25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
NİSAN 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA D I Ş H A B E R L E R dishab@cumhuriyet.com.tr Anlaşma olsa da olmasa da Kıbns Türkü'nün haklarının zaman içinde eriyebileceğini Rumlar da biliyor KKTC'deegemenKğe son • Annan Pianı 'nın anlaşmasıyla Türklere tanınan koruyucu hak ve istisnalar, rahatlıkla Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarıyla ortadan kaldınlabilecek. Koruyucu utisnalann AB birincil hukuku haline getihlip, kalıcı khnmasınınyolu, bunlann birprotokole bağlanıp, AB we ülkeleri parlamentoları tarafından onaylanmasıdır. huna da ne AB, ne de Yunanistan yanaşmıyor. • Geçiş süreleri iki bakımdan da yok denecek kadar kısa: Federal devletin kuruluşu ve Rumlara kuzeyden bırakılacak olan topraklann devri. Geçiş süresinin kısaltılması, ortak devletin sağlıklı bir işlerliğe hazırlanarak başlatılmasım olanaksız kıldığı gibi neredeyse 60 bin Türk'ün hiçbir hazırlıkyapılmadan yerinden olmasına yol açacakgibi görünüyor. "Yunanistan, Türkiye ve Ingiltere 'nin Açıklaması" başlıklı belgenin referanduma sunulacağı zaten biliniyor. Şimdiden Türk hükümetini referandumda Annan taraftarı yapmak istiyorlar. Türk hükümetinin konuyu TBMM'ye getirmeden kendisini bağlaması, bizim hukukumuza göre mümkü'n değil. tmzalarlarsa, anayasayı da, yanından dolaşarak aşmak istedikleri sonucu çıkacaktır. SJKRÜ SİNA CÜREL / lk bölümünü dün yayımladı- ğım "Kıbns'ta Son Nokta" yazının ikinci bölümü hazır- landığı sırada, tsviçre dağla- nnda Kıbns konusunda ya- pılan değerlendirmeler de- vim ediyordu. Bu arada, taraflann itırazlannı Annan'ın ne ölçüde dik- kate aldığı ve plana nasıl bir son bi- çtn verdiği de belli olacak. Annan ta-aflardan referanduma gitme taah- hiıdünü imzalamalannı istiyor. Ge- ce yansına doğru bu imza atılacak mı, onu da görmüş olacağız. Ancak, bu biçimiyle plan ve eklerinde getiri- len sözde AB güvenceleri, Türk tara- fuun temel isteklerini karşılamaktan uzak. Eğer vanlacak anlaşmanın "AB Birincil Hukuku" haline geti- rilmesi konusu yeterli güvenceye bağlanamazsa, aslında görüşülecek ve referanduma sunulacak bir an- laşma da ortaya çıkmarruş olacaktır. Bu temel eksiğe karşın Annan'ın metni ve eklerinı referanduma sun- ma taahhüdünü M. Ali Talat ve Ser- dar Denktaş'ın vermesine izin ve- rirler, üstelik kendileri de önlerine konan belgeyi imzalarlarsa, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül Kıbns üzerindeki Türk hak ve çıkarlannı tehlikeye atmış olacaklardır. Bu sa- bah bu konu açığa çıkmış olacak. Biz yine de temel nitelikleriyle bel- li olan son Annan Planı'nı aynntıh bir biçimde incelemeye koyulalım. Cenel değerlendlrme Planın yeni biçimi bütünüyle de- ğerlendirildiğinde, Denktaş'ın "An- nan Planı ne kadar değiştirilirse de- ğiştirüsirL,temel yaklaşımlan değişme- dikçe bizim 'olmazsa olniazlanmız'ı karşılayacak halegetirilmesi mümkün değildir" görüşünün ne kadar doğ- ru olduğu ortaya çıkıyor. Plan belki bir değişiklik daha geçirecek, ama te- mel nitelikleri yerli yerinde duracak. Bunun için evvelki günden beri Türk kamuoyunun "Annan bizim istekle- rimizi yerine getirdi; Rumlar kızgm ve telaşh" havasına kaptınlmaya ça- hşılması, Kıbns'ta "nasıl olursa ol- sun 'çözüm' isteyenler"in işi... Ger- çekçi bir değerlendirme yapıldığın- da durum çok farklı. Üstelik anlaş- ma olsa da olmasa da AB 'ye girecek olan Rumlann derdi herkesi tatmin edecek bir anlaşmaya varmak değil. Annan Planı'nın hangi biçimiyle olur- sa olsun, Kıbns Türk halkının elde edeceği haklann zaman içinde eriti- lebileceğini Rumlar da biliyor. Do- layısıyla onları asıl mutlu edecek olan, Annan Planı'nın Kıbns Tür- k'ünü daha işin başuıda Rumlara ta- bi bir azınlık haline getiren bir dü- zenlemeye dönüştürülmesi. Bunu sağlamaya çalışıyorlar. Yoksa mutlu olmayacaklar! İkl keslmllllk sulandırılıyor Annan Planı, model olarak "üniter devlet" ağırhklı. Kıbns Türk halkı- na egemenlik hakkı tanunryor. Türk- lere verilen haklar ve çıkarlar. "den- ge" sağlamak uğruna Rumlara veri- lenler karşısında çok hailf kabyor. Bütün bunlara toprak ödünleri de eklenince, durum daha da körüleşi- yor. İki kesimlilik sulandınldığı gibi ileride Rumlar kuzeye de sahip ol- masın di\e getirilen önlem ve lasıtla- malar kalıcı hale getirilmiyor. Annan Planı'nın sonuna "çö- züm"ün AB hukuku haline getirilme- sine ilişkin "uyum senedi" (Act of Adaptation) eklenmiş. Oysa senetler, GündüzAktan' ın dünkü yazısında da belirtildiği gibi, AB üçüncül huku- kunu oluşturuyor. Bağlayıcılıklan. kalıcıhklan neredeyse yok. Böylece anlaşmayla Türkleretanınan koruyu- cu hak ve istisnalar, rahatlıkla AB Adalet Divanı kararlanyla ortadan kaldınlabilecek. Koruyucu istisnala- nn AB birincil hukuku haline getiri- lip, kalıcı küuımasuıın yolu, bunlann bir protokole bağlanıp, AB üye ülke- lerininpaıiamentoianndaonaylanma- sıdır. Buna da ne AB, ne de Yunanis- tan yanaşmıyor. Annan Planı'nın son biçiminde, Türk tarafı lehine yapılan bazı deği- şiklikler var ama, bunlan "dengele- yen" karşı değişiklikler, birlikte de- ğerlendirilmeli. Bu "iyileştirmeler", Türk tarafina, Annan Planı'nın özü- nü ve toprak konusunda daha fazla ödünü kabul etmek kaydıyla tanını- yor. Kuzeye yerleşecek Rumlann nü- fusa oranı yüzde 21 'den yüzde 18'e indiriliyor ama, daha çok toprağın Rumlara bırakılması kaydıyla. Us- telik, 65 yaşın üzerindekiler ve Kar- ğı halde, şimdi Kıbns Türk Devleti ve Kıbns Rum Devleti olarak yazıl- mış. Bu belgede, aynca, referandum- lardan olumsuz sonuç çıkarsa ya da garantör devletlerden biri kendileri için öngörülen antlaşma metnini im- zalamazsa, "çözüm"ün başlangıçtan itibaren hükümsüz olacağı belirtili- yor. Ancak, bu metnin imzalanmasıy- la referanduma gidiş konusunda ken- dimizi bağlamamız, özellikle anlaş- manuı AB birincil hukuku haline ge- tirihnesinin mümkün görünmediği bir aşamada, belirsiznkkre peşinenra- zı olmamız anlanuna gelecek. Bu me- tin imzalanmamah. Anlaşma AB bi- rincil hukuku olamayacaksa, referan- duma da götürülmemen. birer açıklama metni vardır. Kurucu anlaşma (Founda- tlOn Agreement) Kurucu an- laşmanın içeriğinde ilk yer alan "te- mel hükümler"dir Daha önceki an- laşma taslağma göre önemli sayıla- bilecek bir değişiklik, üçüncü temel hükümde yapılmıştır. "Birbirimizin ayn kimliğini ve Uişkimizin bir ço- ğunluk azınhk ilişkisi değil, siyasal