22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20MAYIS2003SALI HABERLER DİJNYADA BUGlflV ALt SİRMEN Masallar, Düzenin Ayrılmaz Parçaları Hepsi de okumuş yazmış yükseköğrenim görmüş, kimileri üniversitelerde fizik, tıp, si- yaset bilimi, ekonomi okutan, kimileri sanat- çı meslek odası başkanı olan kişilerdi. Hepsi de ıığraşlarından, günlük yaşamla- nndan koparılıp, bir yere tıkılmışlardı. Kimi resim yapıyor, kimi yeni hobiler edini- yor, kimi yazıyor, kimi elindeki olanaklaria, kendi dalında bilgisini ilerletmeye çalışıyor, bazılan her gün spor yapmaya çalışıyor, kimi yabancı dil öğreniyordu. Ama hemen hepsinin de illa bir ortak tut- kusu vardı. BBC yapımı "York Sokağı Düşesi" dizisi. O zamanlar tek kanal TRT'de dizinin gös- terildiği gece oldu mu, hepsi ekranın karşısın- daki yerlerini alıyor, öyküyü neredeyse nefes- lerini kesip, yudum yudum tadarcasına izliyor- lardı. Dizi bittiği gece hüzünlenmişler, içlerinde ve yaşamlarında bir boşluk hissetmişlerdi. Ortak masallan sona ermişti. Yaşamlannda kahrolacak onca sıkıntı var- ken, böylesine düş ürünü biröyküye, bu den- li bağlanmaları dışardan bakınca yadırgana- cak, hatta gülünesi bir davranış gibi görünü- yordu. ••• Belki onlar da, içeri düşmeden önce, in- sanlann öyle fazlaca derinliği edebi zenginli- ği olmayan bir diziye böylesine bağlanmala- nnı anlamamışlar, garipsemişler, hatta kü- çümsemişlerdi. Ne var ki ortak yaşamlannın kesiştiği yok- sulluk ve yoksunluk ortamında, kimi zaman acı gerçeklerden kaçmak için dizinin düş ürü- nü kahramanlannın yazgısıyla avunuyorlardı. O zamandarı bu yana televizyon kanallan ile birlikte, bu aygıtın yaşamımızdaki egemen- liği arttı. Televizyon, dünyayı odamıza getirirken di- limizi, davranış biçimimizi etkiler, hatta değiş- tirir oldu. Içinde bulunduğumuz yıl ise TV'de yerli di- zi furyası vardı. Bir yıl içinde 70 - 75 dolayın- da dizi çekildi. Doğal olarak kimileri ilginçti, kimileri daha az başarılı. Ancak bir noktayı belirtmek isterim. Dizilerimizin düzeyinden şikâyetçi olanlara, yabancı kanallan izlemelerini salık veririm. Görecekler ki orada da dizilerin bizde oldu- ğu gibi iyileri de var, dayanılması güç olanla- n, gırtlağına kadar melodrama batmış olan- lan da. ••• Pazargünkü Cumhuriyette arkadaşlanmız, dizilerle ilgili ilginç bir çalışma hazırlamışlar, bunlann egemenliğinden ve toplum üzerinde- ki etkilerinden söz ediyorlardı. Diziler ve içerikleri, üzerinde durulması ge- reken, sosyolojik açıdan incelenmesi büyük ipuçlan verecek konular. Arkadaşlanmız önem- li bir olaya parmak basmışlar. Dizileri hafif bularak, dudak bükmenin, di- zi tutkunlannı hafifsemenin bir anlamı yok. Çünkü bu masallar düzenin aynlmaz par- çalandır. Insanını kendine, topluma, çalışmasınaya- bancılaştıran, onu ezen ekonomik ve sosyal gerçekler karşısında, umarsız bırakan bir dü- zenin mutlaka masala ihtiyacı vardır. Bu gerçeği görmek ve dizi tutkusuna kız- mamak gerek. Masal gereksinimi bir neden değil, bir so- nuçtur. Kaldı ki masal insan var olduğundan bu ya- na var, belki de sözlü kültürün edebiyatın ilk önemli taşı masal. Önemli olan masalın yaşamımızdaki yerini belirieyebilmek. Eğer masal acı gerçek karşısında biçare kalan bireye egemen oluyor ve onun gerçek- ten kaçıp düş dünyasında yaşayan sanal bir insan olmasına yol açıyorsa orada bir sorun var demektir. Ama unutmayalım, büyüklere masallar yal- nızca dizilerde değil, haberlerde, nutuklarda, hatta etik öğütlerde bile bol bol yer alır oldu. j Düzen, gerçegin ışığı ortaya çıktığında sar- sılacaksa eğer, kaçınılmaz olarak bireyi ken- di cenderesi içinde tutmak için bin bir türiü masal uyduracaktır. Ocak ve Karakoç anıldı 1995 yıbnda gözalüna atandıktan bir süre sonra öldürülüp kinısesizJer mezarfağma gömüten Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç, "Kayıplar Haftast" etkinlikleri kapsamında mezarlan başmda anıkİL Gan Cemevi'nde toplanan yaklaşık 100 kişi "Analann öfkesi katilleri boğacak" ve "Hasan Ocak yaşıyor" sloganlarmı atarak Gazi Mezarbğı'na yürüdü. Ocak ve Karakoç'un mezan başında düzenlenen törende konuşan, öldürülen Kiirt işadamı Savaş Buldan'ın eşi Pervin Buldan, gözalünda kayıplann Türkiye'nin kanayan yarası olduğunu beürtti. Gül'ün Denktaş'a öfkesi, 1996 yılında adadaki yasadışı Kuran kurslannın kapatılmasından kaynaklanıyor KKTC'denintikamalıyorREŞATAKAR LEFKOŞA - AKP'nin Antalya kampında Kıbns Türk toplumunun "mflli biüncinin" geliştirilemediğini, bunun temelinde adada "imam ha- tip lisesi ve ilahiyat fakültesi açürü- mamasuun" olduğunu öne süren Dı- şişleri Bakanı Abdullah Giil'e, eski KKTC Milli Eğıtim Bakanı Ahmet Derya tepki gösterdi. Abdullah Gül'ün "Kıbns Türkyö- netimine 1996'da söyledik. İnıam ha- tip ve ilahiyat fakülteieri açalım de- dik, ama dinJemedfler. O dönemdebi- zjm hükümetinıize sanki işgal güçle- riymişiz gibi baktılar" şeklindeki açıklamasını yorumlayan Ahmet Der- ya, "Sayın Bakan'ınöfkesi odönem- de yasadışı Kuran kurslaruu kapat- mamıydan kaynaklanıyor" dedi. Der- • Eski KKTC Milli Eğitim Bakanı Ahmet Derya, Abdullah Gül'ün Denktaş ve KKTC yönetimine yönelik eleştirilerinin nedeninin 1996 yılında adada şeriatçılann üzerine gidihnesinden kaynaklandığını söyledi. Derya, Gül'ün Kıbns işlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı yaptığı REFAHYOL iktidan döneminde, KKTC hükümetinin gerici yapılanmalara göz yumması konusunda baskı gördüğünü söyledi. Derya, Kuran kurslan yasaklanınca KKTC'ye mali yardımlann aksadığını belirtti. ya, Cumhuriyet'e yaptığı açıklama- da, REFAHYOL'un 1996'da iktidar- da olduğunu ve Abdullah Gül'ün Kıbns işlerinden sorumlu Devlet Ba- kanlığı yaptığını anımsatarak şunla- n söyledi: "Biziın yasalanmız, Ku- ran kursu dabil,tüm kurslann ancak bakanhk izni ile yapılnıasını öngör- mektedir. Halbuki o dönemde KKTC'nin 54 yerleşim biriminde 1800 çocuğun ve gencin kaüldığı ya- sadışı Kuran kurslan düzenleniyor- du. Önce müfettişler aracıhğıyla ye- rindetespitieryapük, sonra savcıhğa başvurduk. Savcıhk bunlann yasadı- şı olduğuna karar vererek polis ara- cıhğıyla kurslann tümünü kapatü." Kuran kurslannı KKTC'de görev- li imamlann yürüttüğünü ve onlann da suç işlemiş olduğunu söyleyen Ahmet Derya, bu durumda savcılı- ğın sadece kursa katılanlar için de- ğil, eğitim verenler için de dava aç- tığını anımsattı. Mall vardımlar kesildl REFAHYOL iktidan döneminde gerçekleşen bu olaylann Ankara'da rahatsızlık yarattığını, Abdullah Gül'ün, Lefkoşa'daki Türk Büyükel- çisi nezdinde uyanlar yaptığını an- latan Ahmet Derya, bir süre için ma- li yardımlann da aksadığını bildirdi. Derya, şunlan söyledi: "DöneminTürk Büyükelçisi Aydan Karahan birgün beni makamına da- vet etti ve din görevtilerinin Türki- ye'den gönderüdigini, dolayısıyla hak- lannda dava açümasının doğru ol- mayacağmı söyleyerek geri adım at- mamı istedi Atmayacağunı söyiedi- ğimde, o zaman kendisini karşunda buiacağımı anımsatü. Ben geri adım atmayınca Büyükelçi bu kez savcıb- SıyinAJonStft BtfttVCt, Bakanhğırruz mOMtşfennin yapttidan fetöş ve den«timier sonucu ûike çaptnds çok yaygın bir Mçimde brtnsiz Kuran Kurslan açıldıjı ve sürdûrüktoğû saptanmtştır, Bu kuts yertefi 17/1968 sayılı Miü Eğitim Yasası'nın 23., 53. ve 54. madddlerfne aykın oimk açdmş ve yıne Mii Eğitim Yasası'nın 5,(1), 16., 1B.(1)(2), 19., 57., 56., 59. ve $8. madcfeferine aykın oJarakfaafiyet sûrdûrmektedbler. M«N Ejftim Yasası'na aykın ve iztnaiz oiarak açıldıgı ve faaüvet saptanan Kuran Kurslanntn dökömûnü vertyoruz. MûfettişlerMan bu konudaki teftiş ve denetimleri devam ediyor. Yeni saptanacak Kuran Kurslan da gereji için verten Kursm Kuntarmm Miffi E p n Yasası'rEkte Fblis Ocml Mkb£, tfilli S&û» ve Kültflr Bdon Sayan AhKt Dcya'dan 5 temtut, 1996 t m t ve E.97/% Üji ymxx ve «kleriaia bdr f ototopisiııi si»e göndeiyaciM. Xazıd> iktihas mülm aaâdelez iaodaan^ olup, ÎZk nazania 17/S6 «rjola kurallanna aytın olarsk kuca h n u dQr«nl«di^i ü.nı îTt—> ır>1i r iktiba» «dilcn •addsler ilgili Yasa altııda su^ oluftanMktadır. Bu Mdcnle ilgi y*ay» dajraoaskk 17/86 sayrlı Xas* w kurallara. il« 29/93 «ryılı Din tjleri E»ir*si (Kueulu$, GSrev ve Çali|M Esaslan.) icihtra Aisr«k garakli Ahmet Derya, KKTC MflB Eğitim ve Kültür Bakanı oiarak 5 Temmuz 19% tarihinde Başsavcı Akın Sait'e gönderdigi bir yazı ile Kuran kurslannın ülke çapında çok yaygın bir şekilde ve izinsiz olarak sürdûrûJdüğûnü, bunun 17/1986 sayıh VlilB Eğitim Yasası'nın 23-53 ve 54'üncü maddeleriyle yine aynı v^sanın 5(1) 16-18(1 ve 2)-19-57-58- 59 ve 68"inci maddelerine aykm olduğunu bildirdi Yazının ekinde müfettişlerin denetün raporiannı da sunan Bakan, bu faalhetkre son veribnesini ve yasadışı faaüyet gösterenkr hakkmda yasal kovuşturma açıhnasını istedi (solda). Başsavcı Akm Sait de 8 Temmuz 1996 ve daha sonra 31 Temmuz Başsavcıya ilk uyarı 1996 tarihkrinde Polis Genel Müdürii AtiHa Sav'a gerekli araştirmalann yapıbnası ve dosyalann hazzrianması emrini verdL Başsavcı yazısında 'ilk nazarda 17/86 sayıh yasa kurallanna aykın olarak Kuran kurslan düzenlendiği ve bunun suç ohışhırduğuna" dikkat çekerek hazırianacak dos> < anm mütalaa için savcıhğa gönderilmesini istedi. Polis Genel Müdürlüğü'nün araşürmalan sonrasında ise hazırianan dosyalann mahkemeye sevlane karar verildi, ancak bu safhada Türkheden gönderüen hnamlarta ilgin kknalarflerigötüriibnedi, sadece KKTC vatandaşhğma geçnüş bir imam için dava açılması kararlasûnkh. ğı arayarak dosyalann ileri götürül- memesmi istedi ve bu isteği yerine geldL" Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin 1996'da koalisyon ortağı olduğu dö- nemde Eğitim Bakanlığı'na getirilen Ahmet Derya, Kuran kurslannın ka- patılması sonrasuıda çok sayıda teh- dit mesajı aldığını, özellikle Anka- ra Samanpazarı'ndan gönderüen mektuplann ölüm tehdidi içerdiğini anlattı. Derya, Kuran kurslannın ya- saklandığı bir dönemde imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesinin gün- deme gelmediğini, ancak gelişmeler- den rahatsız olan REFAHYOL hükü- metinin, KKTC hükümetini ekono- mik ambargoyla tehdit ettiğini iddia etti. "Bir gün KKTC Maliye Baka- nı benimle özel görüşme yaparak, Ankara'dan para akışının durduğu- nu, maaş ödemesinin bile tehlikeye girdiğini söyleyerek, Kuran kursla- nyla ilgili davalar konusunda ileri git- mememi önerdi" diyen Derya, Kıb- ns Türk toplumunun banş istenci ile din olayının hiçbir ilgisi ohnadığuıa dikkat çekti. Savısız tehdit mektubu Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ah- met Derya, Türkiye'den postalanmış sayısız tehdit mektuplan da almaya başladığını belirtti. Bunlann büyük bir kısmında uydurma isimlerin kul- lanıldığuıı ifade eden Derya, Prof. Dr. AB Demirsoy imzalı ve 29 Tem- muz 1996 tarihli mektupta, "yüz kı- zarucıdavranışlarda'' bulunmakla ve "zavalhhkia' 1 suçlandığını kaydetti. Derya, mektupta "KKTCgençliği- nin uçunımun dibine yuvariandığuım, cinselsapıkuğın berbadığında bulun- duğunun" savunulduğunu belirterek mektubun şöyle devam ettiğini bildir- di: "Bir kez olsun ben kimim, nere- den geüyorum, nereje gidiyorum su- allerini kendinize sorun ve maddenin hakikatine vann. Aksi halde son ne- fesle birtikte suıavgereği size Yüce Al- lah tarafindan bahşedilen bu hayat biter ve ka> bedersiniz." Barolar harekete geçti: Savaş suçluları yargılansın AHMET ŞEFİK TRABZON- Türkıye Barolar Birliği 27'inci Ge- nel Kurulu, "ABD ve İngUtere başkan ve hükü- met yetküfleri ile bizzat salduı ve işgaH yöneten komutanlann saptanmasj** amacıyla "Irak Savaş Soçjan Mahkemes" toplanması konusunda BM ve dünya hukuk çevreleri çerçevesinde gırişım başlaülması karan aldı. TBB Genel Kurulu'nun ikinci günü, îzmir Baro Başkanı Bahattin Ozcan Acar ve 17 arkadaşı tarafindan divan başkanhğı- na bir önerge verildi. önergede şöyle denildi: "ABD ve tngtttere'nin başkan ve hükümet yetkibV lerinin, bizzat saMın ve işgaü yöneten komutanla-. nnın sorumluluklannın saptanması, özeDikle si- viDere ve nıeskûn yeriere elektrîk ve su gibi temel hizmet tesislerine yönelik bombardunanlar ile 1907 Lahey Sözfcşmesi'ni, 1949 Cenevre Sözkş- mesi'ıü, 1977 Cenevre Ek ProtokoUeri'ni ihlal eden, aynca 1972 Paris Dünya Kültürel ve Doğal Mirasnun Korunmasma Dair Sözleşme'yi ihlal eden eytemlerin failkri olan bu kişiierin, bu savaş »nıçlııl^nnın yargılanmaa vı» RM nfivpnHk Knn- seyi tarafindan bunun için 'Irak Savaş Suçlan Mahkemesı' nin kurulması gerekmektednf Önerge, tüm kanlımcılann onayıyla kabul edildi. 50 MİLYONA BAKLAVAALDI Seçim bölgesi Kayseri'de çeşitti etküıfiklere kaulanGüL Erciyes Feneri Yardunlasma ve Da>anışma Derneği tarafindan düzenlenen kermeste bir tepsi baklavayı 50 mihon Hraya satmaldL (Fotoğraf: AA) Cül9 ağız değiştirdi KAYSERİ (Cumhuriyet)-AKP'nin An- tah/a kampuıda KKTC Cumhurbaşkanı Ra- uf Denktaş ı Kıbnslı Türklerin protestola- nndan sorumlu tutan Dışişleri Bakanı Ab- dullah Gül, dün ağız değiştirerek Kıbns'ta yaşanan olumlu gelişmelerde Denktaş'mbü- yük katkısı olduğunu söyledi. Gül, Kayseri'deki temaslan sırasındapar- tisinin Antalya kampmda yaptığı açıklama- larla ilgili olarak gazetecilerin sorulannı ya- nıtladı. Kıbns sorununun çözümü için KKTC ve Türkiye'nin önemli adımlar at- tığını belirten Gül, "Kıbns'ta uzun yıllar baksızhkyapıhTUşürveKıbrBinesetesimbu- günlerekadargetiren Saym Denktaş'nr" di- ye konuştu. Yüzbinlerce Kıbnslı Rum'unTüıkiye'ye gelmesini beklediklerini söyleyen Gül, söz- lerini şöyle sürdürdü: "40 yıldan sonra ilk kez Rumlar Türkiye'ye gelebilecektir. Bu gdişmeler, karşüıklı güveni artnracak. Tüm bu gelişmelerde Denktaş'm büyük katküa- n vardır. Annan planına hem Türk tarafi hem Rum tarafi karşıçıkmtşür.AncakTürk tarafi tepkisini yüksek sesle dile getirdiği için Denktaş, hedef halme gelmiştiıf Orgeneral Kılınç itiraz etti Kürtçe yine sorun oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükü- meti, AB'ye dönük 6. uyum paketinde öngör- düğü düzenlemeler nedeniyle MGK Genel Sek- reterliği ile ters düştü. MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kıhnç, hazırianan taslaklara ilişkin gönderdiği görüş yazısında, Terörle Mü- cadele Yasası'nın bölücüluk suçunu düzenleyen 8. maddesinin kaldınlması ve özel televizyon- lardan Kürtçe yayın yapılmasına karşı çıkn. Kı- hnç, 8. maddenin kaldınlmasırun terörü özendi- receğini, özel televizyonlarda Kürtçe yayın ya- pılmasının da bölüculüğe prim vereceğini sa- vundu. Konunun bu ay sonunda yapılacak MGK toplantısında ele aluıması beklenirken Dışişleri Bakanlığı, Orgeneral Tuncer Kıhnç'ın itirazlannın, planlanan reformlar için belirleyici olmadığı değerlendinnesini yapü. Dışişleri kaynaklan, "Esasen bu konularda devtetin zir- vesinde, MGICde ahnmış bir tavsiye karan da yok" görüşünü kaydettiler. Erdoğan-Özkök bir ararya getiyor Kılınç'ın AB paketine yönelik eleştirilerinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hihni Öz- kök bugün Başbakanlık'ta bir araya gelecekler. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Hasan Balıkçı elektrik mühen- disiydi. TEDAŞ'ta çalışırken Ada- na'dan Şanlıurfa'ya tayin edildi ve orada öldürüldü. Katilleri bilindiği halde hâlâ yakafanamadı. Hasan Balıkçı'nın meslektaşları, Balıkçı cinayetinin üzerine gidilmesini is- tiyorlar. Hasan Balıkçı, duyariı ve de- mokrat bir aydındı. Elektrikte yol- suzluk yapanların üzerine gidiyor- du. Balıkçı'yı, elektrik yolsuzluğu- na bulaşanlar öldürdüler. Adana Elektrik Mühendisleri Odası ve Ada- nalı arkadaşları Balıkçı cinayeti da- vasının 21 Mayıs'ta yapılacağını belirtiyorlar ve bu konunun üzeri- ne gidilmesini istiyorlar. Makine Mühendisi Ayhan Tuğcu, arkadaş- ları adına bir mektup gönderdi. Bu mektubu sizlerle paylaşıyorum: "Bir kez daha merhaba. 18 Ekim 2002'de Şanlıurfa'da öldürülen Hasan Balıkçı davası 21 Mayıs 2003'tebaşlıyor. Balıkçı'nın 42yı- la sığdırdığı onurtu mücadeleyi tek- rar ayrıntılı yazmayacağım; sizin 8 Ocak 2003'te Balıkçı ile ilgili yaz- dığınızyazının, gerçekten çokolum- Hasan Balıkçı Davası lu etki yarattığını söylemek iste- rim. Buyazıyı okuyan ve olaya duyar- iı olmaya karar veren Hürriyet mu- habiri Şermin Sanbaş, Sabah mu- habiri Nazan Erdem, Balıkçı ola- yını gazetelerinde manşet haber yapmışlardır. Sonuç itibanyla ko- nuyu Türkiye gündemine birkaç defa taşımamıza rağmen Balık- çı'nın öldürü/mesine karar veren- ler hâlâ yakaJanmadı veya yaka- lanmakistenmiyor. Türkiye'de ada- let maalesef çoğu zaman yerini bulmuyor, bizler bunun bilincin- deyiz; fakat bu davayı da takip et- mek ve sahiplenmekgörevimiz di- ye düşünüyoruz. Sizin gibi duyar- iı insanlann da katkı sunması, sa- nınm davanın seyrini olumlu yön- de etkileyecektir. Sayın Çalışlar, görevi başında öl- dürülen Balıkçı'nın davası, Metin Göktepe ve Manisalı gençlerin da- vasından daha önemsiz bir dava değildir. Nasıl ki; bu davalarda, onurlu ve sabırlı bir mücadele so- nucunda adalet kısmen de olsa yerini bulduysa.. bu davadan da umutluyuz. Aslına bakarsanız bu dava daha kolay görünüyor. En azından devletin güvenlik kuvvet- leri bu cinayetin içinde direkt gö- rünmüyorlar. Adana ve Ankara EMO uyum içinde tüm demokra- tik kitle örgütferi ve duyariı insan- laria bu koordinasyonu sağlama- ya çalışmaktadır. Sanınm işin en ilginç tarafi; Tür- kiye'nin Hasan Balıkçı gibi insan- lara ihtiyacı olması gerekirken şim- di oturmuş daktilonun başında Ba- lıkçı davasında adaletin yerini bul- ması için yazı yazıyor, sizin gibi du- yariı aydın insanlardan yardım is- tiyoruz. Türkiye'nin bu antidemok- ratik yapısını değiştirmek için bık- madan mücadelemize devam ede- ceğiz. Son olarak söylemek iste- diğim, geçmiş yıllarda Adana'ya geldiğiniz zaman sizin de yakın- dan tanıdığınız Hasan'ı sahiplen- mek için, mahkemeye yakın birza- manda, tekrardan davasını köşe- nizde gündeme taşıyabilirseniz bu durumda bu yazı sadece Hasan için yazılmış bir dayanışma yazısı olmayacak ve demokrasi müca- delesine de büyük bir katkı sağla- yacaktır." Ayhan Tuğcu'nun mektubu bu. 21 Mayıs'ta Hasan Balıkçı'nın öldü- rülmesi davası mahkemede süre- cek. Mektupta da vurgulandığı gi- bi cinayeti kışkırtanlar, adlan dava dosyalannda geçtiği halde bir tür- lü adalet önüne çıkanlamadı. Bu davayı izlemeli, gerçegin ortaya çıkması ve sorumlulann hesap ver- mesi için bir şeyler yapmalıyız. • • • İmam Hatip'le Kıbns'ı cözmekJ.. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, "[Denktaş, zamanında İlahiyat Fa- kültesini ve İmam Hatip Okullannı açsaydı, bu halde olmazdı" dedi- ğini gazeteleryazdılar. Eğer bu ya- zılanlar doğruysa, Gül'ün söyledik- leri tam bize özgü bir çözüm yolu. Dünya gider Mersin'e biz gidiyoruz tersine. Türkiye'de çok uzun yıllar- dır İmam Hatip Okulları açılıyor. Türkiye, bundan ne kazandı? Bilim- de mi ilerleme sağladık, ekonomi- de mi başarılı olduk, yoksa top- lumsal sorunlarımıza çözüm mü ürettik? Sorunlar, kendi gerçekliği içinde çözülür. Eğer dinle imanla po- litikada bir başarı sağlansaydı, "şe- riat"\a yönetilen ülkeler bir başarı sağlardı. Türkiye, her şeye rağmen bir yerdeyse, bu, uygariığa, bilime yönelmesi sayesindedir ve yönel- diği kadar ilerdedir. Filistin'le Kıb- ns'ı karşılaştırmak ve Kıbnslılardan Filistinlilerin davrandığı gibi dav- ranmayı istemek ise bir başka ga- rabet. Ne yapsın Kıbrıslılar. Rum- lara karşı barikatlar kurup, belleri- ne bombalar mı bağlasınlar? Yok- sa duaya sarılıp, Rumların elini, dilini mi bağlasınlar? Nereden bak- san komik ve akıldışı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear