Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 TEMMUZ 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
|\ | j | j | U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Sadece kentin eski görüntülerini değil, 'duygularını' da bugüne taşıyorlar
Bir zamanlar Kordon'un en gösterişli yapısı: Sporting Club ve dönemin Kordon sefasını yapan tzmirliler (solda). tzmir'de Tfirk kahvesinin önünde dinlenen hamallar... (sağda)
İzmir'in sevdalı kartpostallanKentlerin geçmiş dokulanyla bir-
likte yaşamla olan bağlannı da gö-
rebılnıenın en "objektif" belgelen,
hiç laışkusuz eski fotoğraflandır...
Eğer. Fransız bılim adamı Niepce,
1820 'ierdeki uzun çabalanndan son-
ra görünrüyü bir kameraya alarak
basılı hale getirmeyi başarmasaydı;
ölümûnden sonra da çalışma arkada-
şı Dagucrre 1837'de bakır levhala-
ra "kalıcı baskıyı" keşfetmeseydı:
ardından ıse Ingiliz Talbot bakınn
yenne kâğıdı kullanmaya başlama-
saydı, bugün her bıri eşsiz tanhsel
belge değen taşıyan kent fotoğrafla-
nnda 19. vüzyılın ıkıncı yansını de-
ğil, belki de çok daha yaİcın dönem-
len görebilecektık...
Ancak, bunlann "kartpostal"
olabilmesı ıçin. fotoğrafın keşfınin
yeterlı olmadığını, "kent ve insan
sevgisinin" de bu keşfi sarmalama-
sı gerektiğıni söylesem, bilmem aşı-
n bir romantizm olur mu?
Çünkü. eski soluk kartpostaJlarla
bugünün parlak "turistik" kartlan-
na baktığımızda, aralannda sanki bir
"ruh"farkıvar..
O ilkel ve zor teknolojıyle başan-
lan "görüntüleme" çabalannda, sa-
dece kenti değil, "kentlileri"" de
adeta sevgileri, hüzünleri \e hatta
sosyal ilişkilenndekı heyecanlany-
la bırlikte belgelemenin sıcaklığı
var... Şımdıkı gelışkın yöntemlerle
çekihp çoğaltılan kartlarda ıse bu
duygular yennı çoktan "manzara
pazarlamasına" bırakmış... înter-
net dünyası da aynı pazara "tekno-
loji harikası düzmece fotoğraflar-
la" katılmış durumda...
İnsan ve kent sevglsl...
Işte bu değişimin henüz akla bıle
gelemeyeceğı 19. yüzyıl sonu ve 20.
yüzyıl başlanna ait kent kartpostal-
lannın zengin bir koleksiyonu da
Seyhun Binzet tarafindan derlen-
miştı...
Son yıllarda tüm meslekı bınkım
ve heyecanlannı yine izmir'in geç-
mişiyle bütünleştıren tarihçi arka-
daşlanmız Fikret Yılmaz ve Sabri
Yetkin, 1900'lerin kent ve yaşam
görünrülenni hemen tüm aynntıla-
nyla belgeleyen bu kartpostallann
"mekân, konu ve insan ilişkileri"
açısmdan üstlendıkleri "tanıklıkla-
nnı", döneme aıt özgün bılgılerle
dedestekJediler...
"Büyükşehir Belediyesi" de
böylesine duygulu bir buluşmayı,
"Kent Kitaplığı" kapsamında "ka-
lıcı biryapıta" dönüştürmeye karar
verince, yaklaşık 3 yılda 14 anı kı-
tabmı ve her biri kapsamlı bir ede-
bıyat ve tarih derlemesi olarak 6. sa-
yısına ulaşan "Kent Kültürü Der-
gisi"nı tzmırlılere kazandıran buya-
yınlann "40'ıncısı" belki de en gör-
kemlısi oldu.
"Izmir Kartpostaiları/1900"
adıyla, büyük boyda ama ince bir
zarafet içinde 320 sayfa olarak ha-
zırlanan kıtap. sadece geçmışin fo-
toğraflannı değil, yıne onlan "kart-
postal" yapan sevdalann ve lzmır
aşkmın adeta "resimli romanı" gi-
bi kent kıtaplığında baş köşeye ku-
ruldu...
Zamanın aynası...
Seyhun Binzet, şimdi artık herke-
sin "ortak mirası" olan kartpostal-
lannı bu denlı sabır ve özenle derle-
mesındekı amacını yazarken özetle
dıyor kı.
"- Bunlar, kentlerin manzara-
larıyla birlikte insan duygularını
da sınırların ötesine taşıdılar;
şimdi de geçmişten bugüne taşı-
yorlar..."
Ardından, aynı çabanın günümüz
insanına "yarannı" da bakın nasıl
özetliyor:
"Bu koleksiyonla, bir yandan
yöre insanlarına, "yaşadığımız yer
eskıden ne kadar İcötüydü; bizler
onu bugüne güzelleştirerek taşıdık'
hazzını yaşatırken, diğer yandan
'eskiden güzel olan bir yeri ne kadar
çirkinleştirdik ve bizden sonrakı ku-
şaklara kötü bir mıras bıraktık'
utancını duvurmak arzusunda-
yım..."
tşte bu arzuyu kendi tarih bilgile-
ri ve aynı duyarlılıklanyla kucakla-
yarak "kitaplaştıran" iki lcültür
emektan Fikret Yılmaz ile Sabri
Yetkin de önsöz satırlannda özetle
şunlan vurguluyorlar:
"Bu albümde yayımlanan kart-
postallar olmasaydı, İzmir'in ge-
çen yüzyıhnı bu kadar derinlikli
bilemezdik. Binzet'in koleksiyonu
sayesinde, kentin 19. yüzyıl sonla-
rındaki büyüme süreci ve görünü-
müyle birlikte, İzmirlilerin yerli
ve Avrupalı alışkanlıklarını da
gözlemleyebiliyoruz..."
Çoğunun üzerinde "Smyrne" ya-
zan, mimanden sokak yaşamına.
çarşı- pazar kargaşasmdan limanda-
İa kavga ve koşuşturmalara, her i-
nanç ve kültürden insanın ortak me-
kânlanndan ış ve eğlence dünyası-
na kadar kentın tüm renklerinı ve
sırlannı "geçmiş zamanın aynası"
gibı yansıtan bu kartpostallan ya-
yımlayarak Izmırlılere armağan
edenlere "bizler" de teşekkür borç-
luyuz...
Çünkü. lzmır artık bizler ıçın de
bır başka aniamlı ve bir başka gü-
zel... Dılersenız, "kitaba" bakın da
görün ..
10. Uluslararası İstanbulCaz Festivali Yaşamboyu Başarı Ödülii Arif Mardine verlldi
Yüzü hep îleriye dönük
GAMZE AKDEMtR
Sayısız ödülünün yanına, yaşamı boyunca
yaptıklannın karşılığı çok özel bir ödül daha
ekledı Arif Mardin: tstanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfı'nın '10. Uluslararası İstanbul
Caz Festivali Yaşamboyu Başan Ödülü'...
14 Haziran Pazartesı günü Esma Sultan Ya-
lısı'nda onuruna düzenlenen gecede, ödülü-
nü Şakir Eczacıbaşı'nın elinden alan Mar-
dın duygulannı şöyle anlattı:
"1950'li yıllarda, fstanbul'da parmakla
sayılabilecek kadar az caz müzisyeniyle
birlikte denemeler yapardım. Bunlann
arasında. Ismet Sıral gibi değerler vardı.
Bu denemeler sayesinde müziğin çeşitli
yönlerini ve inceliklerini öğ-
renmeye başladım. Bu ödü-
lün benim için önemi ve anla-
mı çok büyük. Zira 50 yıl ön-
ce fstanbul'da başlayan bu
müzik çizgisi, Istanbul'da
noktalanmış ve zincirin iki u-
cu birleşmiş oldu".
Türkiye'nin, geleceğıne sa-
hip çıkılması gereken ve her
alanda daha da ilerlemeye, öne
çıkmaya yatkın kültürel, sanat-
sal potansiyeline inancını vur-
gulamayı da unutmayan Mar-
din sözlenni şöyle sürdürdü:
"Ertegünler
• Müzik
endüstrimizin
geldiği düzeyi
önemsediğini
belirten Mardin,
"Eskinin iyisini
alarak her zaman
ileriye
bakıyorum"
diyor.
Ödülün kendisi için büyük anlam taşıdığını ifade
eden Arif Mardin, 50 vıl önce İstanbuPda başla-
yan müzik çizgisinin Istanbul'da noktalandığını
ve zincirin iki ucunun birleşmiş olduğunu söyledi.
