22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 OCAK 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ l_j M. U MX kulturtg cumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Tarihi Kentler Birliği'nin yerel seçimler öncesi son buluşması Safranbolu'da yapıldı Korumanın başkentindeTarihi Kentler Birliği'nin TKB) 2003 yıh koruma ödüllerini verdıği ulusal buluşması, "kentsel korumanın 25. yûY'nı da değer- lendırmek amacıyla 22-24 Ocak 2004 günlennde Safranbolu'da ya- pıldı... Belediye Başkanı Nihat Cebe- ci'nin; "korumada sürekliiiği sağlamak başannın da önkoşu- lu..." diyerek özetlediği bu deneyi- min "28 Mart 2004 sonrasına" da ışık tutması gerektiğini ise TKB Başkanı ve Bursa Büyükşehir Be- lediye Başkanı Erdoğan Bilenser özetle şöyle vurguladı: "Belediye- lerde ve TKB'de yeni seçilecek yönetimlerle 4. yıla gireceğiz... Geçen 3 yılda yaratılan kurumsal varlığımızla birlikte, ülke değer- lerine sahip çıkan bu ulusal coş- kunun ve sivil toplum kuruluşla- rıyla birliktelik ilkesinin gelecek dönemde daha da güçleneceğin- den eminiz..." Yurt düzeyinden katılunla 500 kı- şilik "Atasaray" salonunun bıle dar geldiğı buluşmada, Kaymakam lzzettin Küçük'ün özetlediği de- neyim; "yaşatarak koruma" ilke- siydı. Aytekin Kuşun derlediği 1975-1980 dönemindeki "ilk adımlan" kitaplaştırmasının yanı sıra tarihi konaklardaki pansiyon- culuğu yaygınlaştıran çalışmalany- la da "önceki meslektaşlarını" iz- lediğini kanıtlıyordu... Nitekim, ünlü "Kaymakamlar Konağı"nuı da kazanılmasında im- zası olan işte o eski kaymakamlar- dan Muzaffer Ecemiş de "Bizle- rin çabaları da artık tarih gibi koruma altına alınıyon." diyor- du... Karabük Milletvekili ve eski Be- lediye Başkanı Mehmet Ceylan da ülkemizdeki temel imar politikası- nın artık; "tarihsel mirasla birlik- te yaşanılır şehirler yaratmak" olması gerektiğini belirtti... UNESCO'NUN KENTtNE YAKIŞMAYANLAR - Tarihi dokusu kent ölçeğinde ko- runduğu için UNESCO listesine alınan Safranbolu'nun evleri (iistte). Bu mimari kimliğe ve peyzaja yakışmadığı için eleştiri konusu olan Belediye Binası (yanda). Valı Cemalettin Sevim'ın Kara- bük ilini tanıtmasının ardmdan okunan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in mektubu ise top- lantının "en uzun alkışlanan" mesajıydı. Türkiye'nin çağdaş dün- yada "uygarca" yer alabilmesı için TKB'yi "örnek" göstererek kutla- yan Sezer; "tarihsel kent dokusu- na ve kültürel değerlere sahip çıkmanın demokrasi bilincini de güçlendireceğini" anımsatıyordu. Buluşmadan 'kucaklaşma'ya Mimarlar Odası Genel Başkanı Yücel Gürsel, TKB'nin koruma ödüllerine "karar verici konumla- rından" ötürü 3 yıldır aday olma- yan TKB Başkanı ve encümen üye- lerine, mimari mirasın yaşatılması- nı kurumsallaştırdıkları için "mi- marlann teşekkür ödülünü" su- narken dedi ki: "TKB'nin bu bu- luşmalan artık bir kucaklaşma... Tıpkı, Anadolu medeniyetlerinin de hep buluşarak kucaklaşması gibi..." Prof. Dr. Metin Sözen'in "Bel- leğini yitirmeyen toplumlann ya- rınları vardır" diyerek başlattığı "25. yıl" oturumunda. Safranbolu için "en birikimli belleklerden" biri olan, 1970'li yıllann "efsane- vi" Belediye Başkanı Kızıltan Ulukavak şunları vurguladı; "Doğrulann çoğalmasını engel- leyen yanlışlar arasındaki, bele- diye gibi kamu kurumlannın ta- rihi kent merkezini terk etmele- ri, korumada söylemle uvgula- manın çelişkisini oluşturdu..." 1989-92 yıllannın Safranbolu Kaymakamı ve Zonguldak Valisı Yavuz Erkmen ise yerel çabalara kamusal desteğin önemıne değine- rek "Halk kendi kimliği için, dev- let de ulus adına bir insanlık gö- revi olarak tarihsel mirası birlik- te korumalüar..." dedi. » Yazarların anıları Safranbolu'ya ait yazılan Ayte- kin Kuş'un kitabında da yer alan Oktay Akbal'ın 1978"de yönettıği "gerilimli tartışmayı" anımsat- ması ise bugün için bıle çok anlam- lıydı. "Eski yapılar, öncelikle in- sanı da gözeterek yaşatılmalı..." dıyen Akbal, koruma karşıtlannın "mağduriyet" gerekçesıni de "devletin" ortadan kaldırması ge- 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festlvall Onur Odülü Suzan Avcı 'nınKültür Servisi - Ankara'da düzenlenen 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl 6-16 Mayıs tarihlen arasında yapılacak. Geçen festıvalde verilmeye başlanan 'Uçan Süpürge Onur Ödülü' ve 'Bilge Olgaç Başarı Ödülleri'nin bu yılkı sahipleri bellı oldu. 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Fılmlen Festivali; Türk sinemasına karakter oyxınculuğu ile yaptığı katkının yanı sıra sadece yıldızlann var olduğu bir dönemde yan rollerde, 'ikinci' kadvn olarak başladığı sınema serüvenı boyunca 'vamp' oyuncusunun da 'yüdız' olabileceğinı gösterdiği ve 1956"da başladığı oyunculuk kariyerini ve sınemaya verdıği emeği 2000'li yıllara taşıyarak bir karakter oyuncusunun sağlam oyunculuk gücünü gösteren Suzan Avcı Uçan Süpürge Onur Ödülü'ne değer görüldü. Bilge Olgaç Onur Ödülü bu yıl ikı kişı arasında paylaştınldı. Yıllarca sesıyle Yeşilçam"ın şarkılı fılmlerine 'perde arkasından' can veren, 300'e yakın filmde dönemin ünlü yıldızlannın söyler gibi yaptığı şarkılan seslendiren, sinemamızın gızli sesı, 'görünmeyen kadın sanatçı' Belkıs Özener 'Bilge Olgaç Ödülü'nü paylaşan ilk sanatçı. Aynı ödül, sinema alanında çok sayıda araştırma yayımlayan, özellikle göstergebilim ve psikanalitik çözümleme alanlannda Türk sinema yazınına önemlı katkılarda bulunan, genç akademisyenlenn önünü açan, reklamlarda ve sinemada kadın temsilınden kadın yıldızlara kadar geniş bir alanda ürünler veren, sinema alanındaki ilk kadın profesörlerden Prof. Dr. Seçil Büker'e de verilecek. Suzan Avcı oyunculuğa 1956 yılında başladı. rektığine dikkat çekti... Aynı yıllarda "sayısız" makale yazan Zeynep Oral da örneğın, 1975 'te " fvedi bir kent müzesi ge- rek" demesine rağmen bunun hâlâ gerçekleşmedığıne değınerek şun- lan söyledi: "O yıllarda, betonar- menin konforuna heveslenenlere, eski yapılardaki yaşam güzellik- lerini anlatırdık... Aynı öykünme bugün de varsa, betonun rantına olan tutsaklığın sürmesinden de- ğil midir?.." ilk gün etkinliklen, Prof. Dr. Ok- tay Belli, Prof Dr. Coşkun Özde- mir ve Prof. Dr. Refik Duru'nun da katıldıklan törenle 2003 ödülle- ri verilen Yalvaç (aynı zamanda "Metin Sözen Ödülü"nü aldı), Mudurnu, Safranbolu, Altındağ, Kuşadası ve Ürgüp belediyeleri- nın sunumlan ile TKB'nin yeni üyeleri Kuşadası ve Urla'mn tanı- tımlannın ardından, Prof. Dr. Ru- şen Keleş'ın tarihi mirasa karşı merkezi ve yerel sorumluluklan ir- deleyen genel değerlendirmesıyle tamamlandı. Ertesı gün Mithat Kırayoğ- lu'nun yönettiğı. Selda Çelik- yay'ın sunduğu ve belediye başkan- lannın katıldıklan; "Tarakü'dan Amasra'ya (Göynük-Mudurnu - Safranbolu - Kdz. Ereğlı - Bartın) Kültür Köprüsü" oturumuyla başladı... Hemen tüm evleri "mi- marlık mirası" olarak tescillenen Yörük köyü ziyaret edilerek, "Türkmenlerin kent kültürü" bir kez daha kutlandı .. Son gün ise Kardemir'ın ev sahipliğinde ve Mimarlar Odası Temsilcisi Meh- tap Başaran'ın açılışını yaptığı "Cumhuriyetin Kenti Karabük" etkinliğiyle gerçekleşen kent gezi- si yapıldı... Buluşmamn en "disiplinli" ka- tılımcılan ise tüm oturumlan salon- dan ayrılmadan izleyen Prof. Dr. Cevat Geray ile Bolu Valisi M. Ali Türker'dı... Aynı günlerde İstan- bul'u alt eden "kar felaketine" rağmen Bolu Dağı'mn ulaşıma "her koşulda" açık olduğunu müjdeleyen Vali Türker'ın yürek- lendirmesi sayesinde de "koruma- nın umutlu başkentinden" yola çıktık. "yağmanın umutsuz met- ropolüne" sağ salim ulaştık... Garanti Galeri, 'YAZIYAPI: Mimari Imge Olarak Tipografi' sergisiyle afiş tasanmlarını irdeliyor 'Yazı'yı 'yapı'ya dönüştüren tasanıtılar Tasarım danışmanlığını Bülent Erkmen'in üstlendiği sergide 50'ye yakın özgün afiş yer alıyor. Kültür Servisi - ilk üç sergisinde mi- mari tasanm üzerine yoğunlaşan Garan- ti Galeri (GG), 'YAZIYAPI: Mimari Imge Olarak Tipografi' adlı yeni ser- gisinde, yazının miman öğelerle güç- lendirildiği afiş tasanmlannı irdeliyor. Sergide; tipografi kavramının yerleş- meye başladığı 1920'lerden önce Mic- haly Biro'nun yaptığı 'yazı'yı 'yapı'ya dönüştüren afişlerden. savaş sonrasında yazının 'anlam' ve 'biçim'ının aynl- maz bir bütün oluşturduğu tasanmlara kadar pek çok çalışma bulunuyor. Zü- nch Museum für Gestaltung (Zünh Ta- sanm Müzesi) koleksiyonundan seçilen afışlerle hazırlanan ve tasanm danış- manlığını grafik tasarımcısı Bülent Erkmen'in yaptığı sergi, 6 Mart'a ka- dar sürecek. 50'ye yakın özgün afişin y- er aldığı sergide. Ivan Chermayeff, Ralph Schraivogel, Makoto Saito, Mirco tlic ve Takenobu Igarashi gibi tasanmcılann yapıtlan da olacak. Zürih Tasanm Müzesi afiş koleksiyo- nu küratörü Feliî Studinka sergı hak- kında. "Yazı, bir afişin olmazsa olmaz öğesidir, ancak tanımı gereği çok kı- sa olmalıdır. tmge ise afişi zenginleş- tiren, iletiyi güçlendiren bir öğedir yalnızca. Afişteki bu kısa yazının, mi- mari bir boyutla zenginleştiği tasa- rımlarda, mimarinin ima yoluyla dü- şündürme gücü, tipografiye büyük- lük duygusu verir, bir yapı gibi anla- şılır kılar. Mimari kendini bir metin gibi okuturken, yazı heykelleşir, 'ya- zıyapı'ya dönüşür" dıyor. (0 212 293 63 71) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Hale ve Serkan ve Mahmut... Hale ve Serkan. iki genç ressam. Mahmut'a gelince, türünün en güzel ve şirin örneklerinden olan bir kedi. Çok mutlu bir kedı, çünkü Hale ile Serkan'ın sevgi dolu ortamların- da yaşıyor. Sevgi ona da doğal bir iklim olmuş; Mahmut, insanları öpebilen bir kedicik. Ne yazık ki sevgi, bızım coğrafyamızda da ın- sanı insan kılan niteliklerden biri olma özelliğini çoktandır yitirdi. Bu durumda, sırf sevgileriyle ve sevebildikleri için bile çevrelerine saygı aşılayan- ların sayısı da doğal olarak azaldı. Ama Hale ve Serkan gibileri, neyse ki hâlâ var. Onlar, hâlâ se- vebilenlerden. Birbirine olan sevgileri asla baş- kalarını dışlamıyor. Ve sevdikleri için saygınlaşa- biliyorlar. Ne zaman onlarla olsam, birbirlerini sevdikleri ölçüde insanları daha birsevebildikle- rini çok somut biçimde duyumsayabiliyorum. Böyle zamanlarda, Azra Erhat'ın bir zamanlar hümanizm için veımiş olduğu tanımı anımsıyo- rum: "Hümanizm, tek bir insanda bütün insanlı- ğı sevmektir..." Hale ile Serkan'ın sevgileri, beni "ısttan" sev- gilerden. Kendimi yaralı hissettiğim, o yüzden de üşüdüğüm anlarda, birinden bırine telefon açtı- ğımda ya da konuştuğumda, en azından soğuk- lardan kurtulabileceğimden emin olabiliyorum. Daha önce de yazmıştım: Ben, beni ısıtamayan sevgilerden yana değilim. Sevdiğini söyleme ge- reğiniduymayan, "karşımdakianlasın"deyipola- yı bir bilmeceyle geçiştiriverenler, bana göre de- ğil. Hiçbir zaman da bana göre olmadılar. Çün- kü onlar, genellikle sevmenin beraberinde getir- diği sorumluluklardan kaçanlar. Ben ise bunca kötü şeyin yüksek sesle söylenebildıği bir dün- yada, sevgi sözcüklerinin de bolca kullanılmasın- dan yana olan küçücük bir azınlığın üyesiyim ve hep öyle kalacağım. Ama Hale ve Serkan, başka. Onlardan, günün ya da gecenin bir vaktinde, "lyi ki varsınız...", "Sizi seviyoruz..." gibisinden mesajlar alabilıyorum. Kuledibi'ndekı atölyeleri- ne girdiğim anda, kendimi dünyanın tüm gürül- tülerinden ve kötülüklerinden uzaklaşmış, kurtul- muş, annmış hissedebiliyorum. Ve o atölyedeki resimlerin, boya kokularının arasından bir kav- ram, "uygari/k"diye adlandırdığımız kavram, "İki insanın dost olabildiği yerde uygariık vardır" de- miş olan Sabahattin Eyuboğlu nu -kim bilir ka- çıncı kez!- doğrularcasına, somutlaşıvenyor. Sevgi eylemlerı, atölyelenyle sınırlı değil. "Si- ze çaya geliyoruz", dediklerinde onları karşımda içinde akşam yemeği malzemesinin olduğu po- şetlerte bulabiliyorum. Hale: "Siz konuşun, ben mutfakta bir şeyler hazıriayayım!" dıye ortadan kayboluyor. Sonra o "bir şeyler", karşımıza tab- lo nefasetinde bir akşam sofrası olarak çıkıyor. Evimin her köşesi, ansızın kalabalıklaşıyor. Ve gecenin bir vakti gittiklerinde, etrafı düzeltme işi- ni ertesi güne bırakıyorum. Hâlâ bendeymişler at- mosferini bozmamak için. Onlarla ne zaman ve nerede karşılaşmış oldu- ğumuzu tam olarak anımsamıyorum. Sonra ya- şananlann gücü, "Nezamanbaş/ad/?" gibisinden soruları önemsız kılabiliyor. Bunu, bir süre önce ağır bir grip geçirdiğım sırada, bir akşam Hale ye- mek yapmak üzere evıme geldiğınde de çok yo- ğun biçimde yaşadım. Onunla ne zaman tanıştı- ğımız hiç önemlı değıldi, çünkü mutfağımda ba- na çorba ve yemek hazırlamakta olan Hale, san- ki yaşamımda hep vardı. Goethe'nin taptığım bir sözü: "Sevgi, insanın içinde serpilip gelişebildiği tek iklimdır..." Bu ik- lim, günümüz dünyasında nicedir değerini yitir- di. Gençler arasında bile "seni seviyorum", ne- redeyse gereksiz bulunan bir söylem oldu. Ya- şadığımız coğrafyada yaratılan sanat eserlerınin büyük çoğunluğunun en güçlü etkisi, sevgi yok- sulluğundan insanın kanını damarlannda don- durması. Sanki sayfalarda ve sahnelerde sevgi- sizlik diye bir ilke geçerii. Hale ve Serkan'ın re- simleri, yönelimleri ise böyle değil. Belki böyle ol- madtkları içindir ki onlar da bu ortamda yaban- cılık çekiyorlar. Ama neyse ki bu yüzden artık sevgiden vazgeçemeyecek kadar sevgi tıryakisi olmuşlar! Hale ve Serkan ve Mahmut adında bir kedicik -bir de Kuledibi'nde bir atölye. Sanatın sevgiyle kaynaştığı birada... e-posta: ahmetcemal ' superonline.com acem20 a hotmail.com BUGUN • CEMAL REŞlT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da viyolonsel resitah. Solistler: Strahil Toshkov (viyolonsel), Anna Toshkova (piyano). (0 212 232 98 30) • BABYLON'da 21.30'da Jimmy Scott konseri. (0 212 292 73 68) • JAZZ CAFE'de 22.30'da Grup Pasiflora konseri. (0 212 245 05 16) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 'Beyoğlu Caz Günleri' kapsamında 20.00'de 'Tamburada' konseri. (0 212 252 35 00) • YAPI KREDİSERMET ÇÎFTER SALONU'nda 18 30da Cihan Terlan'ın katılacağı 'Yeni Sesler Yeni Yüzler: Latin Müzikleri' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) M İFSAK'ta 19.30 ve 20.15"te Güçlü Atamer'in 'Işığın Peşinden' adlı saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) • NÂZIM KÜLTÜREVt NDE 20 00 Yersiz Oyuncular'ın 'Bir Garip Çehov' adh oyvmu. (0 212 245 04 81) ' • ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da 'Ehveda Lenin' adlı filmin gösterimi. (0 212 249 20 09) • BAŞKA KÜLTÜREVİ'nde 17.00'de Luis Bunuel ın 'Burjuvazinin Gizli Çekiciliği' adh filminın gösterimi. (0 212 249 12 84) • BİGİ ÜNtVERSİTESt DOLAPDERE KAMPUSU'nda 14.30 & 19 OO'da 'Chico' ve 16.30 & 21.30'da 'Güneşli Pazartesiler' adh filmlericgösterimi. (0 212 2iK 3 50 10)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear