22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1-9 HAZİRAN 2003 PERŞEMBE + CUMHURİYET SAYFA 17 3 S -Ifeteonfc posta: dem2somecwnh1my6tcom.tr DPT lojmanı Kartal Soğanlık, Istanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi lojmanı ndaki kara çarşaf ve peçeli bir kadından söz etmiştik... Meğer Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'daki Devlet Planlama Teşkilatı lojmanı daha # beter haldeymiş: "Oran, Ahmet Rüstem Sokak'taki 160 haneli lojmanda kadınlann yüzde 70'i tesettürlü ve tesettürlülerden iki kişi de kara çarşaflıdır. Geriye kalanlar ise potansiyel tesettürlüdür çünkü tesettürlü kadınlar tarafından yoğun bir şekilde eğitilmektedirler. 1989yılında Devlet Planlama Teşkilatı'na alınan uzman yardımcılannın çoğu bugün yönetim kadrosundadır. Bunlar, ılımlı bir görüntü artında şimdiye kadar kendilerine çalıştılar; dil öğrendilen Amerika'ya grttiler... Kısacası, bugünler için kendilerini çok iyi yetiştirdiler." - Pakistan ve Malezya yöneticilerinin eşlerinin bası açık; Türk heyetindekUer tûrbanlıynvş... "Mûslüman mahallesinde satvanaoz!" şağıdakı dilekçe, fahrı trafik müfettışı olan bir vatandaş tarafından trafik polisinin bir uygu- laması karşısında, Istanbul Valiliği'ne veril- miştir: "12 Haziran 2003 Perşembe günü sa- at 15.00 sıralarında aracımı kullanırken cep telefonum çaldı. Ekrana bakmaya çalışırken Vılayet binasının az ilerisinde Iran Konsolosluğu hizasında görevli memur tarafından durduruldum. Memur, evraklanmı aldı ve ceza ödemem gerektiğini bildirdi. Fahri trafik müfetti- şi olduğum için araç sürerken telefonla konuşmanın cezaya tabi olduğunu ve dışandan bakan bir memu- run beni doğal olarak konuşuyor sanmasının normal olduğunu biliyordum ve bu nedenle uygulamaya itiraz etmedim. Memur evraklanmı yolun öbür tarafında bekleyen 5580 plakalı trafik aracına götürdü, ben de araçtan inip, yolun tam ortasında duran polisin geçen diğer araçla- ra uygulamasının nasıl olduğunu izlemeye başladım. Önce bir Mercedes cip geçti, aracı bir hanım kulla- Trafik uygulaması nıyordu ve cep telefonuyla konuşmaktaydı. Beni dur- duran memur tam önünden geçen bu araca müdaha- le etmedi. Ardından, emniyet kemeri kullanmayan en az beş sürücü aynı memurun önünden geçip gittiler. Ben memurun yanına gidip, emniyet kemeri kullan- mayanların cezaya tabi olup olmadıklannı sordum. Tam bu sırada, gene emniyet kemeri bağlı olmayan bir sü- rücü tam söz konusu memurun yanında aracını dur- durarak, bir adres sordu. Bunun üzerine memura fah- ri trafik müfettişi olduğumu ve bu uygulamayı hangi öl- çülere göre yaptığını sordum. Aldığım cevap 'değişik bir uygulama' olduğu şeklinde oldu. 'Yani, emniyet kemeri takmayanlara bakmayıp, sa- dece cep telefonu kullananlara mı ceza uyguluyorsu- nuz' dediğimde, 'Işime müdahale ediyorsunuz' dedi. Bunun bir müdahale olmayıp, bir vatandaşın hakkı- nı araması ve uygulamalar önünde eşit olmak isteme- sinden ibaret olduğunu belirttim. Memurun cevap ver- memesi üzerine de ceza makbuzumu alıp oradan ay- rıldım. Söz konusu uygulamanın, görevli bir polis memuru- nun keyfi bir davranışı mı olduğunun ve görev bölge- sinde trafik suçlannın ve cezalarının bu polis memu- runun kişisel tercihlerine göre tayin edilmesinin doğ- ruluğunun araştınimasına emir ve müsaadelerinizi say- gı ile rica eder, gereğinde söz konusu memuria yüz- leştirilmek üzere çağrınıza uyacağımı belirtirim." Vatandaşın dilekçesi böyle... Dilekçesine ödediği cezanın makbuzunu da ekle- miş... Zaten cezaya itirazı yok... Vatandaş, yasalan ve vllayet binasının yanıbaşında- ki kişisel tecihleri öğrenmek istiyor... Vatandaş, memuria yüzleşmeye hazır... Acaba Vali Bey hazır mı? SESSÎZSEDASJZ(!) Yüksek Yerilim Hattj erdincutku yahoo.com ^ Maternatiksel düşünen CHP'liler, solda SIFIR olmak yerine sağda SIFIR olunca değerlerinin artacağını sanıyor! Topkapı Sarayı'nı temiderken kadrolaşmak! Kurumun adı biraz uzun ama aynen şöyle: Türkiye Cumhuriyeti Kürtür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye Iş- letmeleri Merkez Müdürlüğü Istanbul Işletme Müdürlüğü. Biz buna kısaca Istanbul DÖSİM di- yelim... Istanbul DÖSİM, Topkapı Sarayı Müzesi ile Istanbul Arkeoloji Müze- leri'nin temizliği için ihale açıyor. Ihale ilanında işin süresi 6 ay 20 gün olarak açıklanıyor... Ihale şartna- mesinde ise 7 ay olarak bildiriliyor... Arada 10 günlük fark bulunuyor... İşin, malzemeli temizlik işi olması- na rağmen şartnamede kullanılacak temizlik malzemelerinin türü, miktan belirtilmiyor... Ve hatta bir başvuru üzerine Istanbul DÖSİM yetkilisi, İ h - tiyaç duyuldukça müze müdürlüğü malzeme talebinde bulunacaktır" di- yor... Ihalede "kısmi teklrf verilemez" hük- mü getirilirken Topkapı Sarayı Müze- si ve Arkeoloji Müzeleri için ayn ayn teklif isteniyor... Bir ihale açılmış ama neyin ne oldu- ğu belli olmuyor... Ve ihalede temizlik işini alan şir- ketin çalıştıracağı işçilerin yüzde 30'unun idare tarafından belirlenece- ği kuralı getiriliyor. Bu son hüküm, AKP iktidannın kad- rolaşma operasyonlannın kamudan ihale alan şirketleri de kapsadığını gösteriyor. Pes dedirtiyor! Ihale bahane, kadrolaşma şahane... ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ ABD ve İran Tann'nın adaleti ya da ada- letsizliği konusunda, kimi za- man içim ürperiyor. Mezopo- tamya; dünya üzerinde, insan- lann uygarlıkla tanıştığı ilktop- raklardan biri. 0 topraklarda dünyanın en ileri uygarlıkları kurulduğu dönemde; Kuzey Amerika topraklannda, insan- lar cilalı taş devrine bile geçe- memişlerdi. Şimdi ABD'li as- kerlerin kirli postallan, o uygar toplumlann en seçkin eserleri- ni çiğniyor. Iran, tarihin en eski devletle- rinden biri. Başlangıcına bak- tığımız zaman, 2500 yıl gerile- re gitmemiz gerekiyor. önce Persler, ardından Sasaniler; "devlet düzeni" denilen kav- ramı, zirveye taşıyan devletler- di. Daha sonra kendilerince farklı bir Islamiyet çerçevesin- de, "Şahlık" yönetimi oluştur- dular. Değişik hanedanlar gel- di, geçti. Fakat son hanedan, "Pehlevi Hanedanı", bunlann en zayıfı idi. Iran ve Osmanlı; zaman za- man çatışsalar da birbirlerine güç yetiştiremeyeceklerini an- lamışlardı. Içten içe yıkmaya ya da en azından sarsmaya çabalayarak, günümüze kadar geldiler. • • • 2. Dünya Savaşı sonrasında Iran, çok ciddi sarsıntılar ya- şadı. Ve sonunda, Musaddık adında yurtsever ve güçlü bir siyasetçinin önderliğinde, is- tikran yakaladı. Fakat Musaddık'ın iran'ın çı- karlannı ön plana çıkartması ve Iran petrollerini uluslaştır- ması, sonunu hazırladı. Ingitte- re ve ABD; bir "darbe" düzen- leyerek, Musaddık'ı saf dışı et- tiler ve Rıza Pehlevi 'yi Ital- ya'dan apar topar getirip tah- ta oturttular. Son Şah Rıza Pehlevi; biraz ABD'ye dayanarak biraz da "şeriatçılara" ödün vererek tran'ı yönetti. Ama müthiş bir baskı rejimi ile. Toplumun zir- vesinde bir oligarşi oluşturdu ve gözlerini halkın acılanndan kaçırarak ilelebet payidar ola- cağını zannetti. Fakat ABD'nin, Sovyetler Birliği'ni, bir "yeşil kuşak"\a çevreleme politikası ve buna bağlı olarak; Iran'da halk desteği kalmayan bir "Şahlık" yerine, halk desteği olan bir "Mollalar yönetimini" yeğlemesi, hern Rıza Pehle- vi'nin sonu oldu, hem de "Iran Islam Cumhuriyeti"n\n başlan- gıcı oldu. ••• Iran Islam Cumhuriyeti'nin kurulması; Şah'ın hatalan ka- dar, iran komünistlerinin hata- lannın da bir sonucu sayılır. 0 zamana kadar, bu türden ha- reketlerin "parsasını" hiç ka- çırmayan ve "mollalan" ikinci plana iten bir bölüm aydınlar ve komünistler, bu kez yanıldı- lar ve bu yanılgılannı, canlany- la ödediler. Iran'da bir Islam yönetiminin altyapısı, Şah döneminde de vardı. örneğin, Iran Mecli- si'nden bir yasa çıkabilmesi için, önce bir mollalar grubu- nun, "Dinen uygundur" biçi- minde fetva vermesi gerekirdi. Fakat ABD'nin desteğinden emin olan Şah, bunlan önem- semiyordu. Yanıldığını acı bir biçimdegördü... Fakat yanılan sadece Şah değildi. Mollalar yönetimini Şah'atercih eden ABD, bu yö- netimi etkisi altına alamayınca ve Iran, Islami birdevrimin "ih- racatçısı" durumuna gelince, ne denli yanıldığını anladı. Fa- kat yapabileceği fazla bir şey yoktu. Bu arada, Irak'ı özendi- rerek Iran'a saldırttıysa da bundan da sonuç alamadı. ABD, İran'ın büyük bir dev- let olduğunu bir türtü anlama- dı. • • • Şimdi Iran'da, bambaşka bir oyun sahneye konulmak iste- niyor. Halk, mollalar yönetimi- ne karşı ayaklandınlmak iste- niyor. Ve korkanm bu oyun tu- tar. Iran halkı, mollalar yöneti- minden bıkmış durumda. Zira, çeyrek yüzyıldan beri süren bu yönetim, halkın sofrasındaki ekmeği büyütemedi. Zaten Hatemi'nin Cumhurbaşkanlı- ğı'na seçilmesi de bu hoşnut- suzluğun ifadesiydi. Fakat Ha- temi, söz verdiği reformları ya- şama geçiremiyor. Zira, "bağ- naz mollalar" buna izin vermi- yor. Peki, ABD bugün Iran'da na- sıl bir yönetim peşinde? Bana öyle geliyor ki, ABD "yerine kim gelecek olursa ol- sun" bu yönetimin değişmesi- ni istiyor. Böylece Iran'daki (kendince) olumsuz gelişme- leri önleyebileceğini ve bölge- mizdeki diğer yönetimlere, bir gözdağı vermiş olabileceğini hesaplıyor. ABD bunu başarabilir mi? Bilmiyorum, ama temenni de etmiyorum. Fakat bölgemiz, çok radikal değişimlere gebe bir bölgedir. Neolacağını, hep birlikte gö- receğiz. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakia turk.net ÇlZGÎLİK KÂMİL MASARACI •j H A R B I SEMİH POROY t UYUM YA^ALARJ ) semihporoy (a yahoo.com (^UYUAMMM Mrte SÖZ, eîît &w ^ w i ın HAYAT EPİK TtYATROSU MLSTAFA BÎLGÎN ATO'NUhi ARASTIRMASISM TEMİZ HAVA DEDİK ULA ! DOKTOR BEY NEFES ALA- AAT/OL. AÇ1LIN DA5ILIN !.. HADİ MZZDE 1000 E 1 DOKTOft 00 TARİHTE BLGÜıN MÜMTAZ ARIKAI* 19 Haziran tcwic.mumtaz-arikan.com ÖZEL SÜRÜCÜ İŞ ARIYOR îş ve yaşam tecrübesi olan 50 yaşında, pratik îngilizce bilen prezantabl bir kişiyim özel sürücü olarak iş anyorum. Tel: 0544 236 58 01 IMPARATÖRUN İDAMH 186?'D£BU6ÜH, MBK&İK4 M4XİtÂİLİAfiJ KU/iŞuHA Dİ2İLDİ. 1QS7 DE, »eMSİKA 'DA KABUL EOÎLEN YEHİ AUAYASAHIN USERAL KeFOBMLA&mi OAVUNAM &AŞKAN &EHİTD JUARE2'E KARÇt, MUHAPAZAKÂeiAR FRANSA ii£ ANLAÇtP MEKSİKA'yi İŞ&ALEBAfLA- M/$L»RPl. BU ARADA AVUSTlMZyA PKEtl Sl HAXİMLİAAI, MEICSİAtf 7Xt4n İÇfN OAVBT EOİLOt. IMPA8AT0R OLAN MAXİM/L İAN, ÇOK SE.ÇMEDBN HUHA FA2AKARLARLA ANU\$MA2UJĞA Pûl ŞÜP OESTEJO£gfNİ Yİri&Pl. SONRA DA SENİrO JU4KE2 TA£A£INOAN El£ BECJfiiUP KURfUNA OİZİLOİ... PETERPAN'IN y YARATJOSL. „ *./1937'DE BU6ÛN, İSKOÇ YAU £Î7 YA2AR SHZJAMES Atm I-OND&İ'DA ÖLDÜ. GENÇ- UĞİNPE GAZETÇCİIİK YAPAN WA SONRA ROMAfll VE TİYATKO YHP/TIAIZI •&ZKİAYA YÖNELDİ.8AÇARI KA2AHlYoe&U. AMA ONU ASIL ÜNE tCAVUÇTU- /JfO 'MN SONRA "P£TE£ VE WENDY' MTAP &>H4 yA2AN TfPLE ÖLÛMSÛ2l£p< DÜZ ÇİZGt ÜMİT ZİLELİ Ihanetin Ikiz Mührü! Onlara kısaca "Ikiz sözleşmeler" diyorlar... Kopenhag kriterteri çerçevesinde hazırlanan 6. uyum paketinin bir parçası olarak TBMM'de sessiz sedasız onaylanan sözleşmelerin açılımı şöyle: - Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi. - Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi. Her iki sözleşmenin birinci maddesine bakalım: - Bûtün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasrtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdüre- bilirler... Her iki sözieşmede yer alan şu maddeye de göz ata- lım: - Bu sözleşmeye taraf devletler, bu sözieşmede beyan edilen haklann ırk, renk, cinsiyet, dil, din, si- yasal veya diğer bir fikir, ulusal veya toplumsal kö- ken, mülkiyet, doğum gibi herhangi bir statüye gö- re aynmcılık yapılmaksızın kullanılmasını güvence altına almayı taahhût eder. Bir de her iki sözieşmede de yer alan ve ne hikmet- se birine çekince konup diğerine konmayan şu madde- yi okuyalım: - Taraf devletler, anne-babalar ile, mümkünse vasilerin kendi inançlanna uygun biçimde çocuk- lanna din ve ahlak eğitimi verilmesiniisteme özgür- lüğüne saygı göstermeyi taahhût eder... Başka çok ama çok önemli maddeler de var, ancak biz şimdilik bu üç maddeyle yetinelim. Ancak her mad- deyi enine boyuna ele almadan önce düşüncemizi olan- ca çıplaklığı ile söyleyelim; ikiz yasalar, küreselleşme açı- sından ulus devletlerin ortadan kaldınlmasını sağlaya- cak en elverişli malzemediıi.. Türkiye açısından ise kö- leleşmenin, parçalanmanın son aşamasıdır... - Türkiye'ye ihanetin ikiz mührüdüri.. * • • Ikiz sözleşmelerin yukanda yer alan iki maddesi bir- likte okunduğunda, kendi kaderini tayin hakkının yalnız- ca halklara değil, mezhep, cemaat, tarikat, aşiret gibi gruplara bile tanındığı görülüyor. Yani istendiği takdir- de bir ulus devletin yalnızca etnik değil, cemaatlere va- nncaya değin parçalanabileceği öngörülüyor!.. Aynca tüm gruplara kendi statülerini özgürce geliştirme hakkı kisvesi altında evrensel hukuk ortadan kaldınlıp "cema- at hukuku" devreye sokuluyor!.. Çocuklara ailenin istediği gibi eğitim verilmesi, "eği- tim biriiği"ri\ tamamen ortadan kaldırarak ulusun orta- dan kalkmasını iyice sağlam kazığa bağlıyor!.. Sözleşmelerde doğal zenginliklerin ve kaynaklann kullanımını "halklara" vebölgelerebırakanhükümlerde küresel efendilere küçük "kent devletleri" yaratmak için eşsiz fırsatlar yaratıyor!.. Böylece küreselleşmenin ideologlanndan John Naisbitt'in ta 1994'te "Global Paradoks" kitabındasözünü ettiği "Hükümetsiz, dev şirketleröncülüğünde, bin ülkelik (yaniparampar- ça edilmiş) ve ulus devletin ötesine geçmiş bir dün- ya" hedefi ile işlerlik kazanmış oluyor!.. Sözleşmelerde yer alan son madde ise bu hükümle- re uymayan devletlere müdahaleyi meşrulaştınyor!.. Kı- sacası "ABD imparatorluğu"na engel olarak düşünü- len ulus devletlerin ortadan kaldınlmasının yolu tama- men açılıyor!.. • • • Işte işbirlikçi tam bu noktada devreye giriyor!.. Bazı aydınlann iyi niyetli yaklaşımlannı da kullanarak şu propagandayı yapıyor: - Ikiz anlaşmalar, kendi kaderini tayin edecek halklar olarak denizaşın ülkeler tarafından sömür- ge haline getirilmiş ülkeleri kapsıyor... Zaten anlaş- ma 1960öncesisömürgeciliği kastediyor.... 1960la- nn özgürlükçü ve anti emperyalist yükseJışi sırasında ha- zırlanan bu sözleşmeler 37 yıl sonra bugün, acaba dün- ya yüzünde hangi sömürgeye uygulanacak? - Eskimolara mı yoksa Avustralya yerlisi Abori- jinlere mi?.. Yoksa yeni düzene karşı çıkan asi ulus- lara mı?L Hiç sıkılmadan yalan söyleyen işbirlikçi, Türkiye'nin istendiği zaman bu sözleşmeler kullanılarak önce "Bal- kanlaştınlacağını" artimöan da tıpkı Yugoslavya öme- ğinde olduğu gibi parçalanacağını bilmez mi?.. 0 ka- dar cahil mi?!.. Tabii ki değil!.. Ancak işbirlikçi için önemli olan, Tür- kiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgesi olan "Lozan Ant- laşması"n\n ve ulusal sözleşmesi "Misak-ı Milli"n\n paramparça edilmesi değil efendisinden alacağı "mad- di-manevi" aferindir!.. - Çünkü o, 114 yıl önce Düyun-u Umumiye görevlisi Daniel Ducoste nın Batılı emperyalistlere hararetletav- siye ettiği "yert/m/syoner"dir!!! NOT: Cumhurbaşkanı "Ikiz Yasalar"\ onayladı... Ge- çen yüzyılın başında yaşadıklanmızı bir kez daha yaşa- yacağımız günler arbk çok daha yakın... Bu ülkenin tüm aydınlık insanlanna önemle duyurulurü! E posta: umitzileli " ttnet.net.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Uşak iline özgü, nişasta ve pekmezle yapılan bir tat- lı. 2/ Tuzağa düşürülen şey... Kazak başkanlanna verilen ad. 3/ Kumaşiara ve çinilere uygu- lanan bir süsle- me motifı. 4/ Hıristiyan ermişlerine verilen san... tnsan se- siyle ezgili sesler çı- karma. müzik yapıtla- nnı seslendirme sana- tı. 5/ Böceklerin kurt- çuk dununundan ye- tişkin duruma geçer- ken arada aldıkları özel biçim... "Gökten nazire indi Siham-ı Kaza'sına / — diliyle uğradı Hakkın belasına". 6/Evcil bir geyik... "Ölürise — ölür / Canlar ölesi değil" (Yunus Emre). 7/ Bezek- çilikte kullanılan yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedef. 8/1571 'de Osmanlı donanması ile müttefik Hıristiyan donanması sırasında yapılan deniz savaşı. 9/ Bir gıda maddesi... Tahıl ölçmede kullanılan bir ölçek. YUKARTOAN AİŞAĞIYA: V Pastırmalı börek. 2/ Içinde bulaşık yıkanan musluk teknesi.. Dinsel tören ve kurallan. 3/ Mersin'in Çam- lıyayla ilçesinin eski adı. 4/ Fizikte kullanılan bir güç birimi... Altı aylığa kadar körpe yaban domuzu. 5/Vü- cut ısısı... Kitap getirmemiş peygamber. 6/ "Geçmiş - - olur ki hayali cihan değer" (Hayali)... Maden külçe- lerinin eritilip anndınlması. 7/Birkimse ile birine gön- derilenşey... AsafHaletÇelebi'mnbirşiirkitabı. 8/Tar- la sının... Birey. 9/Boya sanayisinde kullanılan zehirli bir madde... Şarkı, türkü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear