Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
&EYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2003 PAZARTE
OLAYLAR VE GORUSLER
ACI
3MLMTAZ SOYSAL ,* \
Gsmilerle Ortiişmek
DÜDÜKLER ötmeye heoüzbaşlamamışt)Türkbayrağı
nercen. Selârn dudükteri, ItaJyan bandırası çekildiğinde
s
asapon Rrrtrm'ndaki kuçûkteknelerden gddi, UZMAR
Sirketi'rmyapıp Italyanlarasatîığı römorkörve kurtanna
ş.errîsınin Izmir'deteslım edifişiydı kutlanan. Kılavudtîk,
çeKcilik ve' kuiTtarma amaçlı şirket artık btı çeşit "iş
takreler "nın yâpırm ve dışsatımıyla da uğraşmaya
fcaşiarmşn. Denizcı Italyanlann en son seyirvehabefteşme
ccnanırruna sahip boyle bir gemiyi beğenip alması
fcjçumse-necek olay değıldi.
Zstçn, ouyCk tankervedökmeciyapımının Uzakdoğu
Cjl<elerine kaydfğı bir ortamda, Türk gemi yapım sanayii
fcu ç9şıt uzmanlık alanlarına yönelmek zorundaydı.
Sı vıteştırıfmış petrol gazından sonra başka kımyevi
svılaT taşıyan tankerterte "mega-yat" denen luks gezinti
teknelerimn yapımında ış vardı. Yoksa, projes/ni,
rnakınesinı, do'nanımını yabancı siparişçinin verdiği
sradan bır gerrti yapmak, alt tarafı ucuz emek konusu
olaraic, bLyük rnarifet sayılmıyordu artık.
Gemi MühencJislen Odası'nın IzmirŞubesi'nce ilk kez
Oüzenlenen Ege Denizcilık ve Lojistık Kongresi ile
o r a bağlı Fuar'da bunlar tartışıldı.
(.zrnrr ıçin "limstn kenti" denmesi âdettendir. Oysa, bu
yeterlı değil. Izmir'in bır "denizkentı"olması gerekiyor.
Sivil )a da askeri bütün yapım ve onarımlara açık
tersarelenyle. ıkmaf merkezleriyle, denizci yetiştiren
çeşitlı okullanyla, tam donanımlı bir denizcilık merkezi.
Yalrız Izmir m.i? Karadeniz'de ve Akdeniz'de böyle
üç-dört merkez daha kurulmalı kı, Türkiye gerçek bir
denizcilık ülkesi olabilsın.
Ya kıyılar boyunca deniz yolculuğu ve deniz
taşımacılığı? Bu konuda ne sıyasılerbaşanlı olabildı,
ne de donatanlar. Yaratıcılık, artık Gemi Mühendisleri
Odasıgibi meslek kuruluşiannın yol göstericiliğine kalmış
dururrda.
Kıyı yolculuğu için, eski tip "yük ve yolcu kanşımı"
gemiler yerine, otobüs furyasını yenebilecek degişik
tipte yollu gemıleriyle feribotlara, yanaşma kolaylıklanna,
küçük boyutlu "kutu- yüklerie kapıdan kapıya taşıyıcılık
örgütlenişlenne çjereksinme var.
Türk denizciliğinin "knjvaziyerturizmi"ndeki geri kalışı
da ayrı konu. Denizyolları işletmesı'nin başka amaçla
yapılmış gemıleri kullandığı Akdeniz ve Karadeniz gezileri
için orta boyutlu gerçek kruvaziyer gemileri yapılamaz
mı?
Aynı şey, artık yatmu. paralı turistterte varlıkjı insanlanmızın
yarariandığı Izmir. Bodrum, Antalya merkezli ve k/sa
mesafeli gezileri şîmdikılerden daha ucuz, dahayaygın
kılabilecek gemi tîplen ıçin de düşünülemez mi?
Gemi Mühendisleri Odası'nın bu konularda proje
yanşmalan yoluyla yaratıcılığı teşvik ederek donatanlan
özendirmesi gerekiyor. Gemiler uzerine düşünüp
ça/ışanlar, ekonomının gereklerı ve halkın özlemleri ile
gemi tiplerinın örtüışmesinı sağlamak zorundadırlar. Bu
konudakı başarı, deniz ülkesi ve denizci toplum olma
hedefine varışta genellikle sanıldığından daha çok
önem taşır.
Bana 'Jakoben' Diyene...
Ben dahil Atatürkçü tanınan kim varsa onlara en güzel sözlü-yazılı
saldınlan yapacaksm, hemen her yazında İkinci Cumhuriyetçileri de
geride bırakacak şekilde, Türkiye'de hiçbir zaman irtica ve
bölücülük tehlikesi olmadığını kanıtlamaya çalışacaksın, sadece ve
sadece BaşbakanJık müsteşan ve bakan olmakla yetrneceksin... Bu
kadar haksızlığa kim dayanabilir ki!..
VliraJ SAVAŞ Yargıtay
S
ayın Hasan Ce-
lâl Güzel,
04.05.2003 ta-
rihlı Tercüman
gazetesıne yazdığı "Hey-
kellerini Dikelim..." baş-
lıklı yazısında şöyle di-
yor:
"Yargıtay eski Cum-
hurhet Başsavcısı Sayın
Vural Savaş'ı her dink-
diğimde, nedense,Jako-
benizm'in teorisyeni' Sa-
mt-Just'un, asırlar ön-
cesinde, yani 179O'lı yû-
ların Paris'inde, "Con-
corde Meydanı' nda ku-
rulan giyotinde kelkler
kesüirken, 'Hürnyet düş-
manlanna hürriyet yok!'
diye bağırdığuu işitir gi-
bi olurum... HeJe bu bü-
yük üstadjn. darbecUer
için el kitabı olabilecek
değerdeki emsalsiz ese-
ri-ki 'Mein Kampf "a bi-
Je parmak ısırtabiiecek-
'Mılıtan Demokrasi 'yi,
Stephan King'egöndere-
rek bir korku senaryosu-
na dönüştürebilirsek, si-
nema sanatına ne kadar
katkıda bulunabitirdik.
kim bilir?!„"
Bu satırlan okurken
Necati'nin bir beyti gel-
di aklıma:
U
Mescide ko>Tiıadılar
mev kededen (meyhane-
den) sürdüJer ah
Ne helaJe \ arar olduk
ne harama. nidelüm"
Sayın Hasan Celal Gü-
zel 'in, 09.05.2003 tarih-
Onursal C. Başsavcısı
lı Tercüman gazetesinde,
"Dostlar Beni Haürla-
sın" başlığıyla yazdığı
makalede: "... VVolfo-
vv itz'in de, Grossman'ın
da Myers'in de birer
Türk düşmanı değil, as~
lında' Türk dostu' oldu-
ğunu unutmayalım. De-
mek ki yapılacak iş, Dı-
şişleriBakânı GüPün de-
digi gibi, zedelenen dost-
luk bağiannı tekrar kur-
maya çalışmak' olnıalı-
dır... Türkiye'nin 'milli
menfaatlanmn'...
ABD'nin yanında yer aJ-
mak olduğu karannı ar-
tık verelim..." cümlele-
rinı okuyunca kendisi-
ne bır kere daha haksız-
lık edildiğini anladım.
Sen ABD'yi böylesi-
ne içtenJikle savunacak-
sın, bazı tarikatlann ve
liderlennin, Alman Va-
kıflan 'nın en etkili savu-
nucularından biri ola-
caksın, ben dahil Ata-
türkçü tanınan kim var-
sa onlara en güzel söz-
lü-yazılı saldınları ya-
pacaksın, hemen her ya-
zında İkinci Cumhuri-
yetçileri de geride bıra-
kacak şekilde, Türki-
ye'de hiçbir zaman irti-
ca ve bölücülük tehlike-
si olmadığını kanıtlama-
ya çalışacaksın, sadece
ve sadece Başbakanlık
müsteşan ve bakan ol-
makla yetineceksin... Bu
kadar haksızlığa kim da-
yanabilir ki!..
Oysa bu işleri Sayın
Hasan Celal Güzel kadar
başanh şekilde yapama-
yanlar sırasıyla Başba-
kanlık koltuğuna oruru-
yorlar, yakında Cumhur-
başkanlığı koltuğuna da
oturacaklar; her şeyden
önemlisi yoksul aile ço-
cuğu olmalarına ve
önemlı bir ticari faali-
yette bulunmamalanna
karşın hıçbirinin milyon
dolardan aşağı serveti
olmayacak... En lüks ev-
lerde oturanlar, en lüks
arabalara binenler, en
görkemli parti binalan-
na sahip olanlar, seçime
girdiklerinde de en çok
oyu alanlar onlar ola-
cak... Reva-yı hak mı
bu?..
Merak ettim Sayın Ha-
san Celal Güzel, benim
"Müitan DemokrasT ad-
ü kitabımdan nıye bu ka-
dar rahatsız olmuş? Ye-
niden karıştırdım kita-
bımı, kitapta en çok de-
mokratık ülkeler teröre
karşı, yolsuzluklan ön-
leyebilmek için ne gibi
önlemler almışlar, Av-
rupa Insan Haklan Mah-
kemesi bu önlemlerhak-
kında ne gibi kararlar
vermiş. onlar yazılı. Bir
de Refah Partisi'nin ni-
ye kapatılması gerekti-
ğine ve Recep Ta>yqı Er-
doğan'ın kışılığüıe iliş-
kin açıklamalar... Parti
Vpîılvı'/fıMı
BizbizeCell'liler için kayıt yok,başvuru yok!
Bu kampanya, BizbizeCeU'li tüm Haar Kart'lılann;
yurtiçinden Turkcell, Hazır Kart ve Muhabbet
Kart'lılaria yaptığı konuşmalarda geçerlidir.
Dlğer operatörlere ve sabrt telefonlara yapılacak
aramalar BizbizeCell tarrfesinden ücretlendirilmeye
devam edecektir. Kampanya 30 Haziran 2003 te
sona erecektir.
BizbizeCell'e geçmek ve ayrıntılı bilgl Için:
444 www.turkcell.com.tr/
HAZIR
KART
kapatma konusunda A\r
-
rupa İnsan Haklan Mah-
kemesi dahi beni haklı
bulduğuna göre, kitabı-
ma bu kızgınlığın başka
nedenleri olmah.
Acaba, gerçek Ata-
riirkçülüğün ancak "ulu-
saJcı". "antienıperyafist"
olmakla mümkün ola-
cağını kanıtlamaya ça-
lıştığım için mi? Yoksa
"Alman Valaflan'nın'',
"Fethuflahçılann" kirli
çamaşırlarının ilk kez
sergilendiği kitaplardan
biri olduğu için mi? Ha-
yu", hayır... Bunun baş-
ka nedenleri de olmalı.
Örneğın kitabımda Ze-
kiErgezen'in, "Benher
gittiğim yerde kaduda-
n, hannnlan gorünceon-
lara diyorum ki; 'Ey ana-
lar. sizier evlatlannıayi-
ğit yetiştirin. Korkak ye-
tiştirmejin. Çocuklan-
mz trafik kazalannda
öJecegine. çocuklannız
Günevdoğu'da PKK
ola>larmda öleceklerine,
çocuklannız arazi da\>
a-
sı sürdüreceklerine, öy-
le evlatlar yetiştirin ki.
AUah'm nizanum savun-
tnak için yetişsin. AJ-
lah'ın davasını savun-
mak için öldürülsün..."
dediğini yazmıştım.
Vatanseverlıği kimse-
ye bırakmayan Sayın
Hasan Celal Güzel. boy-
le bir kımsenin Türkiye
Cumhuriyeti'ne bakan
yapılmasından niçin ra-
hatsızlık duymaz? Öyle-
lenni eleştiren tek satır
bile niçin yazmaz?..
Yoksa kitabımda
"Nurculuğun" aslında
gizli bir Kürtçülük ha-
reketi olduğu; bu hare-
ketle bağlantıh IBDA-
C hareketine katılanlann
gerçek birer "Vatan Ha-
ini" olduğu ve bu hare-
ketlere destek veren po-
litikacılar deşifre edil-
dıği için mi Sayın Hasan
Celal Güzel bu kadar ra-
hatsız?
Yoksa Atatürk'ün
imam-hatip okullan öğ-
rencileriyle aynı kafada
öğrencı yetiştiren med-
reseler hakkındaki gö-
rüşlerinin bu kitapta
açıklanması mı?.. Bu ko-
nuda ne diyordu Ata-
türk, yeniden anımsaya-
lım:
1922 yılında, Mustafa
Kemal Atatürk, Kon-
ya'ya yaptığı ziyarette
bir medreseye gittiğinde
orada bulunan bir molla,
medreselerin sayısımn
arttınlmasını \e medre-
se öğrencilennin askere
alınmamasını rica eder.
Bunun üzerine kendini
tutamayan Atatürk, özel-
lıkle bu askere alma dü-
şüncesıne karşı olan mol-
laya kesin bir ifade ile
şöyle yanıt verir:
"Ne o, yoksa sizin için
medrese. YunanlıJarı
mağlup etnıekten, halkı
zulümden kurtarmak-
tan daha mı değerlidir?
\Iilletkan içinde yiizer-
ken, halkın en iyi çocuk-
lan cephekrde dövüşür,
yurt için canlannı feda
ederken, siz burada,
genç, sapasağlam deü-
kanblan besiye çekmiş-
siniz. Bu asalaklann as-
kere alınmalan için he-
men yarın emir verece-
ğim..."
Atatürk'ün bu yanıtı
karşı sında yüzleri kıza-
ran mollalar ona hiçbir
şey söyleyemezler. 2a-
ten Atatürk de onlara bir
şey deme firsatı bırak-
madan, "Burada yapa-
cak işimiz kalmadı" dı-
yerek aynlır. Medrese-
den ayrıldıktan sonra,
yanındaki Sovyet Rusya
Elçisı Arokn''a otomo-
bılde şu açıklamayı ya-
par:
"Savaş sonaerince on-
larja daha ciddikonuşa-
cağım! Her şeyden önce
onları mali dayanakla-
nndan, vakıflardan yok-
sun edeceğiın... Bir de
utanmadan hükümetten
yardun istiyoriar."
Atatürk, Arolov'a
medreseler hakkında bil-
giler vererek Anadolu
topraklannda halen de-
likanlılan askerden ka-
çıran on yedi bin med-
rese bulunduğunu söyler.
Atatürk, bu ülkeyi mol-
laların dualannın değil
Türk askerinin damar-
lanndan dökülen kanının
kurtardığmı başka vesi-
lelerle, başka yerlerde
de dile getirir, buna kar-
şılık bu dinci molla tala-
mı, ülkenin dört bir ta-
rafı işgal altında iken,
askeri gücün oluşması-
nı engellemeye çalış-
maktadır. Ki, bu zihni-
yet ne yazık ki hiçbir za-
man değişmemiştir.
Nitekim, Kürt Said de
Konya'da Atatürk'e ri-
cada bulunan mollalar-
dan farklı düşünmüyor,
gençleri askerden kur-
tarma konusunda, Nur
Risaleleri'nin bır parça-
sını teşkil eden Lem'alar
Risaleleri 'nde şöyle di-
yordu:
"Risale-i Nur öyle de-
ğerli bir kitapür ki, Ku-
ran'ın onda yansıyan
nurlanna hiznıet etmek,
askeıükten ve kutsal sa-
vaştan bile üstündür. Be-
nim elimde firsat ve pa-
ram olsa, Risale-i Nur
hizmetinde olan değerU
kardeşJerimiaskeriikten
kurtarmakiçin; bin Kra
karşıhğında bileolsa be-
deti öder ve kurtannm
onları..."
"MiBtan Demokrasi"
adlı kitabımda, Sayın
Hasan Celal Güzel'i ra-
hatsız edebileceğüıi tah-
min ettiğim o kadar çok
şey var ki, rahatsızlığı-
nın nedenini ben ger-
çekten çözemedim. Be-
nim yaptığım gibi, bir-
kaç alıntı yapıp açıklı-
ğa kavuşturursa mem-
nun olacağım. Ama bü-
tün yeteneğine karşın
bunu yapabileceğini
zannetmiyorum. "Jako-
benfik" sorununa ise ge-
lecek yazımda yanıt ve-
receğim.
MANİSA ÜÇÜNCÜİCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
MENKULÜN AÇIK ARITIRMA İLAM
DosyaNo 2003/166 Tal.
Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins. mik-
tar ve ki}Tnetleri yazılı raallar satışa çıkanlmıştır.
Birinci arttırma 30/6/2003 günü saat 09.00-
09.10'da Org. San. Böl. Sakarya Cad. No: 8-Mani-
sa'da yapılacak ve o günü kıymetlerin yüzde
75'ine'istekli bulunmadığı takdirde 01/07/2003
günu aynı yer ve saatte 2 artnrma yapılarak satıla-
cağı. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin
edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulmasının ve satış
istejenin alacagına riiçhanı olan alacaklının topla-
mından fazla oLmasının ve bundan başka paraya
çevirme ve paylann paylaştırma masraflannı geç-
mesı şart olduğu. mahcuzun satış bedeli üzerinden
yüzde oranında K.D. \'"nin alıcıya ait olacağı
ve satış sartnajnesinin icra dosyasında görülebiJe-
ceğı. masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir ör-
neğinin isteyene gönderilebıleceği, fazla bilgi al-
mak isteyenîerin yukanda yazılı dosya numarasıy-
la dairemjze başvurmalan ılan olunur 27.05.2003
Muhammen kıymetı (lıra): 31.897 600.000.-TL.
Adedi.
Cinsi (Mahiyetı ve önemli nitelikleri). 4040 Kg,
Na\TÜllü Muhtelif Makara Sanh Demir fMakarası
Dahil)
Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri): 67.180
Kg. Na\TÜllü Muhtelif Boy ve Çapta Demir, De-
mir Çubuk
(lc. İf. K. 114/1. 114/3)
Yönetmehk Örnek No: 25
Basın: 26184,1-3324
CUMHURÎYETTE]\
OKURLARA
İBRAHİM YILDIZ
Bizi bleyin
ûarfcffTT» üxkmu OycMnü Hıtmı OıUk. '(«a* utaytar ı*Jtftın' MKnmr «.tkı^ penft
JİAt ^ Jı »VTL bttf ayn dc^ıkbr Hâluvnean *M»İI*»WTII hmckakn bw niaufy ı-:«sija».
4
Hepimiz kaygdıyız'
Türkiye 'de basın birdönem, üstelikuzunca bir
dönem 'şövalyelik'/n/yaşamıştır. O dönemlerde;
haber verme, haberciolma ve haberin kutsal sa-
yıldığı dönemlergeldi ve geçti. Tıpkı çay-simitga-
zeteciliğinin bugün Boğaz'dayalılara, Amerika ve
Isviçre'de villalara, altlannda Jaguar'lara sahip
gazetecilikle yer değişmesi gibi..."
Tank Dursun K., Türkiye Gazeteciler Cemiye-
ti Yayınlan arasında yer alan Pierre Lazareff in Fran-
sa'da Basın Rezaletleri kitabının önsözünde ga-
zeteciliği bu şekilde yorumluyor.
• • •
Cumhuriyet, haberin kutsal sayıldığı dönemler-
den kopmadan üstüne düşen görevi sürdürmek-
tedir.
Bu nedenledir ki yazdığımız her haber, her yo-
rum ses getiriyor, yankı uyandınyor.
"Genç subaylar tedirgin" manşetimiz de ülke-
de yeni bir gündem yaratmış ve üzerinde sayısız
yorum yapılmıştır.
Cumhuriyet bir haberi verirken arkaanda önün-
de ne var diye bakmaz. Hükümetle ya da herhan-
gi bir kurumla hiçbir dönemde bir pazarlığı, bir çı-
kar ilişkisi olmamıştır.
Manşetlerimizi atarken herfıangi bir bireyi, ku-
rumu yıpratmayı düşünmeyiz. CHaylara objektif, yan-
sız, salt habercilik kıstaslan içerisinde bakarız.
• • •
Bugün medya, dördüncü kuvvet olmaktan öte,
birinci kuvvet durumundadır. Birçok bürokrat, si-
yaset adamı, medyanın bu gücünden rahatsızdır.
Artık medya gerçekleri yazmaktan gittikçe uzak-
laşmaktadır. Ne yazık ki sermaye çevrelerinin söz-
cüsü konumuna düşmüştür.
Işte asıl tehlike buradadır. Kamuyounun haber
alma hakkı da böylece sekteye uğramıştır.
Cumhuriyet, tarafsızlığını, bağımsızJığını konjmak-
tadır. Her koşulda habercilik yapmaktadır, dün
söylediğini bugün yalanlayan ne bir haberimiz ne
de bir yorumumuz olabilir.
Üzerinde çok konuşulan, fırtınalar koparılan
"Genç subaylar" manşeti, Cumhuriyet'in gücünü
bir kez daha göstermiştir. Çok satan gazetelerin
gazetemizi hedef yapmalan, bizi en büyük rakip-
leri olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır.
• • •
Bu konuyia ilgili sayısız yorumlardan yalnızca birini
buraya almak istiyorum.
Sabah gazetesi yazarianndan Metin Münir şöy-
le diyor:
"Kamuoyu da Genelkurmay Başkanı'nın ne
dediğini ikinci elden öğrenmek zorunda kaldı.
Hem ikincielden öğrendi hem de orada bulunan
gazetecilerin yorumu ile. Yani ikinci defa çarpı-
tılmış olarak.
Hükümeteyakın gazetecilerbaşkayorumyap-
tı, olmayanlar başka.
Başkalannı bilmem ama benim aklım şimdies-
kisinden daha kanşık.
Ama önemli değil. Ben sadece aptal bir vatan-
daşım. Böyle derin şeyleri anlamam. Esas anla-
ması gerekenler Genelkurmay Başkanı'nın söz-
lerinden anlaşılması gereken şeyleri anlamışlar,
alınması gereken mesajlan almışlardır.
Eğeranlamadılarsa Cumhuriyet'iizlemeğe de-
vam etsinler."
Evet, gerçeği öğrenmek istryorsanız bizi izleme-
ye devam edin...
İyi haftalar.
RiHi Su KILTÜR VE SANAT VAKFI
_ HUHİSU
mmmmı
\. mkimti
misu
^ Metidifekoj
f • " Kültiir Merkezi
w
" 02106/2001
Pazûrtesi, Sooî 20.oo
Ayiıan hjik Sokak 3^î Ozvertnı Apt. K&t
- i - Tel- ^212) 245 4O 3^ - 24S 38 9S • f&
1979-80 İSTANBUL ATATÜRK ECITIM
ENSTITÜSÜ MEZUNLARI
Arkadaşlıklanmız, dostlukiarımız anılarda kalmasın.
ŞİMDf BtRLİKTE OLMANIN TAM ZAMANI
7 Haziran 2003 saat 18.00 Istanbul Koşuyolu
Adile Sultan Kasn öğretmen evindeyiz.
Bir grup dönem merunları...
Tel: 0216 420 53 53
Fak* 0216 313 73 41