eşiflik Uişkisi olduğunu kabul ede- rek" ifadesine, şimdi "Bu Uişldde taraflardan biri öteki üzerinde otori- te veya yasama yetkisi iddia edemez" sözü de eklenmiştir. Eğer "otorite" sözcüğü yerine "egemenlik" kona- bilse, bu Türk tarafinın beklentileri- ni karşılayabiürdi. Hatta, bu ege- ye oranla -ilk bakışta- daha az Rum, ama daha kısa süre içinde Türk dev - letine yerleştirilebilecek. Aynca bu maddenin 6. paragrafında kurucu devletlerin kendilerini koruyucu ön- lemleri "AB hukukuna uygun ola- rak" alabilecekleri belırtılınce, eğer Türk tarafını koruyucu sınırlandırma- lar AB birincil hukuku haline getiri- lemezse, bunların "eritilebileceği" de kabul edilmiş oluyor. Hepsinden önemlisi, 7. paragrafta yerleşim sı- nırlamalannın sonu olarak saptanan " 19 yıl veya Türkiye'nin AB üyeliği", sınırlamanuı sürekli değil. geçici ola- bileceğini gösteriyor. Oysa, bu sınır- landırma yetkisinin Kıbns Türk ta- rafina geçici değil, sürekli olabilecek lanın yeni biçimi bütünüyle değerlendirildiğinde, Denktaş 'ın "Annan Planı ne kadar değiştirilirse değiştirilsin, temel yaklaşımlan değişmedikçe bizim 'olmazsa olmazlarımız'ı karşılayacak hale getirilmesi mümkün değildir " görüşünün ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyor. (Fotoğraf: REUTERS) paz'a yerleşecek olanlar bu oranla- nn dışında tutulunca, kuzeye yerle- şebilecek Rumlann sayısı yine 70 bi- ne çıkıyor. Annan Planı'nın Rumlann istekle- rine yanıt veren en önemli yanlann- dan biri, "yeni durum"a geçiş süre- lerini neredeyse ortadan kaldıracak biçimde kısaltmış olması. Geçiş sü- releri iki bakundan da yok denecek kadar kısa: Federal devletin kurulu- şu ve Rumlara kuzeyden bırakılacak olan topraklann devri. Geçiş süresi- nin kısaltılması, ortak devletin sağ- lıklı bir işlerliğe hazırlanarak başla- tılmasını olanaksız kıldığı gibi nere- deyse 60 bin Türk'ün hiçbir hazırlık yapılmadan yerinden olmasına yol açacak gibi görünüyor. Planın ayrıntıları îlk belge. Annan'ın Kıbnslı taraf- larca hemen imzalanmasını istediği "Kıbns Sorununun Kapsamlı Çözü- mü" başhkh olan belge. Burada, ön- ce, tarafıann ayn ayn ama eşzaman- lı olarak referanduma sunacaklan "soru" belirtiliyor: "Bütün ekleriy- le birlikte' Kurucu Antlaşma' yı, Kıb- ns Rum/Kıbns Türk devleti ana>a- sasını ve yürürlüğe girecek yasalan, Kıbns'ın AB'ye girişini sağlayacak yeni durumu yürürlüğe sokmak üze- re kabul ediyor musunuz?" Burada, planın eski biçimine göre olumlu bir değişiklik var: îmza yerleri eski plan- da "kurucu devletier" olarak açıldı- îkinci belge, "Yunanistan, Türki- ye ve Ingiltere'nin Açıklaması" baş- hğmı taşrvor. Burada garantör devlet- ler, "çözüm"ün referanduma sunula- cağuu ve buradan olumlu sonuç alın- masıyla vekendilerinin imzala>acak- lan antlaşma ile birlikte yürürlüğe gireceğini belirrmiş olacaklar. Bu bel- genin Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gültarafindanim- ı zalanması çok önemli sakıncalan birlikte getirecek. tmzalarlarsa, planı olumlu karşıladık- lan ve referandu- ma sunulacak bel- ge\eitirazlan ouna- dığı havasmı yarata- caklar. Belgenin re- feranduma sunula- cağı zaten biliniyor. Şimdiden Türk hü- kümetini referan- dumda Annan ta- raftan yapmak is- tiyorlar. Üstelik Türk hükümetinin konuyu TBMM'ye getirmeden ken- disini bağlaması, bizim hukukumu- za göre mümkün değil. tmzalarlar- sa, anayasayı da, yanından dolaşarak, aşmak istedikleri sonucu çıkacaktır. Üçüncü belge, AB Komisyonu için hazırlanan açıklama taslağıdır. Bu açıklamanın, sona eklenen "uyum senedi" ile birlikte düşünülmesi ge- rekir. Aynca, Avrupa Konseyi Baş- kanı ve BM Genel Sekreteri için de £j aşkanlık konseyini anlatan 2. paragrafta, "dönüşümlü başkanhk" sistemi düzenlenirken "eğer konsey başka türlü karar vermemişse " ifadesinin eklenmiş olması, düzenlemenin ileride havada kalmasının yolunu açmaktadır. menlik iddiasının yalnız taraflann birbirlerine karşı değil, "adannı bü- tünü için" öne süremejeceklerini de eklemek gerekirdı. I dd 1 Yeni Durum: Bu maddede bir değişiklik var. Eskisinde "Kıbns, katüım anlaşma- sını unzalayıp onaylayacak ve AB'ye katüacakur** yerine. "Kıbns AB'ye üye olacaktır" deni- yor. Bu olumsuz ve ge- riye giden bir değişik- lik. çünkü Kıbns adı altında AB ile Rumla- nn yapmış olduğu ka- tıhm anlaşmasunKıb- ns Türk tarafinın ka- bul etmesi isteniyor. Aslında yeni kurula- cak devletin adı Birle- şik Kıbns Cumhuri- yeti olduğuna göre, bu devletin AB üyesi ola- cağı açıkça belirtilip Kıbns Türk Devle- ti'nin de ayn bir an- laşma veya protokol ile eski düzen- lemeye katılması öngörülmeliydi. Iadde 3 Vatandaşhk: Bu baş- hkahmda "bir geçki süreiçin" kurucu devletlerin her birinin öte- kinden gelerek kendi sınırlan içinde yerleşmek isteyenlerin sajısuu suur- landırabileceği hükmü yer alıyor. Bu amaçla yapılacak sınırlandırnıanm oranı jiizde 21'den yüzde 18'e indi- riliyor ama, sınırlamanın süresi her aşama için kısaltılıyor. Böylece eski- biçimde tamnması doğru olacakür. ıadde 4 Temel Haklar: Bu I maddenin 3. paragrafında da- ha önce yalnızca Maruni, Latin ve Er- meni dini azınlıklar yer alrrken şim- di "öteki azmhklar" ifadesi ve "Ro- man", yani Çingeneler de eklenmiş- tir. Çingeneler öteden beri kendileri- ni Müslüman Türklerden ayırmadık- lanna göre, bu değişiklikle bir de ye- ni bir aynhk unsuru getirümek isten- diği düşünülebüir. Yunanistan kendi ülkesinde de Pomak-Türk a>nmı gö- zeterek a>m şeyi denemiştir. Iadde 5 Federal Hükümet: Bu maddeyle senatonun ku- ruluşunda "Kıbns Rumlan ve Kıb- ns Türkleri"nin eşit temsili öngö- rüldüğü için, olumlu bir değişiklik var- dır. Ancak. başkanhk konseyini an- latan 2. paragrafta, "dönüşümlü baş- kanhk" sistemi düzenlenirken "eğer konsey başka türlü karar vermemiş- se" ifadesinin eklenmiş olması, dü- zenlemenin ileride havada kalması- nın yolunu açmaktadır. Madde 7 Geçici Federal ve Kurucu Devlet Kurumlan: Burada federal yapının oluşturulma- sı için 13 Haziran'a kadar bir "geçiş süresi" öngörülmektedir. Bu kadarkı- sa sürede "geçiş" yapılacağıbeklenin- ce, aslında geçiş süreci öngörülmedi- ği ve Rumlann temel isteklerinden başhcasuıın yerine getirildiği görü- lür. Kuzeyde yasalar uyumlaştınl- mış değildir; devlet yapısının hemen değiştirihnesi olanaksızdır; ekono- mik açıdan da en az iki yıllık bir ge- çiş sürecine gereksinim vardn". Türk tarafi böyle bir taahhüt alüna girer- se, yönetimiyle ve ekonomisiyle bir kaos yaşayacakür. I dde 8 Silahsızlandırma: Bu maddeyle Yunanistan ve Türkiye'nin adada bulundurabile- cekleri asker sayısma zaman içinde sınırlamalar getirihnekte ve "sonun- da tamamen kaldırmayı amaçlaya- rak" bunun yapıldığı belirtilmekte- dir. Buna göre, taraflar 2011 yıluıa kadar 6 bin, 2011-2018 arasında (ve- ya Türkiye'nin AB üyeliğinin gerçek- leştiği güne kadar) 3 bin askeri ada- da bulundurabileceklerdir. Butarih- ten sonra Yunanistan'uı 950, Türki- ye'nin ise 650 askerie adada kalabt- leceği öngörülmektedir. Askere sınırlandırma Aynca, güvenlik ve garantiler ko- nusunda Annan paketinin IV Ek'i olarak yer alan ve Türkiye, Ingiltere ve Yunanistan tarafından imzalan- ması öngörülen "tttifak Anlaşma- sı'na Ek Protokol" ile adada bulun- durulacak askeri birlikler içina>nsı- nuiandırmalarda getirihnektedir. Bu protokol ile askeri güçleri faaliyetle- n "laşla içinde eğitim, araç gereç ba- kunı, geçit törenleri ve belhienmiş alanlarda eğitim" olarak sınırlan- maktadır. Askeri birliklerin yahuzca altı kışlada toplanabileceği belirtile- rek, bunlann yerleşim alanlan da be- lirli sınırlamalara bağlı kılınmakta- dır. Aynca, dört askeri araçtan, üç askeri uçaktan, iki gemiden veya 100 askerden fazlasının hareket ettirile- bilmesi, ancak 48 saat önceden BM makamlanna ve karşı tarafa bildiril- mesiyle yapılabilecektir. Bazı hal- lerde bu ön süre 72 saate çıkmakta- dır. Bu düzenlemeye razı obnak, Tür- kiye için Kıbns'Ia ilgUi etkin garan- tisinden vazgeçmek anlanuna gele- cektir. "650 askerimiz sürekli adada kalacak" drve se>inen ve halkuı da se- vinmesini isteyenler, işte bu somut gerçekleri gizlemek peşinde olanlar- dır. Türkler evlnden olacak Iadde 9 Kurucu Devlet Sı- nırlan ve Toprak Ayarlama- sı: Burada, Kıbns Türk tarafinın Rum- lara bırakacaklan topraklann 42 ayı kapsayan 6 aşamada gerçekleşeceği belirtilmektedir. Süre, anlaşmanın yürürlüğe giri- şinden 104 gün sonra başlayacaktır. Ancak anlaşmanın temel eksikliği burada da görühnektedir: Anlaşmay- la onbinlerce Türk evlerinden atıla- cakbr, ama nasıl ve nereye, hangi pa- rasal olanaklarla yeıieştirileceklerine ve bunlar düzenlenmeden yerlerin- den edilmeyeceklerine ilişkin bir dü- zenleme yoktur. Kurucu anlaşmaya ihştirilen metin- lerden ilki BKC anayasasıdu". Bunun ardından bir harita, bayrak, "müTi" marş ve federal mallarla ilgili belge- ler gehnektedir. Anayasa ve paketin önemli unsurlannı bundan sonraki yazıda ele alacağız. Paketin incelediğimiz bölümlerin- de de, bundan sonra ele almaya çah- şacağumz öteki önemli unsurlannda da, ileride Türkiye ve Kıbns Türk'ü için sakuıcalar yaratabilecek pekçok husus \ardır. Bunlara razı olsak bile, anlaşma AB birincil hukuku haline getirflmezse, eldeedilenler de kısa sü- redeyok olupgidecek, Kıbns Türk'ü eriyen bir azınhğa dönüştüğü gibi Türkiye'nin de Kıbns'la ilgili hak ve çıkarlan ziyan olacaktır. Yanna ka- dar söyleyebileceğimiz son söz, Tür- kiye ve Kıbns Türk'ü adına ts\iç- re'de bulunanlann daha sonra ken- dilerini "suçhı" konumuna düşürecek adımlan atmaktan kaçınacaklannı ummaknr. ssinagurel@cumhuriyeLcom.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear