17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SArFA + CUMHURİYET 15 EKİM 2004 CIW 14 LJJK. [email protected] Altan Çelem son çalışmalarında 'dondurulmuş anlar' üzerine ironik bir yaklaşım sergiliyor Zamaranizmisürmek...SELCENAKSEL Altan Çefem'in son dönem yapıtlanndan olu- şan kişisel resım sergisi Koşuyolu Sanat Galeri- si'nde. ÇeJem'Ie son dönem yapıtlan ve sanat an- layışı üzennekonuştuk... "Fentürie bağınız ne? Başlangıçtan bugüne bu anlanıda neyi taşıyorsunuz?" ALLANÇELEM-Yola çıJaşım pentürle ve her dönem ön planda oldu bu yanım. Bu sergide de olduğu gibı, temalann değişmesı söz konusu ola- biliyor. Bana göre bu kez öne çıkan olgu 'enstan- tane duygusu' olarak açıklanabilir. Enstantaneduygusu tam olarakneviaıüabyor? ÇELEM-Dondurulmuş anlan... Ozellikleba- a işleri lokomotifolarak seçtim. Herhangi bir söy- lemin alönı çizmemek belki de. Fakat bu tavrın üstüne eklemlenmiş bir durum daha var bu ser- gide. 'dondurulmuşanlar . Bubeniheyecanlan- dıran bir nokta. çünkü resmimin farklı bir süre- ce girdığınin ipuçlannj veriyor. Tuvaldekl araşttrma Lokomotif olan çabşmalar.. ÇELEM-Lokomotıfolan işlerde öne çıkan fi- kir şuydu: 'Poz veren insan\ o anj ölümsüzleş- tirme düşüncesı. Ve tuvaldeki zenginliklerini araş- tırmak... Daha doğrusu zaman katmanlan ya da kişilerin altyapılannı, geçmişleri hakkında ıpuç- lannı. Zaman zaman ironik bir tavırla zaman za- man da plastik değerlerle belirginleşiyor bun- lar. Temel işlerin bazılannda daha baskın bu ol- gular. - Orurmuş bir üslubun kurgu manûğı vardır, snn düzenlediğiniz ne? ÇELEM - Evrelerle gelişen... Ortaya çıkış ritmini düzenliyorum bir anJamda. Sonuçta bu sergide, enstantane düşüncesinin, an duygusu- nun öne çıktığını gözlemliyorum. Birparça fo~ toğraf düşüncesine yakın durmasını istemem de bu kaygıdan kaynaİdanıyor belki de. Poz veren insan olgusu da bununla ilintili. 'Pöz' parantez içinde. çünkü kişiyi ölümsüzleştırme düşünce- si, gerçeğin önüne geçebiliyor. Bu noktada iro- ni söz konusu oluyor. Kaydetme düşüncesi bizi yaşamaktan alıkoyabiliyor... Plastık bir eleman olan her 'katman' ise farklı bir aynntıyı hapse- diyor. Bakış açımla tekniğim arasında bağlantı kıinnam istenirse eğer, bu noktada, hangisi han- gisinin nedeni ya da sonucu, tam olarak belirle- nemez diye düşünüyorum. Önceki işlerimde ya- kaladığım bazı fantastik, ironik ya da mizah duy- gulan içeren ve pentürle desteldi anlatım dilim, daha yakın bir dönemde fotoğraf temelli yaptı- ğım işlerle ilişkilendi bu sergide. Dondurulmuş anlar, sonsuzluk düşüncesi gibi saptamalanmı sonradan tarumlayarak. hatta serginin son döne- minde yön vererek doğrulrusunu da güçlendir- dim. Teknik çözümü akış içinde gelişiyor. Katmanlara ait aynnnİar... ÇELEM-Bu, bellı temalardakı işlerimde öne çıkan bir eleman. Bazen kişinin özel yaşamı, ho- bıleri, takınnlan, tutkulanna ait aynntılar... An duy- gusuyla yola çıkıp genel temayı, öncesi ve son- • Boyayı seviyorum. Etkileri boyayla vermem kaçınılmaz, fakat ironi, resmi kavrama yönelik bir platforma çekiyor, aslında bundan da hoşnutum. Tek bir kavTamın çerçevesinde hareket etmiyorum, farklı kavramlar belki bir duygu tortusu var yapıtlanmda. rasından, yani farklı zamanlardan taşıdığı aynn- tılan da katarak sunma olarak topariıyorum hep- sini. Günümüzeaitbiraynntı, bizı farklı birska- lada hareket ettirebiliyor. Orijini bugünle pasla- şabiliyor, farklı yerlere taşınıyor. Bazen fotoğraf, bazen de afiş etkısineyakın duran biretkı bu. Kült görüntüler de ilişkili bu oluşumla. Imgeyle ne- rede buluştuğumuzu da sorguluyoruz o resimle karşılaştıgımızda... Vurgulamakistediğinizherhangi biredddepias- tik yaktaşnnınız mı daha eddn bir araç? ÇELEM -Evet, aslında bu meselenin belki de görsel yanı. Zaman katmanlan. resmin yüzeyin- deki katmanlarla bire bırilişkıleniyor... Bu neden- le, astar katı ya da başlangıç safhalanna ait, evre evre oluşmuşluk hıssini banndırdığına inandı- ğım bazı değerleri, aynntılan korumak istiyo- rum. Tüm aşamalan kaydetmek belki de... Res- mimi oluşturma sürecinde, ipuçlannı, izlerini bırakmak ıstiyorum. FarHı evrelere balcmalc Hicrv ne, smn için resminizde? ÇELJEM-Sanınm refleks olarak resmime ka- tılan bir unsur, aksi halde bir şey yanm ya da ek- sik kalıyor bende. Bazen abartıh, bazen varla yok arasında belirsiz olsa da... Herhalde bu ya- pıma ait bir şey. Resım bittiğinde bir ışık hisset- mem gerek. plasrik değerlerin dengesi, kompo- zisyon, kurguyla tanımlanabilir bir şey değil bu. Bir sürpriz etkisi bekliyorum, ironi tamamlayı- cı bir unsura dönüşüyor. Sanannızı beüi bir yere koymak gerekseydL. ÇELEM - Bunu sorgulamalı mıyım, sordu- ğumda yanıtlayabilir miyım, göreceli bir durum söz konusu olan. Pentür geleneğınden yola çık- mış olmak, bazı plastik unsurlara bağlı kalmama neden oluyor. Boyayı seviyorum. Etkileri boyay- la vermem kaçınılmaz, fakat ironi, resmi kavra- ma yönelik bir platforma çekiyor, aslında bun- dan da hoşnutum. Tek bir kavramın çerçevesin- de hareket etmiyorum, farklı kavramlar, belki bir duygu tortusu var yapıtlanmda. îzleyicinin bel- leğinde belli bir kavramın oluşması değil hedef- ledığım... "enstantaneter',yeterlibiraçıklamabu noktada... - Figürünüzün pentürünüzdeki yeri ne, hangi noktada dur divorsunuz ona? ÇELEM- Eğer bulunduğu yüzeyde ön plana çıkıyorsa ona durdenm. Çünkü resimdir aslolan. Bittiğinde herhangı bira>nnanın resmin bütünüy- le yanşır olması, zaten sorunlu bir resim olduğu anlamınageliyorbence. 0 yüzden figürya da baş- ka nesnel bir obje tanımhlık anlamında fazla öne çıkıyorsa, onu betımlemeyi kesıyorum diyebili- rim. Genel sorunla bütünleşmesi önemli olan. Temaya bakışım çağdaşlanmla paralel gibi de görünse doğru hazmedilmiyor gibi Kimine göre apolitik ve yerellığı yadsıyor, aitlik meselesıni tekrar gündeme getirebilır Evrensel bir dile doğ- ru gidiş hissediyorum. böyle bir ortak payda his- sediyorumbende. fSergi 1 Kasım'adek göülebilir-0216 540 5156) Çocuk Tiyarrosu ber pazar kuklalaria 'Ay Masah' operasını sahneleyecek. Akbank Kültür Sanaty tayenisezon Kültür Servisi - Akbank Kültür SanatMerkezi (AKSM) Prodüksiyon Tîyatrosu yeni sezonda pazar günle- ri de kapılannı açıyor. 'Yeni Kuşak' adı verilen bu oluşumda, oyunlarmı son 10-20 yılda yazmış ancak ülkemizde tanınmamış yazarlara fırsat veriliyor. Yönetmen Mehmet Ergen'in oluşturduğu 'Yeni Kuşak'ta, dina- mik ve genç bir kadro ile dünya tiyatrosunun en yeni ve en cesaretli metinlerinin yanı sıra Türk tiyatrosunun yeni seslerine de yer veri- liyor. Oyun 24 Ekim iti- barıyla her pazar 15.30'da sahneleniyor. Gösterilerden ilki, ilk kez Türk seyircisiyle buluşacak, dünyaca ün- lü Amerikalı oyun ve senaryo yazan Sam Shepard' ın 'Aşk DeUsT (Fool For Love) isimli, Londra'da National Te- atre'de, New York Broadway"de ve Avignon Festivali 'nde defalarca oynan- mış oyunu gösterilecek. Geçen sezon seyircinin büyük ılgi gösterdiği 'Fernando Krapp Bana • AKSM Prodüksiyon Tiyatrosu'nun başlattığı 'Yeni Kuşak' oluşumunda ülkemizde tanınmamış yazarlann yapıtlan sahnelenecek. Mektup Yazmış' oyunu ise yıl sonu- na kadar devam edecek. Çocuk Tiyat- rosu'nu bu yıl Beyoğlu'ndaki binası- na taşıyan Akbank Kültür Sanat Mer- kezi 'nde 17 Ekim 'den itibaren her pa- zar 11.00'de izlenebilecek bir opera sah- nelenecek. Kuklalarla sahnelenecek 'Ay Masalı'nda kuklalar aracılığıyla herkese ope- rayı sevdirmekamaçlanı- yor. Grimm Kardeşİer'in Ay Masalı'ndan esinle- nerek CariOffun kukla- lar için bestelediği ve 1939'da Münih'te sahne- ye koyduğu Ay Operası, Ay olmadığı için hep sim- sıyah olan bir ülkede baş- lıyor. Öykü, ayı çahp köy- lerüıın göğüne asan, aya zarar gelmesin diye ba- şında nöbet tutan çocuk- lann, yaşlanıp öldükten sonra ayı pay- laşıp karanlıklar ülkesine görürmele- riyle gelişiyor. Karina Cheres'in kuk- lal^nnı ve dekonınu yaptığı, yine Che- res ve Işıl Kasapoğlu'nun yönettiğı oyunda Havrettin Arslan, Özdemir Çitçioglu, Sibel AJtan, Tacettin Diker oynuyor ve oynatıyorlar. SEZONA 'ONAYLANMAMIŞ PROGRAMLA' BAŞLAMIŞLARDI Devlet senfoni orkestralannın programları onaylandı • Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) ile 5 devlet senfoni orkestrasının programlan onaylandı, ÇDSO sezonu yann açacak. ANKARA(AA)-Cumhur- başkanlığı Senfoni Orkestra- sı (CSO) ile 5 devlet senfoni orkestrasının 2004-2005 sa- nat sezonu programlan, Kül- tür ve Turizm Bakanhğı "nca sonunda onaylandı. Edinilen bilgiyegöre, Cumhurbaşkan- lığı Senfoni Orkestrası ile Iz- mir, Antalya, Istanbul ve Bur- sa senfoni orkestralan, prog- ramlan onaylanmamış olma- sına karşın, daha önceden be- Iirledikleri tarihlerde, henüz 'onaylannıanuş' programlar- la yeni sezonu açmaİc zorun- da kalmışlardı. Kültür ve Tu- rizm Bakanlığı. söz konusu orkestralann programlannı herhangi bir değişiklik yap- maksızın onaylayarak kendi- lerine bildirdi. Öte yandan, ye- ni sezonu yann açacak olan Çukurova Devlet Senfoni Or- kestrası "nın (ÇDSO) progra- mı da bakanhk tarafından onaylandı. Bilindiği gibi, CSO, 2004-2005 konser se- zonunu 7 Ekim'deki konse- riyle açmıştı. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası (BBDSO), sezona 1 Eldm'de Fazıl Say konseriyle başlar- ken; 8 Ekim Cuma akşamı Istanbul Devlet Senfoni Or- kestrası AKM Büyük Sa- lon'da, Antalya Devlet Sen- foni Orkestrası Aspendos Antik Tiyatro'da, bu yıl 30. sanat yılını kutlayan tzmir Devlet Senfoni Orkestra- sı(ÎZDSO) da kendı salo- nunda verdiği konserle sezo- na girmişti. Atölye çalışması 19 Ekim'de başlıyor Sizin Istanbulunuz ne renk? • Fototrek Fotoğraf Merkezi"nin düzenlediği 'Istanbul'un Renkleri' başlıkh atölyenin danışmanlığını Altan Bal ve Cenk Gençdiş üstleniyor. Kültür Servisi - "Her duy- gunun bu kadar etldleyici bir şeküde göriinrüye dönüştüğü befld de tek drvar olan Istan- bul'da, renklerin de bir göriin- rüsü \ardır. Ebemkuşağı mi- sali her rengi bedeninde bann- dırantstanbul'dur ki peşinden gebnesini bilen gözü göniû açık her fotoğrafçıyla sevgili olnıa- smıbiBr.'" Yıl boyunca değişikkonu ve düzeylerde uyguladığı eğıtim programlanyla çalışmalannı sürdüren Fototrek Fotoğraf Merkezi'nin temel fotoğraf bilgisine sahip fotoğraf tut- kunlanna yönelik düzenledi- ği 'Fotoğraf AtöheJeri' kap- samındaki b lstanbul"un Renk- leri' atölyesi, 19 Ekim Cuma günü başlıyor. Danışmanlığını Altan Bal ve Cenk Gençdiş'ın yaptığı atölyede katılımcılar 19 Ekim'de belgesel fotoğraf, fo- toğrafça anlatım. konulara fo- toğrafik yaklaşun, ışık kulla- nımı, belli bir konu üzerine yoğunlaşma, bir fotoğraf pro- jesi seçimi konulannı kapsa- yan kurumsal çahşmalar ya- pacaklar. Salı günleri 19.00- 21.00 saatleri arasmda yapı- lacak olan 6 haftalık atölye çalışmasuıda her hafta Istan- bul'un değişik bır rengi pe- şinden koşarak önce kendile- rini, sonra fotoğrafçılıklannı, sonunda Istanbul 'un renkleri- ni görme imkânı bulacak fo- toğrafseverler. Her hafta ven- len 'renk' ödevleri kapsamın- da çekilen fotoğraflar, eğit- menlerle büiikte değerlendi- rilecek. (0 212 251 9014) YAZIODASI SELtVt tLERİ Romanlarda Yiten İstanbul (2) Aşk-ı Memnu'da imparatorluk başkenti, bel li bir kesim için, şaşırtıcı özgürlüklerle donanmış tır. O kesim için bazı baskılar ortadan kalkmı? gibidir. Daima baştan çıkartıcılık, hafifmeşreplik efsa- neleriyle anılan "Melih Bey takımı", özellikle geçkin Firdevs Hanım, en çarpık ilişkileri en göz kamaştıncı tavırlarta sürdürür. Geçmişindeki aşk serüvenleri dolayısıyla dile düşmüş Firdevs Ha- nım, o, unutulmaz Göksu gezintisi sahnesinde oğlu yaşındaki Behlül'ü yeni bir aşka davet et- mekten kaçınmaz... Yine bu romanda, şehrin görünümünde pek canlı, pek kıpırtılı bir hayat söz konusudur. Ger- çi Aşk-/ Memnu hemen hep kapalı mekânlarda geçer. Bir iki dış sanneyse, örnekse Beyoğ- lu'nda, Büyükada'da muhafazakâr yaşayışın ötesindeki dünyayı yansıtır. Nihal'in çarşafa girme töreni, o hazırlık, o alış- veriş, Istanbul'daki hareketliliği belgeler. Kendi- ne özgü bir 'moda dünyası' varlığını hissettirir. Küçük Bülent'in düşkünlük gösterdiği bon- bonlar, meyve şekerlemeleri, lüks pastane or- tamı, Avrupai yaşayışın sonucu ortaya çıkmış- tır. Şekerlemeler, fondanlar adeta bir natürmort inceliğiyle belirir. sonra yok olur. Halid Ziya, Aşk-ı Memnu'üan önce kaleme getirdiği Mai ve Siyah'ta alafranga Istanbul'un yanı sıra, yoksul ve Müslüman Istanbul'u da tasvir etmiştir. Mai ve Siyah'ın acı acı yakındığı yoksul, so- kaklan dar ve karanlık, gecelerinden ürkülen Is- tanbul, umudu ancak ruhun zenginleşmesinde aranıp durur. Ahmet Cemil'in mavi hayallerden siyah ıstıraplara yol alışı, bir bakıma, içte zen- ginleşmeyi, duyuş ve düşünüşün olgunlaşma- sını tekrar tekrar söyler. Yirminci yüzyılın başında, imparatoriuğun çö- kebileceğinden habersiz yazılmış romanlarda alafranga Istanbul, çoğu kez, öncü, yenilikçi özellikleriyle anlatılmıştır. Saffet Nezihi'nin halk tarafından çok okun- muş romanı Zavallı Necdet, okurunu süslü püs- lü hayatlara özendirir. Safveti Ziya'nın Salon Köşelerinde romanıysa, Batılı yaşayış tarzının açıkça övgüsüdür. Ne var ki, Milli Mücadele'yle birlikte, alafran- ga Istanbul'a ilençleryağmakta gecikmeyecek- tir. Peyami Safa Sözde Kızlar'öa, Yakup Kad- ri Sodom ve Gomore'de o günterin Istanbul'unu Kitab-ı Mukaddes'in günah şehirleriyle özdeş- leştirirler. Aynı tutum ve yargılayış, Attilâ llhan'ın romanlarında da karşımıza çıkar. Alafranga Is- tanbul, geçen zamanın değeriendirişiyle, işbir- likçi çevreler yaratmıştır... Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kaleme alınmış ro- manlarda Istanbul birdenbire tarihi' bir kimlik edi- nir. Tanpınar'ın Huzur'u, eski payitahtı artık bü- tün tarihi içinde görür. Mümtaz'la Nuran'ın Is- tanbul gezintilerinde her nayranlık, her tutku geçmişteki eserlere yöneliktir. Safiye Erol'da Istanbul, pitoresk özellikleriy- le anılmıştır. Gerek Kadtköyü'nün Romanı'nüa, gerekse Ülker Fırtınası'nda mevsirnler, mevsimlere öz- gü yaşamlar sıcak anlatımlarla karşımıza çıkar. Âbdülhak Şinasi ye gelince; o, şehri artık ya- şanan, şımdiki zamanda göremez. Ya da, gör- mek istemez. Ne tarih içinde gezintiler, ne mev- simlerin hâlâ sürüp giden renkleri, yaşantıları. Kendisinin "hikâye" demekte ısrar ettiği üç ro- manında da Âbdülhak Şinasi, doğrudan doğru- ya tan'he kanşmış, göçüp gitmiş, bir anlamda dö- nemlerini sonsuza dek kapatmış kişilerden söz açar. Fahim Bey'in, Çamlıca'daki deli eniştenin ve Ali Nizami Bey'in Istanbul'u artık yitik bir kent- tir. Tuhaf ama, yitmeyen Istanbul'u, ben yıllardan beri Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın romanlarında bulabiliyorum. öneriler: Kitap I Kritimu, Saba Arunsay, Can Yayınları. (Osmanlı Imparatoriuğu'nun çöküş yıllannda Gi- rit Adası'nın hüzünlü romanı.) K Ü L T Ü R • Ç t Z İ K K  M İ L M A S A R A C I Sadi Mizrahinin objektiflnden İstanbul'un renkleri.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear