22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10HA2İRAN2003SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bol İmzalı Bildirilerle Bıldırıler, ımzalar, açıklamalar. uyarmalar, yürekli çı- kışlari.. Hep böyle oldu! Bır öncü çıktı, çevresıne seslen- dı, "Uyanın, gidiş çıkmaza doğru''dedı. imzalartop- landı. Bıldırıler yayımlandı. Kimı zaman gezetelerın bır köşesınde kaldı. Kimı zaman para ödeyerek, kimı za- man dost hatırına... Yenı bır bildıri... Yüzlerce imza toplamışlar... Res- sam Bedri Baykam yapmış öncülüğü. Suphi Bay- kam'ın oğlu... Çocuk ressamdı, büyüdü. Resım bir yana, yazar, romancı. köşeyazarı, politikacı... "Bize vereceği maddi kazançlar adına hiçbir em- peryaiıst ülkenın oyuncağı, tetikçisiya da sömürge- si olmak ıstemiyonız. Türkiye her türlü ekonomik so- runu aşacak güçtedir. Yeter ki kaynaklan yağmalan- masın, ısrafedilmesin, sömürgecı çıkar hesaplanna boyun eğdirilmesin ve yurttaş haklanna saygılı birhu- kuk devleti olmanın tüm gerekleri yerine getirilsin, Türkiye hiçbir ülkenin peyki olmadan, kendisi için en doğru karan vererek, bu dünyada yüz akıyla yerini alabilir. Tüm dünya, bu ülkenin 'Yurtta sulh cihanda sulh' düşüncesiyie hareket ettığim ve hiçbir çıkar kar- şısında. hiçbir 'ahlaksız teklif yapılamayacağını ar- tık öğrenmelidir." işte böyle şeyler!... Hepsı güzel, hepsı doğru, hepsı paylaştığımız duy- gular, ıstekler... Ama kıme, kımlere bu seslenış? Bizi esır etmek ısteyen, nerdeyse yüz yıldır Türk halkını Anadolu topraklarından Asya içlerine sürmek heve- sınde olan emperyalıstlere mi? Bütün bunları onlar bılmıyor mu? Yaşamadılar mı? Ama vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler... Bız nedenlı güçsüz olursak, ne denlı onların paralarına, yardımlarına el açmış kalır- sak. 'Stratejik ortak' dıye büyük devletlerden yardım ıstersek her şey olduğu yerde kalır!.. Bak, Bush ne dıyor: "Bir Teksas çobanı oiarak devletlen süru gibı yönetirim" Daha önce bızımki- lere. oralara kadar gıdip "Irak savaşına katılırsak, bi- ze bilmem kaç milyardolar ver" dıye yalvaranlara "At pazarlığıyapmayın" dememış mıydı aynı kışı?.. Sen ona muhtaç olduğun, kendını muhtaç saydığın sü- rece ne kendını gerçekten bağımsız bır ülke say, ne de halkını boş sözlerle kandır!. Türkıye'de bır bılınçlı halk var Dahadoğrusu bırey- ler var. Herşeyı görüyorlar, nereye doğru gıttiğımızi, bu tutumla Teksas çobanından çok daha çırkın söz- ler duyacağımızı!.. Adamımız gıdıp VVashington'da- kı Sarayda Bush efendıye, "Sen bize güven, yanın- dayız" demışse, sonrada bu sözünün tersıni yapmış- sa, o Teksas çobanı da elbet aldatılmasının acısını çı- karır.!. Önce bız, böyle bildirilerle bır yere, bır sonuca gı- demeyeceğımızı anlamalıyız... Bır yıl sonra yerel se- çimler var. Bu seçımde şu anda ıktıdarda olan, her eylemı, her kararı, her özlemı Atatürk ılke ve devrı- mine yüzde yüz ters düşen bır takımı alt etmek için, tüm gücümüzü bır araya getırebılıyor muyuz? En başta CHP "Ben sağa kayıyorum" gıbi sesler çıkar- maktaysa, solda toplaşan bır süru particik ayn ayn hesaplar peşındeyse, boştur böyle yüzlerce imzalı bil- dirıleryayımlamak!.. Sağduyu, akıl, bılgı, becen, boşsözlerieoyalanmak- ta değil. Kemalist güç Dirlığındedır. Gerısı boş. Küresel Köyün Kavalcılan Türkiye'nin çok önceden planlanan, 11 Eylül sonrasmda kurulan satranç tahtasındaki yerinin doğru belirlenmesi hem bugün hem de gelecek açısından önem taşıyor. Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAK Sıyaset Bilimcı, Dokuz Evlül Üniversitesi Y irminci yüzyıla ıdeolojiler dam- gasını vurunca, geride bıraktığı- mız yüzyıl "ide- olojiler çağT oiarak adlandınl- dı. Yirmı birinci yüzyıl, erken bır öndeyişle " küreselleşme ça- ğı" oiarak sunumlandı. İki ay- n süreç gibi algılatılmak istenen birbirine eklemlenmiş ikı yüz- yılın ortak yazgısı emperya- lizmde düşümdeşiyor. Ürkütü- cülüğü >r üzünden emperyalist- lerin bile kullanmaktan kaçın- dığı yayılmacılığın yeni adı. kü- reselleşme. Iki kutuplu dünya sisteminde iki süper gücün yayılmacılık eylemlennin tanıklığını yapan dünya, bu güçlerden birinin çö- zülmesı ve kendi içerisindekı sorunlara gömülmesiyle, öbü- rünün frenleyicisinin kalmadı- ğı, başat güç sendromuyla tanış- tı. Yirminci yüzyılın son on yı- lı, soğuk savaş sürecınin ağır çekım işleyışinden Öç alırcası- na baş döndürücü hızla gelişen olaylann dızgesınde şekillenir- ken, hemen hiçbir şey rastlan- tıya bırakılmadı. Emperyalızm yalın ve ıticiy- di. Küreselleşme karmaşık ve çarpıcı algılayışlarla donatıl- malıydı. Içinde her şeyi bann- dıran, herkesı evetleyen; de- mokrasinin parantezıne sığdın- lan tüm kavramlara davet çıka- rarak, başat gücün etki alanını genişletecek açılımlar yaratıla- bildi. Ulus devletler başat gü- cün en önemli engelleyicileri idi. Ulus devlet olma iddıasın- dan vazgeçemeyecek kadar pe- kıştirenler için bölgesellik, ulus devleti tehdit eden unsurlan ba- nndıran ve pekiştirmekte zor- lananlar için de yerellik, küre- sel sürecin engelleyicilere ta- kılmadan ılerleyışınin kolayla- yıcısı oldular. Ekonomik alan- da özelleştirme küresel serma- yenin yollarını açarak sürece katkı koydu. Süreç teslimiyetçilik üzerin- den planlandığından bunun ken- dıliğindenliğini sağlayacak adımlar da atılmalıydı. Demok- rasi parantezinde yer alan "in- san haklan" bu iş için biçilmiş kaftandı. Farklj -etnik vedinsel- kimlikleri kazımak suretiyle ay- nşürmak ve karşılaştırarak mik- ro dalgalanmalar yaratmak, ulus devietin karar alıcılannın ira- delerinin dıştan şekillendirildi- ğinin örneklerini çoğaltarak ulus devietin gerekliliğini sorgulat- mak bu sürecin senaryolaştın- lan başlıklanndan yalnızca bir- kaçı. Fukuyama'nın "tarihin so- nu" tezinde işaret ettiği başat güç ABD değıl mıydı0 Önce Afga- nıstan. sonra Irak'ta yaratılan bahaneler Brzezinskinin Av- rasya dokrrininde ilen sürdüğü "Gelecek yüzyılda Hazar hav- zasuıa egemen olanlar. gezege- ne de egemen olacakör" görü- şünün yaşama geçinlişinin ilk adımlan sayılmaz mı? Ya Hun- tington'ın "medeniyetier çaüş- maa" görüşüne ne demeli'. 1 Hollywood senanstlerinı kıs- kandıracak bılımsel ambalajlı senaryonun yazarlannın gücü bilimselliklerinden çok, onla- rın tezlerini ışleyerek başat gü- ce karşı konulamayacagı görü- şünü yaygınlaştıranlardan ge- liyor. Beyinler işgal edildikten sonra ülkelerin işgali çok daha kolay oluyor!.. Böylesi yazarlar için, ABD için ne şanslı mı demeli, yoksa her söyledıklen doğrulandığı için yazarlar mı şanslı (!)?.. Za- man onlann haklı çıktığı ya da çıkanldığı sorusunun yanıtını verecek. Ancak bu süreç ıçeri- sınde her türlü sunuma açık olanJann kavalJannı ABD'den gelen ritme ayarlamış olmala- rımn bedelini bazı toplumlar ödeyecekler. Türkiye bu sürecin hedefin- deki -kendi içerisindekı tüm güçsüzlüğüne ve teslimiyetçı, kararsız, çelişkilı politikalan- na karşın hâlâ- en güçlü ülke Ya da kendi gücünün farkında olmayan ve bazı kesimlerce de farkında olması istenmeyen. Bizdeki kavalcılar ıçerisınde kimler yok ki?.. Sözde bilim adamlan, medyamn eğilip bü- külen kalemleri, emekJi bürok- ratlar, iş çevrelerinin temsilci- leri... Bunlan kıbns sorunu sa- yesınde iyice tanıdık. Ulusal değerlerin yok olduğu erken teşhisiyle beyaz bayrak açan bir avuç insan Türkiye'nın yalnız kısa dönem değıl, uzun dönem çıkarlanru da zedelediler. Yuna- nistan'dan gelen çatlak seste (ENOSlS'in gerçekleştiği tezı) onlann da payı var. Türkiye 11 Eylül paranteziy- le yenıden kurulan satranç tah- tasında aktörlerin değışım rolü- nün hesabını, en azından ken- disiyle ilgıli oiarak doğru yapa- mamıştır. Yenı parantez Türkı- ye'nin ABD açısından önemı- ni arttıran değıl, zaman ıçerisin- de azaltacak açılımlar getırmek- tedır. Zamanın Dışışlen Baka- nı lsmail Cem 1998'in Temmoz ayında yaptığı bir konuşmada, AB'nin tek alternatıf olmadı- ğını belırtmek için, "Avrupa'nın çevresindeyer alan periferik bir ülke olma konumuyla yetine- me>iz. Biz dış siyaseC j aklaşımı- mızia A\Tasya'nın merkez ül- kesi olma tercihini yaptık" de- mişti. Oysa günümuzdeki geliş- meler Türkiye'yi AB'ye mah- kûm eden ve bölgede kımılda- yamayan bir ülke durumuna sü- rüklemektedir. Irak işgali ile sağlamlaştınlmak istenen Or- tadoğu"nun parçalı yapısı, böl- gede güçlü bırlıklenn, bırlıkte- likJenn oluşmasını önlemeye yöneliktır. Küçük küçük kont- rollü bırimler. bütünleşemeye- cek zayıflıkta bağımlı ve kaotık yapılanmalar öngörülmektedir. ErekJenen güçlü bir Türkiye de- ğil; ya da ABD ve AB'nin çı- karlan güçlü bir Türkıye'den, Türkiye'nın güçlendmlmesin- den geçmiyor. Türkiye'nın çok önceden planlanan, 11 Eylül sonrasın- da kurulan satranç tahtasında- ki yerinin doğru belirlenmesi hem bugün, hem de gelecek açı- sından önem taşıyor. 11 Eylül, dünyayı etkisi ça- buk geçen dehşete; Türkiye'yi hem dehşet, hem de gaflete sü- rüklemiş görünüyor. Şiddeti gör- sel şölene dönüştüren film en- düstrisinin yaratıcısı süper bir gücün, bu endüstridekilen kıs- kandıracak senaryoyla kendı- sini şiddetin doruğuna nasıl ta- şıdığına tanıklık eden günümüz dünyası, küreselleşme parante- zıne yerleştirilen demokrasi tü- revi kavramlann kimlere hiz- met ettiği sorusunun yanıtını gecikmeden aramalıdır. Demok- rasi, farklılıklann sentezi ol- mak ıdealini bırakmış, öteki ka\ramlanna sanlarak yerelli- ği. dolayısıyla a>nştınnayı vur- guluyor olmuşsa, bunun ötesın- dekı beklentilerin neler olduğu kuşkusunun kapısının aralan- ması gerekir. Türkiye, hem geciktiği hem de geciktirildığı demokratikleş- me sürecınin yenı geciktırilme dalgasına demokrasinın türevi olan kavramlar kullanılarak ıti- lıyor. Üstelik, küresellığın olum- suzluklarına kalkan geliştire- cek yerde; dışandakileryetmı- yor gibı, kendi ıçerisinden ge- len kaval seslenne dalıp gider- ken; hem dünyayı kendi köyü- ne dönüştürme eğilimindeki kü- resel güce, hem de onun kaval- cılanna hızmet ettiğinın farkın- da bile olmadan. PENCERE Hatip ve Şarkıcı... Tayyip Erdoğan imam okulunda eğitim gördüğü için vaaz vermeye teşne... Her ayın son cuması televizyona çıkıp nutuk atıyor, ama, bir 'Başbakan 'a yakışacak ayafda duramıyor, Fethullah Ho- ca gibi salya-sümük ağlamaklı hitabete kayarak tiyatro yapmasa da saldırganlaşmaktan kendisıni alıkoyamıyor... ötede beride, toplantılarda, törenlerde mikrofonu eline aldı mı, dilini tutamıyor... Allah çenesıne kuvvet versin!.. • Ne var ki işler çene kuvvetiyle yürümüyor, lafügüzafın dı- şında hayatın gerçeği bastırıyor... AKP, ekonomide IMF modeline oturtuldu!.. Ayvayı yedi. AB yolunda imanını tazelemiş görünüp Hıristiyanlann karşısında istavroz çıkarsanız ne yazar ki!.. önündeki yol uzun ve incedir, bugünden yanna kann doyurmaz, yoksu- lun tenceresinde kaynamaz... Daha yolun başında iktidanna dış destek arayan Recep Tayyip, sırtını ABD'nin Başkanı Bush a dayamak istiyor- du, ama, Irak'ın işgalinde fosladı... Üçte bir seçmen oyuyla Meclis'in üçte ikisini ele geçi- ren AKP parlamentoda işgalci durumunda; hak etmediği koltuklarda oturuyor... Üniversitelerin üstüne yürüyor, her apartmana mescit , açmak istiyor, ormanlan satmaya kalkışıyor, türban mür- ban gibi kıymeti harbiyesi olmayan sorunları kaşıyor; ama, değil türban takanın, kara çarşaf giyenin de karnı hâşâ hu- zurdan kutsal Müslümanlığın siyasal propagandasıyladoy- maz... Halk aş ve iş bekliyor. • Recep Tayyip'i -dün müydü, önceki gün mü-televizyon- da şarkı söylerken gördüm... Hayrola?.. Başbakan şarkıcılığa mı başlamıştı?.. Almış eline mikrofonu, Adnan Şenses'le birfikte söylü- yor... Söz: Aşkın Tuna Müzik: Selçuk Tekay "Hatıralar sarmış dört biryanımı Baktığım her yerde izin duruyor Ben seni düşünmek istemesem de Bana her şey seni hatırtatıyor Beraber yürüdük biz bu yollarda Beraber ıslandık yağan yağmurda Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda Bana her şey seni hatırtatıyor" Allah Allah, Recep Tayyip neden şarkıcılığa soyunmuş- tu ki?.. • Meğer kaç yıllık hızlı tren girişiminin son temel atma tö- reni, yeniden yapılıyormuş; Başbakan duygulanmış, almış eline mikrofonu, hımhım bir sesle söylüyor, kimi hatırlıyor acaba?.. Yoksa "camiler kışlamız/ kubbeler miğferimiz/ mümin- leraskerimiz/ minareler süngümüz.." diyen kişiyi mi anım- sıyor?.. Eh, bu da bir ilerieme sayılır. \cc ınsan, başkalarının nnına zenginlik katrnak salışandır." Henry Ford Ford Motor Company, tam 100 yıldır Henry Ford'un bu sözleri doğrultusunda çalışıyor: Müşterilerinin yaşamına zenginlik ve mutluluk katmak; ürettiğı her araçla hayatı daha da kolaylaştırmak için... Biz de 100. Yıl Özel Indirim Kampanyası ile Ford Motor Company'nin bu başansını, tüm Ford dostlarıyla paylaşmak istiyoruz. Haziran ayı boyunca. Ford Fıesta'lar 21.740.000.000 TL'den*, Ford Focus'lar 25.587.000.000 TL'den*, Ford Mondeo'lar da 45.269.000.000 TL'den* başlayan fiyatlarla. Aynntılı bilgi için, Ford Dırekt Hattı 0212 473 3673 ya da www.ford.com.tr * Peşın alımıarda geçenı oıan, tavsıye edıien anantar tesltmı fiyattandır. Tasarımı yaşamdan, güveni teknolojiden. Koc
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear