23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 MAYIS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA JvLJ.LJ. U l \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKEV Bir desüslübebekler getir / zmir'in Konak Meyda- nı'ndaki heykel, insan hakla- n sa\-unuculannı bekler, her 15 Mayıs'ta. Ister ki binlerce insan toplansın alanda, tek tek ge- lip karanfıl bıraksınlar önüne. O- nun adı ders kitaplanna yazılır ama Insan Haklan (Hukuku Beşer) adın- da bLr gazete çıkardığı anlatılmaz. Çünkdi, bu ülkede "fnsan Hakla- rı"nı savunmak "bölücülük", "komünist işi" sayılmıştır yıllar- ca!.. Işgal ordusunun karşısına dikilip ilk kurşunu sıktıgı, bir gazeteci ol- duğu bılinır ama yazdığı bir yazı girmez ders kitaplanna. Hele, "Umumi olması gereken mektep- ler bile patronlann çocuklanna mahsustur" diyerek paralı eğitime karşı çıktığı yazısı hiç girmez. Bu yüzden de, üniversitede harçlara karşı çıkan öğrenciler tanımazlar onu. Protestolannda resmini taşı- mazlar, anıtına karanfil bırakmaz- lar... Ell tabanca tutan gazetecl Çelenkler doldurur her 15 Ma- yıs'ta etrafını, "protokol" sıralanır önünde... 0 bir gazetecidir ama elinde kalem değil, tabanca rutmak- tadır. Rahatsızdır hayatının bu anı- nın heykelleştirilmiş olmasından. Bir tek yazısını okumamış olanlann önünde dizildiğini çok iyi bilmek- tedir. Kaç yürek var ki, 14 Şubat 1919'da yazdığı şu sözleri haykıra- bılsm: "Ihtilaf ve lakaydiyi bıra- kalım. Cihan bize düşmanken, biz ne fngiltere'den, ne Fran- sa'dan, ne saireden kendimize u- fak bir muavenet ve muhabbet beklemeyelim. Bizi kurtaracak kendi ruhlarımızın derinliklerin- den doğan samimiyetle, birbiri- mizin ellerini sıknıak, bünye-i millimizi ezen canileri şiddetle ce- zalandırmak ve bu babta yalnız biz Türklerin mahvulmaması için propaganda, isyan her şey, evet her şey meşru olacaktır." İlk kurşunu onun sıkıp sıkmadığı bile tartışılır. Peki hiç düşündünüz mü, bu soruyu ona sorsalar, nasıl bir karşılık verirdı? Bağımsızlık Hasan Tahsin'in İzmir Konak Meydanı'ndaki heykeli, insan haklan savunuculannı belker, her 15 Mayıs'ta. için bilinçli bir intihan göze alan bu koca bedeni, kalabahk arasında iler- lerken bir an durdursak ve ona ilk kurşunun elindeki tabancadan çıkıp çıkmayacağını sorsak, nasıl bakar- dı acaba bize!?. Posterleri yapılmaz, resmi tişört- lere basılmaz. Çûnkü Hasan Tah- sin derler onun adına... Evet, Ha- san'dır onun adı yalnızca!.. Ne olur ki Hasan'dan!?. Heykeli, bağımsızlık oyunundaki bir satranç taşı gibi duruyor Iz- mir'de... Ve bağımsızlık yandaşlan, emperyalizm karşıtlan, insan hak- lan sa\ r unuculan bu oyunu dama sa- nıyor, taşlan tanımadıklan için hamle üretemiyorlar. Bu yüzden de matrakça "mat" olunuyor sürekli olarak. Kadın haklan savunuculannı da göremeyiz, anıtına bir çiçek bıra- kırken. Oysa, Hasan Tahsin'e sü- rekli olarak saldıran Köylü gazete- sinin 17 Ağustos 1918 tanhli sayı- sında şu yazı okunur: "Hasan Tah- sin kadınlanmızın yüzlerini aça- rak tiyatrolara, eğlencelere gide- lim teranesiyle söz ve \icdan öz- gürlüğüne sahip olduğunu iddia ederken, başkalannın namusuna olsun hürniet etnıiş olsaydı, mil- letinin kalbinde kazanmış oldu- ğu yiiksek makamı tarih sayfala- rında lekeletmemiş, kirletmemiş olurdu." Köylü gazetesınin sahıbi "Köy- lücü Refet" diye bilınen Mehmet Refet'tir. Hasan Tahsin'in ölümü- nün ardından işgal güçleriyle işbir- liği yapan, gazetesıne maddi destek sağlayan Mehmet Refet'in bu ruru- mu, kadınlann başörtüsü üzerinde politika yapan ve Ortadoğu'yu işgal edenleri alkışlayan günümüzdeki kımi yazarlarla örtüşmüyor mu? İlk Kurşun' değil ilk Dtreniş' Bir çocuk görmüştüm Konak Meydanı'nda; elindeki oyuncak ta- bancayı Hasan Tahsin'in heykeline doğrultmuş, "Bıjın... Bıjın..." diye ateş ediyordu. Bağımsızlık yolunda ilk direnişi gerçekleştiren Hasan Tahsin'i, eli tabancalı bir adam ola- rak topluma sunmak büyük bir ha- tadır. Bu hata, Izmir'de bir ilkokula "tlk Kurşun" adınm verilmesiyle sürdürülmüştür... - Hangi okula gidiyorsun? - ilk Kurşun Okulu'na!.. Bir çocuğun böyle bir yanıt ver- mesinden rahatsızlık duymayan bir eğitimcı var mıdır? Ne yazık ki bir değil, pek çok "eğitimci" var! Eğer böyle olmasaydı, okulun adı "ilk Direniş" olarak değiştirilirdi. Silah- lardan, kurşunlardan anndınlmış bir tarihtir insanlığa yakışan. Bağım- sızhğın tarihi, düşünce özgürlüğü- nün, insan haklannın, bilimin ve sa- natın tarihidir. "tlk Direniş" yeri- ne "tnsan Hakları" da denilebilir o okulun adma. Hani, bize bugüne kadar bir yazısını okutmadıklan, bi- zim de merak etmediğimiz Hasan Tahsin'in gazetesi olan "tnsan Haklan"!.. Tülin Şener Demir, 1998 yılının Kasım ayında yapılan "II. Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi"ne, ana- okullannda yapılan bir araştırmayı sunar. Ankara'daki kamu ve özel anaokullannın karşılastınldığı ça- lışmada yer alan sorulardan biri de şudur: "Kurumunuzda en çok hangi oyuncak/oyun malzemeleri bulunmaktadır?".. Yanıtlardeğer- lendirildiğinde, elektronık oyuncak- lar, müzikJi aletler, masa oyunlan, hareketli oyuncaklar özel okullarda daha çok görülürken, kamu okulla- nnın özel okullara üstünlük sağla- dığı tek alan "oyııncak silahlar" olmuştur. Bu tür oyuncaklann ora- nı devlette yüzde 12.9, özel okul- larda ise yüzde 2.1 'dir! Oyuncakçı antca, Ne çok oyuncaklann var; Top, tank, tüfek, tabanca... Gövdem titriyor, Onlara bakınca! N'olursun oyuncakçı antca, Bundan böyle bizlere, Oyuncak tüfekler yerine, Ak yelkenli bir gemi, Bir de süslü bebekler getir, Unutma emi? Sonra oyuncakçı amca, Senden aldığım tüfekleri, Bozarak onlardan kusyaptım, Bana kızmazsın değil mi? Tabancayı kuş yapmak... Hasan Tahsin'in elindeki taban- cayı da bozarak kuş yapalım... Ya da bir kafesın kapısını açarken anıtlaş- tıralım onu. Bize bu düşünceyi ve- ren şıirın şairi Abdülkadir Bu- lut'tur. Bir ilkokul öğretmeni olan Bulut, Silifke/Anamur arasında çahşan bir minibüste, yerini yaşlı bir kadına verdikten sonra bir dönemeçte kapı- nın açılmasıyla dışanya savrulur ve son nefesini verir, nice kaplumbağa- nm ezildiği Akdenız yollannda... Kazanın olduğu tarih, 8 Ağustos 1985'tir... Ve, Hiroşima ile Nagaza- ki kentlerine atom bombalannın atı- lışırun 40. yılı anısına düzenlenen etkinliklerde sel olup akmaktadır gözyaşlan! 1. Metro Croup Kısa Film Yarışması Genç yetenekler için olanak... Kültür Servisi - TÜRSAK Vakfı'nın danışmanlığmda Metro Group'un bu yıl ilk kez düzenlediği ve gelenekselleştirilmesi tasarlanan 1. Metro Group Kısa Film Yarışması için başvurular başladı. Başvuru süresi 3 Ekim 2003 Cuma günü sona erecek olan yanşma, yaratıcı genç yeteneklerin ortaya çıkanlmasını ve yönetmen adayı öğrencilerin eğitimine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Türkiye'de sinema ve iletişim alanında eğitim gören üniversite öğrencilerinin birden çok filmle katılabilecekleri yanşmada konu ve tür kısıtlaması yok. Filmlerin VHS, VCD veya DVD formatında teslim edilmesi, sürelerinin jenerikle birlikte 15 dakika olması, son öğrenim yılında üretihniş ve daha önce herhangi bir yanşmaya katılmamış olması gerekiyor. Yarışmamn birincisi Baden- Württemberg Film Akademisi'nde 2004'te 2 aylık burslu sinema Buyıl üçüncüsü düzenlenen Afyonkarahisar Caz Festivaliyarın başlıyor eğıtımı ve yaşam giderlerinin karşılanması; ikincisi yine aynı akademıde 2004'te 2 aylık burslu sinema eğitimi; üçüncüsü 1500 Euro; mansiyon kazanan öğrenci ise 1000 Euro ile ödüllendirilecek. Katılan yapıtlar TÜRSAK Vakfı Yönetım Kurulu Başkanı Engin Yiğitgil başkanlığındaki, yönetmen Tevfik Başer, yönetmen Nuri Bilge Ceylan, sinema yazan Aİin Taşçıyan, sanat eleştirmeni ve yazar Doğan Hızlan. Baden- Württembeig Film Akademisi Yönetmeni Dr. Arthur Holer, sinema yazan Arilla Dorsay, sinema ve tıyatro oyuncusu Meltem Cumbul ve Metro Group Türkiye Temsilcisi Nurdan Tümbek'ten oluşan seçici kurulca değerlendirilecek. Sonuçlar 13 Ekim'de açıklanacak ve ödül töreni 24 Ekim'de Alman Konsolosluğu'nda yapılacak. (Yanşma şartnamesi ve avrıntılı bilgi için: 0 212 451 (J8 54) er geçen yıl kendini yenileyen festival, önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşecek söyleşi, sergi, atölye çalışmalan ve konserleri sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Yoktanfestival varetmek ECE BAKTIAYA Resimden edebiyata, tiyatrodan sinemaya farklı sanat dallannın 'caz'la kesiştiği Af- yonkarahisar 3. Caz Festivali yann başlı- yor. 30 Mayıs'a dek sü- recek olan festivalin sa- nat yönetmeni; Afyon'u, dün- yaca ünlü sanatçılan ağırlayan bir 'festi- valler kenti' yapmayı amaçlayan Hüse- yin Başkadem. Festival, bu akşam Cumhuriyet Tesisle- ri'nde yapılacak tanıtım kokteylinin ar- dından, yann Kocatepe Üniversitesi Ah- met Necdet Sezer Kampusu'ndaki kok- teylle resmen açılacak. Kokteyli 21.30'da Hasan Kocamaz Dörtlüsü konsen ızle- yecek. Dört gün sürecek festival boyunca, Refik Durbaş, Semih Poroy, Gülsen Tuncer, Tuncel Kurtiz, Işıl Özgentürk, Tan Oral, Egemen Berköz, Erdal Alo- va, Mehmet Güleryüz, Perihan Mağ- den, Lale Müldür, Sevin Okyay, Muam- mer Ketencoğlu, Ricardo Moyano, Na- ap Jazz, Tamburada Jazz, tstanbul Bil- gi Üniversitesi Genclik Caz Orkestrası. Şenova Ülker Caz Orkestrası, Can Tan- yeli, Yahya Dai, Yavuz Tanyeli, tsa Çe- lik, Murat Beşer, Handan tpekçi, Alper Maral, Aykut Uslutekin gibi yazar ve sa- natçılar söyleşi, sergi, atölye çalışmalan ve konserlerde Afyonlu sanatseverlerle buluşacak. Yaşanan savaş sendromu ve ekonomik sıkıntılara karşın festivali geliştirerek üçüncü yılına taşıyan Hüseyin Başkadem, etkinliği önceki yıllardan ayıran en önem- li özelliğiniiı Afyon Kocatepe Üniversite- si Rektörü Halim Sözbilir ile Afyon Va- lisi Muzaffer Özdilek in verdikleri mad- di-manevi destek olduğunu belirtiyor: "Tüm imkânsızlıklar içinde verilen destek, festival için çok önemli. Bu yıl Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Halim Sözbilir ve Afyon Valisi Muzaf- fer Özdilek'in bu festivale çok katkısı oldu. Vali Afyon'da çok birleştirici, her- kesi bir araya getiren \e kültürün, sa- natın ne kadar önemli olduğunu insan- lara Mirgulayarak söyleyen, bu konuda maddi ve manevi iyi niyetini ortaya ko- yan bir tavır sergiledi. Rektör ise yeni olmasına rağmen çok büyük bir sami- miyetle festivalin Afyonluların yanı sı- ra üniversite için de önemli olduğunu. üniversite olarak bu festivali başından sonuna kadar destekleyeceklerini be- h'rtti. Üçüncü vilına giren bir festivalin, zamanının ve standartlannın belirle- nebilmesi için çok çalışıldı. Gerek üni- versitenin, gerekse valiliğin yüreklen- dirmeleri ve katkılarıyla festival kendi standardını oluşturdu. Her yıl mayıs ayının son haftası düzenlenecek olan festivalin diğer önemli özelliğiyse açık hava konserleri." Sanatın her dahndan insanlann katılı- mıyla eğitim çağındaki çocuklara yönelik atölye çalışmalanmn yapılacağı festival- de, yazar ve sanatçılann ilçe ve köy okul- lannda cazla kendi sanat dallannı birleş- tiren, kıyaslamalar yapan söyleşilere ka- tılacaldannı söyleyen Başkadem, "Sanat bir bütündür. Cazı, diğer sanat dalla- nndan ayıranıazsınız. Caz Festivali de doğası gereği doğaçlamaya uygun, sa- natın en önemli karakterini içinde ba- nndınyor" diyor. Açık hava konserleriy- le halka açılacak olan festivale katılımın fazla olacağını umduklannı söyleyen Baş- kadem, en önemli yanı sanatı ve sanatçı- lan halk ve ögrencilerle buluşturması olan festivalin giderek bir 'caz karnavalf ha- vasına bürüneceğine inanıyor. ESÎNTtLER ZEYNEP ORAL Ormanda... "- Sence bir ağaç, kaç yaprağı olduğunu bili- yor mudur? - Elbette, bilmesi gerekir. - Topraktan ona göre su çekiyor, değil mi? - Dinlesek duyarız herhalde. - Gökyûzü hışırdıyor. - Çok güzel. - Işıklı bir oda gibi burası."... Günlerdir, olur olmaz zamanlarda, olur olmaz yerterde bu diyalog gelip yerleşiyor kafama. Bir türlü engel olamıyorum. Sahi sizce de bir ağaç, kaç yaprağı olduğunu biliyor mudur? Bence mut- lak biliyordur. öyle ya, topraktan ona göre su çe- kecek... Dinleyin ağaçlan, siz de duyarsınız... Ben dinliyorum... Gökyüzü hışırdıyor... Çok güzel... Işıklı bir dünya burası... Latrfe Tekin'in 'Ormanda Ölüm Yokmuş' ki- tabından (Metis Yayınları) bu diyalog. Şimdilerde değil, ilk çıktığında, iki yıl önce okumuştum bir so- lukta o kitabı. Şimdi, aklıma ve yüreğime takılma- sı... Shakespeare'in 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'ndaki büyülü ormanı düşünüyorum. Çehov'un kıyım- dan kurtulamayan Vışne Bahçesi' ya da kiraz bahçelerini... Nâzım Hikmet'in kayın ormanları- nı... Ormanların tepesinde gökyüzü hışırdıyor. Hı- şırtıyı sular duyuyor. Duymayan sular ölüyor. Ya- şar Kemal'in denizi küsüyor. Sait Faik'in deniz- leri öksüzleşiyor. Eyuboğlu'ların Azra Erhat'la- nn toprakları, Dağlarca'nın doğası matemde... Yıllar önce, bir başka kıtada, bir başka ülkede, annesini babasını bir iç savaşta yitirmiş kapkara derili küçük bir kız çocuğu, "Ağaçlann anneleri babalan varmı?" diye sormuştu. "Elbet var" di- ye yanıtladığımda, "Öyleyse, büyük ağaçlar ke- sildiğinde, çocuklan küçük ağaçlar ağlıyordur... Küçük ağaçlarkesildiğinde, anneleri babalan, bü- yük ağaçlarağlıyordur" gibilerinden bir şeylermı- rıldandı. Ya da bana öyle geldi... Farklı diller ko- nuşuyorduk, belki de okuduğum onca roman, şi- ir yüzünden küçük kızın öyle dediğini sandım... Şimdi aklıma ve yüreğime bütün bunlann takıl- ması... Acaba, diyorum, acaba hükümet üyeleri roman okuyan, edebiyat ürünlerinden pay alan insanlar olsaydı, para bulmak için doğal SlTalanlannı ima- raaçabilirlermiydi? Acaba hükümettekiler, bu ül- kenin her karış toprağını, gürül gürül akan Türk şiirini, edebiyatımızın kazanımlarıyla yoğurup de- ğerlendirebilselerdi, ormanları satışa çıkarabilir- ler miydi? Dünya ve Türk edebiyatıyla haşır ne- şir olsaydılar, milletin ortak kültür mirasını, ortak zenginliğini, ortak kullanım alanlarını, ortak solu- num alanlarını inşaata açabilirler miydi? Doğal SİT bölgesi olarak koruma altına alınmış doğal güzellikler, cennet kıyılarvetoprak kaybını önle- yen, gökyüzünü hışırdatan ve aydınlatan orman- ları gözden çıkarabilirler miydi? Buralardaki ka- çak yapılanmaya af çıkararak, bu katliamı teşvik edebilirler miydi? Hiç sanmıyorum. Sanmıyorum çünkü o zaman duyarlılıklan ge- lişmiş olurdu. Her şeyin satılık olmadığının bilin- cine vanrlardı. Ekonomik sorunlara akılcı yakla- şımlar üretebilirlerdi. Sanmıyorum, çünkü o za- man milletin, toplumun sesine kulak verirlerdi. Sanmıyorum, çünkü o zaman, birinci derece do- ğal SİT alanı kabul edilmiş olan bu alanların, ba- balanndan miras kalmış malları değil, Türkiye'de yaşayan herkesin, hepimizin, çocuklanmıza, to- runlarımıza bırakacağımız, bırakmamız gereken bir 'emanet' olduğunu bilirlerdi. Hayır, edebiyattan pay almış olsalardı, para bulmak için SİT alanlarını imaraaçmazlardı, aça- mazlardı. Böyle bir katliama izin veremezlerdi. e-posta: zeynep < zeyneporal.com Faks:(0 212 25716 50) Tünel şenlenecek • Kültür Servisi - ArtlS Terik'in Türk - Alman dostluğuna katkı sağlamak amacıyla düzenlediği 'Tünel Festivali' 27 Mayıs - 1 Haziran tarihleri arasında tstanbul, Tünel'de yapılacak. 6 gün sürecek olan festivalde müzik, dans, moda, resim ve sinema gösterimleri yer alacak. Festival salı günü saat 13.00'te Kun'da yapılacak 'Stop Dans' etkinliğiyle başlayacak. Ardından şiir dinletisi, pandomim gösterisi ve sergi açıhşıyla devam edecek. 3. Öğrenci Hlmleri Yarışması • Kültür Servisi - Maltepe Üniversitesi ve Istanbul Marmara Eğitim Vakfi (İMEV) tarafmdan "4. Türk Belgeselciler Haftası" kapsamında düzenlenen "3. Üniversitelerarası Öğrenci Filrnleri" yanşmasının sonuçlan belirlendi. Ödüller belgesel ve imgesel olmak üzere iki dalda verildi. Belgesel dalında birincilik ödülü 'Suya Atılan Imza' filmiyle Mannara Üniversitesi tletışim Fakültesi öğrencisi Uygar Demoğlu ve 'Taraftar' adlı filmiyle Maltepe Üniversitesi iletişim Fakültesi öğrencisi Demet Yüzen arasında paylaştınldı. imgesel dalının birincilik ödülünü 'Karşı Pota' adlı filmiyle Ankara Üniversitesi tletişün Fakültesi öğrencisi fbrahim Sever kazandı. BUGÜN • YAPI KREDt KÜLTÜR SANAT MERKEZt nde 'Kurmaca Gerçek: Yeni tran Sineması' kapsamında 12.00'de 'Ayna', 15.OO'te 'Kâğıt Uçaklar'. 17.00"de 'Hayat Ağacı' filmlerinin gösterimı; Sermet Çifter Salonu'nda 08.00'de 'Zekâ Oyunlan Beyin • RİTÜEL'de I8.00'de \uray Mert'in 'Çağımız ve Köşe Yazarhğı' İconulu söyleşisi. (0 212 243 13 91) • KIZILIRMAK StNEMASI nda 'Macar Film Şenliği' kapsamında 19.00'da 'Kızıl ve Beyaz', 21.30da 'Jadviga'nın Yastığı' filminin gösterimi. (0 312 467 20 02) • AYA tRİNİ'de 'Mozart Günleri' kapsamında 14.30'da Moskova Konservatuvan Akademik Müzik Okulu öğrencilerinin konsen. (Biletvc: 0 216 454 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear