25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 AĞUSTOS 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JljJvi_liM vJİVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ŞİRKETLER • İPANÂ. içinde ıki doktor ve ıki hemşirenın görev yaptığı mobil muayenehane ıle ziyaretçılerin diş kontrollenni ücretsız olarak gerçekleştiriyor. • METROGROUP tarafından düzenlenen serbest temalı 1. Kısa Fılm Yanşması'na katılımlar 3 Ekim tarihinde son buluyor. • RAŞAKSİGORTA, Dardanel Su Crünleri'ne ait Antalya-Gazipaşa'da bulunan orkinos üretim çiftliğıni 10 milyon dolar temınatla eüvence altına aldı. Özelleştirmenin mutlaka yapılacağını vurgulayan THY Genel Müdürü Gündoğdu: Bloksaiışuzakolasılık • EMİRATES, 16 Ağustos-15 Ekim tarihleri arasında seyahat eden yolculanna, Uzakdoğu'nun önde gelen otel zinciri Shangri- La'da ücretsiz konaklama alternatifini sunuyor. • GOLDAŞ, erkekJere özel tasarladığı takı ve aksesuvarlarda. satranç taşlan ve iskambil kâğıtlannı kullanarak yeni bır koleksıyon hazırladı. • ESSE mağazalan. genış kapsamlı ve pratik "evlılik lıstesi" hızmeti ile yeni evlenenlere telaşlı günlennde kolaylık sağlıyor. • BIELLA takı ve aksesuvar mağazası, tüm ürünlerinde geçerli olan ve eylül ayı sonuna kadar devam edecek indirim kampanyası ıle görünüşüne Özen gösteren hanımlara geniş seçim olanağı sunuyor. • CLUBCYRISTAL MUTOtel, 15 Eylül 2003-30 Nisan 2004 tarihleri arasında, "emeklıye ucuz tatil kampanyası" adı altında, emekJilere uygun fiyat seçenekleri sunuyor. BEHZATBARIŞ Türk Hava Yollan (THY) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ge- nel Müdürü Abdurrahman Giin- doğdu, THY'de özelleştirmenin mutlaka yapılacağını behrterek, özelleştirmede blok satış ya da halka arzla ilgilı henüz bir kara- ra vanlmadığını söyledi. Gün- doğdu, filonun büyütüleceğini ve bu nedenle uçak fiyatlannın da buna bağlı olarak düşürülece- ğini belirtti. THY Genel Müdürü Abdur- rahman Gündoğdu, göreve gel- diği 6 aydan bu yana yapmış ol- duklan projeleri ve buna bağlı olarak ileride yapacaklan faali- yetleri birer birer açıkladı. İndlrlm mümkün Gündoğdu, yapmış oldukJan araştırmalar sonucu yüzde 100 doluluk oranıyla uçabilmek için fiyatlarda yüzde 30 cıvannda in- dirim yapmanın mümkün oldu- ğunu anlattı. Genel müdür, filo- nun yaşımn ortalama 7 olduğu- Gündoğdu, THY'nın özelleştınlmesınde blok satış ya da halka arzla ilgilı henüz bir karara vanlmadığını, ancak blok satışın spekülasyonlara neden olduğunu bildiklerini ve bu yöntemi çok düşünmediklerini söyledi. Gündoğdu, yüzde 60 doluluk oranı ile uçtuğunu, indirim yapıldığı takdirde yolcu kapasitesini karşılamak için filonun da buna bağlı olarak genişletılmesı gerekeceğini söyledi. nu belirterek, bunun dünya orta- lamasının altında bulunduğunu ifade ettı. Gündoğdu, "Amacı- mız ve arzumuzfiJoyudaha da gençleştirmek. Çünkü yaşlandık- ça bakım maiiyederi çok arnyor" diye konuştu. Gündoğdu, uçak bileti fiyatla- nnın düşürüleceğini ve bunun yanında THY filosunun yüzde 20 büyütülmesi konusunda çok istekli olduklannı belirtti. Genel Müdür, THY'nın Türkiye'de yüksek gelir sevıyesine sahip yolcular tarafından kullanıldığı- ru söyleyerek hedeflerinin bu se- viyeyi orta sınıfa indirmek oldu- ğunu vurguladı. Abdurrahman Gündoğdu. THY'ye ait uçaklann yüzde 60 doluluk oranı ile uçtuğunu belir- terek yüzde 30 oranında indirim yapıldığı takdirde, yolcu kapasi- tesini karşılamak için filonun da buna bağlı olarak genişletilmesi- nin bir mecburiyet olduğunu söyledi. Gündoğdu, THY'nın özelleş- tırilmesinde blok satış ya da hal- ka arzla ilgili henüz bir karara vanlmadığını söyledi. Blok satışın spekülasyonlara neden olduğunu bildiklerini ve bu yöntemi çok düşünmedikleri- ni ifade eden Abdurrahman Gündoğdu, "OzeUeştirmede şir- ketin yüzde 50'sinden fazlasının sablması düşünülüvor. Yasaya göre ise hisseierin yüzde 40'tan fazlası yabancıyaünmcıya satıla- mıyor. Blok saüş düşünülmüyor. Fakat halka arz için şirketin kâr ediyor olması lazun. Bu zamana kadar vüz nıihon- larca doiar zarar etmiş olan şir- ket ilk defa geçtiğimiz yıl 10 milyon dolar kâr etmiş. Bu çok düşük bir rakam, verimliliği artnrmak için ça- uşmalarunız devam et- mekte" de di. Türk Hava Yollan dünyada 71 nokta- ya ve yak- laşık 50 ül- keye uçmakta En çok yolcu- nun da Lond- ra'ya taşındıöı THY'de, ulus- lararası rezer- vasyon şırketle- nnden alınan bilgilerle, farklı noktalara uçuş seferlennin k I nulması plar, lanmakta. Behzat Banş TH\ Müdürü (sağda)üe ^özeUeştirmey konuştu. DTM Girişimciye Çin rehberi ANKARA (AA) - Dün- yanın önde gelen ekono- misi olma yolunda ilerle- yen Çin ile işbirliğı, Türk firmalanna da cazıp gelır- ken, Dış Ticaret Müsteşar- lığı(DTM)*ÇinîşKültü- rü AraştırmasT yaptı. Buna göre Çin'de iş dili "Çince" oiduğundan ter- cümanın çok büyük öne- mi bulunuyor. Ülkede ilk görüşmeler genellikle tö- rensel oluyor ve ış görüş- melerine çok az vakit ay- nhyor. Çin toplumunun tüm üyeleri, resmı olarak eşit kabul edilmesine rağ- men, üstlere ve yaşlılara itaat, Çin iş hayatının ya- pısında önemli bir faktör. Bu nedenJe ülkede yaş ve rütbeye büyük saygı gös- teriliyor. Görüşme \ e mü- zakerelenn ciddiyet ıçin- de yapılması da görüşme- lerin olumlu sonuçlanma- sı açısından önemli. Irak'ın hurdası Iskenderun da ABD'nin işgali altındaki Irak'ta, Saddamın ordusunun savaş sırasında hurdaya çıkan malzfmeleri İskenderun'da eritilerek demir haline getirilecek. Irak'ın çeşitti kentkrinden getirilerek Zaho'da toplanan askeri hurda malzemeler Habur, Sınır Kapısı'ndan geçirilerek TCDD tskenderun Linıanı'na getiriliyor. tskenderun Limanı Müdürtüğü \etkilileri, limanda miUileştirüecek askeri hurda maJzemelerin, ülke içerisindeki haddehanelere satılacagını belirttiler. Zaho'da aldıklan yükle TCDD İskenderun Linıanı'na giren yaklaşık 90 kamvon şoföründen Şanaurfah Nuri Çoban, BM yardımı kapsamında Irak'a gıda maJzenusi taşıdıklannı ve dönerken de hurda getirdiklerini belirtti (AKJN BODUR) DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA 14 Ağustos'ta ABD'nin kuzeydo- •• -.' .-•••;/ Bir 'Semptom' Olarak Elektrik Kesintisida'da 50 milyon kişi bir anda elekt- riksiz, insanlar trenlerde, metroda, asan- sörlerde mahsur kaldı, trafik ışıkları kesil- diği için trafik kilitlendi. Çalışanlar korkuy- la ofislerinden sokaklara döküldüler. Cep telefonları çalışmadı, uçaklar kalkamadı. Yazın boğucu sıcağında klima cihazları, buz dolapları durdu. Daha sonra milyon- larca dolarlık gıda maddesi bozulacak ve çöpe atılacaktı. Bu elektrik kesintisi, ekonomik ve top- lumsal ilişkileri giderek daha çok iletişim ağlarına (netvvorks) bağlanan ileri kapita- list bir toplumun ulaştığı kınlganlığın be- lirtisiydi (semptomuydu). Üreticı güçler- le üretim ilişkileri arasındaki, geliştikçe çözülmek yerine bastırılan uyumsuzluk, bu kez de bu belirtiyle geri gelmiş, ken- dini anımsatmıştı. Serbest piyasa ve teknoloji: Küreselleşme 20 yıldır dünya çapında küreselleşme- ci bir "toplumsal mühendislik" projesi- nin etkısı altındayız. "Toplumsal mühen- disliğe karşı olmak" adına ulusal ekono- milerde denetimleri kaldırarak dışa açan, serbest piyasa aracılığıyla birbirine bağ- layan yasal, kurumsal uygulamalar, yu- karıdan aşağıya, gelışmiş ülkelerin ama özellikle ABD'nin siyasi iradesi, IMF ve Dünya Bankası'nın zoriamalanyla azge- lişmiş ülkelerin hükümetlerine dayatılıyor- lar. Bu madalyonun öbüryüzündeyse, kü- resel entegrasyonu gerçekleştiren mal, mali sermaye ve bilgi akışını kolaylaştıran, hızlandıran iletişim ve bilgisayar teknolo- jileri var. Küresel entegrasyonun başını çeken dev şirketler, bu teknolojik gelişme- nin de başını çekiyor, her iki süreci de kendi gereksinimlerine göre şekillendiri- yorlar. Böyle üretici güçler, küresel dü- zeyde ve yeni teknolojilerin damgasını da taşıyarak biçimleniyor. Ama ya üretim ilişkileri, bu üretici güçleri yaşatan top- lumsal doku?.. Bu "toplumsal mühendislik" süreci birtaraftan üretim birimlerini, insanlan ve ekonomik varlıklan belli coğrafi bölgeler- de yoğunlaştırırken, ülkeleri ve bölgeleri birbirine sıkı sıkıya bağlıyor. Öbürtaraftan bu yoğunlaşma sonucunda, elektronik ağlara dayalı karşılıklı bağımlılık yüzün- den kimi zaman kendi başına ufak, önemsiz bir aksama aniden yayılarak ge- nelleşiyor, tüm sistemi felç edebiliyor. Toplumsal yapıların aralanndaki ağlar da- ha sıkı örüldükçe kınlganlıklan daha da ar- tıyor. Bu "toplumsal Tiühendislik" ülkeler, bölgeler ve sınıflar arasındaki ekonomik, siyasi, teknolojik, askeri eşitsizlikleri de derinleştirdi, ulusal ve küresel düzeyde kutuplaşmayı arttırdı. Bu süreç içinde bu gelişmiş vezengintoplumlann içinde, ile- tişim ağları içindeki ki- mi önemsiz noktalar, küresel ku- tuplaşma- nın öbür ucundakiler açısından kolay vuru- labilecek, vurulunca da büyük zarar yara- tabilecek hedefler ha- line geldiler. örneğin: Bir uçta, ileri derecede ağlara bağlı, zengin ve askeri açıdan rakipsiz bir Amerikan top- lumu ve devleti; diğeruçta iktidarsız, yok- sul ama yeni teknolojiler sayesinde ade- ta bir judo güreşçisi gibi, bu zengin top- lumların zaaflanndan faydalanarak onları bir anda yere devirebilecek olanaklar edinmeye başlayan bireyler ve gruplar. Diğer bir deyişle, zengin ülkelerin "küre- sel terorizm" dediği olgu... Karmaşık terorizm ve özgüriükler 14 Ağustos'taki elektrik kesintisi, ser- best piyasa kurmak adına yapılan "top- lumsal mühendislik" çalışmasının. bu arada baba-oğul Bush ve çevresinin cep- lerini doldurma çabasının, kaldınlan dene- timlerin başıboş bıraktığı alanda Enron, Niagara Mohawk Power Company gi- bi şirketlerin kâr peşinde koşarken, elekt- rik şebekesinin sağlıklı işlemesi için ge- rekli yatırımlann ihmal edilmiş olmasının yarattığı dengesizliğin aniden bir çöküşe yol açmasıyla gerçekleşti (Greg Palast, Paul Krugman, Robert Kuttner, Har- wey VVaserman - www.commondre- ams.com). Ancak Prof. Thomas Homer- Dixon'un Foreign Policy dergısinin Ocak/Şubat 2002 sayısında ayrıntılı bir bıçimde anlattığı gibi kolaylıkla biravuç in- san tarafından, nalbur dükkânlarından sa- tın alabilecekleri malzeme ve alüminyum talaşıyla ya- pılmış basit bombalarla da gerçek- leştirilebilir- di. Prof Ho- mer-Dixon diyor kı "Biz iki trend yü- zünden ko- lay av hali- ne geldik: Birincisi, teknolojik gelişmelere bağlı olarak bireylerin veya küçük gruplann, insanlan, malla- rı tahrip etme kapasitesindeki artış. Ikincisi, ekonomik ve teknolojik sis- temlerimizin, hedeflerini dikkatle se- çen saldırılar karşısında artan koru- naksızlığı". Bu tahribat kapasitesi ise, esas olarak üç teknolojik gelişme saye- sinde artıyor: "Daha güçlü silahlar, ile- tişim ve bilgi işlemdeki muazzam ar- tış, silah dışı teknolojileri yıkıcı amaç- larla kullanabilme olanaklarındaki ar- tış". örneğin "teröristler" (küreselleşme, emperyalizm ve kapitalizm düşmanları olarak da okuyabilirsiniz) internet aracılı- ğıyla kent planlarına, elektrik, ulaşım ağ- ları hakkındaki stratejik bilgılere kolaylık- la ulaşabiliyor, bu haberleşmeleri kolaylık- la şifrelerle gızleyerek araklarında haber- leşebiliyorlar. Prof. Homer-Dixon'a göre bu olanakla- rı kullanarak hazırianan teröristler, iletişim erginyfâ tr.net ağları içinde, dikkatle seçilmiş, kü- çük ama kritik noktalardan yalnızca bırkaçına saldırarak ağlann tümünü felç edebilir, böylece malı piyasalar- dan ulaşıma, elektrik şebekesinden pet- rol dağıtımına, haberleşme sistemlerine kadar çökertebilirier. Bu saldırılann gerçek bombalarla yapılması da gerekmiyor, ge- çen haftalarda, bir kez daha şahit oldu- ğumuz gibi, intemete bırakılan bir virüs ya da belli bir adrese yönelik bir programla da sistemleri çökertmek en azından teorik olarak olanaklı. Diğer taraftan devletler bu tehlikelere karşı tedbır almak amacıyla bireyleri, ku- rumları, ülkeleri açık ya da gızli gözetim altına alıyor, elektronik ve fiziki denetim mekanizmaları geliştirmeye girişiyorlar, yeni yasalar çıkanyorlar. Böylece hem bu toplumların güvenliği, artan kırılganlığa bağlı olarak azalıyor hem de buna karşı geliştirilen önlemler yüzünden özgüriük- ler kısıtlanıyor. Sonuç olarak küreselleş- meci "toplumsalmühendisliğin" bir seri mali istikrarsızlığa yol açmanın yanı sıra, toplumsal kınlganlığı, can ve mal güven- liğini, özgürlükleri aşındıran trendleri ha- rekete geçirdiği de söylenebilir. Günümüzde, üretici güçlerin ulaştığı gelişmişlik düzeyi ile bunları kucaklayan, ışleten toplumsal ilişkiler arasındaki uyumsuzluk, dayanılmaz bır noktaya ulaştı. Bu uyumsuzluktan dolayı kapitalist toplumların kendilerine yönelik sistemi hedef alan saldınlar karşısında korunma kapasiteleri giderek zayıflarken zaman zaman da sistem içi, rastlantısal (kaotik) devinimlerin etkisiyle kendi kendilerin çö- kertme olasılıkları da artıyor. Brecht'in yakın dostu VValter Benja- min'in bundan yaklaşık 65 sene önce işaret ettiği gibi bugün de esas sorun, üretici güçlerin gelişmesinin engelleni- yor olması değil, gelişmesinin tümüyle ınsanın denetiminin dışına çıkmış (ser- mayenin denetimine tabi olmuş- E.Y.) ol- masıdır. Bu yüzden gereken, daha hızlı gitmek yerine frene basmak, bu geliş- meyi durdurmak ve insanı, gereksinim- leri gözetecek bir biçimde denetim altı- na almaktır... Bu hızlı gelişmenin, doğal çevre ve yaşam kaynakları üzerindeki yı- kıcı etkilerine değinmedik bile. Bir de bunlan göz önüne alınca... Frene basma- dığımız takdirde bizleri nelerin bekledi- ğini hayal etmek bile çok zor... MAVI AKIM Ruslar geliyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Rus yet- kililer, doğalgaz konu- sundakı görüşmeleri sürdürmek için yann yeniden Türkiye'ye ge- liyor. BOTAŞ ile Gazp- rom şırketi arasında ya- pılacak görüşmelerde, Rusya'dan alınan do- ğalgazdakı üç ayn fiya- tın teke indinlmesi bek- leniyor. Görüşmelerde, Rus gaz şirketi Gazex- port'un Mavi Akım An- laşması'nda fiyat olu- şum formülünün yanlış yazıldığını öne süre- rerek, Türkiye'ye yük- sek fiyattan gaz satmak istemesi üzerine çıkan anlaşmazlığın çözüm- lenmesi bekleniyor. Gazprom şirketi. diğer bütün anlaşmalardaki formülün aynı olduğu- nu, yalnız bu anlaşma- da formülün farklı ol- duğunu belirterek, bu- nun bir yazım hatası ol- duğunu ve diğerleriyle aynı olması gerektiğini savunuyor. Gazprom'un iddia et- tiği gibi formülün de- ğişmesi durumunda, Türkiye milyarlarca do- lan bulan ek bir fatura- yı da ödemek zorunda kalacak. ANKARA PAZARI YAKLP KEPENEK AKP'yi Sol'la Yıkamak... Geçen günlerde ikinci kuruluşyılını kutlayan AKP, bir bebek gibi, akıl almaz bir sevecenlikle, basın- yayın ta- rafından kollanıyor ve korunuyor. Bu koruma ve kolla- manın nedenlerinin irdelenmesi, yaşanmakta olan dö- nemin gerçek niteliğinin görülmesinin de temelidır. AKP, iki yıllık ömrünün yaklaşık on ayını hükümet ola- rak geçirdi; geriye de 14 ayiık bir muhalefet dönemi ka- lıyor. Partinin bu muhalefet-iktidar süreci, onun temel özelliklerini ve gerçek kimliğini su yüzüne çıkarmış ol- malıydı. Ama öyle olmuyor. Basın-yayın, çok, çok bü- yük bölümüyie, gerçek AKP'yi görmemek ve kamuoyu- na göstermemek için her şeyi yapıyor. Kendi içinde her gün polis romanlannı aratır suçlann ve karşılıklı suçla- malann yaşandığı basın-yayın dünyası, patronlannın parasal çıkan için, doğruluğu doğruyor; erdemi eziyor; ahlakı ayaklar altına alıyor. Toplum, geçmişi ve gelece- ğiyle hiçe sayılıyor; tepeden bakışın, tutarsız ve daya- naksız tezlere dönüşerek her sabah pazarianması ya- pılıyor. AKP, içi boş savlar ve desteksiz tümcelerle yu- muşak baloncuklar gibi havalara uçuruluyor; gelecek dolarlann sulandırdığı ağızlardan, sabah-akşam, top- luma kandıımaca, yalan ve dolan akıyor. • • • AKP'nin gerçek kimliğini arayanlar, çoğu kez, fili tu- tan kör özelliği gösteriyor. AKP köriüğünün diğer yön- leri ve bunlann nedenleri bir yana, bu partinin, kimi ya- zar ya da düşünürlerce sıyasal yelpazenin solunda gö- rülmesi başlı başına bir olaydır; bir düşünsel sapkınhk- tır. AKP'nin iktidara gelmeden önce kullandığı söylemin bir bölümü halkı olduğu gibi, kimi yazarlan da yanılt- mış olabilir. AKP'ye bütüncül bakmayıp birkaç önerme- sinden yola çıkarak sonuca varmak, yöntem çok yan- lış olmakla birlikte, bu partinin solda olduğu yanılsama- sına götürebılir. Aynca, 1950'lerden bu yana, geleneksel sağ partile- rin, kimi söylem yanıltmalan ya da Islam'ı siyasetlerinin bir aracı gibi kullanarak, solda yer alması gereken emekçilerden oy almış olmalannın, AKP olayında, bu kez yaşanan çok ağır ekonomik bunalımın da etkisiy- le, bu partiye sanldıklanndan yola çıkarak, sol konusun- da yorumlar yapılmasının çok da doğru olmadığı açık- tır. Bu noktalar bir yana, on ayiık iktidan sonrasında ya- pılan bir değeriendirmede bu partiyi solda sayarsanız, vardığınız sonuç en azından gerçek dışı olur. Neden mi? Sol denilince ilk adımda anlaşılması gereken, emek- ten ve barıştan yana olmaktır. AKP iktidan, bu açıdan hiçbir biçimde olumlu not alamaz; on ay boyunca emekten yana tek bir adım atmamış; tam tersine, ge- tirdiği iş Yasası ve bu alandaki diğer düzenlemelerte, emek kesiminin sermaye karşısında daha da ezilmesi- nin; ucuza çalıştınlmalannın ve giderek emeğe dayalı sömürü oranının arttırılmasının att yapısını oluşturmuş- tur. Gelir dağılımını çalışanlann yararına düzeltecek yön- de hemen hiçbir adım atılmıyor. Emekçilerin yararlana- cağı kamu hizmetleri, özellikle eğitim ve sağlığa ayrı- lan bütçe ödenekleri, AKP bütçesınde, geçmiş yıllara göre, daha da azattılmış bulunuyor. Genel olarak yapılanlar da, emek kesiminin zararına işleyecek öğeleri içeriyor. AKP iktidan, seçimlerden ön- ce söz vermesine karşın, milletvekili dokunulmazlıkla- nna dokunmadı; kayıt dışı ekonomiyi kayrt altına ala- cak "Mali Milat" uygulamasını bir yana bıraktı; Kamu Ihale Yasası'nda yaptığı değişikliklerie, eskiden oldu- ğu gibi, yandaşlannı zengin etmenin ya da kendi zen- ginini yaratmanın yollannı genişletti. Piyasa kurallannın işleyişini sağlayacak düzenlemeler yapılmadı; banka hortumculanndan kaçırdıklan paralann geri alınması ve Hazine'ye konulması sağlanmadı. Bunlaria da kalınma- dı, getirilen hızlı özelleştirme düzenlemelerinde, eski- den olduğu gibi, çalışanlann haklannın korunması yo- luna gidilmedi. Basın-yayın takımının solda göstermek istediği bu AKP, 1 Mart Tezkeresı'nin Meclis'te ret edilmesini, yi- ne basının bir bölümü ve ABD gibi, bir türiü ıçine sin- diremedi ve şimdi de, ABD kuyrukçuluğu ile aynı bası- nın desteği ile Irak'a asker göndermek için çırpınıyor. Savaş çığırtkanlannı solda saymak tam anlamıyla gü- lünç kaçıyor! Böyle bir iktidann solda olduğu savı, yani AKP'yi so- lu kullanarak aklamaya çalışmak, bılinçli bir şaşırtma- cadır. Bu savın sahiplerini, yannın tarihçileri nasıl de- ğeriendirir sorusu bir yana, topluma bugünü sorumsuz- ca yaşatan basın-yayının yakın zamanda kendisini ak- laması beklenebilir mi? Toplum, özellikle bu soruya yanıt anyor. Anlaşılan basın-yayın aklanmadıkça siyaset-ticaret- basın yayın üçgeni, şeytan üçgeni olma özelliğini ko- ruyacaktır. yakup@metu.edu.tr Citibank Kredi Kartıyla hem kazandılar, hem de Mardinli çocuklarımıza destek oldular. Citibank Kredi Kartıyla 2,000,000 Rewards Puanı kazanan talihliler Asil talihli : Ahmet Avcılar (sıra no: 7283) Yedek talihli : Pınar Karagülle (sıra no: 9134) 2,000,000 Rewards Puanı kazanma şansınız devam ediyor! 14 Eylül 2003 tarihine kadar siz de katılın, kazanma şansını yakalayın. www.citibank.com.tr 444 0 500 Your Citi never sleeps. cîtîbank K4nww*yı D*t«y vt K n u t a n - Bu ^ampanva MıHı Pıyango k U m ı mn B. 07IWH-01X0OJ32/W7 4335 sav-l. v« 04JÜ7703 lanhi, xv- >le M^a Akdr Centef Bı.vuUe'e Caö *3 WO Izerttpe 8CZ30 adres noe T W TI Cı* oar* HJL M«rtWzt Nvm •rtar* HY Türktyt tâerneı Şuöesı Taratmflan dûzetilenmşbr Bu t«-''i* CliDar- Kredi Kar -»la er aı 2000 t.rknişRe^ardsP^r-. 3 ian ,ç tc CT ç«ufc5 ha(U. •çır ZOOO puan«»t twWWM| oMuMyı puamardK' aüjûltcgjırt fcatei «dw Mrt uhıptefi ka-ılan>lır Çekıhşe Ctıbant KrnlıKan s^n.g«r C ' M n k O r r * ww*ı:Ftıt»Nı_forrü<- 444 0 500 CSPhcme, Otfcanlı Mustm Hızmetlpt ya OaCI ZMnK TeMonda Satq D«partmanı araci^t ıie katnabıf ; e k T î t ' ( a w Diroei 'zz-B ^efcıiı; na»n ıle u ı tjbılme* mümkûndîjc Her br ccCılf; fıaiâı tgn 2000er fi*»ards Puara. Mfvuru sahıbm» btr*tınnl; olOu^u puanlannöan du5u«ce*tır Tbc am unpanva b fOtr/ıın aynı Utıfcm knutbrı vc İarvıvyatori ıçeren 2 Urtiı tanhte 9cr(MM^triiec«fe Z 1arxit ç«*ı*5tefi ohısmaöa* Her «I çrtıftşte de «tanc/iîP^n)* lersışıye •«. çe- s'e X^ÎT 2 «*1 2 000.000 R«»»rds P««» veritocefcttr thramıyeolarak k u a n l » puBrtar. çehffi; sonuclannm QazetMe duyurulmasınaan .e ge-ek ve^ıerın Me"ir«sınz«r ssnra ' hafta ıgndc tadNMrln ClttiMlı Kndl KATtı n* ijlefl«e*tır TaWıl«lwT bzandkları puartarla CS**ı* Btmaros Kataloöu'naa w r alai d-m -.-e nız-n*tı*rt»n Ğ^üıkier tçn cusnun nttı4ı sûrece en geç 3O/1V03* U d v sadece *44 0 500 GTPhore araotfy ie nparç verebihner H» çefcılışe UAriım 15/07&3 T^raa'Cj ıkınc ;e«< j« k j 1 m M 15,^56/0314/0*03 tarHen ansınaa ger^eKle^HeKtır Çettıiiîlpf arası ıle 2O/O8A13 «eS|IO9ID3 tarfdennde. uat î5.O0'dj Swye tmatu SOK. d Şâşrnaz Plua Aojyata^ 3)090 sUnöul Türkıyt adr«« 3 t t » r « \_A Uerttez Me« v ort N.Y -stan&jl TorHı /t Meftaı Şjnsfhdt Noter hunjnmca ger^eUeycektlf Btr*ioçet(i s^ısorvjçar 2S,'oa'O3 rttncı çe»jl«(ffi sonoçtan oe24/09«3 tar+-ı CLTfuryet Gazetesı rv» yfrr\»ıaracatTr SözVonusu soruclar, tabhaenn CAıbv* neobnde KavtH cuiuran aa-esle'ine PT T â r a £ •$ ı« gendcrirc» B>r mektuo ve ayr-c^ ı*ı«f3n srucıl.iîM* ch/¥uru<uca*l«' Kjmperrvava utJlvUnn teMon ve U&K brtgın otarah Dâşuuru uraiTvid nwr-ira»it JTH% ofduıları Cıtibann Kreflt Kartı tk&n adresı an a^r^cmt" Bıroc îrt.tıjte !4AîW03 asıt. 04/10/03 yMeL «hincı (etuu^e se M/KV03 as'l O3,'1ı C3 ise reOe-" t * 1 ıçın sc» Dffsvuo. suresidır tvnı ;»kılı;te a* kıyyt bırOen larla Ararmye poart «eritenez. Çefcrttje hatılnıak ıçm basvvjru esnumda. Umf o t e * * ^a üa krec turt oarcurun ûd«n-«sır>3e i3%tna" aroCrtemtef neHeru ıle kartı kapatt oUn kı$ler t M * } e koUamazlar Urt*p kuaroalar gde «ramvetervM alamuiar. Ç t t * j e wtı ım M-asınila kart *çtk otsa ftt« çeKıt-î sırasır^ «oeı^e p^otı'emı ya Oa kand< ısicğı 4e fcKtı lupalı «an kijılcr cekilqc kaNamavacak, Utılıp kazjndıflı twtırde ne • ramıyeiern aia^<a,acî*.la'û" lnram-v» p^emn kazan mjsınoan Kayruktana<2H KDV hanç turrı vero> ve yukümtOlûhier Utıiiiıy* *tf)r 18 raûntlzn âûçufcJer çekitlfe nat lamaj ar Kat ı c kaıafısdiar b»e ı«r3mıv«tennı aanaılar 9L takdırOe i f M ı } lenr»taracjiaıf Çtk lış toolam 10461 (at'tr^ i e ıjerçetüevntît*' Cıtstünl PiJL MerkK) Ne« Vcr*. NY lsr»nDul T j r t i r t »e'keı 5 J D « rvn tum urunlen le laılı DMvur jlar r »aDultJ ûafıkarır ke*ı<3( de-V endırır*s "îe ve Setı'ledıÇ: zaiijn ıçoöe keiOı ısîfÇtne sûre necnar^) aır ıf**' yukumlL u^u-tte »madan ae^îJrsb le<:eQ *c^ul ıe jjr-tlara tafiıdır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear