23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
&EYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2003 PAZARTE OLAYLAR VE GORUSLER ACI 3MLMTAZ SOYSAL ,* \ Gsmilerle Ortiişmek DÜDÜKLER ötmeye heoüzbaşlamamışt)Türkbayrağı nercen. Selârn dudükteri, ItaJyan bandırası çekildiğinde s asapon Rrrtrm'ndaki kuçûkteknelerden gddi, UZMAR Sirketi'rmyapıp Italyanlarasatîığı römorkörve kurtanna ş.errîsınin Izmir'deteslım edifişiydı kutlanan. Kılavudtîk, çeKcilik ve' kuiTtarma amaçlı şirket artık btı çeşit "iş takreler "nın yâpırm ve dışsatımıyla da uğraşmaya fcaşiarmşn. Denizcı Italyanlann en son seyirvehabefteşme ccnanırruna sahip boyle bir gemiyi beğenip alması fcjçumse-necek olay değıldi. Zstçn, ouyCk tankervedökmeciyapımının Uzakdoğu Cjl<elerine kaydfğı bir ortamda, Türk gemi yapım sanayii fcu ç9şıt uzmanlık alanlarına yönelmek zorundaydı. Sı vıteştırıfmış petrol gazından sonra başka kımyevi svılaT taşıyan tankerterte "mega-yat" denen luks gezinti teknelerimn yapımında ış vardı. Yoksa, projes/ni, rnakınesinı, do'nanımını yabancı siparişçinin verdiği sradan bır gerrti yapmak, alt tarafı ucuz emek konusu olaraic, bLyük rnarifet sayılmıyordu artık. Gemi MühencJislen Odası'nın IzmirŞubesi'nce ilk kez Oüzenlenen Ege Denizcilık ve Lojistık Kongresi ile o r a bağlı Fuar'da bunlar tartışıldı. (.zrnrr ıçin "limstn kenti" denmesi âdettendir. Oysa, bu yeterlı değil. Izmir'in bır "denizkentı"olması gerekiyor. Sivil )a da askeri bütün yapım ve onarımlara açık tersarelenyle. ıkmaf merkezleriyle, denizci yetiştiren çeşitlı okullanyla, tam donanımlı bir denizcilık merkezi. Yalrız Izmir m.i? Karadeniz'de ve Akdeniz'de böyle üç-dört merkez daha kurulmalı kı, Türkiye gerçek bir denizcilık ülkesi olabilsın. Ya kıyılar boyunca deniz yolculuğu ve deniz taşımacılığı? Bu konuda ne sıyasılerbaşanlı olabildı, ne de donatanlar. Yaratıcılık, artık Gemi Mühendisleri Odasıgibi meslek kuruluşiannın yol göstericiliğine kalmış dururrda. Kıyı yolculuğu için, eski tip "yük ve yolcu kanşımı" gemiler yerine, otobüs furyasını yenebilecek degişik tipte yollu gemıleriyle feribotlara, yanaşma kolaylıklanna, küçük boyutlu "kutu- yüklerie kapıdan kapıya taşıyıcılık örgütlenişlenne çjereksinme var. Türk denizciliğinin "knjvaziyerturizmi"ndeki geri kalışı da ayrı konu. Denizyolları işletmesı'nin başka amaçla yapılmış gemıleri kullandığı Akdeniz ve Karadeniz gezileri için orta boyutlu gerçek kruvaziyer gemileri yapılamaz mı? Aynı şey, artık yatmu. paralı turistterte varlıkjı insanlanmızın yarariandığı Izmir. Bodrum, Antalya merkezli ve k/sa mesafeli gezileri şîmdikılerden daha ucuz, dahayaygın kılabilecek gemi tîplen ıçin de düşünülemez mi? Gemi Mühendisleri Odası'nın bu konularda proje yanşmalan yoluyla yaratıcılığı teşvik ederek donatanlan özendirmesi gerekiyor. Gemiler uzerine düşünüp ça/ışanlar, ekonomının gereklerı ve halkın özlemleri ile gemi tiplerinın örtüışmesinı sağlamak zorundadırlar. Bu konudakı başarı, deniz ülkesi ve denizci toplum olma hedefine varışta genellikle sanıldığından daha çok önem taşır. Bana 'Jakoben' Diyene... Ben dahil Atatürkçü tanınan kim varsa onlara en güzel sözlü-yazılı saldınlan yapacaksm, hemen her yazında İkinci Cumhuriyetçileri de geride bırakacak şekilde, Türkiye'de hiçbir zaman irtica ve bölücülük tehlikesi olmadığını kanıtlamaya çalışacaksın, sadece ve sadece BaşbakanJık müsteşan ve bakan olmakla yetrneceksin... Bu kadar haksızlığa kim dayanabilir ki!.. VliraJ SAVAŞ Yargıtay S ayın Hasan Ce- lâl Güzel, 04.05.2003 ta- rihlı Tercüman gazetesıne yazdığı "Hey- kellerini Dikelim..." baş- lıklı yazısında şöyle di- yor: "Yargıtay eski Cum- hurhet Başsavcısı Sayın Vural Savaş'ı her dink- diğimde, nedense,Jako- benizm'in teorisyeni' Sa- mt-Just'un, asırlar ön- cesinde, yani 179O'lı yû- ların Paris'inde, "Con- corde Meydanı' nda ku- rulan giyotinde kelkler kesüirken, 'Hürnyet düş- manlanna hürriyet yok!' diye bağırdığuu işitir gi- bi olurum... HeJe bu bü- yük üstadjn. darbecUer için el kitabı olabilecek değerdeki emsalsiz ese- ri-ki 'Mein Kampf "a bi- Je parmak ısırtabiiecek- 'Mılıtan Demokrasi 'yi, Stephan King'egöndere- rek bir korku senaryosu- na dönüştürebilirsek, si- nema sanatına ne kadar katkıda bulunabitirdik. kim bilir?!„" Bu satırlan okurken Necati'nin bir beyti gel- di aklıma: U Mescide ko>Tiıadılar mev kededen (meyhane- den) sürdüJer ah Ne helaJe \ arar olduk ne harama. nidelüm" Sayın Hasan Celal Gü- zel 'in, 09.05.2003 tarih- Onursal C. Başsavcısı lı Tercüman gazetesinde, "Dostlar Beni Haürla- sın" başlığıyla yazdığı makalede: "... VVolfo- vv itz'in de, Grossman'ın da Myers'in de birer Türk düşmanı değil, as~ lında' Türk dostu' oldu- ğunu unutmayalım. De- mek ki yapılacak iş, Dı- şişleriBakânı GüPün de- digi gibi, zedelenen dost- luk bağiannı tekrar kur- maya çalışmak' olnıalı- dır... Türkiye'nin 'milli menfaatlanmn'... ABD'nin yanında yer aJ- mak olduğu karannı ar- tık verelim..." cümlele- rinı okuyunca kendisi- ne bır kere daha haksız- lık edildiğini anladım. Sen ABD'yi böylesi- ne içtenJikle savunacak- sın, bazı tarikatlann ve liderlennin, Alman Va- kıflan 'nın en etkili savu- nucularından biri ola- caksın, ben dahil Ata- türkçü tanınan kim var- sa onlara en güzel söz- lü-yazılı saldınları ya- pacaksın, hemen her ya- zında İkinci Cumhuri- yetçileri de geride bıra- kacak şekilde, Türki- ye'de hiçbir zaman irti- ca ve bölücülük tehlike- si olmadığını kanıtlama- ya çalışacaksın, sadece ve sadece Başbakanlık müsteşan ve bakan ol- makla yetineceksin... Bu kadar haksızlığa kim da- yanabilir ki!.. Oysa bu işleri Sayın Hasan Celal Güzel kadar başanh şekilde yapama- yanlar sırasıyla Başba- kanlık koltuğuna oruru- yorlar, yakında Cumhur- başkanlığı koltuğuna da oturacaklar; her şeyden önemlisi yoksul aile ço- cuğu olmalarına ve önemlı bir ticari faali- yette bulunmamalanna karşın hıçbirinin milyon dolardan aşağı serveti olmayacak... En lüks ev- lerde oturanlar, en lüks arabalara binenler, en görkemli parti binalan- na sahip olanlar, seçime girdiklerinde de en çok oyu alanlar onlar ola- cak... Reva-yı hak mı bu?.. Merak ettim Sayın Ha- san Celal Güzel, benim "Müitan DemokrasT ad- ü kitabımdan nıye bu ka- dar rahatsız olmuş? Ye- niden karıştırdım kita- bımı, kitapta en çok de- mokratık ülkeler teröre karşı, yolsuzluklan ön- leyebilmek için ne gibi önlemler almışlar, Av- rupa Insan Haklan Mah- kemesi bu önlemlerhak- kında ne gibi kararlar vermiş. onlar yazılı. Bir de Refah Partisi'nin ni- ye kapatılması gerekti- ğine ve Recep Ta>yqı Er- doğan'ın kışılığüıe iliş- kin açıklamalar... Parti Vpîılvı'/fıMı BizbizeCell'liler için kayıt yok,başvuru yok! Bu kampanya, BizbizeCeU'li tüm Haar Kart'lılann; yurtiçinden Turkcell, Hazır Kart ve Muhabbet Kart'lılaria yaptığı konuşmalarda geçerlidir. Dlğer operatörlere ve sabrt telefonlara yapılacak aramalar BizbizeCell tarrfesinden ücretlendirilmeye devam edecektir. Kampanya 30 Haziran 2003 te sona erecektir. BizbizeCell'e geçmek ve ayrıntılı bilgl Için: 444 www.turkcell.com.tr/ HAZIR KART kapatma konusunda A\r - rupa İnsan Haklan Mah- kemesi dahi beni haklı bulduğuna göre, kitabı- ma bu kızgınlığın başka nedenleri olmah. Acaba, gerçek Ata- riirkçülüğün ancak "ulu- saJcı". "antienıperyafist" olmakla mümkün ola- cağını kanıtlamaya ça- lıştığım için mi? Yoksa "Alman Valaflan'nın'', "Fethuflahçılann" kirli çamaşırlarının ilk kez sergilendiği kitaplardan biri olduğu için mi? Ha- yu", hayır... Bunun baş- ka nedenleri de olmalı. Örneğın kitabımda Ze- kiErgezen'in, "Benher gittiğim yerde kaduda- n, hannnlan gorünceon- lara diyorum ki; 'Ey ana- lar. sizier evlatlannıayi- ğit yetiştirin. Korkak ye- tiştirmejin. Çocuklan- mz trafik kazalannda öJecegine. çocuklannız Günevdoğu'da PKK ola>larmda öleceklerine, çocuklannız arazi da\> a- sı sürdüreceklerine, öy- le evlatlar yetiştirin ki. AUah'm nizanum savun- tnak için yetişsin. AJ- lah'ın davasını savun- mak için öldürülsün..." dediğini yazmıştım. Vatanseverlıği kimse- ye bırakmayan Sayın Hasan Celal Güzel. boy- le bir kımsenin Türkiye Cumhuriyeti'ne bakan yapılmasından niçin ra- hatsızlık duymaz? Öyle- lenni eleştiren tek satır bile niçin yazmaz?.. Yoksa kitabımda "Nurculuğun" aslında gizli bir Kürtçülük ha- reketi olduğu; bu hare- ketle bağlantıh IBDA- C hareketine katılanlann gerçek birer "Vatan Ha- ini" olduğu ve bu hare- ketlere destek veren po- litikacılar deşifre edil- dıği için mi Sayın Hasan Celal Güzel bu kadar ra- hatsız? Yoksa Atatürk'ün imam-hatip okullan öğ- rencileriyle aynı kafada öğrencı yetiştiren med- reseler hakkındaki gö- rüşlerinin bu kitapta açıklanması mı?.. Bu ko- nuda ne diyordu Ata- türk, yeniden anımsaya- lım: 1922 yılında, Mustafa Kemal Atatürk, Kon- ya'ya yaptığı ziyarette bir medreseye gittiğinde orada bulunan bir molla, medreselerin sayısımn arttınlmasını \e medre- se öğrencilennin askere alınmamasını rica eder. Bunun üzerine kendini tutamayan Atatürk, özel- lıkle bu askere alma dü- şüncesıne karşı olan mol- laya kesin bir ifade ile şöyle yanıt verir: "Ne o, yoksa sizin için medrese. YunanlıJarı mağlup etnıekten, halkı zulümden kurtarmak- tan daha mı değerlidir? \Iilletkan içinde yiizer- ken, halkın en iyi çocuk- lan cephekrde dövüşür, yurt için canlannı feda ederken, siz burada, genç, sapasağlam deü- kanblan besiye çekmiş- siniz. Bu asalaklann as- kere alınmalan için he- men yarın emir verece- ğim..." Atatürk'ün bu yanıtı karşı sında yüzleri kıza- ran mollalar ona hiçbir şey söyleyemezler. 2a- ten Atatürk de onlara bir şey deme firsatı bırak- madan, "Burada yapa- cak işimiz kalmadı" dı- yerek aynlır. Medrese- den ayrıldıktan sonra, yanındaki Sovyet Rusya Elçisı Arokn''a otomo- bılde şu açıklamayı ya- par: "Savaş sonaerince on- larja daha ciddikonuşa- cağım! Her şeyden önce onları mali dayanakla- nndan, vakıflardan yok- sun edeceğiın... Bir de utanmadan hükümetten yardun istiyoriar." Atatürk, Arolov'a medreseler hakkında bil- giler vererek Anadolu topraklannda halen de- likanlılan askerden ka- çıran on yedi bin med- rese bulunduğunu söyler. Atatürk, bu ülkeyi mol- laların dualannın değil Türk askerinin damar- lanndan dökülen kanının kurtardığmı başka vesi- lelerle, başka yerlerde de dile getirir, buna kar- şılık bu dinci molla tala- mı, ülkenin dört bir ta- rafı işgal altında iken, askeri gücün oluşması- nı engellemeye çalış- maktadır. Ki, bu zihni- yet ne yazık ki hiçbir za- man değişmemiştir. Nitekim, Kürt Said de Konya'da Atatürk'e ri- cada bulunan mollalar- dan farklı düşünmüyor, gençleri askerden kur- tarma konusunda, Nur Risaleleri'nin bır parça- sını teşkil eden Lem'alar Risaleleri 'nde şöyle di- yordu: "Risale-i Nur öyle de- ğerli bir kitapür ki, Ku- ran'ın onda yansıyan nurlanna hiznıet etmek, askeıükten ve kutsal sa- vaştan bile üstündür. Be- nim elimde firsat ve pa- ram olsa, Risale-i Nur hizmetinde olan değerU kardeşJerimiaskeriikten kurtarmakiçin; bin Kra karşıhğında bileolsa be- deti öder ve kurtannm onları..." "MiBtan Demokrasi" adlı kitabımda, Sayın Hasan Celal Güzel'i ra- hatsız edebileceğüıi tah- min ettiğim o kadar çok şey var ki, rahatsızlığı- nın nedenini ben ger- çekten çözemedim. Be- nim yaptığım gibi, bir- kaç alıntı yapıp açıklı- ğa kavuşturursa mem- nun olacağım. Ama bü- tün yeteneğine karşın bunu yapabileceğini zannetmiyorum. "Jako- benfik" sorununa ise ge- lecek yazımda yanıt ve- receğim. MANİSA ÜÇÜNCÜİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MENKULÜN AÇIK ARITIRMA İLAM DosyaNo 2003/166 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins. mik- tar ve ki}Tnetleri yazılı raallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırma 30/6/2003 günü saat 09.00- 09.10'da Org. San. Böl. Sakarya Cad. No: 8-Mani- sa'da yapılacak ve o günü kıymetlerin yüzde 75'ine'istekli bulunmadığı takdirde 01/07/2003 günu aynı yer ve saatte 2 artnrma yapılarak satıla- cağı. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulmasının ve satış istejenin alacagına riiçhanı olan alacaklının topla- mından fazla oLmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflannı geç- mesı şart olduğu. mahcuzun satış bedeli üzerinden yüzde oranında K.D. \'"nin alıcıya ait olacağı ve satış sartnajnesinin icra dosyasında görülebiJe- ceğı. masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir ör- neğinin isteyene gönderilebıleceği, fazla bilgi al- mak isteyenîerin yukanda yazılı dosya numarasıy- la dairemjze başvurmalan ılan olunur 27.05.2003 Muhammen kıymetı (lıra): 31.897 600.000.-TL. Adedi. Cinsi (Mahiyetı ve önemli nitelikleri). 4040 Kg, Na\TÜllü Muhtelif Makara Sanh Demir fMakarası Dahil) Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri): 67.180 Kg. Na\TÜllü Muhtelif Boy ve Çapta Demir, De- mir Çubuk (lc. İf. K. 114/1. 114/3) Yönetmehk Örnek No: 25 Basın: 26184,1-3324 CUMHURÎYETTE]\ OKURLARA İBRAHİM YILDIZ Bizi bleyin ûarfcffTT» üxkmu OycMnü Hıtmı OıUk. '(«a* utaytar ı*Jtftın' MKnmr «.tkı^ penft JİAt ^ Jı »VTL bttf ayn dc^ıkbr Hâluvnean *M»İI*»WTII hmckakn bw niaufy ı-:«sija». 4 Hepimiz kaygdıyız' Türkiye 'de basın birdönem, üstelikuzunca bir dönem 'şövalyelik'/n/yaşamıştır. O dönemlerde; haber verme, haberciolma ve haberin kutsal sa- yıldığı dönemlergeldi ve geçti. Tıpkı çay-simitga- zeteciliğinin bugün Boğaz'dayalılara, Amerika ve Isviçre'de villalara, altlannda Jaguar'lara sahip gazetecilikle yer değişmesi gibi..." Tank Dursun K., Türkiye Gazeteciler Cemiye- ti Yayınlan arasında yer alan Pierre Lazareff in Fran- sa'da Basın Rezaletleri kitabının önsözünde ga- zeteciliği bu şekilde yorumluyor. • • • Cumhuriyet, haberin kutsal sayıldığı dönemler- den kopmadan üstüne düşen görevi sürdürmek- tedir. Bu nedenledir ki yazdığımız her haber, her yo- rum ses getiriyor, yankı uyandınyor. "Genç subaylar tedirgin" manşetimiz de ülke- de yeni bir gündem yaratmış ve üzerinde sayısız yorum yapılmıştır. Cumhuriyet bir haberi verirken arkaanda önün- de ne var diye bakmaz. Hükümetle ya da herhan- gi bir kurumla hiçbir dönemde bir pazarlığı, bir çı- kar ilişkisi olmamıştır. Manşetlerimizi atarken herfıangi bir bireyi, ku- rumu yıpratmayı düşünmeyiz. CHaylara objektif, yan- sız, salt habercilik kıstaslan içerisinde bakarız. • • • Bugün medya, dördüncü kuvvet olmaktan öte, birinci kuvvet durumundadır. Birçok bürokrat, si- yaset adamı, medyanın bu gücünden rahatsızdır. Artık medya gerçekleri yazmaktan gittikçe uzak- laşmaktadır. Ne yazık ki sermaye çevrelerinin söz- cüsü konumuna düşmüştür. Işte asıl tehlike buradadır. Kamuyounun haber alma hakkı da böylece sekteye uğramıştır. Cumhuriyet, tarafsızlığını, bağımsızJığını konjmak- tadır. Her koşulda habercilik yapmaktadır, dün söylediğini bugün yalanlayan ne bir haberimiz ne de bir yorumumuz olabilir. Üzerinde çok konuşulan, fırtınalar koparılan "Genç subaylar" manşeti, Cumhuriyet'in gücünü bir kez daha göstermiştir. Çok satan gazetelerin gazetemizi hedef yapmalan, bizi en büyük rakip- leri olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. • • • Bu konuyia ilgili sayısız yorumlardan yalnızca birini buraya almak istiyorum. Sabah gazetesi yazarianndan Metin Münir şöy- le diyor: "Kamuoyu da Genelkurmay Başkanı'nın ne dediğini ikinci elden öğrenmek zorunda kaldı. Hem ikincielden öğrendi hem de orada bulunan gazetecilerin yorumu ile. Yani ikinci defa çarpı- tılmış olarak. Hükümeteyakın gazetecilerbaşkayorumyap- tı, olmayanlar başka. Başkalannı bilmem ama benim aklım şimdies- kisinden daha kanşık. Ama önemli değil. Ben sadece aptal bir vatan- daşım. Böyle derin şeyleri anlamam. Esas anla- ması gerekenler Genelkurmay Başkanı'nın söz- lerinden anlaşılması gereken şeyleri anlamışlar, alınması gereken mesajlan almışlardır. Eğeranlamadılarsa Cumhuriyet'iizlemeğe de- vam etsinler." Evet, gerçeği öğrenmek istryorsanız bizi izleme- ye devam edin... İyi haftalar. RiHi Su KILTÜR VE SANAT VAKFI _ HUHİSU mmmmı \. mkimti misu ^ Metidifekoj f • " Kültiir Merkezi w " 02106/2001 Pazûrtesi, Sooî 20.oo Ayiıan hjik Sokak 3^î Ozvertnı Apt. K&t - i - Tel- ^212) 245 4O 3^ - 24S 38 9S • f& 1979-80 İSTANBUL ATATÜRK ECITIM ENSTITÜSÜ MEZUNLARI Arkadaşlıklanmız, dostlukiarımız anılarda kalmasın. ŞİMDf BtRLİKTE OLMANIN TAM ZAMANI 7 Haziran 2003 saat 18.00 Istanbul Koşuyolu Adile Sultan Kasn öğretmen evindeyiz. Bir grup dönem merunları... Tel: 0216 420 53 53 Fak* 0216 313 73 41
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear