25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2003 SALI HABERLER DÜNİADA BUGUN ALİ SİKMEIN 43. Yılırda 27 Mayıs'ı Doğpıı frdelemeliyiz 43 yıl önce bugün ülkemizin insanlan, marş- lar ve TSK'nin AJparslan Türkeş'in nançe- resinden stomırtaş-an sesiyle uyanıyorlar, yir- mi yıl sürecek askeri darbeler dönemine adım atıyoriardu Çevrerndeki bırçok kişi, Türkiye'deki aske- ri darbeJerin hepshi "veya büyük bölümünü ken- di kişisel tarihlerinin travmaları olarak yaşa- mışlar, sürgünü şten atılmayı, hepsi tanımış- lardır. Tarihsel olayönn, onlardan uzaklaştıkça, daha iyi değerlend irilebileceği görüşü bir öl- çüde doğrudur arna bu her zaman da söy- lendiği gibi olmamaktadır. Çünkü, gşeçmşe belirli uzaklıktan bakan ki- şi veya toplum, kirni zaman olayın meydana geldiği günkii loşLillan ve ortamı tam olarak değerlendîrememekte, bugünün elbisesini geçmişe g iydirerek mazide kalanı yanlış bi- çimde canJandnnaktadır. Tarihi olaylanfcişilerinyeteneğine veya yeğ- lemesine b»ağlamak eğiliminde olan bir top- lumda ise, geçnışteki olaylann yerilmesi ve- ya övülmesi gib anlamsız davranışlara tanık oluyoruz. Tarihsel t)ir olaya "iyi ki oldu" ya da "keş- ke olmasaydr diye bakmak, halamıza bıyık takıp onu amcaya çevirmek çabası kadar abestir. •*•• Yaşanmışa yaşanrnamış kılmakolanaksız. Bi- limkurgu filmleri dışında, zaman makinesiyle geriye gide rek gelişmelerin mecrasını değiş- tirmek de mümkün değil. Bütün mesele, belirli bir zaman diliminde meydana çjelen olaylann nedenlerini araştı- rabilmektir. Türkiye 1360ta, genç Cumhuriyet'in 37., çok partili rejimin 14.yılında hangi nedenlerle dar- beler dönemine girmişti? 27 Mayıs 196O'ı iyi değerlendirmek için, özellikle aynı yılın 28 Nisan'ında hızlanan olay- larayol açan gerginliği ve ortamı değeriendir- memiz gerekjr. Tek partili rejimden, çok partililiğe travma- sız geçen ve Curnhuriyet'in kuruluşunun 27. yılında kuruccı partfyi muhalefete iten Türki- ye, 1960 yılında, ekonomik ve politik birçık- mazın içine düşmüş görünüyordu. 1960 bar»annda Türkiye'de hoşnutsuzlu- ğunu ifade eden tek: kurum TSK değildi. Hatta o günleri ammsayanlar veya okuyan- lar bilirler, TSK'nin tepkisi hiç gün yüzüne çık- mıyor, ama sivil tepki bir çığ gibi büyüyordu. Polis üniversiteyegirmiş, rektörleri kan için- de yerlerde sürüklüyor. gençlergözaltına alı- nıyor, gösteriler gcsterileri izliyor, bu arada iktidar partisi, yas2ma içinde kendi üyeleri arasından seçeceği "Tahkikat Encümeni" üyelerine, rnuhalefet milletvekilleri de arala- nnda olmak üzere, gerekli gördüklerini idam ile yargılayacak yargı yetkisi veriyordu. *•• Kısacası, 10 yıl önce sorunsuz biçimde ik- tidann el değiştirrresi sayesinde yönetime geçmiş olanlar, şirrdi onu kendi uhdelerinde tutmak için rejimin sınırlannı yıkıyorlardı. 27 Mayıs'ı doğuran nesnel etken buydu. Bununyanında, kmi askerlerin "vatan kur- tarma" tutkulannın r ol oynayıp oynamadığı- nı tartışmanın bir arlamı yoktur. Çünkü rejim bizzet iktidar tarafından rayın- dan çıkarılmamış osaydı veya iş işten geç- meden bir erken seçim yoluyla yaralann sa- nlması yolu tutulssydı, olaylar bu noktaya varmayacatctı. TalatAydemir oleyı göstermiştir ki, salt as- kerin "vatan kurtama" tutkusu sonuç veren bir darbeye dönüşemiyor. Başka bir deyişle Türkiye'de sonuçları ne olursa olsun, "darhs"\er yalnız askeri tepki- nin ürünleri değillercir. Sivil tepki değişim gi- rişiminin aynlmaz parçasıdır. Yönelişleri ve soruçları bakımından birbir- lerine benzemeselede 27 Mayıs'ın kendisin- den sonraki darbeler ile ortak noktası da bu- dur. Bu gerçeği iyi gömek, benzeri olaylan ya- şamamanın zorunlıkoşuludur. Dinci kesim davet edilmedi 14 gazeteci çağnldı ANKARA (Cumihı- riyet Bürosu) - Gene- kurmay Başkanı Orgc- neral Hilnıi Özkök* ik ulusal gazetelerin /\ı- kara temsilcilenyle yar- tığı toplantıya Gerae- kurmay'a akredite o>laı 14 gazetenin temsil<;iii katıldı. Genelkurmaty ı akredite olmayan Yen Şafak, Zaman, MilliO- zete ve Vakit gazetek ri toplantıya davet e<ü- medi. Toplantıda, D ü n d a Bugüne Tercüman ik Halka ve Olaylara X e cüman gazetelerirruı temsilcileri de yer alnra dı. Toplantıya çağrLİa: temsilciler şunlar: "Akşam Gazetesi /^j- kara Temsilcisi Nurra Başaran, Cumhuri^ye Gazetesi Ankara Tesn- sikisi Mustafa Hürriyet Gazetesi An- kara Temsfldsi Sedat Er- gin,ÎVliDiyrt GazetesiAn- kara Temsfldsi FikretBi- la, Ortadoğu Gazetesi Ankara Temsilcisi Or- han Karataş,POstaGaze- tesi Ankara Temsilcisi Mete Belovacıklı,Radi- kal Gazetesi Ankara TemsfldsiMurat Yetkin, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Muharrem Sa- nkaya,StarGazatesiAn- kara Temsilcisi Murat Çelik, Turkish Daily News Gazetesi Ankara Temsilcisi Ilnur Çevık, Türkiye Gazetesi Anka- ra Temsilcisi Nuri Eli- bol, Vatan Gazetesi An- kara Temsilcisi Bilal Ç e- tin, Yarm GazetesiAnka- ra Temsilcisi Taki Doğan ve YeniÇağGazetesiAn- kara Temsilcisi Mehmet Balıkçıoğlu." Genelkurmay Başkanı, irticai kadrolaşmanın Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kaygılandırdığını vurguladı: HepimizrahatsızızMUSTAFA BALBAY ANKARA - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Cumhuri- yet'in 23 Mayıs'ta manşetten duyurdu- ğu, "Genç subayiar tedirgin'' başlıkiı haberi için, "Şayet TSICde tedirginlik varsabu birtasimdedeğiLTSK'nin bu- tünündedir.TSKolarakçesjtii konular- da derin kaygı ve duyarhkklanmız ga- yet tabii ki vardır. Genç subaylar tan>- mına dayalı olarak \apdan yorumlan reddednorum. Bizde gövde - baş ayrı değiktir. Hepimiz baa konularda has- sasK" yorunnınu yaptı. Özkök, "Ozel- likledevietkadrolaruun dolduruluş bi- çimi, irtica faaliyetlerine kaülnuş kişi- lere karşj hükümetin tutumu btzi rahat- azetmektedir.8Ocak'tadflegedrdiğin) kimi kaygüar giderek arn\w'' diye ko- nuştu. Özkök, daha önce basında yer alan "Hükümede şiir gÜMViz" tanımı- ru da reddederek "Kat'a söytemedim'' dedi. Özkök, -Hassasrvtderinizi hükümet dikkate almazsa ne yaparsuuz" soru- sıına yanıt vermeyeceğini belirtti. Orgeneral Özkök, dün gazetelerin Onurlu üyelik -AB'yeuyum paketineiJişkin görüs- leriniz nedir? Özkök- 8 Ocak tarihinde orada şöy- le demişim; TSK daima modernleş- menin öncüsü olmuştur.Turk ordusu zaten 50 yıldu" NATO yoluyla Avru- pa'nın içindedir. Bu nedenJe TSK'nin AB'ye girişe karşı olduğu iddiası çok büyük bir haksızlıkür. TSK AB 'ye kar- şı değil, aksine AB'ye uyumun dene- yimli bir vasıtasıdır. Ancak dikkat çek- mek istediğimiz husus AB'ye her şe- ye rağmen değil, onurla, eşit şartlarla ve milli ve coğrafı bütünlüğümüzü ko- ruyarak girmektir. Son günlerde oku- yorsunuz, Avrupa anayasasındaki ba- zı çekinceleri. lngiltere'ye gidiyorsu- nuz LordlarKamarası var. Hâlâpara bi- rimine girmedi. Kıbns'ta egemen sa- halan var, Avrupa müktesebatinı uygu- lamayacağım dıyor. Romanya tarih al- mıştır AB 'ye giriş için, Romen Genel- kurmay Başkanı doğrudan Cumhur- başkanı'na bağlıdır. Yani her ülkenin kendine özgü şartlanndan kaynakla- nan ihtiyaçlan vardır. - MGK Genel Sekreteri Orgeneral TuncerKıhnç'ınAB'veilişkindeğerien- dirmelerine kaülrvor musunuz? Ozkök: Karılıp katılmama ayn ko- nu. Suali öyle sormamak lazım. Tun- cerPaşamızMGK Genel Sekreteri'dir. Biraz önce söylediğim gibi her şeyi mantık içerisinde almak lazım. Nasıl bir dinleyici grubuyla konuştu, ne de- di, aktanlanlarmotamotaynı mrydı? Pa- şamızm söyledüderi onun söylediği sözlerdir ve burada onu kendisine sor- mak lazım. Kendisi de genel sekreter- dir, Başbakanlığa bağlıdır. Ama TSK'nin de bir orgeneralidir. 0 ba- kımdan söyledüderi doğrudur, eğridir demem... - Kıhnç'ın AB paketine iKşkin Başba- kanlığa yazdığı çckincelere kaülıyor musunuz? Ozkök: (Büyükanıt'a dönerek) Mut- fağa baş\-urmam lazım... (Bir süre fi- sıltıyla konuştuktan sonra) Paşa'run o yazısı bize gelmedi. Çünkü bazen ka- rargâha gelir, bana gelmez diye söylü- yorum. Dolayısıyla o yazıyı bilmedi- ğim için o basında çıkana cevap ver- mem mümkün değil. • "Genç subaylar" tanunlamasına karşı çıkan Genelkurmay Başkanı Özkök, "Türk Silahlı Kuvvetleri bir bütündür. Genç subaylar tammına dayalı olarak yapılan yorumlan reddediyorum. Üzüntüyle karşılıyorum. Bizde gövde-baş ayn değildir. Kaygılanmız ortaktır. Hepimiz bazı konularda hassasız" dedi. Ankara temsilcilenyle Genelkurmay Karargâhı'ndaki Omurtak Salonu'nda bir sohbet toplantısı düzenledi. "Önce hepinizin soracağı sorulan \anitiaya- yım" diyen Özkök, şöyle devam etti: "Bunlardan birincisi genç subaylar tedirgin meselesL Bu en güncel konu- muz bühorsunuz. Bu konuda bir gaze- temizdebirhaberwraldıvesüratlegün- denıi işgal etti Bunun tabii bir haber ka\nağuıa istinat ettiği aşikâr. Bu ha- ber kaynağı besbeih' ki kerameti ken- dinden menkulbir ka>nak. Iki kişiara- sında baş başa \apüriuş bir konuşma- yı her nasılsa sanki dinlemişgibi bu ha- berealmış vedeğerli gazetecimize ulaş- ürmış olnıası gereki\or. Bu yazı\i ha- zırlavan yazanmızın önenı ve konumu- nu da dikkatealdığnnızzaman, bu kay- nağm üstelik önemli bir ka>nak oldu- ğunu da değerlendirrvorum. Ancak he- men vurgulamahyım ki maalesef >an- hş olmaktan öteye valan ve maksath bir haber. Dola>isıyla bu konudaki bü- tün yorumlar da mesnetsiz kalryor." Özkök bu değerlendirmeyi yaptık- tan sonra, "Bütün bunlar, hiçbir ra- hatsdıgUTUzyokmuşanlanuna geunez. Şavet TSK'de tedirginlik \-arsa bu bir kesünde değiL TSK'nin bürünündedir. TSKolarakçeşitfi konularda derin kay- gıvedu>arlıhkİanmızga\ettabiikivar- du*" dedi. Özkök, şu görüşleri dile ge- tirdi: "Ama mesela bunlaruı basında dev- let kadrolanna irticai düşünceleriyle şaibeü kJsüerin verieştirilmekte oluşu >e gayet tabii ki bu kişilerin icraaünın Si- lahlı Kımeder'in ranında ülkenin ge- lecegini düşünen bütün kurumlarca iz- leneceğini ve izlenmekte olduğunu da biliyoruz. Bu ülke hepimizin ülkesidir. Bu de\1et hepimizin de\1etidir.'1 Özkök, açıklamalannı tamamladık- tan sonra gazetecilerin sorulanna şuya- nıtlan verdi: -Cumhuriyet'in manşetindeyeralan haberin bütünü TSK'de genel bir ra- hatsızük olduğunu içerhordu. Hükü- metin kimi uygulamalanna kuşkuyla yaklaşıldığıy&nbydı. Bunlar\anlış mı? Özkök: Zaten ben bunu size söyle- dim Sajın Balbay. Silahlı Kuvvetler'de bütün olarak rahatsızlık var dedim. Bunlardan bir tane de örnek verdim. Kaygılanmız oluyor dedim. Ben bun- lan söyledim. Gayet tabii ki var. Ama alt kademelerden böyle gelmedi... Bü- yük birgüven duygusu vaı. Astlann ya- pacak o kadar çok işleri var ki. Gayet tabii ki Türkiye'ninmeselelerini takip ederler. Ama bunlara bir şikâyet değil, zaman zaman komutanİarın onlarla yaptığı konuşmalar gündeme gelir ve bunlar silsileleryoluyla gelir ve çok sağ- lıklı bir sistemdir. Oradaki söyledikle- GeneOaırmay Başkanı Ozkök, GeneHoırmay Başkanoğı'na akredite 14 gazetenin Ankara temsikileriyie bir araya geldL Genel- kurmay Başkanhğı Karargâhı Omurtak Salonu'ndaki toplantrva Özkök'ün yanı sıra Geneikurmay İkmci Başkanı Orgeneral Ya- şar Büyükanıt ve GeneJkurmay Başkanhğı Genel Sekreteri Tünıgeneral Aslân Güner de kankh. (Fotoğraf: SERDAR ÖZSOY) Atatürkyolu -Sizedönükeleştirilerara- suıda irtica ile mücadetede yeteıü akoMte\i göstermedi- ğiniz, uzun vıllar \nrtdisin- da kahnanız nedeniyle Tür- kiye sorunlanna biraz Baü gözlüğüvle baktığuuz yazıl- dı. Siz ne kadar vurtdışuıda kaldunz? Özkök: 75 senesinden 78 senesine kadarAvrupa Müt- tefık Komutanlığı'nda Bel- çika'da görev yaptım. Bir de 1992'den 95'e kadar korge- neral rütbesiyle askeri tem- siliyet başkanı sıfatryla Brük- sel'de görev yaptım. Toplam 7-7.5 senedir. Bir yerden yanlış bilgi olarak yurtdı- şında kalmakla memleket gerçeklerinden koptu iddi- asında bulunuldu. Ben ona katılmıyorum. Ben demok- rat bir kişiyim, bununla if- rihar ediyorum. Asıl olma- sı gereken de bu değil mi yani? Eskiden müspet bir nitelikti. Baü değerlerini çok beğenirim. Çünkü o bize Atatürk'ümüzün gösterdigi yoldur. Çocukluğumdan be- ri hiç unutmam, hep Barı'yı gösteriyordu. Bize bu öğre- tiyi verdiler. NATO'yagir- mekle beraber biz Avrupa Birliği'ne girdik. Bütün ga- yet tabii ki bu Batı hayran- lığı veya Batı bağlıhğı ola- rak ahnmamalı. Bizim mil- li poh'tikamızAB 'ye girmek değil mi? Her hükümetimiz bununla uğraşmamış mı? Tek konu budur. Batı'da ka- lıp da yurdu unutmak öyle bir şey değildir. Ama yanlış hareketlerim olabilir. Ben de insanım. Bir defa çok sa- mimi bir insanım. Kopya değiliz - Sayın Başbakan cumar- tesi öğle saatlerinden itiba- ren 3 gündür onlarca kez TSK ile ahenkten söz etti. Hükümetie iKşkiniz bu dü- zeyde mi? Açıkça ifade eder misiniz? Özkök: Burada ahenk ta- birini sorgulamak lazım. Problemler olabilir, farklı görüşler olabilir. Önemli olan farklı görüşlerin veya problemlerin üstesinden ge- lebilecek mekanizmalann oluşturulmuş olmasıdır. Ga- yet demokratik düzen içeri- sinde bunlar oluşturulmuş- sa, zorluklann üstesinden gelme donanım ve yazılım- lan oluşturulmuşsa korkacak hiçbir şey yoktur. Sayın Baş- bakan bunu nasıl ifade etti, ben söyleyemem, onu ken- disine sorarsınız. Ama ben size teorik olarak bunu söy- lüyorum. Ahenk demek, karbon kopyası gibi tamam ben böyle istiyorum demek anlamına gelmez. Mesela şimdi benim için de bazı şeyler söylüyorlar, bunu A kişisi, başbakan veya falan- ca basın beğendi, öyleyse bu onlardan... Böyle şey olur mu? Hepimiz bir hareket yapanz, bugün beni beğenen yann beğenmez. Tabii kay- gılarımız vardır, süregel- mektedir dedim. Ama de- diğim gibi bunlardan kork- mamak lazım. Hep beraber oturup birproblem varsabu problemi gidermek lazım. - Sayın Başbakan 'la bir görüşmeniz oldu mu? Özkök: Bana onu müsa- ade ederseniz sormayıa Öiş- kiler ayn bir konu. rinizden tabii doğru olanlar var. Benim daha ziyade gündeme getirmek istedi- ğim başlığın taşıdığı mesaj ve bunun çokyorumlarayolaçması. Şunu açık- ça söyleyeyim, bu yazının başlığı yan- lıştır veya falanca kişinin söyledıkle- ri yanlıştır gibi kategorik yaklaşmak is- temiyorum; doğruya doğru, eğriye eğ- ri, gayet tabii ki ama bu başlık belli bir sonuç yaratır. TSK'de gövde ayn, baş ayn diye bir şey olmaz. TSK'de kolek- tif akıl vardır. Bizim beynimiz kafata- sımızın içindekiyle sınn-lı değil. Or- tak akıl üretiriz. Tartışınz. Alt kademe- lerden bizim görüşümüzü paylaşmayan subaylar da açıkça ne düşündüklerini ifade ederler. Planiar böyle oluşur. - İrticai kadrolaşma konusunda ra- hatsıznğuuzı söyiediniz. Bunlan Başba- kan'a ilettiniz mi? Özkök: Türbye'de güvenliği ilgi- lendiren bütün konular için çeşitli plat- formlar var. Bu platformlann en basın- da MGK var. Tabii Başbakan'la yapı- lan konuşmalar var. Ama buralarda ne konuşulduğunu, ne yapıldığmı söyle- mek durumunda değilim. Gayet doğal olarak böyledır. 28 Şııbat sürecek -28Şubatdevam ediyor mu? Özkök: Şimdi şöyle, doğru cevap almayı hak etmek için suali de çok doğru sormak lazım. Ben dedim ki 28 Şubat bir se- bep-sonuç ilişkisidir. Se- bep ortadan kalkmadan sonuç da ortadan kalk- maz. Ben bu kadar açık söyledim. Aynen böyle dedim. - İngiltere'deki strateji konıluşu Türkiye'de dat- be olasıhğından söz edi- yor. Bunu nasıl değerlen- diriyorsunuz? Özkök: Bu sözün bu mekânda konuşulmasuıı bile istemiyorum. Türki- ye büyük bir devlettir. TSK büyük bir silahlı kuv- vetleridir. Onlar bizi ta- nıyamadıklanndan... Böy- le bir şeyi konuşmayı şid- detle reddediyorum. Biz büyük bir devletiz, büyük bir orduyuz. - Arahk avmdaki YAŞta \IilliSavunma Bakanı'nm ordudan aülması gereken- letie ilgili şerh kmıtıası si- zi üzdü mü? YAŞ karar- lannın >argrva açıkohna- sına ne diyorsunuz? Özkök: O tabii onlann takdiridir. Herkes kendi perspektiflerinden bakar, hukukçular kendi açısm- dan bakar. Bizim tutumu- muz anayasada ve kanun- larda yazılı olan husus- tur. - TSK içinde pek çok karargâhta Cumhuri- yet'teki manşetin fotoko- pisi çekilip dağıtürvor. Siz bütünlüğün yanı sıra ta- banda daha hassas bir yaklaşını olmadığından emin misiniz? Özkök: Buna cevabun yok... NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr PRAG - Avrupa Sendikalar Konfe- derasyonu 10. Kongresi, Avrupa'da ve dünyada önemli değişikliklerin ol- duğu bir dönemde toplanıyor. Bu kongrede, Konfederasyon'un efsane ismi Genel Sekreter ftalyan Emilo Gabaglio görevini Ingiliz sendikacı John Monks'a bırakıyor. John Monks Ingiliz işçi hareketinin tanınmış isim- lerinden. 34 yıldır Ingiltere Sendika Kongresi'nde yöneticilik ve genel sekreterlik yaptıktan sonra oradan aynlıpAvrupa Sendikalar Konfederas- yonu'nun tayin edici koltuğuna otu- ruyor. John Monks, Ingiltere'nin Avrupa Birliği üyesi olması için en çok gay- ret gösterenlerden birisiydi. Bazı sen- dika liderlerinin kendisine karşı çık- masına rağmen o bu tutumunda ıs- rar etti. Bir sosyal demokrat olan John Monks bu tutumunu şöyle açık- ladı: "Avrupa ülkelerinin değerteri, iyi bir ekonomik büyüme için olumlu öğeler içeriyor. Sendikalar Ameri- kan tarzı kapitalizmin neoliberal sis- Avrupa Sendikalan 10. Kongresi'nde teminde değil, 'Avrupa sosyal mo- delinde' daha rahat nefes alabilir. Kuzey Amerika 'daki işçi mücadele- si çok önemli. Onlarla çok iyi bağ- larımız var. Dünya, ABD'de sol ka- nadın güçlenmesine ihtiyaç hissedi- yor." Kongreye Türkiye'den de sendika temsilcileri katılıyor. Türk-iş, Hak-lş, DİSK ve KESK temsilcileriyle kong- re arasında görüştük. Onlann ETUC değerlendimnelerini dinledim. Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu, Avru- pa'nın gündemiyleTürkiye'nin gün- deminin çok farklı olduğunu ve ihti- yaçlann da farklı olduğunu belirtti. "Avnıpalılar sosyal modeli nasıl ge- liştireceklerini tartışıriarken biz 'genç subaylar'/n tepkilerini konuşuyoruz. Bunlar çok farklı düzeyler. Genel sekreterliği bırakan Emilio 'yu biz bir kayıp olarak görüyoruz. ObirAkde- nizliydi, yeni genel sekreter ingiliz.. farklı kültürierden geliyorlar. Emilio bizi daha iyi anlayacak bir kültürden geliyordu." Salim Uslu sözlerini şöyle sürdür- dü: "Türkiye 6. uyum paketi ile çok önemli adımlar attı. Bu adımlar bu- rada normal karşılanabilir.. belirterek Türkiye'nin koşullan düşünüldüğün- de önemli gelişmeler oluyor. Avru- pa 'nın Türkiye'yi bu adımlara baka- rak cesaretlendirmesi gerekiyor." KESK Genel Başkanı Sami Evren de ilginç bir noktaya dikkat çekti: "Tür- kiye'de Avrupa Birliği'ne girişi sa- vunan çevreler işin yalnızca ekono- mik ve siyasi boyutunu ele alıyorlar. Halbuki burada geliştirilmek istenen 'Avrupa Sosyal Modeli' işin en temel boyutlanndan birisi. Emekçiler açı- sından bu boyut dikkate alınmadan Avrupa Birliği projesi tek ayaklı ka- lır. Nitekim Türkiye'de çıkanlan yeni kanunlar işin bu yönünü dikkate al- madan çıkanlıyor. Sermaye çevrele- ri yalnızca ekonomik entegrasyon üzerinde duruyor. Işçilerin sosyal haklannı kimsenin dikkate aldığı yok. Bu çok tehlikeli ve eksik bir AB kav- rayışı." Türk-lş temsilcisi Yıldınm Koç ise, ETUC'u çok önemsediklerini, ancak "ETUC'un IMF ve Dünya Bankası'na karşı çok açık ve net bir tutumunu göremiyoruz. Bu yönde karar tasa- nlan oluştururken önerilerde bulun- duk. Çok küçük bazı ibareler girdi. Cepheden bir karşı çıkış göreme- dik" dedi. Türkiye'den gelen sendika temsil- cileri ETUC'un bir uygulamasına da itiraz ettiklerini belirttiler: "ETUC, üye konfederasyonlara bağlı olan sendi- kalann da bağımsız olarak burada- ki alt konfederasyonlara üye olma- sını istiyor, biz buna karşıyız." DİSK temsilcisi Tonguç Çoban ise yeni üye olacak ülkelerle eski üyelerarasındaki farklılıklann yarata- cağı sorunlara dikkat çekti. "Eski üye ülkelerde oturmuş uygulamalar var- ken, yeni üye adaylannda bir kural- sızlık dikkat çekiyor. Bu kuralsızlık nasıl giderilecek, aradaki fark kapa- tılabilecek mi, onu bilemiyoruz. Üye adayı ülkelerde Avrupa Sosyal Mo- deli'ne aykın çok kötü uygulamalar var, bunlar kolay kolay da gidehle- meyecek gibi görünüyor." Prag'da serın bir hava hüküm sü- rüyor. Avrupa Birliği genişlemesinin bir başka ve önemli boyutu burada enine boyuna tartışılıyor. Sendikalar ve işçi haklan bu birleşme içinde na- sıl bir şekil alacak? Bunu kimse şim- diden tam olarak kestiremiyor. Çün- kü her ülkenin işçi hareketi, yasal düzenlemesi içindeki sosyal haklar farklılıklar gösteriyor. Bunlann eşit düzeye gelmesi mümkün olacak mı? Belki de bu farklılara sahip olan üye adaylan, yeni konseptlere ihtiyaç his- sedecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear