02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2004 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVTT/HAYIR O KTAY AKBAL Türkiye Kimi İstiyor? Tek başımıza m ı kaldık? Bu benim kaçırıcı yenil- gim?Altmışy\|dır Istanbul- lu bır seçmen olarak oy ve- riyorum.Çoğukez istediğim adaylar kazanarrtadı. Hep, yenılgı mı. hep ye^nilgi mi? Geçende, fonesco'nun 'Gergedanlar' oyununu an- mıştım. Faşizm otgusuydu ordaanlatılan.. HHtier'ın.ya da Mussolini'nin partısi, üst üste seçiml&r kazan- mış, insanlar. kirn i çaresız- likle, kimi sevınçle. kimi tür- lü çıkar hesabıyla lcesin ege- menliğini kuran bir tutumun, bir anlayışın yanciaşı kesil- miş... Kendılerinden olma- yanları bırer yabancı, birer düşman gibı görrnüş. dış- lamış.. Üç beş aydınlık in- san kalmışsa, onlar daboz- guncu sayılarak biryeriere ıtilmiş!.. "Milliyet"te Ece Temel- kuran "Türkiye hâlâ bizi is- tiyormu?" diye soruyordu. Bizi, yani bu ülkenin bilinç- li insanlannı; sanata, kültü- re, gerçek uygarlığa, eşitli- ğe, zekâya, bılgiye inanan, bağlanan insanlannı!.. "Bir kâbus gibi, yaşanan- lar. Bana mı öy/e geliyor, yoksa bu ülke bir uçuruma mı yuvarlanıyor? Bn kâbus olan kısmı şu, h&rkes bü- tün bu olanlarnormalmiş gi- bi davranıyor. Bağırsan da, bir türlü sesinin çıkmadığı kötü rüyalar gibi.. •" Bir buçuk yılda mı oldu bu değişme? "Bizdeğıştik"ü\- yenlerbu kısasüredehepi- mizi de değıştirdiler mi? Kendilerine benzettiler, ken- di ınançlarına, kendi kültür- lerine, kendi zevklerine?. Yetmiş mılyonuz, ama on milyonluk Türkiye'yi arama- ya başlıyoruz. Değişme bu mu? Gerileme, bayağılaş- ma mı? "Gergedanlaşmış bir top- lum içinde tek başına kal- mışsın. Istediğin kadarben insanım, insan kalacağım de.." diye yazmıştım. Te- melkuran daha ileri gitmiş, diyor ki: "... birkaç yıl içinde bu gidişin yönünü değiştire- cek bir şey olmadığı takdir- de biz bu ülke için bir şey- leryapmakistesekbile, bu ülke bizi istemeyecek! Ha- ni bünye kendine yabancı olanı kusar ya, tıpkı öyle, bizi de kusacak.. Böyle bir düzen içinde bize ihtiyaç olmayacak. Bizim yaptığı- mız, ürettiğimiz düşünsel, sanatsal, herneyse, hiçbir ürünün alıcısı kalmayacak. Bizım gibi insanlar -eğer bu gidişi değiştirecek her- hangi birşeyyapamazsak- yakın gelecekte tedavül- den kalkacak..." Ne demek "bizim gibiin- sanlar'l Yurdunu, halkını seven, içinde yaşadığı toplumun çağdaş uygariığın verileri- ne, beğenisine, anlayışına uyması için çaba harcayan insanlar!.. Kemal Ata- türk'ün türtü düşmanlıklar- la ortadan kaldırılamayan sesini, çizgisıni, özlemini yaşatmak, çağdaş uygariık- ta daha ileri daha ileri git- mek isteyen insanlar... Bun- lar bir kaymaktabakası mı? Bir mutlu azınlık mı? Bir üst sınıf mı? Değil, sen, ben, o!.. Gazete, kitap okuyan, tıyatroya giden, düşünen, yaratan insanlar. Bir sürü- nün parçası olmayan, ol- mak ıstemeyen, bilinçli bi- reyler!.. Sinsi sinsi bir yoz- laştırma, zamanla yok mu edecek. birikimleri? Toplu- mu gergedanlaşmış yaratık- larla doldurmak hesabı mı var kımilerinde? Kendileri gibi yapmak herkesi, hepi- mizi... Yazılannı ılgiyle okudu- ğum Ece Temelkuran'ın, kendine, dahadoğrusu 'bi- zim gibi' olanlara sorduğu soruyu yanrtlar mısınız? "Hiçbirimizin geleceği bu ülkenin, bu halkın gelece- ğinden bağımsız değil. Pe- ki birgenel tablo içinde ben ve benım gibi insanlar ne- rede duruyor, ya da, nere- de duracak?" Kemalcilerin İletişim Sorunu... Prof. Dr. Nacİ K E P K E P Bağımsız Cumhuriyet Partisi MYK Üyesi G örüşlerin başkalanna aktanla- bilmesi, onlardan tepkilerin alı- nabilmesi. daha sonra konunun tartışılabilmesı. başka bır de- yişle, görüş alışvenşinde bulunulabılme- si önemli bir sorundur. Günümüzde gaze- teler ve televizyon kanallan, "•medya" söz- cüğü ile belirtıldiğı gibı, bılgılenn \ e gö- rüşlerin kamuoyuna aktanlmasına aracı- lık ederler. Günümüz koşullannda ülkede veya dünya çapında her türlü yayın organ- lannca gerçekleştirilen bu "üetişimdeara- cihk" işlevi büyük önem taşır. Bu işlevin gerektiğince yerine getırilemediği durum- da toplumun siyasal yaşamının veya dü- şün yaşamının düzgün bir bıçimde işleme- si olanaksızdır. Ancak her ülkede, her za- man, iletişimde aracılık işlevınin eksiksiz yerine getirildiği de söylenemez. Toplumun bir kesimi veya bir siyasal parti. yalnızca veya daha çok, kendi görüşlennin duyu- rulmasını, kamuoyunca bunlann tartışıl- masını, karşıt görüşlerin. olabilirse. hıç aktanlmamasını veya olabildığince az yer almasını isterler. Bunu gerçekleştırebıl- dikleri ölçüde de kamuoyunun kendi iste- dikleri doğrultuda oluşturulmasını, belki de yönlendirilmesını sağlamış olurlar. Belli görüşlenn ya da bellı konulardakı haberlenn yayın organlannda hiç yer al- mamasını veya sınırlı bır biçimde yer al- masını sağlamanın değışik yöntemleri var- dır. Yöntemlerden bin. belli görüşlerin ve bu görüşlere ilgi uyandıracak, ona özen- direcek haberlenn yayımlanmasının ya- sayla yasaklanmasıdır. Bunun dışında, iktıdar gücünün kulla- nılması. ekonomık gücün kullanılması, yasalann adı suç olarak nitelediği türdeki güç kullanma veya kullanılacağı korkut- ması yöntemlerinın değişik biçimleri kul- lanılabilmektedir. Günümüz Türkıyesi'nde yasal olarak geniş bir basın özgürlüğü sağlanmış olma- sına karşın, tüm siyasal görüşlerin kamu- oyuna aktanlması işlevınin eksiksiz yeri- ne getinldiği söylenemez. Bu konuda kı- sıtlamalar vardır ve durumun giderek kö- tüye gittiği de bır gerçektir. 1950"lerin ik- tidan resmi ilanlann dağıtımını kötüye kullanarak bır "besteme basın" yaratmış- tı. Muhalıf basın ise reklam gelirinden yoksun bırakılarak ekonomik baskı altına alınmıştı. Son çeyrek yüzyılın geçerli yön- temi ise ağırhklı olarak ekonomik baskı- nın bu kez özel girişımlerce uygulanma- sıdır. Özel ılanlar çok bilinçli bir bıçimde dağıtılmaktadır. Kabul etmek gerekir ki üretim araçlan üzerindeki özel mülkiyeti kaldıracağı bilınen Marksist görüşü sa\TJ- nan yayın organlannın özel girişimlerce rek- lam verme yoluyla desteklenmesını bek- lemek yanlış olur. Ancak son çeyrek yüz- yıldır. yani reklam verme gücüne sahip özel ginşimlerin ıdeolojik bır evnm geçi- rerek "karma ekonomT düzenini sa\ıın- maktan da vazgeçmelerinden beri "Ke- maki görüş"ü savunan yavın organlan da özel rekJam alamaz olmuş veya kınntılar- la yetinmek zorunda kalmışlardır. Bu yetmezmiş gibi, özel kesımin güçlü olanlan son dönemde bir e\ nm daha ge- çırmişler \ e kendi kışisel ekonomik çıkar- lannı ABD'nın \e AB'nın siyasal emel- leriyle tevhid edı\ ermişlerdir (birleştiri- \ ermişlerdir). Bunun sonucu olarak da gü- nümüzde, temel varoluş nedenı emperya- lızme karşı savBşım olan Kemalcıler. bu çev- reler ıçın tam bır boy hedefı durumuna gelmıştir. Buna bir de gazete ve televızyon- lan ellerinde bulunduran holdınglerin ık- tidarca "ikna edilerek" hizaya getınlme- len. bazı yayın organlanna yasa çıkanla- rak el konulması, TRT'nin ele geçirilme- sı eklenince, Kemalci görüşlen kamuoyu- na duyuracak hemen hemen hıçbır yayın organı kalmamıştır. Kemalci olarak bilı- nen bir iki gazeteci de yayın organlann- daki görevlerinden birer birer uzaklaştınl- mış ya da uzaklaştınlmak üzere. Sonuç olarak, şimdi meydan muhiplere ve karşı- de\Tİmcılere kaldı. Artık karnuoyunu mu- hipler ve karşıdevrimciler oluşturacaklar. Özetle söylemek gerekirse, kamuoyunu muhiplerin ve karşıdevTİmcflerin oluştur- duğu bir ülkenin geleceği karanlıktır. Evrensel bovııtta söz hakkı olması ge- reken Kemalcilik, kendi ülkesinde bile se- sini duyuramaz duruma gelmiştır. Ulusal boyutta sesımızı duyuracak organ olarak elde bir tek "gazete" kaldı. Bu ulus en ça- resız kaldığı bir dönemde bile çare üret- mişti. Çare üretmek zorundayız. Yirmıncı yüzyılı aydınlatmış olan. hıç kuşkusuz, yırmı bınnci yüzyılı da aydın- latacak. ona ızlemesi gereken yolu göste- recek meşale olan bir ideolojı biçare ka- lamaz. Kemalcıler olarak tüm insanlığa söyleyecek daha çok sözümüz var. Bir şeyler yapmak gerek Öncelikle yapılması gereken, birtele\iz- yon kanalının kurulmasıdır. Sanınm bu konuda herkes hemfikir. Bu doğrultuda bazı ginşimlerin olduğu, bazı girişimlerin de sürdüğü bilinmektedir. Sorun, böyle bir ginşimin maliyetinin yüksek olması ve aynca uzunca bır süre herhangi bır kâ- nn da söz konusu olmaması; tam tersine kuruluşu ayakta tutabilmek ıçın yenı ma- li ka>naklann gerekebilmesidir. Aynca. daha önce yaşanan deneyimlerden bilin- mektedir ki, böyle bir kanal kunılacak ol- sa, reklam gelınnden yoksun bırakılarak çökertilmeye çalışılacaktır. Bu tablo her- kesin elini kolunu bağlamakta \e herhan- gi bır umuda yer bırakmamaktadır. Yılgın- lık, yok olmanın başladığı andır. Emper- yalistlerin ve karşıdevrimcılerin, muhip- lerin ve ışbirlikçilerin bizden bekledıkle- n de budur. Ancak Kemalcilerin bilınen özelliği beklenenın tersini yapmaktır. Ça- re, bellı niteliklere sahıp özel bir kurulu- şun çevresınde toplanıp. olması gerekenı gerçekleştirmektır. Bu özel kuruluş öyle bır kuruluş olmalı kı. her şeyden önce bu kuruluşun sahıpleri ödün vermez Kemal- ciler olmalı; bu kuruluş ekonomik açıdan başanlı bır geçmişe sahip olmalı ve kamu- o ^ bu kuruluşun eline aldığı işı başara- cağına ve kuru gürültüye pabuç bırakma- yacağına, elıne aldığı işi, bıkmak usan- mak söz konusu olmaksızın. sonuna kadar götüreceğine güven duymalı: bu kurulu- şun yönetıcilen konunun öneminın bilin- cinde olan kişilerden oluşmalı; bu yöne- ticıler kurulacak bu kanalın yozlaştınlma- ya çalışılacağını, belki de içten çökertil- meye çalışılacağını bilen ve gereken her türlü planlamayı yapabilecek biçimde ye- tiştirilmiş ve bilinçlendirilmiş kişiler olma- lı, bu kuruluşun elinde işletmeciliği iyi bi- len yetişmiş kadrolar olmalı. Bu niteliklere sahip bir özel kuruluş ko- nuyu ele aldığında, sorunun bırçok yönü- nün, özellikle mali kaynak sorununun ken- dıliğinden çözüm yoluna gireceği kuşku- suzdur. Örneğin, kanal hizmete gırip, Ke- malcilerin oluşturduğu geniş bir izleyici kit- lesine ulaşhğında, reklam vermeme diren- ci yavaş yavaş çözülecektir; dahası baştan başlayarak Kemalcilerin sahibi olduğu bir- çok firma reklamlannı bu kanala da vere- cektir. Öte yandan, birçok kışı. kâr getirmeye- ceğinı bile bile, bu kuruluşun pay senedi- ni almavı bir onur konusu, bır görev ola- rak bilecektir. Mevduat faiz oranının yüz- de yirmi iki olduğu günlerde, denemek için sorduğum çevremdeki bırçok kişi, boyle bir kuruluşun çıkaracağı, yıllık bin- de bir faizlı tah\ili se\ erek alacağını söy- ledı. "Önderlik göre\ini üstknecek kuruluş", mali katkı yapabilecek olanlar, bu görev hepimizin! PENCERE Solun Başına Kimi Getirelim?.. Yerel seçimleri iktidar partisi silip süpürdü.. Sol ayvayı yedi.. Seçim öncesi yapılan tüm anketlerde AKP yüz- de 50'nin üstünde gösteriliyordu; yaklaşık yüz- de 70'e bile tırmanıyordu, yüzde 45 çıktı. Eh, bu da 'teselli mükâfatı'!.. Kirnileri de diyorlar ki: - Erdoğan, Menderes'inrekorunukıramadı!.. Nasıl kırsın?.. Menderes 27 yıllık tek parti devrinin üstüne gel- dı; elbette rekor kıracaktı. Erdoğan bir bakıma rekor kırdı!.. • Neden?.. Geçenlerde bir 'büyük işadamı'na sordum: - Bu AKP başansının sım ne?.. Yanıtladı: - 2001 khzinin ürünü!.. - Nasıl?.. - 2007 krizinde halk ve ülke nesi var nesi yok kaybetti, Ecevrt7n Başbakan olduğu 58'inciHü- kümet IMF'ye teslim oldu; bunalım öylesine yı- kıcıydı ki seçmen eski partileri gömdû, AKP'ye oy verdi; beklentileri çıkmazsa ayılacaktır. Halk daha ayılamadı!.. AKP'nin ekonomide bir şey yaptığı yok, IMF programını uyguluyor.. Bır süre sonra zamıri de ortaya çıkacak.. • Ya sol?.. Solu kutlanm!.. Muhalefetteyken oy yitirmek kolay bir iş de- ğildir; 10 mılyonu aşkın işsizi bulunan bir ülke- de bu başanyı gösterebilmek her yiğtdin harcı de- ğil!.. İktidar koltuğa lök gibi çökerken CHP neden doğru dürüst muhalefet yapamıyor?.. Mustafa Balbay geçenlerde 9'uncu Cumhur- başkanı Süleyman Demirel'le bir konuşma yap- mıştı, (26 Mart 2004 Cumhuriyet) birkaç satır aktarıyorum: Balbay soruyor: - Kimileri bugün Demirel muhalefet lideri ol- sa, iktidarı lime lime ederdi diyor... Demirel kahkahalaria gülerek yanıtlıyor: "- Siyasette değişik tipler gördüm. Konya 'da Şevket Telatar vardı; etrafta 'müthiş bir adam' diye bilinirdi; bir gün onunla karşılaştık. Çevremdekiler dediler ki, 'Bu adam bir ordu- ya bedeldir'. Adam kızdı 'Bır ordu da ne ki' dedi. Yani ben de bu sözünüze karşılık 'evelallah' demiyorum, ama..." • Ne yapsak, ne etsek, solun başına Süleyman Bey'ı mi getirsek?.. İSTİKBAL COMBINA KANEPE 390MİLYONTL* 5 NAKIT FIYATIIU VADE FARKSIZ TAKSIT Şimdi İstikbal'm "Bak şu fiyata" etiketli ürunlenni % 20 indirimlı alabiür... Odemelerınizı nakıt fiyatına, vade farksız 5 taksitte, Maximum kartınız varsa, 8 taksitte yapabilirsıniz. Boyctik STKH~Jf TATAK VE >K!Z YATAK ARMADA SANLKKLİ SAZA. ARHADA CEKMECELI SAZA. MkMCL H J PKLHtÜA -•truK "(UOM1 VATAK - IAZA SltUMIı BAMKASt P05 CIHA21 OLAN ft*YlL£SİMCD£ GEÇERUCHH *C0MBJNA KANEPE ' 1LTA S M I U ı GALAKSI YATAAOCAS.TK KAH>0LALl. M KAST JYGUlAMA5ı 15 8 TAKS\T istiKbai www.istıkbal.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear