Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 i EKİM 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JCJJVVf J^İ v J İ V L l ekonomi(a cumhuriyet.com.tr 13
Zam, BaşbakanJık Müsteşan maaşını 256 milyon, en düşük memur maaşını ise 59 milyon 500 bin lira yükseltti
AKP ücret eşitsizliğini artürdı• Kamu-Sen'inyaptığı
kesaplamaya göre, AKP
ıktidan döneminde ücret
eşitsizliği dennleştı. Buna göre;
2005 yılı için yapılan zam,
Başbakanlık Müsteşan maaşını
yaklaşık 256 milyon lira
arttırırken en düşük memur
nıaaşındaki artış ise sadece 59
milyon 500 bin lira oldu.
ANKARA (CumhuriyetBürosu) -
Türkiye Kamu-Sen, AKP hüküme-
tinın memurlar arasındaki ücret eşit-
sizliğini arttırdığını hesapladı. Buna
göre, 2005 ıçın yapılan zam, Başba-
kanlık Müsteşan maaşını yaklaşık
256 milyon lira arttırırken en düşük
memur maaşındaki artış ise sadece
59 milyon 500 bin lirada kaldı.
Kamu-Sen'den yapılan yazılı
açıklamada, hükümetin Uzlaştırma
Kurulu kararlannı uygulamaması
eleştirilerek "Yanhşyöntemlerle fa-
KESK Ankara Subeler Platformu'ndan hükümete protesto
Hükümetin memur maaşlanna
ortalama yüzde 10.7 oranında
yaptığı zam, sendikalann
tepkisini arttınyor. KESK Ankara
Şubeler Platformu üyeleri,
TBMM Dikmen Kapısı önünde
toplanarak 2005 bütçesini
protesto ettı. "Kira yardnnı 221
milyon Hra olsun"1
. "Sadaka değfl,
insanca yaşamak istiyoruz"
dövizleri taşıyan çahşanlar,
"AKP, halka hesap verecek"
sloganlan attı. KESK Dönem
Sözcüsü Ozgûr Bozdoğan, yaptığı
basın açıklamasuıda, IMF
gözetiminde hazırlanmakla
suçladığı bütçenin yoksullar,
memurlar, işçiler ve emeklileri
yok saydığını kaydetti. "GeHrler
yoksul halktan toplanacak ve
sermayeve aktanlacak" diyen
Bozdoğan, 2005 bütçesinin de
öncekiler gibi politik tercih ve
kaygılarla hazırlandığı eleştirisini
yöneltti. Bozdoğan, rantiyenin
vergilendirilmesi, dolaylı
vergilerin düşürülmesi, kayıt dışı
ekonominin kayıt altına ahnması,
yolsuzlukla etkin mücadele
yapılması, faiz ödemelerinin
uzun vadeye yayılması ve
istihdaırun arttınlması gerektiğini
söyledi.
turanın her seferindedar ve sabitge-
tirtiye kesüdiğj ülkemizde kamu ça-
hşanlan adeta günah keçisi ilan edi-
lerek önüne işsizlik ve ekonomik
programlar konulmuştur" denildi.
Yürütülen toplugörüşmelerde yük-
sek ve düşük maaş alan memurlar
arasındaki maaş farkını kapatmak
ıçın çalışıldığı anımsatılan açıkla-
mada, ancak bunun başanlamadığı
kaydedildi.
2003 yıhnın aralık ayında 2 mil-
yar 797 milyon lira maaş alan 1 'in-
ci derecenin 4'üncü kademesindeki
Başbakanlık Müsteşan'nın, halen 3
milyar 143 milyon lira aldığı belir-
tilerek yapılan zammın ardından bu
maaşın 2005 sonunda 3 milyar 399
milyon liraya çıkacağı kaydedildi.
AKP iktidan döneminde en yüksek
ücret alan memur maaşına yapılan
zam tutannın 602 milyon lira düze-
yinde gerçekleştiği vurgulandı.
2003 yılının aralık aymda 428
milyon 100 bin lira ücret alan en dü-
şük dereceli memurun bugünkü ma-
aşının 481 milyon 400 bın lira oldu-
ğu belirtilerek yapılacak zamla bir-
likte bu maaşın 2005 sonunda 540
milyon 901 bin liraya çıkacağı vur-
gulandı. Böylece 2003 yılından bu
yana en düşük ücret alan memura
yapılan zammın 112 milyon 800 bin
lira olacağına işaret edildi. Açıkla-
mada, "AKP iktidannda en yüksek
ücret alan memura, en düşük ücret-
le çabşan memura verilenin 53 kaü
fazla zam verilecek" denildi.
2003 sonunda en düşük ücret alan
memurla en yüksek ücretli memur
arasında 2 milyar 369 milyon lira
olan farkın. 2004 ve 2005 yıllann-
da uygulanan "adaletsiz" artışlar so-
nucunda 2 milyar 859 milyon liraya
yükseldiğine dikkat çekildi.
2005 yılı için verilen zammın
Başbakanlık Müsteşan'nın maaşına
yansıması yaklaşık 256 milyon lira
olurken en düşük ücretle çalışan
memura yansunasınuı ise 59 mil-
yon 500 bin lira olduğuna işaret
edilen açıklamada. "Her nrsatta
adaietten bah&eden iktidann adalet
anlavtşı ve bu adaleti dağrtış şekH de
ortaya çıkmaktadır" denildi.
TARİŞ'ten zeytinde
ortak tavır çağrısı
• İZ\ÜR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - TARİŞ Zeytin ve
Zeytınyağı Birlıği Başkanı
CahitÇetın, "varyıh'nda
sektörel tavır konuhnası
gerektiğini belirterek üreticiye
kilogram başına 600 bin lira
prim verilmesıni istedi. En
büyük üretici konumundaki
tspanya'da yok yılı yaşandığını
anımsatan Çetin. bunun fiyatlan
yukan çekeceğini dile getirerek
İ bunu gören ttalyan tüccarlann
' Türkiye'ye yöneldığini belirtti.
Türkiye'nin elindeki ürünü
değerlendirebihnesi için
i ihracatta acele etmemesi
.; gerektiğini belirten Çetin,
! "Üreticinin bu durum
? karşısında dayanma gücünü
artırmak için prim kaçınılmaz"
| dedi.
; Tanmsal krediye
çiftçi akını
\ • ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ziraat Bankası'nın
• çiftçilere kullandırdığı tanmsal
' kredilerin tutan hazıran ayı
sonu itibanyla 844 tnlyon liraya
: ulaştı. Geçen yılın aynı
] dönemine göre tanmsal kredi
' kullanımındaki artış yüzde
305.8 düzeyinde gerçekleşti.
: Tanmsal kredi kullanımınnı bu
, yılın sonunda 1.2 katrilyon lira
j düzeyinde olması bekleniyor.
Bor yatınmlan
yeniden başlıyor
• ANKARA (AA) - Fınansman
yetersizliği nedeni ile bir
süreden bu yana dondurulan bor
i yatınmlanna yeniden hız
, veriliyor. Eti Maden tşletmeleri
Genel Müdürlüğü'nün,
i Bandırma'da kurulacak yılda
1.000 ton kapasitelı boroksit
« üretim tesisi için DPT'den
j harcama yetkisi aldığı öğrenildi.
, Aynca ikınci bır bor yatınmı
olarak Bandırma Sodyum
, Perborat tesisi tevsi projesinin •
yatırun programında uygulama
projesi olarak yer alabilmesi
j konusunda da DPT görüşmelere
hız verdi.
Sümer, Çin'de halı
magazası açacak
i • ANKARA (AA)-Sümer
!
Halı, Çin' in başkenti Pekin'de
Sümer Halı adıyla mağaza
açüması konusunda ön
anlaşmaya vardı. Sümer Halı
Genel Müdürü Fahrettin
Kayıpmaz, Çin'de markalı
{ ürünleri tercih eden zengin bir
; kesim olduğuna dikkat çekerek
Türk geleneksel kültürünü
yansıtan ve markalı olması
bakımından taklit edilemeyecek
i Hereke halılanyla Çin pazanna
iddialı olarak gireceklerini
söyledi.
Bisse Gömlek'in sahibi Kefeli: Fahiş fiyata satılan ithal ürüne sözde büyük indirim yapılıyor
Tekstflde Cin aldattnacasıLEYLAÇEVİK
Türkiye'nin ihracatta loko-
motif sektörü olan tekstilde
son aylardaki gerileme endi-
şe yaratırken iç pazarda da
Uzakdoğu ürünleri yüzünden
bir kargaşa yaşanıyor.
Bisse Gömlek'in yaratıcısı
Kefeli Giyim Sanayi Yöne-
tim Kurulu Başkanı tbrahim
Kefeii, Çin'den ithal edilen
menşei behrsız üriinlerin iç
pazarda çok yüksek fiyatla
satıldığını ve bu şişirilmiş fi-
yatlar üzerinden
yapılan "büyük in-
dirimlerle" ise tü-
keticının kandınl-
dığını söyledi. Söz
konusu üriinlerin
fiyatlandırmasının
sağ taranna bir sıfir
eklenerek yapıldı-
ğına dikkat çeken
Kefeli, "Daha sezon
ortasındavken vüzde
ürünlerin beden numarası ve-
ya marka etiketinin altına
menşeinin yazıhnası zorun-
luluğunun getirilmesi öneri-
sinde bulunduğunu ifade
eden Kefeli, Devlet Bakanı
Tüzmen'den müjde aldığını,
ancak tedbir için biraz geç ka-
lındığını belirtti.
Yönetici yetiştiriyor
Çalışma hayatına küçük bir
atölye ile başladığını anlatan
Kefeli, 1991 yılında kendi
markasıyla (Bisse) ihracat
yapan ilk firma ol-
duklannı kaydetti.
2004'temağaza-
cılığa ağırlık ver-
diklerini belirten
Kefeli, "Bisse ma-
ğazalanm.birerke-
ğin ihtiyaç duydu-
ğu her şe>i bulabüe-
ceği şekflde düzen-
- " I. 0%9-İ
80'e varan indhimler yapıh-
yor. Tüketici de çok değerS bir
mah ucuza aldım sanıyor. Bi-
zim yapoğunız yüzde 30'hık
indirinıleri isebeğenmiyor. Pi-
yasada bir kargaşa yaranh-
yor" dedı.
Mafyalaşma uyang
Bu şekilde çalışan çok sa-
yıda firma bulunduğunu dıle
getiren Kefeli, "Burada bü-
yük bir rant var ve bu ranu
paylaşan bir ldtle var. Ben bu
rant gruplannın mafyalaş-
masından korkuyoranT dı-
ye konuştu. Kendısinin, ithal
tbrahim Kefefi tiyonız. Takun dbise,
ceket, triko, penye,
çorap, kol düğmesi gibi ürün-
İeri de portföyümüze ekledik.
Önümüzdeki yazdan itibaren
butik ürünler de sunacağtz"
diye konuştu. Çalışanlannı
üniversite mezunlanndan
seçtiklerinı kaydeden Kefeli,
yurtdışında açacaklan yeni
mağazalara yönetici adaylan
yetiştirmeyi amaçladıklannı
dile getirdi. Yılda 700 bin
gömlek üreten Bisse, bunun
yüzde 50'sini, Ingiltere, Bel-
Çİka, Fransa, Iran, Rusya, Ar-
janrin'in de aralannda bulun-
duğu pek çok ülkeye ihraç
ediyor.
h
1
'
11
tş merkezinin açılmasının üzerinden vülar geçmesine karşın sorunlan çözülemedi; taşman-
lar şikâyetçi, taşuunası öngörülen esnaf da merkeze taşınnuyor.
PERPA çürütülüyor
FATMA AKDAĞ/CİHAN ORUÇOĞLU
PERPA lş Merkezi'nin açıhnasuun üze-
rinden yıllar geçmesine karşın sorunlan
çözülemedi; taşınanlar şikâyetçi, taşuuna-
sı öngörülen esnaf da merkeze gelmek is-
temedığini belırtiyor.
PERPA esnafından Sedat Peçenek. mer-
kezin sorunlannın ancak uzman kişilerin
çalışmalan ile sona ereceğini vurgulaya-
rak "Belediye bu hatta tramvay çekebinr.
En önemlisi de reklam ve promosyonla il-
gUi çahşmalar yapabUir" derken Önder
Ceyhan da B blokun terk edilmiş durum-
da olduğunu söylüyor. PERPA Halkla Iliş-
kiler Müdürü Omer Pesen ise iş merkezi-
nin yüzde 70 doluluk oranı olduğunu sa-
vundu.
Perşembepazan esnafından AzizAlpak.
PERPA'dan ancak bir adliye olabileceği-
nı belirterek alt katlann güneşsiz ve hava-
sız olmasından yakmıyor.
Galata Perşembepazan Sanayici ve îşa-
damlan Derneği (GAPSİAD) Başkanı
Celal RamazanoğuDan ise kendileri için
PERPA konusunun kapandığuu vurgula-
dı. PERPA Ticaret Merkezi'nin hak etti-
ği yere gehnesi için çalışan PERPA esna-
findan yüksek mühendis Mehmet AH Si-
vashoğlu, son olarak "Bir Kooperatifın
Anatomisi (PERPA)" adıyla iş merkezini
kitaplaştırdı.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
v
Her Derde Deva' Avrupa
Türkiye'nin üyeliğıyle ilgili AB Komisyonu Rapo-
ru'nun 6 Ekim'de açıklanmasından sonra da olum-
suzluklar yaşanıyor; yanlışlar yapılıyor. Bunların ba-
şında, ülkeyi yönetenlerin, kendilerinin çözemediği;
çözmekte yetersiz kaldıkları kimi önemli sorunlan,
Avrupa'ya havale etme çabası geliyor.
AB ile görüşmelerın hedefi hiç kuşkusuz ülkenin
tam üyeliğıdir. Ancak bazı bakanlann görüşmelerden
özel beklentileri olduğu anlaşılıyor. Dışişleri Bakanı,
türban sorununun bu yoldan çözüme kavuşacağı
müjdesini veriyor; bu süreçte türban yasağı kalka-
caktır, diyor. Üstelik bu sözler, AB'nin türban konu-
sunda en duyarlı üyesi olan Fransa'nın Tün<iye'nin
üyeliğine ısraıia karşı çıktığı, konuyu halkoylaması-
na taşıyacağını açıkladığı günlerde söylenıyor. Ve
üstelik AlHM'nın üniversıtelerin türban yasağı koy-
masını haklı bulan kararının uygulanmaya konulma-
sından sonra bu konuda hükümet ısrarcı olabiliyor.
Eğitimin sorunlarını çözmesi gerekırken kendisi
her gün bır sorun yaratan Milli Eğıtim Bakanı da eği-
timde yapamadıklarını AB gönjşmeleriyte elde ede-
ceğini sanıyor. YÖK, ÖSYM ve meslek okullan ko-
nusunda istediğı düzenlemeterin görüşmelersırasın-
da yapılacağını öne sürüyor.
Oyle görülüyor kı, hükümet bir bütün olarak, tam
üyeliğe giden görüşmeler dönemini kendi çözüm-
süzlüklerine çözüm arayış alanı olarak değertendı-
recektir.
Üyelik görüşmeleri başlamadan yanlış yapılıyor.
önce, görüşmelerin hiç de kolay olmayacağı bi-
liniyor. Türkiye'den açıkça istenen çok şey varsa da
çoğunun sınırlan kesin biçimde saptanmış değil, ne-
rede başlayıp nerede sona erecekleri belirsızdir. Da-
ha da kötüsü, AB tarafının şimdilik gündeme getir-
mediğı bir dizikonununda görüşmeler sürecinde or-
taya atılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Kısaca, bi-
linen ve henüz bilinmeyen ıçeriğiyle Türkiye'nin çok
ağır bir ev ödevı var.
Ikıncisi, Türkiye'yi yönetenleryıllardır, ekonomik ve
siyasal köklü sorunlara çözüm üretemıyor. Ekono-
minin yönetimi esas olarak IMF'ye bırakılmış bulu-
nuyor. Iki yıl boyunca onca yoğun ısteme karşın do-
kunulmazlık, yolsuzlukla savaşım konusunda adım
atılmıyor; tersine bu hükümet tarafından Kamu Iha-
lesi Yasası'nda yolsuzluklara kapı aralayacak delik-
leraçılmış bulunuyor; ekonomide kayıt dışılık sürü-
yor. Siyasal partiler ve seçim yasaları değiştirilerek
demokrasınin derinleştırilmesinin kanallan açılamı-
yor; sendikal ve sosyal hakların yasal ve kurumsal
açılardan daha ilen aşamalara taşınması sağlanamı-
yor. Kırsal kesimin, köylülüğün her yönüyle yapısal
dönüşümü birtüriü sağlanamıyor. Yıllardır, eğıtim ve
sağlık gibi temel kamu hizmetlennde sağlıklı bir iyi-
leştirmenin ulusal politikaları yapılamıyor; araştırma,
geliştirme ve teknolojik yenilenmede ekonomi de
toplum da yerinde sayıyor. Teknolojik yenilikte diğer
ülkeler hızla ılerlediğınden giderek geri düşüyor.
Üçüncüsü, görtJşmelerinden başlayarak AB üye-
liği sürecı, ikide bir, siyasetçilenn Islamcı özlemleri-
nin, acaba olabılir mi türünden bir yoklama alanı ya-
pılamaz; yapılmamalıdır. Türkiye'yi AB ile yakınlaş-
tıran ve üyeliğin gerçekleşmesıni sağlayacak olan
ana etken Cumhuriyet Aydınlanması'nın altyapısıdır;
onunla sağlanan çağdaş hukuk devleti anlayışı, la-
ik eğitım; kadın-erkek eşitliğidır. Zinadan türbana,
oradan imam hatibe uzanan dınsel özlemlerin AB
eliyle çözümünü istemek, görüşmeleri kaçınılmaz
olarak çıkmaza sokabileceğinden yapılabilecek en
büyük siyasal yanlış olur.
Türkiye'yi yönetenlerin görevi ülkenin sorunlannı
çözüme kavuşturacaklannı kanıtlamaktır. Eğer hü-
kümet edenler sorunlara çözüm bulacak yerde bun-
ların çözümünü Avrupa'ya havale etmeye kalkartar-
sa, kendi varlık nedenleri ortadan kalkar. Daha da
önemlisi, AB üyeleri, haklı olarak, aslında çok sorun-
lu bulduğu Türkiye'nin yeni sorunlannı da çözmek
istemeyeceğinden görüşmeler çok daha zor yürür;
giderek sonucun başarısız olması kaçınılmaz olur.
Böyle bır yanlışa düşülmemelidir.
Her derde deva Avrupa beklentisi, yalnız ülkeyi yö-
netenlerin becerıksizliğini değil, ülkenin geleceğini
tehlikeye atabilecek bir düzeye taşınmamalı; böyle
bir büyük yanlışa düşülmemelidir.
Düzeltme: Geçen haftaki yazımın başlığı "Boğa
Sırtında" olacaktı; teknik bir anzadan dolayı "Pet-
rol, Dolar ve Piyasa" olarakçıkmıştır. Düzeftirim.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@ tr.net
Geçen hafta tamamlanan, Bush ve
Kerry arasındaki tartışmalar, beklentilerin
aksine, ABD seçimlerini siyasi içerikleri
açısından her zaman küçümseyen Avru-
palı yorumcuların bile teslim ettiği gibi
"yüksek düzeyli, iki adamın tarzlan, dü-
şünceleri arasındaki farklan görebilmek
açısından çok faydalı oldu" (Le Monde,
14/10/2004). Buna rağmen, seçimlere iki
hafta kala hâlâ sonuçlar üzerine anlamlı bir
öngörüde bulunmak olanaklı değil. Ama
bu, 2 Kasım sabahı uyandığımızda bizi
bekliyor olacak olan dünya üzerine birfik-
rimiz olmadığı anlamına gelmiyor.
Adaylar ba$a baş
Tartışmalar başlamadan önce, karnu-
oyu yoklamalan, seçmenlerin yüzde
53'ünün Bush'u, yüzde 39'unun da Ker-
ry'i tercih ettiğini gösteriyordu (The Eco-
nomist, 14/10/2004). Kerry'nin seçim
kampanyasının, David Ignatius'un deyi-
miyle bır yere gittiği yoktu (Washington
post 15/09/2004). Bush, yüz binlerce do-
lariık saldırgan bir kampanyayla seçme-
ni Kerry'nin "omurgasız"', "politikasız",
"oportünist", derinliği olmayan "birçizgi
film karakteri" gibi bir politikacı olduğu-
na inandırmaya başlamıştı. Ancak Was-
hington Post'un bir başka yorumcusu
Dana Milibank'ın dikkat çektiği gibi bu
"büyük başan", Bush'a pahalıya patladı.
Tartışmalar başlayınca, seçmen karşısın-
da çok farklı bir Kerry buldu. Kerry, bilgi-
li, sistemli açık ve kesin konuşmasıyla her
konuda bir "plan" önermesiyle ne yaptı-
ğını bilen, güçlü bir siyasetçi izlenimi bı-
raktı.
Tartışmalarda Kerry, Bush'a "öldûrûcü
bir darbe" vuramadı ama tartışmalar bit-
tiğinde, Bush ile arasındaki farkı kapattı.
"Ana akım" muhafazakâriarın düşünce
dergısi The New Republic'in editörierin-
Seçimlere İki Hafta Kala
den Noam Schiereber, son tartışmanın
ertesinde "Kerry'nin kazanma şansının
yüksek olduğuna inanmıyordum. Kerry
öne geçse bile, nasıl olsa Rove takımı
(Bush'un kampanya yöneticisi E.Y.j son
anda pis bir oyunla işi bitirir diye düşü-
nüyordum. Bu yine olabilir, ama artık,
dün geceden sonra fark etmez. Kerry ke-
sin olarak kazandı. Bush bundan sonra
nasıl toparlanır bilemiyorum"
(14/09/2004) diye yazacaktı.
Büyük bellrstzHk
Evet artık, The New York Ti-
mes'ın vurguladığı gibi, "her şey
olabilir." "Adaylann kaderi hem
olaylann hem de birbirierinin elin-
de. Herhangi bir değiş-
/cen"(15/10) seçimlerin sonuçlan-
nı belirleyebilir. Kısacası, seçim
kampanyası hâlâ belirgin bir so-
nuca işaret etmiyor. Ancak bu be-
lirsizliğin tek nedeni adaylann ba-
şa baş bir duruma gelmiş olması
değil. Başka etkenler de var. Ör-
neğin kampanya o kadar sert
geçti ki kısa sürede tarafsızların
sayısı iyice azaldı. Ikincisi bu kez
üçüncü aday Ralph Nader'in et-
kisi çok az, hem de seçmenin pro-
fili değişmiş. Artık salt solculardan oluş-
muyor. Nihayet her iki partinin de çaba-
sıyla bu kez çok sayıda yeni seçmen ka-
yıt edildi. Bu yeni kayıt süreci, seçim son-
rası bir belirsizliğin borsa üzerinde şok
yaratacağını savunan mali danışman,
Doug Gillesbie'nin işaret ettiği gibi
("StocKs and the coming electoral cha-
os"- Hisse senetleri ve yaklaşan seçim
kaosu", 14/09/2004, www.gillespierese-
arch.com), oy sayımında yaygın yolsuz-
luk olasılığı yaratıyor. 2000 seçimlerinde
Cumhuriyetçi partinin. birçok yerde si-
yahlan seçime sokmamak için yaptığı hi-
leleri cuma günü Paul Krugman. New
York Times'daki köşesinde bır kez daha
gözler önüne serdi (15/10)
Tarihe bakarsak..
Andaki belirsizlikler karşısında tarihsel
eğilimler de bu kez pek yardımcı olamı-
yor. örneğin, geçmişte, kamuoyu yokla-
malarında seçimlerden önce yüzde
50'nin üzerine çıkamayan iktidardaki
adaylar hep kaybetmişler. Çünkü son ana
kadar bekleyen kararsızlar, tercihlerini
başkandan değil rakibinden yana kulla-
nıyoriar. Buna karşılık, savaş ortammda
seçime giden başkanlar her zaman kaza-
nıyoriar. Başkan Bush'un birinci gelene-
ğe göre kaybetmesi, ikinci geleneğe gö-
re de kazanması gerekiyor. Peki, daha
yapısal bir düzeyden, hâkim sermaye
gruplarının tercihi açısından baksak, be-
lirsizliğı azaltacak birveri bulmak olanak-
lı mı? Finansal araştırma/medya şirketi
Bloomberg'in yorumcularından John
Dorfman'ın aktardığına göre, geçmişte
yapılan 26 başkanlık seçiminin 24'ünde,
seçimlerden önceki iki haftada borsa
yükselmişse, iktidardaki aday düşmüşse
rakibi kazanmış. Dorfman ekliyor: Eğer
özellikle kimya, petrol ve savunma şir-
ketlerinin hisse senetlerinde birzayıflama
olursa borsa, Bush'un kaybetmesini bek-
liyor anlamına gelecek. Borsa bir süredir
geriliyor, böyle devam ederse Bush kay-
bedecek demektir. (14/10/2004)
2 Kasım sabahı
"2 Kasım sabahı nasıl bir dünya-
ya gözlerimizi açacağız" sorusuna
gelince, bunun cevabını, tartışmala-
nnda, yalnızca söylenenlere değil
söylenmeyenlere de bakarak bula-
bıliriz. Ancak ben, ekonomi, sosyal
haklar, iç güvenlik (demokrasi), dini
inançlar ve eşcinsellerin haklan gibi
konular çok ilginç olmalarına rağ-
men, öncelikle Amerikalılan ilgilen-
diren konulan bir kenara bırakıp bi-
zi yakından ilgilendiren savaş ve Or-
tadoğu üzerinde duracağım.
Kerry'nin bu konulardaki duruşuyla il-
gilı sanırım, öncelikle iki şey söylenebilir.
Bınncisı, Stratfor'un editörü George Fri-
edman'ın da işaret ettiği gibi "savaş stra-
tejisi açısından Bush ve Kerry arasında
esaslı bir fark yok" (12/04/2004). Kerry
Bush'un "teröre karşı savaş" dediği şe-
ye deyam edecek ve Irak'ı terk etmeye-
cek. Üstelik Kerry, muhafazakâr (Siyo-
nist) yazar William Saphire'in de vurgu-
ladığı gıbı, kampanya boyunca, Bush'tan
daha "şahin" olduöunu kanıtlamaya ça-
lışmamış mıydı? Omeğin Kerry'ye göre
savaş hatahydı ama sonuna kadar gıdi-
lecekti. Felluce gibi kentlerden geri çekil-
mek teröristlere yanlış mesaj verirdi;
Irak'ta seçimlere uygun ortam yoktu. Da-
vid Ignatius'in Lübnan gazetesi Daily
Star'daki yorumunda vurguladığı gibi
"Bush ve Kerry heralanda ayn düştüler,
savaş harcamalan hariç!" (13/10/3004).
Zaten birçok emekli general de Kerry'i
destekliyordu. Ikıncisi, Kerry ABD'nin Av-
rupa'yla ittifakını tamir edecek, savaşın
yükünü paylaşmanın yolunu bulacaktı.
Ama Amerika'nın, engelleyici vuruş hak-
kından taviz vermesi mümkün değildi.
Ortadoğu konusuna gelince, bence iki
noktaönemliydi: Birincisi, Kerry, Bush'tan
farklı olarak, bölgeyi demokratikleştirmek
için askeri müdahaleden yana olmadığı-
nı vurguladı. Bu, Büyük Ortadoğu Pro-
jesi'nin "demokratikleştirme"ambalajını
çıkarlarına uygun bularak "satın almış"
olan kimi oryantalist (ve tabii neo-liberal-
ler) Arap aydınlannın kafasını karıştırdı.
Yoksa BOP rafa mı kaldırılıyordu? (Al Ha-
yat, Dr. Wasimul Haque, 14/10/2004).
Ikincisi, Bush, Kerry, Chaney ve Ed-
wards, Filistin konusuna, Israıl'ıngüven-
liğinin önemini vurgulamanın ötesinde
değinmediler. Birincisi Kerry'nin BOP'den
değil, demokratikleştirme kılıfından vaz-
geçtiğini, ikincisi adaylann Israil-Filistin
konusunda Likud çizgisini benimsediği-
nı, Şaron'u desteklemeye devam ede-
ceğinı gösteriyordu.
Yoksa, on gelişmiş ülkenin önde gelen
gazetelerinin gerçekleştirdiği bir kamu-
oyu yoklamasının gösterdiği gibi (The
Guardian 15/04/2004) Amerika'nın ulus-
lararası alanda yalnızlaşmasına yol açan,
Bush'un kazanması herkes için daha mı
hayıriı?