Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2004 CL
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ StRMEN
Dil Sorunu
Cumhuriyet gazetesi ile tanışıklığım, yanm yüz-
yılın ötesine, Cumhuriyet okurtanyla tanışmam ise
30 yıl öncesine kadar uzanır.
Cumhuriyet'te yazmanın bir mazhariyet olduğu-
nu bilirim ve maddi yanı pek önemli olmayan bu bü-
yük manevi ayncalığın, yalnızca gazetenin ciddi
yapısından, çizgisi içinde var olan düşünceye, za-
man zaman yöneticilere aykın gelen düşünceye bi-
le saygı ve özgüriük havasından değil, aynı zaman-
daokurundan kaynaklandığının da gayet iyi farkın-
dayım.
Cumhuriyet okurluğu, bir dünya gönüşü ve ona
uygun bir davranış biçimidir.
Aynca Cumhuriyet'in okuruyla yazan ve çalışanı
diye bir aynmın da geçerli olduğunu sanmam.
Bu kurum, bütün çalışanları, okuru ve yazarı ile
birbirine kaynaşmış bir ailedir.
Bu olgunun çok haz verici olduğu kadar, zorla-
yıcı, kimi yaptınmlara uymayı zorunlu kılan bir ya-
nı da olduğu kuşku götürmez.
Cumhuriyet'in okuru, edi/gen, heryazılanı tartış-
masız kabul eden kişilerden oluşmaz. Başka ga-
zetelerde de, böyle okur bulunmadığını söylemek
istemiyoaım. Ancak; bu tür insanlann Cumhuriyet
okurtan içindeki oranının diğerlerine kryasla çok
daha fazla olduğu da tartışma götürmez.
Bu durum gazetemizin yazannı daha dikkatli, da-
ha kuşkucu olmaya ve okurundan gelen övgüye ol-
duğu kadar, eleştiriye de açık durmaya iter.
• • •
Bu satırlan yazmamın nedeni, 2 Ekim günkü °Me-
lih Aşık'ın Yanılgısı ve Gazetecinin Işlevi" başlıklı
yazıma e-posta yoluyla gelen 10 eleştiri mektubu.
Yazıda kullanılan "puzz]e"ve "humor" sözcük-
leri, belli ki, sevgili okurlann bir bölümünü rahatsız
etmiş; o kadar ki, ıçlerinden onu, kimi iğneleyerek,
kimi sevgiyle de olsa eleştirisini hiç esirgemeyerek,
tuşlara basıp, tepkilerini iletmek gereğini duymuş-
lar.
önce bir noktayı belirtmek isterim. Yazılanmda,
yabancı kökenli sözcükleri kullanmamaya büyük
özen gösteririm. Türkçenin düşünceyi oluşturmak
ve açıklamak için başka dilin yardımına gereksini-
mi olduğunu düşünenlerden değilim.
Bu açıdan, 2 Ekim günkü yazımda birden fazla
yabancı sözcüğün bir araya gelmesinin istisna ol-
duğunu, sanınm bu sütunu izleyenlerde kabul ede-
ceklerdir.
Bu gerçeği böylece vurguladıktan, dil devriminin
ne kadar önemli olduğunun, biraz ileri yaşlarda da
olsa bilincine vardığımı belirttikten sonra, başka bir
gerçeğin de altını çizmek isterim.
Dilde özleşmenin, an bir dil kullanmanın, dilin
malvariığını yoksullaştırmaması açısından da, uya-
nık ve dikkatli olmamız gerektiğini düşünmekte-
yim.
Birara Arapça ve Farsça kökenli olan bütün söz-
cükleri dilimizden atma çabalanmızın da biraz abar-
tılı olduğunu artık görmemiz gerektiğini sanıyorum.
• • •
Çünkü bir zamanlar atmaya çalıştığımız sözcük-
ler, artık halka malolmuşlardı.
örneğin Yunus Emre'nin "Mal sahibi, mülksa-
hibil Hani bunun ilk sahibi?" dizelerindeki altı söz-
cüğün üçü "mal", "mülk"ve "sahip"Türkçe köken-
li değildirier, ama dilimizde yer etmişlerdir.
"Allahsız, kitapsız!" deyişini "Tannsızbetik$iz!"e
çevirirseniz, kimse sizi anlar mı dersiniz?
Kimi zaman da, yabancı kökenli sözcükleri, baş-
ka yabancı kökenlilerle değiştirerek, dili anlaştırdı-
ğımızı sanıyoruz, ki bu da bana pek ciddi görün-
müyor.
örneğin "er)cümen"sözcüğünün yerine "komis-
yon"u geçirerek, dili Türkçeleştırdiğimizi ileri sür-
mek ne kadar yerindedir dersiniz?
Nitekim, beni eleştiren okurianmdan bıride, "hu-
mor" sözcüğü yerine "espri"yi öneriyor. Pekiyi de,
o da yabancı kökenli değil mi?
Yine eleştirilen "puzzfe* sözcüğü yerine "yap-boz"u
koymuş oisaydım, parçalann ilk defa bir araya gel-
mesiyle bir bütünün ortaya çıkması olgusunu isa-
betle anlatmak mümkün olabilir miydi?
Aynca belirteyim ki, humor sözcüğünü de, daha
önce kullanmış olduğum "mizah"\ tekrariamış ol-
mamak için yeğlemiştim.
Tartışmayı uzatmak mümkün. Ama yerimizin öl-
çüsü gereği, burada kesmek istiyorum.
Bu yazıyı yabancı sözcükleri kullanmış o/mamı hak-
lı göstermek için yazmadım. O sözcüklerin yerine
başkalannı bulmam gerekirdi.
Ama bu olay dil konusunu bir kez daha tartışmak
ve ona birazdaha değişik biraçıdan yaklaşmak için
bir vesile olur diye düşündüm.
Beni eleştiren okurianma dikkatleri için teşekkür
eder, bu eleştirilerini bundan böyle, yukanda da
belirttiğim çerçeve içinde dikkate alacağımı belirt-
mek isterim.
asirmen(S cumhuriyet.com.tr
Star'ın yayınına kansılmıyor
1
Karaca'nın sözleri
vekiDerî kızdırdı
HaberMerkea-Ha-
ber tartışma programcı-
sı Ferhan Şayiunan'ın,
Flash TV'de başlayan
"Hak Anyonun" adlı
yeni programındamillet-
vekiîlerüıin sorulannı
yanıtlayan RTÜK Baş-
İcanı Fatih Karaca.
Star'ın yayın politikası-
aa bash yapılmadığını
ddiaetti. Programın sü-
ekli konuklan olan
UCPBursaMılletveki-
i Ertngrul VaJçınbayır,
^HPfstanbuIMillerve-
ili KemaJ Kıbçdaroğ-
ı ve Istanbul Bağımsız
lilletvekili Emin Şi-
n'in sorulannı yanıt-
yan RTÜK Başkanı
Karaca, "TMSF yaym
poMkalannda etkffi ola-
bflir mi" sorusuna şu ya-
nıtı verdi:
"Sezar'ın hakkı Se-
zar'a.Şuan Star grubu-
nun başındaki kişiyi
(Adem Gürses) tanryo-
nım. Altta, haber mer-
kezindekflerin birçokla-
narkadaşım.TMSF'nm
ve yöneticiierin. orava
müdahil obnadıklaniz-
lenimioi edindim.*'
Bu açıklamanın üze-
rine programda tansiyon
yükseldi. Millervekille-
ri "Star'ın yayın politi-
kasına sahip çikan" Ka-
raca'yı sertbirdille eleş-
tirdiler. .
Sağlık Bakanlığı Personel Müdürü Ali Yerlikaya'nın yenilettiği makam odası bakanı bile rahatsız eti
GenelmüdüründuşkeyfiANK4RA(ANKA)-SağnkBakan-
lığı Personel Genel MüdürüAli Yer-
fikaya, holding patronlannı kıskan-
dıracak gösterişte yenilettiği makam
odasının içine bir de duş yaptırma-
yı ihmal etmedi.
Genel Müdür Yerlikaya, görevine
gelir gelmez 7 katlı genel müdürlük
binasının üçüncü katındaki makam
odasıru yeniletme çalışmalanna baş-
ladı ve kısa süre önce de makamına
taşındı. yerlikaya'nın, daha önce ge-
nel müdür yardımcılarının da bulun-
duğu üçüncü katı tamamen boşalta-
Genel Müdür Ali Yerlikaya, görevine gelir gelmez makam odasıru yeniletti. Yerlikaya üçüncü
katı tamamen boşaltarak kendisine ayınrken personel yetersiz fiziki mekânlarda çalışmak
zorunda kaldı. Kısa süre önce makamına taştnan ve çalışma odasının bir bölümünü banyo
olarak düzenlettiren Genel Müdür Yerlikaya, duşakabin yaptırmayı da unutmadı.
rak, yapılan tadılatın ardından sade-
ce kendine ayırması nedeniyle, per-
sonelin yetersiz fiziki mekânlarda ça-
lışmak zorunda kaldığı da ifade edı-
liyor. Yerlikaya'run ısteğıyle yenile-
nen makam katında 30 kışilik özel
bir toplantı salonu. danışmanlan için
düzenlenmış bir oda bulunuyor. Ma-
kamda ise ziyaretçilenn kabul edil-
diği bir odanın yanı sıra dinlenme ve
özel çalışma odası yer alıyor. Çalış-
ma odasının bir bölümünü ise banyo
olarak düzenlettiren Yerlikaya. duşa-
kabin yaptırmayı da unutmadı.
Yerlikaya. makam katının yenilen-
mesıne. daha öncekı "çahşma ortanu-
nm sağhkstz otanasınT gerekçe göster-
dı. Personel Genel Müdürlüğü'nün
bulunduğu binadayıllardırtadilatya-
pılmadığıru ileri süren Yerlikaya, bu
nedenle de çalışma ortamının sağlık-
lı bir hale getinldiğini kaydetti. Yer-
likaya, "Gerek makam kaü ve gerek-
sememurtanmcmgörev yapöğı diger
çahşilabilir bir yaprya ka\uşturulma-
sı amacr\la öncetiİdeGene)Müdüriü-
ğümözün makam katmdan başlan;
rak tadüata başlaıımıştır" dedı.
Genel Müdürlük katının yeniler
mesi için yapılan harcamanın 300miJ
yar lirayı geçtigi ileri sürülüyor.
En ince aynntıya varana kadar dü
şünülerek tasarlanan yenileme işiniı
maliyeti konusunda bilgi \ermeyei
Yerlikaya, "Inşaat, Garanti Banka-
sı'nın katkılarrvla yapılmışör'" dedi.
Saglık Bakanı Recep Akdağ'ın da
Personel Genel Müdürlügü makamın-
da yapılan gösterişli yenilemeden ra-
hatsızlık duyduğu ögrenildi.
CHP'Iİ KOC
Tarihte
görülmerniş
kadrolaşma
ANKARA (Cumhuri-
>«t Bûrosu) - CHP Grup
Başkanvekili HalukKoç,
"SağhkBakanlığı'nm eği-
tim hastanelerindeki ba-
şasistanlan sürgüne gön-
dererek hastanelerin içi-
ni boşaJttıgını'' söyledi.
Koç. "Bu uygulama, ta-
rihte eşi görülmemiş bir
kadrolaşmayı bedefle-
mektedir. Bakanıinsaf ve
sağduyuya davet ediyo-
ruz" dedi.
Ankara Tabip Odası
Genel Sekreteri Semih
Tatncan'la beraberinde-
kı heyet dün TBMM
Grup Başkanvekıli Koç
ve CHP'nin bekim millet-
vekillenyle göriiştü. Tat-
lıcan, "hekimierdeııögüi]
içinde hayatiaruu değiş-
tirmelerinin istendiğini,
bunun yıDannı mesleğe
harcavanlara büAÜk hûr-
metsizük olduğunu" söy-
ledi. Uygulamaya gerek-
çe olarak "Doğu ve Gu-
neydogu'daki uzman he-
kim açığtnı kapatma"run
gösterildiğine dikkat çe-
ken Tatlıcan, "Bu bö^je-
lerde uzman hekinı açığı
945'tir. O>sa her jil 4 bin
500 uzman hekim göreve
başlamaktadır. Bu açık
neden bu arkadaşlarla
karşılannuyor. Yapılan,
sağhk aJanındaki en bü-
yük kadrolaşma girişimi-
dir"dedi. Tatlıcan, "sür-
gün atamalarrv la hekim-
ferin anayasa! hakkı olan
aflebiriiğinebüesaygıgös-
teriunediğmi" sözlerine
ekledi.
CHP Grup Başkanveki-
li Haiuk Koç da, "sûrgün
edüenlerinyerineyandaş-
larmgetirflmesüun hedef-
lendiğini" söyledi. Nite-
liklı, eğitilmış hekimle-
rin, bu eğitim düzeyleri-
ne uygun hizmet \ereme-
yecekleri donanımsız has-
tanelere gönderilerek va-
sıflı insan gücünün atıl
duruma sokulduğunu
kaydeden Koç, Sağlık Ba-
kanı RecepAkdağ'ı eleş-
tirdi. Koç, "Müsteşannı-
a şefkadrosunun üzerme
ofurtmuşsunuz, bir gün
bile hastaneye gitmryor.
Başasistanı da sürgüne
gönderiyorsunuz" dedi.
İĞINELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
tmm
Muhalefet yapmamakfa sucladı
Mehmet
Bekaroğlu
SP'den ayrıldıANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu)-Eskımillet-
vekılı, Prof. Dr.
MehmetBekaroğ-
lu, Saadet Partisi
genel başkan yar-
dımcıiığj ve üyeli-
ğinden istifa etti. SP'nin
arnk toplumsal muhalefe-
ti yönlendiremediğinı sa-
vunan Bekaroğlu, "yeni
yapılanmalarm imkânmı
arâşûracağmı'' bildirdi.
Mehmet Bekaroğlu.
SP'den ısüfa dilekçesuıde,
partinin yenı durumun ge-
reklerinı yapamadığını,
küresel saldınya karşı ge-
rekli araçlan oluşturama-
dığını belırtti. Bekaroğ-
lu, "Tümenerjiveimkân-
lar fiderin tekrar sr>asete
dönmesiiçin harcanırken
sryasetin gerekleri ihmal
edilmiştir. Buna rağnıen
Bder de kurtanlamamış-
ür.Altmıızdaki zemin ba-
h bir şekilde kay-
maktadır" görü-
şünü dile getirdi.
Yolsuzluk. yoksul-
Iuk, baskı, televo-
le ve dizi kültürü-
nün toplumsal do-
kuyu parçaladığı-
nı ileri süren Bekaroğlu.
şu göriişleri kaydetti:
"Değerler ka\ makta,
ivi-kötü ölçüsü kaybol-
makta,insanlar provvkas-
yonlara açık hale gefanek-
tedir. Anadohı'dan boşa-
lan müyMilarmetnpol \a-
roşlarmda öfkeli yığınlar
olarak beklemektedir. Ül-
kede çaOşma ve kaos po-
tansiyefi giderek artmak-
tadır. AKP uJuslararası
iktidariann. CHP ise yer-
leşikdevletiktidannmsöz-
cüsii durumuna gefaniştir.
Toplumun yeni bir umut
ve beklentiyie yönetecegı
birmuhalefetodagıda kal-
manuşör."
Soru yağmuruna tuttular
CHP, TRTyiyakın
Ozkaya kuruhı beldeyecek kianeyeaidı
Hakkındaki iddialargörüşülürkengörevegeri dönmeyi doğru
bulmayan Özkaya, BaşkanhkKurulu 'nun kamrını bekleyecek
ANKARA (Cumhıı-
riyet Bürosu)- Yargı-
MİT eksenli iddi-
alara ilişkin ön so-
ruşturma ile görev-
lendirılen muhakkik
»Jf BirsHi TüanaTın "so-
/ ruşurubnasınayeryok''
' dediği Yargıtay Başkanı
Eraslan Ozkaya'nın gö-
re\e dönmek için Başkan-
lık Kurulu'nun hakkın-
da vereceği karan
beklediğı bildirildi.
Özkaya 'nın kendi-
siyle ilgili iddiala-
ra ilişkin görüş-
meler sürerken
göreve başlama-
yı"dogru"bul-
madığı belirtil-
di. YargıtayBi-
rinci Başkan-
lık Kurulu, Eraslan Özkaya'ya
yönelik suçlamalarla ilgili ön
soruşturmayı tamamlayan ve
YargıtayBaşkanı 'nın ceza ve dı-
siplin yönünden soruşturulma-
sına yerolmadığı göriişünü içe-
ren raporu görüşmek üzere ge-
lecek günlerde toplanacak. Edi-
nilen bilgiye göre, Yargıtay 1.
Başkanvekili MaterKaban, ku-
rulu, Ozkaya ile ilgili raporu gö-
rüşmek üzere gelecek hafta top-
lantıya çağıracak.
18 Ekim'de başlayabHlr
Yargı-MÎT eksenli tarhşmala-
nn ardından rahatsızlığı nede-
niyle rapor aldıktan sonra sağlık
sorunlannın devam etmesi üze-
rine rapor süresini uzatan Özka-
ya'nın 18 Ekim'de göreve başla-
yabileceği bildirildi. Özkaya'nın
hakkında soruşturma sürerken
göreve dönmeyi "dogru'' bulma-
dığı bildirildi. Kalp rahatsızlığı
nedenıyle bir süre GATA'da teda-
vi gören Özkaya "nın raporlu ol-
duğu dönemdefitıkameliyatı da
olduğu öğrenildi. Özkaya'nın
sağlık sorunları nedeniyle kont-
rollerinin sürdüğü bildirildi.
Curyel ve Pemlrörs
Yüksek Disiplin Kurulu da
yargıda nüruz kullanarak dava-
lan etkilemeye çalışmakla suç-
lanan Yargıtay üyeleri Ergül Gür-
yelile HüseyinDemirörs'ün du-
rumunu görüşmek üzere bugün
toplanacak. Güryel veDemirörs
hakkındahazırlanan raporda, ke-
sin bir istemde bulunulmamak-
la birlikte "görevden çekflmeye
dawt" ve "uyan" cezalannaüiş-
kin atıfla bulunularak takdirku-
rula bırakılmıştı.
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-CHP millet-
vekilleri TRT'deki geliş-
meleri yakın izlemeye
alırken TRT'den sorum-
lu Devlet Bakanı Beşir
Afalay'ı soru yağmuru-
na tuttu.
CHP Antalya millerve-
killeri FeridunBaloğhı ile
NailKamaa ve CHP Yoz-
gat Millervekih Emin Koç,
Atalay'ın yanıtlaması is-
temiyle soru önergeleri
verdiler. Kamacı, yeni ya-
yın döneminde TRT'ye
ait kanallarda kaç prog-
ramınyayından kaldırıldı-
ğını, kaç yeni programın
yayına girdiğini, yeni ya-
yına girenprogramlardan
kaçının kurum dışı yapım
olduğunu ve bu program-
lann hangi şirketlere yap-
tınldığını sordu.
Baloğlu. soru önerge-
sinde TRT Müzik Daire-
si Başkanı Sükyman Er-
guner imzalı yazı ile uy-
gulamaya konan "TRT
personelinin Lrin alarak
kurum dışında yapacak-
lan işlerin master kayıt-
larnun bundan böyle Mü-
zik Dairesi Ba^kanhğı'na
gÖDderilmesi ve onay ve-
rihnesi haünde yayımla-
nabileceği''ne ilişkin uy-
gulamaya dikkat çekti.
Baloğlu, Atalay'a "Budü-
zenlemeileözeî müzikku-
ruluşlannın çıkaracağı
CDlerindenedenmesiso-
nucunun dogması,
TRTnin sansür ya da sa-
nata müdahaksi olarak
yorumlamrsa, kunımun
sanatçrya verdigi dışanda
çahşma izninin bir değeri
kalacakmıdır" diye sordu.
Koçda TRT'ninKana-
da'da yerleşik bir firma-
dan satın aldığı up-link
teçhizatiyla ilgili ihale tek-
nik şartlannın sağlanıp
sağlanmadığını sordu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Avrupa Birliği Komisyonu'nun
"Türkiye llerleme Ftaporv"nun ilan
edilmesi, ister istemez AB ile ilgili ye-
ni değerlendirmeleri de beraberin-
de getirdi. Türkiye'nin üyeliği koşul-
lara bağlanıyor mu? Tabii ki bağla-
nıyor. Zaten müzakere süreci de-
mek, baz/ koşullann yerine getirilme-
si demek.
Üyeliğin askıya alınması tehdidi
var mı? Evet var. AB, Türkiye'yle yü-
rüttüğü üyelik görüşmelerini bazı
hallerde askıya alabilir. Peki bu iyi mi,
kötü mü? Askıya alma gerekçesi
Özet olarak insan hakları ihlallerinin
ciddi boyutlara ulaşması ve sürek-
lilik kazanması olarak tanımlanıyor.
İnsan haklarını sürekli ihlal eden bir
Türkiye'nin, bir yaptınmla karşılaş-
madan üye olabilmesi, biz yurttaş-
lar için iyi midir, kötü müdür? Tabii
ki kötüdür. Türkiye'yi yönetenler in-
san haklarını sürekli ihlal ederlerse,
onlann karşısına bir yaptırım tehdi-
di dikilmelidir. Bundan yurttaşlar ola-
rak bizim şikâyet etmemiz gerek-
mez.
Bir Yurttaş Olarak AB 'ye Bakış
Son çıkarılan Türk Ceza Kanunu,
birçok zaafla malul. örneğin, "milli
yarar" başlıklı 305. madde düşün-
ce ve ifade özgürlüğünü ağır şekil-
de ihlal eden bir yapıya sahip. Bu-
nun gibi birçok maddenin değişti-
rilmesi gerekiyor. Üyelik müzakere-
leri boyunca bu tür konular kaçınıl-
maz olarak gündeme gelecektir.
Yine üyelik süreci boyunca yüzde
10'luk seçim barajının değiştirilme-
si gerekiyor. llerleme raporunda da
bu konuya dikkat çekiliyor. Yüzde
10'luk baraj 12 Eylül askeri darbe-
sinin ürünü, otoriterliği güçlendiren
bir madde.
Bu baraj nedeniyle hepimiz
AKP'nin yüzde 34 oy alarak Meclis'in
yüzde 66'sını elde etmesini milli ira-
denin sakatlanması olarak deger-
lendiriyoruz. Ancak bugüne kadarsırf
HADEP'i Meclis'e sokmamak için
bu baraj yüksek tutuldu. Böylece
ülkemizde ciddi bir temsil krizi or-
taya çıktı. AB bunun değiştirilmesi-
ni istiyor. Bir yurttaş olarak bize bu-
nun bir zaran var mı?
llginç noktalardan birisi de Kürt-
çe yayın konusu. AB, anadilde ya-
yına getirilen engellerin kaldınlma-
sını istedi. Türkiye bunu kabul edi-
yormuş gibi yaptı. Yani teorik olarak
kabul etti. Pratikte ne oldu? Göster-
melik birTRTyayınıyla iş savsaklan-
mak istendi.
Ardından Güneydoğu'da yayın
yapan iki TV kanalı Kürtçe yayın için
FîTÜK'e başvurdu. RTÜK ne yaptı?
Uzun süre bu başvurulan bekletti. Ka-
rar vermek için toplandı. Ardından,
yeni bir başvuru daha yapıldı, onu
da sonuca bağlamak için karan er-
teliyoruz dediler ve RTÜK Kürtçe
yayın konusunu sürundürmeye de-
vam etti. Böyle bir tutumun AB öl-
çütleri içinde yeri yok. Biz de biliyo-
ruz, onlar da biliyor. Bu tür inandın-
cı olamayan savsaklamalann Türki-
ye'ye bir yararı olduğunu iddia ede-
bilir miyiz?
Siyasetin sivilleştirilmesi deAB'nin
önemli hedeflerinden birisi. Eğer
Türkiye bu topluluğun bir üyesi ola-
caksa, siyasette siviller karar verici
olacak, Meclis iradesinin üzerinde
başka güç kalmayacaktır. Batı de-
mokrasisinin temel unsurlanndan
birisidir bu.
llerleme raporunda sendikal hak-
lar, örgütlenme özgüriüğü de önem-
le vurgulanıyor. Türkiye, 65 milyon
nüfusu ve birmilyonu bile bulmayan
sendikalı sayısıyla, bir otoriter ülke
görünümde. Böyle bir ülkede ne de-
mokrasi olur ne de işçi haklan ko-
runabilir,
• • •
Türkiye, Atatürk'ün hedeflediği,
"MuassırMedeniyet'e doğru yolcu-
luğuna düşe kalka da olsa devam
ediyor. Demokrasinin, insan hakla-
rının evrensel ölçülerine yetişmeye
çalışıyor. AB üyelik müzakereleri ta-
bii ki bu yolculuğun önemli adımla-
nndan birisi. Böyle bir yolculuk ko-
lay bir yolculuk değil. AB içinde Tür-
kiye'yi istemeyenler olduğu gibi, Tür-
kiye'de de AB'yi istemeyen güçler
direnişlerini sürdürüyorlar. Halkın
büyük çoğunluğu istediği için sü-
reç engelleri aşarak yoluna devam
ediyor. Bu konuda şimdiye kadar
atılan adımlar, biz yurttaşlar açısın-
dan olumfu birikimler yaratıyor.
Soruna yurttaş olarak bakarsak
artık devlet içindeki işkencecilerin işi
daha zor. örgütlenme ve ifade öz-
güriüğü düşmanlan eskisi kadar kc~
lay hareketedemeyecekler. Burada
temel sorun, çalışanlann durumu.
Onlann örgütlenme, toplusözleşme
imzalama haklan nasıl geliştirilecek?
Yoksul ve zengin arasındaki uçu-
rum nasıl azaltılacak?
Bir yurttaş olarak müzakere süre-
cindeki denetimin bizim lehimize ol-
duğu inancındayım. Keşke bütün
bunlar başkalan denetlemeden ha-
yata geçebilseydi!..