Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3OOCAK2004CUMA CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER dishab(5 cumhuriyet.com.tr 11
Başbakan, Bush'la görüşmesinde Kerkük ve Türkmenler konusunu gündeme getiremedi
Erdoğan istediğini alamadı
Başbakan Erdoğan Bush ile
Türkiye'nin Irak dosyasını
tartışılamadı. Bush,
PKK/KADEK'in temizlenmesi
için de söz vermedi.
EBRU TOKTAR
YVASHEVGTON - Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan, siyasi geleceğinin belirlenme-
si açısından kritık bir dönem geçiren Irak'a
ilişkin Türkiye'nin duyarhlıklanru ve uya-
nlannı ABD Başkanı George Bush a ilete-
medi. Kerkük'ün statüsü, Türkmenierin sı-
kıntılan ve etnik federasyonun yaratacağı
sorunlan Bush'a aynntılı bir şekilde iletme
şansını yıtiren Başbakan Erdoğan, PKKKA-
DEK'ın Kuzey Irak'tan çıkanlması konusun-
da somut ılerleme kaydedemedi. Bush, lider-
lığini övdüğü Erdoğan"a destek anlamına
gelebilecek mesajlar vermekten kaçındı.
Türk kamuoyunda haftalar öncesinde bü-
yük önem atfedılen Erdoğan-Bush görüş-
mesi, Türkıye açısından, "somut kazanım-
lar" yerine "bol övgülü" sözlerin ötesine ge-
çemedi. îki liderin görüşmesi sonrasmda ga-
zetecilerin soru sormasına izin verilmemesi
Bush'un somut mesajlar vermekten kaçınması ola-
rak yorumlandı. Erdoğan, Kerkük'ün statüsü ve
Türkmenierin sorunJan konusundaki sıkıntılan
ilk elden Bush'a iletme firsatını da kullanama-
dığı ziyaret, "semboük" olmaktan öteye gide-
medi.
Başbakan'ın, bu konulann Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Po-
wefl arasında ayrıntılı olarâk görüşüleceğini ilet-
mesi de tatmin edıci bir açıklama olarak görül-
medi. Türkıye, Irak'taki sivil yönetici PaulBre-
mer'in Bağdat'taki Türkyetküileriylegörüşme-
mesinden duyulan rahatsızlığı Bush'a iletmeyı ön-
Erdoğan, Ticaret Bakanı Thomas Donohue'.vu ziyaret ederek çini tabak hediye etti. (Fotoğraflar: AA)
görüyordu. Dışişleri Bakanlığı diplomatlannın
Bush-Erdoğan görüşmesi için hazırladıklan "Irak
dosyasT da böylece hiç açılmadan elde kalmış
oldu. îki liderin görüşmesinde gündeme gelen ko-
nular ve sonuçlan özetle şöyle:
Kıbns: Bush'a Türkiye'nin Kıbns'ta çözüme
ilişkin yakJaşımını anlatan Erdoğan, kafa kanş-
tıran açıklamalanna Beyaz Saray görüşmesınin
ardından da devam etti. Daha önce Kıbns süre-
cini hızlandıracak, siyasi ağırlığı olan tarafsız bir
kişınin *arabulucu" olarak düşünüldüğünü söy-
leyen Erdoğan, Bush görüşmesinden sonra ara-
bulucu sözcüğünün yenne "koJaylaşnncı* ifa-
desinın kullanılmasının daha doğru olduğunu
söyiedi. Erdoğan, "Annan,isterizkibaşındanso-
nuna kadar götürsün. Ama yoğun programı ne-
deniyle bu mümkün değiL kaülamadığı zaman-
larda dene\imli ve bu işi götürecek bir kişiye ih-
tiyaç var. Bu konuda kendilerinin yardımcı ÖJma-
s bizim için anlamlı olur, dedik. Vani Pövvell gö-
revlendirildi*' dedi. Gül, Türkıye Büyükelçıli-
ği'ndeki resepsiyonda, kolaylaştıncı görevi ya-
pacak kışinin Powell olduğunu söylerken diplo-
matlar Povvell'm yoğun programı nedeniyle sü-
reci izlemesinin zor olduğunu, bu nedenle Povvell
ile Annan'm, müzakere sürecinde görev yapacak
kişiye karar vereceğinı söyiedi. Bu arada dıplo-
matik kaynaklar, Bush'un Rum lider Tasos Pa-
padopuios'tan, müzakerelere yeniden baş-
lamasını ısteyeceğini belirttiler.
Irak konusunda taraflar, resmi pozisyon-
lannı yineledi. Erdoğan, Irak'ta Kürt fede-
rasyonu kurulması girişimlerinden duyulan
rahatsızlığı, etnik ya da mezhep temelli fe-
derasyonun ülkeyi parçalayacağını ifade et-
ti. Irak'ta federarif biryapıya karşı olmadık-
lannı söyleyen Bush, demokratik ve toprak
bütünJüğü korunan bir devlet yapısından ya-
na olduklanna vurgu yaptı. Erdoğan, Türk-
men nüfusunun da ağırlıkta olduğu Kerkük'ü
Kürt bölgesinin başkenri sayan Kürt liderle-
re yönelik rahatsızlığı da gündeme getireme-
di. Erdoğan, Kerkük konusunun hiç görüşül-
mediğini söyiedi.
Güvence alamadı
Erdoğan, PKK-KADEK'ın Kuzey Irak'tan
çıkanlması konusunda da ABD'den güven-
ce alamadı. PKK-KADEK'in siyasi uzantı-
sı olan Demokratik Çözüm Partısi'm kapa-
tacaklannı söyleyen ABD tarafi, PKK-KA-
DEK ile mücadelede Türkıye ile ortak hare-
ket edeceklen yönünde güvence vermeye
çalıştı. Bush, Erdoğan'a Irak'ta PKK'ye ödün
verilmeyeceğı ve iki ülkenin ortak çalışaca-
ğı konusunda güvence verdi. Bush, bölgenin
bu gruplardan temizlenmesi konusunda uygula-
nacak yaptırım ve tak\r
ım için taahhüt altına gır-
medi.
Erdoğan. Washıngton'daki American Enterp-
nse Institute adlı düşünce kuruluşunda yaptığı
konuşmada Kıbns ve AB konusundaki sorulan
da yanıtladı. Erdoğan, "Biz Annan planı refe-
ranslı çahşmanın sürdürülmesinden yanayız.
AB müzakere süreci ile ilgili Türldye 40 yıl-
dır AB kapısında bekliyor. Türkıye tabii bazı
şeyler kazanacak ama AB de çok şey kazana-
cak. Aksi takdirde AB, ne yazık ki bir Hıris-
rivan kulübü olarak kalacak" dedi.
Keliforniya iptal
Beyaz
Saray'da
türban geçidi
WASHINGT0N (Cumhuriyet)
- Türbanlan nedeniyle
Türkiye'deki devlet protokolüne
giremeyen Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine
Erdoğan, Dışişleri Bakanı
Abdullah Gûl'ün eşi
Hayrunnisa Gül ve Devlet
Bakanı Ali Babacan ın eşi
Zeynep Babacan Beyaz Saray'a
türban çıkartması yapö.
Başbakan Erdoğan'ın ABD
Başkanı Bush ile görüşmesi
sırasında yapılması düşünüien
çay partisi Laura Bush'un isteği
çerçevesinde dün yapıldı. Bir
günlük sarkmayla gerçekleşen
çay partisine Emine Erdoğan,
Hayrunnisa Gül ve Zeynep
Babacan'ın yanı sıra Ulaştırma
Bakanı Vecdi Gönürün eşi
Sevim GönûL Türkiye'nin ABD
Büyükelçisi Faruk Loioğtu'nun
eşi Menkibe Loloğlu ile AKP
Milletvekilı Egemeo Bağış'ın
eşi Beyhan Bağış da katıldı.
Başbakan ve bakan eşleri,
Türkiye'den türbanı ilk kez
Beyaz Saray protokolüne soktu.
Emine Erdoğan, First Lady
Bush'a "gefcneksel Türk
motiflerini" taşıyan kolye ve
Mevlaııa'yı aniatan kitap hediye
etti. Laura Bush'un ikiz kızlan
için de olgunlaşma enstitüsü
taranndan yapılan ve üzerinde
gelenksel Türk motifleri
bulunan örtü takımı götürdü.
Erdoğan davette kemik rengi bir
tayyör takımı. aym renkte
başörtü. Hayrünisa Gül ise
lacivert tayyör ve kırmızı türban
giydi. Emine Erdoğan, Zeynep
Babacan ve Hayrunnisa Gül,
dün Türkiye'nin Washington
Büyükelçiliği'nde onurlarına
verilen resepsiyona da karıldılar.
Böylece, Türkıye'de
Cumhurbaşkanlıgı, TBMM gibi
gibi kamusal alanlara
türbanlanyla giremeyen bakan
eşleri, büyükelçiliğin
resepsiyonunda türbanlanyla
"boy göstenne" firsatını
yakaladılar. Başbakan Erdoğan,
Boston'da biten resmi
programın ardından bayram
tatilini geçirmek için yapacağı
Kaliforniya prograrmnı ise
basında yer alan haberler
üzerine iptal erriği ve
Türkiye "ye döneceği belirtildi.
Emine Erdoğan'ın, Laura
Bush'u ziyaretinin bir
börümüne, Başkan Bush'un da
katıldığı öğrenildi. Görüşmeler
sırasında aniden salona giren
George Bush'un, Emine
Erdoğan'a, "Gefip sizJere
merhaba demek istedim. Sfcdere,
'Amerika'ya hoş geldiniz'
demek için uğradınT dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Kıbns'ta arabulucu olmayacağmı söyiedi
PoweE GüPü yanmdayken yalanladı
VVASHÎNGTOIN (Cumhuriyet)- Dı-
şişleri Bakanı Abdullah Gül, öncekı
gün Türkiye Büyükelçıliği'nde verilen
resepsiyonda. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın ABD Başkanı GeorgeBush
ile yaptığı görüşme sonrasında ABD Dı-
şişleri Bakanı Colin Poweü'ın kolay-
laştıncı olarak görev yapacağını vurgu-
ladı. Ancak, bu sözler, bizzat ABD Dı-
şişleri Bakanı Povvell tarafindan yalan-
landı. Powell, dün Abdullah Cîül ile
yaptığı görüşmenın sonrasmda bir ga-
zetecinin sorusu üzerine. "Ben, ne ko-
laylaştıncı ne de arabuJucuvum." diye
konuştu. Povvell'ın bu açıklamayı yap-
tiğı sırada yanında bulunan Gül'ün çok
bozuJduğu gözlendi.
Erdoğan, önceki gün Bush ile yaptı-
ğı görüşmenın ardından ise, "arabulu-
cu" sözcüğunü kullanmanın yanlış ola-
cağınıb u nedenle arabulucu yerine,
"kolaylaşöncr sözcüğünün kullanıl-
masının yennde olduğunu vurgulayan
Erdoğan, kendi kendini tekzip etti.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise,
kendisinin başından beri kolaylaştıncı
sözcüğunü kullandığım, arabulucu söz-
cüğünün kullanılmasının yanlış oldu-
ABD Dışişleri Bakanı Pavvell, ortak açıklamada "Arabulucu değiliz" dedi
ğunu belirtri. Bush ile Erdoğan'ın yap-
tığı görüşme çerçevesinde Colin Po-
vvell'ın kolaylaştıncı olarak görev ya-
pacağım vurgıılayan Gül, "Kendisi,çö-
zümü hızlandırmakiçin devTtdeolacâk.
Bu konudakitarüşma arükbidniştir.01-
dukça açıkür kl Povveil kolaylaşüncı
olarak göre yapacak" dıyerek, gazete-
cilere bu konuda bir kavram karmaşa-
sı olmadığım savundu.
Ancak, Bush-Erdoğan görüşmesin-
de ABD'nin, kolaylaştıncı sözcüğüne
de sıcak bakmadıgı öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre, Bush, "Biz zaten Kıbns
sorununun çözümüiçin hep devredeyiz.
Yapacağımız ghişimleri ne kolaylaşün-
cı nedearabulucu olarakadlandurnak
doğru değfl. Dışişleri BakanıPovveH,çö-
züm için etinden geleni yapacak" dedi.
ABD'nin bu yöndeki tutumu da, Dı-
şişleri Bakaru Povvell ile Gül'ün dün yap-
tığı görüşmede de ortaya çıktı. Bu gö-
rüşmenin ardından açıklama yapan Po-
vvell, kendisinin ne arabulucu ne de ko-
laylaştıncı olduğunu söyiedi. Povvell,
"Bi/ iyi niyeü'mizi kullanarak, rüm ta-
raflann üeriye dönük adunlar atnıala-
ruu, Annan Planı temefindeüerlemde-
rini teşvik etmevi düşünüyonız.Annan
Planı masada bulunuvor. Bizher iki ta-
rafi teşvik ediyoruz. .\rabulucu değiliz,
arabuİuculuk rolü üsdenmnoruz. Biz
iyi niyetinıizi kullanarak, rtim tarafla-
nn Ânnan Planı temetinde ileriemele-
rini teşvik etmevi düşünüyonız." dedi.
Gül: Somut adım bekliyoruz
Gül Povvell ile görüşmesinde Ker-
kük'teki Türkmenler'in durumuna vur-
gu yaptığı öğrenildi. Görüşmede soru-
nun çok önemli olduğunun altını çizen
Gül. * Türkmenler bugüne kadar yö-
nethndehiç dikkateahnmadılar" dedi.
Gül daha sonra. PKK KADEK sorunu-
na dikkat çekerek, "Her şeyi güzd söy-
lüyorsumız ama arük halkımjz somut
bir şeylergörmek istrvor. Sürade adım-
larbekKyoruz" dedi. Povvell ise ne Ker-
kük ne de Türkmenler konusunda bir
açıklama yapmazken Irak'ın toprak bü-
tünlüğünden yana olduklannı söyle-
mekle yerindi.
Erdoğan 'ın ABD temasları ve Kıbns
Baykal: Dışpolitikada
kırılmayaşanıyor
ANKARA (CumhuriyetBürosu) -
CHP Genel Başkanı Deniz Ba\kal.
AKP hükümetinin Kıbns konusun-
daki son dönem izlediği stratejinin
Türkiye'nin dış politikasında tarihi
bir kınlmaya yol açabileceğini söy-
iedi. Baykal, "Hükümetinplandaki
tamanılanmamış noktalann da An-
nan tarafindan doldurulmasma yö-
nelik bir taahhüt verdiği kanaatûide-
yim" dedi. Baykal, dün NTV'de ka-
tıldığı yayında, Başbakan Tayyip Er-
doğan'm ziyaretinin cıddi gündemi-
nin Kıbns ve Irak olduğunu
vurguladı ve hükümetin Kıb-
ns'a ilişkin yenibıraçıhmde-
nedığini belirttı.
NVashington'ın Erdoğan'm
"arabulucu" önensini kabul
etmediğini anlatan Baykal.
şöyle konuştu: "Bunlar boş
kavramlar. Ortada 4 tane ta-
raf\ar. Biz "Bir arabulucu ver'
diye ABD'ye gidryonjz. Ya-
pünuş bir çahşma. bir plan var. Ara-
bulucu ver demek safiyane bir şey. Uz-
laşmaz görüntüden çıkacağını derken
esası kayhederseniz,aym zamanda siz-
den isteneni ve sizin korumanız gere-
ken bazı şeyleri veriyorsunuz demek-
tir." Erdoğan'ın "tavizyanşında" ol-
duğunu öne süren Baykal, "Davos'ta
Erdoğan'm Annan'a. bu planı Rum-
larla anlaşma olnıasa da olsa da refe-
randuma sunmaya hazır olduğumu-
zu ifade ettiği kanaatindeyim" dedi.
Hükümetin Annan Planı'nda boş-
• CHP
lideri,
Erdoğan'ın
taviz
yanşında
olduğunu
söyiedi.
luklann dolduruhnası konusunda da
taviz verdiğini savunan Baykal, bunun
Türk dış politikasında büyük kmlma
yaratacağını kaydetti.
Baykal. "Türkiye'nin gözü kapa-
h biçimde orada vaşavan insanlann
haklanıu, bizim dışunızdaki çeşitü
kuruhışlann takdirine bırakmast ağır
birtabiodur. Başbakan'ın Türkhe'ye
gelmesini bekbyoruz. Ciddi soruJar
sorup açıklama isteyeceğiz" dedi.
Baykal. Erdoğan"ın ABD Başkanı
George Bush ile yaptığı görüşmede
ne Kuzey Irak'taki PKK var-
lığı konusunun ne de Türk-
menierin durumunun ele
alındıeını anlartı.
Erdoğan ABD 'lilere AKP 'yi tarifetti
'Halkköktendinciolmayan
birdeğişimdenyana
J
'Hanedan varisleıryle
neden görüşûldû?'
CHP GenelBaşkan Yar-
dımcısı Onur Oymen de Er-
doğan'ın yanıtlaması iste-
miyle verdiği soru önerge-
sinde şu sorulan yöneltti:
"ABD'ye yaptığınız resmi ziyaret SH
rasında devrik Osmanlı Padişahı Ab-
dülhamit'in torunu Osman Ertuğrul
flegörüşrüğünüzanlaşıunaktadır. Siz-
den önce herhangi bir cumhuriyet hü-
künıeti başbakanı Osmanlı hanedanı
varisleriyle göriişmüş müdür? Cum-
huriyetimiz kuruculan tarafindan sı-
nırdişı edilen bir padişahın varisleriy-
le görüşmenizin sebebi nedir? Bu gö-
rüşmevle halkjnııza ve dünyaya han-
gi mesaj verihnek istenmektedir?''
VVASHIVGTON - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, dün ABD Teşeb-
büs Enstitüsü'nde "Muhafazakar
Demokrathk ve Ozgürlüğün Küre-
seDeşmesin
başlıkJı birkonuşma yap-
tı. AKP'nın mufazakarlık temelinde
bir kitle partısı olduğunu belirten Er-
doğan. "Türk toplunıunun küçüm-
senme>ecek bir kesirrü, gelenegi dış-
lamayan bir modernlik, yerelliği ka-
bui eden bir evrenseffik, manayi red-
detmeyen bir rasyoneflik ve kökten-
ci obnayan bir değişim iste-
nıektedir. Muhafazakarde-
mokrasi aniayişı bu isteğe bir
cevap oluşturuyor" dedi.
Erdoğan'ın konferansını
protesto eden bir grup Rum,
Kürt ve Ermeni Erdoğan'ı
Saddam'a benzeterek. "Er-
doğan defol" sloganı attı.
Erdoğan, dünkü temasla-
nna .\BD Ticaret Odası'nda
ABD'li ve Türk işadamla-
nyla kahvaltılı bir toplantı yaptı.
Erdoğan, daha sonra Ritz Charlton
Oteli'nde Türk işadamlanna seslen-
di. Türkiye"de yatınm yapan ABD'li
firmalann sorunlannı çözme konu-
sundaki çabalaruıın bazı çevrelerde
eleştirıldiğini söyleyen Erdoğan,
"ABD'ye gefiyorsunuz, orada bfleefeş-
tirilh orsunuz. Türkive'de madur otuı
bir kişi Türkiye'ye yaünm yapar mı?
Biz bunu çözmeye çahşıyoruz. Ama,
çıkarlannaçomaksoktuk diye rahat-
• Erdoğan,
toplumun
gelenegi
dışlamayan
modernlik
istediğini
söyiedi.
sız olan tipler var bu ülkede" dedi.
Erdoğan, daha sonra Teşebbüs Ens-
titüsü'negeçti. Erdoğan, buradapar-
risinin demokrasıye olan bakışmı an-
lartı.
Modern muhafazakar
Yeni muhafazakar demokrat çizgi-
yi temsil ettiklerini söyleyen Erdoğan,
ancak bunun modern bir muhafaza-
karlık olduğunu savundu. Erdoğan,
mevcut kurum ve ilişkilerin korun-
masını değil. değerlerin ve
kazanımlann korunmasını
istediklenni anlartı. Seçimle-
re ve belli kurumlara indir-
genmiş mekanik bir demok-
rasiyi değil, toplumsal ve si-
yasal alanlara yayılrruş orga-
nik bir demokrasiyi savom-
duklannı anlatan Erdoğan,
"Biz bunaderindemokrasi di-
yoruz" dedi. Erdoğan, laik-
lık ilkesini ise, devletin tüm
dinler ve düşünceler karşısında ta-
rafsız kalması, eşit mesafeyi koruma-
sı, inanç farklılıklannm yaşatılabil-
mesi olarak gördüklerini ifade etti. Din
üzerinden siyaset yapmadıklanm sa-
vunan Erdoğan. Batılı ülkelere de
seslendi. Batılı ülkelerin kendileri gi-
bi görmedikleri ülkelere karşı haksız
genellemeler ile peşin yargılardan
kurtuhnak zorunda olduklannı söy-
leyen Erdoğan, bu konuda ABD'ye
görev düştüğünü söyiedi.
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Ülkenin Üzerine
Atılan Ağ
Konuşmaya başladığımda meseleyi insanlann önü-
ne nasıl sergileyeceğimi düşünüyordum. Hem düşü-
nüyor hem de konuşuyordum.
Soğuk savaş sonrasının yeni yapılanmalan içinde
önemli olanlar nelerdi? Sistemi gözleri önüne ser-
mek istiyordum. Iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel bo-
yutlan ile elle tutulur bir açıklık içinde göstermek is-
tedim.
- Türkiye'deki bir otomobil tesisi, sigara fabrikası
veya bir televizyon kanalı "adının birköşesinde Türk
sözcüğübulunduğuiçin" yerii (veya ulusal) sayılmaz-
dı. Yerii şırket, ABD'deki, Almanya'daki veya Ingilte-
re'deki esas şirketin Türkiye'deki bir uzantısı idi sa-
dece.
Beyin dışandayken, çokuluslu şirketin "adı çoku-
luslu olsa bile" bağlı olduğu bir esas liman vardı. Phi-
lip Morris ABD'nin himayesindedir. Bayer Alman-
ya'nın, Ericsson Isveç'in, Renault Fransa'nın kanat-
lan altına alınmıştır.
ABD'deki, Batı Avrupa'daki şirketlerin dışandaki,
üçüncü ülkelerdeki ortaklan ve yerii ortak şirketleri "ba-
ğımsız değildir". Esas şirketin güdümü (ve himaye-
si) attındadır. O çokuluslu şirket de ABD, Almanya, Fran-
sa, Ingiltere ile bütünleşmiştir. Hem de ne bütünleş-
me! Bu çokuluslu şirketler devletleri ile adeta özdeş-
leşmişlerdir. Devletler (hükümetler) kendı şirketlerini
dışanda egemen kılmak için siyasi ve askeri güçleri-
ni sonuna kadar kullanırlar. Berfusconi Ankara'ya
geldiğinde kafasında hangi Italyan şirketıne "Anka-
ra'dan ne koparacağını" tek hedef olarak düşünür.
Onun için de, "AB için arkandayım" gıbisınden her
tarafa çekilebilecek trajikomik şeyler söyierler...
Içerideki güdümlü medya bu sakızı istediği tarafa
çeker. Berlusconi'nin elde edeceği avantaj karşılığın-
da medyaya sunulan bir malzemedir bu. Sonuçta
Türkıye, Batı kaprtalizmine biraz daha bağlanmış olur.
- Dışardaki çokuluslu şirketler "yeriilerie" kurduk-
lan ortalıklar ile yalnız şirketleri değil "Türkiye'dekiiç
sistemi de bağlariar." Yerii ortak sadece Türkiye pa-
zarındaki birticari aracı değildir artık.
Bürokrasiye, siyasete, medyaya, eğitime yani her
alana bulaşmaya başlarlar. Amerikan çokuluslu şir-
ketinın Türkiye'deki ortağı artık "Bushyönetiminin de-
netimindedir." Alman şirketinin yerii ortağı ise Şan-
sölye'ye kem gözle bakanların hakkından gelir. Was-
hington'ın, Berlin'in, Londra'nın, Paris'in "Türkiye si-
yasetleri" artık yerii ortaklann aynlmaz bir parçasıdır.
Yerii gayri milliler...
Gerçekten iş, iki artı ikinin dört ettiği kadar basit ve
tutarlıdır. ABD'nin ve Avrupa büyüklerinin şirketleri
kendi devletleri ile bütünleşmişlerdir. Bu şirketlerTür-
kiye'deki yerii şirketi tek yanlı bağlayınca artık "elim
sende" veya "kulaktan kulağa" oyunundaki gibi işler
tıkır tıkır yürümeye başlar:
- VVashington ABD'nin büyük şirketlerini (tekelleri-
ni) Türkiye'deki yerii şirketle ilişkilerinde "siyasi ve
bürokratik birmaşa gibi" kullanır, yerii şirketler artık
Kıbns'ta, Ege'de, Fener Patrikhanesi'nde, kamu yö-
netimi kanununda, Güneydoğu'da sorunlara Was-
hington'ın, Beriin'in, Londra'nın gözlüğü ile bakma-
ya başlariar. Güdümlü medya da bu doğrultuda "mis-
yon üstlenir."
- Bakmaktan da öteye ellerine alıp Batı kapitaliz-
minin çıkariarı doğrultusunda yürütmeye başlariar.
Kıbns uyuşmazlığı ve Fener Patrikhanesi meselesi "bir
doktora öğrencisine tezmalzemesiolacakkadar" işin
cılkının nasıl çıkanldığını gösterir. Kıbns'taki "bazı si-
yasiler", bizim gayri milli sermayenin himayesine,
1996, 1997 yıllannda istanbul'a alınmaya başlandı.
Brüksel (ve VVashington) Kıbns'tan Türkiye'yi tasfiye
etmeye karar verince "bu Türk siyasiler", gizliden
gizliye İstanbul'a davet edilip görüşüldü.
Hatta bu görüşmelerAnkara'dan önce Brüksel'de-
ki ve VVashington'daki patronlara iletildi. Aynı Kıbns-
lı siyasiler Brüksel'e de davet edildiler. Zaten kesiş-
me noktası Brüksel ve VVashington'dı. Ne Ankara, ne
Türkiye, ne Türk halkı bu gayri millilerin umurunda bi-
le değildi. Şebeke kurulmuştu, Annan Planı da Ingi-
lızler tarafindan daha o zaman hazırianmıştı.
Artık yeni dönemde Batı kapitalizminin sadece ik-
tisadi uzantılan değil aynı zamanda siyasi, askeri,
hattadini uzantılan konumundaydılar. "Maşaları" de-
mek galiba daha doğru olacakt/r
Hele, Aydınlık dergisinin 25 Ocak tarihli başyazısın-
da, Paul Wolfowrtz'e Ankara'dan gönderilen çok
özel mektubu okuduktan sonra yukarıda gösterme-
ye çalıştığım "şebekenin", işi nerelere kadar vardır-
dığını daha iyi anlıyoruz.
Türkiye bir yol ayrımındadır; gayri mılli sermaye ve
köktendinci çevreler, iktisadi ve siyasi bir ağ örmeye
başlamışlardır. Ya Türkiye yavaş yavaş öriilen bu ağ
sonucu çökertilecek; veya halk gerçekleri görerek, ulu-
sal güçlerie biriikte çöküşü durduracaktır.
Bu iki yol, artık siyah ile beyaz gibi birbirinden ay-
nlmaktadır. Üçüncü bir yol kalmamıştır...
Bütün bunları beni izleyen kalabalığa iki saat bo-
yunca anlatmak kolay değildi. içim sızlasa da anlat-
mak zorundaydım.
Birileri bunlan söyfemeliydi. Sıra, bugün bendey-
di... Evet, kral çıplaktı ve ben sadece bunu söyledim...
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisalj
Türk şirketler
eli boş dönüyor
VVASHİNGTON
(Cumhuriyet) - Başba-
kan RecepTayyipErdo-
ğan. Beyaz Saray'daki
temaslannın ardından
Motorola ve Cargill'in
yöneticıleriyle bir araya
geldi. Tanm arazisine
yahnm yaptıklan için 4
ayn da\ayla karşı karşı-
ya geldiklerini savunan
Cargill yöneticisi, aksi
halde 80 milyon dolar-
lık yatınmlanm Türki-
ye'den çekeceklerini söy-
iedi.
Uzanlar'ı 2.9 milyar
doiarlık borçlarmı öde-
mediği için mahkeme-
ye verdiklerini belirten
Motorola yöneticileri de
bu konudaki sorunlanna
hemen çözüm bulunma-
sını istedi. Erdoğan, hem
Cargill hem de Motoro-
laya "Sorunlannızı çöz-
me konusunda kararb-
yız" güvencesi verdi.
Motorola yöneticileri gö-
rüşmeyi "cesaretverici"
bulduklanru açıkladılar.
Erdoğan'ın ziyaretine
yaklaşık 160 kişilik bir
grupla katılan Türk işa-
damlan ise umduğunu
bulamadı. Özellikle ni-
telikli sanavi bölgeleri
konusunda ÂBD'ye bü-
yük beklentiyle giden
Türk işadamlan, Erdo-
ğan'a bu konuda birdos-
ya sundn. v