23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 2003 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Tek Çare Ulusal Güçbirlfği... "Şu AKP'den nasıl kurtulacağız?" Pek çok yurttaşın dilinde... "Kendimiz ettik ken- dimizbulduk". Seçim barajını yüzde 10'datutarsan sonuç böyle olur! Yazıldı, anlatıldı. amagözleri dön- müş, kendilerini vazgeçilmez sanmış politikacılar, bir türlü gerçeği göremediler! Işte, yüzde 36 oyla, kos- koca bir ulusun yönetimi, eskiden beri şeriatçı diye anılan bir kadronun eline böyle geçti. Şimdi kurtulmak?!. O kadar kolay değil! Dokuz milyonun oyu var. Ger- çi bu oyun hepsi Tayyip'lerin değil... ANAP'a, DYP'ye, MHP'ye, DSP'ye, hatta CHP'ye kim kız- gınsa, kim umutsuzsa, kim "Artık bunlargitsin"ha- vasına kendinı kaptırmışsa, onlann oyu! Yedi ay geç- ti, şimdi oy verenlerin yandan çoğu pişman! Her zaman böyle olur, diyeceksiniz. "Ellerim kınlsaydı da onlara oy vermeseydim." Her yeni iktidarın al- tı yedi ayından sonra söylenir! Ama AKP'ye duyu- lan, çok daha derinden, çok daha anlamlı bir piş- manlık, bir yakınma... Beş yıl nasıl geçer? Beş yıla gelmeden Sezer'in Cumhurbaşkanlığı dolacak. Meclis'te AKP'nin bu- günkü çoğunluğu kalmışsa o gün, kim seçilir Çan- kaya'ya? Elbet Tayyip Erdoğan!.. Çok mu şaştı- nız? 365 kişinın 200'ü de kalsa Çankaya, Tayyip Bey'in olacaktır! Şimdi özlemlerini, isteklerini, bir türlü gerçekleştiremeyen Kasımpaşalı, soluğu Çan- kaya'da alınca bekleyın başımıza gelecekleri... AKP kadrosu, hiç mi geçmışte olup bitenleri anımsamıyor? Yirmı yıl, otuz yıl, kırk yıl önce ya- şananlarla ilgili belgeleri, kitaplan hıç mi okuma- dı? Yassıada, Kayseri anılan, sonra 12 Eylül'de ay- larca gözaltında kaianların anlattıklarını... En iyısı, AKP'nin Atatürk ilkelenne ters düşen dav- ranışlarını önlemek ıçin oy silahına başvurmak... 3 Kasım'dayapılan yanlışlığı yeni bir seçimle düzelt- mek. Bir yıl kaldı yerel seçime! Sağdaki soldaki parti- ler, artık gerçeği görmeli... Geçmiş dönemlerde ayn ayrı adaylargöstererek önemli belediyeleri Re- fah'a kaptırmanın nasıl bir çıkmaz, nasıl bir boz- gun yarattığını anlamalı, çare aramalı... Ulusal devletimiz şeriatçı kafalann yönetiminde büyük bir tehlike altında. Her gün cumhuriyet ilke- lerinden biri yok oluyor. Bu gidişle birkaç yıl içinde ülkemiz tanınmayacak bir duruma düşecek... "Ne olacak, bu iktidardan nasıl kurtulacağız?" diyen yurtseverler, Ulusal Güçbirliğinin oluşturul- masını istıyorlar... llk adımı Muğla işçi Partisi atmış... Değişik partilerimizin, sendikamızın temsilcileri bir araya gelerek, Muğla Güçbirliğinı oluşturmuş... İP Muğla h Başkanı Avukat Yüksel San yayımlanan bildiride diyor ki: "Ulusal devletimizin ve bağımsızlığımızın büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğunu gören milleti- miz, Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sinde sözünü et- tiği günlerin geldiğine inanmakta ve artık hareke- te geçilmesini beklemektedir." Yerel seçimlere bir yıl kala, Muğla'da başlatılan güçbirliğinin, tüm partilere, tüm yurtseveriere birör- nek olmasını bekleyelim!.. Orgütlere Kurultay Akordu. Gani AŞIK 16. Dönem CHPKayseriMilletvekili C HP 1946'dan bu yana ılk kez 3 Kasım 'da. pek çok faktörün ve konjonktürün yel- kenine rüzgâr taşıdiğı bir ortamda seçim- lere girdi. Alınan ojiin yüzde 20'nın altında kalması ve bu rakamın içinde, herkesin görüş birlığı ettığı gibi sağ ve merkezden alınan oy- lann çok sınırh olduğu kabul edilirse, tablo na- sıl değerlendirilebılir... Sayın Baykal a göre yüz- de IOO'den fazla bır artışla goz kamaştıran bir başanyı vurgular seçim tablosu. Bu mantalite- ye göre, kendı yönetiminde girilen 99 seçimle- nnde CHP'nın oyu sadece barajın altında değil yüzde 5'in de gerisinde kalsaydı. 3 Kasım se- çimleri yüzde 400 artış anlamına gelecekti, ne mantık ama. Cemal Süraya 30 yıl önce. "De- niz Baykal: Her dunımsaMjnulur" demiş. Muh- terem, genel başkanlığı avukatlık gibi anlıyor. Bu meslekte, bir iğne deliğinden girilıp savun- ma stratejisi oluşturulmaya çalışılması gibi. Gerçek şu ki son genel seçimlerde CHP'nin ge- leneksel seçmenlerinin yansı kitlesel olarak sandığa gıtmemış, gidenlenn bir bölümü de bağnna taş basarak, partısıne oy vermış ya da vermemiştir. Tam bir zihınsel karmaşa. 3 Kasım, büyük kaçışın romanıdır. Romanın kahramanı da. yönetsel siyasal ve ıdeolojik sap- maJann odağındakı genel başkanın kendisidır. Yılgınlığın ve bıkkınlığın uzun öyküsüne kısa bır özet yapmak gerekirse... CHP seçmeni ve örgütleri. genel merkez ta- rafindan daıma önemsenen bir kültürden gelir. Böyle bır duyarlılığa ve demokratik gurura sa- hip olan partinin gerçek sahipleri, 3 Kasım'da siyasal haysiyetleriyle oynandığına haklı olarak inaruyorlar. CHP'de kurumsal kımliğin saygınlığı ve ku- rullann ağırlığı, •yaratan'dan sonra, tsmet Pa- şa'dan bile önce gelirken, gerektiğinde bu ulu- sal kahramana dahı kafa rutulabilirken, yetkisi elinden alınan PM 'nın görevını yapamaz ve ki- şisel dayatmaiara boyun eğer duruma düşürü- lerek felç edilmesı. devre dışı bırakılması; ku- rallann ve ortak aldın partısı olarak bilınen CHP'nin tarihsel prestijinı ağır bıçımde hırpa- lamış, güven duygusunu zedelemış. siyasal, hu- kuksal ve moral anlamda çözülmesıne ortam ha- zırlamıştır. CHP toprağında serpilip büyümüş. kendilerine ulu çınar gözü ile bakılan. siyaset- te doyuma ulaşmış olması gereken ve dönem so- nundamaşallah 75'e merdıven dayayacakolan gruptakı sınırh birkaç kişinın ve bu partiye ya- şamlannın sonuna doğru da olsa ödenecek borç- lannın bulunduğunu unutmalan. partı kamu- oyunda umut ateşlennı söndürüyor ve depres- yonlar yaratıyor. Cumhuriyet kültürü ile banşık bir kışılik, CHP'lilerin ortak övüncüdür. Örgüt kademele- rinden böyle bir donanımla süzülerek gelmiş pek çok yeüşmış insarun akıl almaz bir siyasal kör- lük ve nankörlükJe acımasızca bıçılerek, daha ötesı, kaşarlanmışlık ve müstamellik hakaret- lerine uğratılarak, dış mahallerden devşırilen ve içlerinde bugün bıle "Ben CHP'B değitirrT dıyebilen sıfır km(!) milletvekilleri ile partı ara- sında ortaya çıkan kan ve doku uyuşmazhğı ge- nel başkanın üzerinde hiç eksik olmayan kuş- kulan somutlamış ve doruğa çıkarmıştır. Toplumun ve partililenn tepkı odağı durumun- dakı kımılerinin genel başkanın elı kolu olma- sı. CHP ahlakjnda yeri bulunmayan siyaset yo- lu ile zenginleşme eğilimleri, AKP'nin bıle yap- madığı ölçüdela dın sömürüsü yanında, partı dı- şı çevrelerden milletvekili yapılan ve önen gö- türülen kımılerinin şahsında, Atatürk'ün parti- ye çızdiği yörüngeden çıkılması ve yaşam ko- ridorunun delinmesı çabalan kamuoyunda. CHP'nin tanhsel konumundan, işlevınden ve prensıplennden koptuğuna ve başkalaştığına ilişkin derin kaygılar uyandırmıştır. Yönetimi elinde tutan grup, şu günlerde, son oyununu gösterime sunmak üzere sahne dekorasyonu ya- pıyor. Amaç. orgütlere kurultay akordu yap- mak. CHP tanhınde ilk defa ıl kongreleri. bü- tünlüğün bozulması pahasına taksıtler halınde yapılıyor. Burada kesin bir cinlık var. Orgütler istifaya zorlanıyor, yığınsal ölçeklerde, önem- Iı bır kısmı naylon. yeni kayıtlar elden getınlı- yor. Genel seçımlerden önce CHP'ye katılabı- lecek bürokratlar v e çok özel durumlar için fü- züğe konulan 12. madde han kapısına çevnli- yor ve "padişahım çokyaşa" naralan altında ka- rultayın kazanılması planlanıyor. Bunlar başanlmış da olsa CHP'yi, yerel se- çunlerde hüsran, o tanhe kadar Baykal başın- da kalabilirse, genel seçimlerde bozgun bekli- yor. "Aynı sıryun bir ırmaktan iki defa akmadı- ^ " gibi, 3 Kasım koşullan da bir daha asla oluş- mayacağından, ılk seçımlerde bu kez pabucu da alamadan kaçacaklar ama, CHP de tankatlann alkışlan arasında ve konfeti yağmuru altında ne yazık ki tanhın dennlüderine gömülmüş olacak- tır. Deniz Bey, doğaüstü ve doğasi dışı bir ka- rarla. CHP'yi bırakarak hem bu partinin hem de ulusal solun önünü açsa. tarihin yargısından kurtulur ve de özgün bir kjvancın tadına ulaşır. TV kameralan önünde yumuşak tutulmaya ça- lışılan yüz adaleleri ve gülen gözler "şeffaf yö- netim, huktıkun üsrünlüğü, demokrasinüı er- demi, banş ve kardeşük, topluma adannuşhk" gıbı tatlı sözler Baykal' ı görünmesı gerektığı gı- bı. yazımızın içerigi ise onu olduğu gıbı ıfade eder. CHP'nin dramı da burada saklıdır. Kendi Kaynaklanmıza Yönelmeliyiz Erol ERTUĞRUL Hukukçu Mehmet Faraç KOTULER MAHALLESİ "Kanlı topraklarda Tüm kitapçılarda GUnizi Yayıncılık 0.212 5121172 N e yazık Irak'ın Ga- ziOsmanPaşa'lan. Mehmet Muzaf- fer'len.HasanTah- sin'leri yokmuş. Irak'ın Mustafa Kemal'irün ol- madığıru zaten biliyoruz. Çünkü Mustafa Kemal'ler yüz yılda bir ya geliyor, ya gelmiyor. "Ya Ba- ğnnsızlık Ya ÖKim" deyışının de, bizim ulusumuza özgü bir deyiş olduğu bir kez daha kesinlik ka- zandı. Irak yayıhnacı ve sömür- geci ülkeler tarafından işgal edil- di. Haksız bir savaş ve haksız bir işgaldi bu. Görüldü ki Irak'ın elin- de ne kimyasal silah var ve ne de ldtle yok etme sılahlan... Irak'ın dünya banşı için bir tehHke oluş- turduğu savı ise gerçekdışt Dün- ya banşı için asıl tehlikenin kim- ler olduğu ise gün gibi ortaya çık- a Yaşadığımız çağın, insan hak- lan çağı olduğunu, bflünin, uy- garhğm, çağdaşhğın \ üksekn de- ğerler olduğunu, uluslararası hu- kuk kuraDanrun geçerti olduğu- nu, Birteşmiş Milletier kurumu- nun önemli olduğunu düşünmüş- tük hep. YanılmışE, güç kjmde ise söz de onunmuş hâlâ. Böyle bir dünyada mutlu olmarun yolu, açık ve net, tam bağımsız olmaktan geçmektedir. Geleceğimizle ilgi- li kararlan kendimizin vermesin- den geçmektedir. Irak'ta btzim de tarihimiz var. Dört yüz yıl birlikte yaşadığımız bir coğrafyadır söz konusu olan. Osmanlının yaptırdığı hanlar, çeş- meler, medreseler, camiler, ker- vansaraylar, köprüler, ne yazık ki bombalardan paylanna düşenı al- dılar. Aynca Bağdat, geçmiş çağ- larda önemli bir merkez olduğu gibi, birmasallarkentidir. Alaat- tin ve sihirli lambası, Ali Baba ve Kırk Haramilerhep Bağdat'tadır. Ne acı ki günümüzün kırk hara- mileri Bağdat'ı işgal ettiler. Irak'm şanssızlığı önce Sad- dam gibi bir dıktatörün elinde kalmış olmasıydı. Şimdiki şans- sızlığı ise artık ne zaman kurtu- lacağı belirsiz bir biçünde, yayıl- macı ve sömürgeci güçlerin eli- ne geçmiş olmasıdır. Açık söyle- mek gerekirse, böylesine bir tes- limiyeti yalnızca bizler değil, ABD bile düşünmüyordu. ABD'yi yönetenler, "Savaş um- duğumuzdan daha uzun sürebi- Br" diyorlardı. Ama yanıldılar. Irak teslim oldu. Hiç direneme- di. Ne Cumhuriyet Muhaftzlan ne de düzenli ordu hiçbir şey yok ortada. Böylesine bironursuzluk bizim bile içimize sinmiyor. Ve ulusumuzun büyüklüğünü, böy- le bir olaya bakınca bir kez daha görüyoruz. Savaş sonrası Irak bizi yalon- dan ilgilendiriyor. Mustafa Ke- mal Atatürk'ün "Yurtta Banş, Dünyada Banş" parolası, ülke- mizin ilkesidir. Bu nedenle de hiç kimsenin toprağında gözumüzün olmadığı bellidir. Kuzey Irak'ın önemi, ülkemizir gü\enliği için- dir. O bölgede bulunan PKK-KA- DEK terör örgütünün, geçmişte bize acılar çektirdiğini ve silahlı kuvvetlerimiz karşısında yenil- diğini tüm dünya biliyor. Kerkük ve Musul'daki Türkmenlerin can ve mal güvenJiklerinin de bizi il- gilendiğini herkes biliyor. Terör örgütü yandaşlannın ve Talaba- ni ve Barzani nın emrindeki ça- pulculann, güvenliğimize yöne- lik eylemlerine karşı, Türkiye na- sıl kayıtsız kalabilir. ABD Kongresi'nin, ABD sa- \unma bütçesini onadığını basın- dan öğreniyoruz. Bu bütçede, Tür- kiye'ye de 1 milyar dolar bağış varmış. Ancak, Kongre bu bağı- şı koşula bağlamış. Bu koşulun, Türkiye'nin, Irak politikasında ABD'ye desteğini sürdürmesi ve Kuzey Irak'a girmemesi olduğu belirtiliyor. Bununla da yetinil- miyor. ABD Savunma Bakan Yar- dımcısı "Türkiye ABD'den,ABD yarunda Irak'agirmediği içinözür dilemeüdir'' diyor. Bu baylar ken- dilerini ne sanıyorlar. Hem hak- sız ve çıkarcı bir savaşı başlata- caksmız ve hem de herkesin si- zin yanınızda olmasını bekleye- ceksiniz. Kim özür dilemelidir? Sömürgeci tavn ile ABD mi, yok- sa Irak savaşına katılmayarak onuriubirdavTanışta bulunan Tür- kiye mi? Türkiye Irak savaşında, dolar pazarlıklanna karşın Irak'a girmeyerek dünyamn övgüsünü kazanrnıştır. "SSmyaa"" romanının yazan Brezılvalı Paulo Chelho, Bush'a yazdığı mektupta, "Türk ulusunun ve Mecüsi'nin birkaç milyardoiarasaübnadığını herke- se gösterdiğiniz için size teşekkür ederiz" diyor. Türkiye, para kar- şılığında bir başka de\ letin ıstem- lerini yerine getirecek, para kaşı- lığında kendı güvenlığını önem- semeyecek ve başka bir devletin çıkarlanna hizmet edecektir. Böy- le bir şeyi nasıl kabul edebilınz. Eğer Türkiye ekonomik bakım- dan güç durumda ise bunu yme kendi kaynaklanmıza dayalı ola- rak çözebiliriz. Böyle bir biçim- de bağış kabul etmek onur kun- cıdır ve kolaycılıktır. Başka bir devlete bağlı olmak ve başka bir devletin yol göstenciliğı ile yürü- mek, hiçbir zaman olumlu sonuç getirmez. Mustafa Kemal'in 6 Mart 1922 tarihinde TBMM giz- li oturumunda söyledigi "Türki- ye'ji uygariaşürmak gibi birta- kım bahanelerle, iç yaşamınuza, iç yönetinümize sızan yabancıla- n görmeliyiz™ Oy^a güç ve kuv- vet Türkiye'de ve Türkne halkm- dadır. Mudaka dışandan öğütal- mak, bütün işleri dışannın istem- lerine uygun yürütmek çıkar yol değfldir. Hangi bağınısı/Jık \-ar- dır ki yabancılann öğütleri ile, ya- bancılann planlan ile >1irü>ebil- sin.Tarih böylebirobv kaydetme- miştir" sözleri günümüzü aydın- latıvor. Türkiye'de ilk defa bir kontör kartı kazıdıkça kazandırıyor. Kampanya süresi boyunca hediyeniz, arkasında turuncu hediye paneli bulunan tüm 250'lik ve 500'lük kartlarda. Boş yok! 250'lik kartlarda 5-50 kontör, 500'lük kartlarda 10-100 kontör ya da Cell Bebek kazanma şansı sizi bekliyor. 5SJ HAZIR KART PENCERE Kadınlara İlişkin Bip Güncel SOPU... Her hafta çarşamba günleri bir ek veriyoruz, "Cumhuriyet Gazetesi Fotoğraflanyla Cumhuri- yetin 80 Yılı" adını taşıyor. Büyük ilgi gören bu ekin dünkü sayısı birbirin- den etkıli "ibret" dersleriyle doluydu. En çarpıcı ders: Kadınların seçme ve seçilme hakları.. Hiç 1930'lu yıllan düşündük mü?.. Avrupa'nın çoğu ülkesinde kadınların seçme ve seçilme hakları yok; Türkiye'nin büyük çoğunluğu okumasız yazmasız; daha başka deyışle alfabesiz bir halk durumundayız... Hele kadınlar... Çoğu Anadolu kadını yarı köleyken, canım Mus- tafa Kemal bu belalı işe neden girişiyor?.. • Yunus Nadi'nin 4 Nisan 1930'da çıkan başya- z/sından kimi satırlar "Cumhuriyet devri kadının özgüriük ve saygın- lığına yönelik olarak fiilen büyük işleryapmıştır. Ai- le Kanunumuz (Medeni Kanun) kadını hayatta ih- mal olunur bir unsur olmaktan çıkararak onu hu- kuk itibariyle erkekten farksız bir mevkie yükselt- tiği gibi, Türk milletine hayat veren devrimlerimiz yüzyıllar ve yüzyıllardan beri kadınlanmıza bir ha- pis hayatı yaşatan örtüleri yırtıp atmıştır. Türk ka- dını da artıkyüzü açıkalnı yüksekpek mümtaz (üs- tün, seçkin) bir mahluk olmuş bulunuyor. Kadına hakkı olan mevkii vermekle Türk toplumu madde- ten bir misli artmış ve manen en az yüz bin kere yükselmiştir. Çünkü anlayış derin ve karar yücedir." • Yunus Nadi'nin 1930 tarihli yazısını 73 yıl sonra 2003'te yayımlanan "Cumhuriyetin 80 Yılı" ekin- de okurken, insan bir yandan heyecanlanıyor, bir yandan da üzüntüden ve utançtan yerin dibine ge- çiyor. Nereden nereye?.. 21 'inci yüzyıla girdik; Başbakanımız, Dışişleri Ba- kanımız, Meclis Başkanımız, kadını ikinci sınıf ya- ratık sayıyorlar, eşlerinin başını örtüyorlar, kadın saçının görünmesıni günah sayıyorlar... Müslümanlık bu mu?.. Yok canım... 70 milyonluk Türkiye'de kutsal Islamı siyaset ve iktidar koltuğu için kullanmak günahını işlemeyen milyonlarca gerçek Müslümanın eşi ve kızı, başı açık özgürce dolaşıyor. • 1930'daki belediye ve 1934'teki genel seçimler- de kadına demokratik hakları tanınırken Atatürk'e aşağıdan yukanya doğru bir baskı mı vardı?.. Kadınımız birsavaşım mı vererek bu haklan sağ- ladı?.. Hayır!.. Sevgili Atatürk'ün bir suçu da bu olsa gerek, di- ye düşünmez misiniz!.. Kadınlanmız bugün bile kendi haklarını yeterin- ce savunuyorlar mı?.. Yunus Nadi 4 Nisan 1930'da yazdığı başyazıda bu soruyu şöyle yanıtlamış: "Seçme ve seçilme hakkını alan kadınlanmız vazifelerini yapacaklar mı?.. Bu samimiyetle temenni olunabilir, ama, biz te- menni etmeye lüzum bile görmüyoruz... Çünkü biz onu muhakkak addediyoruz." • Cumhuriyet'in kurucusu ve ilk başyazan Yunus Nadi haklı çıktı mı?.. Kadınlanmız "vazifelerini" yaptılar mı?.. Yapıyoriar mı?.. Yanıtı size bırakıyorum. EROLMANI AVRUPA KIBRIS Amıpa Kskacımto Kıbtıs kitabı, Kıbrıs uyuşmazlığının ıçıne suruklendıği çıkmazı, bugüne kadar yazılamayan ve ozellıkle de gızlenmeye çalışılan yonlerı ile ele alarak. Kıbrıs ve Turkıye-Batı ılışkilen konusuna yeni btr soluk getırıyor DERİK • Kampanya, stoklaıU umrttdir. Hechye kontörtef kontör yûv,eme şıfremzt tetefonunuza gıraıgınızde otomaîık otarak yûkteiır Kazandıgınız ceil Bebekien TurhcetlEjctralar ve Turkcell Abone Merkezten'nöen Cell BeOek nedtyeit kontör karttan karşıiıgı edınebtlirs*nt?. Kampanya daruimcie ka2anıian ^^ed^ye^er 31 A/ahk 2003 tanh-ne kadar geçeri'dir. Bu kampanyaya sadece arkasında tıjrunçu rtea*ye pareiı buiunan 250 v« SÛO kontör karşihgı alınan *kontor kartiarı'yia katilabılırsinız. POS, ATM, (nternet, 8035, TopluKonîorCeii kana'lanndan yapılan Konîör yükie'neien kampanyaya dahıl değıldır INGILIZCENIZ İNGİLİZCENİZ sorun yaratıyor ise... veya... gelecekte, sevdlKlerlnlzln bu sorunları yaşamalarını istemiyorsanız . The English Centre Dil Okulu size akılcı çözümler öneriyor genel ingilizce programlan çocuklara özel programlar şirketler ve kuruluşlar için özel programlar ingilizcesi programlan konu^ma sınrfları bire-bir eğitim TOCFL - IELT5 - KPOS hazırlık programlan [Maylı Bilgl Için İSTANBUL Rumelı Cad. No:92 80220 Osmafibey Te/.(0212) 225 91 TZ • 247 09 83 mai. angtishcentre@superonlin«.co(n Intamet: http^/www eng)ısbcenbe£om http^/www engtıshcentre net ENGLİSH CENTRE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear