22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
»MART -2004PA2AR CUMHURİYET SAYFA 19 M J w ' 2 S a {^fsota'da yine h^rkes birbirine girdi: Kiisova! D E N İ Z S O M Etektrotıik posta: denizsMn§cumhuriyetcom.tr wwwMtanzsom.com Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Hindistan'dan iyiymişiz... "Evet. Hint fakirterinden hallicevizr llıntlıAkif K&kçe: ABD, Ortado ğu'da 'llımlı Islam Devleti ' kurmadan önce A^merika'daki vahşi k^apitalist devlet yerine "llımlı Kapitalist Devlef kursun..." Üç grup Ayşegü&l Tokatlı "Siz hangi gruptansınız" diye so> rarak Murray Butler'a n sözünü anımsartıyor. "Dünya üç grup insandan oluşur: işleri yapan ve sonuçlsan ortaya çıkaran küçük bir seçkin grup. Olupbrfceni seyreden oldukç^ büyük bir grup. V « nelerin olupbitrtiğini bilmeyen muazzam bir kalabaİJk." Jİ - itabın kapağındaki karikatürü Semih Po- roy çizmiş. Rakı masasında oturan iki ki- şi, karşılıklı kaldırıyor. Fakat masadaki iki kişi aynı kişi: Aydın Boysan... Bilgi'den çı- kan "Neşeye Şarkı" kitabında Aydın Boysan, gül- mece dünyasında yeni bir yolculuğa çıkıyor: "Bir kişinin bilgisizliğinden yararlanarak onu zor duruma düşürmek, dolandırıcılığın tarifidir. örnek aramaya kalkışırsak, herkes birkaç isim sayabilir belki. Ama uzağa gitmeye ne hacet? Tüm dünya erkekleri dolandıncıdır. Hem de anadan doğ- ma. Zavallı kadınların gönlünü çalmak, onlann duygu- lcirını dolandırmak için yemedikleri halt kalmaz. Üstelik de duygu dolandırmak yetmiyormuş gi- bi, bir de kendilerine nazik, zarif, jantiy, centilmen gibi yakıştırmalar yaparlar. Bu üçkâğıtçılığa, krallar ve başbakanlar da önayak olur. XIV. Louis ünlü güzellerden birini dansa davet Neşeye Şarkıederek onurlandırdı. Bu zarif hanım da, krala iltifa- tı borç bildi. 'Majesteleri bütün kendinden önceki- leri karanlıkta bıraktılar' dedi. Kral hemen karşıladı: 'Şüphesiz haklısınız madam. Onların hiçbiri sizinle dans etmemişti'. Disraeli ile Gladstone, Ingiltere'yi yönetmekte ömürleri boyu rakip oldular. Kraliçe Victoria ise, açık açık Disraeli'den yana olurdu. Bunu nasıl sağ- ladığını sorduklannda Disraeli derdi ki: "Çok basit. Rakibim, kraliçeye hükümdar muamelesi yapıyor. Ben ise kadın.' Düşes du Maine'nin salonlannda, şununla bunun arasındaki fark nedir gibilerinden bir oyun oynanır, böylece katılanlar da neşelenmeye çalışırlardı. Bir keresinde düşes, kardinal Polignac'a, 'Benimle bir saat arasındaki fark nedir' diye sorup şu cevabı al- dı: 'Madam! Saat zamanı hatıriatır, siz ise unutturu- yorsunuz!' Maurice Chavalier, temsiline yetişmek için ge- ce ekspresi ile Marsilya'ya gidiyordu. Çok yorgun- du. Uyumak da istiyordu. Ama karşısında oturan ka- dının güzel gözleri ona tatlı tatlı baktıkça da uyu- ması söz konusu olamıyordu. Sonunda yalvardı: 'Matmazel! Lütfen gözlerinizi kapayınız da uyuya- yım!' Centilmenlik Ingilizlere vergidir, değil mi? Işte buy- run örneğini; Yaşlı bir lord, doktora gitti ve frengi hastalığına yakalanmak istediğini söyledi. Doktor kulaklarına inanamadı ve nedenini sordu. Lord açık- ladı: Ben hastalanırsam kanma geçiririm. Ondan da şoförümüz alır. Şoför karımın oda hizmetçisine aşı- larsa, papaz da hastalandı demektir. Işte o papaz, bunu hak etti." MUİİU Çin atatsözü: "Bir gûn mutlu olmak istiyorsan içki iç. Bir hafta mutlu olmak istiyorsan tatile çık. Bir ay mutlu olmak istiyors-an evlen. Bir ömür b>oyu mutlu olmak istiyorsan toprakla uğraş. Bir ömür b>oyu mutsuz olmak istiyorsan insanla uğraş!" SESSÎZ SEDASIZ (!) Dünyadaki feministler karar almış Fıkrayı gönderenin imzası yoktu; kim gönderdiyse teşekkürierle: Dünya feministler kongresinde, Amerıkan delegesi hanım kürsüye gelmış:"Geçen yılın kararlannı aynen uyguladım. Eve gider gitmez kocama, 'Bundan sonra temiz çamaşır istersen kendi çamaşınnı kendin yıka. Işte makine orada' dedim. llk gün bir şey görmedim. Ikinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sadece kendi çamaşıriannı değil, benimkilen de yıkıyor." Alman delegesi söz almış: "Ben de kararımız gereğince kocama, 'Bundan böyle sofrada temiz tabak istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıkayacaksın. Işte makine orada' dedim. Birinci gün bir şey görmedim. Ikinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün baktım, bulaşık makınesinin başında sadece kendinınkileri değil, benim bulaşıklanmı da yıkıyor." Üçüncü konuşmacı olarak Türkiye'den gelen delege hanım kürsüye çıkmış: "Geçen yılki kongreden sonra Türkiye'ye döner dönmez karanmız gereği kocamla konuştum. Ona, 'Bundan böyle bu evde yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek. Işte mutfak orada' dedim. Birinci gün bir şey görmedim. Ikinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu, hafıften görmeye başladım." Yüksek Yerilim Hatt Yerh filmlenmizde bıle esas oğlan hep Amerikah! erdincırtku ı yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKINCI Serdar Bilgili'nin Yanıtı Beşiktaş Jimnasrik Kulü- bü'nün (BJK) kendısine ema- net edilen İnönü Stadyu- mu'ndaki kaçakveözensiztri- biin kapatma ınşaatına karşı >apının mımarlanndan Fazıl Aysu tarafından gönderılen mektubu 18 Şubat 2004 günü yayımlamuştım... Fazıl Aysu bu eserin bir "cumhuriyet mirasT olduğu- nu da anımsatarak özellıkle mimarisı konusunda özetle şunlan vıırguluyordu: "En önemli özeDiği, Dolmabahçe vadisi içinde topoğrafyaya, fcentsel peyzaja ve doğal çevre- sLne en uyumlu bir şekilde yer- kşebilmesi yönündeki mimari hassasiyettir.. Bu nedenle, hem görünümiinü hem de kütlc ya- ptsını bozan böyiesi ölçüsüz bü- yüklükteki bir çelik kafes tri- bün kapatması bizler için ka- bul edilemez»" Mimann serzenişlerine BJK'nin vereceği yanıtın da bu köşede yayımlanacağını makta ve bakımııu, onanmını yapmaktadır... Üstelik artan seyirci sayılan ve gereksinme- lere rağmen bu stad terk edil- memiş ve başka bir modern s- tad yapmaya gücümüz olması- na rağmen, bu esere hayat ve- rilmeye devam edilmiştir~ Bu açıklamalannuz ve uya- rüannız ışıgında, İnönü Stadı için çevresel veri ve etkileri de düşünür şekilde bütüncül bir projeyi gündeme aldık.- Temel yönlendiricimiz mimar Fazıl Aysu olmak üzere, yasal ve etik gerekleryerinegetirilerekveil- gin kurumlar ik de tarüşarak görüş. geliştirmek istiyoruz™ İşte bu aşamada, eleştiri ko- nusu olan uygulamalar yeni- den deöerlendirilebilir, değişti- rikbihr, çok zorunlu ise yıkda- bilir düşüncesindeyiz~ Ancak tnönü Stadı fonksiyonunu sür- düreceğine göre, bu bütüncül proje hedeflerimiz arasında bazı bölümlerin restore edilme- si, bazı bölümlerin venilenme- KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak a turk.net ÇİZGİLÎK KÂMİL MASARİCI kamilmasaraci a mynet.com Dolmabahçe vadisinde bir mimari zarafet simgesi... hıyurduğıım yazıma 4 Mart 2004 tarihınde bir açıklama jeldi... Daha doğrusu, BJK Yöne- i m Kurulu Başkanı Serdar Silgüi'nın Fazıl Aysu'ya gön- lerdiğı ve benim eleştirilerim- ien de söz eden bir mektubu. 3İlgim olsun diyerek ilettiler... 1903 'te kurulan ve geçen yıl süyük törenlerle haklı olarak 100. yaşuu kutlayan bu köklü tulübümüzün kendi geçmişi tadar •'İstanbuTun değerleri- »«" de bağlılık göstermesini iilediğim görüşlerime yanıt >luşturan nektuptan bazı bö- lûmlen kısaltarak aktanyo- nım. Centilmeoce bir itiraf "BJK han A\Tupa ve dün- y-adaki yeni standartlara uy- makhemdekuHamcuun kon- fior aravışlanna yanıt vermek üzere İnönü Stadı'nda bazı müdahalekre zorunlu kalmış- tır™ Bununiçin yanhşhklar ya- pıkuysa özûr dileriz, ancak biz J e sizkrle a>ıu hassasiyetler Öte yandan BJK 50 yıh aş- kındır İnöoü StaaYıu koru- si, sınırh da olsa kapasite artu- nlması ve konfor koşuDarmm i>ifcştirilnıesi yer almaktadır~" "Istanbullu" olabilmek... Serdar Bilgili'nın bu mek- tubu. Fazıl Aysu'ya yeniden "yardımcı olmasr davetiyle sonlanıyor... Başlangıçtaki olumsuz dav- ranışlan da yasal açıdan olma- sa bile "kent kühürü" adına onarmaya başlayan bu yakla- şunlanndan ötürü ben de BJK yönetimine teşekkür ediyo- rum. Çünkü milyonlann gönlün- de yer alan bu gibi kurumlan- mızın, spordakı başanlan ka- dar sporun temelındekı "yaşa- ma ve insana saygı" anlayışını da toplumda güçlendirici tu- tumlar izlemeleri çok önem- li... BJK gerçekten "tarihe du- yarsız" değil. "geçmişin tüm degerlerine saygrfı" bir Istan- bullu olmalıydı ve Bilgili'nin imzasını taşıyan mektup, bu yöndeki beklentilerimiz için de umut \erici bir gelişmenin göstergesi oluyor... oekinci <; cumhuriyet.com.tr H A R B I SEMİH POROY * semihporoycı yahoo.com X HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BÎLGI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKA\ 28 Mart ıctcıc.mumtaz-arikan.com BOYUYLA ILGfLI ŞAKALARf YASAKlADf!. t9J4 'TE ', Boyo k 4M/çrr.' çoz K/s/ı BOYLU OLOUGV 'Ç/A/ VV//V KÜÇÜt: NAPOLYONll"DIYE 4O4y EP/LEAt OOLLFUSS', 1332 'DEN B£Kl /llfCJ£Tül£y/l BAŞ6AK4MLI- ğı ~>>4PMAKTAYC>/ (/£ B/'/P Y'£-CV/Ç DİKT74TÖGCS L/YGU- Lj4MAtA/Sfytj4 DİKKArf Ç£'/e/yO/SCXJ. O SfG4L4/S yÂYf EG£M£MÜĞ/M£ <4LM'Ş OLAA )J// KARLANA&4K K£M£>f ÛLAZ£S/fiJDE DE BrR VOMETlM tOJÜMA ÇASASf/V/} GrGMffTT- sos>*u./srz-£/? " 8U KOMUOA EYCMMLEgtUl £NG£U.tYEM£MlŞTl.k G//V PÜZENLED/ĞI B/Z SatXXST£ parf-i ktırntafHl.. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU "Ya Taksim, Ya Öliim!' Yıl 1953, Kıbns Başpiskoposu Makarios Amerika Birleşik Devletleri'nı üç aydır kent kent dolaşıyor, "Kıb- ns c/avas/"nı anlatıyor, "Kıbns için halkoylaması" öne- riyordu. Makarios, 100 bin kilometretuttuğusöylenen turunu tamamlamasından birkaç gün sonra Atina'ya gidecek, Yunanistan Başbakanı Alexander Papa- gos'la görüştükten sonra 3 Mart 1953 günü şu açık- lamayı yapacaktı: "Yunan hükümetı Kıbns konusun- da kendısine düşen görevi mutlaka yerine getirecek- tir. Kıbns halkının bundan hiç şüphesi olmasın. Yu- nanistan'a güvensinler. Kıbns konusu yalnız Kıbns halkını değil, bütün Yunan halkını ilgilendiren birme- seledir." Aynı yılın 16 Haziranı'nda Yunanistan Baş- bakanı Türkiye'ye beş günlük bir ziyarette bulunmuş, fakat "Kıbns konusu" Türkıye tarafından bir "sorun" olarak gündeme getirilmemişti. 1954 Şubatı'nda Başpiskopos Makanos, Yunanis- tan'dan "Kıbns konusunu Birieşmış Milletler'e gö- tünvesini" istedi. Biz ise sanki tüm bunlar Türkiye'yi hiç ilgılendirmezmişçesine suskunduk. Biz sustukça karşı taraf bir adım daha atıyordu. 11 gün sonra Ati- na'da Kıbns için gösteri yapan Yunan gençleri Ingiliz bayrağını yaktılar. 25 Mart günü ise Yunan pariamen- tosunda Kıbns için gösteriler yapıldı. Biz ise hep su- suyorduk. Statükodan, Ingiliz Sömürge Yönetimi'nin sürmesinden yanaydık; Kıbns konusunda, o yıllarda ilişkilerimizin oldukça iyi olduğu Yunanistan'ı değil, adadaki Ingiliz Sömürge Yönetimi'ni "muhatap" alı- yorduk. Geliştirdığimiz bir "Kıbns politikamız" yoktu. 12 Mayıs 1954 günü Kıbns Türk Kurumlan Federas- yonu'ndan yedi kişihk bir heyet Ankara'ya geldi. Fe- derasyon Başkanı Faiz Kaymak'ın "adaya özeriik ve- rilmesinin olaylara neden olacağını" söylemesi de bu politika yoksunluğunun bir kanıtıydı. Nihayet 1 Ağus- tos 1954 günü Kıbns'ta on binlerce Türk'ün katıldığı bir mrting yapıldı ve dünyaya "Kıbns'ın Tün<iye'nin bö- lünmez birparçası olduğu" duyuruldu. Bu mıtingin te- mel sloganı "Kıbns Türirtür, Türk kalacatıri Kahrolsun Makarios!"tu. Yunanistan bu mitinge 20 Ağustos'ta karşılık verdi. Atina'da yapılan mitinge 100 bınin üze- rinde insan katıldı. Türtciye hükümetini derin uykusun- dan uyandıran da bu miting oldu. 28 Ağustos günü Başbakan Adnan Menderes, Is- tanbul'da "Kıbns Türktür Komitesi" ile bir görüşme yaptı ve sonrasında, "Yunanistan Kıbns'ıaslaaJama- yacaktır!" açıklamasını yaptı. Bu arada Kıbns'ın Yu- nanistan'a ılhakı için Birleşmiş Milletler'e yaptığı çağ- n üzerine, Türk hükümetınin, tüm büyükelçiliklere Kıb- rıs'la ilgili "Tün\ fez/"ni dünyaya tanrtmalan yolunda emir verdiği basına duyuruldu. Fakat bu "fez"in ne ol- duğuna ilışkin somut bir yanıt alamadı gazeteciler. "Tez", 1955 başlannda yavaş yavaş miting meydan- lannda seslendirilmeye başlanan "Ya taksim, ya ölüm!" sloganıyla birlikte muamma olmaktan çıktı. Ne var ki o mitinglerin bizı olduğumuz yere mıhlamaktan öteye hiçbir yaran olmayacaktı. 15 Ağustos 1960 ge- ceyansı, ikitoplumlu, ömrü 1974Temmuzu'nakadar sürecek Kıbns Cumhuriyeti ilan edildi. 1974 yılında Kıbns Cumhurbaşkanı Makarios'a karşı girişilen dar- be sonrası başlattığımız askeri harekâta, kuzeyde ku- rulan yeni bir Türk devletine, verilen onca şehide, har- canan onca emeğe, dökülen onca paraya karşın bu- gün de 50 yıl önce mıhlandığımız noktanın pek uza- ğında değiliz ne yazık ki. Kıbns Türkiye'nin bölünmez bir parçası mıydı, adanın tümünü topraklanmıza mı katmak istiyorduk, yoksa ada taksim mi edilmeli, bir parçası Yunanistan'ın, bir parçası da bızim mi olma- lıydı? Ya da Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti, varlığını ilelebet sürdürsün mü istiyorduk? Adanın iki toplum- lu bağımsız bir Cumhuriyet olmasından yana olanlar da vardı. Her kafadan bir ses çıkıyordu kısacası. Ke- sin bir karara varamadığımızdan dönüp dolaşıp 50 yıl öncekı mıhlanma noktamıza geri gelmiştik. Ama bu arada atı alan da Üsküdar'ı geçıyordu, geçmişti. istanbul Üniversitesı Rektorü Sayın Kemal Alem- daroğlu, "Gerekirse Güneydoğu'da verdiğimiz 35 bin şehidin yanına 135 bın şehit daha vererek Kıb- ns '/ da, Yunanistan'/ da alınz" diyerek Rumlan, Yunan- lan korkutmaya çalıştığı konuşmasında bir zamanla- nn o "Ya taksim, ya ölüm"\ü mitinglerine katıldığını söylüyor. Mesleğı insan yaşamını korumak olan birtıp profesörünün, öğrencilerini, öğrencilerinin 135 bin ya- şıtını ölüme göndermeyi düşündürtecek kadarçileden çıkartan da herhalde dönüp dolaşıp yeniden o mıh- lanma noktasına gelinmiş oiması, diye düşünüyorum. Ama ben Sayın Rektör'ün yerinde olsaydım, gene de almazdım o ölüm çağnsını ağzıma. Atina Üniversite- si Rektörü'nün misillemesinden korktuğumdan değil, çocuklanmıza ölümü yakıştıramadığımdan... (e-posta: dkavukcuoglu <• superonline.com) (Faks:0212-23468 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Müziği Ferit Tûzün'e ait olan tek perde- likbale.2/Göz- >oıvannın pıg- mentvekanda- marlan ıçeren katmanı.. Bir riyatro oyuncu- sunun. sankı di- ğer oyuncular du\Tauyoraıuş gibi konuşması ya da düşunmesi. 3/ Asalakbirbocek.tlgi. 1 4/ Öğütülmüş tahıl... 2 Keman yapımıyla ünlü o bir İtalyan ailesi 5/ Kansızlık 6/Bilgıçlik taslayan kımse... "Ba- şını taştan taşa \nrup gezer avare —'" (Fuzu- h).7/Çeşıtliağaçlardan 8 elde edilen bir cins re- 9 çıne . AvTupa'da bir ırmak. 8/ ""Beni — diye yerme / Mevlam yaratmış hor görme" (Karacaoğlan)... Franz Kafka'nın tanınmış bir romanı. 9/Üretilen mal değerle- rinın iniş çıkışına göre saptanan ücret ödeme ölçümü. YUKARIDAN AŞAĞIY4: 1/ Ankara'run bir ilçesi.. Tecrübeli, usta. 2/ Bir şe>in içindeki öz... Alanya ilçesi yakınındaki ünlü plaj. 3/Türk müziğinde bır makamı kendi perdelennden daha tiz ya da pes perdelerde çalma işi. Oküz yemliği. 4/Eski dil- desu .. Sermaye S'tşe.eylemedayanan. ^Ortaoyunun- da Rum riplemesine verilen ad . Bir nota. 7/ lradesizlik- tenıleri gelensürekli cansızlık.. Tann. 8/Haydut... "Ben gelmedim dava için / Benim işim — için" (Yunus Emre). 9/Karakter.. "Kemal —" Ovımcumuz. ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear