23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kısırlık ve Sabır ŞU SÖZLERİ bir okuyun ve sonra Türkiye'nin ba-! şına geçenleri ve başına gelecekleri düşöTHJn: Şt "özelleştirmeleri yapacağız, arazileri satacağız ki, •', zam verebitelim!" Konuşan, Türkiye Cu|nhuriyeti'nin rdır. O Türkiye ki, art arda gelen veMlâ süren kötü yönetimlerelftıçle dış*borca batmış, ekonomik ba- ğımsızlığını yitjrmiş, enyakıri müttefikinin hakare- tine uğramıftır. Şy sırada, silkinip planlı özverilere dayanan bir uluşat kalkınma ve cKrilme seferberli- ğine girişmesrgerekirkenbocalayıp duruyor. DinleyerHer, memur sendikalarının temsilcileri- dir. * Işçi temsilcisi de olabilirierdi. Zam istiyorlar. Yüz- de otuzun altına düşüp düşmeyeceği bile belli ol- mayan bir enflasyon ortamında önce "sıfırzam"\a karşılaşmışlar, sonra da yüzde beşli zamlara razı olmalan istenmiştir. Zam için bulunan çare, özelleştirme ve arazi sa- tışıdır. öyle bir özelleştirme ki, son on yıl boyunca dev- let kasasına gelir getirmek şöyle dursun, en büyük holding durumuna gelen bir Idare'nin mensuplan- na maaş venmeye, satış ilanlannın bedelini ödeme- ye ve tavsiyeleri on para etmez yabancı danışma şirketlerine milyartar ödemeye ancak yetmektedir. Öyle bir arazi satışı ki, ormanlan vitrine koymak- ta, SİT alanlannın içine etmekte, satacak arazi kal- mayınca ülkenin de satılabileceğini düşündürmek- tedir. Feci olan, "Zam istiyorsanız, satışların önünü açın " mesajıyla memuriann ve işçilerin talan su- çuna ortak edilmek istenmesidir. Böyle bir zihniyetin yetmiş milyonluk bir ülkede nasıl olup da tek başına iktidara geçebildiği, her- halde siyaset bilimi kitaplannın uzun uzadıya ince- lemesi gereken bir konu olacaktır. Hiçbir seçim sistemi ve siyasal yaşamındaki hiçbir rastlantı, ka- yıtlı seçmenlerden dörtte birinin oyuyla bu ölçüde şaşırtıcı veetkisi açısından bu ölçüde vahim birso- nucu açıklamaya yetmez. Tek teselli, son genel seçimlerin halk yığınları ve siyasal kadrolar için unırtulmaz birders olmasıdır. Eğer, dersi tam olarak öğrenip uygulamaya va- kit kalırsa. Vakit kalmayabilir. Kaynak yaratma konusunda kısırlık içine düşmüş olanlar, cumhuriyeti, yö- netim yapısını ve bilim dünyasını kendilerine ben- zetmeye sıra gelince müthiş çalışkan olabilmekte, amaçlarına varmak için gölgesine sığınmak iste- dikleri Avrupa'nın herdediğini iki etmemektedirler. Cumhuriyetin temel niteliğini değiştirmeye yöne- lik çılgın bir siyasal pervasızlığın elinde sonuna ka- dar sürüklenip gidilecek mi? Gün, bu pervasızlığa karşı siyasal bilinçlenme, siyasal düşünme ve si- yasal davranmagünüdür. Genciyle yaşlısıyla, köy- lüsüyle kentlisiyle, memuruyla işçisiyle, siviliyle as- keriyle, seçmeniyle politikacısıyla. Kim ne derse desin, sabrın sonu her zaman selâmet olmayabilir. Dil Devrimi'ni Baltalayan Kafa!.. Atatürk'ün adını kullanarak, Onun tarihsel kişiliğinin arkasına saklanarak yapılan bu kıyımın düzeltilmesi umudu, hukuk devletine olan inancın bir \belirtisidir. Bu iyimser inanç, yapılan işlemin bir "hukuk ayıbı" sayılmasrnı Önlemez. AtİlâSAV S özlük 'gasp'ı şöyle tanımlıyor: "Lû- gatte, mal obıın ohnasın mutlaka bir şeyi tagallüp suretiyle bir başkasın- dan abnak manasınadır. Istdahta (te- rim olarak) bir kimsenin izni olmak- sızuı mahnı ahz ve zaptetmektir." (Türk Hukuk Lûgati, sayfa 101. Türk Hukuk Kurumu Yayını. 1944, Ankara) Bir yasa ile de olsa bir tüzelkişi- liğin (gerçek kişi de olabilir) adını, mallannı ve mirasçılık haklannı alıp, bir başka kişiye dev- retmek hukuka aykındır. Anayasalarda. anaya- salan destekleyen uluslararası antlaşma ve söz- leşmelerde hem "ad(ısim) hakkı". hem malvar- lığı (mülkiyet bakkı) ve miras haklan koruma al- tındadır. Böyle olduğu halde yirmi yıldır herke- sin gözü önünde olan bir hukuk ktyasına çözüm getirilemiyor. 12 Temmuz 1932, Türk Dil Kurumu'nun (Türk Dili Tetkık Cemiyeti) kuruluş günüdür. Atatürk. Türkçenin bağunsız bir bilim. kültür ve sanat di- li olmasını sağlamak amacıyla başlatılan Dil Devrimı'nin öncüsü ve itici gücü olması için bır derneğin kuruluşunu sağlamıştı. Genç Cumhu- riyetin dilinin, siyasal bağımsızlığı bütünleyecek bir kültürel bağımsızlığın aracı olacağını öngö- rüyordu. "MUK his ik dil arasındaki bağ çok kuvvetli- dir. Düin milB ve zengin olması, milü hissin inki- şafinda başbca müessirdir (etken). Türk din. dil- lerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuuıia işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk MiLeti. dilini de yabancı dilkr boyun- duruğundan kurtannabdır." 2 Eylül 1930'da söylediği bu sözler Dil Dev- rimi'nin çıkış noktasını belirtiyordu. Genel Türk Devriminin bir boyutu olan Dil Devrimrnin iti- ci gücü olarak duşünülen kunım. Atatürk'ün güvendiği dört arkadaşı. dört sanatçı milletve- kih tarafından kurulmuşru. Samita Rıfat, Ruşen Eşref, Vakup Kadri, Celal Sahir. Amaç dilin, öz kaynaklanndan beslenerek zenginleştinlmesi. bilim. düşünce ve sanat dili olarak geliştirilme- si idi. Devrimin halkla birlikte yapüması ve halk- ça benimsenmesi için kurumda yahıız dilbilim- ciler değıl, sanatçılar, yazarlar. gazeteciler. öğ- retmenkr de görev almıştı. 1936'da adını Türk Dil Kurumu olarak değiştiren demek, bir dev- let kurumu değıl, bir özel hukuk tüzeOdşisi idi. Bugünk ı moda deyımle "sivil toplum örgütü", ya da "gonüllü kuruluş"tu. Atatürk yaşamı boyunca Türk Dil Kurumu 'nun çalışmalan u gözetti, katkılaryaptı. Ölümünden bir süre önce hazırladığı kalıtyazısı (vasıyetna- mes,) ile de Türk Tarih Kurumu ile birlikte Türk Dil Kurumu'nu mirasçısı yaptı. Kalıtının geli- rinden önemh bir paranın her yıl kurumlara öden- mesini vasiyet etti. 12 Eylül 1980 darbesınden sonra çıkanlan anayasanın 134 maddesi, bir resmi ideoloji ku- ruluşuolarak "AtatürkKültür,Dilve Tarih Yük- sek Kurumu"nun oluşturulmasını öngördü. İki Atatürk kurumu bu yüksek kuruma bağlı ku- rum olarak göstenldi. Ancak bu ilişkilendırme iki kurumun varlıklanna ve adlanna el koyma anlamına gelmez mi? Çünkü. 134. maddenin ikinci ftkrasında "Türk Dfl Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk'ün vasryetnamesin- de belirtilen menfaarJer sakb olup kendilerine tahsisediür" denmekte idi. Yanı anavasa Kasım 1982'de yürürlüğe girdiği tarihte \-arlığıru sür- düren 1931 'de kurulmuş Türk Tarih Kurumu ile 1932"de kurulmuş olan Türk Dil Kurumu'nun var- lıklannı tanıyor, Atatürk'ün kalıtyazısında adı ge- çen bu ikı kuruma bağışlanan gelirlerin yine kendilerine vcrilmesı gereğini kabul ediyordu. Atatürk'ün kalıtyazısında adı geçen iki kunım. yukanda belirtilen kurumlardı. Ne var ki, anayasanın yürürlüğe girmesinden sekiz buçuk ay sonra çıkanlan bir yasa ile her iki kunım ortadan kaldınldı. Yerine aynı adı ta- şıyan iki devletdairesi oluşturuldu. Kurumlann adlan, malvarlıklan, mirasçılık haklan bu daire- lere geçirilmek istendi. Dil ve tarih alanında ba- ğunsız çalışan iki özelhukuktüzelkişisiyok edil- miş. yerine bütünüyle başka nitelikte iki resmi birimgeçirilmek istenmişti. 11 Ağustos 1983 gün- lü 2876 sayılı bu yasa ile kurumlann, anayasay- la güvence altına alınmış bulunan isim üzerin- deki haklan, malvarlıklan ve mirasçılık haklan -kendi istem ve nzalan olmaksızın- ahz ve zap- tedilmiştir Atatürk'ün adını kullanarak. onun tanhsel ki- şiliğinin arkasına saklanarak yapılan bu kıyımın düzeltilmesi umudu, hukuk devletine olan inan- cın bir belirtisidir. Bu iyimser inanç, yapılan iş- lemin bir "hukukayıbT sayılmasını önlemez. \et- miş yıl önce,Atatürk'ün. devrimin sanatçüar,ya- zariar. bilim adamlan ile el ele halka eriştirilme- si ve benimsetümesi için öngördüğü bu 'gönüllü kuruluş' un ne denü uygun bir model olduğu bu- gün daha rvi anlaşürvor. Çoğulcu demokrasiye öz- gü bir modelin tepeden ınmeci bir yöntemle or- tadan kaldınlmasının. Atatürk ilke ve devrimle- rine aykın olduğu tarnşılmaz bile. Onlemgerek- Kurumlann resmi daireye dönüşmesiyle ge- çınlen yırmi yıllık süreçte ise durdurulan dev- rim nedeniyle anadilimız yeni bır yabancı sal- dınsına uğramıştır. Atatürk'ün deyişiyle bu sal- dın yeru bir bo\r unduruk olarak dilımizi baskı- lamaktadır. Ekonomik ve siyasal yayılmacdık kül- tür yoluyla da ülkeleri "istüa" eder. Günlük ko- nuşmalarda. dılimize egemen olan yabancı söz- cükler, devimler, adlar, ünlemler saldınnın bu kez Batı'dan gelmekte olduğunu gösteriyor. Atatürk 'ü anlamanm, O'nun izinden yürüme- nin güç bır iş olduğu bir kez daha belli oldu. O'nu taklıt etmek. O'nun gibı gıyinmek. O'nun san- dalyesıne oturmak "O" ohnaya yetmiyor. "Gar- dıropAtatürkçüsü" deyiminın anlamı şimdi da- ha ıyı anlaşılıyor. Bu yanhşgktişin önlenmesi için gerekh' girişimler>-apümazsa ekonomik\c siyasal bağımsızlığımızla birlikte kültürel bağınısız- hğunızuı da tehlikede olduğu açıkür. O Gerçek Bir İstanbullu idi... AhmetARPAD B izans, Konstantinopolis, Istanbul... Imparatorluk- lar başkenti, kültürler mo- zayiği. Dünyada eşi olmayan bir merropol... Ne kaldı o günler- den geriye? Ne bırakacağız to- runlarımıza? lstanbul son elli yılda ardı ardına yediği darbele- rin altında ezildı, fakat yine de hep direndi. îşin acısı, bu darbe- ler dışardan, düşmanlardan de- ğil, bu kentte yaşayanlardan, onu yönetenlerden geldi. Sözüm ona, demokrat başba- kanlardan, sağcı ya da dini bü- rün belediye başkanlanndan! De- ğişik çıkarlar uğruna yapılan yağmaya en çok onlar katıldı. Peki karşı çıkan olmadı mı? Ol- du. Bir avuç aydın, gerçek ts- tanbullu bir azınlık... Işte onlardan birini. ÇeükGü- lersoy'u yitirdık. Büyük bir 'ls- tanbul âşığı' daha kaydı gitti. Ço- ğu İstanbullu'nun umudu o insan artık aramızda yok. Son yıllar- da onun gıbiler azalırken, engel- lenirken, yağmacılar beslendi, :»ÂK Kontörün bitiyor. Acil kontör lazım. N'aparsın? Arkadaşına söyle, sana kısa mesajla kontör atsın! KontörTransfer Arkadaşın, senin numaranı ve kaç kontör göndereceğini yazsın, kısa mesajla 2277'ye yollasın. (Örnek: 535xxxxxxx 20) Gelen mesajı onaylasın. Kontörler senin cebine transfer olsun! HanrKart abonebrf Içtn arama yapabHdHdetl» aranabUdikleti aktH dönem kendllerinin kontör r&demehrimlen Itlbaren 90 gûndûr. \ hazlrkart 535 HAZIRI KART I yeni yeni yasalarla desteklendi, çıkarlar uğruna güçlendirildi. Çelık Gülersoy kırk yılı aşkın süre yönettiği Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun hemen hemen tüm gelirini Istanbul'un kültür ve tarihini koruma uğru- na harcamıştır. Belediyenin. devletin toplu- ma yapması gerekenleri o yap- mıştır. Ona çelme atanlar, önüne sayısız engel çıka- ranlar ise hep bizi yöne- tenler{!) olmuştur. Gülersoy ile en çok uğ- raşmış belediye başkan- lanndan bırı Bedrettin Da- lan idi. Fakat gelen gıde- nı arattı Recep Ta\^ip Er- doğan 'mavi gözlü sele- fi'ni solladı! Göreve gelir gelmez Çelık Gülersoy'un îstanbul'a kazandırmış ol- duğu 'bir kohenin incile- ri' diye nitelenen Boğazi- çi Köşkleri'ni, Çamhca Te- pesi'nı elinden alıverdi. Bu tarihsel mekânlar, te- peden tırnağa değiştinl- di. Içki yasağı geldı. gü- zelim eşyalar kaldınldı, klasik Batı müzıği kon- serlerine son venldi. İs- tanbullu artık türbanlıla- nn akın ettiği köşklerden uzaklaştı, daha doğrusu uzaklaştırıldı. Yakından tanıdığım Çe- lik Gülersoy son yıllarda mutlu değildi. Çünkü çı- kar çevrelerinin İstanbul yağması, ülkeyi kim yö- netirse yönetsin hiç aralık- sız devam ediyordu. Du- yarlı bir aydın, gerçek bir Atatürkçü olarak Güler- soy'un yüreği Türkiye'nin de içine düşürüldüğü du- ruma kan ağlıyordu. Sanı- nm umudu giderek azalı- yordu. Çumhuriyet'te çı- kan en son iki yazısında (Ağıt I ve Ağıt II) bunu sezmek mümkündü. İstanbul 'a bir ömürver- mış Çelık Gülersoy, son zamanlarda giderek yal- nızlaşmıştı. Ölümünden bırkaç hafta önce Bebek İskelesi'nde kahvelenmi- zinçerken: "Bilsen baba- nı (Burhan Arpad'ı) ne kadar anyorum!" deme- sını unutamayacağım. Umarım onun başlat- mış ve onlarca yıl inatla, sabırla. dırençle sürdür- müş olduğu 'kutsal' göre- vi Türkiye Turingve Oto- mobil Kurumu sürdüriir. Çünkü son elli yılda indi- rilen bütün darbelere dı- renen İstanbul'umuz, ayakta kalmak zorunda- dır. Bakalım Çelık Güler- soy'un aramızdan aynlı- şından sonra İstanbul'u tüm Türkiye'nın doğa ve kültür varlığı olarak be- nimseyecek genç ınsan- lar çıkacak mı° r Cumhuriyet . t ı t a p 1 a. T ı Ilhan Selçuk YÜZBAŞI SELAHATTÎN'İN ROMANI BırinciKitap İkııici kııap Dünü Unutma.. Bugünü İyi Anlarsın.. *** 1916-1917 Irak Savaşlan r y Cumhuriyet Çağ Pazariama A.Ş. Türkocagı Cad. No:39/41 ^ * ^ kitap kulûbü (34334) Cağaloğlıı-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96 www.ogzala.com Tel: 0.212. 293 91 95 TRANSKAÇKAR 25230 39 kaçkar dağı geçişi Temmuz ve Ağustos aylarında her hafta günübirlik doğa yürüyüşleri için arayınız. Mehmet Faraç KOTULER MAHALLESİ "Kanlı topraklarda bir Urfa destam..." Tüm kitapçılarda Gilnizi Yayıncılık 0.2125121172 DENİZ SOM deyenin başı"Yok Devenin Başı"ndaki öyküleri okurken "yok devenin başı" diyerek itiraz edebilirsiniz. Fakat sizi temin ederim ki, öykülerde hiçbir abartı yoktur, her birı yaşanmıştır ve anlatılanlar aslında devede kulaktır! GÜNİZİ YAYINCILIK Tel : 0.212 512 42 19 INGILIZCENIZ İNGİLİZCENİZ sorun yaratıyor ise... veya... gelecekte, sevdlklerlnl2ln bu sorunları yaşamalarını Istemiyorsanız... The English Centre Oil Okulu size akılcı çözümler öneriyor genel ingilizce programları çocuklara özel programlar şirketler ve Kuruluşlar için özel programlar is ingilizcesi programları konuşma sınrfları bire-bir eğitim TOEFL - IELT5 - KPO5 hazırlık programları Drtaylı Bigi İçin tSTANBUL Rumali Cad. No:S2 80220 Osmanbey Tel:(0212) 225 91 72 - 247 09 83 mail: englishcentre@superonline.com Intemet: httpL"www.engltshcentre£om http7Svww.englishcentre.net ENGLİSH CENTRE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear