Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 11 NİSAN2004PAZAR
HABERLER
DÜNTADABUGUN
AIİ SİRMEN
Melijı Cevdet Anday
ile Büyiikada
Sevgili,
Bahar geldi mi, hep Adalar'a gitmek ister ca-
nım.
Bir zamanlar her hafta sonu âdet edinmiş bu-
nu yapardık.
Bunlardan biri hiç aklımdan çıkmaz.
Bir bahar günü pazar sabahıydı pek âdetim ol-
marnasına karşın sabah erken kalkmıştım. Ideal
Pansıyon'un en üst katta denize bakan odasın-
da, ötüşündeki kart sesli travesti tınısından dola-
yı cinsel tercihleri konusunda ciddi kuşkulanm
olan horozu duyar duymaz yataktan fıriayıp elimi
yüzümü yıkayıp sokağa atmıştım kendimi.
Amacım anakaradan gelip günlüğüne adayı is-
tila ederek yeşili soldurup, çiçekleri yolup çevre-
yi naylon ve gürültîi pisligine boğacak olanlar, el-
lerinde dümbelekleri, transistöriü radyolan, arabesk
parçalar çaldıklan teypleriyle adaya ayak basma-
dan önce henüz ırzına geçilmemış asudeliğin ta-
dını çıkarmaktı.
Güzel bir bahar sabahıydı, iki yanı henüz açma-
mış zakkumlarla bezeli yoldan iskeleye indik. Sa-
at kulesıni geçince sağda köşede V harfinin ucu
gibi duran kahveye girmeden önce fınndan simit,
bakkaldan kaşar peyniri aldık.
Hemen kahvenin attındaki ormanda geçen ve
uzun süren gecenin pasını atmaya çalışıyorduk.
• • •
Kahveciye çaylan söyledik. Gerçekten de tam
tavşan kanı geldi.
$ Delikanlı çaylan masaya koyarken takıldım:
Ada çayı değil mi?
Yok abi, dedi, ada çayı değil, normal çay...
- Yine de adaçayı, dedim.
Şaşırdı, durdu, sonra birden,
1
'- öyle ya! dedi, haklısın abi ada çayı.
Melih Cevdet Bey hınzır hınzır güldü.
' Bu arada eşi Suna Hanım, Melih Bey'e takıldı:
1
- Bakın Melih Bey bir maymun daha geçiyor.
Melih Cevdet Bey bir kahkaha daha attı. Son-
ra da anlattı:
- Dün iskelede kol kola gezerken gözüm bir ha-
nıma takılmış, pek dikkatlice bakmış olmalıyım ki
kafamı çevirdiğımde Suna'yı gözünü bana dik-
miş gördüm ve "Maymun, canım, maymun işte!"
dedim. Şimdi ne zaman öyle bir hanım görsek Su-
na, "Bakın bir maymun daha geçiyor" diyor.
Büyükada'ya cumartesi gelmiştik.
Aslında, Melih Cevdet Bey, Suna Hanım, Aydın
Emeç ve eşi Naziye, Ciineyt Türel, Aliye Uzu-
natağan ve "BaJıkçı Nuri "den oluşan geleneksel
cumartesi gezilerine Erim Gözen ile ben eşleri-
mizJe sonradan katılmıştık.
Hercumartesi 12.30'da, Bostancı'dan kalkan va-
pura bınıliyor, iner inmez çarşı içinden geçilerek
Maden'den başlayıp Nizam'dan dönerek Orman
Birahanesi'nde sona eren hızlı turun ardından ra-
kı masasına oturuluyor, ucu ucuna yetişilen 16.30
vapuru ile de geri dönülüyordu.
*•••
Aileden Büyükadalı olup da babaannemin ölü-
münden sonra hiç orada oturmamış, ama bu cen-
net parçasına tutkuyla bağlılığı bir nebzecik olsun
azalmamış olan ben, yavaş yavaş vapur saatleri-
ni daha geçe doğnu kaydırmaya sonra da Isplan-
did'in arkasındaki Ideal Pansiyon'dageceleyerek
kalma süresini bir buçuk güne çıkarmaya başla-
dım.
Çoğunluk dönüyordu ama Melih Beyler, Erim-
ler'le biriikte biz artı kişi kalıyorduk.
Konuşmalara egemen olan Melih Cevdet An-
day'dı tabii ki, kimsenin de bundan şikâyeti yok-
tu. Tam tersine, yeni bir şeyler anlatsın diye konu
açmak için binbırdereden su getiriyorduk, onu ko-
nuşturmak için pişekâr rolünü ben üstleniyordum.
Tıradının başlaması için repliği veriyor, sonra çe-
kiliyordum.
Sohbet konulanndan biri de, Melih Bey'in, ta-
dına doyum olmaz, enfes cuma yazılanydı.
O hafta, Melih Bey, "Taocu Sevişme Tekniği"
yazısını "Hadi Bakalım!" diye bitiriyordu.
Gece Orman Birahanesi'nden çıkıp da olduk-
ça geç saatte pansiyona döndüğümüzde bir pe-
çetenin üzerine "Hadi Bakalım!"yaz\p Melih Bey-
ler'in henüz ışığı yanan odasının kapısının altından
sürüvermiştim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bir
hışırtı; baktım, aynı peçete bu sefer bizim kapının
altından itilmiş...
İşte o gecenin ertesinde kahvede "ada çayı!"
içerken Melih Bey,
- Çok düş kınklığına uğradım diye başladı sö-
ze, doğrusu dedi, ben o kâğıdın bütün gece bo-
yunca odalar arasında gidip geleceğıni sanıyor-
dum....
Bizim ada gezileri bir süre devam etti. Önce Ay-
dın'ı yitirdik genç yaşta, sonra aradan bir beş yıl
geçti, Erim trafık kazasında gitti...
Melih Cevdet Bey'i geçen yıl, bende hep Paul
Valery'nin "DenizcilerMezarlığı" şiirini çağnştıran
Büyükada Mezarlığı'nda toprağa verdik.
' Ben artık adada, Dil'de yalnız dolaşıyorum hep
tflime hiç sinmiyor...
'Kongra-GePin AB terör listesinden çıkanlmaması durumunda banşın kaybedeceğini' söyledi
Zana'dantehditmektubuANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde bu-
lunan hükümlü LeylaZana. Avrupa-
lı yönetıcilere gönderdığı mektupta,
KDngra-Gel'interör listesine alınma-
sını eleştirerek, örgütü, "banşçılbir
halk örgütienmesi" olarak tanımla-
dı. Kongra-Gel'in terör listesinden
çıkanlmasını isteyen Zana, bunun
gerçekleşmemesi durumunda"Tür-
kiye ve dünyada banşın kaybedece-
ğini" savundu. Terörist Abdullah
Ocalan'ı "Kürthalkıönderi" olarak
tanımlayan Zana, Türkiye'de yaşa-
nan gelışmelerin tamamında Abdul-
lah Ocalan'ın rolü olduğunu öne sür-
dü.
Leyla Zana, BM Genel Sekreteri
KofiAnnan, AB Konseyı Genel Sek-
reten Javier Solana, AB Komisyon
Başkanı Romano Prodi, NATO Ge-
• Zana, cezaevinden BM Genel Sekreteri Kofi Annan, AB Konseyi Genel Sekreteri
Javier Solana, AB Komisyon Başkanı Romano Prodi, NATO Genel Sekreteri
Jaap de Hoop Scheffer ve ABD Başkanı George Bush'a bir mektup göndererek
Kongra-Gel'in terör listesinden çıkanlmasını istedi.
nel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer
ve ABD Başkanı George Bush'a bir
mektup göndererek, Kongra-Gel'in
terör listesine ahnmasından duydu-
ğu rahatsızlığı ılettı.
Terörve terör örgütleri tanımlama-
sının kapsam ve sınırlannın belirlen-
mesinde sosyal ve siyasal olgulann
yok sayılmaması gerektığini anla-
tan Zana, "Bu zonınluluk dikkate
ahnmalremn, devtetierin ve uluslara-
rası kuruluşlann sadece karşıhkhçı-
kan düşünülerekalacağıkararlann,
terörüönlemekadmahiçistenıneyen,
hatta öngöriihneyenyeniterörve şkl-
det dalgalanna neden olabüeceğine
Uişkin kaygı ve endişelerimi tarihsel
görevolarak ifadeetmekistiyonınT
dedi. Zana mektubunda, AB'nin
güncelleştirilen terör örgütleri liste-
sine Kongra-Gel'in de alındığını
anımsatarak şu görüşleri sa-mndu:
"Kanımca, AB tarihinin en talih-
siz karan ahnmıştır. Sosyal ve siya-
sal gerçeklikler yok sayılarak. banş
ve demokrasi arayışlan önemsiz ve
değersiz görülerek, sadece uluslara-
rası çıkar etkin ve tek belirieyici ol-
muştur. Oysa Kongra-Gel, kuruluş
amacL, hedefleri, örgütlenme biçimi
ve ideolojisi, yöntem ve amaçlan iti-
ban ile atfedüen terör örgütü tanım-
lamasına uvmamaktadır. Kongra-
Gel başta Türkiye olmak üzere, yo-
ğunluklu olarak Iran. Suriye ve
Irak'ta yaşayan Küıüerin demokra-
tik hakJannı savunan, devletlerin
toprak bütünlüğüne saygıh, toplu-
ma demokratikkanhmısağlayan bir
yasal düzenleme haMnde silahsızlan-
maya hazır olduğunu dünya kamu-
oyuna defalarca açıklayan, legalleş-
me ve yasallaşmayı bekleyen demok-
ratik, banşçıl bir halk örgütienme-
sidir."
Leyla Zana, çatışmasız sürecin ya-
şanmasında, yeni açılımlarda, AB
ile ilişkilerin ivme kazanmasında
Abdullah Ocalan'ın rolü olduğunu
savunurken, Abdullah Öcalan'dan
"Kürt halk önderi" diye söz etti.
Zana, "Türkiye'de banşave KüıUe-
reıdaşmanmtarüşmasıztekyohınun,
Ocalan ve arkasındaki halkörgütien-
mesine ulaşmaktan" geçeceği ıddi-
asında bulandu.
Zana, "Kürt sorununu görmez-
den gelen, geleceğe ve befirsizh'ğe er-
teleyen girişimler, şiddeti teşvikeder,
başta Türkiye olmak üzere, bölge
halklan ve dünya banşına kaybetti-
rir" tehdıdınde bulundu.
Leyla Zana mektubunda, Kong-
ra-Gel'in terör örgütleri listesinden
çıkartılarak dünya banşına katkı sağ-
lanmasını istedi.
ÇORUM'DA TOPLANTIYAPT1L AR
Muhalifhareket
kurulUty ısrannda
EBRUDÜZTAŞ
ÇORUM - CHP'li mu-
hah'fler Çorum'da bir ara-
ya geldi. Kendılerini
"Anadolu Taban Hareke-
ti" olarak adlandıran grup
adına konuşan eskı Ço-
rum Millervekılı ABHay-
dar Şahin. partı tüzüğünü
"Hitier dönemine" ben-
zeterek Genel Başkan De-
niz Baykal'a kurultayı top-
lama çağnsını yıneledı.
Eski Sıvas Milletveki-
li Mahmutlşık, eski Kay-
sen Mılletvekili Gani
Aşık'ın katıldığı toplanh-
da Şahin, 28 Mart'ta
CHP'nin seçımlerden tam
bir yenilgi ile çıkuğını ifa-
de ederek, "Seçimlerdeıı
sonra genel başkanımız
çıkıp seçimlerden başan-
hçüaknğmısöyiedLBunun
neresibaşan? BaykaL ken-
di memleketi dahil rüm
kı\ı şeridinde CHP'>i de-
nize dökmüştür" dedi.
CHP'nin böyle devam
etmesi durumunda bir da-
haki seçimlerde baraj al-
hnda kalarak siyaset sah-
nesinden silineceğini id-
dia eden Şahin şöyle ko-
nuştu:
"Bu sonuçlara boşuna
geUnmemiştir, nedenkri
çok açıkür. Son kurulta\-
da gerçekleştirilen tüzük
değişikUkleri kısıtla\ıcı,
dışlayıcıve baskıcı bir ha-
le sokularak demokrasi
geleneği ve \önetim tarzı
zedelenmiştir. Parti içi de-
mokrasirafa kalduTİmış-
ûr. Geün bu yanhşı bir an
önce düzelteHm."
7 yıldır Gençlık ve Ka-
dın kurultaylannın yapı-
lamadığını, son seçim-
lerde 1357 yerde partıle-
rinın aday bıle göstenlme-
diğini belirten Ali Hay-
dar Şahin, "Dünyanmbü*-
çok ülkesinde seçimler-
den başanh çıkamayan
liderler koltuklannı bı-
rakmışlardır. Fakat De-
niz Baykal'm koltuğu b\-
rakmaya hiç de nheti
yok" dedi.
TümCHP'lilerin tarih-
sel bir sorumluluk altın-
da olduğunu ıfade eden
Şahin, "Biz artık güçlü
bir h'der, güçlü bir kadro
istrvoruz. 3 Kasım seçim-
lerteibaşanhoiarakdeğer-
lendirerek\önetimden ay-
rüma>an Sa>ın Ba> kal ve
arkadaşlan bu seçimden
çıkanotumsuztabloyusöz-
cükverakamo>Tinlanik
başan gibi sunma ga\Te-
tindedir" diye konuştu.
B,•elediye
başkanlanndan parthe
değil halka hizmet
ermelerini beklediklerini
\ urgulayan BaykaL
"Öncehİde dürüst olun.
Üç kuruşluk kör
menfaaün peşinde parthi
küietmeye, Türkiye
siyasetmi çürütmeye
kimsenin hakkı yoktur"
dedi. Ba\kaL, Mersin'in
Anamur ilçesi bekdiye
başkanı Mehnıet Suphi
Alp'ingetirdiğiçilekve
muzlaruı tadma bakb.
(SERDARÖZSOY)
Baykal, CHP'li belediye başkanlannı çalışma yöntemleri konusunda uyardı:
Paıiiııiıı militanı olmaymANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Genel Başkanı Deniz BaykaL, yeni seçilen
belediye başkanlanndan "partinin miHtanı*
1
ohnamalannı, halka hizmet vermelennı ıs-
terken "Üç kuruşluk kör menfaann peşin-
de parthi Türkhe'vi kirletmeye kimsenin
hakkıyoktur" dedi. Baykal'a tam destek ve-
ren PM bildinsi belediye başkanlan top-
lantısında da kabul edıldi.
CHP'nin yeni seçilen 472 belediye baş-
kanı, Parti Meclisi ve MYK üyeleriyle mil-
letvekilleri, dün Büyük Anadolu Oteli'nde
bir araya geldiler. CHP liden Baykal, bele-
diye başkanlanna, "CHP sizlerin şahsuuz-
da ikddarda" diye seslendi. Belediye baş-
kanlannın özel dikkat ve sorumluluk için-
de hareket etmelerini isteyen Baykal, şöy-
le konuştu: "Sayımız arzu ettiğuniz kadar
yüksek ohnayabflir. Ama ahn terimizle ka-
zandığunız belediyelerin başkanlaruun ça-
uşmasıyla Türkiye'nin önü açılacaktır.
CHP'nin militanı ve partizanı ohnanızı de-
ğil, CHP'nin değerlerinL, ilkelerini, ahlakı-
nı vehizmetanlayışını unutmadan halkı ku-
caklayarakama bir CHPTiolarakhizmetbek-
Ih^ruz. Partûnize değil halka hizmet verin.
Önceakle dürüst ohın. Bir hatanın bedetini
sizdeğil,bütünparti,bütünTürkiyeödüyoıf
Başkanlara anket uygulandı
CHP'li belediyelerin öncelikli hedefinin
çocuklar ve gençler olması gerektiğini an-
latan Baykal, "Çağdaş, laik demokratik
cumhuriyete inanan çocuklarm yetişecegi
ynrtlan gerçekkştirin. Her şeyin emanet
edileceği insanlar olun" diye konuştu. Top-
lantıda belediye başkanlanna bir anket de
uygulandı. Anketteki, "CHP'den sonra en
çok \:akınlıkduyduğunuzparti hangisr so-
rusu dikkat çekti. Aynca, AKP'nin seçmen-
lere para dağıtıp dağıtmadığı, Kamu Yöne-
timi Yasa Tasansı, belediyenın borçlan, ger-
çekleştirilecek projeler de soruldu.
'Sorun değil, çözûm üretiyoruz'
Şışli Belediye Başkanı Mustafa Sangül
toplantıda sloganlannın, "Sorun değfl çözüm
üretiyoruz" olduğunu söyledi. AKPlilerin
bırbınne menfaat ağıyla bağlı olduklannı sa-
vunan Sangül, "Hepsi sağdan soldanahbap
çaMiş Uişkileriyle geldiler, çok v-akuıda ba-
lonlan padavacak" dedi. Toplanüda, Bay-
kal'a tam destek veren PM bildirisi beledi-
ye başkanlan taranndan kabul edildi. Bazı
başkanlar, kadınlann ihmal edilmemesi, be-
lediyelerin siyasi bastadan kurtanlması ve
genel merkezde kendilerine yardımcı olacak
komisyonkuruhnasını istedıler. Bazı başkan-
lar seçim çahşmalan sırasında milletvekil-
lerininbölgelerine gelmemesinden yakındı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Kaya Çilingiroğlu da kendisini
vuranlardan davacı olmadı. Bir sü-
re önce Etiler'de ayağından kurşun-
lanan Kaya Çilingiroğlu, bundan ön-
ce ayağından vurulan birçok ünlü
gibi kendisinden bekleneni yaptı,
mafya korkusuna boyun eğdi. Der-
ya Tuna ve Ismail Türüt de kendi-
lerini vuranlar karşısında sessizliği
tercih etmişlerdi. Hülya Avşar, eşi
Kaya Çilingiroğlu vurulduğunda için-
de bulunduğu durumdan yakınmış
ve korkulannı dile getimnişti. İşte bu
korkular şimdi gerçeğe dönüşüyor,
tanınmış bir kişi, kamuoyunun önün-
de kendisini koruyamayacağını dü-
şünüp, vurulduğu halde şikâyetinden
vazgeçiyor.
Bu olay birTürkiye gerçeğidir. Tür-
kiye'de yasadışı güçler egemenlik-
lerini sürdürüyorlar. Istediklerini, is-
temediklerini çekip silahla ayağından
vuruvenyorlar. Diyoriarki, bu sana ih-
tar, bir süre sonra öldürebiliriz de. Bu
korku uyansı etkisini gösteriyor ve
karşı taraftakini sindiriyor. Çünkü,
Kendisini Vuranlardan Davacı Olmamak
ölüm korkusu içindeyaşamaktansa
mafyanın dediklerini kabul etmeyi
tercih ediyor.
• • •
Buradan itibaren bu nasıl devlet
sorusu, kaçınılmaz olarak gündeme
geliyor. Son yıllarda bu ülkede o ka-
dar çok faili meçhul cinayet işlendi
ki! Üstelik bunlann bir kısmının dev-
let içindeki güçlerle bağlantılı oldu-
ğu resmi raporiaradageçti. İşte biz
böyle bir ülkede yaşıyoruz. Devlet
içindeki bazı güçlerin cinayet işle-
diği gerçeğini başbakanlara sunu-
lan raporlaryazdılar. Sonra neoldu?
Bu bir skandal olarak kabul edildi
mi? Kimler bu cinayetleri işledi de-
yip bu katillerin kimler olduğu ve
neleryaptıklan mı araştınldı? Hiçbi-
ri olmadı.
Siz de, ben de bu ülkede birçok
cinayete kanştığını tahmin ettiğimiz
kimselerin hâlâ etkili ve yetkili yer-
lerde olduğunu düşünüyoruz. Bun-
lann üzerine kimselerin gitmeyece-
ğini ve gidemeyeceğini de... Bu kor-
kularımızı arttınyor.
Devletin içindeki bazı güçler bu-
nu, devletin içindeki zaaflardan ya-
rarianarak, yanlış tercihlerden kuv-
vet alarak yapıyorlar. Bunlar herke-
sin gözü önünde oluyor. O zaman,
bazı işlerin kanunsuz olarak yapıla-
bileceği gibi çarpık bir anlayış bizle-
re kabul ettiriliyor. Ünlülerin vurul-
ması da işte bu ortamda cereyan
ediyor.
Geçen gün Hıncal Uluç bir yazı-
sında spor yorumcusu hakem Ah-
met Çakar1
! vuranlann emniyetçe bi-
lindiğini ve buna rağmen üzerlerine
gidilmediğini yazdı. Bu yazısını iki
üç gün sürdürdü. Sonra bu konuda-
ki sessizlik devam etti. Ünlüleri ayak-
larından vuranların kimler olduğu-
nun bilinmemesi mümkün mü? Ta-
bii ki biliniyor. Vurulanlara sorun, on-
lar biliyorlar. Fakat, bunlann üzerine
gidecek bir irade ortada yok. Böyle
olunca da kimse mahkemelere gidip
kendisini vurandan şikâyetçi olma-
ya cesaret edemiyor.
Bir insanın, adalete gerçeği söy-
lemeye cesaret edememesi, ciddi
bir sorundur. Böyle bir ülkede ne de-
mokrasi olur, ne insan haklan, ne de
yolsuzluklar önlenebilir. Bu durum,
ortada ciddi birgüvenlik ve devlet za-
afı olduğunu gösteriyor. Mağdur in-
sanlar devletin kendilerini koruya-
cağına inanmıyoriar. Bu güvensizlik
onlann mafya zorbalığına teslim ol-
malanna yol açryor.
• • •
Bazı hallerde çok acımasız olabi-
len, örneğin gösteri yapan öğrenci-
nin üzerine hışımla gidebilen, gaze-
tecilere meydan dayağı atabilen po-
lis, iş mafyayla hesaplaşmaya gelin-
ce acaba neden etkisiz hale geliyor,
pasifize oluyor? Bu konuyu, gerçek-
ten ciddiyetle ve nedenlerini bulmak
amacıyla enine boyuna tartışmamız
gerekiyor. Polis müdürleri, siyaset-
çiler bu konuda ne gibi çözümler
düşünüyoriar?
Kaya Çilingiroğlu'nun vurulduğu
gün neticenin bu şekilde olacağını ço-
ğunluğumuz biliyordu. Hülya Avşar
zaten açıkça da söylemişti. Şimdi
bildiğimiz senaryoyu seyrediyoruz.
Bu ülkenin elinde güç olan insanla-
n, haklannı adalet önünde arayamı-
yoriarsa yurttaş ne yapsın? O kime
ve neye güvensin?
Türkiye'nin gelişmiş ve demokra-
tik bir devlet olabilmesi için, önce-
likle devletin güvenilir hale gelmesi
gerekir. Bu olaylar tekrartandığı sü-
rece, yapılan hiçbir demokratikleş-
me adımı, gerçek bir demokratik-
leşme haline dönüşemez.