4O'lı yıllarda — —
müzik dünyasında büyük aşamalar yaptı-
lar ve Amerika'da başan kazanan Türk-
lere örnek oldular. Geçen nisan ayında,
Prineeton Üniversitesi'nde aynı konu üze-
rine bir sempozyuma katılmıştım. Bir de-
lege Amerika'da başarüı olmuş Türklerin
adlannı okudu. Doktor, mimar. mühen-
dis, işadamı, uzay programı uzmanı, pro-
fesör ve daha birçok meslek dalında çaü-
şan yüzlerce kadın ve erkeği içeren liste-
nin sonu gelmiyordu. Listedekilerin biri
de petrole alternatif olarak görülen hidro-
jen gazı teknolojisinin ilk araştırmacısıy-
dı".
Müzik endüstnmızin geldiği düzeyi çok
önemsediğini söyledi Mardin, gelecekte sıç-
ranabılecek noktalan heyecan ve ınançla bek-
lediğinı de. Sonra bu duygusunu Atatürk'ün
yarattığı dinamik, sanat ve kültüre önem ve-
ren bir toplum içinde büyümesıyle örtüştü-
rerek şunlan ekledı: "Eskinin iyisini alarak
her zaman ileriye bakıyorum, daima ileri-
ye bakıyorum."
Gerçekten de 'eskinin iyisini alarak' edi-
nir deneyimini Arif Mardin. 1958'de Bos-
ton'un Berkle Müzik Koleji'nde burs kaza-
nınca, Istanbul'daki rahat yaşamlannı bıra-
karak eşi Latife Mardin'le birlikte Bos-
ton'agıderler. Tuvalet vebanyoyu dığeröğ-
rencilerle paylaşmak zorunda kaldıklan bir
odaya tıkılmışlardır 1962de Latife Mardin
New York'ta, Bu-leşmiş Millet-
ler'de ış bularak Anf Mardin'ın
deyışıyle "bir yıl için ekmek
parası kazanan bir eş olur".
1963'te Ertegünler onu Atlan-
tık Plak Şirketi'ne alırlar. Şarkı-
cılann. müzısyenlenn, bestecı-
lenn yaşadığı caz, "gospel",
"rhythm and blues" dünyasın-
dadır artık. En alt düzeyden baş-
ladığı yenı mesleğınde yavaş ya-
vaş ilerleyerek Aretha Frank-
lin, Bette Midler, Chaka
Khan, Phil Collins, Bee Gees,
Dusty Springfield, Roberta
Flack gıbı sanatçılarla birlikte
çalışma olanağı bulur. Son yıllarda Barbara
Srreisand, Patty Labelle, Diana Ross ve Je-
wel ile çalışan Mardin 2001 "de Atlantic Şir-
ketı'nden emeklı olur ama duramaz ve E.M.I.
şirketine gırer. Orada Diana Reeves ve No-
rah Jones gibi önemli sanatçılarla çalışır, ça-
lışmaktadır.
Yaşamı boyunca 13 Grammy Ödülü kaza-
nır, onlarca Grammy Ödülü kazandınr. Ga-
liba emekli olamayacaktır ve sevgili eşıyle
birlikte anılannı yazmak için daha bir süre
beklemek zorundadır. Mutlu mudur? Evet,
hem de çok mutludur. Eskinin iyisini alarak
her zaman ileriye bakmıştır çünkü, daima ile-
riye... Bakmayı da sürdürecektir.
2. RESİM FESTtVALt
Antalya
ressam
dolacak
Kültür Senisi - Antalya 2 Re-
sım Festivali, 2-7 Eylül 2003 ta-
nhlennde Antalya Büyükşehir Be-
ledıyesı, Antalya Kültür Sanat
Vakfı (AKSAV) ve Etkin Sanat
Derneğı işbırlığıyle gerçekleştiri-
lecek.
Festivahn izlencesinde, Ulusal
Resım Yanşması. Resım Fuan,
Duvar Resmı, Panel ve Söyleşı,
Uluslararası Resım Buluşması,
Koleksiyon Sergısi, Orhan Taylan
Sergısi, Harun Antakyalı 'nın Yaşa-
nm-Yapanm-Tüketinm adlı per-
formansı, Sokak Resmi Uygula-
ması, Genç Türk Ressamlanndan
Bir Kesıt sergisı ve ünlü ressamla-
nn yaşamlan üzenne film göste-
nmlen yer alıyor.
Yapıtlann 11-26 Ağustos tarih-
lerinde teslim edilebileceği Ulusal
Resim Yanşması'mn seçici kurul
üyelen, Alaeddin Aksoy, Musta-
fa Ata, Ferruh Başağa, Prof. Dr.
Turan Erol, Doç. Dr. Kıymet Gi-
ray. Yrd Doç Devabil Kara ve
Prof Dr. Tülin Onat olarak belir-
lendı.
'Her Yapıt Bir Ayna' başlıklı
panelın konuşmacıları, Doç. Dr.
Kıymet Giray, Prof. Dr. Turan
Erol, Prof. Dr. Hüsamettin Ko-
çan. Burhan Kum ve Mehmet
Güleryüz olacak.
Uluslararası Resim Buluşma-
sı 'ndaysa çağnlı ressamlar, Antal-
ya Kültür Parkı içindeki pergole-
lerde yapacaklan atölye çalışmala-
nnda 'sınır' kavramına yaklaşım-
lannı sanatseverlerle paylaşacak-
lar. Iş Bankası Resim Koleksiyo-
nu'nun, 1914kuşağıtemsılcilerin-
den Ibrahım Çallı ve Atölyesı 'nde-
kı sanatçılann yapıtlanndan olu-
şan bir sergi de festival boyunca
açık kalacak. Sergide tbrahim
Çalli dan Şeref Akdik'e, Mah-
mut Cuda'dan Cevat Dereli'ye
Elif Naci'den B.Rahmi Eynboğ-
lu 'na, pek çok ünlü ressarmn yapıt-
lan yer alacak
Festıvalde, genç ressamlar da
seslerini duyurma olanağı bulacak.
Bu bağlamda, Altan Çelem, An-
tonio Cosentino. Hakan Gür-
soytrak, Irfan Önürmen, Mus-
tafa Pancar, Saim Erken ve Te-
mür Köran'ın yapıtlan sergilene-
cek.
Festıvalin çok sayıdakı sponso-
ru arasında gazetemiz Cumhuri-
yet de yer alıyor.
www. antresimfest. org
(0 242 243 74 01J 243 75 08)
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Suskunluk Daha:
Tomris Uyar...
Cemal Çullu ile birlikte, Celal Kırcı'nın Ana-
doluhisan'nın tepelerindeki evinin büyük tera-
sından bir günbatımını izlemekteyiz. O akşam
Tomris Uyar'dan, yani yaşamlarımıza çöken
yeni bir suskunluktan söz etmek için toplandık.
Üçümüz de yıllardır Tomris'in dostluğunu yaşı-
yoruz, kimi zaman ortaklaşa, kimi zaman da ay-
rı ayrı, bireysel ilişkilerimiz içersinde. O akşam-
ki sofranın mimarı, sevgili Hüseyin dostumuz
da Tomris'i bizden dinliyor. O da duyarlılığıyla,
Tomris yaşasaydı, onu tanımaya layık olacak
olanlardan biri.
Aslında o sofra da Tomris'e yakışırdı. Ama
şimdi. Tomris'in yerine onun suskunluğu var.
Sanırım ilk kez Yaşlı Dost'un (annemin) ardın-
dan kullanmaya başladım bu söylemi. Çok uy-
gun olduğu kanısındayım. Suskunluk. En sev-
diklerimiz öldüklerinde, yaşamımızda onların
yerını suskunluklar alıyor. Onlarla konuştuklan-
nızın belki çoğunu, onlardan sonra başkalarıy-
la da konuşuyorsunuz; ama onlarla konuştuğu-
nuz gibi değil, ve o gibı, bu kez kendine özgü
bir suskunlukla eşanlamlı oluyor.
Şeref'in, Cem'in ve Yaşlı Dost'un ardından,
dördüncü büyük suskunluğun adı Tomris Uyar.
Dostluğumuz kaç yılı kapsıyor, tam bilemiyo-
rum. Ama örneğin 1980'de, YAZKO Çeviri ime-
cesine başladığımızda, bizço/rtand/rtanışmak-
taydık, ve Tomris'in benden sadece bir yıl bü-
yük olmasına karşın, ben onu yine çoktandır
çeviride ustam bellemiştim. Yıllann akışı içersin-
de onu bir yaşama ustası olarak tanımayı da öğ-
rendim. Ayrıca, ne zaman onunla bir araya gel-
sem, zengınleşmeyi de.
Tomris Uyar, öyküleriyle, çevirileriyle, başka-
ca yazılarıyla hep edebiyatımızın doruklarında
kaldı. Ama bu, onu biricikler arasına katan yan-
larından sadece birisi. Çünkü Tomris Uyar, hep
duruşu olan bir insan olarak yaşadı, bundan hiç
ödün vermedi, ve artık bırakın kendine özgü
duruşunu, doğru dürüst durmasını bile becere-
meyenlerin giderek çoğaldığı bir dünyada, hep
kendi kalabilmenin savaşımını verdi. Ve belki
de bu savaşımından ötürü öyle bir yazar olabil-
di.
Tomris Uyar'ı sevebilirya da sevmeyebilir, ka-
bullenebilir ya da kabullenmeyebilir, onaylaya-
biliryadaonaylamayabilirdiniz. Bu, size kalmış
bir şeydi. Ama onu tanıdığınızda, tek bir şeyi
mutlaka teslim etmek zorundaydınız: Karşınız-
da, benim duruş sözcüğüyle ifade etmeye ça-
lıştığım özelliğe, bütünüyle kendine özgü birya-
?ama üslubuna sahip biri vardı. ve size düşen,
bu üslubu onaylamak ya da onaylamamak de-
ğil, fakat yalnızca saygı duymak olabilirdi; on-
ca yürekli, onca ödünsüz taşınabilmesinden
ötürü.
"Zorinsandır!" sözü çokça söylendi Tomris U-
yar için. Yaşamın karşısına hep kendine özgü
üslubuyla çıkan herkese yapıldığı gibi. Şimdi-
lerde zaten çoğunlukla böyle yapıyoruz. Kalıp-
laşmış, hep elden düşme ölçülerle, adına top-
lumsal ahlak denilen ahlak marketlerinden alın-
ma, konfeksiyon ürünü ahlak kurallarıyla ve yar-
gılarla yaşamayı yaşamak sayan bir insan sü-
rüsü içersinde, karşımıza/cend/ahlaklarınıtüret-
me ve o ahlakın kuralları doğrultusunda yaşa-
ma yürekliliğini gösterenler, hele hele yaşadık-
larının ahlakını savunmaktan asla korkmayanlar
çıktığında, rahatsız oluyoruz. Umarsız ehlilleş-
tirilmişliğimiz içersinde, yaşadığımız yanılsama-
mızı bozmaya kalktıkları için. Ve sınıflandırma-
mızı da derhal yapıyoruz: Zor insan!
Evet, zor insandı Tomris Uyar, ve iyi ki öyley-
di. öyle olmasaydı, sabah saatlerine kadar
uzattığımız nice gece sohbetlerinin ardından,
yeni bir güne onca zenginleşmiş başlayabilir
miydim? "Son zamanlarda çok görüşemiyor-
dunuz, keşke daha sıkgörüşebilseydiniz!" diyor
Cemal Çullu. Haklı. Ama, en sevdiklerimizle:
"Belki çok yakında ölebilir!" korkusuyla daha
sık görüşmek, ölüme daha yaşarken yenik düş-
menin bir türü de olamaz mı?
ölümünün ertesi günü, Celal'den bir mesaj al-
dım: "Belki Bodrum 'da kaybettiğım gözlüğümü
de bulur..." Yıllar önce gittiğimiz Bodrum'da,
daha ilk gün Celal'in yeni gözlüğü denizde kay-
bolmuş, Tomris de: "Kim bilir bulan yengeç,
onu takarak arkadaşlarına ne caka satıyorduıi"
demişti. Celal, Tomris'in gittiği yeri maviliklerie
özdeşleştirmiş.
Haklı da. Çünkü Tomris Uyar, hep masmavi
yaşadı...
e-posta: ahmetcemal(a superonline.com
acem20(a hotmail.com
BUGUN
• ASPENDOS'ta '10. Aspendos
Uluslararası Opera ve Bale Festivali
kapsamında saat 21 30da tzmir Devlet Opera
ve Balesi'nin 'JVabucco' operası.
(0 242 243 88 27)
• İFSAK'ta saat 19.30'da Arzu Şenyurt'un
tzlerim konulu saydam gösterisi.
(0 212 292 42 01-292 18 07)
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda Alim Şerif
Onaran anısına 11.30, 14.00, 16.30, 19.00 ve
21.30'da 'Piyanist' filmının gösterimi.
(0 212 251 32 40)
• ENKA AÇKHAVA TİYATROSU'nda
saat 21.15 'te tÜ Devlet Konserv atuvarı
Tiyatro Bölümü nün 'Oyun Karşıtı' adlı
oyunu. (0 212 27622 14)
İSTANBUL CAZ FESTİVALİ'NDE BUGUN
• AÇIKHAVA TtYATROSU'nda saat
21.00'de Mercedes Sosa konseri.
• CRR'de saat 19.00'da Bard Mehldau Trio
konsen.
• NARDİS'te saat 22.00'de 4'Bone konseri.
• İTALYA> KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Francesco Martinelli başkanhğında
Gianluigi Trovesi müzikli söyleşisi.
(0 212 334 07 00)