13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA -h CUMHURİYET SAYFA İNCELEME Amerika'nın 'Dünya egemenliği' politikası çerçevesinde, Bush yönetimi 'Onvellian' diye niteleniyor 'Imparatorluk'a karşıbirrapor • Birçok Amerikalı, bilinçli olsun ya da olmasın, cahillikJerinden ötürü gurur duyarlar. Kendilerinden daha zeki olmayan bir başkanlanmn olması da onlar için ayn bir gurur kaynağı. Bütün bunlar etki alanını genişletmesi gereken Amerikan savaş karşıtı hareketi hakkında köfü haberlerdir. Schiller, "Tannlar bile aptallıkla boş yere mücadele ederler" diyor. Amerikan yönetimlerinin izlediği 'dünyaya hâkim olma' politikası, bundan sonra da sulann pek durulmayacağmı gösteriyor. WILLIAM BLUM * -2- Bush yönetiminin söyledikleri ve yaphkla- n o kadar sık "Onveffian" diye nitelendi ki bu arnk klişeleşti. Yine de söylenmeden edileme- yecek bir durum. 1 Haziran'da Beyaz Saray'daki basm toplan- tısında bir gazeteci, sözcü Ari Fleischer'a yö- nelttiği soruda şöyle diyordu: "Fleischer,Amerika içlerindeKolombiya ve 6 NATO aday üyesinin de yer aldigı 50 ülkenin Amerikahlan Uluslararası Ceza Mahkeme- si'nden muaftutmadıklan için askeri yardını abnalannın mümkün olmadığını açıkİadı. Bu durum uyuşturucuyla mücadeleden ya da Do- ğu Avrupa'yla yakin itişldkr kurmaktan ne- den daha önemli?" Fleischer şöyle cevap verdi: "Daha önemli, birinci srada duruyor; çünkü Başkan vasala- ra uyuyor. Bu Kongre'den geçmiş ve Başkan'ın imzaladığı bir yasadır. 98 nolu vasa kapsanu- na göre iilke dışında konuşlandınlrrus. Ameri- kan askeri görevHleri ve diğer personel, yetki- si tarüşmaJı olan uluslararası mahkemelerde yargüanamaz." Irak'ta 'duruma göre' politlka Burada olan nedir? Bush yönetimi emperyal ve propagandif amaçlarla bir yasa hazırlıyor, Kongre'ye gönderiyor, basın yasaya şüpheyle yak- laşuıca da yine aynı Bush yönetimi "Başkan sa- dece yasalara uyuyor" diyerek bu şüpheyı doğ- ruluyor. Mahkemenın yetkisinin tartışmalı olmasına ge- lince; bu da elbette sadece "VVashhıgton" için geçerli. Irak halkını destekleyen uJuslararası gruplar yıllarca, Clinton ın ulusal güvenlikdanışmanı- nın "insanlık tarihinde bir ulusa uygulanan en sıkı yapanmlar" diye nıtelediği BM (ABD di- ye de okunabılır) yaptınmlannın kaldınlması için kampanyalar düzenlediler. ABD ıse halkın yokluk ıçinde obnasının yap- nnmlardan değil, Saddam'ın savurgan yaşam tar- zından ( tt Saddam'ın bir günde kendisine harca- dığı para bir ailenin bir yıl boyunca geçinmesi- ne yetecek miktardan daha fazladır. ) kaynak- landığını savunuyor. Saddam ve rejimi devnl- dı. Ama yokluk nedense yine aynı şekilde de- vam ediyor. Şimdi ise Washıngton yetkililen bürün arsız- lıklanyla yaptınmJann ashnda zararlı olduğu- nu ve ınsani yardım sağlamak, ülkeyi yenıden inşa etmek için bu yaptınmlann kaldınlacağı- nı açıkladılar. Amerikan kablleslnin 'amaclı vahşetl* 4 Temmuz'da Pakistan'da bir Şii camiine yapılan ve birçok ınsanın yaşammı yitirmesi- ne yol açan, Sünnilerin sorumlu tutulduğu kanlı ıntıhar eylemini okuyunca birçok Ame- rikalının bu konu hakkında ne düşüneceğini tahmin etmeye çahştım: "Bu iyi işte~ Birbirleriyle iyi geçmmeyi öğ- renemezlerse ilkel 'kabıle' vahşeâeriyfe bir- birlerini öklürsünkr." Sonra Amerikan "kabifesinin" herhangi bir haklı gerekçesi ya da amacı olmaksızm daha yeni, binlerce insanı Afganistan'da ve Irak'ta öldürdüğünü; Amerikalılann da evlerinde ka- bile bayraklannj sallayarak sevinç gösterile- rinde bulunduklannı düşündüm. Irak'taki Amerikan askeri yetkililen geril- lalan "böKicü" ve "terörist" diye nitelendir- di. DonakiRumsfeld Amerikan güçlerine kar- şı koyan 5 grubun suçlular, yağmacılar, Sad- dam Hüseyin hükümetinden kalanlar, yaban- cı teröristler ve Iran'ın desteklediği Şiiler ol- duğunu açıkladı. Irak'taki bir Amerikan subayı, Amerikan birliklerine ateş açan birçok insanın 20 ve 100 dolar arasındaki bir ücretle Amerikan asker- lerine karşı vur-kaç saldınlan düzenleyen "gençveyoksul Irakhlar" olduğunu iddia edi- yor. "Onlar kendikrini davaya adamış savaş- çılar değil" diyor, "çıkar peşinde olan insan- lar.." Bush yönetiminin dığer yetkilileri "iyi eği- tibniş miHtanlar" ve "profesyonel operasyon- lar" gibi sözler kullanmışlardı. Başkan CKnt0 '^ 1998'deJesse Jackson'ı özel eiçisi olarak Iiberya'ya ve onun kapı komsusu ve 20. yüzyıhn ortalannda yaşanan en büyük vahşetlerden birine sahne olan Sierra Leone'ya gönderdL Çoğunlukla genç erkeklerden ohışan, tecavüz eden ve insanlann koilaruu, bacaklannı kesen RUF'u (Devrimci Birleşik Cephe) haürlarsuuz. Denetimlerindeki elmas madenlerini eOerinde tutmaya kararh olan RUF'un yapüklan, Afrika'nın ve dünyanın tepldsini çekti Taylor, RUF'un önemli müttefild ve destekçisiydi, Jackson da onun arkadasrydı. Jesse, oraya Taylor'uı yoğun insan haklan UılaDerini taldp etmek üzere gönderümemişti. Haziran 1999'da Jackson ve diğer Amerikah yetkililer, RUF h'deri Foday Sankoh'un Sierra Leone'nin Başkan Yardımcısı olmasuu ve ülkenin en önemli zengüıük kaynağı olan elmas madenlerinin kontrohınü elinde tutmasını öngören bir anlaşma yapülar. (24 Temmuz 2000 tarihB "New RepubBc"e bakınız.) Hiçbir Amerikah yetkilinin söylemeye ce- saret edemeyeceği ise direnişı, bombalanma- yı, işgal altında olmayı istemeyen Irak halkı tarafından gerçekleştiriliyor oluşudur. Bu fi- kir o Amerikah yetkililerin aklmdah hiç geç- miş midir acaba? Amerika'nın moral egemen- liğinin askeri gücü kadar kesin ve tartışılmaz olduğunu rau zannedıyorlar? Bush yönetimi Liberya Devlet Başkanı Char- les Tayk>r'ın görevini bırakmasını ve ülkeyi terk etmesi gerektığini söylüyor. Halbuki Taylor, yakuı birzamanda Sierra Le- one'da Birleşmış Milletler Mahkemesi'nde iç savaş sırasında "Savaş ve imanlık suçlannın en büyüğünü işlemek ve insan haklanna iüş- kin uluslararası hukuku ciddi şekilde ihlal et- mekten" suçlu bulunmuştu. Mllosevlç'ln tasflyesl Bu durum, Amerikan yönetiminin son yıl- larda ısrarla dile getirdiği, benzer suçlardan La- hey'deki Birleşmiş Milletler Mahkemesi'nde yargılanan Sırp yetkililerin istisnasız, sürgü- nü de dışlayarak ve merhamet gösterilmeksi- zin cezalandmlmalan talebiyle çelişiyor. Washington bu konuda ne karar ciddi oldu- ğunu göstermek için Yugoslav yönetimini Başkan SJobodan Mfloşeviç'i kaçınp Lahey'de yargılatmalan için baskı aJtına almıştı. Çünkü Amerika'nın dünya egemenliği po- litikası çerçevesinde Yugoslavya'nın zengın kaynaklanna ılişkın planlan vardı; bunun için Miloşeviç ve ekibinin tasfiye edılmesi ve yer- lerine böyle bir duruma daha istekli başkala- nnın gelmesi gerekiyordu. Clinton yönetiminin bürün bunlardan çıka- n neydi? Amerika'nın, işletme yetkileri Clınton'ın iki yakın dostu olan Jean Ravmond BouDe ve Robert Friedkland'da bulunan Koıdu Elmas Madeni, askeri olarak RUF tarafından kont- rol edildiği için RUF'la ilişki kurmak durumun- da kaldığı söylenıyor. Dahası Dışişlen Baka- nı Madeleine Albright'ın o sıradakı sevgilısı Maurice Tempebman'dan da söz etmek gere- kir. Kendisı Anvers, Amsterdam ve Tel Aviv'de Sierra Leone'nin elmaslannı Tiflfany ve Car- tier'e satan kişidir. Polltik zekâ üzerlne Çocuklan odadan çıkann. Çünkü birazdan Saddam Hüseyin hakkında olumlu sözler edi- lecek: Iran'la olan savaş ve Amerikan bom- balamalan ve yaptınmlannın olduğu zaman- lardışında Saddam döneminde h^k halkı üni- versitede (tıp dahil) parasız eğıtım alabiliyor, ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanabiliyor- du. Ihtiyacı olanlara yiyecek paketleri verili- yordu, kadın haklan Arap ülkelerinde olduğun- dan çok daha genişti ve Hristiyanlara, farkh mezhepteki Müslümanlara karşı hoşgörii hâ- kimdi. Bu dünyada her çeşit zekâ var: Müzi- kal, bilimsel, matematiksel, sanatsal, edebı... Politik zekâysa her toplumun geçmişte, şu an- da ve gelecekte vatandaşlanna doğduklan an- dan itibaren aşıladığı her işe tersinden bakma yeteneği olarak tanımlanabilir. Anketlerde Amerikan halkı Haziran'da yapılan anketlere göre Amerika- lılann yüzde 42'si Irak'ın 11 Eylül saldmla- nyla doğnıdan bir ilişkisinin olduğuna inanı- yor, birçoğu 19 hava korsanı arasında Irakh- lann olduğundan emin; yüzde 55 'i Saddam Hü- seyin'in El Kaıde ile sıkı bağlannın olduğu- na inanıyor; yüzde 34'ü b^ak'ta kitle imha si- lahlannın bulunduğuna ikna olmuş durumda (yüzde 7'si emin değil); yüzde 24'ü Iraklıla- nn savaşta Amerika'ya karşı biyolojik ya da kimyasal silahlar kullandığuıa inanıyor. (yüz- de 14'ü emin değil.) "Eğer IraktaönemliIdfleimhasflahJan yok- save Irak'ın El Kaideflegüçlübirbağıbuhın- muyorsabiz hükümettarafindanyamlblnuş mı oluruz?" Bu soruya sadece yansı "Ev«t" ce- vabını verdi. Savaş karşıtlarına kötü haber Bu insanlan Amerika'nın dünyaya yaptıklan- na tam destek vermekten neyin alıkoyabıleceği merak konusudur. Belkı hükümet yetkilileri ev- lerıne gelseydi, en büyük çocuklannı ahp kaç- saydı, onlan da çığlık çığlığa götürselerdi fikir- leri değişirdi. Belkı de hükümet onJann sevgili çocuklannı, duvannda Taleban lıden Muhammed Omer'in resmi bulunan bir Afganıstanhyla aynı camiye giden bir arkadaşı olan Pakıstanlı bir ço- cukla futbol oynamakla suçlasaydı... Birçok Amerikah, bilinçli olsun ya da olma- sın, cahilliklerinden ötürü gurur duyarlar. Bu on- lann "Esld Avrupa'nuı" oldukça kanşık ente- lektüel geleneğinden aynldıklannı göstenyor. Kendilerinden daha zeki olmayan bir başkanla- nmn olması da onlar için ayn bir gurur kaynağı. Bürün bunlar etki alanını genişletmesi gereken Amerikan savaşkarşıtı hareketi hakkında kötü ha- berlerdir. Schiller, "Tannlar bile aptalhkla boş yere mü- cadele ederler" diyor. *William Blum'un internet sitesindeki vazısından. Bush 'un danışmanı: Yönetim bir tiranın işini bitirdi Diğerine de aynısınıyapmakta duraksayacağını sanmam Irak, Küba için örnekoluşturacak ık sık, u bürün güçlü ülkeler ABD gibi davrandı, öyleyse ABD neden bu kadar suçlanıyor" savunmasıyla karşılaşıyorum. Bu sonıya söyle karşılık veriyonım: Her üÛcede yabancı karşıtlığina rastlamak mümkün, o zaman neden Nazilere bu kadar yükleniyoruz? Bu kayda değer bir soru, değil mi? SuÎF Amerikan saldırganlığmuı vardığı boyutlar bile, onu Nazi ırkçılığryla aynı sımfta değerlendırmeyi gerektirir. Halkı yumuşatma polltlkası AKüba son zamanlarda bazı "muhamTeri" Amerikah yetkililerle politik ve finansal ilişkileri olduğu gerekçesiyle hapis cezasma çarptu"dığı için sağcı çevrelerden olduğu kadar soldan da ağır eleştiriler aldı. Eleştirenler Küba'nın aşm tepki göstermemesi gerektiğini, o insanlann aslmda hiçbir suçlannın olmadığını söylüyorlar. Ben kişisel olarak Küba duruşmalannın çok hızlı olduğunu ve bazı cezalann çok uzun olduğunu dü$ünsem de; şunu unutmamalıyız: ABD, Irak'ı işgal etmeden önce Iraklı muhahflerle CIA ve Amerika arasuıda askeri ilişkiler mevcuttu ve halkı yumuşatmak için fazlasıyla propaganda yapılıyordu. Propagandalar Irak'ta diğer Iraklı muhaliflerin yadsınamaz yardunıyla yaygmlaştı. ABD, ülkeleri bombalamak, işgal etmek, ele geçirmek, bazılannı da tehdit etmek gibi vahşice bir tutum içindedir. Dorrunik Cumhuriyeti'ndeki ABD Büyükelçisi, "Bence Irak'taki geüşmekr çok olumlu sonuçlar doğuracak, bu da Küba için bir örnek teşkil edecek" şeklinde bir açıklamada bulundu. Florida eyaletınin yönetıcısı Jeb. Bush'un bir danışmanı, Fidel Castro'dan bahsederek: "Yönetim bir tiranın işini bitirdi. Bir diğerine de aynısını yapmakta tereddüt edeceğmi sanmam" dedi. Bu dönemde Küba uçak ve gemilerine karşı vahşi saldınlar düzenleme dalgası vardı. Küba'mn bütün bunlan görmezden gehnesi beklenebilir mi? Washington'ın Kübalı muhaliflerle olan ilişkisinin, bir _ ı ) ^ _ _ ı ^ ^ _ ^ ( ^ > ^ _ _ _ ı ı _ _ _ yolunu bulup Küba hükümetini devirmek için kurulduğu göz ardı edilip tamamen zararsızmış gibi mi düşünülmeli? Küba nasıl olur da 44 yıllık tehditten daha yoğun bir tehdit altında hissetmez kendisüıi? Nasıl koruyucu önlemler aknaz? "Hastahğm sebepteri tam olarak bflhuıüyor ama tarihte sıksıkorta>açıktığı görülmiştür: Kendisini ahlak rimsali e btijiik bn- miDet gibi görme (ğüıminde olan güçler, Tann tarafından diğer miDetkri dahazengin, daha murJa, daha akılh kümak; onlan kendi parıltb görüşleri doğrultusunda yeniden şekülendiımel özerv görevlendirildiğine ve bu görevin onlara Tanrı'nnı bir lütnı oktuğu düşüncesine kapılnıa\a son derece vatkındırlar." (Eskı ABD senatörü VVTDiam FuObright, Gkün Küstahlığı, 1966, Çev: tmge Yıldınm) BİTTİ ıBD, ülkeleri bombalamak, işgal etmek, ele geçirmek, bazılannı da tehdit etmekgibi vahşice bir tutum içindedir. EskiABD senatörü William Fullbright 'Gücün Küstahlığı' adlı kitabında şunları söyler: Kendisini ahlaktimsali ve büyük bir milletgibigörme eğiliminde olan güçler, Tann tarafindan diğer milletleripanltılı görüşleri doğrultusundayeniden şekllendirmek üzeregörevlendirildiğine inanmaya son derece yatkmdırlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear