23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2003 PA2ARTESİ DIZI Çerkesler, doğumdan ölüme hayatlannı belirleyen geleneksel kurallannı gittikleri her yere taşıdılar izneneye,geleneklerimizoraya• Sözlü ahlak yasalannın çok güçlü olduğu Çerkes toplumunda, büyüklere saygı ve itaat, zorunlu kıirallardandır. Ceza yasası ve hapishaneleri bulunmayan Çerkeslerde, suçlular genellikle tazminat ödemeye mahkûm edilir. T arihin hiçbir döneminde mer- kezi bir idari yapı etrafinda birleşemeyen Çerkesler, toplu- mun düzenini "Habze" adı verilen sözlü ahlak yasası ile saglamışlardır. Gelenekler bir ınsanın doğumundan ölümüne kadar her alanda uyulması zorunlu kurallar koymuştur. Habze kurallannrn yaptınrru Türkçedeld kar- şıhğı "ayıp''olan "Haynape"sözüdür. Çerkes toplumunda bu sözün etkisi tahmin edilmeyecek kadar etkilidir. Habze kurallan "Thamade" adı ve- rilen görmüş geçirmiş bilge kişiler tarafindan belirlenir, uyulmasına da yi- ne ihamadeler nezaret ederdi. Çerkesler, her yaşlı insanın thama- de olamayacağını, bu sıfatın toplum- da saygınlığı ve bılgeliği ile öne çı- kan kişilere venldığini behrtiyorlar. Ceza yasası Çerkeslerde bulunma- dığı gibi hapishane de yoktur. Ancak bu suçlunun cezasız kaldığı anlamı- na gelmıyor. Mahkemeler de thama- deler tarafindan oluşturulur ve istis- nalar hariç suçlular genellikJe tazmi- nat ödemeye mahkûm edilirdi. Aile Içlndefcatıkurallar "Habze"nin en başta gelen kuralı olarak büyüklere saygı ve itaat bir Çerkes gencinin mutlak surette uyma- sı zorunlu kurallann başında gelir. Bir Çerkes genci babasının huzurun- da asla oturamaz, birlikte yemek yi- yemezdi.Evli bir erkeğin ya da kadı- nın çocuklanru büyüklerinin yanında sevmesi çok ayıplanırdı.Bir Çerkes kadını asla kocasından önce yatamaz ve yatakta kocası sırtını dönmeyince- ye kadar kendisi dönemezdi. Bir ka- dın kocasuun izni ohnadıkça yanın- da oturamaz, kocası, kayuıpeder, kay- nana, kayın ve görümcelerine ismiy- le asla hitap edemez. Eğer çocuklan aile büyüklerinden birinin adını taşı- yorsa onlara da adlanyla hitap edemez- ler. Bu gelenek nedeniyle Çerkesler- de "ikinci-takma ad" kullanılır.Eşle- rin birbirine hitap ederken, bırbirin- den söz ederken çoğunlukla "kendi- si", "bu", "biamkr, "evimizdeki'', "çocuklann babası ya da anası" gibi kelimeler kullanılırdı.Murat Papşu' nun "Çerkes Adlan Sözlüğü" adlı ki- tabında yer verdıği bu gelenekJe ilgi- li anektodlardanbirkaçuıı sunuyoruz: "Bir Çerkes köyünde okuma yaz- ma seferberBğinin başlaûkhğı 80'Hyıi- larda kursa kaülan kadından okuma kitabından bir cümieyi okuması iste- nir. Aksi gibi cümle de 'Lale top oy- na' imiş.Kocasımn adı 'Lale' olduğu için cümleyi okuyanıayan kadm so- nunda utana sıkıla 'Yezır (kendisi) top oyna' devjvenniş." tstanbul'da bir Çerkes ailesinde genç kız o gün alışverişe giden annesine bir şeyi nerden aldığını sormuş. Annesi: - Babanın çarşısından aldım, de- miş. - Babamın çarşısı neresi? - Hani var ya, babanın çarşısı... Kocasının adı Mahmut olduğu için kadın ahşveriş yaptığı yerin Mahmut- paşa olduğunu söyleyemiyormuş. Düğün... Çerkes törelerine göre genç kızlar ve erkekler evleninceye kadar birbi- rinden kaçmaz. eğlencelere birlikte katılır, dans eder ve şakalaşırlar. Bir delikanlı ve genç kız eşini seçmekte özgürdür. Gençler daha çok özel eğ- lence ve düğünlerde birbirlerini gö- rüp tanışma olanağım bulurlar.Genç- lerin eğlencelerinde büyükler çoğun- lukla olmaz. Zira genç bir kız baba- sının ve diğer büyüklerinin huzurun- da oynamaya utanır. BflalTemizel, Kafkasya'dan gelip To- kat'ın Artova ilçesüıe yerleştirilmiş bir Kabardey. Çerkes geleneklerinin bü- tün yönleriyle yaşatıldığı dönemleri anlattığında derin bir iç çekiyor. :"Bi~ zim gençliğimizde eğlencelere köyün kız, erkekbütün gençleri kanbrdL Çer- keslerde o dönem pek sofu çıkmazdı ama nadiren biri çıkıp da kızını düğü- ne göndermemekte inat ederse biz o kız arkadaşrmızın evinin önüne gider gizBce onu pencereden çıkanp düğti- ne götürürdük. Eğlence bitince de yi- ne a>™ şekilde pencereden eve sokar- dık. Ailesi bunu sonradan öğrendiğin- de gençlere kıanazgülergeçerdL Şim- 'Tanrı atı Çerkes için yaratti^ Çeftes etin Öner, Çerkeslerin en kutsal varlıklannm 'At, avrat, sflah ve vatan' olduğunu belirtiyor. Gerçekten at, bir Çeftes için vazgeçilmez bir varlıktır. Atsız bir Çerkes düşünülemez. Bugün bile herhangi birine 'Çerkes denince aknna ne geKyor' diye sorulsa hiç kuşkusuz 'at' yanıtıru alırsınız. At ve binicilik konusunda Çerkesler, dünya çapında ün yapmışlardır. Çerkes genci toplumda ilk statüyü ata iyi binmekle elde ederdi.Gemilere binerken erzak çıkınından çok, atını almak için kavga verdi. Aç kalmayı göze aldı.. ama atsız kalmayı asla.Anadolu'da yaya yürümeyi göze aldı, ama yine de gururuna yedirip eşeğe binmedi. O yüzden nerde güzel bir at görse dayanamayıp atladı sırtına ve "YaDaaah!'' deyiverdi. O yüzden adı 'at hırsızTna çıktı. Zaten geleneklerinde yok muydu? Kafkasya'da iyi bir at çalmayana 'detikanh' denmezdi. Atını çaldıran ise toplum içinde gülünç duruma düşer, karizması çizilirdi. Bu konu açıldığında bazı Çerkesler hemen savunma pozisyonuna geçiyor. Çetin Öner ise * Ata binmesini bilmeyenin at neyine_ O da adam olsun annı çaldırmasın" diyerek bi güzel dalgasını geçiyor. Bir Çerkes arkadaşım ise Çerkeslerin at çalmayı hırsızlıktan saymadığını belirterek şunlan söylüyor: "Bir Çerkes iyi bir at görünce 'bu ancak bana yakışır' diye düşünüyor. Onu hırsıznk olarak gönmüyor." Atla ilgili ne de güzel fıkralar üretmiş Çerkes toplumu. Işte bu fikralardan biri: Hâkim, at çalan Çerkese sormuş: - Niye çaldın adamın atını? Çerkes yanıtlamış: - Hâkim Bey, yanlış biliyorsunuz. O at benim. Allah deveyi Araplara, eşeği Acemlere, atı da biz Çerkeslere yarattı. Allah'ın bana yarattığı atı bir başkasında görünce geri alıyorum. Siz malınızı başkasında bırakır mısınız? Çerkesleryoldaşlarını çiçeklerle andı 1864 yılında sona eren Rus-Kafkas Savaşı'nın ardından insanhk tarihinin en trajik sürgünlerinden birini yaşayan Çerkesler, yollarda can veren 10 binlerce yoldaşıru andı. EUerindeki karanfUleri tstanbul Boğazı'ndan Karadeniz'e. buradan da Kafkasya'ya ulaşması dileği ile Boğaz'ın sulanna bırakan Çerkesler, sürgünde yaşanan trajediyi, söyledikleri hüzünlü şarküaria anlatülar. (Fotoğraf: ALPER tZBUL) Kafkas Dernekleri GenelBaşkanı Muhittin Ünal, Çerkes âdetlerini anlattı: Çocuklan toplum sorumludur M uhittin Ünal, Kaflcas Dernekleri Genel Başka- nı. Aynı zamanda araştır- macı-yazar. Ünal'la Çerkes gele- neklerini konuştuk. - Burda doğan bir Çerkes knn- Kginivekültürünü nasıl kazamyor? MUHİTTtN ÜNAL - Benim ku- şağım şansh kuşakn. Yaşhlanmız, de- delerimiz bizi yetiştirirdi. Misafır geldiğinde ya da yaşlüar toplanıp sohbet ettiklerinde biz onlara hizmet ederdik. Bu toplantılar, hem dil hem gelenek öğrenmemize vesile olurdu. Göç sırasuıda çektiklerini anlatır- lardı. Açlık, hastalık, parçalanmış aile sorunlan konuşulurdu. Ailenin bir kolu başka gemiye bindirilmiş, diğer kolu başka gemiye. Buraya geürken de fark- lı bölgelere yerleştirilmişler. Ekmeğe razılar, ama onu bile bulamamışlar. Tabii Osmanlı'nın imkânı vardı da vermedi mi? Hayır, insaflı olmak lazım. O koşullarda o kadannı yapabildi. Rusya 60 bin Çerkes yollayacağını söyledi 30-40 katını yolladı. Osmanlı ne yapsın? Işte Kafkasya'dan gelenler ve birinci kuşak gelirken geleneklerini de buraya ta- şıdı. Bizde onlardan öğrendik.'" -Çerkesler, Anadolu'ya nefcrini getirdiler? UNAL - Yerleşip de acılannı unuttuktan sonra uyum sağlama süreci başladı. Göç sırasında üst kesim, büyük ölçüde geldi. Geleneği asıl yaşatan • Kafkasya'dan gelirken kamalanmızı ve yamçılanmızı da getirdik. Çünkü bir Çerkesin en değerli varlığı atıdır, kılıcıdır, yamçısıdır. Yamçı yataktır, evdir, oteldir, orman içerisinde her şeyimizdir kılıcımızla beraber... kesim buraya gelince gelenek burada daha fazla sürmeye başladı. Sanatçılar hassas olduklanndan acılara katlanamayıp onlar da geldiler. Bir sanat- çı kolay kolay çıkrruyor. O nedenk en güzel ağıt- lar, şarkılar, söylenceler göçle birlikte bu toprak- lara geldi ve burda yaşadı. Şu aktler nedir? ÜNAL - O bıza: boynuzdan yapılıyor. Çok önemlidir Çerkes geleneklerinde. Bütün törenler- de bıza vardır. Kafkasya sınırlanna vardığınız anda, eğer haberleri varsa yanlannda bir yaşh ve iki yardımcısı yerel kıyafetler içerisinde tepsi içe- risinde kurutulmuş et ya da mısır unundan yapıl- mış ekmek ve genellikle üzüm suyu sunarlar. Oranın büyüğü bir konuşma yapar ve o konuşmayı yapıncabu bızayı size ik- ram ederler. Ö bıza elindeyken konu- şur ve siz bızayı alırsınız, o andaki duygulannızı anlatırsınız, bundan bir yudum alırsınız, arkadaşınıza verirsi- niz. Herkes sıraylayudumlar, karşıla- maya gelenler de aynı şekilde yudum- lar. Dolayısıyla bu düğüncü kafilesi yo- la giderken, düğüncü kafilesi kapıya geldiği anda bıza içilerek karşılıklı iyi niyet temennilerinde bulunulur ve bı- za içilir." - Gelenekler aileden mi öğrenilfyor? ÜNAL - Hayır toplumdan. Bir ço- cuğun yetişmesinde nine, dede ve top- lum söz sahibidir. Ana baba kanşamaz. Çocuk meziyet sahibi olarak yetişir. O nosyonlara sahip olarak göçlerle beraber gel- diler. Önce büyüklerimize itaat etmemiz öğretil- di. Saygı bizim geleneğirrnzin temel taşıdır. Geleneklere karşı gelen cinayet işlemiş gibi dış- lanırdı. Ürdün'de Çerkeslerin derneğindeki toplan- tıda Çerkes kökenli olan Ürdün Sosyal Güvenlik Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Ürdün Hava Kuv-vetleri Komutanı da sivil elbiselerini giyip gehnişlerdj. Bunlar arkada yaşlarma uygun yere oturdular. Ön tarafta yaşlılar oturdu. Gelenek öy- le emrediyor. Bizde ise yüksek makam sahipleri en önde oturur. Çünkü gelenek erozyona uğramış. Çerkes toplumundaki statü yaşla belirlenir. di bunu yapmak mümkün mii?" tçgüveysi alma geleneği Çerkesler- de yoktur. Evlenen delikanlının kan- sı etrafinda dolaşması ayıp karşılan- dığuıdan, gelin eve geldikten sonra damat arkadaşlanndan birine misafır olarak gider. Ancak geceleri kimseye görünmeden eşinin yanuıa gidebilir. Sabah büyüklerine görünmeden aynhnak zorundadu".Kayınpederi ile Anadolu'da bugün de geçerh olan "ge- Bnrjketme",yani konuşmama gelene- ği Çerkeslerde çok güçlüdür. Toplum Içî saygı kurallan Çerkes gelenekleri, toplum içinde kadın ve erkeğin karşıhklı olarak bir- birine saygısını gösteren kurallar di- zisı içerir. Karşıdan bir erkek geçti- ğinde yüzlenni yolcuya çevirerek er- kek geçinceye kadar ayakta bekle- mek gerekir. A\TII şekilde karşıdan gelen erkek de kadınlara saygısını göstermek için yanlanna gelmeden 40-50 metre yaklaşınca anndan iner.Bu gelenekle ilgili yaşanmış olay, Çerkes- ler tarafindan sıkça anlarılır: An üzerinde kasılarak ilerleyen bir adam yolunu kesen genç kıza: - Sen Çerkes kızı değil misin? Utan- madan yolumu nasıl kesersin? diye çı- kışmış. Genç kız: - Geçerken tam önümde afını kam- çılayınca Çerkes olmadığuıa kanaat ge- rirdim. Geleneklerimizde kadının ya- nuıda ata vurulan kamçı kadına vu- rulmuş sayılır. tşte bunun için yolu- nu kestim. Anladın mı şimdi? demiş. Kadınlara köy dışında rastlayan er- kek onlara refakat etme teklifinde bu- lunur. Kadınlar da bu teklife "sağol" diye karşılık verir. Kadınlar erkekle- rin toplu olarak bulunduklan mahal- den geçmemeye çalışırlar. Çünkü ka- dın geçerken erkeklerin ayağa kalkma- sı ve uzağa çekilmesi gerekmektedir. Dilenci sanacaklar diye... Atlı erkekler yolda rastlaşınca da- ha küçük olan, 50 metre uzakta iken saygı gereğı atından iner. Karşı taraf da genç ve aynı sınıftan ise o da atın- dan inmek zorundadır. Atlı olan, say- gı gösterümesi gereken bir kişiye rast- layınca mutlaka anndan inerek yaya olarak yanından geçer. Kadınlar yolda giderken bir erke- ğeya da erkek grubuna rastlarlarsa ön- lerini kesmez ve geçinceye kadar bir kenarda bekler. Bu gelenekler köyden kente göçler başlayıncaya kadar Ana- dolu'daki Çerkeslerce titizlıkJe uygu- lanmıştır. Yine Bilal Temizel'den bir anı dinleyelim: "Babaannemlebir gün ilçeye indik. Yolda giderken birden babaannemin benimle birfiktegebnediğini ve bir du- var dibinde beklediğini gördüm. Ya- nına giderek neden geunediğini sor- dum. "Sürekli erkekler yoldan gelip geçiyor, önlerini kesmemek için bur- da bekliyorum' dedL Ancak ilçenin sokaklan çok kalabahk olduğu için durmadan yoldan birüeri geo'p geçi- yordu. Babaannem de öylece bekü- vordu.'Böyle burda beklemeye devam edersen seni sonra dilenci sanırlar' diyerek kohından tutup yüriirmeye çabsüm. Fakat o direndi ve' Ne yapa- yım.. benı dilenci sanacaklar diye gelenekleri mi çiğneyeyim' diyekar- şıhkverdL" BİTTİ FIKRALAR ANLATIYOR: Abhaza beyi affetmez^ ^ ^ erkes fıkralannın çoğunluğu, • ilk geldikleri dönemde \ ^ y çektikleri dil zorluklan, at hır^lıklan ve geleneklerin çiğnenmesi ile ilgilidir. Aldığımız flyata İki Abhaza iyi bir at çalar ve satmak üzere pazara getirirler. Birisi: - Benim biraz işim var. sen alıcı çıkarsa satarsın. der ve gider. Bu arada Adıge gelir ve Abhazaya attan anlamaz bir edayla sorar. Abaza anlatır, bu eyer, buna oturulur, bu gem, ata yön verir. Adıge, dur bir deneyeyim, der ve ata atlar atlamaz hızla uzaklaşır. Aynlıp geri dönen arkadaşı atı göremeyince sevinçle sorar: -Atı sattın mı? -Evet. -Kaça? -Aldığımız fiyata. imamın açmazı Abhaza beyi namazını her zaman imamın sağmda kılarmış. Bu öyle kanıksanmış ki. bey geç kalsa bile kimse durmaz, boş bıraku"larmış. Bir gün namaz vakti, köye gelen bir yabancı boş görünce imamın sağ tarafına geçmiş. Geç gelen bey de ister istemez imamın soluna geçmiş. Namaz sonu sıra selama gelince imamı bir düşünce almış. Dini vecibeyi yerine getirip önce sağa selam verse, sol tarafinda kalan bey kızacak. Onu memnum etmek için önce sola selam verse günaha girecek. Bakmış ki çıkış yok, içinden Allah affeder, Abhaza beyi affetmez diye geçirip ani bir kararla önce sol tarafa dönmüş: - Esselamünaleyküm ve rahmerullah, sonra da sağa...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear