tr.net
karşımızda. Sanınm konuyu gündeme
getiren, 24 Şubat'ta Centre for Strate-
gic and International Studies'de Suudi
petrollerinin durumu üzerine yaptığı,
Suudi Arabian Oil Miracle başlıklı su-
nuşla yine Matthevv Simmons olmuş
(sunuşun metni için: http://www.sim-
monsco-intl.com ). Simmons konuş-
masında, özellikle şu noktalara dikkat
çekiyor. Birincisi "Herkes gelecekte
yükü Suudi Arabistan'ın rezervlerinin
taşıyacağını var sayıyor.
Bu varsayım doğru çıkmazsa başka
bir B planı yok." ikincisi Suudi rezerv-
lerinin bu yükü taşıyabileceğine ilişkin
ciddi kuşkular var, çünkü "Bu rezerv-
lerle ilgili yeterli veri yok.. Dünyanın
bu en önemli rezervi, enerji sigortası
uzun yıllardır hiçbir bağımsız uzman
tarafından incelenmedi." Üçüncüsü,
en önemli kuyuların zirve noktasını
geçtiği, çıkarmada giderek daha fazla
su kullanılmaya (kuyuda çökme riski
taşıyan biryöntem) başlandığı görülü-
yor. Uluslararası Enerji Ajansı Baş Eko-
nomisti Fatif Birol da "Suudi rezerv-
lerinin jeolojik sürprizler yapabilir"
saptaması Simmons'un kaygılannda
yalnız olmadığını gösteriyor (Business
Week).
The Economist'in, bu hafta Royal
Dutch/Shell'in rezervlerine ilişkin ön-
görüleri yüzde 20'lerevaran bir düzey-
de azaltmasından hareketle örnekledi-
ği gibi, bağımsız kaynaklardan doğru-
lanmayan rezervlerin kapasitesine gü-
venmemek gerekiyor. Bu belirsizlikle-
re, bir de "Simmons gerçek bir soru-
nu mu gündeme getiriyor, yoksa
ABD'nin bölgedeki, örneğin NATO'yu
kullanarak 'tüm dünya' adına Suudi
rezervlerinin 'güvenliğini' üstlenmeye
ilişkin, stratejik planlanna, gerekçemi
hazırlıyor" sorusunu da ekleyebiliriz.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Sandıktan Çıkan
Yerel seçim sonuçları kimi önemli noktalara işa-
ret ediyor. Bunlann başında kamuoyu araştırmala-
nna kısaca değinmek gerekiyor. Sandık sonuçları,
kamuoyu araştırmalarının çok büyük ölçüde yanıl-
dığını kanıthyor. özellikle, AKR MHP ve DYP oy
oranlan konusundaki anket bulguları, sandıktan çı-
kan oranlarla karşılaştırılamayacak kadar farklıdır.
Ülkemizde yapılan seçim anketlerinın önemli bilim-
sel eksikleri var. Seçmen anketi, bır kez çekilen fo-
toğraf olmamalı; haftalık, aylık gibi aralıklaria tekrar
edilerek seçmen eğilimleri belirlenmelidır. Böyle ya-
pıldığında, gerek kapsam ve gerekse içerik yönün-
den anketın kendi eksiklerini gidermesi olanağı da
doğar ve sonuçlar sandıktan çıkana yakın olur.
• • •
Seçim sonuçları AKP'nin yerinı sağlamlaştırdığı-
nı kanıtlıyor. Estirilen medya-anket desteğinin bek-
lentileri düzeyine çıkmasa da iktıdar partısı halk
desteğini arttırmıştır. Bununla birlikte, sandıktan çı-
kan bir başka gerçek daha var. O da MHP ve
DYP'nin oylannı, yüzde onluk barajı aşacak oran-
da arttırmış olmalarıdır. Bu gelışme, hiç kuşkusuz,
gelecekte, merkez sağ ve daha sağın oy paylaşı-
mında yoğun bir kavganın yaşanacağını haber ve-
riyor. Merkez sağda ekonomik liberalizmı siyasal li-
beralizmle tamamlayan ve bunu azgelişmış bir an-
layışla ve eksikli bir biçimde değil gerçekten benim-
seyen parti başarılı olacaktır. Ekonomik liberalizm,
piyasa koşullannın rekabetçi bir ortamda sağlan-
masını, kamu yönetiminin rüşvet ve yolsuzluklardan
anndırılmasını, ekonomide kayıtdışılığın azaltılma-
sı çabasını ve şirketlerin saydamlığı gibi ana nok-
taları içerir. Türkiye merkez sağının bu konudakı asıl
işini yapmamasının toplumsal maliyeti gerçekten
çok yüksek oluyor.
• • •
Sandıktan, anketlerin öngörülerinin "gerçekleşe-
ne en yakın" oy oranı ile çıkan parti olan CHP'nin
oyu genel seçimlere göre bir puanın üzerinde geri-
lemiştir. Buna göre, CHR yerinde saymıştır ve siya-
sette yerinde saymak, elbette ilerleme değildir.
CHP'nin yapması gereken ilk iş, tüm yönetim bi-
rimlerinin, artı ve eksıleriyle ve tam bır objektıflık ve
soğukkanlılıkla değerlendirilmesi ve bunun sonuç-
larına herkesın sorumluluk derecesine göre katlan-
masının sağlanmasıdır. Seçimlere gıdilirken yapılan
yönetim yanlışlan, özellikle de adayların saptanma-
sında yaşanan olumsuzluklar, parti ıçı ıstemlere de
yanıt verecek yapıcı ve topariayıcı bir anlayışla ele
alınmalıdır.
CHP'nin gözden geçirmesi gereken ikincı, an-
cak, hiç de ikıncil olmayan ve yönetımle birlıkte dü-
şünülmesi gereken alan politıkalardır. CHR başta la-
iklik olmak üzere, Cumhuriyetın değerleri olarak ta-
nımlanan düşünsel dünyası ile sosyal demokrasi-
nin evrensel değerlerini birleştirmeyi gerçekleştire-
memiş; bu ikısinin bireşimıni (sentezini), dengeli,
sağlıklı, uyumlu ve açılımcı birtutumla sağlayama-
mıştır. CHP'nin asıl sıkıntısı budur.
CHP'nin kamu yönetiminin rüşvet ve yolsuzluk-
lardan arındınlması ve bunun kapsamında milletve-
kili dokunulmazlığının sınırlandırılması vurgusu, şu
ya da bu nedenle, gerekli ölçüde sandığa yansıma-
mıştır. Bunun gibi, Türkıye'yi Irak bataklığından uzak
tutulmasını sağlayan 1 MartTezkeresi'ninreddedil-
mesinı sağlayan CHR duruşu ya da dolaylı vergile-
rın ağırlaşması ve İş Yasası vb. gibi konulardaki
Meclis çalışmalannın da oy artışını sağladığı söyle-
nemez. Halk, enflasyonun vefaızlenn düşmesını ve
döviz kuru istikrarının getinsini AKP'ye yazmıştır.
CHP'nin Kıbrıs politikası da, büyük bır olasılıkla,
MHP ve DYP'nin oy sepetine gitmiştir.
CHP'nin asıl eksıği, "sosyaldemokrasinin evren-
sel yönünü" ve bu dünyadaki gelişmelerı, yeterin-
ce içselleştirememesidir. örneğin, 2002 Kasım se-
çimleri öncesi CHP'nin hazırladığı 'Seçim Bildirge-
s/'nde, CHR özel istihdam projeleriyle "yılda bir
milyon kişiye iş bulunacağını" yazmıştır; evet, yal-
nızca yazmıştır. Bunun "yapılabilirliğini" ekonomik
ve teknik yönleriyle kamuoyunun tartışmasına ve
topluma mal edememiştir. Yerel seçimlere gıderken
kimi belediye başkan adaylarının kişısel yaklaşım-
lan dışında CHP'nin parti olarak bu tür bir uygula-
mayayöneleceği, hemen hertoplantıda "işsizlerin
çığlığı" yankılandığı halde, akıllara bile gelmemiş-
tir. Ek olarak, Avrupa Birliği'nin esas aldığı sosyal
politikalan da göz önünde tutan bir anlayışla, top-
luma bir "sosyal koruma ağı" sunulmamıştır. Sos-
yal demokrat bir parti olarak CHR küreselleşme
alanındaki gelişmelerin, çalışanlar, tanm ve sanayi
üzerindeki etkilerini yeterince irdeleyip ülke çıkarı-
na politika üretememiştir.
Ikinci büyük alan demokratikleşmedir. AKP hükü-
meti, özellikle sendikal hakların güçlenmesi, kamu
çalışanlannın toplu iş sözleşmesı ve grev hakkı gibi
konularda hiçbir adım atmamıştır. Bunun gibi, yar-
gı bağımsızlığı; basının özgürleşmesi; sosyal hakla-
rın güçlenmesi gibi demokratikleşme için gerçekten
yaşamsal olan alanlarda, AKP tek bir adım atmamış,
CHP de bu noktalan, büyük bir "demokratik açılım
projesi" bütünlüğü içinde benimseyip ülke günde-
mine taşıma başansını gösterememiştir.
Seçim sonuçlan, nesnel olarak CHP'nin, gerek
yönetimi ve gerekse politikaları bakımından, baş-
tan sona bir "yapıcı yeniden yapılanma" sürecine
girmesi gerektiğini gösteriyor.
yakup@metu.edu.tr
Yeni strateji belirlendi
Enerjide yerli
kaynaklara öncelik
ANKARA (AA) -
Enerji kaynaklannda çe-
şitlendirme konusunda
yeni strateji geliştiren
hükümet yerli kaynaklar-
dan elde edilecek santral
projelerini yeniden gün-
demine aldı.
Bu çerçevede Türki-
ye "nin elektrik sektörü
için hazırlanan Elektrik
Strateji Belgesi'ndeki
arz güvenliğinin sağla-
nabilmesı açısından
Enerji ve Tabıı Kaynak-
lar Bakanlığf nca verilen
direktifleri doğrultusun-
da. 10 adet yeni termik
santral projesinin fizibi-
lite etütlerini yeniden
güncelleme çalışmalan-
na başlandı.
EÜAŞ. bu yıldan iriba-
ren termik santrallann
hazır olan fızibilitelerini
güncellemeyi, hazır ol-
mayanlan da tamamla-
yarak fizibilite erüdü ra-
porlannı oluşturmayı
programına aldı. EU-
AŞ'ın fizibilite etüdü ha-
zırlama çalışmalan kap-
samında Türkıye'nın lin-
yıt rezervlennin olduğu
sahalann bulunması dik-
kat çekiyor.