22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HAZİRAN 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JliJVvf11UIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 SlRKETLER • MAVİJEANS, değişik renk ve model şortlanyla yaza iddialı giriyor. Özel yrkamasıyla yıpranmış efekti verilen şortlar, b a k ı r bombeli alcsesuvarlan ve el düdşli detaylanyla farklı b i r tarz oluşturuyor. • RENAISSANCE AJNTALYA Beach Resort, dünya üzerindeki 129 Renaissance Oteli arasmda müşteri memnuniyeti açısından en başanlı otel seçildi. • İBRAHİMETHEM ULAGAY Ilaç Sanayiı 100. yaşını kutluyor. ICutlamalarda, Atatürk'ün hastalığı sırasında tahlillerini yapan Dr. tbrahim Ethem de anılacak. • KA1VÜLKOÇ otobüsleri Yunanistan'a sefer başlatıyor. Istanbul-Selanik-Atina ve Bursa-lskeçe arasında yapılacak seferler için Trakya Genel Turizm Konsorsiyumu ile nihai sözleşme imzalandı. • TOPSHOP, 2003 yazına eğlenceli ve rengârenk tasanmlarla girdi. Fırma müşterilerini, mağazalarda spor giyimden gece kıyafetlerine kadar geniş bir ürün yelpazesi bekliyor. • KOÇ ÜNTVERSİTESİ 2003- 2004 eğitim yıhna, yeni açılan Kimya-Biyoloji Bölümü'yle giriyor. • CASACLUB, Çarşı Mağazalan'na özel tasanmlanyla ev reyonlannın özel markası oldu. Koleksiyonda günün modasına uygun, fonksiyonel ve uygun fiyath ürünler bulunuyor. • GATORADE spor içeceği terleme sonucunda kaybedilen sıvı ve mineralleri geri kazanmayı sağhyor. • DIASA,150 marketini İstanbul Bakırköy'de açtı. Indirim marketleri zinciri yılda ortalama 45 market açarak büyüdü. • DETAN okullan haşereden anndırma aktivesi çerçevesinde mayıs ayında Izmir ve Antalya'da 13 okulu ilaçladı. • LAFARGE Braas Çatı Sistemleri, sektöründe bir ilke imza atarak tüketiciye Ürün Özellikli Garanti Belgesı verme uygulaması başlattı. • REAL Hipermarketler Zinciri, 23 Mayıs'ta başlattığı ve 5 Haziran'da bitecek kampanyasıyla 7 talıhli çifte Mia Pinepark Holiday Club'da bir hatfa tatil şansı sunuyor. 14 bini aşkın özelleştirme işsizinden yalnızca 190 kişi işe yerleştirilebildi Destek denizde damlaZVdNE ZEYBEKOĞULLARI Özelleştirmeler ve ekonomik krizler sonucu işşiz kalanlara yeniden meslek edindirmeyi amaçlayan sosyal destek projesi. yaralan sarmaktan uzak kalı- yor. Son sekiz yıldan bu yana yapılan czelleştirmelerin yarattığı 14 bini aşkın işşize karşın "Özelleştinne Sosyal Des- tek Projesi" (ÖSDP) kapsamında yeni- den işe yerleştirilenlerin sayısı resmi ka- yıtlara göre 190 oldu. Kamu kuruluşlannın özelleştirilme- lerinden doğan olumsuz ekonomik ve • Dünya Bankası'nın desteğiyle İş-Kur'un sürdürdüğü Özelleştirme Sosyal Destek Projesi çerçevesinde işe yerleştirilenler 200'ü bile bulamazken 14 bini aşkın özelleştirme mağduru var. sosyal etkileri hafifletmek amacıyla oluşturulan ÖSDP, bugüne kadar özel- leştirme uygulamalan sonucu işsiz ka- lanlann sayısı düşünüldüğünde "deniz- de damla". Fiilen başlatıldığı 2002 yılından beri tanıtım yetersizliği ve ilgisizlik yüzün- den yavaş ilerleyen proje kapsamında, işe yerleştirmeler başladı. Iş Kurumu (İş-Kur) Işgücü Yetiştirme Daire Başka- nı Bayram Aktaş, mayıs ayı itibanyla ta- mamlanan 35 projeden 1025 katılımcı- nın yararlandığını belirtti. Tamamlanan programlar sonucunda firmalarla yapı- lan sözleşmelergereğı 581 kişinin istih- dam edileceğinı ifade eden Akbaş, şu an ellerine ulaşan resmi kayıtlara göre, 190 kişinin yenı ışine başladığmı açıkladı. 2003'ün proje açısından "omurga yıP olacağım belirten Akbaş, artan ilgi ve tanıtımlar sayesinde hedeflenen istih- dam sayısını yakalayacaklannı belirtti. Dünya Bankası ÖSDP Danışmanı Bri- gitta Beck'ın "proje bütçesinin lasılma- s"na ilişkin önerisine açıklama getiren İş-Kur Genel Müdürü Nejdet Kenar, projenin "işe yerteştirme" bileşenine dö- nük bir kısıtlama yapılacağım düşün- mediğini belirtti. 355.3 milyon dolarlık toplam bütçesi olan projede, işe yerleştirmeye aynlan miktar, 25.8 milyon dolar. Programlar- dan 2004 yılı sonuna kadar 32 bin kişinin faydalanması hedefleniyor. TPAO, IMF programı gereği kânnı Hazine'ye aktardığı için petrol arayamıyor Rekortmen yaünm yapaımyor MURATKIŞLALI ANKARA - Nakıt zengini Türkiye Petrolleri Anonim Or- taklığı (TPAO), yatınma kaynak ayıramıyor. Petrol ve benzeri kaynak arama-üretme işiyle uğ- raşan ve bu faaliyetlerden ciddi biçimde kâr eden şirket, Hazine Müsteşarlığı bütün kânna el koyduğu için yatınm yapacak para bulamıyor. Yüksek Denet- leme Kurulu (YDK) eğer böyle giderse, gelecek yıllarda TPAO'nun yurtiçi faaliyetleri- nin tümden duracağı uyansında bulundu. TPAO, mevcut arama faaliyetlen için ihtiyacı olan ge- çici işçi rakamının sadece 84 ol- duğunu bildirdı. YDK'nm 2002 ortası itibanyla hazırladığı "TPAO 2001 Yüı Raponı"nda. ra- poru'nda TPAO'nun arama grubu tarafından yaklaşık 40-50 lo- kasyon belirlen- miş olmasına rağ- men yeterince odenek aynlma- masından dolayı 2002 yılı için an- cak 7 arama kuyusunun kazıl- masının programa alındığı be- lirtildi. Raporda "Busayı dünya ortalaması olan 10 kuyudan sa- dece Tinde petrol bulunma ola- sılığını bile yakalayamamışür" dendi. YDK, "Şirketin gelecekteki çalışmalannda darboğazla karşı- laşmaması için yeterli sismik ça- Uşmayı yapabümesini teminen personel ve ödenek konusunda ortaya çıkan sonınlarm ivedilik- le birçözüme kavnşturulmasını" önerdi. TPAO tarafından YDK'nin bu önerisine 18 Mart 2003 itibanyla verilen yanırta, 2003 yılı için Hazine'den istenen 406 kişilik kadro ihtiyacına kar- • 2001'de613 trilyon lira vergi öncesi kâr eden TPAO'nun kânna borç ödemeleri için Hazine el koyuyor. Kurum, gelecek yıllarda faaliyetlerini tümden durdurma tehlikesiyle karşı karşıya. şın Devlet Planlama Müsteşarlı- ğı'nca (DPT) 322 kişiye vize edildiği (ızin verildiği) belirtildi. TPAO'nun yamtının "özrü ka- bahatinden büyük" detirtecek bundan sonraki kısmında şu ifa- delereyerverildi: "Bupozisyonlanndan 125'inin ortakhğımızca asli ve sürekli bü- ro işlerinde kullanılması sonucu, 2003 Mart ayında işe başlaülan işçikrin sayısı 197 kişiye düşmüş bulunmaktadır. Halen arama fa- aliyederinde 84 mevsimlik işçi ih- tiyacınuz bulunmaktadır." YDK raporuna göre, TPAO 2001 yılın- da 613 trilyon lira vergi öncesi kâr etti. Kurumun 205 trilyon li- ralık vergi karşılığından sonra eline 408 trilyon li- ra net dönem kân kaldı. Bu para, IMF programı ge- reği, borç geri öde- melerinde kulla- nılmak üzere Ha- zine Müsteşarlı- ğı'na aktanlıyor. Oysa kurum aynı yıl yaptığı 243 tril- yon liralık yatın- ma karşın 431 tril- yon liralık petrol ve doğalgaz üreti- mi gerçekleştirdı. Raporda, TPAO'nun ödenek ye- tersizliği nedeniyle kendi başına yapamadığı için yabancı ortak- lıkJaria yürütülen arama ve üre- tim faaliyetlerinde de zaman za- man sorunlar yaşandığı tespit edildı. YDK, "TP\O - AMTTY OILortakhğryla kurulanGöçer- ler-Misüüi arası boru hatb ve yü- zey tesis ihalesinin TPAO Teftiş Kurulunca incelenmesini" iste- di. Aynca boru hattımn neden TPAO ana hattı yerine direkt ola- rak enerji santralına bağlandığı- nın da anlaşılmadığını belirterek "Türkiye için son derece önemli olan yabancı ortakhklarda çalış- malara yön verecek bir komis- von kurulmasrru önerdi. IMF polltlkaları tarım illerini mağdur ettl Uretici yoksullaştırıldı Ekonomi Servisi - IMF ve Dünya Banka- sı'mn önerisiyle bütün desteklerin kaldınlarak Doğrudan Gelir Desteği (DGD) sistemıne ge- çilen tanmda üreticinin yoksullaştınlması, il- lenn gelişmişlik sıralamasını belirledi. Devlet Planlama Teşkılatı'nın (DPT) 2003 yılı illerin gelişmişlik sıralamasına göre, nüfus olarak da ülkenin en büyük illeri durumunda bulunan istanbul, Ankara ve Izmir sosyoeko- nomik gelişmişlik açısından da en gelişmiş ilk üç il oldu. 38 il 1996 yıhna göre gerilerken sı- ralamalarda en çok gerileyen il Aydın (9. sıra) ve Kütahya (7. sıra) oldu. Bu illeri 6 sıra geri- leyen Erzincan ve Içel illeri izledi. Gerileyen illerin çoğunluğunu, ülkenin iç ke- simlerinde yer alan geleneksel olarak tanmsal karakterli ekonomiye sahip iller oluşturması dikkat çekti. Söz konusu illeri, ekonominin can daman tanmdaki politikalar etkiledi. IMF ve Dünya Bankası'nın dayatmalanyla DSP- ANAP-MHP koalisyonu döneminde uygula- maya sokulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Prog- ramı çerçevesinde alım ve girdi desteklerinin aşamalı olarak kaldınlmasına başlanmıştı. Uz- manlann tanmsal üretimi arttırmaya dönük ön- lemler içermemesi nedeniyle Türkiye'nin ya- pısına uygun bulunmayan DGD getirilmişti. AKP hükümetinin de önlem almaktan uzak durduğu tanmda, buğday, findık, ayçiçek, in- cir, pamuk fiyatlan giderek düşüyor. 1998'de 1 litre mazotu 2 kilogram buğday karşüığında alabilen tanm üreticisi, 2002'ye gelindiğinde aym miktarda mazot için 6.5 kilogram buğda- yın parasını harcamak zorunda kaldı. Muş sosyoekonomik açıdan en gerideki il olarak belirlenirken Ağn, Bitlis, Şırnak ve Hakkâri bu ili izliyor. Bolu ve Tunceli olmak üzere 25 il bir önce- ki sıralamaya göre sıra atladı. Bu dönemde, il- lerden aynlan ilçelerin il olması çoğu ili daha üst sıralara taşıdı. Bolu, Düzce'nin aynlmasıyla birlikte 15 sı- ra birden yukan çıktı. Gaziantep de Kilis'in aynlmasıyla 6 sıra atladı. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginygtr.net Konuya girmeden önce lütfen geçen hafta basına yansıyan şu haberiere bakar mısınız? ingilte- re'de üst düzey bir istihbarat gö- revlisi BBC'ye, savaştan önce, hükümetin istihbarat örgütlerine, Irak raporiannın "seksapelini" arttırmalan yönünde baskı yaptı- ğını ve kimi bilgileri "güvenlik ör- gütlerinin uyansına rağmen ra- pora koyduğunu" açıkladı. The Independent'ın aktardığına göre Ingiltere Silahlı Kuvvetler Bakanı Adam Ingram; "Blair'in, Sad- dam biyolojik ve kimyasal silah- lan 45 dakikada harekete geçi- rebilir' iddialannın, doğrulan- mayan istihbarata dayandığı- nı" itiraf etti. The Times: ABD'nin Irak'taki silah araştırma timinin bildirdiğine göre, savaşın ilk gü- nü Saddam'ı öldürmek için roket atılan yerde, sığınak, yeraltı ken- ti, hatta ceset bile yokmuş. Rumsfeld geçen hafta "Belki de Saddam krtle imha silahla- nnı savaştan önce imha et- miştir" dedi. Diğer bir deyişle Saddam, BM'nin 1441 sayılı ka- ranna uymuş olabilir. Wotfowitz de "Kitte imha silahlan sorunu, Kongre ve kamuoyunda sava- şın meşruiyetini arrtırmak için öne çıkan bürokratik bir ge- rekçeydi" diyerekdurumuaçık- lığa kavuşturdu. Nihayet, Was- hington Post, müttefiklerin Irak'ta daha önce planlanandan da çok daha fazla, 250.000'in üs- tünde asker bulundurmaya karar verdiklerini bildirdi. Irakta sivil si- yasi yönetime geçilmesinden de, zaten daha önce vazgeçilmişti. Özetle, yine gazetelere göre, savaşın karannı daha geçen ara- lıktaalan Bush hükümeti; bürok- ratik, yani siyasi olmayan neden- lerle "Kitle İmha Silahlan" soru- nunu ortaya attılar. Bunu destek- lemek için de gerekli kanıtlan İmparatorun Yeni Macerası ürettiler. Şimdi de büyük bir küs- tahlıkla, bu kanrtlann gerekçele- rinin zaten önemli olmadığını söylüyorlar. Arna, imparatorluk kurmak böyle bir şeydir. salt gü- ce dayanır. meşruiyet, etik, veri- len sözler, hatta insan haklan ve hayatı (geçen hafta Financial Ti- mes, teröre karşı savaşta "eldi- venlerin çıkanldığını", yani kural- lardan vazgeçildiğini, işkencenin olağanlaştığını, 11 Eylül'den bu yana tutuklanan, 3000 El Kaide üyesinin kaderinin meçhul oldu- ğunu yazdı) hiçbir anlam taşı- maz, esas olan jeostratejik he- deflerdir. Imparatoradayı; herke- si, kendini hiçbir ilkeye bağlı his- setmeden kullanır, Bush yöneti- minin Tony Blair'i kullandığı gibi. İmparatorluk yoluna çıkmış bir güçle stratejik ittrfak kurulamaz (flginç bir çalışma: John Mears- heimer, Tragedy of Great Povver Politics, W.V. Norton, New York 2002). Yine o eski parça Bunları hatırlatmak istedim çünkü, ABD hükümeti birtaraf- tan Türkiye üzerindeki baskılan arttırırken ("hatanızı kabul edin", "affederiz ama unutma- yız"vb.) diğer taraftan, Irak "tra- jedisinde" ouverture müziği olarak caldığı parçanın aynısını bu kez Iran için çalmaya başla- dı. Bush yönetimine göre Iran kit- le imha silahlan üretiyor, terö- ristlere yataklık yapıyor, komşu ülkelerde istikrarı bozuyor. Bu bilgilerin kaynaklarından biri de son haftalarda, elektronik or- tamda artan dedikoduymuş (chatter). Evet gözlerinize ina- namıyorsanız bir kez daha oku- yun. ABD dedikoduya dayana- rak Iran'ı hedef gösteriyor? Rumsfeld Iran'da rejim değişik- liği politikasının resmen benim- senmesinı istiyor (Financial Ti- mes, 29/05). Irak için de aynı gerekçeler ileri sürülmemiş miy- di? Bu ouverture'ün içinde bir leitmotif de vardı: Saddam dik- tatörlüğünden bunalmış Irak halkı, ABD yönetimi- ne kucak açacak, hatta üzerinde ffi Saddam'ın resmi - **A olan Irak parala- rını yakacak, he- men dolar kullanmaya başlaya- caktı. "Hayretbirşey"] Irak hal- kı hâlâ kendi parasını kullanıyor ve doların değeri Irak parası kar- şısında yükselmiyor (New Sta- tesmen 2/06). Ama ders alan, hatta aldıran kim?.. Şimdi de Iran halkının, yöneticilerinden nasıl hoşnutsuz olduğuna, reji- min bir vuruşta iskambil kâğı- dından şato gibi yıkılacağına da- ir bir hikâye anlatılıyor. Zaten bir yıldır, yeni muhafazakâr yazariar Wall Street Journal'da yazdık- lan yazılannda, Iran'da ABD yan- lısı sokak gösterileri yapıldığını, hiçbir kanrta dayandırmaya zah- met etmeden, ileri sürüyorlar. Şu sırada gelişmeleri Tahran'dan iz- leyen kimi yazariarsa, ABD bas- kısının Iran rejiminin şahinlerini güçlendirdiğini, reform yanlısı güçleri zayıflattığını bildiriyorlar (The Observer 1/06). Demokrasi mücadelesi ml dedlnlz? ABD Iran'da kukla bir rejım kurmak, hatta belki de Şah'ın oğlunu geri getirmek istiyor ola- bilir, ama bu günkü iktidar, ABD kuklası bir rejimi deviren bir dev- rimin dinamikleri, çalkantıları içinde kurulmadı mı? Iran halkı daha sonra, yine bir ABD kukla- sı olan Saddam rejiminin saldı- rısı karşısında bağımsızlığını ko- rumak için dereler gibi kan akıt- madı mı? Son 10 yıldır Iran halkı, muhalefetiyle Mol- la rejimini yavaş da ol- sa bir demokratik- ^ a leşmek sürecine sokmadı mı?.. Üstelik Rumsfeld, Bush bilmez ama, Iran'da de- mokrasi hareketi, Hatemi'yle başlamadı. Kökleri Kajar Hane- danı'nın mutlak monarşisini meşruti monarşiye dönüştüren 1906 anayasa reformuna kadar gidiyor. Bu muhalefet Pehlevi Hanedanı'nı da sarstı 1953'te.. ancak, birABD-lngilteredestek- li darbeyle bastınlabildi. Demok- rasi hareketi 1960'larda yeniden baş verdi, ama bu kez da Şah ta- rafından kanla bastınkJı. Demok- ratik muhalefet 1976'da yeniden yüksetmeye başladı. ABD kukla- sı Şah 1979'da bir halk hareke- tiyle devrildi. Ancak demokratik güçlerin ve solun çeşitli hatalan yüzünden bu devrim jktidara Şii bürokrasisini taşıdı. Şii rejimi, de- mokratik muhalefeti, "Yoksullar Hareketi"r\\, sendikalan kanla bastırdı. Ama, 1980'lenn başın- dan bu yana bu Şii rejimi, kapi- talizmin sınrf çelişkilerinin etkisiy- le, toplumsal muhalefetin baskı- sıyla dışa açılmaya, toplum üze- rindeki baskısını yumuşatmaya başladı. Bu toplumsal muhale- fet, 1990'lann ikinci yansında bu- gün reformcu denen laik demok- ratik eğilimli akımı yarattı. Bu ha- reket önce Hatemi liderliğinde biriesti, ama giderek Hatemi'nin aslında rejimin koruyucusu oldu- ğunun ayırdına vararak bölün- meye, gerçekten laik, demokra- tik bir hatta oturmaya başladı. özetle ABD'nin karştsında, uzun bir demokratik, anti-emperyalist, ABD karşıtı geleneği olan birtop- lumsal muhalefet var. Üstelik Iran, Irak'tan çok daha kalabalık, büyük.. ekonomisi, toplumsal dokusu çok daha güçlü ve kar- maşık; yönetici sınrfı etik ve tarih- sel kökleri güçlü bir ideolojiye sa- hip bağımsız bir ülke. Uluslararası ilişkilerin artık (ve yeniden) askeri güç dengelerinin prizmasından görünmeye baş- landığı; imparator adayının, kü- çükçaplı, kullanılabilir nükleer si- lahlaryapmayagiriştiği birdünya- da bunlann ne önemi var diyebi- lirsiniz. Yann ABD basıncı altında, çeşitli vaatlere kanarak Iran top- rağında bir macerayı göze alacak şaşkınlar olabilir diye düşünerek yazdık bunları. İmparatorun sof- rasından atılanlarla geçinmeyi umanlann nasıl birşeyle karşı kar- şıya olduklannı görmelerine yar- dımcı olabilmek için... ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK v Bekledim de../ Bugünlerde doğrudan yabancı yatırımlar yeni- den gündemdedir. Yaklaşık 50 yıldan bu yana yü- rüriükte olan 1954 tarih ve 6224 sayılı Yabancı Ser- mayeyi Teşvik Yasası'nın yerine yeni bir yasa çıka- nlmak isteniyor. Kaldınlmak istenen eski yasanın, yabancı ser- mayeyi engelleyici bir özelliğinin olmadığını, ya- bancılar bile kabul ediyor. Buna karşılık, şurası bir gerçektir ki, Türkiye istendiği ya da beklendiği bü- yüklükte yabancı yatınm çekemiyor. En son verile- re göre, toplam yabancı sermaye tutan 6.4 katril- yon lira ile 2002 ulusal üretim değerinin yüzde 2.4'ü dolayındadır (Merkez Bankası 2002 Yıllık Rapor). Sayısal azlık, niteliksel değişimle tamamlanıyor. özetle, 1980 yıhna dek, gelen yabancı sermayenin yüzde 87'den fazlası sanayi sektörlerine yapılmış- tı. Günümüzde yabancı yatınmlar içinde sanayinin payı yüzde 42 dolayına inmiştir. Buna karşılık 1980 öncesinde yalnızca yüzde 13 dolayında olan hiz- met sektörlerinin payı da büyük bir artış göstere- rek yüzde 54'e çıkmıştır. Alt sektör düzeyinde de 1980 sonrasında yaban- cı yatınmlan çok farklı bir yapı kazanmıştır. Orneğin, 1980'e gelindiğinde, yabancı sermaye- nin dörtte biri yani yüzde 25'e yaklaşan bölümü elektrik ve elektronik sektörüne yapılmıştı, yüzde 18'i de taşıt araçlan sektörüne gelmişti. Elektrik- elektronik sektörünün günümüzde, yabancı ser- maye yatınmlan içindeki payı yüzde 2.4 dolayına; taşit araçlannın payı da yansından fazlası yan sa- nayi olmak üzere, yüzde 9.1 dolayına inmiştir. Eğer bankacılık, sigortacılık ve yatınm finansma- nı adı altındaki sektörier birlikte alınırsa, günümüz- de bu sektörierin toplam yabancı sermaye içinde- ki payı yüzde 24.4'tür. Kısaca, 1980 sonrasında ge- len sermaye, para işlemlerini çok sevmiştir. Çün- kü, bu dönem yüksek faizle devlete borç vermenin yüksek kazanç sağladığı; döviz ve borsa işlemleri- nin çok yaygınlaştığı ve tüketici bankacılığının ağır- lık kazandığı bir dönemdir. Yine 1980 sonrasında- ki gelişmelerin bir sonucu olarak bugün yabancı sermayenin yaklaşık yüzde 9'u haberieşme ve yüz- de 8'i de ticaret sektörlerine gitmiştir. özetle, 1980 sonrasında gelen yabancı sermaye esas olarak üretim dışı faaliyetlerde yoğunlaşmıştır. Yeni tasarı ile 1980 sonrasının üretim dışı yaban- cı sermaye çekilmesi süreci sürdürülmek isteniyor. Çünkü, tasan, var olan kolaylıklan daha da kolay- laştırmanın ötesinde biryenilik getirmiyor. örneğin, eski yasada yer alan izin alma zorunluluğu kaldın- lıyor; yabancı yatınmcı artık izin almadan, yalnızca bilgi vererek yatınmını gerçekleştirecektir. Yabancı kavramı da genişletiliyor; yurtdışında ikamet eden yurttaşlanmız da yabancı yatınmcı sayılacak; ya- bancılann sahip olduğu haklardan yararlanabile- cek, örneğin uluslararası tahkime gidebileceklerdir. Bu aşınnın da aşınsı serbest bırakma çabası, ni- telik konusunda da sürüyor. Yabancı sermayenin getireceği teknoloji konusunda bir sınırlama geti- rilmiyor. Yabancı yatınmın, ülkenin teknolojik yeni- liğine, bilgi ve beceri düzeyine; çevre duyartılığına; yeni pazariar edinmesine; kullanacağıyerli işgücü- ne ve araştırma ve geliştirmesine katkı yapması noktalanna da tasarıda yer verilmiyor. Çok önemli bir nokta daha var, Yabancı Serma- ye Yasası, kıyıların, ormanlann ve madenlerin yağ- malanmak istendiği, Maliye Bakanı'nın kendi söz- leriyle "hukuk ve kural tanımadan yapılacak" hızlı özelleştirme ile her şeyin elden çıkarılmak istendi- ği bir dönemde çıkanlıyor. öyle anlaşılıyor ki yabancı sermaye gelecek gel- mesine, ama 1980 sonrası gibi, üretim için değil, özelleştirilecek kamu varlıklannı çok ucuza kapat- mak için; arazi spekülasyonu, para ticareti ve faiz rantı için gelecektir. Üretici yabancı sermaye bekleyenler de bekle- melerini sürdürecektir. Çünkü asıl yapılması gere- ken yatırım ortamı yaratmaktır. yakup@metu.edu.tr 2023'ün olası Türkiyesi • .4NKARA(AA)-Türkiye'nin, 1981-2002 döneminde gösterdiği yıllık yüzde 3.72'lik gelişme hızı, bundan böyle devam ederse Cumhuriyetin 100. yılında Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin bugünkü seviyesine bile ulaşmasına yetmeyecek. DÎE, 2003 Programı verilerine göre Türkiye, 1981-2002 dönemi gelişimini sürdürürse Cumhuriyetin 100'üncü yılı olan 2023'te 2001 fiyatlanyla 1 trilyon 21.7 miryar dolarlık satınalma gücü paritesiyle milli gelire ulaşacak. Nüfusu 89.36 milyon olacak Türkiye'nin satınalma gücü paritesiyle kişi başına milli geliri 2001 fiyatlanyla 2002-2023 döneminde 6 bin 800 dolardan 11 bin 433 dolara yükselecek ki bu şimdiki Slovakya, Suudi Arabistan seviyesinde bir milli geliri ifade ediyor. TOKt'den kooperatiflere destek • ANKARA (AA) - Toplu Konut Idaresi (TOKl), yanm kalmış konut inşaatlannnı tamamlanmasım sağlamak üzere, kooperatiflere yeni kredi açmaya hazırlanıyor. TOKl, inşaatta her bir puanlık ilerleme halinde açılan kredi tutannı da yüzde 100 arttırdı. Yanm kalmış konut kredilerine kredi açılmasına ilişkin tebliğ, görüş alınmak üzere Maliye Bakanlığı ve DPT Müsteşarhğı'na gönderildi. Tebliğ uyannca, hükümetin u konut atağı" programı kapsamında öncelikli olarak belirlenen 18 ilde inşaat seviyesi en az yüzde 65, Marmara depreminden etkilenen illerde yüzde 75, birinci derecede kalkınmada öncelikli illerde yüzde 80, diğer illerde de yüzde 85 seviyesinde olan konutlara tamamlama kredisi verilecek. Domates zam şampiyonu • Ekonomi Servisi - İstanbul'da geçen ayın zam rekortmeni yüzde 45.6'lık artışla domates oldu. Yıllık bazda ise fiyatı yüzde 170.3 artan enk en çok zamlanan ürün olarak kayda geçti. istanbul Ticaret Odası'na göre mayısta en fazla artış yüzde 45.6 ile domates fiyatında gerçekleşti. Domates fiyatını, yüzde 14.3'lük artışla portakal izledi. Bir önceki aya göre, fiyatı en az artan maddeler ise yüzde 3 ile sakatat, yüzde 3.3 ile beyaz peynir, oldu. Limon yüzde 136.2, devlet hastanesinde ameliyat ücreti (apandisit ve sezaryen) yüzde 129.2 ile rekortmenler arasına girdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear