25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6TEMMUZ 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ \j i j l U J \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SU1NAYAK1N Bütün iyioyuncaklarkırılır 7 933 yılında, Nazıler iktidara geldığinde birçok Yahudi ai- lesı kaçmak zorunda kalır Almanya'dan Judith Kerr'ın "Hitler Oyunca- ğınu Çaldı" adlı kıtabı onlardan bı- rirun öykusünü anlatır: "Artık piya- nolan yoktu. Murfağın çiçek de- senli perdeleri... Kendi yatağı... Bütün oyuncakları... Pembe tav- şanını bile almışlardı. Simsiyah yünden gözleri vardı, gerçek cam gözler uzun seneler önce kopmuş, btıniarı \erine Heimpi dikmişti. Tüyleri hâlâ yumuşacıktı, rengi biraz açılmıştı ama olsun! Onu çok seviyordu." Max ve Anna'dır. oyuncaklann- dan aynlmak zorunda kalan ıki kar- deşuı adı. Bir gece, uyumadan önce Max, şöyle seslenir Anna'ya: "Oyun kutusunu getirmeyi çok is- temiştim. Eminim Hitler şimdi oturmuş dama oynuyordur." Anna, karşılık verir: "Ve benim pembe tavşanımı seviyordar!" •Yenllecekslnlz...' tkıncı Dünya Savaşı'nın ılk yılla- nnda, Alman ordulannın zafer ha- berleri bırbıri ardına tüm dünyaya yayılırken "Gençlik" dergisinde çı- kan bir yazının başlığı şaşırtır oku- yanlan, hatta kımılennın de bıyık altından gülümsemesıne neden olur. " Yenileceksiniz Cermen Atülan." Yazının sahıbı şairdır aynı zaman- da. Onun dünyasına "Çocukluk Aş- kı" adlı şıırinın altı kıtası arasında gezinerek konuk olalım: Düşiin, düşün ki anne ben daha çok küçüğüm, Ilık ellerimden tut, beraber götür beni, Oyuncakçıda biiyük mavi bir gemi gördüm, Işlenmiş, dalgalarm köpüğüyle yelkeni Edebiyatımızda, bir oyuncakçı dükkânının en güzel anlatıldığı şıın gömdüm bu yazının ıçıne. Almanla- nn dize geleceğinı çok önceden ya- zabilecek kadar ılen görüşlü olan şaırin, annesınin özlemıyle hayalın- dekı oyuncakçıda gezinen çocuğu anlattığı dızelerının büyüsüne biraz \ h ' ı i ı \ daha kapılalım Şu renk renk toplara bak, anne, ne güzel renk renk Dönüyor içimde bir bayram yeri dönüyor, Yuvarlanıyor gönlüm şu uçan toplara denk Biryokuştan koşarak kalbim sana iniyor. Şaınmız, Hitler'ın iktidara geldı- ğı 1933 yılında, uzun süren bir has- talıktan yenı kalkmış on dört yaşın- da bir çocuktur. Şaır, "yattığımda Ankara'ya kar yağıyordu, kalktı- ğımda, dışanya çıktığımda mayıs- tı, akasyalar salkımlanmıştı, zer- daliler çağlalanmıştı bağlarda" diye anlatır o günleri. Kendısı kur- tulmuş, hayata dönmüştür ama, ya- şıtı olan nice insanın ölümüne neden olacak tkincı Dünya Savaşı kapı eşı- ğindedir. Kan değil, zafer akar benim savaşlanmda, Hürriyet için ölürgenç kurşun askerlerim, tnsanlığın cenneti saklı göz yaşlanmda, Yeni bir bahar çiçeği getirecek zaferim! İlk şllrlerl kalmaz yarınlara Şiirle ilk karşılaşması hasta yata- ğında olur. Kalkıp. oyuncaklanyla oynamasına izin venlmemektedır. Sözcükler yetışır ımdadına. Sırtuıı yastığa dayayarak, karnına çektiği dizleri üstündekı defterin beyaz say- falannda sözcükJerle oynamaya baş- lar. Ne yazık kı, ilaç kokan sayfalara yazdığı ılk şıırlerınden hıçbiri kal- maz yannlara. Nasıl şeyler oldukla- rını kendisı de anımsamaz. Kimbı- lır, o şıirlerden bın belkı de, oyun- caklan anlattığı şıınn şu kıtasında- kı tahta atın terkısindedir. Korkma, korkma kaçmam ben, tahta atımla dağa, Senden daha güzel bir dağ var mı rüyalarda? Niçin uğraşsın kiiçük kuş yurdundan kaçmaya? Yaşarken annesinin yeşerttiği kırlarda? Çocuklar ve ilaç kokusu hıç eksık olmaz, çocukJuğunda ilaç kutulan arasında yazmaya başladığı şıırle- rinden. Tıp eğitımi alır ve çocuk doktoru olur. Anadolu'da sayısız hasta çocuğu iyileştınr. Oyuncağı elinde muayene olmaya gelen her çocukta, hasta yatağında şıır yazar- ken görür kendını... Kınlır, bütün iyi oyuncaklar kırılır, Çocuk kalplerinden miyaparlar hep onları, Niçin oyun biterken en sonra hatırlanır, Hatıralanmıztn en tatlı oyunları? Plaket yerlne şllr... Adı ikı kez alt alta yazılan şiir var mıdır, edebiyatımızda? Sanmıyo- rum; ama üç kez tekrar edilen bır şı- ir vardır!.. Ve de bu şiir, "Dr." ile "Şr." kımlığınin onunmu yaşanüsı boyunca taşıyan, şiiri ve tıp bilımi- ni zırveye ulaştıran şairimızin de adını taşır. Cemal Süreya, "Heldm / Avucunun içinde mevsimin yüre- ği" dızeleriyle başlayan şunnın baş- lığına bır değıl, ıkı değıl, tam üç kez yazar "Ceyhun Atuf Kansu" adı- nı!.. Satılır mı zengin bir oyuncakçıda söyle, Anne, dün okuduğun masaldaki güzel kız? Yeter, altın bir kalbim olsun, Tanrı 'dan dile Bütün zenginliğimi verir onu alınz. Ölümünün ardından her yıl Cey- hun Atuf Kansu adına şiir ödülü venliyor. Ama, bır şaıre verilebile- cek en güzel ödülü Ceyhun Atuf Kansu bızzat kendi eliyle vermıştir. Bır plaket mı? Elbette hayır!.. Bir şıır yazar Kansu; ve bu şiirinde bir şain Yunus Emre'yle birlikte ana- rak şiirimızin en büyük ve bır daha verılemeyecek ödülünü sunar ona... Kımemı?.. Işteyanıtı: Cemal Süreya 'nın şiirleri ve Yunus Emre Ne güzelyağıyorlar Türkçeye UNLÜRESSAMLA TAM SAYFA SÖYLEŞİ Bedri Baykam Paris-Match'te Kültür Servisi - Kısa bır süre önce Le Monde gazetesınde tam sayfa söyleşısı çıkan Bedri Baykam'ın, şımdi de dünyanın en önemlı dergilerinden Paris- Match'in son çıkan sayısında yenı bir söyleşisı yayımlandı. Paris'te yapılan söyleşıde Baykam'm yıllardu" Batı Le co-p de g-euie de Bedr Baytcam "lOcadem. «'a pas *<e mooopste cte i'art" saıat kurumlannın egemenliğıne karşı verdiği szvaşı öne çıkaran Paris- Match, sanatçının "Sanat Batı'nın tekeli altında değildir" sözleriru sjyfasmm manşetine taşıdı. Venedık Bienalı'nin aeşledıği uluslararası sanat tirtışmalan çerçevesinde Eedn Baykam" m gküşlerine yer veren <±rgıdekı söyleşıyı ünlü sınat eleştirmenı Elisabeth Couturier gerçekleştirdı. Baykam, tngilizce olarak kaleme aldığı ve 1994'te yayımlanan kitabı 'Maymunların Resim Yapma Hakkı'ndakı düşüncelerim bugünkü bakış açısıyla gündeme taşırken, bienallerde görülen uluslararası havanın çok yanıltıcı olduğunu vurguladı. Bu büyük sergilerde gelişmekte olan ülkelerin sanatçılannın biraz 'domates salçası ve maydanoz' gıbi kullanılıp esas Batılı kalması gereken ana yemeğe tat ve hava vermeye yaradığını söyleyen Baykam, buna karşın sanat tarihini üreten Batılı ülkelerdeki kitap, dergi. büyük retrospektif sergıler ve müze koleksıyonlannm hep Batı'nm güçlü beş ülkesi yanı Amenka, Fransa, Almanya, Italya ve Ingıltere'den seçıldığini, bunlara olsa olsa Ispanya, Belçika ve kuzey ülkelerinin eklenebildiğıni savundu. Söyleşi, Baykam'ın kültürel alanda Batı'nın ırkçılığı ve benmerkezcilığine karşı verdiği savaşın ötesınde, sanatçırun Kemahst siyasi kimlığini de ön plana çıkardı. (0 212 258 84 82) Festival, bugün cazseverlere karnaval coşkusu yaşatacak 'Caz Pazarı', Ayazağa'daki tstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin yer aldığı geniş ormanlık alanda yapılacak. Bu 'pazarhn şenliği bollKültür Servisi - Bu yıl programı- nı bütün kente yaymayı amaçlayan Uluslararası Caz Festivali kapsamın- daki 'Caz Pazarı', bugün 12.00 - 21.00 saatlen arasında Ayazağa'da yapımı süren îstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nın yer aldığı geniş ormanlık alanda yapılacak. Doğal or- man dokusu ve arazi içinde yer alan, restorasyonu tamamlanmış üç tarihi köşkün (Süvan Köşkü, Ayazağa Kas- n, Çinili Köşk) kattığı zenginlikle festivalm en ilginç mekânlarmdan bi- ri olacak îstanbul Kültür ve Kongre Merkezi arazısi, 66.000 nr'lık alanı kapsıyor. Bir açık hava şenliği olarak tasar- lanan 'Caz Pazan'nın izleyicılere caz ve Latin etkileşımli coşkulu müzık- lerle bir şölen yaşatarak, yiyecek-ıçe- İSTANBUI 10.ULUSLARARASI KÜLTÜR İCTAMRIII UE SANAT ÎSTANBUL UHKFI CAZ FESTIUALI cek servislerı, renkli hediyelik eşya standlan, çocuk etkiniikleri, dans ve müzik, gezıci festival bandosu ve oyun köşeleriyle dolu bir karna\al havasmda geçmesi amaçlanıyor. Gün boyunca dünya müziğinin de son yıl- lardaki önemli temsilcilerınden olan Ozomatli ve Los De Abajo, Nevv Orleans cazının ıki coşkulu temsılcı- si Mark Braud's Traditional New Orleans Jazz Band, The Original Royal Brass Band ve Türkiye'ye öz- gü müzıkleri, afro-beat, funk ve elektromka gibı tarzlarla harmanla- yan yeni projelenyle büyük bir çıkış yapması beklenen Rebel Moves top- luluğu ızleyiciyle buluşacak. 'Caz Pazan'nda yer alacak çocuk- lara ve yetışkınlere yönelik atölye ça- lışmalan bu renkli pazar gününü da- ha da keyifli bir hale getirecek. Tu- gay Başar yönetimindeki 'Kendin kendini çal' ve Ayhan Sicimoğlu - Mundo Latino gözetimındekı Ritim ve Dans Atöryeleri de 'Caz Paza- n'na renk katacak. tstanbul Kültür ve Kongre Merkezi, Maslak'tan Aya- zağa'ya giden yol üzennde, 3. Kolor- du Kornutanlığı'mn arkasmdakı or- manlık arazide yer alıyor. (Bilgi için: 0 212 334 07 00) ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Aklımızı Başımıza Toplamalıyn! önce, güzel bir haber... Yalnız beni değil, yıllar- dır bu ülkede bıkmadan usanmadan, küçümse- melere, alaylara, yok saymalara aldırmadan kadın sorunlarıyla uğraşan herkesi sevindiren ve heye- canlandıran bir haber: Birleşmiş Milletler "Kadınlara Karşı Şiddet özel Raportöriüğü" görevine Yakın Ertürk getirildi. Bu göreve, 13 aday vardı. BM Insan Hakları Komis- yonu, adayların niteliklerini ve uluslararası çeşitli sivil toplum kuruluşlannın görüşlerinı değeriendir- dikten sonra Prof. Dr. Yakın Ertürk'ü seçti. Belirt- meliyim ki, Cenevre'de kıran kırana bir savaş var- dı ve bizim Dışışleri, Yakın Ertürk'ü sonuna kadar destekledi. Neden mi heyecan verici buluyorum bu habe- ri? Sadece, bugüne kadar BM Insan Haklan Ko- misyonu nezdinde böylesı önemli bir göreve, özel raportörlüğe atanan ilk yurrtaşımız olduğu için ya da kadın olduğu için değil... Türkiye'de de zorun- lu olarak birşeyleri değiştirebileceği için! Bizim için bir şans, birfırsat olduğu için! Kadınlara karşı şiddet raportöriüğü, BM Insan Haklan Komisyonu'nun denetim mekanizmalann- dan biri. Kadına yönelik şiddetin uluslararası, ulu- sal ve bölgesel düzeylerde ortadan kaldınlması için çalışıyor. Hükümetlerden, kuruluşlardan bilgi istiyor, hesap soruyor, önlemler alıyor, önerilerde bulunuyor. Hükümetler onlan dinlemek zorunda. Şimdi düşünün hele, Türkiye'de kadınlara kar- şı şiddetten geçilmiyor, suçlular azat ediliyor ya da 25 milyon "ceza"yla kurtuluyor, dünya, "Sen ön- ce kendi ülkene bak!" demez mi! Yıllannı kadınların insan haklarına adamış, on- lara yönelik eşitsizliğe, sömürüye, ayınmcılığa ve şiddete karşı mücadele vermiş biri Yakın Ertürk. (ODTÜ'de Kadın Çalışmalan Ana Bilim Dalı Baş- kanlığı, Sosyoloji Bölümü öğretim üyeliği, sayısız uluslararası görev... Tümünü saymayayerimizyet- mez.) Seçildiği yeni görevini hakkıyla yerine geti- receğine ınanıyorum. Hele hele Türk Ceza Kanu- nu tasansındaki yanlışları düzeltmek için önemli bır fırsat. Türkiye aklını başına toplamalı. Hükümet, yet- kililer, medya, herkes! Hürriyet gazetesinin yayınlanyla gündeme ge- len N.Ç., bu ülkede tacıze, ışkenceye, şiddete uğ- rayan ne ilk, ne de son çocuk ya da kadın. Top- lumdaki duyarlılığı harekete geçiren bu yayının amacı eğer yalnızca ah vah diye ağlayıp yakın- mayla duygu boşalımı sağlamaksa çok yazık. Oy- sa tam da şu sıralar tartışılmakta olan, TCK tasa- rısı toplumdaki çürümüşlüğü nasıl körüklüyor, bir de ona baksalar... Belki o zaman bu yayın bir işe yarar... Şemse öldürüldü. N.Ç. defalarca linç edildi. Gülbahar için yetkilıierden boşuna bir açıklama bekliyoruz... Emekçi kadınlarla Bırkaç gun önce DİSK ve KESK üyesi işçi ve ka- mu emekçisi kadınlarla konuşuyorduk. Nebile, Arzu, Aliye, Leyla, Şükriye... Oğretmen, hemşi- re, işsiz... Kadın oldukları için seslerini duyurma- nın güçlüğüne dikkati çekiyorlar. Maddi ve mane- vi sorunları sonsuz olan kadınlar için konuşuyor- lar... "Toplumsal muhalefet, sivil inisiyatif nasıl olur, bizler silaha sanlamayacağımıza göre, alanlara çı- kıp taleplerimizi dile getımnekle olur. Ancak alana çıktığımızda, geleceğımiz meçhul. Taciz, tecavûz, işkence hepsi bizim için" diyorlar. Oysa "suç"un belirlenmesı için bile yargılanma hakkı diye bir şey var! Bizde önce cezalandınlıp sonra (o da, her zaman değil!) yargılanıyor kadın- lar. Türkiye artık aklını başına toplasın. Toplumsal barışın ancak şiddetin, özellikle kadınlara karşı şiddetin önlenmesıyle sağlanabileceği kafalara dank etsin! Dönüp dolaşıp aynı şeyi söylüyorum: Kadının bedeni üzerinde erkeğe, aıleye, güvenlik güçleri- ne ve topluma tasarruf yetkisi verilmesın! Tomris Uyar - Yüreğimde bir ah! Tam bu yazı bitmiştı kı, acı haber geidi. Incecık bir dal kırıldı, ipekböceğinin dünyadaki yaşamı sonlandı. Oykü dünyasının dil ustası, söz ustası, kurgu us- tası, duyarlılık ustası, en sıradan olanı sıradışı kıl- ma ustası, yalınlığın, duruluğun ustası Tomris U- yar, bundan böyie geride bıraktığı eserlerinde ya- şayacaktı. Bir röportajda, soruyu yanıtlarken "Yıllardıryaz- dık da ne oldu!" diyordu... Ne mi oldu sevgili Tomns Uyar? Birkaç genç kuşak senin öykülerinle edebiyat dünyasına girdi; senin yazdıklarınla Türkçeyi sev- di; duygulan, düşüncelerı, gözlemleri senin yaz- dıklarınla bilendi. Senin yazdıklarınla insan olma- yı kavradık. Senin yazdıklarınla, edebiyatta sahi- ci olanı yoz olandan ayırabilmeyi öğrendik. Şimdi, yüreğimde bukağı ve içimde öykülerinin doyulmaz tadı, iyi ki vardın, iyi ki yazdın diyorum. e:posta: zeynep • zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 BUGUN • İDİL KÜLTÜR MERKEZİ'nde 14 00te Grup Yorum'un ımza günü ve 19.00'da Engin Arslan'm dınletisı. (0 212 245 00 70) M NÂZIM KÜLTÜREVİ nde 'Öteki Avrupa Sinemasından' kapsamında 15.00'te 'Paris Texas', 'Beriki Türkiye Sinemasından' kapsamında 18.00'de 'Masumiyet' fihnlerüıin gösterimi. (0 212 245 04 81) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Alim Şerif Onaran anısına' kapsamında 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21.15'te Joel & Ethan Coen'in 'Neredesin Birader' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40) ÎSTANBUL CAZ FESTIVALINDE BUGÜN • PARKORMAN KtRPİ DOME'da 21.30'da Woody Allen'm 'The Sweet and Lowdown' fihnirun gösterimi. (0 212 334 07 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear